25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 26TEMMUZ1994SALI 12 KULTUR John Fuegi, Brecht'in yaşamına giren kadınlann yaratıcılıklannı nasıl kullandığıru açıklıyor 'GerçekBrecht'yapıtlanhangisi?Kûltiir Servisi - John Fuegi, "The LJfe and Lies of Bertold Brecht - Ber- toid Brecht'in Yaşanu ve Yalanlan" adb kıtabında "yüzyıhn en etkili oyun yazarlanndan biri" olarak nitelenen Brecht'in yaşamına giren kadınlann yapıtlannı nasıl kendi yapıtlanymış gibi yayımladığını anlatıyor. Fuegi, Brecht'in çapkınlığını, zalimliğini, sü- rekli başkalannı idare etme eğilimini ve ahJakı yönden ne denli zayıf oldu- ğunu bütün aynntılanyla gözler önü- ne seriyor. "Brecht'in yapıtiannı gerçekte kirain yazdığına" ılişkin 20 yıl geriye giderek geniş bır araşürma gercekleştiren Amerikalı akademisyen Fuegi, Brecht'in metreslerinden Elizabeth Hauptmann ile görüşme olanağı da bulur. Hauptmann'ın itirafı Fuegi, 1966 yıhnda yazann eski metresi ve sekreteri olan Hauptmann'ı E>oğu Berlin'deki evinde ziyaret eder. Hauptmann, Hitler'in iktidara gelme- sinden önce Brecht'in oyunlanna bü- yük ölçüde katkıda bulunduğunu iti- raf eder. Fuegi, başkalannın da Brecht için bır şeyler yazıp yazmadığın) sor- duğunda. Hauptmann, çekıne çekine Margarete Steflin, Ruth Berlau, Emst Ottwalt ile Martin Pohl'ün isimlerini verir. Hauptmann'ın çekinmesi nedensiz değildir. Ottwalt, Doğu Almanya ve Sovyetler Birliği'nde bir "halk düş- manı" ilan ediîmiştir. Martin PohJ, Doğu Alman gizli polisince tutuklan- mış ve Amerikalı emperyalıstler için çalışan bir casus olduğu yolunda ger- çek olmayan bir suçlamayı kabul et- meye zorlanmıştır. Steffin, yıllarca yapıtlannın Brecht tarafından kulla- rulmasına izin verdikten sonra yazar tarafından Moskova'da terk edilmiş ve orada ölmüştûr. Berlau ise Doğu Berlin'deki bir hastanede çıkan bir yangın sırasında yaşamını yitirmiş ve ölmeden önce yapıtlannın Brecht ta- rafından çahndığını bağıra bağıra iti- rafetmiştir. Brecht, aslında bir milyonerdi Fuegi, 1973 yılına kadar Brecht'in dul eşi Helene WeigeJ'in izniyiezaman zaman Doğu Berlin'deki Bertold Brecht Arşivi'nde bulunan Sovyetler Birlıği'ne ilişkın son derece önemli bel- geleri inceler. Ancak, 1973'te VVeigel'- John Fuegi, 'Bertold Brecht'in Yaşamı ve Yalanlan' adlı kitabında, yazann yaşamına giren kadınlann yapıtlannı nasıl kendi yapıtlanymış gibi yayımladığını anlatıyor. Brecht(altta), eski metresi ve sekreteri Elizabeth Hauptmann(yanda) in ölümünden sonra arşivin denetimi resmi Sanat Akademisi'ne geçer. Fue- gj, kısa bir süre sonra Harvard Üni- versitesi'nin Houghton Kitaplığı'nda Brecht dosyalannın bir kopyasının bulunduğunu keşfeder. Yazann Har- vard mezunu, Amerikan vatandaşı oğlu Ştefan, bu dosyalan üniversiteye vermiştir. Bu kez Stefan'dan izin alan Fuegi, Harvard'da ders verdiği 1974 yılında dosyalan incelemeye koyulur. Ya- zann banka hesaplannı ve kontrat- lannı gördüğünde onun bir milyoner olduğunu keşfeder. Kendisini yoksul gösteren giysileri- ni, o özei Brechtvari perişan göriinü- mü yaratmak için çok para harcaya- rak diktirmektedir. Fuegi, her zaman Fuegi'nin 'Brecht'e ün getiren kadın' olarak nitelediğiElizabeth Hauptmann, yazdığı oyunlan, Brecht'in de onayıyla 'gerçek Brecht ürünleri' olarak tiyatrolara ve yayıncılara gönderir. 1925'edekyapıtlan içiçe geçer. işçiierin yanında olduğunu açıklayan yazann, birlikte çalıştığı insanlan böy- lesine kandırması, onlara yalan söyle- mesi, düzenli olarak yapıtlannı ve pa- ralannı çalması karşısında dehşete dü- şer. Brecht, ticari girişimlerine hız ver- miştir; 1956 yılında ani ölümünden önce Batı Almanya'ya gitmeye ve Isviçre'de bir ev satın almaya hazarlan- maktadır. John Fuegi, Elizabeth Haupt- mann'ı "Brecht'e ün getiren kadın"' olarak nıteliyor. Münih kentindeki entelektüeller, 1924 yılı sonlannda Berlin'e göç etmıştir. Berlin'deki canlı genelev yaşamını keşfeden Brecht. ya- zın ve tiyatro adamlanrun katıldığj partilere gitmektedır. 1919 yılında tanıdığı ve Berlin'e ilk gidişinden beri peşini bırakmadığını Dora Mannheim, yazın adamlannı evinde toplayarak partiler vermektedir. Brecht, Elisa- beth Hauptmann'la bu toplantılardan birir.de tanışır ve aralannda bir ilişki başlar. O zaman 27 yaşında olan Ha- uptmann, bir yazar ve çevirmen ol- masının yanı sıra çok zeki bir kadındır. Savaş öncesi Prusya asaletinin de- ğerlenyle yetiştirilmiştir. Eğitim göre- rek yazar olmak isteyen ve bu konuda ailesinden destek görmeyen Haupt- mann. 1922 yılında Berlin'e gelmiş, kendi olanaklanyla eğitimini sürdür- müş ve yazarlık kariyerine baş- lamıştır. Oyun yazan değil, şairim Hauptmann ve Brecht, bırbirinden son derece farklı olmakla birlıkte or- tak yanlan da bulunan garip bir çift oluştururlar. Her sabah Brecht'in evinde birkaç saat birlikte çalışırlar. Daha sonra Brecht diğer ışleriyie ilgi- lenmek üzere dışan çıkmakta, Haupt- mann ıse gece geç saatlere kadar yenı malzemeler arayıp, sabah birÛkte ürettikleri bölük pörçük parçalan tu- tarlı bir bütün haline getirmeye çalı- şmaktadır. Brecht'ı hergüngören Hauptmann, onun oyun yazarken ne denli zor- landığını fark eder. Şiırlerini kolayca yazmakta. ancak oyunlan, dostlan- ndan büyük ölçüde yardım aldığı hal- de çok yavaş ilerlemektedir. Yıllar sonra Brecht, Eric Bentiey ve James ScheviB'e kendisinin bir oyun yazan değil, şaır olduğunu söyleyecektir. Hauptmann, sonunda bir gün kendini neredeyse tek başına yazarken bulur ve Brecht'in de onayıyla. yazdıklannı "gerçek Brecht ürünleri" olarak tiyat- rolara ve yayıncılara göndenr. Birden fazla yazann ürünleri El yazmalan yakından incelendiğin- de, 1925 yılına dek Hauptmann ile Brecht'in yapıtlannın ıç içe geçtiğinin ortaya çıktığını belirten Fuegi, 20'li yıllann sonlannda en ünlü Brecht oyunlannın ve yeni dramaturjı ku- ramlannın büyük bölümünün Haupt- mann tarafından yazıldığına inanıyor. Hatta el yazmalanna davanarak Brecht'e en çok para kazandıran yapıt olan "ÜçkuruşJuk Opera"nın da Ha- uptmann'ın vapıtı olduğunu söylüyor. Fuegi'ye göre, yıllardır "Brecht" ımzasıyla yayımlanan oyunlann en lyilen, çeşitli yazarlann yeteneklerinin bileşimi. Bu yapıtlan bu denli evrensel kılan çelişkileri de birden fazla yazann ürünleri olmalanna bağlıyor. 96 yaşında yaşama gözlerini kapayan Belçikalı ressam Paul Delvaux ile son söyleşi Arükdüşlerimderesim orumKültür Servisi - "SürrealistJe- rin en sonuncularından biri" ye- rine, kendını "vagonlann ressa- mı" diye tanımlamayı tercih ediyordu. Döneminın en büyük ressamlanndan olan Belçikalı Paul Delvaux geçen hafta 96 ya- şında öldü. 1897 yıiında Liege'de doğan Delvaux, 1916'da Brüksel Gü- zel Sanatlar Akademisi'nin mi- marlık bölümüne girmeden önce müzikle ilgileniyordu. Kı- sa sürede resimde karar kıldı. 1920'de yapüğı "Leopold Garı'- 'nın resminde de "Peoceredeki Genç Kız" tablosunda da aynı melankoli göze çarpıyordu. 'Sürrrealist degilim' 1926'da Paris'te Chirico'ya hayran oldu ve bu onun için 'olağanüstü bir keşif, bir başlan- gıç noktası' oldu. Bır süre sonra adı 'sürrealist ressamlar' arasın- da anılmaya başladı. Brüksel Güzel Sanatlar Sarayı'nda Magritte'le aynı zamanda sergı açtı, ertesi yıl da Paris'te Breton ve Eluard tarafında düzenlenen uluslararası sürrealizm sergisi- ne katıldı. Ancak, toplanülarda bulunmadı. Zaten 'sürrealist' etiketini de reddediyordu: "Ben kendimi sürrealist kabul etmiyo- rum. Evet, Chirico ve Breton'- dan etkilendim, ama bu katego- riye konmaktan pek hoşlannu- yorum. Beni onlara yaklaştıran, şör; teoride ise aynlıyoruz". Aykın olmasına aykınydı ama sürrealıstler gibi değil. "In- sanlar tablolanmı rahatsız ol- madan yemek odalanna asabil- sinler" dıyordu. Resımlenndeki kadınlar göze hoş görünüyor- du. Sanşın, pembe tenli, uzun saçlı, hüzünlü bakışh, ince vü- cutluydular. "Şehvet düşkünlü- ğü ile saygmlık arasında gidip gelen, Havva ile Meryem Ana'- nın bir rür birleşimi benim çizdi- ğiın kadınlar. Tüm utanmazlık- lan içinde erdemliler" diyordu. Sessiz bir erotizm Çoğu çıplak, kimisi transpa- ran giysiler içinde, tüylü şapka- lan, çiçekleriyle durağan, so- ğuk bir atmosferde sessiz bir erotizme sahiptiler. Kadınlann hep birbirine benzemesi de dik- katiçekiyordu. Bu kadın, onun esin kaynağı, Tam'dı. Yıllar önce onu sever- ken zorla başkasıyla evlendiril- miş ve mutsuz olmuştu. Onu. bozulmuş nişanlanndan yinru yıl sonra tekrar bulunca, kansı- Kendini 'vagonlann ressamT olarak tanımlayan Paul Delvaux (solda) gözlerindeki rahatsızlık yüzünden yaşamının son zamanlarmı karanlık içinde geçirdi. ndan aynldı. İlk 'gar'ını, 1922'de çizdi. Ço- cukluğundan beri trenler onu büyülüyordu. "Gar şefi olmak isterdim" diyen sanatçı, bunu istemekle kalmadı, gerçekleştir- di de. 1984 Kasımı'nda, Belçika Ula|tırma Bakaru onu Ottigni- es istasyonuna şef olarak atadı. Elindedüdüğü, başında kepiyle Delvaux haünden son derece hoşnuttu. Yaşamı boyunca hep alçak- gönülJü olan Paul Deivaux, uzun süredir resim yapamıyor- du. Yaşamının son yıllannda gözleri hemen hemen hiç gör- müyordu. Fransız Le Figaro gazetesi, sanatçıyla ölümünden beş gün önce bir söyleşi yapmış- ü: - Ne zamandan beri resûn yapmıyorsunuz? Oyle birdenbire bırakmadım. Çeşitli aşamalardan sonra ol- du. 1983'te büyük tablolar yap- mayı bıraktım. O zamanlardan görme problemlerim başlamış- tı. O dönemlerde yaptığırn küçük boy tablolarda da eski belirginlik kalmamıştı, ama