Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
20 NİSAN1994 ÇARŞAMBA CUMHURİYET2 SAYFA
KULTUR
Bilkent Üniversitesi, Ahmet Adnan Saygun Müzesi ve Etnomüzikoloji Merkezi kuruyor
Saygun'un özeleşyaa derleniyor
EVİN İLYASOĞLU
Geçen hafta yalnız müzik dünyamızı değil,
tiim sanat ortamımızı ilgilendirecek biratıhmda
sonuca doğru bir adım daha ilerleme oldu: Say-
gun adına Bilkent Üniversitesi bünyesinde ku-
rulmakta olan müze için bestecinin özel eşyalan
derlenmeye başlandı. Aslında bir müze olmak-
tan çok daha kapsamlı bir kompleks haarlan-
makta:
Ahmet Adnan Saygun Müzesi ve Etnomüziko-
loji Merkezi. Türkiye ve Ortadoğu'da müziko-
lojik araştırmalar yapmak isteyenleri yönlendi-
recek, arşiv sağlayacak uiuslararası bir merkez
içinde sempozyum salonlan, kütüphane. çalı-
şma ve toplantı odalan öngörülmekte. Bu işin
çekirdeği olarak Saygun'un özel arşivinden yola
çıkılmış. Bestecinin son zamanlardaki en yakın
öğrencileri ve halen ülkemizin genç kuşak beste-
cilerinden olan Hasan L'çansu ile Özkan Manav,
onun ölümünden beri tüm belgeleri fışleyip, der-
lemiş ve sınıflandırmışlar.
EI >azısı kompozisyonlan özel arşrvde
Saygun'un arşivi yalnız kendi biriktirdikleri
değil, babasından ve dedesinden kalan eski
Türkçe kitaplarla da zengin. Bir matematik öğ-
retmeni olan babası, Nejat EczacıbasTnın ba-
basıyla birlikte İzmirde Milli Kütüphane'nin
kuruculanndanmış. Öğrencileri. Saygun arşivi-
nin, el yazması notalann yanı sıra felsefe, etno-
müzikoloji, etnoloji, antropoloji, tarih, sosyolo-
ji. masallar, töreler üstüne kitaplarla çeşitli ülke-
lerin kültürel özelliklerine ait yayınlardan oluş-
tuğunu söylüyorlar. El yazısı kompozisyon-
lannın çoğu bu arşivin içinde. Ancak bazı eksik-
ler için çevreye çağn yapılmış; özeüikle Azer-
baycan'dan Saygun'un yakınlığı olan müzikçi-
lere başvurulup onlardaki belgeler de derlenmiş.
'O benim genç kızlık piyanom idi'
Bu yeni getirtilenler arasında ilginç mektup-
larla fotoğraflar var. Örnegin Saygun ve Nazım
Hikmet'ın Bakû'de çekilmiş resimleri gibi. Mek-
tuplan arasında Bela Bartok ile tarihi yazışma-
lan, birçok Balkan ülkesinden ve Rusyadan
etnomüzikolog ile yazışmalan. "Yunus Emre"-
nin New York'taki ilk seslendirisini yapan Sto-
kowski, Michael Tippet gibi çağımızın müzik
adamlanyla mektuplan var. Aynca kongre teb-
liğleri ve birçok taslak da belgeler arasında.
Saygun'un ilginç yönü de opera librettolannı
ve hemen tüm şan ve koro yapıtlanndaki sözlü
Ahmet Adnan Saygun eşi Nilüfer Hanım ile birlikte.
bölümlerin metinlerini kendisinin yazması. Ede-
biyata ve Türk diline özel merakı ile Türkçe'nin
müzikte kullanımına dair incelemeleri var. Do-
ğal ki şiir taslaklan da bu belgeler arasında yer
ahyor. Bu arşivin ortaya cıkması ile besteci Say-
gun'u birfilozof,tarihçi ve edebiyatçı olarak da
değerlendirebileceğiz.
Hasan Uçansu, "Biz uzun yuiar Saygun ho-
camızla çok yakın bir çalışma içindevdik. Bu ne-
denle onun notiarını, taslaklannı, ufacık bir yan
notla ne demek istediğini çok iyi değerlendirebi-
liyoruz. Örneğin san defterlerini bulduk. Eski
Türkçe olarak > azmış. Bugün Musiki Nazariyatı
olarak okufulan 4 ciltlik çalışmanın 5-6 defter ha-
lindeki açıklamalan ver alı>or. Sonra herhangi
bir Fransızca, İngili/ce metnin yanında eski
Türkçe bir not var. Demek ki hala ilk öğrendiği
geleneği koruyordu, düşünürken Osmanlıca not
alıvordu."
Aynca plaketvemadaly alan.smokinleri. frak-
lan. masası. sandalyesi ve Hoffman-Czerny mar-
kalı kuyruklu piyanosu da müzeye giden eşya-
lan arasında yer alıyor. Doğal ki bu taruşma si-
rasındaki en hüzünlü kişi de Saygun'un 51 yıllık
eşi Nilüfer Hanım. Nilüfcr Hanım. "Piyano
taşındığında aynca duvgulandım. O hetn benim
Budapeşte'den getirdiğim genç kızlık piyanom
idi: hem de Adnan bütün eserlerini o tuşlann ûs-
tünde besteletnişti" diyor.
Saygun'un yapıtlannın sayısı 75'ten fazla. Beş
opera, beş büyük senfoni, iki piyano konçer-
tosu, keman viyola ve çello konçertolan, başta
dünyaca ünlü Yunus Emre Oratoryosu olmak
üzere koro orkestra için yapıtlan, oda müziği,
solo piyano çahşmalan ve folklor. etnomüziko-
loji üstüne yazdığı kitaplar.
Helsinki'deki Sibelius müzesini düşünüyo-
rum. Neredeyse şehrin bütün yollan ormanm
içindeki müzeye çıkıyor. Her köşede, turistik
rehberlerde ShSelius'un müzesini mutlaka gez-
melisiniz yazılannı okuyorsunuz. Biz bestecile-
rimizin yaşadıklan evleri kcruyamıyoruz. an-
cak onlara ait eserleri, eşyalan değerlendirip on-
lan anımsatan bir ortam sağlayabilmemiz ve
yeni kuşaklann yaranna sunabilmemiz de mut-
îu bir olay. Dansı, diğer sanat adamlanmızın
başına.
Karita Mattila'dan rafine bir resital
Geçen hafta, Cemal Reşid Rey salonunda
mevsimin unutulmaz bir dinletisi yer aldı: Kari-
ta Mattila'dan son derece rafine, hatta bilimsel
bir resital dinledik. Öncc programın içeriğine
değinmeliyiz. Mutlaka popüler bir şeyler koyup
da geniş kitlenin alışageidiği ezgileri sunmak de-
ğildi Mattila'nın amacı. Özellikle ilk yanda, şan
sanatı ile doğrudan ilgili kişilerin dahi az
tanıdığı, ancak kendi ustahğını sergileyecek
>apıtlar seçmişti: Schubert'in Italyanca'ya çev-
rilmiş üç Lied'i, Mahler'in şarkılan ve Sibelius'-
tan üç şarkı. Richard Strauss'un Ophelia albü-
münden şarkılarla Rachmaninofun şarkılan
programı tamamladı. Fınli sanatçının bis olarak
söylediği Fin halk ezgisi ise konuşma dilinin
tonlamasını dramatik bir şckildc ezgiye aktaran
sempatik birşarkıydı.
Koyu sesl: bir lirik soprano Mattila. Londra'-
da eğitim görmüş ve şu aralar dünyanın sayılı
şanalan arasında özel biryeri var. Eşlikçi piya-
nist Ilmo Ranta'yı da aynca övmck gerck. Tüm
resitali ezbere söyleyen soprano ile tek soluktaki
birlikleri, yapıtlan bütün olarak bir başka türlü
güzelleştirivordu.
Herkcs Cemal Reşid Rey salonundan yine
aynı sorularla aynldı: Acaba önümüzdekı mev-
sim böylesi sanatçıları dinlemek çok mu lüks
sayılacak?
DÜŞÜNCEYE SAYGI
MEM ET FUAT
Ovünmek
Eskiden övünmek ayıptı. övünmeden duramayanlar
bile, bu işi dolaylı yollardan yaparlar, ya karşılarındaki-
lere kendilerini övdürmek için çareler ararlar, ya da
utangaç tavırlarla, benimsemiyor havasına girerek baş-
kalarının övgülerini aktarırlardı.
Günümüzde övünmek bir tür reklam aracı. Herkes cı-
yak cıyak kendini övüyor. Yalnız kişiler değil, kurumlar,
kuruluşlar da: En büyük, en güçlü, başta gelen, bir nu-
mara...
Inanan olur mu böyle sözlere?
Ama bu işi yapanların da bir bildiği, bir beklentileri var
ki yapıyorlar. Bir tür beyin yıkama olsa gerek...
örnekse televizyonda biri çıkıyor, bilmem ne marka
otomobilin üstüne elini koyup, "En iyiotomobil!"diyor.
Böyle dendiği için gidip o marka otomobili alan bir in-
san var mıdır?
Markayı duymuş olmak önemli elbette, ama güvtsndi-
ği birilerine mutlaka soracak, danışacaktır almaoan
önce. Ya da kesesine en uygun geleni arayacaktır.
Bir sürü neden olabilir bir malın alınması için... Bu ne-
denlerin arasında, "En iyi benim!" övünmesinin de bu-
lunduğuna inanmak çok güç...
insanlar gerçekten bu kadar aptal mı? Nasıl böyle bir
şeyin yaranna inanılabilir!..
Siyasa adamlarının seçim yarışmalarına da aynı ya-
nılgı egemen. Adaylar ne yapacaklarını, nasıl yapacak-
larını söylemektense kendilerini övmeyi yeğliyorlar.
Bir de özel televizyonların halkı kışkırtmaları, yandaşı
oldukları düşünceler ya da düpedüz birtakım çıkarlar
adına yalanlar söyleyerek ulus sevgisini ya da dinsel
inançları sömürmeleri çok ilginç...
Bir bakıyorsunuz, ekranda genç bir kadın, "Ben de
şerefli bir asker çocuğuyum, ama bizi her an gelip götü-
rebilirler!" gibi acıklı sözler ediyor. özgürlük için de-
mokrasi için savaşıyor!..
Dışarıda halkın desteği...
Bir bakıyorsunuz, elde telefon bir delikanlı, Gorajde'-
yle konuşarak korkunç bir kıyımı yansıtıyor, kimyasal si-
lahlar, iki bin, üç bin ölü!..
Dayanılır şey değil, Ankara'da, istanbul'da, binlerce
kişi, büyük bir üzüntüyle, öfkeyle sokaklara dökülüyor...
Sonrasının ise siyasal bir gösteriye dönüştüğünü izli-
yoruz...
Bu tür kışkırtmaların yaratacağı özlenmeyen durum-
ları, iç çatışmaları önlemek için, "Radyo Televizyon Ya-
sası "nın bir an önce çıkarılması gerektiği konusu gün-
deme gelince, haydi yeniden özgürlük için, demokrasi
için savaş başlıyor...
Gene ardı arkası gelmez övünmelerle...
Olduğundan başka görünerek, duyguları, inançları
sömürerek, sürgit insanları yönlendirip kullanabileceği-
ni sananları izlemek, gerçi ilginç, ama bir o kadar da hü-
zün verici bir şey!..
Tiirk Müziği
konseri
Kültür Servisi - "Ayangil
Türk Müziği Orkestra ve Koro-
su", bu akşam saat 19.00'da
Cemal Reşid Rey Konser Sa-
lonu'nda bir konser verecek.
Ruhi Ayangilin yönettiği or-
kestra ve koroda mezzosopra-
no Ayla Büyükataman. sopra-
no Ebnı Okay, soprano Özgül
Tekdağlı. tenor tlhan Yazıcı ve
neyzen Fikret Bertuğ bulunu-
yor. "Arel'den Günümüze, Türk
Müziği'nde Refonn Dönemi"
başlıkü konserin birinci bölü-
münde Y. Z. Şakir Bey'in "\i-
şabürek Oryantal Melodisi
n
ni
solist tlhan Yazıcı seslendire-
cek. Kaptanzade Ali Rıza Bey-
in nihavend şarkısı "Denizde
Akşam": (Armoni: H.R. Ar-
man). tenor tlhan Yazıcı, H. Sa-
dettin Arel'in Hüse>ni oyun ha-
vası, u
Dügün Evinde" ve Sela-
haddin tçli'nin Hüseyni şarkısı
"Sıra Dağlar"ı soprano özgül
Tekdağlı seslendirecek. Ergu-
der Yoldaş'ın buselik makamı-
ndaki. "Küçük Balık-Büyük
Balık" suitini ve Yalçın Tura'-
nın orkestraya uyarladığı Aka
Giindüz Kutbay'ın "Ferahfeza
Yürük Semai"sini neyzen Fikret
Bertuğ seslendirecek. Muthı
Torun'un mahur şarkısı "Gönül
Kuşu"nu ise soprano Ebnı
Okay yorumlayacak.
Konserin ikinci bölümünde
ise Yalcın Tura'nın eserlerini
TRT solisti mezzo soprano Ay-
la Büyükataman seslendirecek.
Konserde son olarak Münir
Nurettin Beken'in "Lodos" adlı
orkestra suiti yorumlanacak.
Gerçek bir gençvirtüöz: Barta
ÜNERBtRKAN
• özel sektör kuruluşlan. mü-
zik festivallerinde üstlendikleri
"sponsor"luklann yanı sıra ara-
da bir, doğrudan düzenledikleri
konserlerle müzik yaşamımıza
katkıda bulunuyorlar. Philsa'-
nın önayak olmasıyla. geçen
hafta sonu (10 nisan) İzmir'e
gelen, biri Çek, öteki Slovak
cumhuriyetinden iki seçkin mü-
zikçi, çelîıst Jiri Barta ile eşükçi-
si piyanist Marian Lapsansky,
fırtınalar estirdiler müziğin
göklerinde. Genç viyolonselci
Barta, henüz otuzunda bile de-
ğil, ama, yaşından umulmaya-
cak ölçüde usta, şimdiden vir-
tüöz düzeyine ulaşmış bir arşe
diktatörü. Brahms'ın (Fa ma-
jör, no. 2), Schnittke'nin, De-
bussy'nin iki çalgıya eşit değer
veren sonatlannı dinlerken or-
tak yorumun pınl pınl bir akar-
su gibi akıp gidişini, viyolonse-
lin. bu insan bedenine. insan sı-
caklığına en yatkın, renkli. yu-
muşak sesli çalgının tahta göv-
desinden o zarif tonlann inanı-
lmaz bir kolayhkla, hayranlık
verici bir tınıyla kulaklara ulaş-
masına tanık olmak, büyük
coşku uyandırdı içimde.
Barta-Lapsansky ikilisini,
gelecek mevsimin orkestra kon-
serlerinde solist olarak dinle-
menin büyük kazanç olacağı
düşüncesindeyün. Genç solistin
"Bach/ tkinci Sffit" seslendir-
mesini Türk-Amerikan E>erne-
ği'nin (Akustik ortamı son de-
rece uygun) sergi salonunda
gerçekleştirmesi ise apayn bir
hava verdi o unutulmaz müzik
akşamına. İzmir'in viyolonsel-
cilerinden hiçbirinin resitale
çağnlmamış olmasını. düzenle-
menin kusursuzluğu içinde.
önemli bir unutkanlık olarak
vurgulamakta yarar görüyo-
rum!
Genç bir müzikçinin solist
düzeyine yükselmesi. bıkma-
dan, usanmadan, verimli bir
tcmpo> la çalışmava. sabırla. di-
renmeyle. akılcı gelişme yolunu
izlemeye bağlıdır. Yazgılan,
kendilerini ya bu niteligi hak
eden bir solist ya da sıradan bir
çalgıcı olmaya yönelten piya-
nistler için özellikle geçerlidir
buyargı. Romantik besteci Ro-
bert Schumann. gelişme sürecı-
Kronos DörÜüsühdenyeniyapıtiar
• Kronos Dörtlüsü, yann Cemal ReşitRey
Konser Salonu'nda saat 19.00'da
gerçekleştireceği konserde topluluk için
bestelenmiş Daugherty, Hamza El Dın, Vıerk,
Ali-Zadeh, Zorn, Yanovsky ve Gorecki 'nin
yeni yapıtlannı seslendirecek.
Dörtlü, Şostakoviç'ten J.Cage'e, Piazzola'ya dek geniş bir repertuara sahip.
Kültûr Senisi- İstanbul Devlet Senfo-
Orkestrası ve Cemal Reşid Rey Kon-
ser Salomı bu hafta da müzikseverlere
zengin programlar sunuyor. Yann Ce-
mal Reşid Rey Konser Salonu'nda
1993'ün "Klasik Müzik Ödülü" alan
toplulugu "Kronos Dörtlüsü" saat 19.
00'da bir konser verecek. Cazı ve klasik
müziği bünyesinde kaynaştıran belki
de tek topluluk olan "Kronos Dörtlü-
sü" 1973 yıhnda kuruldu. Dörtlü. Şos-
takoviç'ten Webern, Ives ve Piazzolla'-
ya, J. Cage'den Htmlin Wollfa kadar
uzanan geniş bir repertuara sahip.
Terry Riley, John Zorn ve Gorecki gibi
cağdaş bestecilerin yapıtlannı da ses-
lendiren topluluk, eşsiz bir anlaüma sa-
hip. Her yıl yüzün üzerinde konser ve-
ren topluluk son konser turnesinde
Amsterdam Concertgebouw, Kennedy
Center, Montreux Caz Festivali, Car-
negie Hall, Sydney Operası. Tanglevvo-
od ve Londra Royal Festival Hall'de iz-
leyecilerin karşısına çıktı. "Elektra No-
nesuch" fırmasına plaklar yapan toplu-
luk 1989 yılında "En fyi Çağdaş Kom-
pozisyon" dalında Grammy ödülü ve
1993'te klasik müziğin "Oscar"ı sayı-
lan "Klasik Müzik Ödülleri"nde de oda
müziği alanında büyük ödülü aldı.
İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası-
nın. bu hafta sonu vereceği konserler
çocuklara yönelik. "23 Nisan Özel
Konser"ine konuk olarak piyanist İdil
Biret katılacak. Cuma günü saat 19.
00'da ve cumartesi günü saat 11.00'-
deki konserlerde İstanbul Devlet Senfo-
ni Orkestrası'nı şcf İ. İonescu Galati yö-
netecek. İstanbul Devlet Çoksesli Ço-
cuk Korosu'nun katılımıyla gerçekleşe-
cek konserde çocuk şarkılan seslendiri-
lecek.
nin başlannda olan piyanistlere
verdiği öğütler arasında, şunla-
n söyler(l):
- Çalarken, seni kimin dinle-
diğini umürsama.
- Hcp, seni bir üstat dinliyor-
muş gibi çal.
- Hiçbirzaman teknik ustalı-
ğı. gösterişçi parlaklık denileni
amaç bilme. Bir bağda (beste)
ile bağdann (bestecinin) düşün-
düğü etkiyi uyandırmaya çalış.
- Sözüm ona büyük virtüöz-
lerin topladıklan alkışlar seni
şaşırtmasın. Sanatçılann beğe-
nısini büyük kitleninkinden de-
ğerli bil. Büyüdükçe. virtüöz-
lerden çok partitur'larla ilgilen.
1966 doğumlu piyanist Ye-
şim Gökalp'ı (kendisi tzmir
DSO'nın solist sanatçılann-
dandır) 8 nisan akşamı AKM"-
de. Fzmir DSO'nun eşliğinde
dinlerken düşündüm bunlan.
Gökalp. 1983'te Ankara Devlet
Konservatuvan'nı bitirmiş.
Piyanist Yeşim Gökalp
Devlet bursuyla Almanya'va
gönderilmiş, eğitimini orada iyi
öğretmenlerin yanında tamam-
lamış bir genç piyanistimizdir.
Çalışmalannı bugün de o ülke-
de sürdürmektedir. 1983yhnda
seslendirdiği Schumann La mi-
nör Konçerto'dan. geçen yılın
Beerhoven İkinci Koncerto-
suna kadar demek on yılı aşkın
süredir dinliyorum bu genç pi-
yanisti. Her defasında. biraz
daha özcnli. sabırlı. orkestrayla
biraz daha uyumlu. ortaya çı-
kardığı bileşimde yumuşak.
saydam. krvamli. kemiksiz ol-
masını beklediğimi anımsıyo-
rum. Bu defa mutlulukla belir-
tebilirim: O beklcntime büyük
ölçüde kavuştum. Genç Yeşim.
Maıırice Ravel'in (1875-1937).
"eaz" etkileri taşıdığı söylenen.
aslında (kendi dcyişiyle) Mo-
zart-Saint Saens çizgisinde.
eksiksiz bir piyano-orkestra
uyumu içeren sol majör konçer-
tosunda (1932). cserin ana yapı-
sını. benzeri az bulunur bir ya-
lınlık içindeki güzelliklerini, ta-
zeliğini çok iyi yakaladı. bir bir
gözler önüne serdi. Kutlu-
yorum kendisini: gelişmesinde
hep "en iyi"leri örnek almasını.
tuşesini daha da yumuşatması-
nı, bestecinin düşünce dünyası-
nı daha da sağlamca kavrama-
sını bekliyorum Yeşim Gö-
kalp'tan.
8 nisan konserini Polonyalı
şef Marek Pijarovvski yönetti;
Beethoven'ın Leonore-IİI uver-
türünde de Op. 60 Dördüncü
senfonisinde de orkestrayı kısa
sürede parmaklannın arasına
alabilmiş, tempolan, vurgulan,
zamanlaması, nüans elde etme
yetisi son derece gelişmiş bir vö-
netmen vardı karşımızda. Öğ-
retmeni T. Strugala gibi bu de-
ğerli şefın de İzmir'e sık sık uğ-
ramasını diliyor gönlüm.
Julian Bream Ankara Müzik
Festivali'nde
KültürServisi- Dünyaca ünlügitarvirtüözü Julian Brcam.
Uiuslararası Ankara Müzik Festivali kapsamında bugün
bir reatal verecek. Şu ana kadar beş kıtada turncye çıkUrv
Bream. halen tüm Avrupa üikelenni ziyaret ederek
; r
.
resitaller ve lisansüstü dersleri veriyor. Sanatçı, içinde 6
tane Amerika'da verilen "National Academy of Recording
Arts and Sciences" ödülü. 2 tane "Edison" ödülü ve
"Grammaphone" dergisinin verdiği birçok ödülün de yer
aldığı çeşitli ödüller kazandı. Britten. Walton. Arnold ve
Henze gibi çağdaş besteciler Bream'e yeni yapıtlar
yazdılar. Son yıllarda pek çok televizyon programına
katılan sanatçının biyografik birfılm olan "A Life ın the
Country" ve Ispanyol müziğinin sanatçı ve gitar için
gelişimini açıkladığı 8 bölümlük "The Guitar in Spain"
adb dizifilmbütün Avrupa ülkelerindegösterildi. Sanatçı.
Ankara "daki resitalinde J.S. Bach'ın "Sonata in g minor
BMW 1002". Niccolo Paganini'nin "Grand Sonata in a".
Enrique Granados'un "3 Danzas Espanolas op. 37".
Mario Castelnuova-Tedesco'nun "Sonata (Omagio a
Boccherini)" ve Leo Brouwer'in "Sonata" adlı yapıtlannı
seslendirecek.
NihalGüres'ten 'Garantili
Büyüler'
Kültür Servisi - Ressam Nihal Güres'in. "Garantili
Büyüler" adlı sergisi Şefahathane'de. 30 nisana dek
görülebilir. İstanbul Üniversitesi'nde klasik fıloloji eğitimi
gören sanatçı daha sonra Neşe Aybey'le minyatür
çahşmalan yaptı. Istasyon Sanat Evi'nde Sabri Berkel ve
Hülya Düzenli Koç'laçalıştı. Sanatçı eserlerini 1993
yılında "Vesaire-Vesaire" ve "Paintings Light" adlı
sergileriyleThe MarmaraOteli'ndesergiledi. Sanatçı. sergi
kataloğuna yazdığı biryazıda büyüyü. "İyi veya kötü bir
sonuç almak. tabiat öğelerini. yasalannı etkilemek ve
olaylann olağan düzenlerini değiştirmek için girişilen
işlemlerin hepsine birden denir" diye: garantiyı ise"Bir
bankanın adı" olarak tanımlıyor.
'10. Çocuk ŞenüğVnde bugün
Kültür Servisi- İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir
Tiyatrolan'nın. bu yıl onuncusunu düzenlediği "Çocuk
Şenliği" ücretsiz oyunlarla sürüyor. Fransa'nın
sponsorluğunu üstlendiği şenlik. 24 nisan tarihine dek
sürecek. Hafta boyunca Şehir Tiyatrolan. Türkbank
Tiyatrosu. Ziraat Bankası Tiyatrosu, BulunmazTiyatro,
Oluş Oyunculan, İlkoOyunculan, Balkan Sanat
Tiyatrosu, Gökkuşağı Tiyatrosu, Dilek Bale Okulu, f
Sanyer Halk Eğitim Merkezi, Mavifıl Elele Çocuk
Tiyatrosu, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği,
Paldır-Kültür Çocuk Tiyatrosu. Kadıköy Halk Eğitim
Deneme Sahnesi, Tahir Ikiler ve İhsan Dizdar'ın oyun ve
* gösterileri izlenebilir. Şenlik kapsamında bugün Harbiye
Sahnesi'nde "Sınk, Obur, Camgöz", Fatih Sahnesi'nde
"İnsanlar Bahçesi", Üsküdar Sahnesi'nde "Memiş Dayı".
Kadıköy Sahnesi'nde "fnsan Bahçesi" adb çocuk oyunlan
saat 11.00'de izlenebilir.