27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4MART1994CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER Erbakan'a göre diğer paptiler yamyam • Haber Merkezi - RP Genel Başkanı Necmettin Erbakan Trabzon'da yaptığı konuşmada RPhakkında ortaya atılaniddialan "çete işi" olarak nitelendirirken iddialan ortaya atanlan da "tamtamcı" ve "yamyam" diye tanımladı. Erbakan, kendi dışındaki siyasi partilere "gavur aşıklan" dedi. Erbakan, İstanbul'da katıldığı biriftaryemeğinde yapüğı konuşmada da, 40 gündür Türkiye'yi gezdiğini, Istanbul'a müjde vermek için geldiğini belirterek "Bugüne kadar millet seçimlerde oyunculan değiştiriyordu. Bu defa dünyayı değiştirecek. Nereye gitsek halk Refah diyor. İktidara geliyoruz. İstanbul'u kesinlikle kazanacağız" dedi. Çiller'den DYP'ye:SHP'ye yöklenmeyin • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)-TBMM'de dokunulmazlıklann kaldınlması görüşmeleri sırasındaSHPveDYP milletvekilleri arasında çıkan tartışmalann karşılıklı "koalisyonu bozma" tehditlerine dönüşmesi üzerine Başbakan Çiller devreyegirdi. Çiller"in, dün akşam Başbakanlık Konutu'nda Devlet Bakanlan Bekir Sami Daçe, Necmettin Cevheri; Orman Bakanı Hasan Ekinci ve bir grup milletvekiliyle yaptığı toplantıda, "Bu koalisypn 1996'ya kadar sürecek. İşi yokuşa sürmeyin. Ortamı gerginleştirmenin anlamı yok. SHP'yeyüklenmeyin" dediği öğrenildi. Çiller. milletvekili ve bakanlardan, seçim gezilerinde de bu konuyaduyarlıhk göstermelerini ve SHP'yi suçlayıcı konuşmalardan kaçınmalannı istedi. Çiller, dün aynca M HP Genel Başkanı Alparslan Türkeş ile görüştü. Türkeş'in. MHP olarak hükümete destek vermeye devam edeceklerini Çiller'e iletüği öğrenildi. Meclis seçim tatilinde • ANKARA (Cumhuriyet Bürosıı)-TBMM,8 milletvekilinin dokunulmazlıklannı yıldınm hızıyia kaldırdıktan sonra seçim tatiline girdi. Partilerin anlaşması üzerine alınan 15 günlük tatil karan sah gününden itibaren yürürlüğe konulacak. TBMM, yasal olarak 23 mart çarşamba günü açılacak, ancak 23-24 mart günleri Meclis'te. yerel seçim nedeniyle çoğunluğun sağlanması beklenmiyor. TBMM'nin, seçim sonrasında 29 mart sah günü toplanması veçalişmalanna başlamaa bekleniyor. Kesici'den Livaneli'ye eleştiri • İstanbul Haber Servisi - Anavatan Partisi İstanbul Belediye Başkan adayı Ilhan Kesici, SHP adayı Zülfu Livaneli 'nin Karadeniz suyu projesini "Cahillik ve heveskarhk" olarak nitelendirdi. Daha önceden planladığı İstanbul gezisini rahatsızhğı nedeniyle başka bir güne erteleyen Kesici, dün kısa bir basın toplantısı yaparak istirahate çekildi. Zülfii Livaneli'nin Karadeniz suyunun damıtılarak kullanıhnası projesinin sadeceenerji maliyetinin bile İstanbul'daki suyun maliyetiyle eşit olduğunu öne süren Kesici, 250 milyon dolarlık bu projeyi üretenlerin cahillik ve heveskarhk içinde bulunduğunu söyledi. Karayatetn'ın IANKARA (ANKA)- Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Murat Karayalçın'ın danışmanlan Birsen Karaloğlu, Dursun Bila ve Ümit Gürtuna, başbakanlık müşavirliklerine atandılar. Karaloğlu, Bila ve Gürtuna'nın atama kararlan Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Resmi Gazete'de yayımlanan diğer kararlarla PTT İşletme Genel Müdürlüğü Yönetim Kurulu üyeliğine Murat Atak ve PTT İşletme Genel Müdür Yardımcıhğına Sevki Develioğlu atanırken, Etibank Genel Müdür Yardımcısı ve Yönetim Kurulu üyesi İbrahim Bilgen başka bir göreve atanmak üzere görevinden alındı. İbrahim Bilgen'den boşalan göreve ise Uçman Tekin getirildi. ANAPlideri Yılmaz, haksız gözaltılann hukuk devletindeyara açtığını söyledi: Gözaltı,Meclis'ehakaret OSMANAYDOĞAN MERSİN - ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz, Türkiye'nin en önemli sorununun terörle mücadele olduğuna ve DYP ile SHP arasındaki görüş farklılıklanna dikkat çekerek, "Bu koa- lisyonda kan uyuşmazlığı var, kanlan birbirini tutmuyor" dedi. Yılmaz, dün Mersin'deki seçim gezisı sırasında gaze- tedlerin sorulan üzerine. dokunul- mazhğı kaldınlan milletvekillerinin Anayasa Mahkemesi'ne itiraz haklan bulunmasına ve henüz kararlar Resmi Gazete'de yayımlanmamasına karşın Meclis'in etrafı çevrilerek gözaltına alı- nmalannı "Meclis'in manevi şahsiyetine yapılmtş bir hakaret" olarak niteledi. Yılmaz, seçim kampanyasını Mersin ve Erdemli ilçesinde partisince düzenle- nen mitinglerde yaptığı konuşmalarla sürdürdü. Mesut Yılmaz'ın seyahat etti- ği seçim otobüsüne PKK tarafından bombalı saldın yapılacagj ihban üze- rine olağanüstü önlemler alındı. "Hukuk skandah" Başbakan Tansu ÇUleri. "Gelmiş geçmiş en güvenihnez Başbakan" olarak niteleyen Yılmaz, başansızlıklar ortaya çıkükça geçmiş yönetimlerin suç- landığını belirterek. şöyle konuştu: "Koalisvonda kan uyuşmazlığı var. Kanlar birbirini rutmuvor. Koalisyon, iki atın çektiği arabaya benziyor. Atlardan biri sağa, biri sola çekiyor, araba yürii- miiyor. Hiçbir sorun çözülmüyor." Yılmaz. gazetecilerin sorulan üzerine, dokunulmazhğı kaldınlan milletvekiHe- rinin gözaltına alınmalannı "Meclis'in manevi şahsiyetine yapılmış bir hakaret" olarak niteledi. Yılmaz. Hasan Me- zarcfnın dokunulmazlığı kaldınlma- dan gözaltına alınmasını da eleştirerek, bu gözaltıdan İçişleri Bakanı'nın haberi olmamasını "Emniyet güçleri artık İçiş- leri Bakam'na bilgi verme gereğini bile duymuyorlar" diye niteledi. Yılmaz, " I stelik bu açıkça bir suçtur. Tam bir hukuk skandalı yaşanmıştır" dedi. Yılmaz. şöyle konuştu: "DEP'lilerin dokunulnıazlıklarının kaldırılmasını isteyen ilk parti biziz. An- cak, dosyaların uzun süre bekletildikten sonra apar topar meclise getirilmesi her- kesin çok yakından bildiği Sa> m Çiller'in siyasi istismar girişimlerinden biridir. Çiller'in bu yaklaşımı bizûn tavrunızı de- ğiştirmemizi gerektirmediği için olumlu oy kullandık." Milletvekillerinin Anayasa Mahke- mesi'ne itiraz haklannın dikkate alı- nmadığını vurgulayan Yılmaz, "Bun- ların yurtdışına çıkmaları engellenebilir- di, ya da başka yollarla güvenlikleri sağ- lanabüirdi. Yapılmış olan Meclis'in iti- barını ayaklar altına alan bir sorumsuz- luk