yi- ne de elimden gelen tüm duyar- lıüğı ve şüri katmaya çahşıyor- dum. 1989'un sonlanna kadar süren suluboya çahşmalanm için de aynı şey geçerli. O sıra- larda eşimi kaybettim ve geçir- diğim ağır bir gribin sonunda görüşüm de iyice azaldı. Bu du- rumda çahşmayı bırakmak zo- runda kaldım. - Resim yapamamak size zor geliyor mu? Elbette çok zor geldi. Artık resim yapamamak.. ben haya- üm boyunca bundan başka bir şey yapmamışüm. önceleri çok üzücüydü ama insan üstesin- den geliyor, özellikle benim ya- şımda. - Hayatınızı gözden gecirdiği- nizde pişmanlık duyduğunuz şeyler otuyor mu? Güzel bir hayatım oldu, her- kes gibi zaman zaman sorunlu, zaman zaman güç... Ama yap- mak istediklerimi yapnuş ol- maktan büyük bir mutluluk duyuyorum. Ve eğer mümkün olsaydı yeniden başlamak ister- dim. Şanslıydım, çocukluğumu hiç kaybetmedim. Her zaman, bir gülün bir tilkiyle konuşma- sında ya da küçük bir kızın bir tavşanın dilinden anlamasında şaşırtıcı bir şey görmeyen bir bakış açısına sahip oldum. Bu, ancak çocuklara özgü bir şey- dir. - Sizi en çok etkileyen aıuıuz neydi? Bir yaşamda, sizi etkileyen pek çoİc şey vardır, iyi veya kö- tü. Sevgiliden aynlmak örneğin ya da insanlann sızı anlamama- sı ya da haksızlık etmesı... Ama bu da varoluşun bir parçası ve yeniden başlamanızı ya da da- ha iyisini yapmaya çalışrrianızı sağlıyor. Daha sonralan beğe- nilmek, tablolanmın sevilmesi benı çok mutJu ettı, bunu inkar edemem. Bir de. yeğenimın be- nim tablolanm için Saint Ides- bald'de yapürdığı müze, eşim ve benim gerçekleştiğini asla göremeyeceğimizi sandığımız bir şeydi. Bu büyük bir sevinç, yaşlılık günlerimizde bizim için ışık oldu. - Yapıtlannızın arasında özel- likle çok sevdiğiıtiz bir tablo var mı? Tablolar, yaşamın içinde bir anda doğarlar ve o an için önemlidirler. Kimilen diğerle- rinden daha büyük bir duygu yoğunluğunun ürünü olabilir- ler. Ama bu birini diğerine ter- cih ettiğim anlamına gelmez. - Şimdi günlerinizi nasd geçi- riyorsunuz? Düş kuımaya devam edivo- rum ve düşlerimde resim yapı- yorum. EdmundWhite'tan'Yanan Kitaplık' Kültür Servisi - Edmund VVhite'ın bir süre önce İngiltere'de yayımlanan kitabı "The Burning Ubrary-Yanan Kitaplık", "sanat, politika ve cinseüik" üzerine 1969 yılından beri yaalagelen kitaplann so- nuncusu. VVhite, kitapta "politika" sözcüğünü "kişisel olan politiktir" bıçimindeki femi- nist sloganındakı çağnşımlanyla kullanı- yor. Kitabın başlığı, arka kapağında yer alan "Bir insan öldüğü zaman, bir kitaplık yanar" ifadesiyle açıklanı>or White, yapıtında çözümlemelerden çok anekdot aktarmadaki ustalığmı gösteri- yor. Kitabın yazınsal açıdan önem taşıyan bölümleri ıse çoğunlukla yeniden gözden geçirilmiş incelemelerden oluşuyor. Genellikle hemen hemen hiç tanınma- yan yazarlan, özellikle de Amerikalılan yücelten VVhite, bu yapıtında ele aldığı konuyu irdelemekten çok methiyelere yer verdiği bir biçem kullanmış Sanat. politika ve cinselliğı konu alan, 1969 yılından bugüne dek yazılmış kitap- lar iki gruba aynlıyor. İlk grup, sanatla, özellikle de çağdaş yazınla ilgili yapıtlar- dan oluşuyor. Diğer gruptakı kitaplarda ise cinsellik, özelikle de homoseksüellerin deneyimleri ve yaşama biçimleri ele alını- yor. FEUSEFE YOLONDA ARSLAN KAYJVARDAĞ İlk Kadın Felsefecimiz Fatma Aliye Hanım ilk kadın romancımızdır Fatma Aliye Hanım, aynı za- manda ilk kadın felsefecimizdir. Felsefecilerin Yaşa- möyküleri (1), Cisimlerin Incelenmesi (2) adındaki kitap- ları ve çeşitli yazıfarıyla onun ilk kadın felsefecimiz olduğunu söyleyebiliriz. Tanzimat dönemindeki ünlü tarihçi, hukukçu ve devlet adamı Cevdet Paşa'nın kızıdır. 1862'de istanbul'da doğ- du. Kültürlü bır aıle çevresinin olanaklarından yararlan- dı. özel öğretmenlerden eğitim gördü. Ağabeyi Ali Sedat, mantık ve kimya çalışmaları yaparken o, edebi- yat, felsefe ve toplumbilime yöneldi. Fransızca, tarih, edebiyat ve felsefe dersleri alıyordu Fransızcadan çevi- riler yapmaya başladı. Değerli edebiyatçı Ahmet Mtthafın kitaplarını yutar- casına okuyarak bu aydınlanmacı yazarımızın etkisi al- tında kaldı. Ona yazdığı mektuplarda, anılarını nasıl okuduğunu anlattı. Sözünü ettiğim anılar daha sonra, Ahmet Mithat'ın, Bir Osmanlı Kadın Yazarın Doğuşu (3) adındaki kitabında yayımlandı. O kitaptan oğrendiğimize göre Fatma Aliye Hanım da filozoflaşma gençlik çağında başlamıştır. Olayları dik- katle incelemesi, çeşitli ailelerdeki gozlem<eri onu felse- fe yapmaya götürdü Felsefeye merakı arttıkça daha çok kitap okuyor, bir Fransız olan kız arkadaşıyla bu konuları tartışıyordu. Ahmet Mithat'ın yayımladığı Kırkanbar dergisinde eski filozoflarla yeni filozofların karşılaştırıldığı bölümü gö- rünce kendisini "yenibırdunyada"buldu. Babasıyla felsefe konusunda söyleşiler yapardı. ibn-i Haldun Çevirisi'ni birlikte okuyor, Aristoteles ve Platon ile İbn-J Riişt ve Gazali'nin felsefelermı karşılaştırıyor- lardı. Çokzevk aldığı bu konuşmaları. Descartes, Spino- za, Darvin, Auguste Comte gibi filozoflara kadar uzat- masını babasından ıstemıştı (4) Ahmet Mithat, onun, "hayat" ve "ruh" konularında yazdığı yazılan kendisine yolladığını, yayırnlansalar küçük bir kitap olacağını söylüyor. Yazık ki bu kitap ya- yımlanamamıştır. Fatma Aliye Hanım, 1904'te, bizdeki ilk felsefe tarihini yazmıştır. Küçük çapta basit bir kitaptır bu. Ama ne olur- sa olsun yine de felsefe tarihidır. Bakın orada ne diyor: "Eskiden filozof denildiğinde dınsiz birtakım insanlar anlaşılırdı. Dünya ilerleyince bu anlayış değişti." Kitabına Thales'le başlayan Fatma Aliye Hanım, ilk çağ filozofları hakkında sırayla bilgi veriyor, övücü söz- ler söylüyor. Şu satırlar onundur' "Platon, buyuk bır anlayış, ahlak temızliği, yazma ye- teneği ile herkesı hayran bırakmıştı. Kendisine Tanrısal Platon ve Felsefenin Homeros'u denilmişti. Mezar taşı- nın bir yanında şunlar yazılıdır: 'Burada yatan Tanrısal Platon dur ki, yüksek ahlakı ve adil oluşu ile zamanında en büyük insan o idi. Bugün kim felsefeyi överse Platon'u övmüş olur Zira felsefe denılen şey en çok onda vardır. 1 Taşın öbur yanında ise 'Toprak, Platon'un vücudunu örtmüştür, ama ruhu sonsuza ulaşmıştır' diye yazılıdır." Kitabın "Diyojen" bölumünde şu öykü anlatılıyor' "Bu filozof oldukten sonra vucudunun çopluğe atılma- sını istemişse de, dostlan onu pek tantanalı bir törenle gömdüler. Mezarının üstüne bir kopek resmı yaptılar" (5). Bilindiği gibi Diyojen, "erdem"\n alçakgönüllülükte olduğunu söyleyen, kendilerini "kopek" kadar değersiz gören "sinik"filozofların en ünlüsu ıdi. Fatma Aliye Hanım kitabının ikinci bölumünü islam felsefesine ayırmıştır. Cisimlerin İncelenmesi adındaki kitabında ise "maddeye ilişkın" kuram ve bilgileri anlat- maktadır. Anlatılanlar ılkeldi, ama yararlıydı Romanlarında çoğu zaman toplumsal sorunları ele alan bu kadın yazarımızın. sayfalar arasında felsefeye de yer verdiği görülmektedir. Örneğin, Udi adındaki ro- manında, musikinin felsefe ile ılişkisine değinmiştir. Toplum ve tarih konularında da yazı yazan Fatma Ali- ye Hanım "kadın haklannı savunuyor, onların erkeklerle eşit olmasını" istıyordu. Bundan öncekı bir yazımda "istanbul Felsefe Bö- lümü'nün ilk kız öğrencileri"nden söz etmiştim (6). Bu- gün "ilk kadın felsefecimiz"] anlattım. "Kadm felsefeci- lerimiz" konusunu sürdürerek günümüze kadar getir- meyi düşünüyorum. 1) Teracım-ı Ahval-ı Felasrfe. 1904 2) Tetiıık-ı Ecsam, 1900 3) Fatma Aliye Hanım, Yahut Bır Muhamre-ı Osmanıyenın Neş etı. 1893 4) A g y (sayfa 182) 5) Alıntılarda kısaltma yapılmış ve gunumuzun dılıne çevrılmtştır. 6) Cumhurıyet 26 Hazıran 1994 'Kraliçe Ada ve Anadolu'da Kadın' KültürServisi-Rasim Konyar'ın "Kraliçe Ada ve Anadolu'da Kadın" başlıklı heykel sergisi Bodrum Kalesi'nde açıldı. Eğitimini Devlet Güzel Sanatlar Akademisi, Dekoratif Sanatlar Bölümü'nde tamamlayan Rasim Konyar, Sahne ve Görüntü Sanatlan bölumünde ihtısasyaptı. 1976'daABD'ye giderek New York School of Visual Arts ve San Diego State Üniversitesi'nde sinema eğitimı gördü. Senaryolanndan biri 1986'da Almanya'da ödüFalan Rasim Konyar'ın çektiği uzun metrajlı film •"Hoff', İstanbul. Chicago ve Cannes Film festivallerindegösterildi. Türkiye'de çektiği birbelgesel sırasında gördüğü mermeryontulardanetkilendi ve Amerika'da heykel çalışmalanna başladı. Yapıtlan ABD'deki çeşıtli galerilerde sergilenen sanatçı iki yıl önce yurda döndü ve mermerin yanısıra bronzdaçalıştı. Sanatçının üçüncü kişisel sergisi I5ağusîosadeksürecek. "Atîka" şiip dergisinin yeni sayısı Kültür Senisi - İki a\da bir yayımlanan şıır dergisi" Atika"nın temmuz-ağustos sayısı yayımlandı. Atıka'nın bu sayısı. genç kuşak Türk şairlerin şiırlennın yanı sıra Hint şiıri ağırhkh. Bu özel bölümde, Upanışadlardan örneklerle5 V. YY. Hint şairi Kalıdasa'dan "Megha Duuta"' yer alıyor. îlgi çeken Türk şaırlerinın arasında ise Küçük İskender, Gülseli İnal. Leyla Şahin, Mustafa Köz, Oğuz Özdem ve Cenk Koyuncu adlanna raslanıyor."Atika"nın bu sayısındaki en etkin şiir ise genç şair Macit Eren'e ait. Eren. "İçimdeki Aynlıklarsın" adlı uzun şunyle dıkkati çekiyor. Şiir üstüne kuramsal inceleme ve eleştiri yazılan ise Metın Cengiz, Osman Nuri Baranus ve Öner Yağa imzalannı taşıyor. Dergi yönetmeni OğuzÖzdem'in açıklamasına göre "Atıka". dergi yayımının yanı sıra birdizi şiir kitabı da yayımlayacak.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle