Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 2 20 NİSAN1994 ÇARŞAMBA
KULTUR
13.Uluslararası İstanbul Film Festivali'nde 'Jüri Özel Ödülü'nü kabul etmeyen yönetmen Zeki Demirkubuz:
Sinemamız zeka ve ahlak sorunlannı çözmeli
PELİN ÖZER
15 katlı bloklann çev relcdiği bir yer-
leşme merkezinde yaşayanlan. me-
kanın insan uzenndekı ezıcı etkısını \e
gitgide değışen ınsan ılişkilerini farklı
bir sinema dılıyle anlatıyor Zeki De-
mirkubuz"C Blok"adını verdiği ilk fil-
mınde.
13. Uluslararası İstanbul Film Fes-
tivali'nin "Ulusal Yanşma" bölümün-
de yanşan "C Blok". bir "ilk film" ol-
masıyla dikkatı çekıyordu. Lluslara-
rası Ânkara Film Festivali'nde "Umut
Veretı Yönetmen ve Senaryo Yazan".
**En İyi Kurgu" ve "Jüri Özel Ödülü"-
lerinı alan fılmın yönetmeni. geçtıği-
mız 13. lluslararası İstanbul Film Fes-
tivali'nde de "Jüri Özel Ödülü"ne de-
ğer görüldü. Ancak yönetmen bu ödü-
lü kabul etmedı. Zeki Demirkubuz
yaptığı konuşmada 12 Eylül cunta-
sından bcn ülkemizde çok acı olay-
lann yaşandığını. bu acılann sine-
mamızda pazara çıkanldığını söyledı.
Kendını kullanılmış hissettiğini belir-
ten yönetmen. sınemada bir yeniden
yapılanmaya gidilip acılann pazarlan-
masına son verilmedikçe festivallere
katılmayaeağını vurguladı.
I986"da Zeki Ökten'in asıstanı ola-
rak adım attığı Yeşilçam'da >ıllardır
yönetmen yardımcılığı yapan Demir-
kubuz. alaylı bir yönetmen. Yeşılçam'ı
çok iyi tanımanın avantajlannı kul-
lanarak çektiğı filmının sınırlannı ön-
ceden saptamış. 30 yaşındaki Demir-
kubuz aynı zamanda senaryosunu
yazdığı, yönettiğı \e yapımcılığını üst-
lendiği filmınde. bir yandan e\liliğı
bitmek üzere olan zengin bir kadının
arayışını. sıkıntısını \e "gizli alanlan"-
nı yansıtırken. dığer yandan teknolojı-
nin ınsanı gitgide daha basite indirge-
diği günümüzde "eşya"laşan insanın
dramım gözler önüne seriyor.
Büyüselden düşünceye...
Yıllardır pek çok yönetmenle çalı-
şma fırsatı bulan. çeşıtli dizilerde \e
TRT 2'dekı Sımurg Belgeseli'nde de
yönetmen yardımcılığı yapan Demir-
kubuz. sinemada bu kadar ısrar etme-
sinin nedenini çocukken sınemayla
kurduğu saf ılişkiy le açıklıy or. Ve sıne-
mayı "Büyüsel bir şeyden yola çıkıp dü-
şünceye doğnı dönüşmekte olan bir
serüven'" olarak tanımlıyor. Yönet-
men. "C Blok"u Lütfi Ak'ad ve Metin
Erksan'dan beri ilk defa atmosfer so-
rununa ciddi olarak bakan bir film
olarak niteliyor.
Görüntü yönetmenliğini Ertunç
Şenkayın yaptığı fılmin genel koordi-
natörii Ayşegül Gökçe. sanat yönet-
meni ise Ayşe Akıllıoğlu. Serap Âksoy,
Fikret Kuşkan, Zuhai Gencer ve Sel-
çuk Yöntem'ın başlıca rollen pay-
laştığı film. özellikle Zuhal Gencer \e
Fikret kuşkan ın oyunculuklan ve yö-
netmenin atmosfer yaratmadaki us-
talığıyla dikkatı çekiyor.
'Anormal bir hikaye'CBlok
Sinemanın romandan ve öyküden
farklı bir yanı olduğunu. başı, ortası ve
sonu belli öyküler anlatmak zorunda
olmadığını savunuyor Demirkubuz.