örneğidir. Bunun sebebi de hükümet- tir. Aslında o kişilere değil. Meclis'in ma- nevi şahsiyetine japılmış bir hakarettir. Başbakan bu hakaret karşısında suskun- dur. Dola\Lsı\la, maalesef haklı bir me- selede yanlış, haksız, acemice davranışlar vüzünden hukuk devleti, parlamento yara ahnıştır" dedi. Baykal: SHP İstanbul başkan adaylarının basına tanıtıldığı toplantıda büyükşehir belediye başkan ada\ı Zülfu Livaneli ve halen baş- kanlığı sürdüren .Nurettin Sözen, ellerini havada kenetleyerek güç gösterisi yaptılar. (Fotoğraflar: HATİCE TUNCER) SHP ilçeve beldeadavlanıu taıııttı İstanbul Haber S^rvisi - SHP İstanbul'daki 33 ilçe ve 34 belde adayını kamuoyu- na tanıttı. SHP Genel Baş- kan Yardımcısı Önay Alpa- go, aday tamtımını Hilafetin kaldınlışı- nın 70. yıldönümünde yaparak, anlamlı bir mesaj vermek istediklerini söyledi. SHP'nin bir çoğu ön seçimle belirlen- miş adaylan dün Taksım The Marmara Oteli'nde düzenlenen toplantıyla tanıül- dı. Kalabahk ve coşkulu bir partili gru- bunun katıldığı toplantıya gelen Beledi- ye Başkanı Nurettin Sözen uzun süre ayakta alkışlandı. Sevgi gösterisinden duygulanan Sözen'in bir ara gözlerinin dolduğu göriildü. Büyükşehir adayı Zül- fu Livaneli de salona "Zülfii'yle eİele za- fere" sloganlan arasında girdi. Toplantının açış konuşmasını yapan Genel Başkan Yardımcısı Önay Aİpago, bütün poüü'kacıjann "İstanbul'u istediği- ni" belirterek, "İstanbul'un sol kültüriine ve şosyal dcmokrasiye sahip çıkalım ve biz de İstanbul'u vermeyelim" dedi. Diğer partilerde bir "İstanbul korkusu ve fobisi" başladığını savunan Alpago. "korkunun ecele faydası olmadığını" söy- ledi. Daha sonra konuşan Büyükşehir bele- diye başkan adayı Zülfü Livaneli de 27 martın "SHP'nin İstanbul bayramı" ola- cağını ileri sürdü. Bütün ilçe belediye başkan adaylanyla İstanbul'da başlatı- lan hizmetleri sürdürmeye ve yeni İstan- bul'un miman olmaya talip olduklannı anlatan Livaneli de son zamanlarda di- ğer partilerde "panik başladığını" savun- du. Livaneli, şunlan söyledi: "Bu panik yerini giderek çirkinjesen. saldırganlaşan bir üslııba bırakıyor. İstan- bul tarih bo\ unca dünyaya çok şey hediye etmiştir anıa bir tane vardır ki Tiirki> e'ye 'İstanbul beyefendisi' devimini hedi\e ( et- miştir. İstanbul'da belediye başkan aday- lığma talip olan arkadaşların hangi parti- den olursa olsun ilk önce uyması gereken kural bu zarif şehrin, zarif belediye baş- kanlan olmaya özen göstermeleridir. Bizi ne kadar sokak kavgasına, alıştıkları üs- luba çekmeye çalışn*larsa çalışsınlar, biz o düzeye inmeyeceğiz ve nezaketimizi ko- ruyarak mücadele edeceğiz. İstanbul'da dalga dalga yayılıyor coşku. Bu büyük coşku riizgara, fırtınaya dönüşüvor. İlçe belediye başkan adaylarımızla biz, bu futmayla 27 martta zafer ba\rağmı İstan- S H P Şişli adayı Fatma Girik de diğer aday- bul'a dikeceğiz." larla birlikte tanıtım toplantisındaydı Siyaset dinselleşti İstanbul Haber Servisi - Cum- huriyet Halk Partisi Genel Baş- kanı Deniz Baykal. "hilafetin kaldırılmasının 70. yüdönümü" nedeniyle düzenlenen toplantı- ya katıldı. CHP İstanbul İl Merkezfnde yapılan toplanü- da konuşan Baykal, hilafetin kaldırılmasını sosyal, siyasal değişimin temel karan olduğu- nu belirterek, bu temel değişi- min Türkiye'yi modern. çağ- daş, laik bir duruma getirdiğini söyledi. İktidan. 70 yıl önceki insan- lann gösterdiği duyarlıhğı gös- termemekle suçlayan Baykal, siyasetin dinselleştirildiğini sa- \undu. Atatürk'c vedevrimleri- ne yapılan saldırılardan iktidan sorumlu tutarak. "Çok somut bir şekilde görülüyor ki, iktidar, dinsel bir rüzgarı arkasuıa ala- bilmek için devlet içerisinde oluşturduğu kadrolarla siyasetin dinselleşınesine neden olmuştur" dedi. Hilafetin kaldınlması ka- rannın Atatürk devrimlerinin özü olduğunu belirten Deniz Baykal. bügün karşılaşılan so- runların bir kısmının bu karar- dakı sapmalardan kaynak- landığını söyledi. Eğitimin din- sel etkiye açıldığı görüşünü sa- vunan Baykal. 2.5 \ıl içerisinde dinsel eğitim kuruluşlarının beş katarttınldığını belirterek. "Bu sorumluğun vebalinden, laiklik söylemleriyle, mitinglerle kur- tuİmayaçalışıyorlar" dedi. SHP Genel Başkanı Murat Kara- yalçın'ın "Biz I993'ten bu vana İaiküğe karşı bir tehlikenin oldu- ğunu söyledik" sözlerini eleşti- rerek, "Siz iktidar ortağısınız konuşacağımza neden bu tehli- keyi ortadan kaldırmak için çaba harcamadınız" dedi. Baykal, eğitim birliği çerçe- vesinde yetişmiş kuşaklann de- moratik ve laik cumhuriyetin güvencesi olduğunu da söyledi. ÜGÜ Cumhurbaşkanı, ekonomik sorunlann kendi döneminden kaldığına ilişkin sözleri sert şekilde yarutladı Demirerden Çiller'e: Hükümet, ağlama duvarı değildir ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Başbakan Tansu Çiller'in, ekonomide yaşanan sorunlann ilk koaüsyon hükü- metinden kaldığına ilişkin sözlerine sert karşıhkverdi. Demirel, "Kendisi 49. hükümette eko- nomik işlerin önemli kısmından sorum- luydu. "Bugünkü sorunun nedeni 8 ay önceki hükümettir' deniyorsa buna kim- se inanmaz. Hükümet ağlama duvarı de- ğildir. Yapacaksınız, çare bulacaksımz. Bugünü dünle kurtaramazsm, yaruıla da kurtaramazsın" dedi. Demirel, dünkü kabullerinin ardından gazetecilerin so- rulannı yarutladı. Ekonomideki geliş- melere ilişkin bir soru üzerine. gehşme- lerden kaygı duymadığını ve parüğe ge- rek olmadığını bildiren Demirel. tüm ke- simleri "soğukkanlı" olmaya çağırdı. De- mirel. şöyle konuştu: "Şimdi bir süredir buraya gelen müracaatlar Türkhe'de he- nüz güven ortamının tesis etmediğini gös- teriyor. Burada otomobil yan sanayii üreticileriyle konuştum. 1993'ün iyi bir sene olduğunu hepsi kabul ediyor. Son iki ay zarfında ne oldu ki her şey allak bullak olsun. Bu geçiçi durumdur." Demirel. bir gazetecinin. "Başbakan Çiller dün (önceki gün) vapılan DYP Gnı- bu toplantısında. ekonomide yaşanan so- nınları ilk koalisum hükümetinden de>- raldıklan söyledi. Bunu nasıl değerlendüri- yorsunuz?" sorusu üzerine. bu tür tartı- şmalara girmeyeceğini belirterek. koalis- yon hükümctinin 500 günlük hesabını "çok parlak" bıçımde verebıleceğıni söy- ledi. Türkiye'nin yaşadığı sorunlan geç- mişe yıkmanın doğru olmadığnı ifade eden Demirel." \'anı eğerhaziranda Tür- kiye, bugûnden daha iyidiyse bugünün ku- surlarını haziran avına vıkmak mümkün olmaz. Kaldı ki, birçok kerede söyledim, kendisi 49. hükümette 18 ay Hazine. plan- lama ekonomik iskrinin önemli ktsmından sonımluydu. Oyle tartışmalara gerek yok. Siz bugüne çare bulun, bugüne. Bugünkü dumımı izah etmez bu. Bugünü dünle kurtaramazsın. Yannla da kurtara- mazsın. Kim bir şey büiyorsa bugüne çare bulacak. "Bugünkü sorunun nedeni 8 ay önceki hükümettir" deniyorsa buna kimse inanmaz. Kaldı ki, ben bugünkü durumu savunuyonım. Bu gececektir filan diyo- rum bir de savunuyonım yani. İnanarak yapıyomm bunu" diye konuştu. POLİTİKA GÖNLÜGÜ HİKMET ÇETİNKAYA DEP (Hayı... 27 Mart yerel seçimlerine 23 gün kala DEP milletvekilleri- ritn ve Hasan Mezarcı'nın dokunulmazlıklannın 'hızla gün- deme gelmesinin' hemen ardından 'hızlı arındırmanın' temel nedenini nasıl açıklayabilirsiniz? Demokrasi bir yaşam biçimidir. özgürlükler, demokrasi içindeki geniş yelpazede yer alır. Insanı ürküten düşünce- ler olsa bile bundan korkulmaması gerekir. SHP eski Genel Başkanı Erdal Inönü, "dokunulmazlıkla- rın kaldırılmasına neden karşı" olduğunu açıklarken şöyle diyor: "llke ve pratik açılardan bu dokunulmazhklann kaldırıl- masının yanlış olduğuna inanıyorum..." Erdal İnönü, "/WtevepraWr"olarakadlandırdığı "karşıçı- kışına" gerekçe olarak "demokrasi"yi gösteriyor ve şu önemli öğelerin altını çiziyor: "Her zaman savunageldiğim bir ilke, düşünce özgürlü- ğünün, demokrasinin ve daha genel olarak insan yaşamı- nın temelbir niteliği olduğudur. Bu bakımdan zararlı fikirle- rin de söylenmesinden korkulmamasını, zararlı fikirler söylenmeden hangi fikirlerin doğru olacağının anlaşılama- yacağını, bu yapılmadan sağlıklı fikirlerin toplumca içten- likle benimsenmeyeceğini her zaman ve her fırsatta öne sürdüm..." Erdal inönü, her çağdaş insan gibi demokrasiyi bir ya- şam biçimi olarak görüyor... Acaba dokunulmazlıkları kaldınlan DEP milletvekilleri ve Hasan Mezarcı demokrasiyi bir yaşam biçimi olarak görü- yorlar mı? Bize kalırsa hayır! Çunkü kimi DEP'liler bugüne dek demokrasiyi bireyin en temel hakkı olarak görmediler, yaşam hakkının bir insan hakkı olduğunu savunmadılar. Güneydoğu'daki Kürt soru- nuna demokrasi penceresınden bakmadılar. Tuzla'da 5 genç subay adayı öldürüldii ve ertesi gün söz- cüleri gazete, şu manşeti attı: ''Savaş devam ediyor..." Aynı gün Hatip Dicte açıklama yaptı: "Onlar da askeri hedefti..." Zaman zaman konuştuğumuz gibi DEP mılletvekillerine sorardık: "Siz niçin PKK'yi kınamıyorsunuz?" Genellikle şu yanıtı alırdık: "Biz her iki tarafın yaptıklarını bugüne dek kmamadık. Biz akan kan dursun istiyoruz..." DEP milletvekilleri gibi düşünen aydınlar ve gazeteciler de var bugüntoplumumuzda. Onlar sermaye-emekçelişki- sıni bir kenara atıp "Kürt ırkçılığını" solculuk tepsisinde gündeme tutmaya çabalıyorlar. DEP milletvekilleri parlamentoda görev yapıyorlar, dağ- da savaşmıyorlar. O yüzden oyunun kuralları vardır. Zaten demokrasilerde bu kurallara uymak zorundasınızdır. PKK Güneydoğu'da DEP dışındaki siyasi partıleri ve ga- zeteleri "burjuvazinin temsilcileri" olarak açıklayıp çalış- malarını yasakladıkları zaman, parlamentoda Kürt nalkının sözcüsü olduklarını söyleyen birtek DEP milletvekili ağzını açmadı. Oysa Güneydoğu'da RP, çalışmalarını sürdürüyordu ve tarikat gazetelerınin Dıyarbakır büroları açıktı. Nedense PKK onlara bir şey demiyor, dıyemiyordu. Amaçları belliy- dı. Güneydoğu'da tarikatları ve dinci örgütleri karşılarına almak istemiyorlardı. Bugün Güneydoğu'da Refah Partisi eskisine oranladaha güçlüyse, bunda devletin değil, PKK'nin etkisi olmuştur. Çünkü PKK kendisi gıbı düşünmeyen Kürt insanını oralar- da ezmiş, yok etmiş, tarikatların ve Refah'ın kucağına itmiş- tir. Tüm bunlara karşın kimi DEP milletvekilerinin dokunul- mazlıklannın kaldırılmasına karşıyız Bu olaya demokrasi penceresinden baktığımız için içimize sindiremiyoruz. iki DEP milletvekilinin dokunulmazhğının kaldırılmasının ar- dından Meclis'tençıkarçıkmazpolisçe gözaltına alınmala- nnı ve Hasan Mezarcı'nın dokunulmazlığı kaldırılmadan yıne polisçe evinden alınıp götürülmesini hukuka aykırı bir davranış biçimi olarak değerlendiriyoruz. öfkeyle, kinle hiçbir yere varılamaz. Böyle bir politika Güneydoğu sorununaçözüm getirmez. Göreceksiniz Avru- pa ve diğer demokratik ülkeler Türkiye'ye karşı karalama kampanyasına girecekler. Kımı DEP milletvekilleri Meclis'te PKK'nin sözcüsü gibi davrandılar, bunu bir demokrasi savaşımı olarak görmedi- ler, oyunu kurallarına göre oynamadılar. Ama ne demiştik? "Demokrasi bir yaşam biçimidir..." Şimdi bazı partiler bu olayı 27 Mart yerel seçimleri için malzeme olarak kullanacaklar; SHP'nin özellikle İstanbul, Ankara ve izmir'de yükselen grafiğini önlemeye çalışacak- lardır. DYP, ANAP, RP ve DSP kolları sıvamıştır. Hedef tah- tası SHP'dir. Koro haiinde bağırıyorlar: ' PKK 'yi Meclis'e SHP taşıdı..." Önceki gece İstanbul'da "ŞehadetGeces/"yapıldı. Oge- cede olup bıtenlere baktığınızda ister istemez soruyorsu- nuz: "Nereye gidiyoruz?" Abdı İpekçi Spor Salonu şeriatçılara verildi. Kürsüden hortlayan sesler ıçımizi tırmaladı. Neler mı dedıler? Şöyle: "Şerıat Islamdır, Anayasa Kurandır. Kahrolsun laiklik, kahrolsun Kemalist diktatörlük. Laik devlet yıkılacak, isla- mi devlet kurulacak. Yaşasın Hizbullah..." Bu olay Türkıye'de bir tek Hasan Mezarcı olmadığının göstergesi değil mi? Bunları görüp korkacak mıyız, yılacak mıyız? Hayır! Çünkü laik Türkiye Cumhuriyeti 70 yıldır ayakta. 70 yıldır bu ülkeyi bölüp parçalamak ısteyenlere bu toplum geçit vermiyor. Ama 70 yıldır demokrasiyi de bir türlü içimize sindiremi- yoruz. Demokrasıden çok ama çok korkuyoruz. SEÇİM NOTLARI / CELAL BAŞLANGIÇ Görmemişem... Duymamişem... Bilmirem...DÎYARBAKIR - Üzerine bir mont giyinmiş- ti. Fermuannı gırtiağına kadar cekip yüzünü de pek o kadar saklamaya gerek görmeden çenesi- ni montunun vakasından içeri sokmuştu. Hızh. ama sessiz adımlarla önünde yürüyen adama yaklaştı. Yaşı on altî ya da on yediydi. Bilemediniz on sekiz. Önündekine iki adım kadar yaklaşınca cebin- deki ellerini çıkardı. Birinde silah vardı. Çevredekilerin şaşkın bakışlan arasında. daha kimsenin ağzını açrnasma fırsat kalma- dan. namluyu önündekinin ensesineyaklaştırdı. Kurban daha hiçbir şey hissetmemişti. "Pat.." Katilin hedefi yere yığılmıştı. Montlu genç. çevresindekilere şöyle bir bakınıp en yakın ara sokağa daldı. Görgü tanıklannın kafasmda sadece lastik spor ayakkabılan kahruşü. Geldiği gjbi sessizce koşarak gözden kayboldu. Kaldınmda, ensesinden vurulmuş bir adam yatıyordu. Cinayet gündüz işlenmişti. ÇevTede- kilerin gözü önünde. Birazdan polis gelecekti. Ancak katilin "eskâline", giyimine ilişkin bil- giler güçlükle toplanabilecek, belki de hiç topla- namayacako. Bir gün kendisinin de böyle bir "kakunm üstii dnayeti"ne kurban gideceğinden korkanlar, ço- ğunlukla tek bir ağız. tek bir söz olacaklardı: - Görmemişem... - Duymamışam... : Bilmirem... İşte Batman'da, Silvan'da. Diyarbakır'da ya da Doğu'nun Güneydoğu'nun herhangi bıryer- leşim birimındeişlenen "faiKmeçhuI"cinayetler- den bırinin ana hatlanyla yapısı bu. Elbette, bu cinayetlerde sadece "enseye daya- nan soğuk tabanca namlusu" değil. kullumian tek sılah. Satır ya da dönerci bıcağı gibi tabanca- ya göre daha "500031" olan silahlar da kullanıb- yor "faili meçhul" cinayetlerde. Yöntem >ine aynı. Uzun paltolu ya da pardö- sülü katil, ensesinden içeri soktuğu dönerci bı- çağıyla yaklaşıyor kurbanına arkadan. Ikı adım kala elini ensesine aüp kıha kınından çeker gibi çıkanyordönerci bıcağını... Bele takılan satırya da son günlerde giderek artan. dükkan basıp otomatik silahla taramak da "faiH meçhul" cina- yetlerin kullanılan yöntemleri arasında yer aiı- yor. Bunca cinayet işleniyor da ne oluyor? Gazete- lerin ya da baa özel televizyon kanallannın ha- berlerinde küçücük yer ahyor. Örneğin 1 martta Diyarbakır'da üç kişi "fafli meçhul'' cinayetlere kurban gitti. Ancak TRT ne radyoda ne de tele- vizyonda bunu verilecek haber değerinde bul- madı. TRT, Belçika'da bir binada meydana ge- len patlama sonucu ölen dön kişıyi "faili mec- hul"lerden daha çok haber değerinde görmüşıü. Ancak bu du>arsızlık bölge dışında yaşa- nıyor. Örneğin Dıyarbakır'da bir "faili meçhul" cinayet işlense bir mıKon dola>ındaki kente en fazla bir saat içinde yayıhyor "ayaklı habercOer" aracılığıyla. Bir anda bir korku, terör dalgası yayılıyor kentteki tüm insanlar üzerinde. Herkes. attığı her adımda. arkasından gelecek tabancab ya da satırlı bırinin soluğunu hissedi- yor sürekli. Diyarbakır'ın yerel gazetesi Söz'ün son bir haftalık manşetlerine bakmca yaşanan dehşet daha net çıknor ortava: "Bağlar'da kanlı çarşamba. Silahlı saldınlarla gelen meçhul cinavetlerin önlenemediği Di\ arbakır'da dün iki saldın olayı > aşandı. Bakkal Celal Baldan öldü, bir kişi de ya- ralandı." Ertesi gün a>nı gazetenin manşeti: "Bağlar'da muhtarın bürosu tarandı: 2 ölü. Faili meçhul cinavetlerin durmadtğı Diyar- bakır'da dün de Fatih Mahalle Muhtarlığı biiro- suna 4 kişi tarafından silahlı baskın düzenlendi. Muhtar Tekeş'in iki oğlu yaşamını vitirdi, bir kişi de yaralandı." Bir sonraki gün, haber yine manşette: "Şehitük \e Si>Tantepe'de kurşun >ağdı. Silahlı saldınlarla gelen cinavetlerin önlemedj- ği Divarbakır'da cinayerler zincirine dün de Şe- hitlik semtindeki kasabın öidürülmesi eklendi. Berber dükkanı tarandı, 3 kişi >aralandı." Divarbakır Söz'ün ertesi günkü manşetinden: "Bağlar'da müteahhit >vruldu. Meçhul silahlı saldınlarla gelen cinavetlerin donık noktava ulaşhğı Diyarbakır'ın Bağlar semtinde mevdana gelen iki ayrı olayda bir kişi öldü, biri çocıık üç kişi de ağır yarakidı." Bir sonrakı gün "faiU meçhul" vine manşet- teydi: "Dün de üç cinayet işlendi. Namık Kenıal Lisesi öğretmeninin de öldürOl- düp saldınlarda dört kişi de ağır varalandı." "Serseri mayın" gibi faili meçhul cinayetler Piyangonun hangi gün kime çıkacağı belli değil. Bir gün bir seyyar satıcı. ertesi gün bir doktor... Sonraki berber ya da öğretmen... Ancak dikkatli bir gözla bakınca "fafli meç- huTleri birkaç grupta toplamak mümkün. Birincisi PKK ile Hizbullah arasındaydı. An- cak bu günlerde pek yaşanmıyor. îkincisi ve en yoğun olanı Hizbullah'm kendi içindeki İlimci- ler-Menzilciler çatışması. En az ikinci kadar yo- ğunlukta olan üçüncüsü de dağda ya da cezae- vınde PKK'lı şakını olan. PKK'ya "yardım ve yataklık ettiği" karutlanamayacak kadar gizli olan kişilere "hizbulkontra" saldınsı. Dördüncü grup ise neden vurulduğu belli olmayanlar... Batman'dan, Silvan'dan sonra "faiB meçhul" dnayetlerin başkenti Dıyarbakır oldu. Kentle görev yapan binlerce askere, polise, özel time, is- tihbarat elemanianna karşın bir türlü yakala- namıyorkaüller. Cinayet işledikten sonra ellerini kollannı sal- layarak namlusundan duman tüten. saünn- dan. bıçağından kan damlayan silahlanyla bir- likte ortaLktan kayboluyor. Ondan sonra da Başbakan Tansu ÇÛIer çıkıp "Terörle mücadde- de başanlıvız" diyor. Başan neresinde bunun? Diyarbakır'da bir süre öncesine kadar yaşan- mayan "faili meçhul"lerin son iki ayda ortalama her gün bir kişinin yaşamına son vermesinde mi? Diyarbakır Valisi İbrahim Şahin geçen yıün eylül a>inda yaptığı açıklamada "Diyarbakır kesinlikle bir Bantıan olamaz. Faili meçhuller ko- nusunda çokciddi bügiler var eiimizde. Bunlan bölge \aliliği çok vakında acıklayacak" demişti. Vaiı Şahın bu sözİeri söylerken sokakta bir "faili meçhul" cinayet işleniyordu. Tansu Çiller terö- risti Meclis'te ararken, "Terörle mücadelede ba- şanhyız" derken de o sıralarda mutlaka bir "faili meçhul" cinayet işleniyordu Diyarbakır'da. Bu saurlar yazılırken yine calıştı polis telsizi. - Kimlik bfldiriyonım... 1976 doğıimhı... Mutlaka >ıne bir "faili meçhul" cinayet işlen- mişti Diyarbakır'da 27 Mart seçimleri için ası- lan bayraklann, pankartlann altında.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle