27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 2 4MART1994CUMA 14. Stockholm Sanat Fuan'na 24sanatçımız katılıyor STOCKHOLM (Cumhuriyet) - 9-14 mart tarihlerinde yapılacak o!an 14. Stockholm Sanai Fuan, bu kez "genç sanatçılara' ağırlık vere- cek Isveçli \ e yabancı çok sayıda genç ressam, yontucu ve plastik sa- natçı fuarda yapıtlannı sergileyecek. Bu arada. "9O'lı yıllarda Kuzey sanatı" adlı özel bir tema da işfene- cek. Buvılkifuannsorumlusu Bengt Toravall yaptığ açıklamada, çağdaş sanatlann günümüzdeki durumuna özellikleyer verildiğini \e bu amaçla. sergisinin en az 20 mr sını tek bir sanatçıya ayıran galerilere özel indirim uygulanacağını belirtti. 14. Stockholm Sanat Fuan'nm yabancı konuklannın arasında Da- nimarkalı galericiler, özel bir yere sahip. 400 mJ 'lik özel bir "meydan da" yapıtlannı sergileyecek olan Danımarkalı sanatçılar. aynca ulus- lararası üne sahip'sandviç sofrası'nj da bir restoran aracılığıyla konukla- ra sunacaklar. 14. Stockholm Sanat Fuan'na bu yıl da bir Türk galerisi katılıyor. Geçen yıl Bilim-Sanat ve Başak galeri- leriyle katılmış olan Nevzat Metin, bu İcez de Yurt \e Dünya galerisiyle sanatçılannın ürünlerini sergileye- cek. YurtveDünya Galensi'nın yapıtİannı sergileyeceği şanatçılanmızdan bazılan şunlar: İbrahım Balaban. Mehmet Pesen. Ekrem Kahraman, Ramİ2 Aydın, İhsan Aydın. İbrahim Çiftçioğlu ve Mustafa A\az. Toplam 24sanatçı- mızın ürünîennden oluşan sergi, daha sonra Tokyo'daki "Uluslara rası Sanat Şov'una katılacak. Avrupahnın dörttebiri kadarkağıt tüketiyoruz İZMİR (ANKA) - Türk insanının Av rupalının ancak dörtte biri kadar kağıt tükettiği saptandı. Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO). Kağıt Karton Meslek Komitesi Başkanı Ali Nail Kübaü, yaptığı açıklamada Türkıye'nin SEKA ve özel sektörün yıllık kağıt üretiminin 918 bin ton olduğunu. tüketıminin ise 1 milyon 200 bin tonu bulduğunu bildirdi. Türkiye'de kişi başına kağjt tüketiminin 22 kilo. Avrupa'da ise ortalama 100 kilo olduğuna işaret eden Kübalı."Yaa ve gazete kağıdı' olarak bilinen kültürel kağıt tüketiminin toplam tüketim içindeki payının yüzde 29'u geçmediğini söyledi. Oluklu mukavva tüketiminin yüzde 33, karton tüketiminin ise yüzde 17 olduğuna dikkati çeken Ali Nail Kübalı. kağıdın Avrupa'da geri dönme oranının yüzde 40. Türkiye'de ise yüzde 33 olduğunu vurguladı. Kübalı, 'doğa dostu" olarak nitelediği oluklu mukavvanın ancak yüzde 36'sırun geri döndüğünü de ifade etti. 'Özürlülere duyarlı fiziksel çevre' İZMİR (AA) - Dokuz Eylül Üniversitesi Fizik Tedavi ve Rehabiliıasyon Yüksek Okulu Müdürü Prof.Dr. Candan Algun, çarpık kentleşmenin, sadece özürlülerin değil, sağbklı kişilerin de günlük yaşamım etkilediğini belirtti. 'Özürlülere Duyarlı Fiziksel Çevre Yaklaşımlan' konulu seminerde konuşan Prof.Dr. Algun şunlan söyledi: "Bizler, rehabilitasyon ile özürlü- niinfizikselve zihinsel yeteneklerijıi en üst düzeye çıkarmaya, onlan kendi kendilerine yeter duruma getirmeve çalışıyoruz. Ancak bu bazen yeterli olmuyor. Hızlı nüfus arttşına paralel olarak çarpık kentleşme ortaya çıkıyor. Bu ise bırakın özürlüyü, sağlıklı kişilerin, yaşlıların. çocuklann bile günlük yaşamlarınıengelliyor. Mimari alanda çalışanlarımıza bu alanda büyük görevler düşûyor. Mimari çevrenin özürlüleri dikkate alarak planlanması gerekiyor." Dokuz Eylül Üniversitesi Araştırma Görevlisi tDdm Kaya da Türkiye'de mimarlık alarundaki gelişmelerin, özürlülerin yaşam koşullanna yanıt vermediğini söyledi. Kaya. "5 yıllık kalkınma planlannda özürlüler için sadece rehabilitasyon merkezlerinin kurulması öngörülüyor. Bunun dışında mekansal bir düzenleme yok" dıye konuştu. Öğretim elemanı Dr. Hûlya Koç ise özürlüler için yapılan mekansal düzenlemelerin aynı zamanda sağlıklı kişilerin de yaranna olduğunu belirtti. Koç, tekerlekli iskemle için yapılan kulvarlann aynı zamanda bebek ve abşveriş arabalan için de kullanılabileceğini, buralann bisiklet ve paten için deelverişli olacağını söyledi. Koç, ulaşımda da yaya yollannın erişilebihrh'ğini arttırmanın şart olduğunu anlattı. Kodiak Adası, sularındaki somon balıklan ve dağlanndaki soylan tükenmekte olan ayılanyla ünlü Doğayı ve doğal NAT1ONAL GEOGRAPHIC Tetikteki kovboylar gibi. 90 kap- tan balıkçı teknelerini uygun yerlere demirlemiş bekliyor. Saat dokuzu vurur vurmaz, Alaska göklerine fır- latılan kırmızı ışık somon avı mevsi- minin açılışını müjdeliyor. Keşmekeşten sular bulanıyor. So- monlar yıldınm çarpmışa dönüyor. Teknelerin kornalan çalıyor. Koca tekneler suda salınırken ortaJığı ka- ra bir mazot bulutu kaplıyor. Bu arada bahkçılar. her biri 7 dolar de- ğerindeki somonlan ağlanna düşür- mek için yanşıyor. Bu, Kodiak tarzı 'engelli' balık avı. Dalgalar. buralarda dolanan balıklan avlamak amacıyla bilinçli olarak kıyıya yanaştınlan teknelere çarpıyor. Tekneler nerdeyse iç içe geçmiş. "Durdurun şu avı" Bu çılgın tempo, Alaska balık ve av hayvanlan yetkililerinın somon akımını güçlendirmek amacıyla yaptıklan avı durdurma çağnsına dek dört gün boyunca sürüyor. Kodiak takımadalannın bir par- çası olan Kodiak Adası dünyanın sayılı doğa hazinelerinden biri sayı- byor. Adanın ünlü büyük kahveren- gi ayılan da dahil, hemen hemen tüm yerlisı balık avlıyor. Bereketlı bir yılda. bir milyonu aşkın Pasıfik somonu Kodiak'ın Ayakulik ırmağı boyunca adaya akın ediyor. Irmak aynca alabalık türlerini de banndı- nyor. Ayakulik. Kodiak Adasfnın 400 kadar ırmak ve çayından yalnız- ca bir teki. Açıklarda ringa, pisi ve morina balıklan ciritatıyor. Kodiak Adası bir tezatlar ülkesi. Bir yanda sulak alanlar, öte yanda buzullar, yüksekliği 1220 metreye varan dağ- lar ve göllerle kaplı olan adanın he- men hemen yer yennden deniz su- yuna uzaklık 24 kilometreyi geçmi- yor. Yılın \andan çoğu yağış aldı- ğından ada \ağmura doymuş. 700 kiloluk ayüar Yeryüzünün en büyük etoburla- nndan olan Kodiak ayılan burada >aşi)or. Bu ayılann çoğu. 4912kilo- metrekarelik adanın üçte ikisini kaplayan bir alanda korunmaya alınmış. Kodiak ayılannın erkeği 3 metre uzunluğunda olup ağırlığı 675 kilo- yu buluyor. Ayılann bu denli büyük oluşlan adanın çok bereketlı olu- şundan kaynaklanıyor. Kodiak'ın yabanıl doğasmı ayılar ve somon balıklanrun yanı sıra 16.000 kişi paylaşıyor. Bu nüfusun yandan çoğu Kodiak kentinde ve U.S. sahil güvenlik üs- sünde toplanmış. Adanın Aleut adı verilen yerli nüfusu ise 2200 kadar olup altı köye dağılmış. Bu köylerin içinde Old Harbor'ın (Eski Liman) nüfusu 298 kişiden oluşuyor. Köyde yaşayanlann tümü balıkçılıkla uğ- raşıyor. Bu küçük balıkçı limanı, 1964 yıbnda denizin altında meyda- na gelen bir depremde yerle bir ol- muş. Susamuru kürkü ticareti yapan Ruslar Kodiak'a 1763 yıbnda ulaş- mış, ancak Aleutlar tarafmdan geri püskürtülmüş. 21 yıl sonra yeniden savaşı buraya gelen Ruslar Alaska'da ilk Avrupa yerleşim bölgesini kurmuş- lar. 1792'de Rus-Amerikan Co. gü- nümüz Kodiak kentinin bulunduğu yerde karargah kurup tüm Alaska'- ya egemen olmuş. 1867 yılında yörenin Amerikablar tarafmdan saün ahnması üzerine Rus denetimi son bulmakla birlikte izleri silinmemiş. Günümüzde bir- çok Aleut adı Slav sonekleri taşıyor. Ancak, adanın kimi yerlileri Rus adlannı küçümser bir tavır takına- r a k, hükümetten çıkar sağlamak amacıyla yerli olan adlanndan ya- rarlanma yoluna gidiyor. 3000 baiıkçı teknesi Kodiak kenti, gerek tutulan balık sayısı, gerekse buraya kayıtlı 3000 balıkçı teknesiyle adanın ikinci bü- yük balıkçı limanı. Ekonomiyi ayakta tutan balıkçılık yılda, so- mondan 40 milyon dolar, bir o ka- dar da açık deniz trol babkçıbğın- dan gelir sağlıyor. Ancak Kodiak gibi bir doğa cen- netinde bile sorunlar bitmiyor. Do- ğal yaşamı konıma örgütleri arazi sahiplerinin koruma altındaki ayıla- nn yaşamım tehdit ettiklerini ileri sürüyor. Kodiak ayılannın ünü on- lan korumaya yeterli değil. 1900'- den bu yana ayılar yasa) olarak av- lanıyor. Çevxeciler sıkıntüı Çevrecilerin yakınmalanna kar- şın her yıl 150 hayvan öldürülerek yok oluyor. Korumaalar, ayı nüfu- sunun kısa dönemde bu yitimi kal- dırabileceğini, uzun dönemde ise koruma alanının beşte birine sahip olan Kodiak yerlilerinin farklı giri- şimlerinden ötürü ayılan olumsuz etkilemesinden korktuklannı dile geüriyor. Renkler ve ışıkhıv " Akşam, yine akşam. yine akşam Göllerde bu dem bir kamış olsam" demiş Ahmet Haşim. İnsan, günün böylesi bir saatinde, bir göl kıyısmdan geçmemiş ve de renkleriyle ışıklann nasıl oynaştığjna tanıklık etmemişse. şairin ne demek istediğini kolay kavrayamıyor. Günün son ışıklannın eflatuna boyadığı saatler bunlar. Doğanın, doğal renkleri sanki tek vücut oluyor... Doğa dinginleşiyor karanhğın örtüsünü üstüne çekerken... Belki, "gölde kamış olmayı" geçirmiyor içinden ama böylesi bir manzarayı yakalayabildiği için, ınsan olduğundan ve çevresinde hala bozulmamış doğa parçalannın kaiabilmişliğinden mutlanıyor. FOTOGRAF: DÎNÇ TAYANÇ Kürtaj bir ölüm kalım meselesi mi? Alman Anayasa Mahkemesi ta- rafmdan bağlayıcı ve çekişmeb' kür- taj yasalannı rahatlatma amacıyla yapılan girişimler, siyasi fıkir farkblıklan nedeniyle göz ardı edili- yor. Binlerce kadının kürtaja ilişkin kanunlarda değişiklik yapılması istemine karşıbk olarak partilerin sunduklan öneriler. politik anlaş- mazlıklar nedeniyle çıkmaza sü- rüklendi. Birleşme anlaşması altında 1992 yılı sonunda yeni bir kürtaj ya- sasının yürürlüğe girmesi bekleni- yordu. Yürürlüğe konulması bek- Ienen bu yasayla Batfnın göreli bağlayıa yasası ve Doğu'nun libe- ral tutumu bir bayrak altında top- lanacaktı. Ancak Anayasa Mahkemesi'nin, parlamentonun kadınlara hamije- liklerinin ilk üç ayı içinde kürtaj hakkı tanıma karannı iptal etmesi, ülkenin doğu yakasında protesto rüzgannın esmesine neden oldu. Aile planması konusunda danı- şmanbk yapan bir kuruluşun üst düzey yöneticısi Elke Thoss, Doğu Alman kadınlann. kürtaj hak- lannın ellerinden alınmasına çok si- nirlendiklerini bebrtiyor. Parlementonun Kadın Haklan Komitesi üyelerinden Christine Crawley, Avrupa Parlamentosu'- nun Alman Kürtaj Yasası'nı sürek- li eleştirdiğjni belirtiyor. Ancak parti üyeleri arasındaki anlaşmazlı- klar, yasanın yakın bir gelecekte liberalleşmesini imkansız kılıyor. Türkiye'de hayvan türleri İZMİR (ANKA) - Türkiye'de yok olmaya yüz tutan hayvan tür- leri Orman Bakanbğı'nca bebrleni- yor. Orman Bakanı Hasan Ekinci bugüne kadar ülkede 440 değişik kuş, 130 sürüngen ve 345 balık ile 120 çeşitli memeli türü belirlendiği- ni açıkladı. Hasan Ekinci, şimdiye kadar 105 sahada \e ıki milyon hektar alanın yabancı havvanlann korunmasına aynldığı bildirdi. İzmir Kuş Cenneti'nde inceleme- lerde bulunan Orman Bakanı Ha- san Ekinci. nesli azalan av veyaban hayvanlannın uygun yaşama or- tamlara kavuşturulması yönünde çalışmalann etkın bıçimde yürütül- düğünü kaydettı. Ekinci. tür koru- masına örnek olarak Antalya Düz- lerçam'da alageyik sayısınj 7'den 700'e Konya Bozdağ'da ise yaban- koyunu sayılannın 25'ten 2 bine yükselmesini gösterdi. Türkiye'nin Bağımsız Devletler Topluluğu dışında sulak alanlar bakımından Avrupa ve Ortadoğu'- nun en zengin ülkesi olduğuna işa- ret eden Ekinci, şunlan söyledi: "Yurdumuzda uiusiararası kriter- lere göre 25 binden fazla sukuşu bu- lunduran 'a' sınıfı nitelikli 19 adet sulak saha vardır. Bu alanlardan 1 l'inde çeşitli koruma statüleri ba- kanlığımızca uygulanmaktadır. Bunlardan birini oluşturan İzmir Kuş Cenneti'nde halen 200 farklı kuş türü bütün yıl boyunca barındırı- unaktadır. Devlet özel sektör işbirliğiyle can suyu getirme ve işletme çalışmaları- mız ömek oluşturmaktadır. Hedefi- miz Tuzla Kuş Cenneti'ni gelecek kuşaklara bir kuş sığınağı olarak ge- liştirmektir." Bakan Ekinci, kuş cennetlerinin dünya ekolojik turizminde önemli yer tuttuğuna dikkati çekerek. Tür- kiye'de dünyaca ünlü kuş cennetle- ri oluşturma karannda olduklannı dasözlerineekledi. Duvarlı Berlin'denduvarsız Berlin'edeğişenler DtLEK ZAPTÇIOĞLU BERLÎN - Duvar yıkılmadan önce- ki Berbn ile bugünkü Berlin arasında sayılamayacak çok fark var. 1945 yıbna kadar Üçüncü Alman İmpara- torluğu'nun, yani Hıtler faşizminin başkenti olan Berlin, yeniden birleş- tikten sonra kendine gelemedi. Yıkılan duvann yerinde görünmez bir çizgi. Batı'dan Doğu'ya geçenleri he- men yakabyor. Şıklaşma yarışı Kenün doğusunda özellikle mer- kezde birbiri ardına açılan şık mağa- zalar: McDonald's ve Benetton, Car- tier ve Escada, Batı tüketiminin Do- ğu'ya yayıldığının işareti. Ama karşıruzda savaştan bu yana badana yûzü gömıemiş kımi bınalan, duvan aratmayan prefabrike bloklan ve Ma- car. Bulgar. Rumen kültür merkezle- rinin tozlu boş vıtnnlerinı görünce. Doğu'ya geçtiğinizi hemen anlıyorsu- nuz. Daha bundan beş yıl önce Doğu Berlin'e geçtiğinizi fark etmemeye im- kan yoktu. Duvarda Batı'dan gelenler için iki geçış noktası vardı. Abnanlar. Friednchstrasse ganndan başka bir yerden Doğu Berlin'e giremiyordu. Yabanalar ve Batı Berün'deki Ameri- kan. İngiliz ve Fransız askerlerine ise başka bir geçış noktası aynlmıştı: Checkpoint Oıarily. Amerikalılar. Doğu Almanya'ya geçiş noktalannı alfabetik sistemle kodlamıştı: İki otoban geçiş oktası 'Alpha' ve 'Bravo' olarak ad- landınlmış. Müttefıklerin denetimin- deki bu üçüncü geçiş de ' C harfini simgeleyen 'Charfly' adını abnıştı. Soğuğun casiKİan Batı yapımı filmlerde 'soğuktan ge- len casuslar' sahte kimbklerle Check- point Charly'den özgürlüğe adım at- mayı denemişti. 1961 yıbnda Sovyet tanklanyla Amerikan tanklan Check- ponit Charly'de, arada birkaç metre mesafeyle İcarşı karşıya getirilmiş, dünya bir nükleer savaşm eşiğine ge- lindiği dugusuyla nefesini tutup Ber- lin'e bakmıştı. Checkpoint'u ziyaret eden milyonlarca kişi arasında Ken- nedy'den Kruşçov'a kadar süper güçle- rin ve müttefıklerinin bderleri de var- dı. Bir Doğu Alman evinin garajında, sınır bariyerlerinin altından geçebile- cek kadar alçak bir spor otomobil imal etmiş, çılgın bir hızla engelleri aşarak Checkpoint Charly'den Batı'- ya geçmişti. Soğuk Savaş yıllannda Checkpoint Charly'de aynı adı taşıyan müze ku- ruldu. Batı Berbn'de hala duran ve özellikle okullann ziyaret ettiği bu müzede daimi bir sergi vardı. Doğu'- dan Batı'ya kaçanlann hayal gücünün ürünü olan balonlar, arabalar, sandı- klar, kayıklar bu mekanlarda sergi- leniyordu. Turistler ve öğrenciler böy- lece "tnsanlann komünizmden kurtu- lup özgürlüğe adım atabilmek uğruna neleri göze aldığını" gördü. Checkpo- nit Charly, soğuk sava^ın simgesi ve propaganda araaydı. Burada yükse- len "You areteavingthe American Sec- tor" tabelası, Berbn'in en turistik nok- tası obnuştu. Demokratik Almanya Devlet Başkanı bu noktadaki kaçışla- ra engel olunması için Doğu tarafına 1985'te bir nöbetci kulesi dikti. "Kule pencereleri neden bu kadar büyük" so- rusuna Honecker ve şurekasmın ce- vabı şuydu: "Kaçanları daha iyi göriip vurabOmek için." Berlm birleştikten sonra Checkpo- nit Charly'nin batısındakı küçük nö- betçi kulübesi söküldü: Doğu yakası- ndaki kuleyle birlikte müzeye hediye edildi. Checkpoint Charly'nin arazısı- ne Amerikab yatınmalar sahip çıktılar. Buraya şimdi bir 'American Business Center' yani iş merkea inşa edilecek. İkinci kule Müzeye hibe edilen ikinci bir kule daha var: Biraz ötede, Stallschreıber SokağYnda duran nöbetçi kulesi, Checkpoint Charlly Museum'un Mü- dürü Rainer Hidebarndt bugün elin- deki bu iki kuleye abcı anyor. Ameri- kan İş Merkezi yapılacağı yerde duran kuleyi müze binasma sokmak im- kansız çünkü. Kuleyi başka bir yere taşımak da çok masraftı ve müzenin bütçesini aşıyor. devlet buna kanşmı- yor. Eğer bir hayırsever çıkıp kuleleri müzeyie işbirliği içinde başka bir yer- de sergilemeyi kabul etmezse. Check- point Charly'den geriye hiç eser kal- mavacak. Kuleleri sergilemek üzere saün al- mayı bir Polonyalı koleksiyoncu ka- bul etmiş. Ama laşıma masrafı olarak on binlerce dolar ödeyemiyor. Müze müdürü, Amerikablann denetiminde- ki bu eski kontrol noktasmdaki kule- len yine bir Amerikabnın saün alıp sergüemesinden yana.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle