Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
27 TEMMUZ1994 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
KÜLTÜR 15
İstanbul bu yıl 'yükte hafîf, pahada ağır', değişik bir müzik festivali yaşadı
Festivalden akhmızdakalanlar...EVtN tLYASOĞLU
îstanbul bu yıl değişik bir
müzik festivali yaşadı. Yükte
hafif pahada ağır! İlle de birbu-
çuk ay sürecek diye abur cubur-
la doldurulmamış bir program-
dı. Zira bu ekonomik koşullara
karşın 'ucuz tarafından bir şey-
ler olsun da günler dobun' şek-
linde düşünülebılırdi. Tam tersi-
ne kimliğinden ödün vermcdiği
gibi izleyici yoğunluğunda da
değişiklige uğramadan tamam-
landı festival. Doğal ki İstanbul
festivallerinin simgesi haline ge-
len Nejat Bey'in yokluğu ile
özellikle müzik festivalinin
boynu büküktü. Açılışta Şakir
Eczacıbaşı'nın
u
Her koşula rağ-
men bugüne dek bu festival ya-
pddı, bundan sonra da devam
edecek" şeklindeki sözleri tam
o günler herkesin kuşkuyla
baktığı Refah Belediyesi'nin
yönetimine ve sarsıntılar için-
deki ekonomik dünyamıza kar-
şın festivallerin ödün vermeye-
ceğini muştulayarak aydınlann
yüreğine su serpti.
Festivalden aklımızda kalan-
lan genel olarak değerlendire-
cek olursak:
83 yaşuıdaki ulu çınar
Wagper'in VVassendonck li-
edlerini ve Tannauser aryalan-
nı deneyimli soprano Hildegard
Behreos'in solıstliginde dinle-
mek festivaldeki en güzel arma-
ğanlardan biri oldu. Saf ve duru
ses tonu, alçakgönüllü abartsız
'drvaTığı dinleyicileri Behrens'e
hayran bırakü. Dresden Filar-
moni gibi geleneği olan bir top-
luluğun Dvorak'ın 'Yeni Dün-
yadan' başlıklı senfonisindeki
rafıne ve parlak yorumu da akı-
1larda kalıaydı.
Swingle Singers, 20 yıl öncesi-
nin imajını bekleyenler için düş
kınkhğı yarattı. Ancak hafif
müziği sanatsız bulanlarla
klasik müziği asık yüzlü bulan-
lan kaynaştırma görevini sür-
dürüyordu. Detone sesler, id-
dialı parçalardaki kanşıklık,
birükte başlayıp birlikte bitirme
hûnerleri olsa da bu eşliksiz ko-
ronun bugüne dek koruduğu
üne yakışmamışn. Yine de
Swingle Singers konserleri dinleyicilere eğlenceli
bir anı olarak kaldı.
Brodsky Kuvarteti, festivalin en önemli oda
müziği topluluğuydu. Güzel bir ton tutturmuş-
lar, ailenin her üyesi bir diğerine saygılı ve birük-
te müzik yapmanın kutsal havasını soluyorlardı.
Dünyanın her yerinde büyük bircoşkuyla karşı-
lanan Brodsky Kuvarteti'ni ülkemizde yine din-
lemeyi dileriz. Son derece düzeyli bir diöer oda
müziği grubu da Londra Gabrieli Metal Ufleme
Çalgıiar Topiuluğu ıdi. Ancak metal üfleme
çalgıdan tek bir solukta çıkan tertemiz sesler ve
ilginç programıyla festivale renk kattılar.
Cberkassky'nin piyanizmi, çalgısıyla ve beste-
cisiyle özleşmesi, ses dinamiğini kontrolü gide-
rek mekanikleşen dünyamızda artık soyutüken-
miş bir ışık gibiydi. Seksen üç yaşmdaki bu ulu
çınar onca yıldır çala çala yoğurduğu yapıtlan
neredeyse kendi bedeninin bir parçası gibi yo-
rumluyordu.
Galway,düşkınklığı yaratb
Galway gibi bir sanatçıyı İstanbul Festivali'-
nde dinlemenin gerçekten büyük bir olay oldu-
ğunu düşünmüştük. Düzenlediği programın
alımsızlığı mı, flüt salonunun piyano ekosunda
yitmesi mi, yoksa sanatcının biraz yorgun oluşu
mu bilinmez, ama beklediğimiz gibi o alün fiü-
tüyle bizi alıp mitolojik çağlann büyüsüne gö-
türemedi. Bu arada yetenekli piyanisti Philipp
Moit'un bir şancıya eşlik edercesine titiziiği son
derece başarilıydı.
Kemancı Frank Peter Zünmerman (1965) ön-
ceki gelişinden çok büyük gelecek duyuran bir
sanatçı olarak aklımızda kalmıştı. Son üç yıldır
nasıl ünlendiğini büyük plak şirketlerinin ve nice
konser organizasyonunun peşinde koştuğunu
yabancı basından öğreniyoruz. Güzel tonu,
özenli tekniği ile mutlaka aranan bir sanatçı
Zimmerman. Ancak Mozart'ın Türk Konçerto-
su'nda tempoyu hızlı alması ve belki de James
Judd ile Mozart'a larklı bakışlan, orkestra ile
karşdıklı söyleşi ortamını sarstı.
LJoyd VVebber'in Aya lrini'de elektrikler kesi-
lince resital programıru hiç isti-
fini bozmadan ezbere tamam-
lamasına şaştığı kadar, eşlikçi
piyanistin de karanhktan etki-
lenmeksizin ezbere çalmasına
şaşmış dinleyiciler. Galiba
kaçınlmaması gereken bir din-
letiymiş çellist Weber'in resitali.
Büyük coşku uyandırdı
BBC Senfoni Orkestrası'nın
konserleri büyük coşku uyan-
dırdı. İlk gece Lloyd VVebber'in
solistliğindeki Dvorak'm çello
konçertosu dinleyicilere büyük
bir keyif vermiş. Hem eser güzel
hem çellist nitelikli hem de or-
kestra ve şef iyi olunca neden
vermesin? Her şeyden önce
Gûnther Herbig gibi bir şefı
ızlemek başlı başına bir olaydı.
BBC Senfoni Orkestrası'nın
Doğu Alman kökenli şefı
Günther Herbig (1931) Orta
Avrupa geleneği ile Amerikan
tarnnı birleştirmişti. Viyolaa-
mız Ruşen Güneş'in pınl pınl
Bartok konçertosu yorumuyla
dınlediğimiz BBC Senfoni Or-
kestrasının ikinci konserinde
Dvorak'ın 8. Senfonisi'nin de
ayn bir tadına vardık.
Festivalin son olayı Gürer
Aykal yönetimindeki Bilkent
Uluslararası Akademik Senfoni
Orkestrası'nın konseriydi. Ay-
kal'ın yönetimindeki Dvorak
Slav danslannın coşkusu da
kolay unutulmayacak eserler
arasında yer aldı. Aynca henüz
bir yaşını bile tamamlamamış
olan Bilkent Orkestrası'nın 60
yıllık bir orkestra olgunluğun-
daki disiplini de dinleyicileri et-
kiledi.
Gelecek yılın büyük olayı
22. festivalden kaçırdığıma
üzüldüğüm etkinlikler açıhşta-
ki Dresden Orkestrası'nın sun-
duğu Brahms programı, Llyod
VVeber'in resitali ve BBC senfo-
ni ile çaldığı Dvorak Konçerto-
su, Kırtsi Ergüner'in tasavvuf ve
flamenko gibi iki ayn kültü-
rü birleştirdiği ilginç program.
Münir Nurettin Beken'in ud re-
sitali ve gencecik bir klarnetçi-
mizin, Selen Güllü'nün resitali.
Festival süresince en büyük
yakmma yine mekan üstüney-
di. Aya İnni'nin akustik yarultmalan büyük or-
kestralann da, zayıf sesli solo çalgılann da
hakkını yiyor. Umanz bir an önce Atatürk Kül-
tür Merkezi'nin onanmı biter ya da İstanbul
aranır taranır daha elverişli mekanlar bulunur.
Gelecek festivale mutlaka beklediğimiz bü-
yük bir olay var: Sir Chaıies Mackerras'ın yöne-
teceği. tskoçya Oda Orkestrası'nın ve ünlü Mo-
zart yorumculannın yer alacağı Saraydan Kız
Kaçınna Operası'nın temsüleri. Şimdiden özenli
bir hazırlık içınde festival yöneticileri. önceden
dünyanın birçok merkezinde duyurulacak bu
opera için turistler rastlantıyla değil de büinçli
olarak İstanbul'a gelmiş olacaklar. Umanz her
şey yolunda gider.
Altematif
Woodstock
Festivali:
Bethel 94
Kültür Servisi - Altematif
Woodstock festivali, daha
çok geçmişten isimlerin yer
aldığı programını açıkladı.
Bethel 94 olarak büinen, 1969
yılındaki tarihi konseri
anmak amacıyla düzenlenen
konser, Woodstock'un 25.
yıldönümü nedeniyle 13-14
Ağustos'ta düzenlenecek iki
festivalden birini
oluşturuyor. Yaklaşık 50 bin
kişinin izlemesi beklenen
konser 2 gün sürecek.
öte yandan, New York'ta,
Saugerties yakınlannda bir
çiftükte yapılacak olan rakip
festival Woodstock 94'ün
izleyici sayısırun 250 bin
kişiye ulaşması bekleniyor.
Bethel 94'ün aceleyle
düzenlendiği, New
Yorklulann kentte bir mega
konser gerçekleştirilmesine
karşı çıkmalan nedeniyle
konser için çok geç izin
alındığı belirtiliyor. Bu
konserin destekleyicileri,
Saugerties yakınlanndaki
etkinliği kınayarak, bunun
bir kuşağı tanımlayan bir
olayıyeniden
canlandırmaktan çok para
kazanmak amaayla
yapıldığını ileri sürüyorlar.
BaşLca amaa' Woodstock
döneminin uyumunu geri
getinnek' olan Bethel
konserinin en belirgin özelliği
geçmiş özlemi olacak.
Konsere kaülacağı açıklanan
sanatçı ve gruplar şunlar:
Richie Havens, Country Joe,
Melanie, Blood Swe-
at&Tears, John Sebastian,
Mountain, Canned Heat,
Iron Butterfly, Sha Na Na,
JudyCollins, Fleetwood
Mac, Chambers Brothers,
Tom Paxton ve Leon Russell.
Sevgisiz yüzyılda bir Hşık'Kültür Servisi- Bazı müzikse-
verler, Leonard Bernstein'ı, mü-
ziği kendi ruhsal durumunu iz-
leyicüere aktarmak için kulla-
nan, kendisini de müziğin mer-
kezine yerleştiren, aülgan, ben-
merkezci, gösterişçi ve "tepeden
tvnağa Amerikalı" olarak nite-
lendmrler.
Gerçekten de, Benıstein'm
izleyicinin dikkatini üzerinde
toplamaktaki ustahğına diye-
cek yoktur. Bazen iki eliyle sım-
sıkı yapışüğı çubuğunu başının
etrafında çevirir durur ya da bir
sıçramayla ayaklan yerden ke-
siüverir.
Bedeni ateşlenmiş bir füzeyi
andınr.
Orkestra
yönetirken, bir fınal
sırasında kimse
Bemstein'dan daha
büyük bir coşku
gösteremez ya da
yalın, duygusal bir
ifadeyi sözle
aktanrken ondan
daha yumuşak
olamaz.
Bütün bir senfoni boyunca
yüz hatlan müziğin değişen
duygulannı yansıtır. Yüzünde,
kimi zaman sevinç, kimi zaman
da elinden oyuncağı ahnmış bir
çocuğun ifadesi belirir. 7aırıan
zaman gözlerinden bir damla
yaş süzüldüğü bile olur. Nemli
gözlerini kırmızı bir mendüle si-
lecektir. Bazen de muhteşem
bir finalde, zafer kazanmış gibi
bir edayla sırtını kabarür.
Büyüleyki bir karmaşa
Ancak, Bernstein hakkında
söylenecek daha çok şey vardır.
Kendisini dinleyenleri adeta
hipnotize eden bir piyanist
olan, çok saülan müzik eleştirisi
kitaplan yazan, televizyon
programlannda izleyicileri
Tann vergisi çekiciliğiyle büyü-
leyen, kısacası her yere yetişen
bu adam nasıl bu denli başanh-
dır? Bu sorunun yanıü, Berns-
tein'm enerjisini yönelttiği alan-
lann çeşitliliğine karşın, hiçbir
zaman kendi doğasına sadakat-
sizlik etmemesinde yatar. Ka-
rakteri büyüleyici bir karmaşa
ve derinliğe sahiptir. Onun gös-
terişçi dış görünümünün altın-
da aa çeken bir ruh bulunmak-
tadır.
özel yaşamında, özellikle eşi-
nin 1978 yılında kanserden ölü-
münün ardından çok aa çeken
bu müzik adamı, sahip olduğu
engin edebiyat bügisini, her sa-
bah şafak sökmeden önce ge-
çirdiği uykusuz saatler bo-
Kendisini dinleyenleri adeta hipnotize
eden bir piyanist olan, çok satılan
müzik eleştirisi kitaplan yazan,
televizyon programlannda izleyicileri
Tann vergisi çekiciliğiyle büyüleyen,
kısacası her yere yetişen bu adam nasıl
bu denli başarılıdır?
yunca edinmiştir.
Romanük yazının başyapı-
tlannı yorumlarken, kendi de-
rin acılannı da katar yorumlan-
na. Kendisini dinleyenleri ola-
ğanüstü yolculuklara çıkanr.
Ifade ettiği tek şey aa degildir
kuşkusuz.
Orkestra yönetirken, bir final
sırasında kımse Bemstein'dan
daha büyük bir coşku göstere-
mez ya da yahn, duygusal bir
ifadeyi sözle aktanrken ondan
daha yumuşak olamaz.
Bemstein'ın orkestra yöneti-
mi konusunda öğrencilerine
öğrettiği en temel bilgi şudur:
"Teknik iletişündir. Bu iki söz-
cûk orkestra yönetiminde eşan-
lamhdır."
Bundan daha önemli bir ku-
ral daha vardır. O da Bems-
tem'ın çevresine yaydığı saf,
yanlış yerlere yönelen, ancak
hiçbir zaman içtenliksiz olma-
yansevgidir.
Israil Filarmoni Orkestrası'-
nı Mozart çalmak üzere savaş
bölgesine götüren, Central
Park'ta 130 bin kişinin izlediği
bir konserde New York Filar-
moni Orkestrası'nı yöneten ya
da Berlin Duvan'nın yıkılması-
nı kutlamak için Beetboven'ın
9. Senfonisi'ni yöneten Bernste-
in, yalnızca bir müzik adamı ol-
maktan çıkrnışur.
O, sevgisiz ve karanlık bir
yüzyılda bir ışıktır. Bemstein'ın
Mahler'i kendi kişisel yaralan-
ndan kurtulmak için kul-
landığını söylemek, Shakespea-
re'in oyunlannın fınali için
tngjliz tarihini yeniden
yazdığmı söylemek denli an-
lamsızdır.
ÜŞÜDÜŞÜNCEYE SAYGI
MEMET FUAT
Kıskanç Şiir
Mustafa Irgat ın böyle bir kitap dolduracak kadar çok
şiiri olduğunu bilmiyordum.
Yavaş çalışan, aşırı titiz, yazdıklar^ı bir türlü yeterli
bulmayan, ortaya çıkarmak istemeyen, içine kapanık bir
şair görünümündeydi. Şiir dünyasından bir beklediği
yok gibiydi.
Yapı Kredi Yayınları'nca yayımlanan Ait'siz Kimlik Ki-
tabı'n elime altp karıştırırken bayağı şaşırdım: Sağlam
yapıları hemen göze çarpan, uzunlu kısalı, otuzdan fazta
şiir...
Son derece düzenli bir istif... Arındınlmış, tertemiz di-
zeler... Kılı kırk yararcasına seçilmiş sözcükler...
Malzemeye aştrı düşkün bir mimar...
Kitabın arka kapaktaki tanıtımı da ilginç. Şöyle:
"Mustafa Irgat'ın şiiri kendi kendisine tırmanan bir
sarmaşık. Ses ile susku, harf ile hece, anlam ile ezgi
arası kronik bir med-cezir çalışması. Ne zaman nerede
başladığı bilinmiyor. Bitip bitmeyeceği de.
"Bu 'ilk kitabı' ondan sökerek aldık."
Şairi çok iyi tanıyan bir kişinin sözleri bunlar.
Kim bilir, belki de şu günlerde sarmaşığından soyun-
muş olmanın tedirginliğiyle bir yerlere saklanmaya çalı-
şıyordur Mustafa Irgat..
Ait'siz Kimlik Kitabı aşırı kıskanç şiirlerle dolu. Oyle,
geçerken uğramak yok... Büyük aşk yaşayacaksınız...
"Neden öldürdün, Hidayet? I Seviyordum be aö/.'"türün-
den...
Yorumuna bir ömür yeter mi bu şiirlerin?
Yorumu var mı bu şiirlerin?
Onu "şiire de yasalk koyanlar" düşünsün!..
Mustafa Irgat kitabın arkasına eklenmiş "Atış Serbest
Bir Soruşturma"öa şöyle diyor:
"Eğer söz konusu etmek istediğiniz 'psikotik sanat'
ise (ya da 'psikotik söylem'), üzerine filolojilerimizde
doçentlik tezi yazılması gereken; karasevda güneşi de-
liklerinden yayılan bir tahtası kesinkes eksik beynimize
çarpıp bilmem kaç boyuta birden dağılan o ışın-olgu'yu,
size çok kısaca şöyle özetleyebilirim: Anlamı (tam ola-
rak) saptamanın olanaksız olduğu bir söylem 'psikotiğin
söylemi'dir. Dolayısıyla, bu söylemin hamallığını yapan
alana da, kabaca 'psikotiksanat' adını verebiliriz..." (ss.
86-87)
Kısacası, bu kıskanç şiirlerde anlamı tam olarak sap-
tamak olanaksız. Demek ki içlerinde belki de bir ömür
geçireceginiz o güzel yapıları hiçbir zaman tam olarak
dolduramayacaksınız.
Şair şiirini nitelerken bayağı açık sözlü...
Kim olursan ol, gel!.. Ama nereye geldiğini de bil!..
Mustafa Irgat'm girişe konan minicik özgeçmişinde
anası, babası anılmıyor. Oysa ikisi de çok ünlü klşiler.
Şiire doğuşu ise şöyle belirtilmiş:
"İlk şiiri YeniDergi'de yayımlandı (1971)."
Hangi şiir olduğunu anımsamaya çalışarak baştan so-
na karıştırdım kitabı. Tarihin de yardımıyla buldum:
"Parçalanmış Minyatür"...
O da sonraki şiirleri kadar usta işi... Yalnızca toplum-
sal kaygıları biraz daha belirgin...
Düşünüyorum, bu son derece işine saygılı, şiiri yere
göğe koyamayan, hep el üstünde, hem de uzanabildiği
kadar yüksekte tutmak isteyen şairin, Türk şiirindeki yeri
neresi?
Ece Ayhan'ın açtığı bir yan yola girdiği, o yolun nere-
ye vardığını anlamak için de, sonuna kadar gittiği ana
yoldan iyice uzaklaştığı söylenebilir.
O yolu açan, gençleri arkasından gelmeye heveslen-
diren ustanın kendisi, kanımca, hiçbir zaman ana yol-
dan bu kadar uzaklaşmamışti.
Yanlış anlaşılmak istemem: Mustafa Irgat, Ece Ay-
han'a benzeyen, onun gibi yazan bir şair değil. Aynı yol-
da olmaları birbirlerine benzemelerini gerektirmiyor.
Şöyle bir bakıp geçenlere benzer görunebilirler, ama
o yalnızca bir yol benzerliği...
Ece Ayhan gibi başyapıtlar yazdığı söylenemese de,
Mustafa Irgat'm kendi şiirini kurduğu, kendi sesini bul-
duğu, ayrıca çok daha uç noktalarda dolaştığı bir ger-
çek...
Şiir çıkmazının sonuna vardığı kanısındayım...
Remzi Krtabevi'nden 'Anr-Biyografi' dlzisl
• Kültür Servisi - Remzi Kitabevi, ülkemizde daha çok
"Güneyli Bayan" adıyla tanınan Amerikali tiyatro yazan
Lillian Hellman'ınanılannı "Anı-Biyograff dizisinde,
"Güneyli Bayan'ın Özel Defteri" adıyla yayımladı. Kitabı
dilimıze Dilek Yazıa çevirdi. "Küçük Tilkiler" (sinema
uyarlamasında başrolü Liz Taylor oynadı) ve "Julia" (Fred
Zinnemann'ın yönettiği sinema fılminde Jane Fonda, Vanessa
Redgrave ve Jason Roberts oynadılar) adlı eserleri sinemaya da
çekilen Lillian Hellman, tiyatro oyunlan kadar. uzun yıllar
birlikte yaşadıgı yazar Dashiel Hammet'le beraber McCarthy
diktasına direnişiylede tanmıyor. Lillian Hellman, altmış
yaşından sonra yazdığı anılanyla politika ve edebiyat
çevrelerinde gürültüler kopardı. Dönemine tanıkbk eden.
içlerinde Hemingway, Faulkner, Eisenstein, Flynn. Hammet,
Dorothy Parker gibi tarunmış sanatçılann da bulunduğu
anılan, bazı çevrelerce abartıh bulunmuş, sert tartışmalara,
hatta davalara yol açmıştı.
1. Ankara Karagöz Şenflği
• AT<JKARA (AA) - Ankara Büyükşehir Belediyesi tarafından
düzenlenen 1. Ankara Karagöz-Ortaoyunu-Kukla Şenliği 5
ağustosta başhyor. Ankara Büyükşehir Belediyesi'nden
yapılan açıklamaya göre. şenlik. geleneksel temaşa sanatlannın
tanıtılmaşı, sevdirilmesi ve desteklenmesi amaayla
düzenleniyor. Ana teması 'sevgi ve hoşgörü' olarak belirlenen
şenlikte, ortaoyunu örneklerinin yanı sıra, 'Ferhat ile Şirin',
'Kayıkçı', 'Salıncak', 'Mandıra Sefası', 'Ibiş Yeni Evde',
'Kocaman Geveze Kuklalar', 'Balık' isimli kukla gösterileri ile
değişik programlara yer verilecek. 1. Ankara Karagöz Şenliği,
12 ağustosa kadar sürecek ve şenlik süresince Gençlik Parkı,
Altmpark ve Demetevler Cemre Parkı'ndaki gösteriler ücretsiz
olarak izlenebilecek.
İş Bankası Yaymlan'na bûyük ilgi
• ANKARA (AA) - Türkiye İş Bankası Yayınlan tarafından
çıkanlan kitaplarpiyasada yaşanan durgunluğa rağmen,
okujoıculardan büyuk ilgi görmeye devam ediyor. Zbigniew
Brezinski'nin 'Büyük Çölcüş' ve Prof. Dr. Fahır Armaoğlu'nun
'Filistin Meselesi ve Arap-lsrail Savaşlan (1948-1988)'
kitaplannın üçûncü baskılan yapılırken Prof. Dr. Hüsnü
Erkan'ın kitabı 'Bilgi Toplumu ve Ekonomik Gelişme' de
ikinci baskısı yapılarak yeniden okurlara sunuluyor. İş Bankası
Yayınlan, bu ay içerisin'de Dr. Cem Kozlu'nun Türkiye
Mucizesi tçin... Vizyon Arayışlan ve Asya Modelleri' adh
kitabının yartı sıra, Kemal Anbumu tarafından, Atatürk'ün
çevresindeki kişilenn anılanndan derlenen 'Atatürk ve
Çevresindekiler' isimli kitabınında yeni baskılannı
yayımlamıştı.
Keçiören'e şehir tlyatrosu
• A^fKARA (AA) - Keçiören Belediye Başkanı Turgut
Altınok, Keçiören'de kuracaklan Şehir Tiyatrolan ile milli ve
manevi değerleri yansıtacak kültür ve sanat etkinliklerine
ağırlık vereceklenni söyledi. Keçiören Belediyesi'nden yapılan
açıklamaya göre Keçiören Belediyesi Şehir Tiyatrolan ekım
ayında sahnesini açıyor. Türkiye'de şu anda bir kültür
erozyonu yaşandığına dikkat çeken Alünok, "özellikle genç
nesülerimız yabana kültürlerin etkisinde, kendi
kültürümüzden uzak bir şekilde yetişmektedir" dedi.