Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 2NİSAN1994 CUMARTESİ
DIZIYAZI
y 27 Mart 1994 yerel seçim
kampanyasınr'Türkiye emin eUere"sloganıyla
sürdüren ve özellikle büyükşehirlerdekikaçak
yapüaşma bölgelerinden aldığı kitlesel destekle
ov oranmıyükselten Refah Partisi, belediye
hızmeüerınde "Osmanhdan"' esinleneceğinı
belirtıyor. GenelBaskan Yardırhcısı Rıza
L'lucak,29 mart günüyaptığı basın toplantısmda
şunları söylüyor. "Bizim önertüğimiz belediyeci-
tik sistemi, Ösmanh împaratorluğu nun ilerkme
devrinde uygulanıyordu. O zaman belediye
başkanı sıfatınt taşıyan kişilere 'şehremini' de-
nirdi. Yam,şehrin endn olan kişisi..."
Benzetmek gibiolmasm ama, 18S4yılında
İstanbul'da "sekremaneti" kurulurken, Osmanh
tmparalorluğu "üerleme" devrinde değil; çoktan
"gerileme ve dağılma" devrine girmişti. Ayrıca
yine şehremanetinin başı olan şehremini, Refahlı
başkanların bugün geidiği gibi seçimle ve halkın
oylanyla değil, "Babtafi" tarafından atanarak ve
"sultan "m onayıyla gelirlerdi. Yine bugünkü
belediyemeclisinin karşıhğı sayılabileeek
"şehremanetimecUsi"de aynı şekilde saraym
atadığı ve esnaflarla memurlann arasından
"uygungörülen"kişilerden oluşurdu.
Rıza Ulucak 'ın bilmediğiya da "açıklamadığı"
bu tarihselgerçek gösteriyor ki eğer Refah
Partisi gerçekten Osmanh dönemindeki
belediyeciliği benimsiyor ve o düzenigeri
getirmek istiyorsa, "bugünkü demokratik
sistemi de ortadan kaldıracak "bir belediye
yasasınm hazırhğmı şimdiden yapıyor demektir.
Çünkü 140yıl öncesinin anlayışını ve kurallarmı
yaşamageçirebılmek, kent halkımn "sadece
yüzde 25 'inin " oyuna dayanan biryönetim
erkiyle mümkün olmasagerek. O nedenle "sehrin
emin kişisini", yüzde 75 oranındaki güvensizlik
oyuyladeğil, doğrudan "atamayla"belirlemek
belkı de Refah 'm bundan sonrakı iktidar
hedefmde y er alıyor...
Aslmda, bugünkü yerel yönelimler ve beledıyeler
düzenimiz, Osmanh dönemindeki kent hizmetine
yönelik kurumlarm elbette kibir devamı
nitelığmde. Örneğın cumhurıyet ilan edildiği
sırada, Türkive de 389 belediye örgülü
huhmuyordu. Busavı, 1994'e gelinceve dek 27OO'e
ulaştı. 1930-1935yıllarında çıkartılan yasalarla,
hem belediyeleryaygınlaştırılmaya başlandı hem
deyöneticileri seçimle belirlenen ve kararlarm da
yine seçilmiş meclis üyelerince aJındığı
demokratik veçağdaş bir yapıya kavuşmaları
sağlandı.
Bu derlememizde, belediyelerimizin ve
belediyeciliğimizin "140yılhk serüvenine"göz
atacağız. Hatta tarihsel bağlantıları
tamamlamak için önce Fatih'le birlikte başlayan,
İstanbul'daki "kadüar" ve "ihtisap ağalan "m da
anımsayacağız, cumhurıyet dönemi belediyeciliği
ve 1980 'liyıllarda gelişen büyükşehir belediyeleri
süreci ise tarih içindeki bu gezimizin son böİümleri
olacak. Ve ardından hem düşünüp hem de
tartışacağız: Uygarlığm beşiğisayılan kentlerde,
' 'demokrasinin kaleleri olmalan için "
güçlendirilen belediyeler, buncayıllık çabadan
sonra "azınhğm oylanyla çoğunluğun yönetiMği
bir monarşiye " sürüklenebilir mi?
