Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 27 TEMMUZ1994 ÇARŞAMBA
14 KULTUR
8.Altın Koza Kültür ve Sanat Festivali bu yıl 'kabuk değiştirerek' 26 eylül- 5 ekim arasında gerçekleştirilecek
Koza ile Portakal bu yıl çekişecekKültürServisi -
Altmışlı ve yet-
mişli yıllarda
Doğu ve Güney
illerinin sinema
merkea olan
Adana, Altın
KozaKültürve Sanat Festivali'yleo
parlak günlere dönmenin umudunu
taşıyor. İlk kez 1969 yılında düzenle-
nen, 1973'e kadar yaşadıktan sonra
1992'ye dek ara verilen festival iki yıl
önce yeniden doğdu.
Bu yıl 26 eylül-5 ekim tarihleri
arasında gerçekleşecek 8.Altın Koza
Kültür ve Sanat Festivali kabuk de-
ğiştiriyor. Film festivali, Seyhan
Kültür Şenliği'yle bırleştirilerek ve
üç belediyenin (Büyûkşehir, Seyhan
ve Yüreğir) gücü ortak kullanılarak
14 milyar TL'lik bir bütçeye kavu-
şuyor.
Adana Büyûkşehir Belediye Baş-
kanı Aytaç Durak, Seyhan Belediye
Başkanı Ahmet Ceydet Yağ. Yüreğir
Belediye Başkanı Ömer Topçu, Hül-
ya Koçyiğit (SODER). HalU Ergün
(ÇASOD), Kadri Yurdatap (Fİ-
YAP), Ertem Göreç (Filmyön) ve
Yahya Akenginin (İLESAN)
katıldığı basın toplantısında konuş-
macılar Altın Koza'nın önemini
vurgularken sinema temsilcileri, fes-
tival bütçesini yan yanya kısmayı
amaçlayan Durak"a kültürde tasar-
ruf yapılamayacağını belirterek tep-
kilerini dile getirdiler.
Festival tarihleri çakışıyor
Altın Koza'nın sinema bölümünü
26 eylül-1 ekim tarihleri arasına
sıkıştırmak zorunda kalmış yöneti-
ciler. Nedeni de Antalya Altın Por-
takal Film Festivali'nin başlama ta-
Altın Koza'ya yaptığı katkılardan dolayı Onur Ödülü'yle değerlendirilen Hülya Koçyiğit:
Festivaller coahoımhısıınfhuuhnhıuıh
CUMHUR CANBAZOGLU
ADANA - 8.Altın Koza Kültür
ve Sanat Festivali'ne yaptığı katkı-
lan Onur ödülü'yle değerlendirilen
Sinema Oyunculan Demeği Baş-
kanı Hülya Koçyiğit, yıliardır her or-
ganİ2asyonda yer alarak, tam bir
*yerli festival uzmanı' oldu. Altın
Koza Kültür ve Sanat Festivali'nin
basın toplantısında Türk sine-
masının yeniden nefes almasında
festivallerin önemine değinen Koç-
yiğit, yetkilileri bu olanağı dikkatli
kullanmaya ve sanata daha fazla
eğilmeye davet etti.
Festivaller sınıflandırılmab
- Sinemamız film üretemediğine
göre yerli festivallerio geleceğini nasıl
degerlendiriyorsunuz?
Sinemamız eski popülaritesini yi-
tirdiğinden kendini hatırlatmak zo-
runda. Festivaller en azından sa-
natçılan bir araya getiriyor, fikir alı-
şverişi olanağı doğuruyor. Sinema
Türkıye'nin gündemine giriyor, fes-
tival heyecanı halkla paylaşılıyor.
Ancak üretim fazla olmadığından
bundan böyle festivallerin aralan-
nda sınıflandırmaya gitmelerinin
yarar sağlayacağını düşünüyorum.
Mesela Ankara Festivali amatör si-
nemanın yarıştığı bir platform ol-
malı, Adana'yı daha sanatsal
ağırhkh olarak görüyorum. Antalya
da popüler fılmlere yönelebiür.
Istanbul uluslararası bir festival,
Türk sinemasına katkısı az, ancak
yine de yerü sinemayı ihmal etme-
dıkleri için teşekkür ederim.
Yaratı kısırlığı yaşanıyor
- Pekiyi, Türk sineması neden üret-
miyor? Aksaklık nerede?
Hep aynı konular içindeyiz, sanki
Türkiye'de bütün sorunlar bitmiş
gibi. Cinsellik ön planda, bakalım
iki insan nasıl sevışiyor, sonra iki
kadın nasıl sevişiyor diyerek konu
uzayıp gidiyor. Halkın sinemadan
yalnız bunlan beklediğini zannet-
miyorum. Bu fılmler tabii olacak;
ama bütün sinema aynı fılmleri yap-
maya kalkarsa kısır döngü başlıyor.
Yaratı kısırlığından kaynaklanı-
yor herşey. Oysa Türk sinemasının
geçmişinde çok iyi fîlmler var. Bun-
lan yapabilen bir sinema sonunda
Sinemamız eski popülaritesini yitirdiğinden kendini hatırlatmak
zorunda.Festivaller en azından sanatçılan bir araya getiriyor, fikir
alışverişi olanağı doğuruyor. Ancak üretim fazla olmadığından
bundan böyle festivallerin aralannda sınıflandırmaya
gitmelerinin yarar sağlanacağını düşünüyorum.
bu krizi de aşacaktır. Bir de yerli
fılmlerin halkla ulaşımı sorunu ya-
şanıyor. Gidiyoruz kültür bakanı-
na küçük bir sinema salonu açı-
Imasını istiyoruz; başaramıyoruz.
Başbakan'a söyleyerek bir fon oluş-
turulmasını ve sadece Türk filmi
gösterecek bir salon yapılmasını
öneriyoruz. Belediye başkanlanna
gidiyoruz, eski belediye sınemalannı
anımsatıyoruz. Hep olumsuz yanıt
alıyoruz.
- Adana Altın Koza, sinema sektö-
rûne neler getiriyor?
Adana Türk sineması için çok
önemli bir yerdi. Istanbul, Izmir,
Karadeniz ve Adana bölgeleri vardı
sinema pazannda. Buralardan
halkın beğenilerine göre yapımcıla-
ra film ısmarlanırdı. Dolayısıyla çok
sayıda film, sektörü besliyordu.
Adana'da en küçük yazlık sinema
beş bin kişilikti.
Festival sonuçlan her
zaman tartışılacaktır,
bununönünege-
çemezsiniz, sanatçı
duygusallığı bu tip
olaylan doğuracaktır.
Eğer bir film festivali ise
ve mesleğin ürünleri
yanşıyorsa mutlaka o
mesleğin otoriteleri
tarafından tartılmahdır.
Çok iyi haürlıyorum, Adana'ya
gelişimizde bir gecede 14 sinemada
gala yapük. Unutulacak bir olay de-
ğil, sabahın dördüne kadar sürmüş-
tü ve insanlar beklemişlerdi. Sine-
manın sorunlan büyüyünce. TV ge-
ünce, anarşi başlayınca Adana'da
da sinema öldü. Adana şimdi tekrar
sinemayı kucaklamak ve kültür şeh-
ri olmak isüyor. Festivali destekli-
yor, tekrar gücü yakalamayı amaçh-
yor.
- Siz yerli festivalleri sürekli des-
tekleyen bir oyuncusumız. Festivalle-
re yüdızlann ne gibi katkısı oluyor?
Tüm dünyada festivallen duyur-
ma adına popüler isimler bir araya
getirilmeye çalışılıyor. basının ve ka-
muoyunun dikkati çekiliyor. Sine-
ma sanatında halkla oyuncu bütün-
leşiyor, o ön planda. Dolayısıyla
oyuncunun gücü festivali güdümlü-
yor, ilgjnç hale getiriyor.
- Bu güç neden politikava yan-
sıyor? Sanatçılar neden TBMM'ye
girerek bir baskı grubu oluşturamı-
yor?
Acıkça söyleyeyim, kendimizi
herhangi bir politik organizasyonun
üzerinde görüyoruz. Sanatçı ola-
rak mesaj verebilmek. muhalefet
yapabilmek çok kolay. Ancak par-
lamentoda iş benden çıkıp grubun
karanna dönüşüyor; siyasi denge
sizi bağlıyor. Sanatçının gücünün
parlamentoya yansımamasının asıl
nedeni de politikacılar gibi büyük
vaatlerde bulunamaması. Çünkü
dün de halkın karşısındaydık,
yann da olacağız; ama politikacı
yann olmayabilir.
- Bir de fesrivallerde jüri sorunu
var. Sonuçlar sürekli eleştiriliyor.
Adana'da halk jürisi görevde. İdeali
nedirsizce?
Festival sonuçlan her zaman
tartışılacaktır, bunun önüne ge-
çemezsiniz, sanatçı duygusallığı bu
tip olaylan doğuracaktır. Halk jü-
risi olmaz dedim gecen yıl Adana'-
da. Eğer bir film festivaliyse ve
mesleğin ürünleri yanşıyorsa mut-
laka o mesleğin otoriteleri tarafı-
ndan tartılmahdır. Halk sinemada
fılmleri seyreder, beğenir ya da be-
ğenmez. Benim görüşüm jürinin
meslek gruplanndan oluşması.
Üniversite ve eleştirmenleri de bu
grubun içine sokuyorum. Aynca o
yörenin havasını vermesi, sahip-
lenmesi için bir temsiici de olabilir.
Iki festivale bir avuç film
-Bu yıl ortaya çıkan Antalya-
Adana fesrivallerinin tarih sonınunu
nasıl yorumluyorsunuz?
Bir avuç filmın iki festival arası-
nda kalmasına çok üzüldüm. Fes-
tivalleri yaralayacak bu gibi du-
rumlardan kaçınmak gerek. Çö-
züm için geç kalınmış durumda
ama gelecek yıllarda tekrarlanma-
malı.
- SODER ve ÇASOD uzun söre
sonra Altın Koza'da bir fon oluştu-
rulması için birarada hareket ede-
cek. Siz hala iki grubun birleşeceği-
ne inanıyor musunuz?
İlk günden beri diğer gruba hoş-
görü ve sevecenlikle yaklaşıyoruz.
Yavaş yavaş orta yol bulunmaya
başlandı. Yönetim kurullanmızın
onayını alarak, Hatil Ergün'le bu-
gün Adana'da açıklama yapük.
Bir fon oluşturacağız ve ortak biri-
kimlerimizi oraya aktaracağız.
Meslek grubumuzun çıkarlan bizi
ortak çalışmalara yönlendirecek.
Ben umutsuz değilim.
Saint Exupery
kayboluşunun
50. yılında yine
gündemde
Kültür Servisi - Fransız yaa-
nının hiç büyümeyen çoçuğu, 'Le
Petit Prince-Kücuk Prens' kita-
bının yazan Antoinede Saint-Exu-
pery'nin esrarengiz bir biçimde or-
tadan kaybolmasının üzerinden
50 yıl geçti.
Yazann aynı zamanda bir pilot
olması ve 31 Temmuz 1944 ydında
keşif uçuşu yaparken, Akdeniz
üzerinde Korsika ile Fransız Rivi-
erası arasında kaybolması ve cese-
dinin henüz bulunamaması kendi-
si hakkındaki söylenceyi bugün de
canlı tutuyor.
Saint-Exupery, 'Küçük Prens'te
çölde gerçekleşen bir karşılaşma
sonucu evrensel gerçekleri keşfe-
den bir pilotun başından geçenleri
anlatmıştı.
Bir aristokrat ve cesur bir pilot
olan Saint-Exupery'nin ortadan
kayboluşunun 50. yıldönümü
yaklaşırken yayınevleri, yazann
yapıtlannın yeni baskılannı
yayımlıyor. •
Sanatçının toplu yapıtlannın ilk
cildınin yeni baskısı da Pleiade se-
risınden çıktı.
Televizyon kanallan da Saint-
Exupery'yi unutmuş değil. Kültür
kanah Arte bu ay bir geceyi onun-
la ilgili programlara adayacak.
Fransız devlet televizyonu da son
ucuşuna ılişkin bir film hazırhyor.
îlk kez 12 yaşındayken uçan ve
kendini "önce pilot, sonra yazar"
olarak tanımlayan Saint-Exu-
pery, bir düş gezginiydi. ölümü
hakkında türlü teoriler üretikn
yazann pilotluk tutkusunun, bü-
yük ölçüde özyaşamöyküsüne da-
yanan yapıtlannda büyük bir et-
kisi vardı.
Fransa'nın 1940 yılında Nazi
Almanyası'na yenilmesinın ar-
dından Amerika'ya sığınan Saint-
Exupery'yi Vichy rejiminin des-
tekleyicisi olarak görenler vardı.
rihinin bu yıl ekim ayının başına (1-5
ekim) kaydınlması. Tabii bu uygu-
lamadan sonuçta Türk sineması za-
rar görecek. Çünkü Antalya'ya
daha önce hiçbir festivalde yan-
şmamış fılmler kabul ediliyor; do-
layısıyla bu durumda yapımcılara ve
yönetmenlere iki festivalden birini
tercih etmek düşüyor.
Program yüklii
Türkiye'de yalnız Adana'da dü-
zenlenen *öğrenci Filmleri Yarı-
şmasr bu festivalin lokomotif bölü-
mü. En iyi öğrenci fılminin 30 mil-
yon TL'yle ödüllendirileceği yan-
şmada aynca Yavuzer Çetinkaya
adına özel bir ödül de verilecek.
Uzun metrajlı Ulusal Film Yan-
şması ise festivalin yumuşak karnı;
çünkü Türk sineması film üretemi-
yor ve seçici kurul da iki elin par-
maklannı geçmeyen yapıtlar arası-
nda fazla 'seçici olamamanın'
sıkıntısını yaşıyor. On beş kişilik uz-
manlar kurulu toplaruyor. En İyi
Senaryo,Görüntü Yönetmeni, Film
Müziği ve Kurgu dallannda birinci-
Ieri belirliyor. Aynca En İyi Film
(600 milyon TL ödüllü), Yönetmen,
Kadın ve Erkek Oyuncu, Yardımcı
Kadın ve Erkek Oyuncu dallannda
birinciyi seçecek halk jürisine (Festi-
val yetkilileri halk jürisinin demok-
ratik kitle örgütlerinden gelecek en
az 51 kişiden oluşacağını belirtiyor-
lar) adaylannı sunuyor.
Altın Koza ve Antalya
Altın Portakal Film
Festivali'nin
tarihlerinin bu yıl
çakışmasından dolayı
Türk sineması zarar
görecek.
8. Altın Koza Kültür ve Sanat
Festivali'nde ilginç bir gelişme yaşa-
yacak Türk sineması. SODER ve
ÇASOD işbirliği yaparak ilk kez
Adana'da Sinema Oyunculan Da-
yanışma Gecesi'ne öncülük edecek
ve ekonomik fon oluşturmaya baş-
layacak. Aynca festival bünyesinde
Uzay Hepan'yı anma gecesi de dü-
zenlenecek. Uzun metrajlı fılmler
Galleria Sinema Salonu'nda (400
kişilik). öğrenci fılmleri Otel Seyhan
sinema salonunda gösterilecek.
Filmler daha sonra rekor sayıda in-
sana. 20 bin seyirci kapasiteli Açı-
khava Tiyatrosu'nda Adanalılara
bir kez daha sunulacak.
Dört sanatçıya 'Onur Ödülü'
Bu yıl Alün Koza Onur ödülleri,
sinemada bir ömür tüketmiş Aliye
Rona ve Kadir Savun'a, festivale
katkılanndan ötürü SODER Baş-
kanı Hülya Koçyiğit'e ve ÇASOD
Başkanı Halil Ergüne verilecek.
Festivalin diğer etkinlikleri arasında
şiir yanşması, Dadaioğlu'u anma ge-
cesi, konser, tiyatro oyunlan yer
alacak.
Anais Nin, 11 yaşında başladığı 'Çocukluk Günlüğü'nü 73 yaşına dek yazmayı sürdürdü
Yaşasın Anais'egüç veren Jeaıuie d'ArcKültür Servisi/- 30 temmuz 1914
tarihinde, Avusturya'nın Sırbistan'a
savaş ilan etmesinden tam iki gün
sonra, on bir yaşında küçük bir kız,
Amerika'ya yerleşmek üzere Av-
rupa'yı terketti. Bu gün, aynı za-
manda annesi Rosa Cuhnel'in, kon-
ser piyanisti olan babası Joaquin
Nin'i bir daha dönmemek üzere
bırakıp gittiği gündü. Yola çıkma-
dan beş gün önce, Anais Nüı"Çocuk-
luk Güidüğü"nü tutmaya başlamıştı.
Fransızca olarak başladığı bu gün-
lüğe 1920'den sonra Ingilizce olarak
73 yaşına kadar devam etti. Avru-
pa'dan kaçmak belki küçük kıza fi-
ziksel' olarak savaştan uzaklaştırdı,
ama duygusal olarak, 'vatanmı' de-
diği Fransa'nın yanında savaştan
nasibini aldı. Bir yandan Paris'te ka-
lan babasının tehlikeyle karşı karşı-
ya olduğunu düşünüyordu.
Fransa'yla ilişkisi
neredeyse bir sevgiliye
duyulan hislerle aynı
yoğunluktaydı. "Sevgili
vatanımın aalan beni
bütün gün ağlattı" diye
yazdığı 1915'in ocak
ayında, aynı sebepten
sinemaya gitmeyi
reddediyor, 'ülkesinin
acılan' için yas
tutuyordu.
12 ağustos 1914'te ilk kez 'savaş'
sözcüğünü ağzına aldı ve Fransa'nın
kazanmasını ıstediğini dile getirdi:
"Kendi kendime Fransa'nın kazan-
masını arzu ettiğimi itiraf ediyorum".
Ülkesinden uzakta yaşayan bu
küçük kız, uzun süre Fransa'ya olan
bağlılığını babasının yazdığı Alman
karşıü mektuplar aracılığıyla sür-
dürdü. ,"Savaş iyi, hep Fransa ka-
zaaıyorT yazıyordu 14 eylül 1914'te.
Babası ona aynı zamanda gazete-
\
Anais Nin'in günlüğünde, savaş ı
düşüncesi uzaktaki babasıyla
birleşiyordu. Kendisine Jeanne ı
d'Arc'ı örnek alan küçük kız,!
_ savaşa gitmeyi düşlüyor, erkek
olmayışına üzülüyordu. I
On bir yaşındaki küçük kız, 1914 yılında A>Tupa'yı terk edip, Amerika'ya giderken günlfik yazmaya başladı.
ler gönderiyordu, Anais bunlann
her satınnı okuyor, kuzenleriyle bir-
likte savaş oyunlan oynuyordu.
Arada sırada da amcalanyla annesi-
nin savaş hakkındaki tartışmalanna
kulak misafiri oluyordu.
Fransa'yla ilişkisi neredeyse bir
sevgiliye duyulan hislerle aynı yo-
ğunluktaydı. "Sevgüi vatanımın acı-
lan beni bütün gün ağlattı" diye
yazdığı 1915'in ocak ayında, aynı se-
bepten sinemaya gitmeyi reddedi-
yor, 'ülkesinin acılan' için yas tutu-
yordu. Fransa'da olmayı düşlüyor,
"Amerikahlardan nefret ediyorum"
diyordu: "Fransa'da olmayı ne kadar
isterdim! Acısını >e göz> aşîannı v akı-
ndan paylaşabilmek için. Bu bana
orada daha tatlı gelecek, nasıl olsa
burada da aynı şeyi yapıyonım".
Anais Nin, aynı dönemlerde ülkesi
için şiirler de yazıyordu:
"Selam sana güzel Fransa
Selam sana sevgili vatan
Selam sana, yüreğimin tek sahibi
Selam acı çeken sana..."
diye devam eden şiirler...
Erkek olup, savaşa gitmek
Anais'in vatan sevgisi, tann
inanandan aynlmıyordu. Gerçi za-
man zaman şüpheduyuyordu: "Ada-
lerten yana olan tanrı nerede? Neden
gelip Fransa'ya hakettiği zaferi ver-
miyor? " Ama yine de dualanyla
'masumların açlığını dindireceğine,
yalnız kalmtş anaları teselli edeceği-
ne, askerlere güç, cesaret vereceğine'
inanıyordu. Bu nedenle, 12 yaşlan-
ndayken ilk savaş duasını yazdı:
"Ulu Tannm, size Fransa halkı
adına yalvanyorum, Fransa'yı kur-
tann. Ey İsa, ona zaferi ve evlatlannı
geri verin. Ne olur beni geri çevirme-
yin çünkü sizden kurtarmanızı istedi-
ğim, benim ikinci annemdir".
Küçük kız aynı zamanda, savaşa
gitmeyi de düşlüyor ve erkek ol-
mayışına üzülüyordu. 1 temmuz
1915'te günlüğüne şunlan yazmıştı:
"Geceleri sık sık ağlıyonım ve düşü-
nüyorum. Ne yazık ki erkek değilim.
Okaydun, düşmanlarımızdan öcümü
alırdım. Savaş alanında görevimi
yapmış olarak ölseydim ne kadar
mutlu olurdum... Keşke güçlü ol-
saydım! Keşke erkek olsaydım! Keş-
ke büyük olsaydım!"
Kendisine Jeanne d'Arc'ı örnek
alıyordu. Başlarda bu konuda ol-
dukça dikkatli davranıyor, ülkeyi
'kurtarmak isteyeceğini' dile getiri-
yor ancak "Jeanne d'Arc'ın dönem-
lerinde değiliz artık" diye de ekliyor-
du. Uzun süre 'Fransa'yı kurtaracak
büyük kadını' bekledikten sonra. ya-
vaş yavaş bu kadının kendisi ol-
masını istediğinden söz etmeye baş-
ladı. Çünkü onun gelmesi gecikiyor-
du: "Onun yerine geçmeyi denesem
iyi olacak".
" 25 ocak 1915'te artık Jeanne d'-
Arc'ın ona dünyadaki misyonunu
bildiren sesini duyduğunu düşleme-
ye başlamıştı: "Fransa'yı kur-
tardığımı hayal ettim, Jeanne d'Arc
benimJeydi ve şarkı söylüyordu: Hay-
di Anais, bunu istediğine göre kurtar
Fransa'yı. İleri atılıyordum, ve on beş
dakika sonra bütün şehir çığlıklarla
inliyordu: Zafer! Yaşasın Fransa!
Yaşasın Anais'e güç veren Jeanne d'-
Arc!".
Jean d'Arc'ı örnek aldı
Anais Nin'in günlüğünde. savaş
düşüncesi. uzaktaki babasıyla birle-
şiyordu. 1915'in ocak ayında 'Fran-
sa için ve babasının dönüşü için' dua
ediyordu, nisadaki ilk Kudas ayinin-
de ise fısıldıyordu: "Tann, Fransa,
Baba". Bu ilginç üçleme, Anais'in
yaşamını özetliyordu, önem sırasına
göre. Yavaş yavaş küçük Anais,
yılgınlığı tanıdı. Artık savaşa karşı o
eski coşkusu kalmamıştı. Yazdı-
klannda savaşın vahşeti, çocuklann,
yetimlerin çektiği acı ağır basıyordu.
1915'ten itibaren yaşadıklan, gör-
dükleri karşısında zaman zaman
bunalımlı dönemler yaşadı, karam-
sarlığın en derinlerinde gezindi. O
günlerde yazdığı "Niye bu kadar üz-
gün?"den deanlaşıldığıgibi:
"...Evim dtımanlann arasında yok
oldu
Ah yüreğim niye bu kadar üzgün?
Çocuğum gidiyor ve onu bir daha
göremeyeceğim
Kentimi aldılar, Louvin'i alddar
Ah, birkaç damla gözyaşı ama her
şey boşuna
Ah yüreğim niye bu kadar üzgün?"
'Türknaffleri'
Bratislava'da
• Kültür Servisi - Slovakya'nın
başkenti Bratislava'da
düzenlenen Uluslararası Naif
Sanat Trienniali'ne (INSrTA '94)
"Türk naifleri" de kabul edildi.
Macaristan. Portekiz, Peru,
Polonya, Danimarka, Almanya,
Hırvatistan, Filipinler, Slovenya,
Kıbns Rum kesimi, Çek
Cumhuriyeti, Finlandiya, Mısır,
Rusya, İtalya, Fransa, Slovakya,
İsveç, Brezilya. Hollanda ve
Türkiye olmak üzere 21 ülkeden
seçilen 200 sanatpnm yaklaşık
500 eseri, 18 Ağustos-9 Ekim 1994
tarihleri arasında Bratislava'da
Slovak Ulusal Galerisilnde
sergilenecek. Ülkemizden davet
edilen Fahir Akşoy "Oda Içi",
Emin Başaranbilek "Gazino",
Selçuk Togul "Bogaziçi", Berna
Türemen "Kimmiş Eftelya" adh
eserleriyle bu sergide yer alacak.
Mehmetünara
•A
• Kültür Servisi-Fotoğraf
sanatçısı Mehmet Ünal'ın bir ^
çahşması, Kodak fırmasının
düzenlemiş olduğu Kodak
PantherVVork-Book
yanşmasında. gazete . ,,-;
fotoğrafçılığı dalında ikinci
seçilerek gümüş madalya kazandı.
Mehmet Ünal'ın 1985 yılında,
diğer 70 dünyaca ünlü
gazete-fotoğrafçısıyla katıldığı,
Eyalet Başbakanı Johannes
Rau'nun himavesinde
gerçekleşen, "ftuhr Havzası'nda \
24Saat" isimli sergi Avrupa
ülkelerinin başkentlerinde
sergilenmiş ve bu serginin
kataloğu aynı yıl "Kodak - En tyi •
Fotoğraf Kitabı"seçilmişti. 1976 "•
yıhndan itibaren Federal
Almanya'da yaşayıp çalışan •%
Mehmet Ünal bundan önce de,
kendi dalında birçok ödül aldı.
Gazete fotoğrafçılığının yanı sıra,
Türkiye ve yurtdışında sergiler de •
açan Mehmet Ünal'ın, Alman ;
yayınevleri tarafından şimdiye •"!
dek üç adet te fotoğraf kataloğu
yayımlandı.
Festivallerin Türk
sinemasına katkısı >
• ADANA (AA)-Festivallerin, '/.
Türk sinemasının gelişmesinde, '"
genç yeteneklerin ortaya •"
çıkanlmasında ve sektör '_,
çalışanlannınmotiveedilmesinde '
önemli rol oynadığı bildirildi.
Film Yapımcılan Derneği -•'
(FİYAP) Başkanı Kadri J ^
Yurdatap yaptığı açıklamada, bir .,
fılmin yapımaya maliyetinin 3
milyar lirayı bulduğunu
belirterek, "Bizbunoktada ,>
kendimize bir ışık tutulmasını ."
bekliyoruz"dedi. Altın Koza -l
Festivali'ne "Zıkkımın Kökü" .,
fılmiyle katılarak geçen yıl ödül *,;
aldığını hatırlatan Yurdatap,
şöyle konuştu: "Adana'da »
kazandığım ödül bana ivme verdi. -.
Daha sonra Hindistan ve
İspanya'da katıldığım
yanşmalardan Türkiye'ye iki ödül
getirdim. Geçen yılki. Altın Koza -
Festivali, beni bu açıdan, başka
sanatçılan ise farklı yönleriyle
teşvik etti. Bu yüzden, Türk
sineması açısından önemli bir ••*
işlevi bulunan festivallerin,
sektöre katkısı tartışılamaz." r
Dîkili'de kültür
;
sanat vespor
festivali
• DİKİLİ (AA) - İzmir'in Dikili
ilçesi belediyesi tarafından
düzenlenen "Mavi Deniz-Yeşil
Dikili Kültür Sanat ve Spor
Festivali". 2-7 ağustos tarihleri
arasında yapılacak. Dikili
Atatürk Parkı önünde kortej
yürüyüşü ile başlayacak festivalde <
dinleti, konser, sergi, tiyatro
oyunlan. söyleşi. sohbet, plaj
voleybolu, bisiklet ve atletizm
yanşlan düzenlenecek. jt
Makedonya Radovis Danslan ,-j
Topluluğu da folklor gösterileri ile' >
festivale katılacaklar. Festival . Z
kapsamında, "Dikili'de Jeotermal .^
Enerji ve Seraalık". "Hahahğın •?.
Üretim ve Pazarlama Sorunlan", .,<
"Türk Turizminin Gelişimi ve j<
Turizm Acentelerinin A
Çalışmalan" ve "Türk _•[,
Ekonomisinin <"
Dünü-Bugünü-Yannı"konulu „[
paneller gerçekleşürilecek. j
1.Ankara "
Kapagöz-flrtaoyunu-
KuklaŞenliği •,
• Kültür Servisi-Ankara <v/
Büjoikşehir Belediyesi, 5-12 *-~t
Ağustos 1994 tarihleri
arasında 1. Ankara *" ^
Karagöz-Ortaoyunu-Kukla ;M
Şenliği düzenliyor. Geleneksel °
temaşa sanatlanmızın tanıülması, - 5
sevdirilmesi ve desteklenmesi *
amacı ile Gençlik Parkı, Altınpark -».
veDemetevlerCemreParkı'nda '»
Karagöz. ortaoyunu ve kukla
göstenleri sunulacak. 8 gün 1
sürecek şenliğe Taceddin Diker, *
İhsan Dızdar, Tuncay Tanboğa, -
Orhan Kurt, Metin özlen, Ünver -
Oral, Mehmet Tahir İkiler sanatçı •
olarak katılacak. Şenlik süresince ••.
her akşam 21 .OO'de Gençlik Parkı,-/
Alünpark, DemetevlerCemre 7
Parkı'nda gösteriler ücretsiz
olarak izlenebilecek.