Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
4MART1994CUMA CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Erbakan'a göre
diğer paptiler
yamyam
• Haber Merkezi - RP Genel
Başkanı Necmettin Erbakan
Trabzon'da yaptığı
konuşmada RPhakkında
ortaya atılaniddialan "çete
işi" olarak nitelendirirken
iddialan ortaya atanlan da
"tamtamcı" ve "yamyam"
diye tanımladı. Erbakan,
kendi dışındaki siyasi
partilere "gavur aşıklan"
dedi. Erbakan, İstanbul'da
katıldığı biriftaryemeğinde
yapüğı konuşmada da, 40
gündür Türkiye'yi gezdiğini,
Istanbul'a müjde vermek için
geldiğini belirterek "Bugüne
kadar millet seçimlerde
oyunculan değiştiriyordu.
Bu defa dünyayı değiştirecek.
Nereye gitsek halk Refah
diyor. İktidara geliyoruz.
İstanbul'u kesinlikle
kazanacağız" dedi.
Çiller'den
DYP'ye:SHP'ye
yöklenmeyin
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu)-TBMM'de
dokunulmazlıklann
kaldınlması görüşmeleri
sırasındaSHPveDYP
milletvekilleri arasında çıkan
tartışmalann karşılıklı
"koalisyonu bozma"
tehditlerine dönüşmesi
üzerine Başbakan Çiller
devreyegirdi. Çiller"in, dün
akşam Başbakanlık
Konutu'nda Devlet
Bakanlan Bekir Sami Daçe,
Necmettin Cevheri; Orman
Bakanı Hasan Ekinci ve bir
grup milletvekiliyle yaptığı
toplantıda, "Bu koalisypn
1996'ya kadar sürecek. İşi
yokuşa sürmeyin. Ortamı
gerginleştirmenin anlamı
yok. SHP'yeyüklenmeyin"
dediği öğrenildi. Çiller.
milletvekili ve bakanlardan,
seçim gezilerinde de bu
konuyaduyarlıhk
göstermelerini ve SHP'yi
suçlayıcı konuşmalardan
kaçınmalannı istedi. Çiller,
dün aynca M HP Genel
Başkanı Alparslan Türkeş ile
görüştü. Türkeş'in. MHP
olarak hükümete destek
vermeye devam edeceklerini
Çiller'e iletüği öğrenildi.
Meclis seçim
tatilinde
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosıı)-TBMM,8
milletvekilinin
dokunulmazlıklannı yıldınm
hızıyia kaldırdıktan sonra
seçim tatiline girdi. Partilerin
anlaşması üzerine alınan 15
günlük tatil karan sah
gününden itibaren yürürlüğe
konulacak. TBMM, yasal
olarak 23 mart çarşamba
günü açılacak, ancak 23-24
mart günleri Meclis'te. yerel
seçim nedeniyle çoğunluğun
sağlanması beklenmiyor.
TBMM'nin, seçim
sonrasında 29 mart sah günü
toplanması veçalişmalanna
başlamaa bekleniyor.
Kesici'den
Livaneli'ye
eleştiri
• İstanbul Haber Servisi -
Anavatan Partisi İstanbul
Belediye Başkan adayı Ilhan
Kesici, SHP adayı Zülfu
Livaneli 'nin Karadeniz suyu
projesini "Cahillik ve
heveskarhk" olarak
nitelendirdi. Daha önceden
planladığı İstanbul gezisini
rahatsızhğı nedeniyle başka
bir güne erteleyen Kesici, dün
kısa bir basın toplantısı
yaparak istirahate çekildi.
Zülfii Livaneli'nin
Karadeniz suyunun
damıtılarak kullanıhnası
projesinin sadeceenerji
maliyetinin bile
İstanbul'daki suyun
maliyetiyle eşit olduğunu öne
süren Kesici, 250 milyon
dolarlık bu projeyi
üretenlerin cahillik ve
heveskarhk içinde
bulunduğunu söyledi.
Karayatetn'ın
IANKARA (ANKA)-
Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Murat
Karayalçın'ın danışmanlan
Birsen Karaloğlu, Dursun
Bila ve Ümit Gürtuna,
başbakanlık müşavirliklerine
atandılar. Karaloğlu, Bila ve
Gürtuna'nın atama kararlan
Resmi Gazete'de
yayımlanarak yürürlüğe girdi.
Resmi Gazete'de yayımlanan
diğer kararlarla PTT İşletme
Genel Müdürlüğü Yönetim
Kurulu üyeliğine Murat Atak
ve PTT İşletme Genel Müdür
Yardımcıhğına Sevki
Develioğlu atanırken, Etibank
Genel Müdür Yardımcısı ve
Yönetim Kurulu üyesi
İbrahim Bilgen başka bir
göreve atanmak üzere
görevinden alındı. İbrahim
Bilgen'den boşalan göreve ise
Uçman Tekin getirildi.
ANAPlideri Yılmaz, haksız gözaltılann hukuk devletindeyara açtığını söyledi:
Gözaltı,Meclis'ehakaret
OSMANAYDOĞAN
MERSİN - ANAP Genel Başkanı
Mesut Yılmaz, Türkiye'nin en önemli
sorununun terörle mücadele olduğuna
ve DYP ile SHP arasındaki görüş
farklılıklanna dikkat çekerek, "Bu koa-
lisyonda kan uyuşmazlığı var, kanlan
birbirini tutmuyor" dedi. Yılmaz, dün
Mersin'deki seçim gezisı sırasında gaze-
tedlerin sorulan üzerine. dokunul-
mazhğı kaldınlan milletvekillerinin
Anayasa Mahkemesi'ne itiraz haklan
bulunmasına ve henüz kararlar Resmi
Gazete'de yayımlanmamasına karşın
Meclis'in etrafı çevrilerek gözaltına alı-
nmalannı "Meclis'in manevi şahsiyetine
yapılmtş bir hakaret" olarak niteledi.
Yılmaz, seçim kampanyasını Mersin
ve Erdemli ilçesinde partisince düzenle-
nen mitinglerde yaptığı konuşmalarla
sürdürdü. Mesut Yılmaz'ın seyahat etti-
ği seçim otobüsüne PKK tarafından
bombalı saldın yapılacagj ihban üze-
rine olağanüstü önlemler alındı.
"Hukuk skandah"
Başbakan Tansu ÇUleri. "Gelmiş
geçmiş en güvenihnez Başbakan" olarak
niteleyen Yılmaz, başansızlıklar ortaya
çıkükça geçmiş yönetimlerin suç-
landığını belirterek. şöyle konuştu:
"Koalisvonda kan uyuşmazlığı var.
Kanlar birbirini rutmuvor. Koalisyon, iki
atın çektiği arabaya benziyor. Atlardan
biri sağa, biri sola çekiyor, araba yürii-
miiyor. Hiçbir sorun çözülmüyor."
Yılmaz. gazetecilerin sorulan üzerine,
dokunulmazhğı kaldınlan milletvekiHe-
rinin gözaltına alınmalannı "Meclis'in
manevi şahsiyetine yapılmış bir hakaret"
olarak niteledi. Yılmaz. Hasan Me-
zarcfnın dokunulmazlığı kaldınlma-
dan gözaltına alınmasını da eleştirerek,
bu gözaltıdan İçişleri Bakanı'nın haberi
olmamasını "Emniyet güçleri artık İçiş-
leri Bakam'na bilgi verme gereğini bile
duymuyorlar" diye niteledi. Yılmaz,
" I stelik bu açıkça bir suçtur. Tam bir
hukuk skandalı yaşanmıştır" dedi.
Yılmaz. şöyle konuştu:
"DEP'lilerin dokunulnıazlıklarının
kaldırılmasını isteyen ilk parti biziz. An-
cak, dosyaların uzun süre bekletildikten
sonra apar topar meclise getirilmesi her-
kesin çok yakından bildiği Sa> m Çiller'in
siyasi istismar girişimlerinden biridir.
Çiller'in bu yaklaşımı bizûn tavrunızı de-
ğiştirmemizi gerektirmediği için olumlu
oy kullandık."
Milletvekillerinin Anayasa Mahke-
mesi'ne itiraz haklannın dikkate alı-
nmadığını vurgulayan Yılmaz, "Bun-
ların yurtdışına çıkmaları engellenebilir-
di, ya da başka yollarla güvenlikleri sağ-
lanabüirdi. Yapılmış olan Meclis'in iti-
barını ayaklar altına alan bir sorumsuz-
luk örneğidir. Bunun sebebi de hükümet-
tir. Aslında o kişilere değil. Meclis'in ma-
nevi şahsiyetine japılmış bir hakarettir.
Başbakan bu hakaret karşısında suskun-
dur. Dola\Lsı\la, maalesef haklı bir me-
selede yanlış, haksız, acemice davranışlar
vüzünden hukuk devleti, parlamento
yara ahnıştır" dedi.
Baykal:
SHP İstanbul başkan adaylarının basına tanıtıldığı toplantıda büyükşehir belediye başkan ada\ı Zülfu Livaneli ve halen baş-
kanlığı sürdüren .Nurettin Sözen, ellerini havada kenetleyerek güç gösterisi yaptılar. (Fotoğraflar: HATİCE TUNCER)
SHP ilçeve beldeadavlanıu taıııttı
İstanbul Haber S^rvisi -
SHP İstanbul'daki 33 ilçe ve
34 belde adayını kamuoyu-
na tanıttı. SHP Genel Baş-
kan Yardımcısı Önay Alpa-
go, aday tamtımını Hilafetin kaldınlışı-
nın 70. yıldönümünde yaparak, anlamlı
bir mesaj vermek istediklerini söyledi.
SHP'nin bir çoğu ön seçimle belirlen-
miş adaylan dün Taksım The Marmara
Oteli'nde düzenlenen toplantıyla tanıül-
dı. Kalabahk ve coşkulu bir partili gru-
bunun katıldığı toplantıya gelen Beledi-
ye Başkanı Nurettin Sözen uzun süre
ayakta alkışlandı. Sevgi gösterisinden
duygulanan Sözen'in bir ara gözlerinin
dolduğu göriildü. Büyükşehir adayı Zül-
fu Livaneli de salona "Zülfii'yle eİele za-
fere" sloganlan arasında girdi.
Toplantının açış konuşmasını yapan
Genel Başkan Yardımcısı Önay Aİpago,
bütün poüü'kacıjann "İstanbul'u istediği-
ni" belirterek, "İstanbul'un sol kültüriine
ve şosyal dcmokrasiye sahip çıkalım ve biz
de İstanbul'u vermeyelim" dedi.
Diğer partilerde bir "İstanbul korkusu
ve fobisi" başladığını savunan Alpago.
"korkunun ecele faydası olmadığını" söy-
ledi.
Daha sonra konuşan Büyükşehir bele-
diye başkan adayı Zülfü Livaneli de 27
martın "SHP'nin İstanbul bayramı" ola-
cağını ileri sürdü. Bütün ilçe belediye
başkan adaylanyla İstanbul'da başlatı-
lan hizmetleri sürdürmeye ve yeni İstan-
bul'un miman olmaya talip olduklannı
anlatan Livaneli de son zamanlarda di-
ğer partilerde "panik başladığını" savun-
du. Livaneli, şunlan söyledi:
"Bu panik yerini giderek çirkinjesen.
saldırganlaşan bir üslııba bırakıyor. İstan-
bul tarih bo\ unca dünyaya çok şey hediye
etmiştir anıa bir tane vardır ki Tiirki> e'ye
'İstanbul beyefendisi' devimini hedi\e
(
et-
miştir. İstanbul'da belediye başkan aday-
lığma talip olan arkadaşların hangi parti-
den olursa olsun ilk önce uyması gereken
kural bu zarif şehrin, zarif belediye baş-
kanlan olmaya özen göstermeleridir. Bizi
ne kadar sokak kavgasına, alıştıkları üs-
luba çekmeye çalışn*larsa çalışsınlar, biz o
düzeye inmeyeceğiz ve nezaketimizi ko-
ruyarak mücadele edeceğiz. İstanbul'da
dalga dalga yayılıyor coşku. Bu büyük
coşku riizgara, fırtınaya dönüşüvor. İlçe
belediye başkan adaylarımızla biz, bu
futmayla 27 martta zafer ba\rağmı İstan- S H P Şişli adayı Fatma Girik de diğer aday-
bul'a dikeceğiz." larla birlikte tanıtım toplantisındaydı
Siyaset
dinselleşti
İstanbul Haber Servisi - Cum-
huriyet Halk Partisi Genel Baş-
kanı Deniz Baykal. "hilafetin
kaldırılmasının 70. yüdönümü"
nedeniyle düzenlenen toplantı-
ya katıldı. CHP İstanbul İl
Merkezfnde yapılan toplanü-
da konuşan Baykal, hilafetin
kaldırılmasını sosyal, siyasal
değişimin temel karan olduğu-
nu belirterek, bu temel değişi-
min Türkiye'yi modern. çağ-
daş, laik bir duruma getirdiğini
söyledi.
İktidan. 70 yıl önceki insan-
lann gösterdiği duyarlıhğı gös-
termemekle suçlayan Baykal,
siyasetin dinselleştirildiğini sa-
\undu. Atatürk'c vedevrimleri-
ne yapılan saldırılardan iktidan
sorumlu tutarak. "Çok somut
bir şekilde görülüyor ki, iktidar,
dinsel bir rüzgarı arkasuıa ala-
bilmek için devlet içerisinde
oluşturduğu kadrolarla siyasetin
dinselleşınesine neden olmuştur"
dedi.
Hilafetin kaldınlması ka-
rannın Atatürk devrimlerinin
özü olduğunu belirten Deniz
Baykal. bügün karşılaşılan so-
runların bir kısmının bu karar-
dakı sapmalardan kaynak-
landığını söyledi. Eğitimin din-
sel etkiye açıldığı görüşünü sa-
vunan Baykal. 2.5 \ıl içerisinde
dinsel eğitim kuruluşlarının beş
katarttınldığını belirterek. "Bu
sorumluğun vebalinden, laiklik
söylemleriyle, mitinglerle kur-
tuİmayaçalışıyorlar" dedi. SHP
Genel Başkanı Murat Kara-
yalçın'ın "Biz I993'ten bu vana
İaiküğe karşı bir tehlikenin oldu-
ğunu söyledik" sözlerini eleşti-
rerek, "Siz iktidar ortağısınız
konuşacağımza neden bu tehli-
keyi ortadan kaldırmak için
çaba harcamadınız" dedi.
Baykal, eğitim birliği çerçe-
vesinde yetişmiş kuşaklann de-
moratik ve laik cumhuriyetin
güvencesi olduğunu da söyledi.
ÜGÜ
Cumhurbaşkanı, ekonomik sorunlann kendi döneminden kaldığına ilişkin sözleri sert şekilde yarutladı
Demirerden Çiller'e: Hükümet, ağlama duvarı değildir
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel,
Başbakan Tansu Çiller'in, ekonomide
yaşanan sorunlann ilk koaüsyon hükü-
metinden kaldığına ilişkin sözlerine sert
karşıhkverdi.
Demirel, "Kendisi 49. hükümette eko-
nomik işlerin önemli kısmından sorum-
luydu. "Bugünkü sorunun nedeni 8 ay
önceki hükümettir' deniyorsa buna kim-
se inanmaz. Hükümet ağlama duvarı de-
ğildir. Yapacaksınız, çare bulacaksımz.
Bugünü dünle kurtaramazsm, yaruıla da
kurtaramazsın" dedi. Demirel, dünkü
kabullerinin ardından gazetecilerin so-
rulannı yarutladı. Ekonomideki geliş-
melere ilişkin bir soru üzerine. gehşme-
lerden kaygı duymadığını ve parüğe ge-
rek olmadığını bildiren Demirel. tüm ke-
simleri "soğukkanlı" olmaya çağırdı. De-
mirel. şöyle konuştu: "Şimdi bir süredir
buraya gelen müracaatlar Türkhe'de he-
nüz güven ortamının tesis etmediğini gös-
teriyor. Burada otomobil yan sanayii
üreticileriyle konuştum. 1993'ün iyi bir
sene olduğunu hepsi kabul ediyor. Son iki
ay zarfında ne oldu ki her şey allak bullak
olsun. Bu geçiçi durumdur."
Demirel. bir gazetecinin. "Başbakan
Çiller dün (önceki gün) vapılan DYP Gnı-
bu toplantısında. ekonomide yaşanan so-
nınları ilk koalisum hükümetinden de>-
raldıklan söyledi. Bunu nasıl değerlendüri-
yorsunuz?" sorusu üzerine. bu tür tartı-
şmalara girmeyeceğini belirterek. koalis-
yon hükümctinin 500 günlük hesabını
"çok parlak" bıçımde verebıleceğıni söy-
ledi. Türkiye'nin yaşadığı sorunlan geç-
mişe yıkmanın doğru olmadığnı ifade
eden Demirel." \'anı eğerhaziranda Tür-
kiye, bugûnden daha iyidiyse bugünün ku-
surlarını haziran avına vıkmak mümkün
olmaz. Kaldı ki, birçok kerede söyledim,
kendisi 49. hükümette 18 ay Hazine. plan-
lama ekonomik iskrinin önemli
ktsmından sonımluydu. Oyle tartışmalara
gerek yok. Siz bugüne çare bulun, bugüne.
Bugünkü dumımı izah etmez bu. Bugünü
dünle kurtaramazsın. Yannla da kurtara-
mazsın. Kim bir şey büiyorsa bugüne çare
bulacak. "Bugünkü sorunun nedeni 8 ay
önceki hükümettir" deniyorsa buna kimse
inanmaz. Kaldı ki, ben bugünkü durumu
savunuyonım. Bu gececektir filan diyo-
rum bir de savunuyonım yani. İnanarak
yapıyomm bunu" diye konuştu.
POLİTİKA GÖNLÜGÜ
HİKMET ÇETİNKAYA
DEP (Hayı...
27 Mart yerel seçimlerine 23 gün kala DEP milletvekilleri-
ritn ve Hasan Mezarcı'nın dokunulmazlıklannın 'hızla gün-
deme gelmesinin' hemen ardından 'hızlı arındırmanın'
temel nedenini nasıl açıklayabilirsiniz?
Demokrasi bir yaşam biçimidir. özgürlükler, demokrasi
içindeki geniş yelpazede yer alır. Insanı ürküten düşünce-
ler olsa bile bundan korkulmaması gerekir.
SHP eski Genel Başkanı Erdal Inönü, "dokunulmazlıkla-
rın kaldırılmasına neden karşı" olduğunu açıklarken şöyle
diyor:
"llke ve pratik açılardan bu dokunulmazhklann kaldırıl-
masının yanlış olduğuna inanıyorum..."
Erdal İnönü, "/WtevepraWr"olarakadlandırdığı "karşıçı-
kışına" gerekçe olarak "demokrasi"yi gösteriyor ve şu
önemli öğelerin altını çiziyor:
"Her zaman savunageldiğim bir ilke, düşünce özgürlü-
ğünün, demokrasinin ve daha genel olarak insan yaşamı-
nın temelbir niteliği olduğudur. Bu bakımdan zararlı fikirle-
rin de söylenmesinden korkulmamasını, zararlı fikirler
söylenmeden hangi fikirlerin doğru olacağının anlaşılama-
yacağını, bu yapılmadan sağlıklı fikirlerin toplumca içten-
likle benimsenmeyeceğini her zaman ve her fırsatta öne
sürdüm..."
Erdal inönü, her çağdaş insan gibi demokrasiyi bir ya-
şam biçimi olarak görüyor...
Acaba dokunulmazlıkları kaldınlan DEP milletvekilleri ve
Hasan Mezarcı demokrasiyi bir yaşam biçimi olarak görü-
yorlar mı?
Bize kalırsa hayır!
Çunkü kimi DEP'liler bugüne dek demokrasiyi bireyin en
temel hakkı olarak görmediler, yaşam hakkının bir insan
hakkı olduğunu savunmadılar. Güneydoğu'daki Kürt soru-
nuna demokrasi penceresınden bakmadılar.
Tuzla'da 5 genç subay adayı öldürüldii ve ertesi gün söz-
cüleri gazete, şu manşeti attı:
''Savaş devam ediyor..."
Aynı gün Hatip Dicte açıklama yaptı:
"Onlar da askeri hedefti..."
Zaman zaman konuştuğumuz gibi DEP mılletvekillerine
sorardık:
"Siz niçin PKK'yi kınamıyorsunuz?"
Genellikle şu yanıtı alırdık:
"Biz her iki tarafın yaptıklarını bugüne dek kmamadık.
Biz akan kan dursun istiyoruz..."
DEP milletvekilleri gibi düşünen aydınlar ve gazeteciler
de var bugüntoplumumuzda. Onlar sermaye-emekçelişki-
sıni bir kenara atıp "Kürt ırkçılığını" solculuk tepsisinde
gündeme tutmaya çabalıyorlar.
DEP milletvekilleri parlamentoda görev yapıyorlar, dağ-
da savaşmıyorlar. O yüzden oyunun kuralları vardır. Zaten
demokrasilerde bu kurallara uymak zorundasınızdır.
PKK Güneydoğu'da DEP dışındaki siyasi partıleri ve ga-
zeteleri "burjuvazinin temsilcileri" olarak açıklayıp çalış-
malarını yasakladıkları zaman, parlamentoda Kürt nalkının
sözcüsü olduklarını söyleyen birtek DEP milletvekili ağzını
açmadı.
Oysa Güneydoğu'da RP, çalışmalarını sürdürüyordu ve
tarikat gazetelerınin Dıyarbakır büroları açıktı. Nedense
PKK onlara bir şey demiyor, dıyemiyordu. Amaçları belliy-
dı. Güneydoğu'da tarikatları ve dinci örgütleri karşılarına
almak istemiyorlardı.
Bugün Güneydoğu'da Refah Partisi eskisine oranladaha
güçlüyse, bunda devletin değil, PKK'nin etkisi olmuştur.
Çünkü PKK kendisi gıbı düşünmeyen Kürt insanını oralar-
da ezmiş, yok etmiş, tarikatların ve Refah'ın kucağına itmiş-
tir.
Tüm bunlara karşın kimi DEP milletvekilerinin dokunul-
mazlıklannın kaldırılmasına karşıyız Bu olaya demokrasi
penceresinden baktığımız için içimize sindiremiyoruz. iki
DEP milletvekilinin dokunulmazhğının kaldırılmasının ar-
dından Meclis'tençıkarçıkmazpolisçe gözaltına alınmala-
nnı ve Hasan Mezarcı'nın dokunulmazlığı kaldırılmadan
yıne polisçe evinden alınıp götürülmesini hukuka aykırı bir
davranış biçimi olarak değerlendiriyoruz.
öfkeyle, kinle hiçbir yere varılamaz. Böyle bir politika
Güneydoğu sorununaçözüm getirmez. Göreceksiniz Avru-
pa ve diğer demokratik ülkeler Türkiye'ye karşı karalama
kampanyasına girecekler.
Kımı DEP milletvekilleri Meclis'te PKK'nin sözcüsü gibi
davrandılar, bunu bir demokrasi savaşımı olarak görmedi-
ler, oyunu kurallarına göre oynamadılar.
Ama ne demiştik?
"Demokrasi bir yaşam biçimidir..."
Şimdi bazı partiler bu olayı 27 Mart yerel seçimleri için
malzeme olarak kullanacaklar; SHP'nin özellikle İstanbul,
Ankara ve izmir'de yükselen grafiğini önlemeye çalışacak-
lardır. DYP, ANAP, RP ve DSP kolları sıvamıştır. Hedef tah-
tası SHP'dir.
Koro haiinde bağırıyorlar:
' PKK 'yi Meclis'e SHP taşıdı..."
Önceki gece İstanbul'da "ŞehadetGeces/"yapıldı. Oge-
cede olup bıtenlere baktığınızda ister istemez soruyorsu-
nuz:
"Nereye gidiyoruz?"
Abdı İpekçi Spor Salonu şeriatçılara verildi. Kürsüden
hortlayan sesler ıçımizi tırmaladı.
Neler mı dedıler?
Şöyle:
"Şerıat Islamdır, Anayasa Kurandır. Kahrolsun laiklik,
kahrolsun Kemalist diktatörlük. Laik devlet yıkılacak, isla-
mi devlet kurulacak. Yaşasın Hizbullah..."
Bu olay Türkıye'de bir tek Hasan Mezarcı olmadığının
göstergesi değil mi?
Bunları görüp korkacak mıyız, yılacak mıyız?
Hayır!
Çünkü laik Türkiye Cumhuriyeti 70 yıldır ayakta. 70 yıldır
bu ülkeyi bölüp parçalamak ısteyenlere bu toplum geçit
vermiyor.
Ama 70 yıldır demokrasiyi de bir türlü içimize sindiremi-
yoruz. Demokrasıden çok ama çok korkuyoruz.
SEÇİM NOTLARI / CELAL BAŞLANGIÇ
Görmemişem... Duymamişem... Bilmirem...DÎYARBAKIR - Üzerine bir mont giyinmiş-
ti. Fermuannı gırtiağına kadar cekip yüzünü de
pek o kadar saklamaya gerek görmeden çenesi-
ni montunun vakasından içeri sokmuştu.
Hızh. ama sessiz adımlarla önünde yürüyen
adama yaklaştı.
Yaşı on altî ya da on yediydi. Bilemediniz on
sekiz.
Önündekine iki adım kadar yaklaşınca cebin-
deki ellerini çıkardı. Birinde silah vardı.
Çevredekilerin şaşkın bakışlan arasında.
daha kimsenin ağzını açrnasma fırsat kalma-
dan. namluyu önündekinin ensesineyaklaştırdı.
Kurban daha hiçbir şey hissetmemişti.
"Pat.."
Katilin hedefi yere yığılmıştı.
Montlu genç. çevresindekilere şöyle bir
bakınıp en yakın ara sokağa daldı.
Görgü tanıklannın kafasmda sadece lastik
spor ayakkabılan kahruşü. Geldiği gjbi sessizce
koşarak gözden kayboldu.
Kaldınmda, ensesinden vurulmuş bir adam
yatıyordu. Cinayet gündüz işlenmişti. ÇevTede-
kilerin gözü önünde. Birazdan polis gelecekti.
Ancak katilin "eskâline", giyimine ilişkin bil-
giler güçlükle toplanabilecek, belki de hiç topla-
namayacako.
Bir gün kendisinin de böyle bir "kakunm üstii
dnayeti"ne kurban gideceğinden korkanlar, ço-
ğunlukla tek bir ağız. tek bir söz olacaklardı:
- Görmemişem...
- Duymamışam...
: Bilmirem...
İşte Batman'da, Silvan'da. Diyarbakır'da ya
da Doğu'nun Güneydoğu'nun herhangi bıryer-
leşim birimındeişlenen "faiKmeçhuI"cinayetler-
den bırinin ana hatlanyla yapısı bu.
Elbette, bu cinayetlerde sadece "enseye daya-
nan soğuk tabanca namlusu" değil. kullumian
tek sılah. Satır ya da dönerci bıcağı gibi tabanca-
ya göre daha "500031" olan silahlar da kullanıb-
yor "faili meçhul" cinayetlerde.
Yöntem >ine aynı. Uzun paltolu ya da pardö-
sülü katil, ensesinden içeri soktuğu dönerci bı-
çağıyla yaklaşıyor kurbanına arkadan. Ikı adım
kala elini ensesine aüp kıha kınından çeker gibi
çıkanyordönerci bıcağını... Bele takılan satırya
da son günlerde giderek artan. dükkan basıp
otomatik silahla taramak da "faiH meçhul" cina-
yetlerin kullanılan yöntemleri arasında yer aiı-
yor.
Bunca cinayet işleniyor da ne oluyor? Gazete-
lerin ya da baa özel televizyon kanallannın ha-
berlerinde küçücük yer ahyor. Örneğin 1 martta
Diyarbakır'da üç kişi "fafli meçhul'' cinayetlere
kurban gitti. Ancak TRT ne radyoda ne de tele-
vizyonda bunu verilecek haber değerinde bul-
madı. TRT, Belçika'da bir binada meydana ge-
len patlama sonucu ölen dön kişıyi "faili mec-
hul"lerden daha çok haber değerinde görmüşıü.
Ancak bu du>arsızlık bölge dışında yaşa-
nıyor. Örneğin Dıyarbakır'da bir "faili meçhul"
cinayet işlense bir mıKon dola>ındaki kente en
fazla bir saat içinde yayıhyor "ayaklı habercOer"
aracılığıyla. Bir anda bir korku, terör dalgası
yayılıyor kentteki tüm insanlar üzerinde.
Herkes. attığı her adımda. arkasından gelecek
tabancab ya da satırlı bırinin soluğunu hissedi-
yor sürekli. Diyarbakır'ın yerel gazetesi Söz'ün
son bir haftalık manşetlerine bakmca yaşanan
dehşet daha net çıknor ortava:
"Bağlar'da kanlı çarşamba.
Silahlı saldınlarla gelen meçhul cinavetlerin
önlenemediği Di\ arbakır'da dün iki saldın olayı
> aşandı. Bakkal Celal Baldan öldü, bir kişi de ya-
ralandı."
Ertesi gün a>nı gazetenin manşeti:
"Bağlar'da muhtarın bürosu tarandı: 2 ölü.
Faili meçhul cinavetlerin durmadtğı Diyar-
bakır'da dün de Fatih Mahalle Muhtarlığı biiro-
suna 4 kişi tarafından silahlı baskın düzenlendi.
Muhtar Tekeş'in iki oğlu yaşamını vitirdi, bir kişi
de yaralandı."
Bir sonraki gün, haber yine manşette:
"Şehitük \e Si>Tantepe'de kurşun >ağdı.
Silahlı saldınlarla gelen cinavetlerin önlemedj-
ği Divarbakır'da cinayerler zincirine dün de Şe-
hitlik semtindeki kasabın öidürülmesi eklendi.
Berber dükkanı tarandı, 3 kişi >aralandı."
Divarbakır Söz'ün ertesi günkü manşetinden:
"Bağlar'da müteahhit >vruldu.
Meçhul silahlı saldınlarla gelen cinavetlerin
donık noktava ulaşhğı Diyarbakır'ın Bağlar
semtinde mevdana gelen iki ayrı olayda bir kişi
öldü, biri çocıık üç kişi de ağır yarakidı."
Bir sonrakı gün "faiU meçhul" vine manşet-
teydi:
"Dün de üç cinayet işlendi.
Namık Kenıal Lisesi öğretmeninin de öldürOl-
düp saldınlarda dört kişi de ağır varalandı."
"Serseri mayın" gibi faili meçhul cinayetler
Piyangonun hangi gün kime çıkacağı belli değil.
Bir gün bir seyyar satıcı. ertesi gün bir doktor...
Sonraki berber ya da öğretmen...
Ancak dikkatli bir gözla bakınca "fafli meç-
huTleri birkaç grupta toplamak mümkün.
Birincisi PKK ile Hizbullah arasındaydı. An-
cak bu günlerde pek yaşanmıyor. îkincisi ve en
yoğun olanı Hizbullah'm kendi içindeki İlimci-
ler-Menzilciler çatışması. En az ikinci kadar yo-
ğunlukta olan üçüncüsü de dağda ya da cezae-
vınde PKK'lı şakını olan. PKK'ya "yardım ve
yataklık ettiği" karutlanamayacak kadar gizli
olan kişilere "hizbulkontra" saldınsı. Dördüncü
grup ise neden vurulduğu belli olmayanlar...
Batman'dan, Silvan'dan sonra "faiB meçhul"
dnayetlerin başkenti Dıyarbakır oldu. Kentle
görev yapan binlerce askere, polise, özel time, is-
tihbarat elemanianna karşın bir türlü yakala-
namıyorkaüller.
Cinayet işledikten sonra ellerini kollannı sal-
layarak namlusundan duman tüten. saünn-
dan. bıçağından kan damlayan silahlanyla bir-
likte ortaLktan kayboluyor. Ondan sonra da
Başbakan Tansu ÇÛIer çıkıp "Terörle mücadde-
de başanlıvız" diyor. Başan neresinde bunun?
Diyarbakır'da bir süre öncesine kadar yaşan-
mayan "faili meçhul"lerin son iki ayda ortalama
her gün bir kişinin yaşamına son vermesinde
mi?
Diyarbakır Valisi İbrahim Şahin geçen yıün
eylül a>inda yaptığı açıklamada "Diyarbakır
kesinlikle bir Bantıan olamaz. Faili meçhuller ko-
nusunda çokciddi bügiler var eiimizde. Bunlan
bölge \aliliği çok vakında acıklayacak" demişti.
Vaiı Şahın bu sözİeri söylerken sokakta bir "faili
meçhul" cinayet işleniyordu. Tansu Çiller terö-
risti Meclis'te ararken, "Terörle mücadelede ba-
şanhyız" derken de o sıralarda mutlaka bir "faili
meçhul" cinayet işleniyordu Diyarbakır'da.
Bu saurlar yazılırken yine calıştı polis telsizi.
- Kimlik bfldiriyonım... 1976 doğıimhı...
Mutlaka >ıne bir "faili meçhul" cinayet işlen-
mişti Diyarbakır'da 27 Mart seçimleri için ası-
lan bayraklann, pankartlann altında.