1930 'lardan buyana cumhuriyetin laik ve
demokratik ilkeleriyle kurumsallaşan belediyeler,
şeriat ilkeleriyle yönetilebilir mi?..
I. BÖLÜM / OSMANLIKENTÎNDE "KADILAR" DÖNEMİ"
Şehremaneti'nden Büyükşehir
Belediyelerine»wzî:(1854-1994)
İstanbul'u yönetebilmek için Osmanlının ilk önkoşulu "deneyim
ve birikim"di. Bu nedenle Bursa, Edirne, Mekke ve Medine'de
başanlı olamayanlara, İstanbul'un kadılığı da emanet edilmedi...
Kentinkadısı
'îstanbul Efendisi...'
OKTAY EKINCI
Tarih 30 Mayıs 1453. Günlerden
çarşamba. Osmanlı Ordusu'nun İs-
tanbul'a girişinin üzerinden henüz bır
gün geçmiş. Sultan 2. Mehmed'in gös-
tenşli çadın "otağ-ı humayun" süreklı
toplantılara sahne oluyor. İstanbul'-
un fatihı genç padişah, kumandanlan
ve güvendıği "bilge" kişilerle bu gör-
kemli kentin yeniden nasıl imar edile-
ceğını tartışıyor. Kuşatma ve fetih sı-
rasında oldukça tahrip olan yollann,
meydanlann ve binalann nasıl onan-
lacağını konuşuyor.
O gün, otağ-ı humayunda bulunan
formül, daha sonra 1800'lü yıllara
dek. >anı neredeyse 400 yıl istanbul'-
un kent düzeni ve iman için Osmanlı-
nın uyguladığı yönetim tarzını da be-
lirleyecektir.
Sokaklan yıkılan ve yanan binala-
nn enkazlanyla dolmuş, sarnıçlann-
da bir damla bile su kalmamış. her
yönüyle harap olmuş İstanbul'un ye-
nıden eski görkemine kavuşturulması
görevi, Fatih'in danışmanlanndan
olan şair ve bilgin Haırbey Çelebi'ye
verilmiştir. Üstelik, "tstanbul Kadtsı"
unvanıyla birlikte ve hatta o eünden
sonra Istanbul kadılanna "Istanbul
Efendisi'" de denilmesi karanyla...
Hızırbev Çelebi'yi bir görevi nede-
niyle İstanbul'daki ilk Türk belediye
başkanı sayarsak bugünkü belediye-
cilere daha bır yakın olan 1850'li yıl-
lardaki "şehreminiler'"' de içinde ol-
mak üzere örneğin Nurettin Sözen
503 belediye başîcanıydı. Bu yazı di-
zisı hazırlandığı sırada "mazbatasım"
bekleyen Tayyip Erdoğan ise aynı ta-
nhsei zincir içinde İstanbul'un 504.
belediye başkanı olacak.
400yıIda422kadı ~
Hızırbey Çelebi, Istanbul Kadılığı
görevini, tıpkı bugünkü belediye baş-
kanlan gibi "beş yd" yaptı. Bu süre
içerisinde kentin sorunlanylaövlesine"
ilgilendi ki, öylesine yardıma koştu kı
halk arasındaki "Hızır gibi yetjşti" sö-
zünün bir kaynağının da Hızırbey Çe-
lebı olduğu söylenir.
Daha sonra şehremanetinin kurul-
duğu 1854 yıhna dek, İstanbul'a 422
kadı hızmet etti. Bunlar arasında hal-
kı saraya karşı koruyan. o nedenle de
"kellesinden olan'
5
kısa ömürlu olan-
lar bulunduğu kadar, padişahın tüm
gücünü arkasına alarak "Istanbul'u
titreten" kadılar da vardı ve oldukça
ün yapmışlardı.
İstanbul Kadılığı, aslında salt bu
kentin değil, diğer Osmanh kentleri-
nın de yönetimınde etkili olan. 400
yıllık bir model oluşturmuştur. Kimi
kaynaklara göre örneğin fspanya'da
da belediye başkanlanna "El'Kadı"
sözcüğüne benzeyen "Alkad" (Alca-
de) denilmesi. bu kurumun Osmanh
dışında da belediyeciliğin ilk adımıru
oluşturduğunu göstenyor.
Kadılann, oldukça güçlü yetkileri
vardı. Özellikle esnaf, hemen her yö-
nüyle kadıya bağlıydı. Vergi koymak,
denetlemeİc, cezalandırmak... hep ka-
dılann elindeydi. Askerlik dışında
kent halkımn tüm "sivil" sorunlanyla
da kadılar ılgilenirdi.
Yine Fatıh döneminde, İstanbul'-
un dört "kadılık bölgesine" aynldığı
da biliniyor. Tarihi vanmadanın bu-
günkü Eminönü ve Fatih ilçelerini
kapsayan "Suriçi" bölgesine bir tek
kadı bakıyordu. Diğer üç kadı ise Ga-
lata, Eyüp ve Üsküdar'dan sorumluy-
dular. Bunlardan Galata Kadıbğı
aynça. Boğaziçi'nin Rumeli yakası-
na, Üsküdar kadılığı ise Anadolu ya-
kasına bakıyordu. Çekmece, Çatalca,
Silivri gibi bölgeler de Eyüp KadılığY-
na bağlanmıştı.
Zamanla İstanbul büyüyüp kentsel
sorunlan da çoğalınca, kadılann yar-
dımcılan olan ve "naip" denen görev-
liler de kadılık yönetiminde ağırlık
kadılık kurumunun halk üzerindekı
saygınlığını ve otontesıni zedelıyor
diye vorumluyorlar.
Kadılık döneminde. çarşamba gün-
leri İstanbul \e İstanbul halkı içinçok
önemli bir gündü. Çünkü o gün, İs-
tanbul (Suriçi). Eyüp, Galata ve Üs-
küdar kadılan, sadrazamın başkanlı-
ğında toplanırlardı. Faşakapısı'nda
yapılan bu toplantılarda hem önemli
davalara bakılır hem de kentin genel
sorunlan gözden geçırilirdi. Toplantı-
dan sonra işe yine sadrazam. yanına
da özellikle İstanbul Kadısı'nı alarak,
tartıştıklan konulan "yerinde görmek
üzere" denetleme gezısine çıkardı.
Bugün Fatih'te kurulan ve kunıl-
duğu semtle de aynı adı taşıyan "Çar-
şamba Pazan"nın o dönemlerdeki bu
divan toplantısından ötürü yüzlerce
yıldır İstanbul'un "en büyük pazan"
olduğu söylenir. Çünkü, çarşamba
günleri kadı toplantıda olduğundan,
"denetim boşluğundan" yararlanan
tüm pazarcı esnafı. Çarşamba'da top-
lanırlar.
A stanbul Kadılış, aslında
salt bu kentin değil, diğer
Osmanh kentlerinin de
yönetiminde etkili olan, 400
yıllık bir model
oluşturmuştur. Kimi
kaynaklara göre örneğin
İspanya'da da belediye
başkanlanna "El'Kadı"
sözcüğüne benzeyen "Alkad"
denilmesi, bu kurumun
Osmanh dışında da
belediyeciliğin ilk adımını
oluşturduğunu gösteriyor.
İstanbul kadısının, naipler dışında
en büyük vardımcılan "subaşı, "ihti-
sap ağası", "çöplük subaşısı", "mimar-
başı" gibi kent hizmetleriyle ılgili di-
ğer görevlilerdi.
Aynca yine İstanbul Kadısf nın gö-
revleri arasında. "dileneileri kent dışı-
na ko\mak", "gümrükleri denetle-
mek", "kalpazanlan >e hırsızlan ya-
kalamak", "kayıkçılan >e iskeleİeri
denetlemek" "esir ticaretinin usulüne
uygun olmasını sağlamak" gibi başını
kaşıyacağı vakit bulamayacağı işler
vardı. Ve elbette kentteki binalann
geçerli "nizamlara göre" inşa edilme-
sini denetleme yetkisi de yine kadıya
aitti.
İstanbul'da, bütün bu işlerde orta-
ya çıkan anlaşmazlıklan çözmek ya
da kadınm verdiği cezalan uygulat-
mak için de belli semtlerde kurulmuş
mahkemeler vardı. En ünlüsü, esna-
fın da hem çok yoğun hem de "belalı-
lannuı" bulunduğu Mahmutpaşa
Mahkemesi'vdi. Balat, Ahi Çelebi ve
Davutpaşa ise diğer mahkemelerdi...
İhtisap ağalan
İstanbul'da şehremanetinin kunıldugu 1854 yılına kadar 422 kadı hızmet etti. Kadıların, çok güçlü > etkileri vardı. Özel-
likle esnaf, hemen her yönüyle kadı>a bağlıydı. \ ergi koymak. denetlemek, cezalandırmak, hep kadılann elindeydi.
kazanmaya başladılar. Örneğin. en
hızh büyüyen ve "Haslar Kadılığı"
adı venlen Eyüp'e. 17.yüzyılda 700
köy bağlanmış ve kadı adına davala-
ra bakabılen 26 naip görev yapar ol-
muştu. Galata Kadılığı da 300 köye
bakmak zorunda kalmıştı.
İstanbul için önce "deneyim"
Yine o dönemlerde. İstanbul Kadısı
olabilmek için de daha önce "önemli
kentlerde" bu görevi başanyla yapmış
olmak geleneği oldukça etkıliydi.
Önemli kentler ise hiç kuşkusuz İs-
tanbul'dan önce "pa>'ı-taht" (baş-
kent) olan Bursa ve Edirne'vdi.
Uzunca bir süre, Bursa ya da Edir-
ne'de kadıbk vapmavan, istanbul'un
yönetimine getirilmedi. İzleyen dö-
nemlerde ise özellikle 18. yüzyılda,
"bilgi ve deneyim birikimi için" bu iki
eski başkent de yetersız görüldü ve sa-
dece Mekke, Medine gibi diğer büyük
ve "uzaktaki" kentlen \ıne başanyla
yönetebilenlere ancak İstanbul "ema-
net" edilebıldi.
Kadılık kurumunun ve geleneklen-
nın bir başka ilginç aynntısı ise za-
manla bu görevın "bir yıla" dek indi-
rilmesi ve bir yıllanru dolduran İstan-
bul kadılannın. bu kez Anadolu Ka-
zaskerliği görevine atanmalandır.
Osmanlının, İstanbul kadılan için
onca bilgi ve deneyim birikimini ara-
masından sonra, tutup sonunda sade-
ce bir yıllığına kadılara bu görevi ver-
mesi kimilerine göre "rüşıeti önle-
mek" amacını taşıyor.
Çarşamba divanı
Kimi araştırmacılar ise kadının
"beceriksiz" olması durumunda,
halkın ve İstanbul'un zarar
görmemesi için sürenin bir yıla
indinldiğıni ileri süriiyorlar. Çünkü
bır kadıvı görevden almak. onun ve
Kent yönetiminde kadılık düzeni
350 yıl kadar böylesi kurallar ve gele-
neklerle sürdükten sonra. 19. yüzyıl
başlannda "ihtisap ağalığı" da güç-
lenmiş ve yetkilerle donatılmıştır.
Esnaftan vergi toplamayı da üstle-
nen ihtisap ağalan, 1826'da çıkartılan
bir nizamname ile "tartıya \e ölçüye
bile kanştıranları" hapse atmak, hat-
ta "falakaya yatmnak" yetkisini de
aldılar. Böylece 1854'te şehremaneti
kuruluncaya kadar, bır yandan kadı-
lar ve naipleri, öbür yandan da ihtisap
ağalan. İstanbul halkımn veesnafının
gıderek "korkulu rüyaları" oldular...
POLTTtKA VE ÖTESİ
MEHMED KEMAL
Yarın: şehremini
yılları...
Seçimlep Hileli Denken...
Bundan yaklaşık elli yıl önce, 1946 seçimlerinde hile
yapılmıştı. Sandıklar kaçırılmış, parçalanmış, oy pusula-
ları dağılmış, yakılmış, tutanaklar yitirilmiş, seçimlerde
bir rezillik ortalığı sarmıştı.
Oylar...
Pusulalar...
Mühürler...
Bir yandan öte yana aktarılan seçmenler...
Çok partili seçime yeni girmiştik Nasıl seçim yapıla-
cağını, oyların nasıl atılacağını, sandıkların nereye ko-
nacağını, seçim hücrelerinin yerini bilmiyorduk. Herşey
darmadağın olmuş, her şeyi yüzümüze gözümüze bu-
laştırmıştık. Demokrasinin binbir türlü oyunu vardı. Biz
ise oy pusulası ile sandıktan oluştuğunu sanıyorduk.
Bizseçimi 'açıkoy', 'gizlisayım'sanmışbk.Oylarıher-
kesin gözü önünde attık, sayımı herkesten gizli yaptık.
Ismet Paşa hep söylerdi:
"Biz seçimi 'açık oy', 'gizli sayım' sanıyorduk."
Bunun tümden tersiydi.
Oylar atılıp, sonra sayılmaya başlayınca anlaşıldı ki
Halk Partisi gümbür gümbür gidiyor. Halk Partisi'nin
partızanları hemen sandıklara el attılar, oyları kendileri-
ne göre elden geçırip hıleye başvurdular.
Onun için bu seçimlere "hileli" ve "şaibeli" seçimler
denir. Seçime hile karıştı mı ondan hayır gelmez. Nite-
kim Halk Partisi'nin de işine yaramadı, kaç yıl oy hırsız-
lan olarak anıldılar. Sonunda bir çare arandı. Ismet
Paşa, muhalefet partisinin lideri Bayar'ı Çankaya
Köşkü'ne çağırdı. Ya seçimler yenilenecekti, ya da bir
çare bulunacaktı
Ismet Paşa, seçimlere hile karıştığını kabul ediyordu.
Ancak bu hile, seçimi başından sonuna kadar değiştire-
cek bir genişlikte miydi? Yoksa belli bir ölçüde seçimleri
yenilemeye goturecek gibi değil mıydi?
Bayar, Demokrat Parti'nin memleketin bütün illerine
yayılmış bir örgütü olmadığını, belli illerde hile bulundu-
ğunu, onun için yenilemeye gerek bulunmadığını söyle-
di.
Seçimlerde hile vardı ama, seçimleri bütünüyle değiş-
tirecek gibi değildi. Vatan gazetesi Başyazarı Ahmet
Emin sonuçları şöyle noktaladr
"Seçinv DP kazanmadı ama, Halk Partisi yitirdi."
Muhalefet seçimi kazanamıyor, ama iktidar partisi yi-
tiriyordu. İşe buradan başlamak gerekiyordu. Artık se-
çimler üstüne tartışılmayacak, tartışan olursa sıkıyöne-
tim, çaresıne bakacaktı. Eldeki yırtılmış kâğıtlara,
yanmış, yakılmış döküntüye göre seçime bir ad kondu;
sonuç sayılara döküldü' CHP 396, DP 62, bağımsızlar da
7 milletvekilliği kazanmışlardı İktidar partisiyle, muha-
lefet partisinin kodamanları böylece Meclis'e girmişler-
di.
Demokrat Parti ileri gelenleri sokaklarda "Seçimde
hile var" dıye bağırıyorlardı, siyasi kulislerde ise sonu-
cu olduğu gibi kabul ediyorlardı. Hileli seçim de uzun
yıllar söylendı durdu. Bu yıllar içinde siyasetçilerden
hiçbir kimse seçimlerde hile yapamadı. Ülkenin dürüst
seçime büyük bir alışkanlığı var. Seçimler yargının de-
netim ve gözetimi altında yapılır.
Yıllar sonra hileli bir seçim savıyla karşılaşıyoruz. Re-
fah Partisi (dinsel parti) ağır bir seçim suçlamasıyla kar-
şı karşıyadır. Siyasal olgunluk içinde bu suçlamadan
kurtulması gerekir. Hakça bir seçime alışmış bir ülkede
'hileli', 'şaibeli' seçim karalaması çok ağırdır.
Bir de belediye başkanı, Aziz Nesin'in adının İstan-
bul'da hiçbir yere konmayacağını söylemiş, ayıp olmu-
yor mu? Ortada karalamalı bir seçim varken...
BULMACA
1 2SOLDAN SAĞA:
1/Bir tür nişasta helvası. 1
2/ Dil devriminin ilk >ıl-
lannda "belediye" anla- 2
mında kullanılan söz- ~
cük... Yumuşak başlı.
itaat eden. 3/ Türki\e ile 4
sınırlan olan ülkelerin sı- g
nır bölgeleri içinde otu-
ran Türk vatandaşlanna 6
serbestçe gidip gelmeleri 7
için \erilen belge. 4/ Orta
Anadolu'da bir göl... Bir 8
gömleğin ya da elbisenin g
göğüs kısmına büzgülü
olarak iliştırilen dantel süsleme. 5/
Bır nota... Şarkı. türkü... "Ehl-i
hâle kaiUz — ehline aldanmazuz"
(Şeyhülislam Yahya). 6/ Bır pey-
gamber... Su . Lantan elementi-
nın simgesi. 7/ Eski bir ağırlık biri-
mi... Minare. kubbe, sancak direği
gibi şeylerin tepesinde bulunan, ay
>ıldız va da lale biçıminde süs. 8/
Yenüzü parçası. 9/ Eski Türkler-
de k'utsal sayılan hekım.
YTJKARIDAN AŞAĞIYA:
1/Kuzey Amerika'nın en büyük gölü. 2/ Ginşik süsleme. 3/ Kı-
sa bacaklı bir köpek cinsi... Aşık ve bilye oyunlannda kullanı-
lan, içi ovulup kurşun akıülarak ağırlaşiınlmış boyalı kemik. 4/
İkaz... Mesafe. 5/ Eski Mısır'da güneş tannsı... Kaknn da deni-
len kürk hayvanı. 6/ Duyu organlannın dıştan algıladığı bir
nesnenın bılınce yansıyan benzeri... Mobilya kasası. 7/ Yıkanı-
lan yer, hamam... Takımlar grubu. 8/ Mısır'ın plaka işareti...
Bır ya da birçok dansçı tarafından yorumlanan koreografık gös-
teri. 9/ Koroner damarlan genişletici ilaç.
Eski Beyoğlu'na
yakışan, hiç
sunulmamış güzellikte
müzik sunuyoruz?..
Kaçırmayın...
Restaurant
Cafe - Bar
251 00 00
TİYATROVETV
YAZARLARIDERNEĞİ
TİYATRO KURSLARI
Ders verecekler
Deniz Gökçer, Serpil Tamur,
Prof. Raik Alnıaçık, Refik
Erduran, Turan Oflazoğlu.
Dersler
Oyun-Senaryo-Drama
Oyunu-Diksiyon-Fonetik,
Dramaturji-Sahne-Rol ve
Mimik
Başvuru:
15Nisan 1994 tarihıne kadar
Tıyatro ve TV Yazarları
Derneği
Yıldız Sarayı-Beşiktaş
Tel.212-2591636
ESKİ ÇAĞDA EGE VE İZMİR
Değerli arkeoloğumuzOrd. Prof. Dr. Ekrem
Akurgal'ın bu yeni yapıtı Yaşar Eğitim ve
Kültür Vakfı (İzmir) tarafından yayımlandı.
Büyükboy, lüksbaskı, özgün resimlerle.