Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 15 EYLÜL1994 PERŞEMBE
DIZIYAZI
j y j ı y
j \ J)OOJI"J
Ingiliz sanat tarihçisi J. Julius Nonvich turist kirliliğini Cumhuriyet'e yazdı
Turiztndenetimden çıkıyor- » • ^ ^ ^ ünyanın hızla 3. Binyıl'a yaklaş-
m ^ ^ ft
t1
bugünlerde, dünya üzerinde
m • yaşamakta olan insanlar, dünya
m m yüzeyinin üzerinde, bugüne ka-
m ^M dar olduğundan çok daha fazla
Jl^^^^ miktarda oraya buraya hareket et-
mektedirler. Bunlann bir bölümü iş yolculuklan
yapmaktadırlar, ancak büyük çoğunluk dinlence
için yolculuk yapmaktadır ve çok kısa süre sonra
-belki de 2. Binyıl'ın sona ermesinden önce- dün-
ya yöneticilerince bu dinlencelerin tek başlanna
çevre için ötekilerden çok daha büyük bir tehlike
oluşturduklan görülecektir.
Lütfen beni yanlış anlamayın: Ben, sık sık ken-
di zevkim için yolculuğa çıkanm ve yapılmasını
isteyebileceğim en son şey de insanlann zevk al-
maktan yoksun bırakılmalan olacaktır. Aralann-
da Türkiye ve kendi ülkem Ingiltere de olmak
üzere birçok ülke için turizmin önemli birgelir ve
döviz kaynağı oldugunu çok iyi biliyorum. Ancak
bildiğim bir şey daha var O da turizmin günümüz-
de umutsuzca denetimden çıkmakta olduğudur.
Bu sorun, her yerde olduğu gibi, Konstantin'in bü-
yük hipodromunun görüntüsünün turist otobüsle-
rince yıkıldığı ve sevimli Sultanahmet Camisi'nin
bir ibadet yeri olmaktan çıkıp her geçen gün da-
ha çok bir sergi merkezine dönüşmekte olduğu Is-
tanbul'da da görülebilır. Bunlann arasında en çok
zarar gören herhalde, küçük olması nedeniyle sa-
bahtan akşama kadar üşüşen binlerce turisti kal-
dıracak kapasiteye sahip olmayan Kariye Cami-
si'dir. Aynı sorun kesinlikle Fransa, ltalya, tspan-
ya ve doğal olarak Ingiltere'de, yalnız (Westmi-
nister Kilisesi'nin bir katedralden çok yoğun bir
depoyu anımsattığı) Londra'da değil Oxford,
Bath, Stratford-on-Avon ve daha birçok yerlerde
de söz konusudur.
TA. ur
urizmin denetimden
çıkması her yerde olduğu gibi,
Konstantin'in büyük
hipodromunun görüntüsünün
turist otobüslerince yıkıldığı ve
sevimli Sultanahmet Camisi'nin
bir ibadet yeri olmaktan çıkıp her
geçen gün daha çok bir sergi
merkezine dönüşmekte olduğu
îstanbul'da da görülebilır.
Büyük binalann güzelliklerinin etkilerinin mi-
marilerinden ve kaliteli atmosferlerinden kaynak-
landığını söylemeye gerek bile yok. Birçoğu ka-
çınılmaz birkaç fotoğraf çektikten sonra sıkıntı-
lannı gizlemeye bıle gerek duymayan turist kala-
balıklan ıle doldurulduklannda bu özellikknnden
ilkinin farkına vanlması hemen hemen olanaksız-
dır, ikinci özellik ise artık tümüyle yok olmuştur.
Binayı genellikle geri dönülemez biçımde yıkan
yalnız bu değildir. Kapalı alanda bulunan çok sa-
yıda insan, her zaman için çürüme işlemini baş-
latacak olan tetiği çekerler.
Isıyı yükseltiriz, soluk verirken buhar da çıka-
nnz, sürekli olarak toz ve organik parçacıklar üre-
tiriz ve bunlann etkileri ise çok kötü olabilir -ör-
neğin olağan ziyarete açılmasından daha birkaç
yıl sonra Fransa Lascaux'da bulunan tarih öncesi
şaşırtıcı mağara resimleri, hepsini toptan yıkmak-
la tehdit eden ve yetkilileri burayı sonsuza kadar
ziyaretçilere kapatmak zorunda bırakan, yavaş
yavaş gelişen bir küf tabakası ile kaplandı. Aynı
şey, geçtiğımiz on beş yıl içinde korkunç bir bo-
zulmaya uğrayan, Italya'nın Mantua kentindeki
Küçük Camera degli Sposi'yi süsleyen Manteg-
na'nın görkemli fresklerinin de başına geldi.
Roma Sistine Kilisesi'nde, MkhelangekVnun
görkemli tavaru da güvenlik içinde değildir. Yak-
laşık beş yıl önce yayımlanmış olan ve en yoğun
tehlike belirtilerini veren bir rapor, kiliseye düzen-
li olarak girmekte olan çok miktardaki ziyaret-
çinin sıcaklığı beş derece kadar, nemi de oransal
olarak arttırmakta oldugunu ortaya koymuştur.
Bir yandan, kararsız olan nem, fresklerin yüzeyin-
de korkunç derecede aşındıncı olan toz kristalle-
rinin oluşmasına neden olurken ısınan hava da toz
ve kirparçacıklannı tavandaki fresklere taşıyarak
yükselmektedir.
Iiknzmtanram
kurban edHen koylar
Bu kez de dikkatimizi kentlere ve binalara ve-
rilen zararlardan denız kıyılanna ve özellikle Ak-
deniz'e çevırelim. Bir kez daha, batı kıyısının top-
tan turizm tannsına kurban edilmiş olduğu ve gü-
ney kıyısının ise aynı hızla, aynı yönde yol al-
makta olduğu Türkiye'de de bu öykü iyi bilüı-
mektedir. îlk sahnede -belki de yalnız başlangı-
cın ılk sahnesinde- çevresinde, içinde insanlann
kendilerinden önce yaşamış babalan ve dedeleri
gibi geleneksel bir yaşam bıçimı sürdürmekte ol-
duğu birkaç köy bulunan güzel, sıcak ve bozul-
mamış koylar vardır.
ikinci sahne, gelişimcilerin gelişini gösterir. Pa-
zarlıklar yapılır, çokça kahve içilir ve bazen şa-
şırtıcı derecede ucuz, bazen de çok yüksek fiyat-
la -ki bu çok önemli değildir, yeter ki pazarlık bit-
sin- arazi satın alınır. Sonra, buldozerlergeldığin-
de üçüncü sahne başlar.
Bir hafta içinde, bakirliği ile çok güzel olan
koy, artık sonsuza kadar kaybolmuştur. Onun ye-
rinde artık karmakanşık, çiğnenmiş bir virane
manzarası ve içinden zamanla yavaş yavaş bir otel
olarak fark edilebilen kocaman bir beton yığını-
mn yükselmekte olduğu sıcaklık ve toz kanşımı
bir hava vardır.
Dördüncü sahnede ise turistlenn ışgalini görü-
yoruz. Otel artık -hemen hemen de olsa- hazırdır.
Kum, güneşyağı ile cazırdayarak yanmakta olan
bedenler altında ezilmektedir; deniz, motorlann
homurtusu ve sukayağı yapanlann sesleri ile gü-
Sanat tarihçisi 2. V. J. JuMus Nonvkh'e göre, binlerce turistin gezdiği Edfrnekapı'daki Kariye Camisi en çok zarar gören tarihi eserlerden birL.
Portre
Doğum günükııtlıı olsun
2. Vikont John Julius
Nonvich. devlet adamı ve
diplomat AHred DufTCooper ve
Lady EHana Cooper'ın oğlu
olarak 1*5 Eylül 1929'da doğdu.
Sanat adamı Nonvich'in doğum
gününü Cumhuriyet okurlan
adına kutluyonız. Kanada'dan
başka Ingiltere'de Eton
Koleji'nde ve Strasburg
Üniversitesi'nde okudu.
Oksford'da Fransızca ve Rusça
eğitimi yaptı. Dışişlerinde 12 yıl
çahştı. Belgrad ve Beyrut
büyükelçiliklerinde bulundu.
1964'te yazar olmak için istifa
etti.Yazmış olduğu ilk iki kitap
ortaçağda Sicilya Norman
Krallığı ile ilgilidir. Bunlan iki
gezi kitabı izledi. Daha sonra Bizans
tmparatorluğu hakkındaki üçlemenın ilk kitabı
olan "Bizans: Erken Çağlar" 1988'de, ikinci
kitap "Bizans: Doruk" 1991'de yayımlandı.
Dizinin üçüncü kitabı ise şu anda hazırlanıyor,
"Dünya Büyük Mimarhk" ve "Oksford ResimM
Sanat Ans3dopedisin
nin genel yayın
yönermenliğini yaptı.
Lord Norvvich, dört yıl boyunca
BBC'nin çok tutulan bir
yanşması olan "My Word'
>
ün
başkanhğını yaptı. Televizyon
için ise aralannda "Istanbul'un
Düşüşü", "Napofyon'un Ynz
Günü","Cortesve
Montezuma", "Türtdye'nin
Esld Eserleri", (Asya Kapılan
adlı altı bölümlük bir dizi.)
Meksika'nın Maximillian'ı ve
Malta Şövaryeleri gibi
konulann olduğu otuza yakın
tarihsel belgesel film yazdı ve
sundu.Victoria Albert
Müzesi'nde kraliçenin taç
gıyişinin kırkıncı yıldönümü
nedeniyle nisan ayından Eylül
1992'ye kadar gerçekleştirilen sergmin ise
yöneticiliğini yaptı.Çeşitlı uluslararası
kuruluşlardan ödüller aldı ve onursal
üyeliklerine kabul edildi.Geçen yıl kraliçe,
Nonvich'e tngiltere'nin önemli
madalyalanndan biri olan "Conunander"
nişanını verdi.
bu. her şeyden sonra. her gezginin gördüklerini bei-
leklerine yerleştirmeden önce vapması gereken
şeylerden ve önemli miktarda gezginin günümüz-
de yapmakta olduğundan fazia değildiıf Böyle bir
davranış bu tür yerleri ziyaret etmek için hevesli
olmayan; örneğin, görecekleri şeyler hakkında
çok açık bir düşünce sahibi olmadan iki haftalık
bir dinlence için yer ayırtmış olan ve o günün, ör-
neğin salı günü olması dışında herhangi bir neden
olmadan kendilerini Efes'te ya da Louvre'da ya
da Taç Mahal'de bulan insanlan etkileyecektir.
Bu yazıda çok tutucu ve seçkinci olarak görün-
mediğimı umuyorum. Gerçekte ben, olanaklı ol-
J. ön
2. Vikont John Julius Norvvich
rültü doludur. Her sabah saat yedıden ıtibaren yaz
dinlencesinde çalışmakta olan öğrencilerden ku-
rulu olan ekipler plajda bir aşağı bir yukan dola-
şarak ellerindeki plastik torbalanna hamburger
kutulanm, plastik şişeleri ve bira kutulannı dol-
dururlar. Böylece, saldın tamamlanır.
Gerçekten öyle mi? Ne yazık ki daha beteri de
gelecek. Yalnızca birkaç yıl sonra, verilen zarann
tam boyutlan görülebilır duruma gelir. Bu, o yö-
ranıyor olmasıdır. Özsaygı kölelığe, ıyı davranış
kabalığa, sıkı arkadaşlık ve konukseverlik ise aç-
gözlülük ve kuşkuya yol açar.
Yapılması gereken nedir? Konu, kıyılar ve açık
alanlar ile ilgili olduğu zaman çözüm basittir Yö-
netimler, bozulmamış olarak durmakta olan en
güzel alanlan, içlerinde bütün gelişmelerin ya-
saklanacağı ulusal parklar olarak ilan etmelidir-
ler. Tarihsel alanlar ve binalar için ise durum bi-
aklaşık beş yıl Önce yayımlanmış olan ve en
7
yoğun tehlike belirtilerini veren bir rapor,
Roma Sistine Kilisesi'ne düzenli olarak
girmekte olan çok miktardaki ziyaretçilerin
sıcaklığı beş derece kadar, nemi de oransal
olarak arttırmakta oldugunu ortaya koymuştur.
Bir yandan, kararsız olan nem, fresklerin
yüzeyinde korkunç derecede aşındıncı olan
toz kristallerinin oluşmasına neden olurken ısınan hava da toz ve
kir parçacıklanm tavandaki fresklere taşıyarak yükselmektedir.
rede yaşayan insanlann yüreklerine, beyinlerine
-ve belki de tinlerine- verilmiş olan zarardır. Kah-
veleri, diskotekleri, şaraphaneleri ve butikleri ile
olası bir yüzyıl önce hayal bile edilemeyecek de-
recede zengin olmuşlardır. Ama gururlan ile bir-
likte moralleri de yoktur artık.
Bundan on beş ya da yirmi yıl önce köyden
geçmekte olan bir yabancının bir köylünün evine
konuk edildiği, kendisine kahve ya da rakı ikram
edildiği ve belki de gitmeden önce eline zorla bir
avuç dolusu olgun eriklerin sıkıştınldığı köyleri
hepimiz biliriz.
Bugünlerde ise kişinin kendisi, hemen hemen,
kopartılmak üzere olgunlaşan bir erik olarak ta-
nımlanabilir. Acı ve kaçınılmaz olan gerçek, tu-
rizmin sadece turistlere değil, ama turistin gerek-
sinimlerine hizmet eden kişilere de acımasız dav-
raz daha zordur. Benim kendi çözümüm, her sa-
at ya da gün başına oraya gelecek olan turist oto-
büslerinin sayısına sınırlama koymak olacaktır,
hatta, bazı yerlerde daha da ileri gidip bunlan tü-
müyle yasaklardım. Bu durumda yetkıliler şöyle
diyeceklerdir:
I Hevesl olmayanlap
"Buraya gekliğiniz ve btzi ziyaret ettiğiniz için
çok sevinçliyiz; sizlerden bütün istedigimiz, kendi
arabamzla ya tren ya da kentfcr arası otobüsler ile
kendi yolunuzu kendinizin bulması olacaktır. Bu
hem size bir 'paket tur'dan çok daha ucuza gele-
cek, hem de daha fazla özgürlük sağlayacaktır ve
önetimler, bozulmamış
olarak durmakta olan en güzel
alanlan, içlerinde bütün
gelişmelerin yasaklanacağı ulusal
parklar olarak ilan etmelidirler.
Tarihsel alanlar ve binalar için ise
durum biraz daha zordur. Benim
kendi çözümüm, her saat ya da
gün başına oraya gelecek olan
turist otobüslerinin sayısına
sınırlama koymak olacaktır, hatta,
bazı yerlerde daha da ileri gidip
bunlan tümüyle yasaklardım.
duğu kadar çok insanın. bu dünyanın kendilerine
sunduğu doğal ve mimari çok güzel şeyleri gör-
melerini -ve beğenmelerini, çünkü eğer beğen-
mezler ise görmenin bir anlamı yoktur- istiyorum.
Ancak kesinlikle şu anda olduğu gibi bu şeylerin
güzelliklerinin ya da gerçekte kendilennin yok
olması noktasına kadar değil. Bundan başka bir
tehlike daha vardır:
Bu da nerede ve kim olursa olusunlar yet-
kililerin, olaya iş işten geçene kadar görmeyen
gözler ile bakmalan ve denetim altında olmayan
turizmi denetlemek için önlemler almamalan ve
buna karşılık şu anda olduğu gibi bunu bütün güç-
leri ile özendirmek için her şeyi yapmayı sürdür-
memeleridir.
IÜjkelerturtet
yönetimlerini kapatmaiı
Artık, yabancı turistler arasında yüksek
popülariteye sahip olmaktan memnun olan bütün
ülkelerin ulusal turist yönetimlerini kapat-
malannın zamanının geldiğini iddia ediyorum.
Doğal olarak buna karşılık bize turizmin, gelişen
en önemli sektörlerden biri olduğu söylenecektir;
buna karşı verilecek yanıt ise turizmin yeteri kadar
büyümüş olduğudur. Bütün koşullar altında res-
mi yetkililerden destek almaması nedeniyle
turizm birdenbire duracak değildir.
İnsanlar istedikleri zaman yolculuk edebilecek-
lerdir ve ben bir an için bile insanlann yolculuk-
lannın engellenmesini önermıyorum. Bununla
birlikte ülkelenmiz, insanlanmız ve gelecek
kuşaklar hatınna şu anda izlemekte olduğumuz
tuhaf dar görüşlü siyasalanmızın bizi nereye
götünnekte oldugunu uzun ve dikkatli bir biçim-
de gözden geçirmenin ve 3. Binyıl'ın daha ilk
yüzyılına başlamadan önce tümümüzü içine çek-
mekle tehdit eden bu kısırdöngüyü henüz dur-
durabilecek durumda iken bunu yapmamızın,
görevimiz olduğuna inanıyonım.
YARIN: Üçüncü Dünya Bilimler
Akademisi Kurucusu
Prof. M. S. Swaminathan
ANKARA NOTLARI
MUSTAFA EKMEKÇt
'Hoşgeldm Hüzün!'
Çocukken hiç ölmek istemezdim. ölümden söz edilin-
ce isyan ederdim. Anam, arkadaşlarıyla buluşunca hep
ölümü konuşuriardı. Arkadaşlan onun "cenet komşula-
n"ydı. Dinlerken, dinleşrken dayanamazdım:
- Ben ölmek istemiyorum! diye ağlamaya başlardım.
Anam:
- Aaaa, derdi, yavrum sen hiç ölür müsün? Sen ölme-
yeceksin! Hiç ölmeyeceksin!
Sonra birbirierine bakarak susarlar, konuyu değiştirmiş
görünürierdi. "Cennetkomşulan"sonradağılır,evlerinegi-
derlerdi. Babam ölünce anam:
- Ağlamayacağızl diyordu, Analar, babalarölegelmişler.
Ben ölseydim, daha perişan olurdunuz, babanız size ba-
kamazdı!
Sonra o da öldü. Validebağ sayrıevinde yatıyordum. Rı-
fat llgaz da, o sırada orada yatarmış, duymuş, görüşe-
memiştim. Sağınımız, Sait Faik'ın de sağını olan Fikret
Ürgüp'tü. Sabah denetlemesınde sayrılara bakarken, ya-
tağımın başucundakı dergileri kanştınr, uzun uzun kalırdı.
Vaıiık'ı, Yedıtepe'yi, Ankara'da çıkan Ulus gazetesıni in-
celerdi...
Anam öleli çok olmuş, saynevindeyim diye benden sak-
larmış. Bir gün, bir düş gördüm, Hadim'deki evimizin ar-
kası yıkılmış, çökmüştü. Biz oraya "Hayat" derdık. Anam,
arkadaşlanyla, yaz gecelerinde orada oturur, "ölüm'ü ora-
da konuşuriardı. Olağanüstü bir şey olmalıydı. Bu kez,
mektubumu anamın adına yazıp postaladım.
"Sn. Fatma Ekmekçi, Taşpınar Mahallesi, Hadim."
Okuması yazması yoktu. Mektubu kardeşlerime okuta-
caktı. Mektuplan daha önceleri, kardeşlerime yazardım.
Onlar anamın ağzından yanıtlariar, "her şeyin iyi olduğu-
nu" bildirirlerdi. Hadim PTT'sinde de önlem alınmış, bana
hiçbir kötü haberin verilmemesi karartaştınlmış. Ancak, il-
çeye atanan yeni bir PTT dağıtıcısı, işı kanştırmış. Benim
mektubum gelince, yeni dağıtıcı sormuş:
- Fatma Ekmekçi, diyor, kim bu?
- Aaaa, o çoktan öldü! demiş arkadaşı. Genç dağıtcı:
"Vefat ettiğinden verilemedi" diye yazıp, geri yollamış.
Mektubumu, sayn bir çocuk yatağımın üzerine bırakıp gi-
dince yıkılmıştı dünyam.
Başsağın (başhekim) çağırdı, gittim:
- Biz, dedi, annenin öldüğünü çoktan biliyor, senden
saklıyor, iyileşmenı, biraz kendine gelmeni bekliyorduk. Ar-
tık öğrenmişsin, yapılacak bir şey yok. Burada da kalman
artık gereksiz, seni taburcu edeceğiz...
Bir ölümü, benden başka herkesin bilmesine şaştım.
Ayşe teyzem, kardeşlerim anlattı ölümünü.
- Mustafa niye gelmiyor? diye sorup durmuş:
- Gelecek, bekliyoruz! diye avuturiarmış. Son soluğunu
verirken:
- Mustafa gelsin mi? diye sormuşlar, gelecek!
Gözunü aralamış:
- Artık gelmesin! diye mınldanmış. Ellisinin ortasında bi-
ten bir yaşam...
Sonra, Ayşeteyzemin ölümü. Halitağabeyim, geçen 27
eylülde ölmüştü.. Sonra kayınbabam Fatrh Bey'in ölü-
mü...
Hürriyet gazetesi ile Show-TV muhabirlerinin bir trafik
kazasındaki ölümlerini yansıtmış, Çağdaş Gazeteciler Der-
neği olarak, görev başında ölen gazetecilere, "Rafet Genç
Haberödülü" vermiştık. Hürriyet'ten Banş Selçuk'un ba-
bası Emekli Hv. Albay Aytekin Selçuk'tan tüm başına
gönderildiğini sandığım bir mektup aldım.
O trafik kazasının düşündürücü yanlan mı vardı?
Show JV'nin yola çıkardığı 1975 doğumlu (1994 yılı eh-
liyetli) sürücü Hacı AN Er'in durumu kafaları karıştınyor
muydu? Olaydaki araba, Show TV'nin yöneticilerinden
E.T.'nin özet arabası mıydı? Araba, taşeron olarak mı kul-
lanılmaktaydı? Çok üzgün olan baba Aytekin Selçuk,
Show TV'yi mahkemeye vermeyi mi düşünüyordu? Bu
sorumsuzluğun hesabını sormak mı istiyordu?
Daha kısa bir süre önce, ÇGD'nin üyelerinden iki TRT'd
daha ölmüştü. Mevlüt Akın, trafik kazasında ölmüş, Ke-
nan Harunoğlu'nun oğlu Metin Harunoğlu da yakalan-
dığı kansere yenilmişti.
Trafik kazaları can almayı sürdürüyor. Daha kaç gün ön-
ce öidüler, Uğur Derman, Gül Derman, Erim Gözen, ya-
kınlarını acılar içinde bırakıp gittiler. Erim Gözen, Mine
Gözen'in eşi, sevgili dostumuz Sami Karaören'in dama-
dı; hemen herakşam bir yerlerde telefonla üzüntülen pay-
laşmaya çalışıyoruz. Erim Gözen'in cenazesıne, Eskişe-
hir Anadolu Üniversitesi'nden Prof. Yılmaz Büyüker-
şen'le, Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanı, Rektör Yardım-
cısı Prof. Engin Ataç'la birlikte bir otobüs dolusu öğren-
ci de Eskişehir'den Istanbul'a giderek katılmışlar. Yılmaz
Büyükerşen anlattı: Eskişehir Anadolu Üniversitesi'nde
Pazarlama Kürsüsü Profesörü llhan Cemalcılar, 3-4 yıl
önce, ilginç bir çalışmaya başlamış. Trafik kazları, bunla-
n yapanlann öğrenim durumu, nasıl sürücü belgesi aldık-
lan filan. Çalışmasını sürdürürken, 24 Ekım 1989'da îstan-
bul'da doçentlik jürisine katıldıktan sonra, arabasıyla Es-
kişehir'e dönerken, Karamürsel yakınlannda, trafik kaza-
sında ölmüş. Arabasına arkadan vuran minibüsün şoförü
17 yaşında, ehliyetsizmiş. Gözaltına alındığı gün salıveril-
miş!
Değerli fotoğraf sanatçısı Gökhan Yalta, arabasıyla Ku-
şadası'na giderken, eşi Evren, köpeğı Punto ile birlikte,
arabadan çıkamayarak, yanıp ölmediler mi? 28 Mayıs
1993'te kazayı yapan kamyon şoförü, dışanda geziyor.
PKK'nin aldığı canlara ne demeli? Kürt halkının, en bü-
yük düşmanı PKK! Başka duşmanı yok!
Y A Y I N H A K K I C u m h U r İ y e t ' E A Î T T Î R . İ Z İ N S İ Z Y A Y I N L A N A M A Z
BULMACA
1 2 3 4 5 6 7 8
1
8
SOLDAN SAĞA:
1/ Yer adlannı ve bunla-
nn kökenlerini inceleyen
dilbiümdalı. 2/Mesafe... 2
Gemılerde türlü işlerde «
kullanılan bir tür dernir
halka. 3/ Maden ocakla- 4
nndan çıkanlan taş ve c
toprak yığını... Din ya da
yasa bakımından yapıl- 6
masında sakınca ohiıa- j
yan. 4/ Başı su altında
tutarak yüzmeyi sağla-
yan soluk alma borusu.
5/ Sahip... Uğursuz...
Bizmut elementinin simgesi.
Habeş soylusu... önel. 7/ İçel ilinin
bir ilçesi. 8/ Batı Samoa'nın baş-
kenti... Bir işe gönlü olma. 9/ Üze-
rinde besmele ya da maşallah yazı-
lı altın nazarlık.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Halk edebiyaünda "mahlas"
anlamında kullanılan sözcük. 2/
Tuna ırmağında kullanılan bir çe-
şit yolcu kayığı... Eski dilde ayak.
3/ Bir kimsenin, herhani bir ücre-
tin bütününden ya da bir bölümünden bağışık tutulduğunu
gösteren belge... Başka, diğer. 4/ Göklerin en yüksek kaü...
Şöhret. 5/ Olumsuzluk belirten bir önek... Müzikte bir tam ses-
lık aralığın bir kesimini oluşturan çok küçük aralık. 6/ Yaşar
Kemal'in ünlü romanı. 7/ Anlam... Cennet kızı. 8/ Asya'da bir
ırmak... Fert. 9/ Bir cins küçük taneli muşmula... Kuzu sesi.
fc.ıng|LU|ğ|A
duM ı \sms
fLWMt<\AMi
Afm6m&\A
EİLhr OfflE
N
İI
Iü
ii
JJŞ
GEÇMİŞLE GELECEK
Sabahatân Kudret Aksal
2. bası 50.000 (KDVicinde)
Çağdaş Yaymkm Türkocağı Cad. 39-41 Cağaloğlu-Istanbul