Kentten ve kentteki insanın düştüğü
durumdan yola çıkarak oluşturduğu
senaryosunu. insanlann psikolojile-
3.yaşındaki
Zeki Demirkubuz. aynı
zamanda senaryosunu
yazdığı, yönettiği ve
yapımcılığını üstlendiği
*C Blok'ta, bir yandan
evliliği bitmek üzere
olan zengin bir kadının
arayışını, sıkıntısını ve
"gizli alanlan"nı
yansıtırken, diğer
yandan teknolojinin
insanı gitgide daha
basite indirgediği
günümüzde
"eşya"laşan insanın
dramını gözler önüne
seriyor.
nnden. yaşadıklan mekantardan.
onlara dayatılmış yaşamla ilişkılerine
kadar çok fazla $ey kapsay an anormal
bir hıkaye olarak tanımlıyor.
Kapıcının delırme belırtılen göste-
ren oğlu Halet (Fikret Kuşkan)\e hız-
metçisi Aslı'yı (Zuhal Gencer)e\inde
sevişirken basan Tülay'ın(Serap Ak-
so>) kendini sokağa atmasıyla başla-
yan film. bloklann. otobanlann \e in-
sanda hüzün uvandıran puslu gri bir
denizin hakim olduğu mekanlarda
gelişiyor. Halet'le sakat bir cinsellık
yaşayan. eşinin hizmetçı kıza tecavüz
etmesİNİe kendine yeni bir yaşam kur-
maya İcarar < eren \e sürekli sıkılan. bi-
linçaltında bir arayış içinde olan Tü-
lay. film boyunca arayışını genelde
tehlikeli yerlerde dolaşarak. arabasına
binip uçsuz bucaksız otobanlarda
amaçsızca gezerek sürdürüyor.
Bir atmosfer filmi
Bir fılmı tanımlarken. okumaya
çalışırken başkalanna göstermediğı-
miz duygulardan yola çıkmak gerektı-
ğini düşünüyor Demirkubuz. Çünkü
ona göre insanlann gece \e gündüz.
yalnız ve kalabalık içinde olmak üzere
farklı y aşaaUan \ ar: "Film çekmek, bir
anlamda saklı alanlan deşifre etmek
bana göre. Duyguları açığa vurmaktan
kaçmamak gerekiyor. Sinemanın içe-
rik anlamında temel sorunlarından biri
de bana göre bu. Bu anlamda kadının
kaçışları ahlaki anlamda basit ta-
nımlarla açıklanabilir, bana göre ise bu
bir arayış."
Oyunculann. senaryonun oluşum
ve filmin çekim aşamasında çok katkı-
lan olmuş yönetmene. Çekim sırası-
nda da fılme yeni şeyler ekleyen yönet-
men. senaryoda küçük bir yeri olan
Zuhal Gencer'in canlandırdığı hizmet-
çı karakterini çekim sırasında oyuncu-
nun da katkılanyla geliştirmiş. Zuhal
Gencer'in başanyla canlandırdığı hiz-
metçi kız. filmdeki dığer kişilerin de
anlaşılmasında bir anahıar işlev i görü-
yor. Bunalan ve kendini sürekli yalnız
hisseden kadının karşısında. gözüne
kestirdiği kapıcının çocuğuna cinsel
oyunlar oynayarak kendine başka
alanlar yaratan. televizyonda izledığı
pembe dizilerle kendini oyalamayı
başarabilen ve bunu yaşamın kısır-
döngüsü içinde sorgulamayan Aslı.
filmin en canlı karakterlerinden biri
olarak karşımıza çıkıyor.
İnsanlann duygusunu ve içinde bu-
lunduğu durumu resimlerle anlatmayı
tercih eden vönetmen. senarvovu va-
zarken kafasında yalnızca bloklar var-
mış. Bloklarla insanlann ılışkisinı kur-
mak için ihtıyaç duyduğu kahramaıı-
lann. sonradan kafasında şekıllendığı-
nı söyieyen yönetmenın çıkış noktası
"bir atmosfer filmi" çekmek olmuş.
Kent görüntülenni fılme değer katan
gizli bir unsur olarak kullanan sanatçı.
bunu daha çok duygusal olarak
yansıtmaya çalışmış.
Kurgu çekim aşamasında
Tipik olmayan İstanbul görüntüleri
\e insansız sokaklar. kadının değişi-
mınden sonra yerinı meydanlarda
slow-motion çekilen inşan yüzleriyle
dolu sokaklara ve tipik İstanbul man-
zaralanna bırakıyor. Kent görüntüle-
nni kadının duygusallığıyla paralellik
taşıyan resimlerden seçen Zeki De-
mirkubuz, bunun duygu olarak fîlme
katkısı olduğunu düşünüyor.
Demirkubuz, katillenn. hırsızlann
ve psikopatlann kahraman olduğu bir
dönemi yaşamamızın çağımızın traje-
dısi olduğunu düşünüyor. Bu anlam-
da katilliğe ve psikopatlığa karşı çıka-
cak bir şey göremediğini de ekliyor
sözlerine. Filmde karşımıza çıkan,
gündelik yaşamımızda da görmeye
alışık olduğumuz tecavüzcü yeniyet-
ilm çekmek,
bir anlamda saklı
alanlan deşifre etmek
bana göre. Duygulan
açığa vurmaktan kaç-
mamak gerekiyor.
Sinemanın içerik
anlamında temel
sorunlanndan biri de
bana göre bu. Bu
anlamda kadının
kaçışlan ahlaki
anlamda basit
tanımlarla
açıklanabilir, bana
göre ise bu bir arayış.'
meler. insanı bakışlanyla tehdit eden
şiddete eğilimli insanlar \e katiller;
kent insanını kuşatan şiddetın neden-
lerini. bu şiddetin arka yüzünü de sor-
gulamaya götürüyor insanı.
Filmin çekımlerini üç hafta gibi kısa
bir sürede tamamlayan Demirkubuz,
kurguyu da çekim aşamasında bitir-
miş. Montajın sette yapılması gerek-
tığinı düşünen yönetmen. filmin çok
hızlı \e tempolu bir montajı olmasına
karşın hiç monıaj oyunlanna baş-
vurmadığını belırtıyor.
'Doğrudan sinema' anlayışı
Post-productıon ışlemlenni de bir
aydan kısa bir sürede tamamlayan yö-
netmen, fılmin içeriğinden çok si-
nemasal değeriyle ilgilendiğını söylü-
yor. Şu anda hakim olan sinema biçi-
mınin dışında kalıcı olan ama artık
rağbet görmeyen sinema biçimini ter-
cıh eden yönetmen. "doğrudan sine-
ma" olarak nitelendirdiği bir sinema
anlayışıyla çekmiş filmini. Gelişen tck-
nolojiyle birlıkte insanlann sinema an-
layışlannın da kolayca değiştiğini dü-
şünen Demirkubuz, tepkısinı şu söz-
lerle dıle getıriyor: "Bir iki girişimcinin
Ü4k«^« iia^Uy V» statÛHUMr g**irmcsi\ le
birden insanlann sinema anlayışları
müthiş değişebiliyor. Daha önce o sahit
planlarla sadece kanıera \e a> aklannın
olanaklarıyla çekilen filmler birden
yeni teknolojinin şaşkınlığına uğnıyor-
lar. Teknolojiyle aramızda müthiş bir
ilişki >ar. Bu. laboratu>arlann gelişkinli-
ğiy le de ilgili bir şey. Tüketim toplumu-
nun özelliklerinin sinemaya da
yansıdığına inanıyorum."
Sinema anlamım yitirdi
Sanatın. tüm sınıfsal \e ideolojik çö-
züm biçimlerinden öte artık insanlığın
son umudu olduâuna ınanan Zeki De-
mirkubuz. tarihiyle birlikte bakıldı-
ğında sanatın hep gerçek insandan,
gerçck doğadan yana bir tav n olduğu-
nu savunuyor: "Tarihte hiçbir iktidar
döneminde sanat bu özelliğini günü-
müzde olduğu kadar kay betmemiştir.
Özellikle bu anlamda film çekmek
bana çok şey düşündürmeye başJadı.
Reel kimliğiyle yaşayan Zeki olarak da
sinema bana çok fazla şey düşüıtdürii-
yor. Kafamda bir sürü. çok sevdiğim
çekmek istediğim projeyle ilgili düşün-
celer dolaşıyor. Sinema anlamım yitir-
meye. son derece garip ve iğrenç bir dü-
zey'e çekilmeye başlandı. Benim ilk
problcmim de bunlar. "
Alp Zeki Heper'e adanmış
"C Blok"u, 60"h yıllarda IDHEC'te
sinemaeğitimigören. filmleriniintihar
etmeden önce yakan, "Soluk Gecenin
Aşk Hikayeleri" adlı fılminı de göste-
nlmemek ^artıyla Sinema Enstitüsü"-
ne teslım eden Alp Zeki Heper'e
adamış Zeki Demirkubuz. "C Blok"u,
hiç fılminı görmediğı bu yönetmene
adamasının nedenini şöyle açıklıyor
sanatçı "12 Eylül sonrasındaki sahte
bir ortamda yok edilen birey duygusu-
nu. o dönemin koşullarında. üstelik çok
açık \e net olan bir sisteme karşı becer-
meye çalışmış. sa\aşmış >e klasik an-
lanida başaramamış bir adamdır Alp
Zeki Heper.
Ben de başaramayan insanlara hep
ilgi duymuşumdur. Bana başarmanın
anlamım verir onlar.
Onun açlık >e sefalet içinde delire-
rek ölnıesi beni çok etkiledi. Ben Alp
Zeki Heper'in ahlakım satunuyorum.
İnsanın pek çok film çektikten sonra
ekmeğe muhtaç bir şekilde ölmesi bana
çok fazla dokundu. İnsanlara onu hatı-
rlatmak istedim."
sinemasal tavırlı
Ankara. İstanbul. İzmır festıvalle-
rinde gösterilen "C Blok", Londra,
Almanya, Montreal. Los Angeles gıbi
bazı ülkelerdekı Türk filmi gösterileri-
ne davet edıldi.
Bundan sonra yapacaklannı sordu-
ğumuzda kafasında bir sürü projenin
dolaştığını fakat düşüncelerinin onu
hangı projeye götüreceğinı bilemediğj-
nı söylüyor Demirkubuz: ''Bu yine
küçük bütçeli bir film olacak. Param
olsa da para gökten yağsa da ben asla
teknolojiye day anan, günümüzdeki po-
pülerliğe uygun, çağrışımları olmayan
bir film çekmeyeceğim. Yine küçük büt-
çeli. yine sinemasal anlamda ta>rı olan
birfiîmçekeceğim.
Küçük bütçeli fîlmter
Hiç beğeniunemek aksine piyasadan
uzaklaştırılmak. film çekmekten yok-
sunlaştırümak anlamında bir bedel öde-
mek zorunda kalsam da buna de>am
edeceğim. Mne mümkün olduğu kadar
ilkel kameralarla film çekeceğim. Çün-
kü sorumın zeka \e ahlak sorunu oldu-
ğunu düşünüyonım. Türk sineması önce
zeka >e ahlak sorunlannı çözmek zo-
runda. İnsanlann açlıktan öldüğü son
derece basit nedenlerle sakat kaldıklan,
y aralandıkları bir ülkede ben kendi adı-
ma bir fılme aktarılacak paranın son
derece iy i hesaplanması gerektiğini dü-
şünüyonım. "
Çello'nun yeni prensi Jiri Barta 11 Ankara Müzik Festivali'nin konuğuydu
Herşey denendi, geriye gerçek müzik kaldı
VEFA ÇtFTÇİOĞLU
ANKARA - Kıyasıya bir mücadele-
nin sürdüğü sanat dünyasında keşfe-
dilmek. takdir edilmek \e yardım gör-
mek her sanatçının rüyası. Türkıye'de
olduğu gibi dünyada da hüküm süren
ckonomik kriz. Doğu Bloku'nun par-
çalanması ve bu ülkelerde yaşayan ka-
lıteli müzisyenlerin düşük ücretlerle
Avrupa ve Amerika'ya dağılması za-
ten küçük olan pastanın dilimini yok
denecek noktaya getirdı. Bütün bu
olumsuz ortamlara rağrnen Çek Cum-
huriyeti'nin genç kuşak viyolonsel sa-
natçılan içerisinde ön sıralarda yerini
alan Jiri Barta, ülkesınde olduğu ka-
dar Avrupa ve Amenka'da yeni bir
yıldız olarak parlamaya başladı.
Bu yıl 11 "si düzenlenen Ankara
Müzik Festivali'nin konuğu olan Bar-
ta ile söyleşimiz müziğe olduğu kadar,
politikanın sanata olan etkisine yöne-
likti.
- Orta A>rupa, Rusya >e L'zak Do-
ğu'da hem yetenekli hem de büyük bir
sayıda sanatçı patlaması var. Siz bu
kaımaşadan nasıl sıynlıp çıkabildiniz?
Uzak Doğulu sanatçılann yanında
özellikle son değjşim Rus müzisyenle-
rine kendilerini daha rahat tanıtma ve
pazarlama imkânı yarattı. İsimlçrinin
Rus oluşu onlann herkese göre daha
iyi bir noktadan başlamalannı sağladı.
Bunda halkın psikolojik etkileşiminın
yanında onlann üstün performanslı
sanatçı olmalannın da büyük rolü \ar-
dı. Orta Avrupalı sanatçı diğer mes-
lektaşlanna göre daha fazla çalışır ve
müzikal özellikleri biraz daha fazladır.
Benim ülkemin sanatçılannı bu piya-
sada fazlaca görmek imkânı yok. Ben
Çek sanatçıiara göre çok daha ileride-
yim. ama bu yeterli olduğum anlamı-
na gelmiyor. Gerçekten çok zorlu bir
savaş.
- Genç kuşak sanatçılan arasından
farkedilip öne çıkmanız ve önemli fir-
malaruı sponsorluğunu almanızın sım
nedir?
Sır, kişiliğiniz ve nasıl çalıştığınız
dahil olmak üzere birçok şeyin kanşı-
mında insanlara nasıl yaklaştığıni7
halkla olan ilişkiniz ve onlann sızi ka
bulü ile ilgili. Bütün bunlann yanında
şans da önemli bir faktör. Doğru yer-
de. ddğru zamanda. doğru insanlarla
tanışmak işin şans kısmı. Bütün bun-
lann yanında politikanın da güçlü ol-
duğuna inanıyor insanlar, bu düşün-
ceye ben de katılıyorum. Doğru insan-
lar tanıyorsanız harikalar yaratmanı-
za gerek yok. Ben 60'lı yıllarda doğdu-
ğum ıçin şanslıyım. Zira 80'li yıllarda
ülke dışa açılmaya, bu pek çok imkânı
bir araya jretinmeye başladı. Örneğin
H. Sctıiff gibi hayranı olduğum sa-
natçılara yazıyor, kasetlerimi gönde-
rebiliyordum. Master yapmaya da
böylece çağnldım. Başanlı konserler
yaptım ve aniden Çaykovski yan-
şmasını kazanınca da tanınmaya baş-
ladım.
- Yahudi misiniz?
Biraz Yahudılik var Tam Yahudi
sayılmam. Bu unsuru mesleğimi iler-
letmem için kullanmadım ama, bana
Y'ahudı olduğunu bildiğim birçok ın-
san yardım ettı.
- Sanatta bir Yahudi lobisinin söz ko-
nusu olduğu artık biliniyor. Yahudi olan
bir sanatçı herkesten iki üç adım önde
bu işe başlıyor. Daha çok konınuyor ve
destek görüyor. önemli sponsorlar bulu-
yor. Bu bir ceşit sanat mafyası oluştur-
muyor mu?
Mafya biraz sert bir kelime oldu bu-
rada. ama söylemek isterim ki Ya-
hudilerin müzikal bir özellikleri var.
şahsiyetlerindc bunu hisscdebilirsiniz.
Sanata soyunmak için kişiliğinizde cc-
saret olması gerekir. bu da yahudiler-
de var. Cesaretın yanında sanat özel-
likleri de var.. Bu tabii bütün Yahudi-
len kapsamıyor. Bunlann yanında
birbirlerini sevdıkleri ve yardımcı ol-
duklan gerçeği de ortada. Mesela biz
Çekler birbirimize asla yardımcı olma-
yız.
- Konser salonları artık eskisi gibi
dolmuyor. Radyo \e TVIerde klasik
müziğe ayrılan süreler artık ivice azal-
dı. Bu, dünyada, sanatta bir shovv olgu-
sunu oluşturdu. Yakışıklı gençler, güzel
kadınlar sanat çizgileri düşük de olsa
lanse ediliyorlar, tanıtım resimlerinin
pozları daha seksi verilmeye başadı.
Buna inanıyorum. Bazıları çok mcş-
hur oldular. Gcrçcktcn hak ediyorlar
mı bilmiyorum. Mcdya vc TV bunlan
ön plana çıkanyor. Bu değışımı bcn
zamana bağlıyorum.
Bu çağda bazı şcvlcnn yanlış gittiği-
"Müzik, olabildiğince temiz ve hatasız çalinması gereken bir tnelodi midir. yoksa zevk alınacak bir şey mi?"
ne inanıyorum. Medya insanlann
ze\ klerini yanlış yönde etkileyebiliyor.
50 yıl önce müzik daha doğaldı. Doğa-
nın sesıydi. Müzisyenler sanata ruh
veımeye çalışıyorlardı. Ama bugün
aynı şeyleri söylemek ne derece doğru
olur bilemiyorum.
- İnsanlar artık yeni müzisyenleri bir
kenara bıraktı. Eskileri ile ilgileniyor.
Artık Casals. Rose, Navarra, Piati-
gorsky Furnier yorumlan aranır oldu.
Nedir buna sebep.
Rckabct günümüzde sanatı öldüren
bir unsur. Mcnajcrlcr sadccc birincilc-
ri seçiyor. Bırinci olmak için halasız
olmak gerekiyor. Tckniğin iyi olması
birinci olmjya yctiyor. Bu. sanalçılar
hcr z;ıman çok dcğcrlı. yaratıcı sa-
natçılar demck dcğil Tcmız, hatasız.
pırıl pırıl bir ıcknık o sanatçıyı birınci
vapıyor. fakat çalışındakı kışılik gcri
ılata atılıyor. Jüri kışilik aramıyor. hc-
eean aramıyor. hatasızlık anyor.
Bcncc rckabcı, kışilik unsurunu orta-
Lİjn kaldınyor vc yorumsuz, kişiliksiz
ılışlar bcğcni kazanıyor. Çünkü
C D'lcrdc vc kayıllarda halasız icra
aranıyor. 5ü yıl önccki müzisyenleri
düşünün, onlar da mükcmmel olmaya
çalışıyorlardı ama kişıliklcrini geri pla-
na atmıyorlardı. Yorumlannda maki-
ne dcğil insan ruhunun ışarctlcri \ardı
\c üstlerindc mükcmmel olmaya çalı-
şmanın strcsi yoklu. Müzik zatcn ne-
dir ki? Olabildiğince tcmiz \c hatasız
vdlınması gcrcCcn bir mclodi midir.
>oksa zevk alınacak bir şey mi. insan-
lara zevk ve mulluluk vcrccck bir şey
midir'.'
- Enstriimanınız nedir?
1680 Galıado İtalyan yapımıdır.
- Sanatta sizi rahatsız eden şeyler ne-
lerdir?
Severek yaptığım çok şey var. Cage.
Bach, Haydn'a bayılınm. Video kame-
ralannı ve ön sırada oturan çocukları
^evmem. çocuklan sevenm. ama arka
^ı^alarda oturmalan gerekir.
- Müzikte bir geriye dönüş söz konu-
su. Bunu neye bağlıyorsunuz?
Bırçözüm bulmaya çalışıyorlar: ar-
tık hcr şey denendi. Müzik adı verdik-
lcrı herşcyı dcncdilcr. Müzik alctlcrinı
kırdılar.. müzik dcdilcr, scssiz oturdu-
lar. müzik dcdilcr, sonunda dcncnecek
herşey billi ve geriye gerçek müzik kal-
dı.
CRRKonser
Sabnu özcrk obnah
Külrür Servisi - Cemal Reşid Rey
Konser Salonu yetkililen İstanbullu
sanatçı ve sanatseverler adına Cum-
hurbaşkanı Süleyman Demirel'e tcp-
kilerinı dıle getıren bir faks çekııler.
Yetkılilcr metinde, son bclcdiyc baş-
kanlığı seçımlcrinden sonra. kültür
ve sanat hayaünda yapılması planla-
nan değişiklikler nedenıyle, İstan-
buldaki sanat çevrelerinde büyük bir
endişe \e tedırginlik yaşandığını be-
lirtiyorlar: "Basında çıkan haberlere
göre, İstanbul Belediyesi'ne bağlı bü-
tün riyatrolar. Cemal Reşid Rey Kon-
ser Salonu ve kültür merkezlerinde
"milli yazar, milli tiyatro. milli müzik'
uygulamasına geçilmesi düşünülmek-
tedir.
Oysa bilindiği gibi sanat evrensel-
dir. Bu evrenselliktir; ulusları birbirine
bağlayan. tanışıp anlaşmalarını kolay-
laştıran, ortak dillerini oluşturan... Sa-
natta 'milli >e gayri milli' ayrımı yap-
manın çok sakıncalı sonuçlar doğura-
cağı endişesini taşımaktay ız. Yetmiş
yıllık Cumhuriyet döneminde biz
Atatürk çocukları evrensel değerleri
gördük, öğrendik \e onlarla y aşamay a
alıştık. Küçük bir azınlığın bunun ter-
sini istemesi >e zorlaması, Atatürk yo-
lunu benimseyen bizler için asla kabul
edilemez. Yirmi yılını dolduran Llus-
lararası İstanbul Festivali'miz. otuz
dört yıldır faaliyet gösteren Devlet
Opera >e Balemiz, Devlet Tiyatro'-
muz, Şehir Tiyatrolarrmız, Devlet
Senfoni Orkestra'mız, özel tiyatro-
larımız. konservatuarlarunız, resim ve
heykel müzelerimiz, çeşitli sergileri-
miz >e bunun gibi daha pek çok kuru-
luş, halkımızın büyük desteği ve ilgi-
siyle İstanbul'un kültür hayatını zen-
ginleştirmek tedirler.
Son y ıllarda bu kuruluşlara Beledi-
ye'ye bağlı olarak CRR Konser Salo-
nu da katılmıştır. 1993-94 sezonu için-
de bu salonda 175 konser verilmiştir.
Ay rıca çeşitli toplantılar, ödül törenle-
ri, kutlamalarla CRR Konser Salonu
haftanın yedi günü, her kesimden
halkımızla dolup taşmakta, diğer ku-
ruluslar gibi kentimizin kültür ha-
yatını ışıklandırmaktadır. Şimdiden,
1994-95 programı hazırlanmış \e an-
gajmanları yapılmış. ulusiararası bir
komıma gelmiş CRR Konser Salonu'-
nun, kuruluş ve açılış amacından
saptırılarak, belirli bir zihniyetin emri-
ne \erilmek istenmesi, bu salonun iş-
lerliğini tamamen yok edip, kentimizin
ışıklı bir köşesinin kararmasına neden
olacaktır."
Kıuıadada 'Laknin
anavatam Tihrldye'ye övgii'
Kültür Servisi - Kanada'nın baş-
kenti Ottavva'da gerçekleştirilecek
olan Lale Festivali. bu yıl değışik kut-
lamalar. gösteriler, konserler, havai
fişekler ve üç milyon lalenin sergi-
lenmesiyledünyanınilklalelerinianı-
yor. Bu yılki festival. lalenin Tür-
kiycdcn Hollanda'ya gidişinin 400.
y ılı olması nedcniy lc "Lalenin Anava-
tam Türkiye'ye Övgü" tcmasını işli-
yor. Festival. 18-24 mayıs lanhleri
arasında gcrçckleştirilecek.
Festival başkanı Grant Hooker.
festival genel direktörü Michel Gaut-
hier ve yönetim kurulu üyeleri Pame-
la Hooker ve Füsun Ören. bu yıl 43.sü
düzenlenen festivalde Türkıye'yi
tanılacak ve temsil edebılecek konu-
lan araştırmak üzere geçen yıl
ikl kez Türkiye'ye geldiler.
Ottavva'daki Türkiye Büyükelçili-
ği \e Türkiye'deki Dışışleri, Kültür,
Turizm ve Sanayı bakanlıklan ile bir-
likte çalışılarak festivalde yer alacak
bir Türk köyü oluşturuldu. Halılan,
el sanatlan. müzik ve folk danslan ile
Türkıye'yi tanıma fırsatı bulacak
olan zıyaretçıler. festıvalin yer ala-
cağı parkta Türk yemekleri yiyecek-
ler. Festivalin bu yılki konuk konuş-
macısı, İstanbul Kültür ve Sanat
Vakfı Genel Müdürü Meüh Fereli
olacak. Çeşitli Kanada müzik toplu-
luklannın açık hava konserleri vere-
ceğ festival süresince geceleri havai
fişek gösterilen düzenlenecek.