Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
4MART1994CUMA CUMHURİYET2 SAYFA
KULTUR
Nefis bir barok müzik dinletisi, hayran olunası bir şiirsel film: 'Dünyanm Tüm Sabahlan'
Barokterapidenyoksun kafrnaym
SUNGU ÇAPAN
Din savaşlan sonrası, aydın-
lanma çağı öncesi, 17. yûzyıl
Fransası. Çevresindekilerin sü-
rckli pohpohladığı, ağır makyajı
ve lüle lüle perukası altında terli,
yorgun ve kendinden bıkkın,
anlj-şanlı saray bestecisi Marin
Marais'nin bütün perdeyi kapla-
yan bezgin yüzü, dönemin bütün
'yükselen değerieri'ne sahip olu-
nan meşhur ve başanh bir saray
müzisyeni hayatı sürdünnenin ve
her andan kam almanın da
yansıdığı unutulmaz bir yüz (Ha-
rika bir Gerard Depardieu, ne
kadar da Müos Forman'ın-Ama-
deus başyapıtının başında, itiraf-
lar saatindeki' Salieri-Murray
Abraham'ı anımsatıyor!) Ve ha-
yatta herşeyi elde etmiş, herşeye
erişmiş bu yüz itiraflanna bâşlı-
yor, dönüp geçmişine bakarken
kendini son derece değersiz bu-
luyor!
Viyola da gamba ustaSı
Yoksul bir ayakkabıanın oğ-
luyken çırağı oluduğu müzik ho-
cası Sainte- Colombe'dan feyz
alarak seçtiği enstrümanın (viola
da gamba) ustası kesilen ve ho-
casının yüz çevirdiği tüm kavram
ve ahniyeüere kapısını sonuna
dek açarak para-şan şöhret ve
saygınlık kazanan, her türlü yala-
kalık derecesinden geçmiş ba-
şanlı saray müzisyeni Marin Ma-
rais geriye bakarken, ilkelerin-
den, inandıklanndan ömrü b o
yunca kesinlikle ödün vermeyen
ustası Sainte-Colombe'un (Jean-
Pierre Marielle) yaşamını an-
latmaya koyuluyor.
İşte "Dünyanm Töm Sabah-
lan", maestro Marais'nin bu "iti-
raf-anlan-amlan"nın gerçek mü-
zik aşkıyla yoğrulmuş filmi. "Şe-
ker, altın ve utanç"tan oluşma
Marais, müzik besteleme ve ya-
ratma eyleminde kaybettiği
kansının aasından da güç alarak
kendi köşesınde müziğini yapan
"avucundaki gün tşığını altına ter-
dh ederek" sarayin yaldızlı çağn-
lanna kulağını tıkayıp iki kızını
yetiştiren üstat Sainte-Colombe'-
un tam tersi kutbu temsil ediyor.
Fransız sinemasının, bir viyo-
lacının parmak tutuşlannı. dav-
ranışlannı ve çalış pozisyonlannı
5-6 ay kadar inceleyip çalışarak
perdede kusursuz bir virtüöz
olarî büyük aktörlerinden Jean-
Pierre Marielle'nin, zamanının
Ünyanifl Tüm Sabahlan (Tous Les Matins Du Monde) Yönetmen: Alain
Corneau/ Senaryo: Pascal Quignard, A. Corneau/Kamera: Yves An-
gelo / Müzik: Jordi Savall/ Oyuncular: Jean-Pierre Marielle, Gerard
Depardieu, Anne Brochet, Caroline Sihol, Guillaume Depardieu, Myriem Bo-
yer, Carole Richert/1991 Fransa (Standard F.) Beyoğlu Alkazar- Avrupa'da.
yönetimine, sarayın isteklerine.
soylu sınjfın yavşaklığına gıcık
sessiz öflcesini film boyunca yu-
dum yudum saçan büyük oyu-
nuyla canlandırdığı Sainte-
Colombe'un, sarayın hokkabaz
müzisyeni olmaktansa münzevi
taküıp yürekte hissedilen müziği-
ni icra etmesinin kaynağı, dünya
nimetlerinin panlüsından görke-
minden kaçınıp kendisini
kansjnın ma.teminin derinlikleri-
ne gommesindedir.
Her yaru bakımısz bahçesinde-
ki kulübeye kapanmış ve yetiştir-
diği iki kıâyla verdiği üçlü viyola
konserleriyle aydın ve soylular
arasında moda olmuş Monsieur
de Sainte-Colombe, sarayın bo-
razanı olmaktan kaçınıp doğru
bildiğini söylemekten sakınma-
yan güzel müzik yaratmaktan
başka kalıcı değer tanımayan bir
yaratıcı bilge. Olümüyle bütün
eseri de yokolup gidecek, kaydet-
meyi filan, pek önemsemediği
için. Yüreğinde duyarak icra etti-
ği müziğini kendisiyle birlikte
mezara götürmeye azimli. Bere-
ket kızlanna (özellikle büyük kjzı
Madelaine müziğin ta kendisi) ve
hırslı, ihtiras küpü çırağına. Üs-
tadın tam karşıtı Marin Marais
ise ustasmdan öğrendiklerini hü-
nerli süslemelerie, duygusal ton-
Iamalarla müziğe dökerek kralın
ve soylulann teveccühünü ka-
zanmış, bir eli yağda bir eli balda
resmi saray müzisyeni. Ne var ki
son tahjilde, herşeye kavuşmamış
ama yine de kendinden, sana-
tından kuşkulanmaktan pek kur-
tulamayan bır yaratıa. Üstelik
saray ve yükselme ihürasıyla Ma-
delaine'in (Anne Brochet) büyük
aşkını geri çevirecek kadar da
bencil. Biri kralın, senyörlerin
attığı kemiklerle sanatını icra edi-
yor ötekiyse saraya kapağı atıp
zengin olacağına müziğini zen-
ginleştirmeyi yeğliyor. Ve yarat-
manın sancısını aa çekerek
karşılıyor. Bu iki sanatçı tipini
karşımıza getirjyor film.
20 yıllık kariyerine "Polis
Python", "Tehdit", "Silahlann
Seçimi" gibi sıkı "kara dizi" film-
leriyle, "Saganne KalesT, "Noc-
tunıe Indien" gibi ilginç üstûn
yapımlan sığdıran, Fransız sine-
masının, IDHEC mezunu, 51'lik
delikanlılanndan yönetmen Ala-
in Cornau, Fransıziann belki de
en saygın ödülü diyebileceğimiz
1991 Louis Delluc ödülünü hak
etmiş 'Dünyamn Tüm Sabahlan'-
yla son derece incelikli, düşündü-
rücü, etkileyici ve tipik Fransız
yapımı, şiirgibi bir film kotarmış.
Jean-Baptist Lully'den François
Couperin'e kadar uzatılacak "ba-
rok" Fransız bestecilerinin müzi-
ğiyle bezeli bu fılmiyle karşımıza
getirdiği iki karşıt görüşün tem-
silcisi kahramanlannın tercihleri
aracılığıyla aynca seyirci olarak
herbirimizin kendi yaşamımızda
yaptığımız secimleride sorgula-
mamıza yol açıyor Alain Corne-
au. Baba-oğul (Gerard ve Guilla-
ume) Depardieu'Ierin başanyla
yansıttıği (genç ve yaşlı) ve hep
hırslı Marais başanya giden ko-
lay yolu secerken Sainte-Colom-
belar her zaman ödün vermeden
inançlannın sarp ve dikenli yol-
lannı katetmezler mi?..
Herkes solo çekiyor...
Gerçekten öyküsü, oyuncu-
luğu, anlatımı, görüntüleri ve vi-
yola da gamba'nın başrole so-
yunduğu güzelim müziğiyle bu
şiir gibi (hatta barok terapi gibi
de diyebilirsiniz!) fılmden sakın
yoksun etmeyin kendinizi. Yö-
netmeninden oyuncusuna, ka-
meramanından müzikçisine,
ışıkçısından kostümcüsüne ka-
dar herkesin solo çektiği. PascaJ
Quingnard'ın aynı adlı romanı-
ndan uyarlanmış "Dünyanın
Tüm Sabahlan"nda yönetmen
Corncau anlatüğı o barok müzi-
ğin ritmlerinin attığı öyküsünün
tam biçemini bulmuş, uyumlu.
yahnveduyarlı.
Sevgiden ölüme yaratmak, acı
çekmek, kendini yoksun etmek,
müzik, sessizlik, ve rüzgar söz ko-
nusu bu filmde. Fransız sine-
masının son yıllardaki yüz akı
yapıtlanndan biri niteliğindeki
"Dünyanm Tüm SabahlarTndaki
nefis barok müzik alemiyle bütün
nimetlerinden siz de nasibinize
düşeni alınca, övgülerimize ke-
sinkes katılacaksınız!
(Bir ikiyerde atlamtan ve eksik
çevrtfen aftyazı olayınm da}ıa cid-
diye âJmması da tez elden dUeği-
mtdir.)
Emir Kusturica'nın Alaska'dan Arizona'ya yeni dünya düşleri sınırsız be ya!
Amerikan rüyası, Boşnakusulü...Geleceği hakkında kararsız ve
sürekii balık gibi kayıp giden
Axel'in (Johnny Depp) aile bağ-
lan ve geçmişle olan ilişkisi, yirmi
yaşında anne ve babasmın bir
traiik kazasında ölmesiyle kop-
muştur. "New Yorkta bulduğu
balık saynu işinde üç yıl çaltştı-
ktan sonra gûnün birinde amcası
Leo'muı (Jerrj Lewis) çağnsına
ınarak çocukhiğunun Arizonası-
na geri döoüyor.Amcası Leo sahi-
bi bulunduğu Cadillac galerisi ve
sonradan görme, güzel >e genç ni-
şaniısı MiUie (Paulina Porizkova)
de dahil, yaşamında her istediğini
ekk etmiş, Amerikan rüyasını ger-
çekkştirmiş biri. Şimdi de aklını
yeğeni Axel'e taknuştır.
Ondan düğününde sağdıcı ol-
masuıı ve araba satımı işinde de
çaltşmasjnı istiyor. Ksacası am-
cabeyin A\el'den beklentileri çok-
tur. Annesinin babasmın öMüğü
trafik kazasında arabayı süren de
Leo amca okluğu için, Axel'e
karşı vükümlü-sonımlu hisset-
mektedir kendjni. Vicdan azabıyla
kıvranan amcabey. Leo, işinde ba-
şanlı olabflmesi için gerekli
saydığı üç ana teoriyi AxeTe ög-
retmeğe çahşıyor "Çekicilik, seks
•»e psikolo^." Aynca bir kadında
bulunması gereken özellikler
hakkında "yeni model, az kilo-
metreii ve güzel hatiı olnıası" ge-
rektiğini vurguluyor. Bütün bun-
ladan hoşlanmayan Axel ise,
New York'taki özgürlüpne
dönmek için sabırsızlanıyor.
Eterken Axel yörenin deli kadını
olarak bilinen Elaine (Faye Du-
naway) üe tanışıyor.
Sürekii genç erkek cenneti Pa-
pua-Yeni Gine adalanna gitme-
.nin rüyasını kuran, geçkince Ela-
ne, kocasını öldürdüğünden, beri
üvey kızı Grace'le (Liü Taylor)
yaşayan dul bir kadındır. Son ko-
cası Bay Stalker vasiyetinde, tüm
varbğım, akli dengesi bozuk olan
üvey annesiyle ilgilenmek zorun-
da kalarak onun gölgesi haline
gelen ve AxePin yakınlaşma ça-
balannın farkına varacak du-
rumda olmayan Grace'e
bırakmışür.
Çelişlaler içindeki Axel, Leo,
Elaine ve Grace'den hangisiyle
olması gerektiğine bir türlü karar
verememektedır. Tûm kararsızlı-
klann ve gariplikkrin ardında,
kahramanlanmızın herbirini gü-
den bir "dnş" vardır. Leo, Cadil-
lac'lardan oluşan bir merdivenle
aya erismeyi, Elaine kanatlamp
ucmayı, Grace ise bir sonraki ya-
şamında dünyaya kaplumbağa
olarak gelmeyi düşiemektedir.
Axel'e gelince, o da AJaska'nın
sonsuzluğunu ve orada ailesine
ödül olarak getireceği, korkunç
keskin dişleri görünen bir balık
kafası için canlannı tehlikeye
atan eskimolardan biri olmanın
rüyasını görmektedir.
Leo'nun yaklaşan düğünü.
Elaine'nin yaklaşan kırkıncı yaş
günü ile bütün bu düşler birbirine
kanşmıştır. Düşler de. yaşam sü-
recindeki birçok şey gibi, doğal
secime ayak uydurmak zorun-
dadır. Bazı düşlerin gerçekleşe-
bilmesi için başka bazı düşlerden
vazgeçilmesi gerekmektedir."
Epeydir, kabaca konusunu yu-
kardaki gibi özetleyebileceğimiz
bu film için göbeğini çatlatüğını
okuduğumuz Saraybosna'h
"rockçu-şair" yönetmen Emir
Kusturica'nın Delicatessen'in
yapımcısı Oaudie Ossard'ın kol-
tuk çıkmasıyla, tamamen Ameri-
kalı oyuncularia ABD'de çektiği
bir Amerikan öyküsü "Arizona
Dream". tki kadın arasındaki
genç bir adamm öyküsünü traji-
komedi boyutlannda aktararak
öykünün sacayağını olasturan
ilişkiler üstünde yoğunlaşan film-
de birbirinden farkh ünlü Ameri-
kalı oyuncular rol alıyor. Genç
kuşağın ikonu Johny Depp'den
Kusturica'nm (ve bizim de tabii)
çocukluk idolü Jerry Levvis'e ve
Sunset Boulevard'daki Gloria
Swanson'u çağnşüran bir roldeki
Faye Dunaway'den genç Lili
Taylor (Grace), Vincent Gallo
(Paul) ve Çek dilberi Paulina Po-
rizkova'ya (Millie) kadar.
Hepsi kendi tarzlannda rü-
yalannı gerçekieştirmek peşin-
dedir. Kusturica kahramanlan-
nın. Daha önce de belirttiğimiz
gibi, "taflı" Leo amca, sattığı ara-
baian üsrüste koyarak aya ulaş-
mak, Leo'nun sağ kolu ve iflah
olmaz bir sinema kuşu olan genç
Paul Leger ise aktörlüğün üste-
sinden gelmek, Axel de sık sık rü-
yasını gördüğü gibi eskimolann
arasında yaşamanın düşünü ku-
rup durmaktadırlar...
Hitch amcanın ünlü North by
Northvvest'inden Kuzeyli Nano-
uk ya da Azgm Boğa ya da "Ba-
ba"ya kadar. öyküye yedirilmiş
çeşitli göndermeler içeren "Arizo-
na Dream", Kusturica'nın perde-
de seyirciyi hoşnut edici bir yol-
culuğa çıkarmak düşünü de ger-
çekleştiriyor, bir buçuk saatbği-
Amerikan
DÜSÜ (Arizona
Dream) Yönetmen:
Emir Kusturica /
Senaryo: David
Atkins, E. Kusturica
/Kamera:Vilko
Filac/Müzik: Goran
Bregovic/
Oyuncular: Johnny
Depp, Faye
Dunaway, Jerry
Lewis, Vincent
Gallo, Lili Taylor,
Paulina Porizkova,
Michael J. Pollard,
Candyce MAson
/1992ABD(Umut
Sanat) Beyoğlu
Alkazar
Sinemasında.
ne.
I980'li yıllarda "DoDy Befl
v
ı
Hahrlıyor MusunT", "Babam İş
Gezisinde" ve "Çingeneler Za-
mam" filmleriyle bir kuyruklu
yıldız gibi parlayan Saraybosnalı
yönetmen Emir Kusturica'nm
ömrünün iki yılmı vererek özgün
bakışı ve yaklaşımıyla ABD'yi
keşfetmeye soyunduğu,"rüyalan-
ndaki yokruluğu" görüntülere dö-
ken bu film, önceden tahmin edi-
lemeyen şaşırtıcı sahneleri ve baş-
GÜNDEMDEKİ FİLMLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ
* • •
• • •
• •
• • •
• • • •
• • •
• •
• •
• • • •
• • • •
•
Amerikan Rüyası / Arizona Dream / Emir Kusturica
Babam İçin / İn the name ofthe Father / Jim Sheridan
Şarlo / Chaplin / Richard Attenboroug
Carlito'nun Yolu / Cariito's Way / Brian De Palma
Dünyanm Tüm Sabahlan / Tous les Matins du Monde / Alain Comeau
Germinal / Claude Berri
Masumiyet Yaşı/ The Age of Innocence/ Martin Scorsese
Müthiş Dadı Müthiş Baba / Mrs. Doubtfire / Chris Columbus
Piyano/The Piano Jane Campion
Şarküteri / Delicaiessen / Jean-Pierre Jeunet, Marc Care
Özgür VVilly / Free Wllly / Simon VVincer
* * * • Basvaoıt * * • Kacırmavın •*•* Izlenebilir • izlenmese de olur.
Bugûn gösterime gırenler Schındler'm Listesı Schindler s List Steven Spietberg. Tehlikeli Bir Kadın, A Dangerous
Women SteDhenGvllenhaal.
tan sona köklü birsinema duygu-
sunun belirginleştiği bölümleriyle
heyecanlandıncı bir görüntüler
sağanağı! Tam bir "Homo Ci-
Dematographicus" özelliklerine
sahıp ve bu kez filmleriyle büyü-
düğü John Ford, Howard
Hawks westemlerinin gerçek me-
kanlannda, Arizonalarda çalı-
şmak imkanı bulan Kusturica,
öncelikle çok sayıda ünlü Ameri-
kah oyuncuyu fılmine sığdırma
düşünü gerçekleştirmiş, sonra da
hayal gücünün pupa yelken ka-
natlandığı, şiirsel bir üslup tuttur-
muş yine. Uçan, sıcaak ve ironik
bir Odysee boyutlannda seyre-
den, yer yer seyircisine uyanılan
bir düşü gördürmenin de üstesin-
den gelen filmin fınalinde, artık
yetişkinlerin dünyasına dahil
olan Axerimiz, Leo'nun mi-
rascısı olarak güzel Millie'yle ev-
lenerek Cadillac satma işini
sürdürecektir belki de. Old Spice
kokulu. son dinozorlardan Leo
amcabeyin (görülmemiş dere-
cede ciddi ve dramatik Jerry Le-
wis yine de kimi sahnelerde kc~
mikliğıni göstermekten kendini
alamamış besbelli) sonunda am-
bulansla aya uçtuğu fınali ve ka-
setinin çok sattığı, bize çok yakın
müziği ve biçimiyfc dört dörtlük
bir yaratıa yönetmen yapıtı ön-
celikle, "Arizona Dream."
Büyük Hollywood stüdyola-
nnın habire hamburger yercesi-
ne, cola içercesine tüketilen stan-
dart filmleri ürettiği ABD'de di-
kiş tutturabilmeyi kafaya takmış
Avnıpah bir yönetmetiin yüreği-
ne, büeğine sahip Emir Kusturi-
ca'nın kışiliğini ortaya serdiği bu
film, Amerika'ya özgü teknik ko-
şullann, tüm özel efekt imkan-
lanran vb. lükslerin emrine ko-
şulduğu. bizim Saraybosnaünın
tam istediği gibi film olmuş so-
nuçta. İki yüdır Sırp zulmüne
sahne olan Saraybosna'dan
çıkmış Emir Kusturica'nın yeni
dünyayı fethetmeye soyunduğu
bu ilginç "traji komik" denemesi,
bu yönetmenin tutkunlanyla tüm
sıkı sinemaseverleri, çekecek nite-
likteki birtakım "düşlerin kapı-
lannı ve pencerelerini açıyor" baş-
tan sona. Kuşkusuz başka bir
gerçekliğe acılan bu kapı ve pen-
cerelerden geçenler Alkazar'dan
memnun ve keyifli olarak aynlı-
yorlar "Arizona Dream"in biti-
minde. "Günaydın CoJombus."'
diyoruz biz de, Stalin baskısını
derinlemesine duyan, 1950'lerin
Yugoslavya'sında Boşnaklann
komünist rejimle süregelen ilişki-
lerini, özyaşamsal dokunuşlarla
aktanp yansıtan o sevimli şairane
fihnlerden yeni dünyaya, Ame-
rikahlara uçan Kusturica'ya.
'Gühnek
evMğin
temeüdr!'Robin Williams'ı nasıl bilirsiniz? 19701ı yıüann o zıpır televız-
yon dizisî "Mork ve Mindy"den s°
n r a
dehasını hissettırdıği
"Garp'a Göre Dünya"nın ardından Çikagelen "Günaydın Viet-
nam"daki çatal dilli"radyo sunucusu, "O'ü Ozanlar Derneği"nın
idealist-anarşist edebiyat öğretmeni. "Balıkçı Kral"ın yersız yurt-
suz ama gönlü genişserserisiyada "Toys"un oyunçakçı amcası gibi
rolleri ve filmleriyle 1980'lere damga>mı vurarak ünlenen 2 Oscar'-
lı bu oyuncu, lastik gibi gerip uzattığı >üzü, çalgı gibi kullanabıldıği
sesi, her renge büriinen konuşması. mımiklerı. esneklıği. müthiş
enerjisi, sınırsız taklit yetenekleri ve komedyenlik becerileriyle tam
"nevi sahsına münhasır", zehirzemberek bir aktör Robin VVilliams
kuşkusuz. Bir zenne olmadığı kalmiş". onu da çok sevdıği ço-
cuklanyla beraber olabilmek uğruna mecburen kadın-dadı
kıhğına girdiği "Mrs. Doubtfire-MüthiŞ Dadı, Müthiş Baba" fıl-
minde yapıyor üstat. Kadın kıhğına bürünmek sinemada sıkca
başvurulan bir meddahbktır "Bazılan Sıcak Sever" ya da "Totsie"-
den bu yana. Jack Lemmon, Tony Curtis ve Dustın HofTman'lann
izinden giden Robin Williams da, "£vde Tek Başuıa 1-2" türün-
den, çocuk ve aileye yönelik bazı gişe şampiyonu filmlerle köşeyi
dönen senarist-yönetmen Chris Columbus'un imzaladığı "Mrs.
Doubtfıre"da. kocasını yiürmiş, 60 yaşlannda, Iskoç asıllı yaşlı bir
kız ve evi-çocuklan çekip çeviren müthiş bir dadı olarak geliyor
karşımıza her zamanki ustaJığı ve st'vimliliğiyle. Ne var ki Billy
Wilderin "Some Like İt Hof'ı
M gibı bir komedi klasiği değil bu
ÜthİŞ D a d l MÜthİS film. Anne Fine'ın romanından
uyarlanarak Randi Mayem Sin-
ger-Lasbe Dixon ikilisince
yazılmış senaryodan çekilmiş
"Mrs. Doubtfire", bütünüyle
Robin VVilliams malzemesi üstü-
ne tezgahlanmış ve çoluk-çocuk-
cümbür cemaat, hışır hışır mısır
patlağı eşliğinde tüketiliverecek
cinsten, sevimli bir çocuk-aile
güldürüsü. Kusursuz (eksiği yok
fazlası var) bir eski yaşlı kız ve
müthiş bir dadı olan Robin VVil-
liams'm mahareti, şaklabanlığj
ve hınzırlığı üstüne kurulu, hayli
ticari ve sabun köpüğü gibi bir
eğlencelik.
Televizyonda seslendirme ya-
pan, kurallara pek aldırmayan
dili yüzünden sık sık işsiz İcal-
man, dağınık, sarsak, ama ço-
cuklanyla arası çok iyi bir baba,
sorumsuz bir koca, 14 yıl evlilik-
ten sonra kansınca dışlanır, bo-
şanır ve çocuklanndan aynlırsa, görün seyreyleyin bakm neler
olur. Eşcinsel kardeşiyle dostunun yaşlı kız haline soktuğu (latex
maskeler, silikon memeler, vs.) gönlü çocuk kalmış Robin \Villi-
ams'ın yeteneklerini sergilediği filmde sürpnzler. taşlamalar kimi
göndermeler de eksik değil. Çocuklanna duyduğu özlemle kadın-
dadı olma fedakarlığınıgöze alan büyük komedyen-oyuncunun,
ister istemez seyirciyi teslim alıp teskin ederek Robin VVilliams mi-
zahına daldıran bu son filmi. tabii ki çocuk sevgisi ve mutlu aile
yuvasına övgüler düzüyor son tahlilde, her zamanki gibi. Bir za-
manlar sahip olduklannızı yitirdiğinizde onlara daha iyi sahip
çıkma girişimlen'nizin kpmedisi olarak da özetlenebilecftH bu film-,
de süper yeteneklerini çocuklanyla beraber olmak için-kullanıyor
Robin VVilliams. O işini çok iyi yaptığından dolayı. duygu gıdı-
klayarak eğlendiren filmden gülümseme ve kahkaka eksik olmu-
yor hiç. "GüJmek evlliğin temelidir!" gibisinden inciler de saçılan fil-
min öteki karakterlerinin görevi hep Robin VVilliams'a çanak tııt-
mak. Kocasının dağınıklığından, çocukluklanndan bıkıp boşa-
nan, sonra da, yeniden kocasına kucak acan kadını da Sally Field
oynuyor. Tabii yüce Hollywood liberalizmi. kadının eski göz ağnsı
Pierce Brosnan'la kınştırmasına da izin veriyor, kocasının gözleri
önünde. Kimi zaman restoran sahnesindeki gibi abartsa da. Robin
VVilliams'ın aktörlüğüne diyecek yok, yine fırtına gibi emprovize
döktürüyor çoğu kez, becerileriyle komik atmosferi sağlıyor. aile-
nin yüceltildiği mutlu sona bağlanan finalle noktalanan filmin di-
namosu adeta.
üthiş Dadı Müthiş
Baba (Mrs. Doubtfire)
Yönetmen: Chris
Columbus / Senaryo:
Randi Mayem Singer,
Leslie Dixon/ Kamera:
Donald
McAlpine/Müzik:
Hovvard Shore/
Oyuncular: Robin
VVilliams, Sally Field
Pierce Brosnan,
Harvey Fierstein,
RobertProsky/1993
ABD(ÖzenFilm)Şişli
Site Beyoğlu Sinepop
sinemalannda.
6. ANKARA ULUSLARARASI FİLM
FESTIVALI'NDE BUGUN
"New York'taki Tüm Vermeer'ler" Yön: Jon Jost
Ktzılırmak Sineması
11.30 "Sinbad" Yön: Zoltan Huszarik
14.00 "Şaşdaa Çekicilik" Yön: Amos Gutman
16.30 "Acla'nın Floristelk'ya İnişi" Yön: Aurelio
Grimaldi
19.00 "Şaşdası Çekicilik" Yön: Amos Gutman
21.30 "Şaşılası Çekicilik" Yön: Amos GutAan
Kavaklıdere Sineması
11.30 "New York'taki Tüm Vermeerler" Yön: Jon Jost
14.00 "New York'taki Tüm Vermeerler" Yön: Jon Jost
16.30 "Entrika" Yön: Jon Jost
19.00 "Wittgestein Yön: Derek Jarman
21.30 "Bir Sonbabar Hikayesi Yön: Yavuz Özkan
Kaktüs Komedi Tiyatrosu
14.00 "Ay Vakti" Yön: Mahinur Ergun
16.00 "Kızkulesi Aşıkları Yön: İrfan Tözüm
Fransız Kültür Merkezi
13.30 Jean Renoir Belgeseli
16.00 Fantastik Öyküier ve Efsaneler
18.00 Şairler, Ressamlar, Müzisjenler
19.30 "Ayak Takımr Yön:Jean Renoir
Alman Kültür Merkezi
14.00 Jiri Barta Toptu Gösterisi
16.00 "Ejderin Adası- Yönetmenle Söyleşi''
18.30 "Çocuk Oyunu" Yön: VVolfgang Becker
(simültane çeviri)
Vakıfbank Salonu
10.30 llusal Belgesel Film Yanşması
14.00 Ulusal Belgesel Film Yanşması- Söyleşi
Türk-Amerikan Derneği
14.00 "Tahind Kadm"
16.30 "Metek Kent" Yön: Jon Jost