23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
27 TEMMUZ1994 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA KÜLTÜR 15 İstanbul bu yıl 'yükte hafîf, pahada ağır', değişik bir müzik festivali yaşadı Festivalden akhmızdakalanlar...EVtN tLYASOĞLU îstanbul bu yıl değişik bir müzik festivali yaşadı. Yükte hafif pahada ağır! İlle de birbu- çuk ay sürecek diye abur cubur- la doldurulmamış bir program- dı. Zira bu ekonomik koşullara karşın 'ucuz tarafından bir şey- ler olsun da günler dobun' şek- linde düşünülebılırdi. Tam tersi- ne kimliğinden ödün vermcdiği gibi izleyici yoğunluğunda da değişiklige uğramadan tamam- landı festival. Doğal ki İstanbul festivallerinin simgesi haline ge- len Nejat Bey'in yokluğu ile özellikle müzik festivalinin boynu büküktü. Açılışta Şakir Eczacıbaşı'nın u Her koşula rağ- men bugüne dek bu festival ya- pddı, bundan sonra da devam edecek" şeklindeki sözleri tam o günler herkesin kuşkuyla baktığı Refah Belediyesi'nin yönetimine ve sarsıntılar için- deki ekonomik dünyamıza kar- şın festivallerin ödün vermeye- ceğini muştulayarak aydınlann yüreğine su serpti. Festivalden aklımızda kalan- lan genel olarak değerlendire- cek olursak: 83 yaşuıdaki ulu çınar Wagper'in VVassendonck li- edlerini ve Tannauser aryalan- nı deneyimli soprano Hildegard Behreos'in solıstliginde dinle- mek festivaldeki en güzel arma- ğanlardan biri oldu. Saf ve duru ses tonu, alçakgönüllü abartsız 'drvaTığı dinleyicileri Behrens'e hayran bırakü. Dresden Filar- moni gibi geleneği olan bir top- luluğun Dvorak'ın 'Yeni Dün- yadan' başlıklı senfonisindeki rafıne ve parlak yorumu da akı- 1larda kalıaydı. Swingle Singers, 20 yıl öncesi- nin imajını bekleyenler için düş kınkhğı yarattı. Ancak hafif müziği sanatsız bulanlarla klasik müziği asık yüzlü bulan- lan kaynaştırma görevini sür- dürüyordu. Detone sesler, id- dialı parçalardaki kanşıklık, birükte başlayıp birlikte bitirme hûnerleri olsa da bu eşliksiz ko- ronun bugüne dek koruduğu üne yakışmamışn. Yine de Swingle Singers konserleri dinleyicilere eğlenceli bir anı olarak kaldı. Brodsky Kuvarteti, festivalin en önemli oda müziği topluluğuydu. Güzel bir ton tutturmuş- lar, ailenin her üyesi bir diğerine saygılı ve birük- te müzik yapmanın kutsal havasını soluyorlardı. Dünyanın her yerinde büyük bircoşkuyla karşı- lanan Brodsky Kuvarteti'ni ülkemizde yine din- lemeyi dileriz. Son derece düzeyli bir diöer oda müziği grubu da Londra Gabrieli Metal Ufleme Çalgıiar Topiuluğu ıdi. Ancak metal üfleme çalgıdan tek bir solukta çıkan tertemiz sesler ve ilginç programıyla festivale renk kattılar. Cberkassky'nin piyanizmi, çalgısıyla ve beste- cisiyle özleşmesi, ses dinamiğini kontrolü gide- rek mekanikleşen dünyamızda artık soyutüken- miş bir ışık gibiydi. Seksen üç yaşmdaki bu ulu çınar onca yıldır çala çala yoğurduğu yapıtlan neredeyse kendi bedeninin bir parçası gibi yo- rumluyordu. Galway,düşkınklığı yaratb Galway gibi bir sanatçıyı İstanbul Festivali'- nde dinlemenin gerçekten büyük bir olay oldu- ğunu düşünmüştük. Düzenlediği programın alımsızlığı mı, flüt salonunun piyano ekosunda yitmesi mi, yoksa sanatcının biraz yorgun oluşu mu bilinmez, ama beklediğimiz gibi o alün fiü- tüyle bizi alıp mitolojik çağlann büyüsüne gö- türemedi. Bu arada yetenekli piyanisti Philipp Moit'un bir şancıya eşlik edercesine titiziiği son derece başarilıydı. Kemancı Frank Peter Zünmerman (1965) ön- ceki gelişinden çok büyük gelecek duyuran bir sanatçı olarak aklımızda kalmıştı. Son üç yıldır nasıl ünlendiğini büyük plak şirketlerinin ve nice konser organizasyonunun peşinde koştuğunu yabancı basından öğreniyoruz. Güzel tonu, özenli tekniği ile mutlaka aranan bir sanatçı Zimmerman. Ancak Mozart'ın Türk Konçerto- su'nda tempoyu hızlı alması ve belki de James Judd ile Mozart'a larklı bakışlan, orkestra ile karşdıklı söyleşi ortamını sarstı. LJoyd VVebber'in Aya lrini'de elektrikler kesi- lince resital programıru hiç isti- fini bozmadan ezbere tamam- lamasına şaştığı kadar, eşlikçi piyanistin de karanhktan etki- lenmeksizin ezbere çalmasına şaşmış dinleyiciler. Galiba kaçınlmaması gereken bir din- letiymiş çellist Weber'in resitali. Büyük coşku uyandırdı BBC Senfoni Orkestrası'nın konserleri büyük coşku uyan- dırdı. İlk gece Lloyd VVebber'in solistliğindeki Dvorak'm çello konçertosu dinleyicilere büyük bir keyif vermiş. Hem eser güzel hem çellist nitelikli hem de or- kestra ve şef iyi olunca neden vermesin? Her şeyden önce Gûnther Herbig gibi bir şefı ızlemek başlı başına bir olaydı. BBC Senfoni Orkestrası'nın Doğu Alman kökenli şefı Günther Herbig (1931) Orta Avrupa geleneği ile Amerikan tarnnı birleştirmişti. Viyolaa- mız Ruşen Güneş'in pınl pınl Bartok konçertosu yorumuyla dınlediğimiz BBC Senfoni Or- kestrasının ikinci konserinde Dvorak'ın 8. Senfonisi'nin de ayn bir tadına vardık. Festivalin son olayı Gürer Aykal yönetimindeki Bilkent Uluslararası Akademik Senfoni Orkestrası'nın konseriydi. Ay- kal'ın yönetimindeki Dvorak Slav danslannın coşkusu da kolay unutulmayacak eserler arasında yer aldı. Aynca henüz bir yaşını bile tamamlamamış olan Bilkent Orkestrası'nın 60 yıllık bir orkestra olgunluğun- daki disiplini de dinleyicileri et- kiledi. Gelecek yılın büyük olayı 22. festivalden kaçırdığıma üzüldüğüm etkinlikler açıhşta- ki Dresden Orkestrası'nın sun- duğu Brahms programı, Llyod VVeber'in resitali ve BBC senfo- ni ile çaldığı Dvorak Konçerto- su, Kırtsi Ergüner'in tasavvuf ve flamenko gibi iki ayn kültü- rü birleştirdiği ilginç program. Münir Nurettin Beken'in ud re- sitali ve gencecik bir klarnetçi- mizin, Selen Güllü'nün resitali. Festival süresince en büyük yakmma yine mekan üstüney- di. Aya İnni'nin akustik yarultmalan büyük or- kestralann da, zayıf sesli solo çalgılann da hakkını yiyor. Umanz bir an önce Atatürk Kül- tür Merkezi'nin onanmı biter ya da İstanbul aranır taranır daha elverişli mekanlar bulunur. Gelecek festivale mutlaka beklediğimiz bü- yük bir olay var: Sir Chaıies Mackerras'ın yöne- teceği. tskoçya Oda Orkestrası'nın ve ünlü Mo- zart yorumculannın yer alacağı Saraydan Kız Kaçınna Operası'nın temsüleri. Şimdiden özenli bir hazırlık içınde festival yöneticileri. önceden dünyanın birçok merkezinde duyurulacak bu opera için turistler rastlantıyla değil de büinçli olarak İstanbul'a gelmiş olacaklar. Umanz her şey yolunda gider. Altematif Woodstock Festivali: Bethel 94 Kültür Servisi - Altematif Woodstock festivali, daha çok geçmişten isimlerin yer aldığı programını açıkladı. Bethel 94 olarak büinen, 1969 yılındaki tarihi konseri anmak amacıyla düzenlenen konser, Woodstock'un 25. yıldönümü nedeniyle 13-14 Ağustos'ta düzenlenecek iki festivalden birini oluşturuyor. Yaklaşık 50 bin kişinin izlemesi beklenen konser 2 gün sürecek. öte yandan, New York'ta, Saugerties yakınlannda bir çiftükte yapılacak olan rakip festival Woodstock 94'ün izleyici sayısırun 250 bin kişiye ulaşması bekleniyor. Bethel 94'ün aceleyle düzenlendiği, New Yorklulann kentte bir mega konser gerçekleştirilmesine karşı çıkmalan nedeniyle konser için çok geç izin alındığı belirtiliyor. Bu konserin destekleyicileri, Saugerties yakınlanndaki etkinliği kınayarak, bunun bir kuşağı tanımlayan bir olayıyeniden canlandırmaktan çok para kazanmak amaayla yapıldığını ileri sürüyorlar. BaşLca amaa' Woodstock döneminin uyumunu geri getinnek' olan Bethel konserinin en belirgin özelliği geçmiş özlemi olacak. Konsere kaülacağı açıklanan sanatçı ve gruplar şunlar: Richie Havens, Country Joe, Melanie, Blood Swe- at&Tears, John Sebastian, Mountain, Canned Heat, Iron Butterfly, Sha Na Na, JudyCollins, Fleetwood Mac, Chambers Brothers, Tom Paxton ve Leon Russell. Sevgisiz yüzyılda bir Hşık'Kültür Servisi- Bazı müzikse- verler, Leonard Bernstein'ı, mü- ziği kendi ruhsal durumunu iz- leyicüere aktarmak için kulla- nan, kendisini de müziğin mer- kezine yerleştiren, aülgan, ben- merkezci, gösterişçi ve "tepeden tvnağa Amerikalı" olarak nite- lendmrler. Gerçekten de, Benıstein'm izleyicinin dikkatini üzerinde toplamaktaki ustahğına diye- cek yoktur. Bazen iki eliyle sım- sıkı yapışüğı çubuğunu başının etrafında çevirir durur ya da bir sıçramayla ayaklan yerden ke- siüverir. Bedeni ateşlenmiş bir füzeyi andınr. Orkestra yönetirken, bir fınal sırasında kimse Bemstein'dan daha büyük bir coşku gösteremez ya da yalın, duygusal bir ifadeyi sözle aktanrken ondan daha yumuşak olamaz. Bütün bir senfoni boyunca yüz hatlan müziğin değişen duygulannı yansıtır. Yüzünde, kimi zaman sevinç, kimi zaman da elinden oyuncağı ahnmış bir çocuğun ifadesi belirir. 7aırıan zaman gözlerinden bir damla yaş süzüldüğü bile olur. Nemli gözlerini kırmızı bir mendüle si- lecektir. Bazen de muhteşem bir finalde, zafer kazanmış gibi bir edayla sırtını kabarür. Büyüleyki bir karmaşa Ancak, Bernstein hakkında söylenecek daha çok şey vardır. Kendisini dinleyenleri adeta hipnotize eden bir piyanist olan, çok saülan müzik eleştirisi kitaplan yazan, televizyon programlannda izleyicileri Tann vergisi çekiciliğiyle büyü- leyen, kısacası her yere yetişen bu adam nasıl bu denli başanh- dır? Bu sorunun yanıü, Berns- tein'm enerjisini yönelttiği alan- lann çeşitliliğine karşın, hiçbir zaman kendi doğasına sadakat- sizlik etmemesinde yatar. Ka- rakteri büyüleyici bir karmaşa ve derinliğe sahiptir. Onun gös- terişçi dış görünümünün altın- da aa çeken bir ruh bulunmak- tadır. özel yaşamında, özellikle eşi- nin 1978 yılında kanserden ölü- münün ardından çok aa çeken bu müzik adamı, sahip olduğu engin edebiyat bügisini, her sa- bah şafak sökmeden önce ge- çirdiği uykusuz saatler bo- Kendisini dinleyenleri adeta hipnotize eden bir piyanist olan, çok satılan müzik eleştirisi kitaplan yazan, televizyon programlannda izleyicileri Tann vergisi çekiciliğiyle büyüleyen, kısacası her yere yetişen bu adam nasıl bu denli başarılıdır? yunca edinmiştir. Romanük yazının başyapı- tlannı yorumlarken, kendi de- rin acılannı da katar yorumlan- na. Kendisini dinleyenleri ola- ğanüstü yolculuklara çıkanr. Ifade ettiği tek şey aa degildir kuşkusuz. Orkestra yönetirken, bir final sırasında kımse Bemstein'dan daha büyük bir coşku göstere- mez ya da yahn, duygusal bir ifadeyi sözle aktanrken ondan daha yumuşak olamaz. Bemstein'ın orkestra yöneti- mi konusunda öğrencilerine öğrettiği en temel bilgi şudur: "Teknik iletişündir. Bu iki söz- cûk orkestra yönetiminde eşan- lamhdır." Bundan daha önemli bir ku- ral daha vardır. O da Bems- tem'ın çevresine yaydığı saf, yanlış yerlere yönelen, ancak hiçbir zaman içtenliksiz olma- yansevgidir. Israil Filarmoni Orkestrası'- nı Mozart çalmak üzere savaş bölgesine götüren, Central Park'ta 130 bin kişinin izlediği bir konserde New York Filar- moni Orkestrası'nı yöneten ya da Berlin Duvan'nın yıkılması- nı kutlamak için Beetboven'ın 9. Senfonisi'ni yöneten Bernste- in, yalnızca bir müzik adamı ol- maktan çıkrnışur. O, sevgisiz ve karanlık bir yüzyılda bir ışıktır. Bemstein'ın Mahler'i kendi kişisel yaralan- ndan kurtulmak için kul- landığını söylemek, Shakespea- re'in oyunlannın fınali için tngjliz tarihini yeniden yazdığmı söylemek denli an- lamsızdır. ÜŞÜDÜŞÜNCEYE SAYGI MEMET FUAT Kıskanç Şiir Mustafa Irgat ın böyle bir kitap dolduracak kadar çok şiiri olduğunu bilmiyordum. Yavaş çalışan, aşırı titiz, yazdıklar^ı bir türlü yeterli bulmayan, ortaya çıkarmak istemeyen, içine kapanık bir şair görünümündeydi. Şiir dünyasından bir beklediği yok gibiydi. Yapı Kredi Yayınları'nca yayımlanan Ait'siz Kimlik Ki- tabı'n elime altp karıştırırken bayağı şaşırdım: Sağlam yapıları hemen göze çarpan, uzunlu kısalı, otuzdan fazta şiir... Son derece düzenli bir istif... Arındınlmış, tertemiz di- zeler... Kılı kırk yararcasına seçilmiş sözcükler... Malzemeye aştrı düşkün bir mimar... Kitabın arka kapaktaki tanıtımı da ilginç. Şöyle: "Mustafa Irgat'ın şiiri kendi kendisine tırmanan bir sarmaşık. Ses ile susku, harf ile hece, anlam ile ezgi arası kronik bir med-cezir çalışması. Ne zaman nerede başladığı bilinmiyor. Bitip bitmeyeceği de. "Bu 'ilk kitabı' ondan sökerek aldık." Şairi çok iyi tanıyan bir kişinin sözleri bunlar. Kim bilir, belki de şu günlerde sarmaşığından soyun- muş olmanın tedirginliğiyle bir yerlere saklanmaya çalı- şıyordur Mustafa Irgat.. Ait'siz Kimlik Kitabı aşırı kıskanç şiirlerle dolu. Oyle, geçerken uğramak yok... Büyük aşk yaşayacaksınız... "Neden öldürdün, Hidayet? I Seviyordum be aö/.'"türün- den... Yorumuna bir ömür yeter mi bu şiirlerin? Yorumu var mı bu şiirlerin? Onu "şiire de yasalk koyanlar" düşünsün!.. Mustafa Irgat kitabın arkasına eklenmiş "Atış Serbest Bir Soruşturma"öa şöyle diyor: "Eğer söz konusu etmek istediğiniz 'psikotik sanat' ise (ya da 'psikotik söylem'), üzerine filolojilerimizde doçentlik tezi yazılması gereken; karasevda güneşi de- liklerinden yayılan bir tahtası kesinkes eksik beynimize çarpıp bilmem kaç boyuta birden dağılan o ışın-olgu'yu, size çok kısaca şöyle özetleyebilirim: Anlamı (tam ola- rak) saptamanın olanaksız olduğu bir söylem 'psikotiğin söylemi'dir. Dolayısıyla, bu söylemin hamallığını yapan alana da, kabaca 'psikotiksanat' adını verebiliriz..." (ss. 86-87) Kısacası, bu kıskanç şiirlerde anlamı tam olarak sap- tamak olanaksız. Demek ki içlerinde belki de bir ömür geçireceginiz o güzel yapıları hiçbir zaman tam olarak dolduramayacaksınız. Şair şiirini nitelerken bayağı açık sözlü... Kim olursan ol, gel!.. Ama nereye geldiğini de bil!.. Mustafa Irgat'm girişe konan minicik özgeçmişinde anası, babası anılmıyor. Oysa ikisi de çok ünlü klşiler. Şiire doğuşu ise şöyle belirtilmiş: "İlk şiiri YeniDergi'de yayımlandı (1971)." Hangi şiir olduğunu anımsamaya çalışarak baştan so- na karıştırdım kitabı. Tarihin de yardımıyla buldum: "Parçalanmış Minyatür"... O da sonraki şiirleri kadar usta işi... Yalnızca toplum- sal kaygıları biraz daha belirgin... Düşünüyorum, bu son derece işine saygılı, şiiri yere göğe koyamayan, hep el üstünde, hem de uzanabildiği kadar yüksekte tutmak isteyen şairin, Türk şiirindeki yeri neresi? Ece Ayhan'ın açtığı bir yan yola girdiği, o yolun nere- ye vardığını anlamak için de, sonuna kadar gittiği ana yoldan iyice uzaklaştığı söylenebilir. O yolu açan, gençleri arkasından gelmeye heveslen- diren ustanın kendisi, kanımca, hiçbir zaman ana yol- dan bu kadar uzaklaşmamışti. Yanlış anlaşılmak istemem: Mustafa Irgat, Ece Ay- han'a benzeyen, onun gibi yazan bir şair değil. Aynı yol- da olmaları birbirlerine benzemelerini gerektirmiyor. Şöyle bir bakıp geçenlere benzer görunebilirler, ama o yalnızca bir yol benzerliği... Ece Ayhan gibi başyapıtlar yazdığı söylenemese de, Mustafa Irgat'm kendi şiirini kurduğu, kendi sesini bul- duğu, ayrıca çok daha uç noktalarda dolaştığı bir ger- çek... Şiir çıkmazının sonuna vardığı kanısındayım... Remzi Krtabevi'nden 'Anr-Biyografi' dlzisl • Kültür Servisi - Remzi Kitabevi, ülkemizde daha çok "Güneyli Bayan" adıyla tanınan Amerikali tiyatro yazan Lillian Hellman'ınanılannı "Anı-Biyograff dizisinde, "Güneyli Bayan'ın Özel Defteri" adıyla yayımladı. Kitabı dilimıze Dilek Yazıa çevirdi. "Küçük Tilkiler" (sinema uyarlamasında başrolü Liz Taylor oynadı) ve "Julia" (Fred Zinnemann'ın yönettiği sinema fılminde Jane Fonda, Vanessa Redgrave ve Jason Roberts oynadılar) adlı eserleri sinemaya da çekilen Lillian Hellman, tiyatro oyunlan kadar. uzun yıllar birlikte yaşadıgı yazar Dashiel Hammet'le beraber McCarthy diktasına direnişiylede tanmıyor. Lillian Hellman, altmış yaşından sonra yazdığı anılanyla politika ve edebiyat çevrelerinde gürültüler kopardı. Dönemine tanıkbk eden. içlerinde Hemingway, Faulkner, Eisenstein, Flynn. Hammet, Dorothy Parker gibi tarunmış sanatçılann da bulunduğu anılan, bazı çevrelerce abartıh bulunmuş, sert tartışmalara, hatta davalara yol açmıştı. 1. Ankara Karagöz Şenflği • AT<JKARA (AA) - Ankara Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen 1. Ankara Karagöz-Ortaoyunu-Kukla Şenliği 5 ağustosta başhyor. Ankara Büyükşehir Belediyesi'nden yapılan açıklamaya göre. şenlik. geleneksel temaşa sanatlannın tanıtılmaşı, sevdirilmesi ve desteklenmesi amaayla düzenleniyor. Ana teması 'sevgi ve hoşgörü' olarak belirlenen şenlikte, ortaoyunu örneklerinin yanı sıra, 'Ferhat ile Şirin', 'Kayıkçı', 'Salıncak', 'Mandıra Sefası', 'Ibiş Yeni Evde', 'Kocaman Geveze Kuklalar', 'Balık' isimli kukla gösterileri ile değişik programlara yer verilecek. 1. Ankara Karagöz Şenliği, 12 ağustosa kadar sürecek ve şenlik süresince Gençlik Parkı, Altmpark ve Demetevler Cemre Parkı'ndaki gösteriler ücretsiz olarak izlenebilecek. İş Bankası Yaymlan'na bûyük ilgi • ANKARA (AA) - Türkiye İş Bankası Yayınlan tarafından çıkanlan kitaplarpiyasada yaşanan durgunluğa rağmen, okujoıculardan büyuk ilgi görmeye devam ediyor. Zbigniew Brezinski'nin 'Büyük Çölcüş' ve Prof. Dr. Fahır Armaoğlu'nun 'Filistin Meselesi ve Arap-lsrail Savaşlan (1948-1988)' kitaplannın üçûncü baskılan yapılırken Prof. Dr. Hüsnü Erkan'ın kitabı 'Bilgi Toplumu ve Ekonomik Gelişme' de ikinci baskısı yapılarak yeniden okurlara sunuluyor. İş Bankası Yayınlan, bu ay içerisin'de Dr. Cem Kozlu'nun Türkiye Mucizesi tçin... Vizyon Arayışlan ve Asya Modelleri' adh kitabının yartı sıra, Kemal Anbumu tarafından, Atatürk'ün çevresindeki kişilenn anılanndan derlenen 'Atatürk ve Çevresindekiler' isimli kitabınında yeni baskılannı yayımlamıştı. Keçiören'e şehir tlyatrosu • A^fKARA (AA) - Keçiören Belediye Başkanı Turgut Altınok, Keçiören'de kuracaklan Şehir Tiyatrolan ile milli ve manevi değerleri yansıtacak kültür ve sanat etkinliklerine ağırlık vereceklenni söyledi. Keçiören Belediyesi'nden yapılan açıklamaya göre Keçiören Belediyesi Şehir Tiyatrolan ekım ayında sahnesini açıyor. Türkiye'de şu anda bir kültür erozyonu yaşandığına dikkat çeken Alünok, "özellikle genç nesülerimız yabana kültürlerin etkisinde, kendi kültürümüzden uzak bir şekilde yetişmektedir" dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle