25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 27 TEMMUZ1994 ÇARŞAMBA 14 KULTUR 8.Altın Koza Kültür ve Sanat Festivali bu yıl 'kabuk değiştirerek' 26 eylül- 5 ekim arasında gerçekleştirilecek Koza ile Portakal bu yıl çekişecekKültürServisi - Altmışlı ve yet- mişli yıllarda Doğu ve Güney illerinin sinema merkea olan Adana, Altın KozaKültürve Sanat Festivali'yleo parlak günlere dönmenin umudunu taşıyor. İlk kez 1969 yılında düzenle- nen, 1973'e kadar yaşadıktan sonra 1992'ye dek ara verilen festival iki yıl önce yeniden doğdu. Bu yıl 26 eylül-5 ekim tarihleri arasında gerçekleşecek 8.Altın Koza Kültür ve Sanat Festivali kabuk de- ğiştiriyor. Film festivali, Seyhan Kültür Şenliği'yle bırleştirilerek ve üç belediyenin (Büyûkşehir, Seyhan ve Yüreğir) gücü ortak kullanılarak 14 milyar TL'lik bir bütçeye kavu- şuyor. Adana Büyûkşehir Belediye Baş- kanı Aytaç Durak, Seyhan Belediye Başkanı Ahmet Ceydet Yağ. Yüreğir Belediye Başkanı Ömer Topçu, Hül- ya Koçyiğit (SODER). HalU Ergün (ÇASOD), Kadri Yurdatap (Fİ- YAP), Ertem Göreç (Filmyön) ve Yahya Akenginin (İLESAN) katıldığı basın toplantısında konuş- macılar Altın Koza'nın önemini vurgularken sinema temsilcileri, fes- tival bütçesini yan yanya kısmayı amaçlayan Durak"a kültürde tasar- ruf yapılamayacağını belirterek tep- kilerini dile getirdiler. Festival tarihleri çakışıyor Altın Koza'nın sinema bölümünü 26 eylül-1 ekim tarihleri arasına sıkıştırmak zorunda kalmış yöneti- ciler. Nedeni de Antalya Altın Por- takal Film Festivali'nin başlama ta- Altın Koza'ya yaptığı katkılardan dolayı Onur Ödülü'yle değerlendirilen Hülya Koçyiğit: Festivaller coahoımhısıınfhuuhnhıuıh CUMHUR CANBAZOGLU ADANA - 8.Altın Koza Kültür ve Sanat Festivali'ne yaptığı katkı- lan Onur ödülü'yle değerlendirilen Sinema Oyunculan Demeği Baş- kanı Hülya Koçyiğit, yıliardır her or- ganİ2asyonda yer alarak, tam bir *yerli festival uzmanı' oldu. Altın Koza Kültür ve Sanat Festivali'nin basın toplantısında Türk sine- masının yeniden nefes almasında festivallerin önemine değinen Koç- yiğit, yetkilileri bu olanağı dikkatli kullanmaya ve sanata daha fazla eğilmeye davet etti. Festivaller sınıflandırılmab - Sinemamız film üretemediğine göre yerli festivallerio geleceğini nasıl degerlendiriyorsunuz? Sinemamız eski popülaritesini yi- tirdiğinden kendini hatırlatmak zo- runda. Festivaller en azından sa- natçılan bir araya getiriyor, fikir alı- şverişi olanağı doğuruyor. Sinema Türkıye'nin gündemine giriyor, fes- tival heyecanı halkla paylaşılıyor. Ancak üretim fazla olmadığından bundan böyle festivallerin aralan- nda sınıflandırmaya gitmelerinin yarar sağlayacağını düşünüyorum. Mesela Ankara Festivali amatör si- nemanın yarıştığı bir platform ol- malı, Adana'yı daha sanatsal ağırhkh olarak görüyorum. Antalya da popüler fılmlere yönelebiür. Istanbul uluslararası bir festival, Türk sinemasına katkısı az, ancak yine de yerü sinemayı ihmal etme- dıkleri için teşekkür ederim. Yaratı kısırlığı yaşanıyor - Pekiyi, Türk sineması neden üret- miyor? Aksaklık nerede? Hep aynı konular içindeyiz, sanki Türkiye'de bütün sorunlar bitmiş gibi. Cinsellik ön planda, bakalım iki insan nasıl sevışiyor, sonra iki kadın nasıl sevişiyor diyerek konu uzayıp gidiyor. Halkın sinemadan yalnız bunlan beklediğini zannet- miyorum. Bu fılmler tabii olacak; ama bütün sinema aynı fılmleri yap- maya kalkarsa kısır döngü başlıyor. Yaratı kısırlığından kaynaklanı- yor herşey. Oysa Türk sinemasının geçmişinde çok iyi fîlmler var. Bun- lan yapabilen bir sinema sonunda Sinemamız eski popülaritesini yitirdiğinden kendini hatırlatmak zorunda.Festivaller en azından sanatçılan bir araya getiriyor, fikir alışverişi olanağı doğuruyor. Ancak üretim fazla olmadığından bundan böyle festivallerin aralannda sınıflandırmaya gitmelerinin yarar sağlanacağını düşünüyorum. bu krizi de aşacaktır. Bir de yerli fılmlerin halkla ulaşımı sorunu ya- şanıyor. Gidiyoruz kültür bakanı- na küçük bir sinema salonu açı- Imasını istiyoruz; başaramıyoruz. Başbakan'a söyleyerek bir fon oluş- turulmasını ve sadece Türk filmi gösterecek bir salon yapılmasını öneriyoruz. Belediye başkanlanna gidiyoruz, eski belediye sınemalannı anımsatıyoruz. Hep olumsuz yanıt alıyoruz. - Adana Altın Koza, sinema sektö- rûne neler getiriyor? Adana Türk sineması için çok önemli bir yerdi. Istanbul, Izmir, Karadeniz ve Adana bölgeleri vardı sinema pazannda. Buralardan halkın beğenilerine göre yapımcıla- ra film ısmarlanırdı. Dolayısıyla çok sayıda film, sektörü besliyordu. Adana'da en küçük yazlık sinema beş bin kişilikti. Festival sonuçlan her zaman tartışılacaktır, bununönünege- çemezsiniz, sanatçı duygusallığı bu tip olaylan doğuracaktır. Eğer bir film festivali ise ve mesleğin ürünleri yanşıyorsa mutlaka o mesleğin otoriteleri tarafından tartılmahdır. Çok iyi haürlıyorum, Adana'ya gelişimizde bir gecede 14 sinemada gala yapük. Unutulacak bir olay de- ğil, sabahın dördüne kadar sürmüş- tü ve insanlar beklemişlerdi. Sine- manın sorunlan büyüyünce. TV ge- ünce, anarşi başlayınca Adana'da da sinema öldü. Adana şimdi tekrar sinemayı kucaklamak ve kültür şeh- ri olmak isüyor. Festivali destekli- yor, tekrar gücü yakalamayı amaçh- yor. - Siz yerli festivalleri sürekli des- tekleyen bir oyuncusumız. Festivalle- re yüdızlann ne gibi katkısı oluyor? Tüm dünyada festivallen duyur- ma adına popüler isimler bir araya getirilmeye çalışılıyor. basının ve ka- muoyunun dikkati çekiliyor. Sine- ma sanatında halkla oyuncu bütün- leşiyor, o ön planda. Dolayısıyla oyuncunun gücü festivali güdümlü- yor, ilgjnç hale getiriyor. - Bu güç neden politikava yan- sıyor? Sanatçılar neden TBMM'ye girerek bir baskı grubu oluşturamı- yor? Acıkça söyleyeyim, kendimizi herhangi bir politik organizasyonun üzerinde görüyoruz. Sanatçı ola- rak mesaj verebilmek. muhalefet yapabilmek çok kolay. Ancak par- lamentoda iş benden çıkıp grubun karanna dönüşüyor; siyasi denge sizi bağlıyor. Sanatçının gücünün parlamentoya yansımamasının asıl nedeni de politikacılar gibi büyük vaatlerde bulunamaması. Çünkü dün de halkın karşısındaydık, yann da olacağız; ama politikacı yann olmayabilir. - Bir de fesrivallerde jüri sorunu var. Sonuçlar sürekli eleştiriliyor. Adana'da halk jürisi görevde. İdeali nedirsizce? Festival sonuçlan her zaman tartışılacaktır, bunun önüne ge- çemezsiniz, sanatçı duygusallığı bu tip olaylan doğuracaktır. Halk jü- risi olmaz dedim gecen yıl Adana'- da. Eğer bir film festivaliyse ve mesleğin ürünleri yanşıyorsa mut- laka o mesleğin otoriteleri tarafı- ndan tartılmahdır. Halk sinemada fılmleri seyreder, beğenir ya da be- ğenmez. Benim görüşüm jürinin meslek gruplanndan oluşması. Üniversite ve eleştirmenleri de bu grubun içine sokuyorum. Aynca o yörenin havasını vermesi, sahip- lenmesi için bir temsiici de olabilir. Iki festivale bir avuç film -Bu yıl ortaya çıkan Antalya- Adana fesrivallerinin tarih sonınunu nasıl yorumluyorsunuz? Bir avuç filmın iki festival arası- nda kalmasına çok üzüldüm. Fes- tivalleri yaralayacak bu gibi du- rumlardan kaçınmak gerek. Çö- züm için geç kalınmış durumda ama gelecek yıllarda tekrarlanma- malı. - SODER ve ÇASOD uzun söre sonra Altın Koza'da bir fon oluştu- rulması için birarada hareket ede- cek. Siz hala iki grubun birleşeceği- ne inanıyor musunuz? İlk günden beri diğer gruba hoş- görü ve sevecenlikle yaklaşıyoruz. Yavaş yavaş orta yol bulunmaya başlandı. Yönetim kurullanmızın onayını alarak, Hatil Ergün'le bu- gün Adana'da açıklama yapük. Bir fon oluşturacağız ve ortak biri- kimlerimizi oraya aktaracağız. Meslek grubumuzun çıkarlan bizi ortak çalışmalara yönlendirecek. Ben umutsuz değilim. Saint Exupery kayboluşunun 50. yılında yine gündemde Kültür Servisi - Fransız yaa- nının hiç büyümeyen çoçuğu, 'Le Petit Prince-Kücuk Prens' kita- bının yazan Antoinede Saint-Exu- pery'nin esrarengiz bir biçimde or- tadan kaybolmasının üzerinden 50 yıl geçti. Yazann aynı zamanda bir pilot olması ve 31 Temmuz 1944 ydında keşif uçuşu yaparken, Akdeniz üzerinde Korsika ile Fransız Rivi- erası arasında kaybolması ve cese- dinin henüz bulunamaması kendi- si hakkındaki söylenceyi bugün de canlı tutuyor. Saint-Exupery, 'Küçük Prens'te çölde gerçekleşen bir karşılaşma sonucu evrensel gerçekleri keşfe- den bir pilotun başından geçenleri anlatmıştı. Bir aristokrat ve cesur bir pilot olan Saint-Exupery'nin ortadan kayboluşunun 50. yıldönümü yaklaşırken yayınevleri, yazann yapıtlannın yeni baskılannı yayımlıyor. • Sanatçının toplu yapıtlannın ilk cildınin yeni baskısı da Pleiade se- risınden çıktı. Televizyon kanallan da Saint- Exupery'yi unutmuş değil. Kültür kanah Arte bu ay bir geceyi onun- la ilgili programlara adayacak. Fransız devlet televizyonu da son ucuşuna ılişkin bir film hazırhyor. îlk kez 12 yaşındayken uçan ve kendini "önce pilot, sonra yazar" olarak tanımlayan Saint-Exu- pery, bir düş gezginiydi. ölümü hakkında türlü teoriler üretikn yazann pilotluk tutkusunun, bü- yük ölçüde özyaşamöyküsüne da- yanan yapıtlannda büyük bir et- kisi vardı. Fransa'nın 1940 yılında Nazi Almanyası'na yenilmesinın ar- dından Amerika'ya sığınan Saint- Exupery'yi Vichy rejiminin des- tekleyicisi olarak görenler vardı. rihinin bu yıl ekim ayının başına (1-5 ekim) kaydınlması. Tabii bu uygu- lamadan sonuçta Türk sineması za- rar görecek. Çünkü Antalya'ya daha önce hiçbir festivalde yan- şmamış fılmler kabul ediliyor; do- layısıyla bu durumda yapımcılara ve yönetmenlere iki festivalden birini tercih etmek düşüyor. Program yüklii Türkiye'de yalnız Adana'da dü- zenlenen *öğrenci Filmleri Yarı- şmasr bu festivalin lokomotif bölü- mü. En iyi öğrenci fılminin 30 mil- yon TL'yle ödüllendirileceği yan- şmada aynca Yavuzer Çetinkaya adına özel bir ödül de verilecek. Uzun metrajlı Ulusal Film Yan- şması ise festivalin yumuşak karnı; çünkü Türk sineması film üretemi- yor ve seçici kurul da iki elin par- maklannı geçmeyen yapıtlar arası- nda fazla 'seçici olamamanın' sıkıntısını yaşıyor. On beş kişilik uz- manlar kurulu toplaruyor. En İyi Senaryo,Görüntü Yönetmeni, Film Müziği ve Kurgu dallannda birinci- Ieri belirliyor. Aynca En İyi Film (600 milyon TL ödüllü), Yönetmen, Kadın ve Erkek Oyuncu, Yardımcı Kadın ve Erkek Oyuncu dallannda birinciyi seçecek halk jürisine (Festi- val yetkilileri halk jürisinin demok- ratik kitle örgütlerinden gelecek en az 51 kişiden oluşacağını belirtiyor- lar) adaylannı sunuyor. Altın Koza ve Antalya Altın Portakal Film Festivali'nin tarihlerinin bu yıl çakışmasından dolayı Türk sineması zarar görecek. 8. Altın Koza Kültür ve Sanat Festivali'nde ilginç bir gelişme yaşa- yacak Türk sineması. SODER ve ÇASOD işbirliği yaparak ilk kez Adana'da Sinema Oyunculan Da- yanışma Gecesi'ne öncülük edecek ve ekonomik fon oluşturmaya baş- layacak. Aynca festival bünyesinde Uzay Hepan'yı anma gecesi de dü- zenlenecek. Uzun metrajlı fılmler Galleria Sinema Salonu'nda (400 kişilik). öğrenci fılmleri Otel Seyhan sinema salonunda gösterilecek. Filmler daha sonra rekor sayıda in- sana. 20 bin seyirci kapasiteli Açı- khava Tiyatrosu'nda Adanalılara bir kez daha sunulacak. Dört sanatçıya 'Onur Ödülü' Bu yıl Alün Koza Onur ödülleri, sinemada bir ömür tüketmiş Aliye Rona ve Kadir Savun'a, festivale katkılanndan ötürü SODER Baş- kanı Hülya Koçyiğit'e ve ÇASOD Başkanı Halil Ergüne verilecek. Festivalin diğer etkinlikleri arasında şiir yanşması, Dadaioğlu'u anma ge- cesi, konser, tiyatro oyunlan yer alacak. Anais Nin, 11 yaşında başladığı 'Çocukluk Günlüğü'nü 73 yaşına dek yazmayı sürdürdü Yaşasın Anais'egüç veren Jeaıuie d'ArcKültür Servisi/- 30 temmuz 1914 tarihinde, Avusturya'nın Sırbistan'a savaş ilan etmesinden tam iki gün sonra, on bir yaşında küçük bir kız, Amerika'ya yerleşmek üzere Av- rupa'yı terketti. Bu gün, aynı za- manda annesi Rosa Cuhnel'in, kon- ser piyanisti olan babası Joaquin Nin'i bir daha dönmemek üzere bırakıp gittiği gündü. Yola çıkma- dan beş gün önce, Anais Nüı"Çocuk- luk Güidüğü"nü tutmaya başlamıştı. Fransızca olarak başladığı bu gün- lüğe 1920'den sonra Ingilizce olarak 73 yaşına kadar devam etti. Avru- pa'dan kaçmak belki küçük kıza fi- ziksel' olarak savaştan uzaklaştırdı, ama duygusal olarak, 'vatanmı' de- diği Fransa'nın yanında savaştan nasibini aldı. Bir yandan Paris'te ka- lan babasının tehlikeyle karşı karşı- ya olduğunu düşünüyordu. Fransa'yla ilişkisi neredeyse bir sevgiliye duyulan hislerle aynı yoğunluktaydı. "Sevgili vatanımın aalan beni bütün gün ağlattı" diye yazdığı 1915'in ocak ayında, aynı sebepten sinemaya gitmeyi reddediyor, 'ülkesinin acılan' için yas tutuyordu. 12 ağustos 1914'te ilk kez 'savaş' sözcüğünü ağzına aldı ve Fransa'nın kazanmasını ıstediğini dile getirdi: "Kendi kendime Fransa'nın kazan- masını arzu ettiğimi itiraf ediyorum". Ülkesinden uzakta yaşayan bu küçük kız, uzun süre Fransa'ya olan bağlılığını babasının yazdığı Alman karşıü mektuplar aracılığıyla sür- dürdü. ,"Savaş iyi, hep Fransa ka- zaaıyorT yazıyordu 14 eylül 1914'te. Babası ona aynı zamanda gazete- \ Anais Nin'in günlüğünde, savaş ı düşüncesi uzaktaki babasıyla birleşiyordu. Kendisine Jeanne ı d'Arc'ı örnek alan küçük kız,! _ savaşa gitmeyi düşlüyor, erkek olmayışına üzülüyordu. I On bir yaşındaki küçük kız, 1914 yılında A>Tupa'yı terk edip, Amerika'ya giderken günlfik yazmaya başladı. ler gönderiyordu, Anais bunlann her satınnı okuyor, kuzenleriyle bir- likte savaş oyunlan oynuyordu. Arada sırada da amcalanyla annesi- nin savaş hakkındaki tartışmalanna kulak misafiri oluyordu. Fransa'yla ilişkisi neredeyse bir sevgiliye duyulan hislerle aynı yo- ğunluktaydı. "Sevgüi vatanımın acı- lan beni bütün gün ağlattı" diye yazdığı 1915'in ocak ayında, aynı se- bepten sinemaya gitmeyi reddedi- yor, 'ülkesinin acılan' için yas tutu- yordu. Fransa'da olmayı düşlüyor, "Amerikahlardan nefret ediyorum" diyordu: "Fransa'da olmayı ne kadar isterdim! Acısını >e göz> aşîannı v akı- ndan paylaşabilmek için. Bu bana orada daha tatlı gelecek, nasıl olsa burada da aynı şeyi yapıyonım". Anais Nin, aynı dönemlerde ülkesi için şiirler de yazıyordu: "Selam sana güzel Fransa Selam sana sevgili vatan Selam sana, yüreğimin tek sahibi Selam acı çeken sana..." diye devam eden şiirler... Erkek olup, savaşa gitmek Anais'in vatan sevgisi, tann inanandan aynlmıyordu. Gerçi za- man zaman şüpheduyuyordu: "Ada- lerten yana olan tanrı nerede? Neden gelip Fransa'ya hakettiği zaferi ver- miyor? " Ama yine de dualanyla 'masumların açlığını dindireceğine, yalnız kalmtş anaları teselli edeceği- ne, askerlere güç, cesaret vereceğine' inanıyordu. Bu nedenle, 12 yaşlan- ndayken ilk savaş duasını yazdı: "Ulu Tannm, size Fransa halkı adına yalvanyorum, Fransa'yı kur- tann. Ey İsa, ona zaferi ve evlatlannı geri verin. Ne olur beni geri çevirme- yin çünkü sizden kurtarmanızı istedi- ğim, benim ikinci annemdir". Küçük kız aynı zamanda, savaşa gitmeyi de düşlüyor ve erkek ol- mayışına üzülüyordu. 1 temmuz 1915'te günlüğüne şunlan yazmıştı: "Geceleri sık sık ağlıyonım ve düşü- nüyorum. Ne yazık ki erkek değilim. Okaydun, düşmanlarımızdan öcümü alırdım. Savaş alanında görevimi yapmış olarak ölseydim ne kadar mutlu olurdum... Keşke güçlü ol- saydım! Keşke erkek olsaydım! Keş- ke büyük olsaydım!" Kendisine Jeanne d'Arc'ı örnek alıyordu. Başlarda bu konuda ol- dukça dikkatli davranıyor, ülkeyi 'kurtarmak isteyeceğini' dile getiri- yor ancak "Jeanne d'Arc'ın dönem- lerinde değiliz artık" diye de ekliyor- du. Uzun süre 'Fransa'yı kurtaracak büyük kadını' bekledikten sonra. ya- vaş yavaş bu kadının kendisi ol- masını istediğinden söz etmeye baş- ladı. Çünkü onun gelmesi gecikiyor- du: "Onun yerine geçmeyi denesem iyi olacak". " 25 ocak 1915'te artık Jeanne d'- Arc'ın ona dünyadaki misyonunu bildiren sesini duyduğunu düşleme- ye başlamıştı: "Fransa'yı kur- tardığımı hayal ettim, Jeanne d'Arc benimJeydi ve şarkı söylüyordu: Hay- di Anais, bunu istediğine göre kurtar Fransa'yı. İleri atılıyordum, ve on beş dakika sonra bütün şehir çığlıklarla inliyordu: Zafer! Yaşasın Fransa! Yaşasın Anais'e güç veren Jeanne d'- Arc!". Jean d'Arc'ı örnek aldı Anais Nin'in günlüğünde. savaş düşüncesi. uzaktaki babasıyla birle- şiyordu. 1915'in ocak ayında 'Fran- sa için ve babasının dönüşü için' dua ediyordu, nisadaki ilk Kudas ayinin- de ise fısıldıyordu: "Tann, Fransa, Baba". Bu ilginç üçleme, Anais'in yaşamını özetliyordu, önem sırasına göre. Yavaş yavaş küçük Anais, yılgınlığı tanıdı. Artık savaşa karşı o eski coşkusu kalmamıştı. Yazdı- klannda savaşın vahşeti, çocuklann, yetimlerin çektiği acı ağır basıyordu. 1915'ten itibaren yaşadıklan, gör- dükleri karşısında zaman zaman bunalımlı dönemler yaşadı, karam- sarlığın en derinlerinde gezindi. O günlerde yazdığı "Niye bu kadar üz- gün?"den deanlaşıldığıgibi: "...Evim dtımanlann arasında yok oldu Ah yüreğim niye bu kadar üzgün? Çocuğum gidiyor ve onu bir daha göremeyeceğim Kentimi aldılar, Louvin'i alddar Ah, birkaç damla gözyaşı ama her şey boşuna Ah yüreğim niye bu kadar üzgün?" 'Türknaffleri' Bratislava'da • Kültür Servisi - Slovakya'nın başkenti Bratislava'da düzenlenen Uluslararası Naif Sanat Trienniali'ne (INSrTA '94) "Türk naifleri" de kabul edildi. Macaristan. Portekiz, Peru, Polonya, Danimarka, Almanya, Hırvatistan, Filipinler, Slovenya, Kıbns Rum kesimi, Çek Cumhuriyeti, Finlandiya, Mısır, Rusya, İtalya, Fransa, Slovakya, İsveç, Brezilya. Hollanda ve Türkiye olmak üzere 21 ülkeden seçilen 200 sanatpnm yaklaşık 500 eseri, 18 Ağustos-9 Ekim 1994 tarihleri arasında Bratislava'da Slovak Ulusal Galerisilnde sergilenecek. Ülkemizden davet edilen Fahir Akşoy "Oda Içi", Emin Başaranbilek "Gazino", Selçuk Togul "Bogaziçi", Berna Türemen "Kimmiş Eftelya" adh eserleriyle bu sergide yer alacak. Mehmetünara •A • Kültür Servisi-Fotoğraf sanatçısı Mehmet Ünal'ın bir ^ çahşması, Kodak fırmasının düzenlemiş olduğu Kodak PantherVVork-Book yanşmasında. gazete . ,,-; fotoğrafçılığı dalında ikinci seçilerek gümüş madalya kazandı. Mehmet Ünal'ın 1985 yılında, diğer 70 dünyaca ünlü gazete-fotoğrafçısıyla katıldığı, Eyalet Başbakanı Johannes Rau'nun himavesinde gerçekleşen, "ftuhr Havzası'nda \ 24Saat" isimli sergi Avrupa ülkelerinin başkentlerinde sergilenmiş ve bu serginin kataloğu aynı yıl "Kodak - En tyi • Fotoğraf Kitabı"seçilmişti. 1976 "• yıhndan itibaren Federal Almanya'da yaşayıp çalışan •% Mehmet Ünal bundan önce de, kendi dalında birçok ödül aldı. Gazete fotoğrafçılığının yanı sıra, Türkiye ve yurtdışında sergiler de • açan Mehmet Ünal'ın, Alman ; yayınevleri tarafından şimdiye •"! dek üç adet te fotoğraf kataloğu yayımlandı. Festivallerin Türk sinemasına katkısı > • ADANA (AA)-Festivallerin, '/. Türk sinemasının gelişmesinde, '" genç yeteneklerin ortaya •" çıkanlmasında ve sektör '_, çalışanlannınmotiveedilmesinde ' önemli rol oynadığı bildirildi. Film Yapımcılan Derneği -•' (FİYAP) Başkanı Kadri J ^ Yurdatap yaptığı açıklamada, bir ., fılmin yapımaya maliyetinin 3 milyar lirayı bulduğunu belirterek, "Bizbunoktada ,> kendimize bir ışık tutulmasını ." bekliyoruz"dedi. Altın Koza -l Festivali'ne "Zıkkımın Kökü" ., fılmiyle katılarak geçen yıl ödül *,; aldığını hatırlatan Yurdatap, şöyle konuştu: "Adana'da » kazandığım ödül bana ivme verdi. -. Daha sonra Hindistan ve İspanya'da katıldığım yanşmalardan Türkiye'ye iki ödül getirdim. Geçen yılki. Altın Koza - Festivali, beni bu açıdan, başka sanatçılan ise farklı yönleriyle teşvik etti. Bu yüzden, Türk sineması açısından önemli bir ••* işlevi bulunan festivallerin, sektöre katkısı tartışılamaz." r Dîkili'de kültür ; sanat vespor festivali • DİKİLİ (AA) - İzmir'in Dikili ilçesi belediyesi tarafından düzenlenen "Mavi Deniz-Yeşil Dikili Kültür Sanat ve Spor Festivali". 2-7 ağustos tarihleri arasında yapılacak. Dikili Atatürk Parkı önünde kortej yürüyüşü ile başlayacak festivalde < dinleti, konser, sergi, tiyatro oyunlan. söyleşi. sohbet, plaj voleybolu, bisiklet ve atletizm yanşlan düzenlenecek. jt Makedonya Radovis Danslan ,-j Topluluğu da folklor gösterileri ile' > festivale katılacaklar. Festival . Z kapsamında, "Dikili'de Jeotermal .^ Enerji ve Seraalık". "Hahahğın •?. Üretim ve Pazarlama Sorunlan", .,< "Türk Turizminin Gelişimi ve j< Turizm Acentelerinin A Çalışmalan" ve "Türk _•[, Ekonomisinin <" Dünü-Bugünü-Yannı"konulu „[ paneller gerçekleşürilecek. j 1.Ankara " Kapagöz-flrtaoyunu- KuklaŞenliği •, • Kültür Servisi-Ankara <v/ Büjoikşehir Belediyesi, 5-12 *-~t Ağustos 1994 tarihleri arasında 1. Ankara *" ^ Karagöz-Ortaoyunu-Kukla ;M Şenliği düzenliyor. Geleneksel ° temaşa sanatlanmızın tanıülması, - 5 sevdirilmesi ve desteklenmesi * amacı ile Gençlik Parkı, Altınpark -». veDemetevlerCemreParkı'nda '» Karagöz. ortaoyunu ve kukla göstenleri sunulacak. 8 gün 1 sürecek şenliğe Taceddin Diker, * İhsan Dızdar, Tuncay Tanboğa, - Orhan Kurt, Metin özlen, Ünver - Oral, Mehmet Tahir İkiler sanatçı • olarak katılacak. Şenlik süresince ••. her akşam 21 .OO'de Gençlik Parkı,-/ Alünpark, DemetevlerCemre 7 Parkı'nda gösteriler ücretsiz olarak izlenebilecek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle