25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4MART1994CUMA CUMHURİYET2 SAYFA KULTUR Nefis bir barok müzik dinletisi, hayran olunası bir şiirsel film: 'Dünyanm Tüm Sabahlan' Barokterapidenyoksun kafrnaym SUNGU ÇAPAN Din savaşlan sonrası, aydın- lanma çağı öncesi, 17. yûzyıl Fransası. Çevresindekilerin sü- rckli pohpohladığı, ağır makyajı ve lüle lüle perukası altında terli, yorgun ve kendinden bıkkın, anlj-şanlı saray bestecisi Marin Marais'nin bütün perdeyi kapla- yan bezgin yüzü, dönemin bütün 'yükselen değerieri'ne sahip olu- nan meşhur ve başanh bir saray müzisyeni hayatı sürdünnenin ve her andan kam almanın da yansıdığı unutulmaz bir yüz (Ha- rika bir Gerard Depardieu, ne kadar da Müos Forman'ın-Ama- deus başyapıtının başında, itiraf- lar saatindeki' Salieri-Murray Abraham'ı anımsatıyor!) Ve ha- yatta herşeyi elde etmiş, herşeye erişmiş bu yüz itiraflanna bâşlı- yor, dönüp geçmişine bakarken kendini son derece değersiz bu- luyor! Viyola da gamba ustaSı Yoksul bir ayakkabıanın oğ- luyken çırağı oluduğu müzik ho- cası Sainte- Colombe'dan feyz alarak seçtiği enstrümanın (viola da gamba) ustası kesilen ve ho- casının yüz çevirdiği tüm kavram ve ahniyeüere kapısını sonuna dek açarak para-şan şöhret ve saygınlık kazanan, her türlü yala- kalık derecesinden geçmiş ba- şanlı saray müzisyeni Marin Ma- rais geriye bakarken, ilkelerin- den, inandıklanndan ömrü b o yunca kesinlikle ödün vermeyen ustası Sainte-Colombe'un (Jean- Pierre Marielle) yaşamını an- latmaya koyuluyor. İşte "Dünyanm Töm Sabah- lan", maestro Marais'nin bu "iti- raf-anlan-amlan"nın gerçek mü- zik aşkıyla yoğrulmuş filmi. "Şe- ker, altın ve utanç"tan oluşma Marais, müzik besteleme ve ya- ratma eyleminde kaybettiği kansının aasından da güç alarak kendi köşesınde müziğini yapan "avucundaki gün tşığını altına ter- dh ederek" sarayin yaldızlı çağn- lanna kulağını tıkayıp iki kızını yetiştiren üstat Sainte-Colombe'- un tam tersi kutbu temsil ediyor. Fransız sinemasının, bir viyo- lacının parmak tutuşlannı. dav- ranışlannı ve çalış pozisyonlannı 5-6 ay kadar inceleyip çalışarak perdede kusursuz bir virtüöz olarî büyük aktörlerinden Jean- Pierre Marielle'nin, zamanının Ünyanifl Tüm Sabahlan (Tous Les Matins Du Monde) Yönetmen: Alain Corneau/ Senaryo: Pascal Quignard, A. Corneau/Kamera: Yves An- gelo / Müzik: Jordi Savall/ Oyuncular: Jean-Pierre Marielle, Gerard Depardieu, Anne Brochet, Caroline Sihol, Guillaume Depardieu, Myriem Bo- yer, Carole Richert/1991 Fransa (Standard F.) Beyoğlu Alkazar- Avrupa'da. yönetimine, sarayın isteklerine. soylu sınjfın yavşaklığına gıcık sessiz öflcesini film boyunca yu- dum yudum saçan büyük oyu- nuyla canlandırdığı Sainte- Colombe'un, sarayın hokkabaz müzisyeni olmaktansa münzevi taküıp yürekte hissedilen müziği- ni icra etmesinin kaynağı, dünya nimetlerinin panlüsından görke- minden kaçınıp kendisini kansjnın ma.teminin derinlikleri- ne gommesindedir. Her yaru bakımısz bahçesinde- ki kulübeye kapanmış ve yetiştir- diği iki kıâyla verdiği üçlü viyola konserleriyle aydın ve soylular arasında moda olmuş Monsieur de Sainte-Colombe, sarayın bo- razanı olmaktan kaçınıp doğru bildiğini söylemekten sakınma- yan güzel müzik yaratmaktan başka kalıcı değer tanımayan bir yaratıcı bilge. Olümüyle bütün eseri de yokolup gidecek, kaydet- meyi filan, pek önemsemediği için. Yüreğinde duyarak icra etti- ği müziğini kendisiyle birlikte mezara götürmeye azimli. Bere- ket kızlanna (özellikle büyük kjzı Madelaine müziğin ta kendisi) ve hırslı, ihtiras küpü çırağına. Üs- tadın tam karşıtı Marin Marais ise ustasmdan öğrendiklerini hü- nerli süslemelerie, duygusal ton- Iamalarla müziğe dökerek kralın ve soylulann teveccühünü ka- zanmış, bir eli yağda bir eli balda resmi saray müzisyeni. Ne var ki son tahjilde, herşeye kavuşmamış ama yine de kendinden, sana- tından kuşkulanmaktan pek kur- tulamayan bır yaratıa. Üstelik saray ve yükselme ihürasıyla Ma- delaine'in (Anne Brochet) büyük aşkını geri çevirecek kadar da bencil. Biri kralın, senyörlerin attığı kemiklerle sanatını icra edi- yor ötekiyse saraya kapağı atıp zengin olacağına müziğini zen- ginleştirmeyi yeğliyor. Ve yarat- manın sancısını aa çekerek karşılıyor. Bu iki sanatçı tipini karşımıza getirjyor film. 20 yıllık kariyerine "Polis Python", "Tehdit", "Silahlann Seçimi" gibi sıkı "kara dizi" film- leriyle, "Saganne KalesT, "Noc- tunıe Indien" gibi ilginç üstûn yapımlan sığdıran, Fransız sine- masının, IDHEC mezunu, 51'lik delikanlılanndan yönetmen Ala- in Cornau, Fransıziann belki de en saygın ödülü diyebileceğimiz 1991 Louis Delluc ödülünü hak etmiş 'Dünyamn Tüm Sabahlan'- yla son derece incelikli, düşündü- rücü, etkileyici ve tipik Fransız yapımı, şiirgibi bir film kotarmış. Jean-Baptist Lully'den François Couperin'e kadar uzatılacak "ba- rok" Fransız bestecilerinin müzi- ğiyle bezeli bu fılmiyle karşımıza getirdiği iki karşıt görüşün tem- silcisi kahramanlannın tercihleri aracılığıyla aynca seyirci olarak herbirimizin kendi yaşamımızda yaptığımız secimleride sorgula- mamıza yol açıyor Alain Corne- au. Baba-oğul (Gerard ve Guilla- ume) Depardieu'Ierin başanyla yansıttıği (genç ve yaşlı) ve hep hırslı Marais başanya giden ko- lay yolu secerken Sainte-Colom- belar her zaman ödün vermeden inançlannın sarp ve dikenli yol- lannı katetmezler mi?.. Herkes solo çekiyor... Gerçekten öyküsü, oyuncu- luğu, anlatımı, görüntüleri ve vi- yola da gamba'nın başrole so- yunduğu güzelim müziğiyle bu şiir gibi (hatta barok terapi gibi de diyebilirsiniz!) fılmden sakın yoksun etmeyin kendinizi. Yö- netmeninden oyuncusuna, ka- meramanından müzikçisine, ışıkçısından kostümcüsüne ka- dar herkesin solo çektiği. PascaJ Quingnard'ın aynı adlı romanı- ndan uyarlanmış "Dünyanın Tüm Sabahlan"nda yönetmen Corncau anlatüğı o barok müzi- ğin ritmlerinin attığı öyküsünün tam biçemini bulmuş, uyumlu. yahnveduyarlı. Sevgiden ölüme yaratmak, acı çekmek, kendini yoksun etmek, müzik, sessizlik, ve rüzgar söz ko- nusu bu filmde. Fransız sine- masının son yıllardaki yüz akı yapıtlanndan biri niteliğindeki "Dünyanm Tüm SabahlarTndaki nefis barok müzik alemiyle bütün nimetlerinden siz de nasibinize düşeni alınca, övgülerimize ke- sinkes katılacaksınız! (Bir ikiyerde atlamtan ve eksik çevrtfen aftyazı olayınm da}ıa cid- diye âJmması da tez elden dUeği- mtdir.) Emir Kusturica'nın Alaska'dan Arizona'ya yeni dünya düşleri sınırsız be ya! Amerikan rüyası, Boşnakusulü...Geleceği hakkında kararsız ve sürekii balık gibi kayıp giden Axel'in (Johnny Depp) aile bağ- lan ve geçmişle olan ilişkisi, yirmi yaşında anne ve babasmın bir traiik kazasında ölmesiyle kop- muştur. "New Yorkta bulduğu balık saynu işinde üç yıl çaltştı- ktan sonra gûnün birinde amcası Leo'muı (Jerrj Lewis) çağnsına ınarak çocukhiğunun Arizonası- na geri döoüyor.Amcası Leo sahi- bi bulunduğu Cadillac galerisi ve sonradan görme, güzel >e genç ni- şaniısı MiUie (Paulina Porizkova) de dahil, yaşamında her istediğini ekk etmiş, Amerikan rüyasını ger- çekkştirmiş biri. Şimdi de aklını yeğeni Axel'e taknuştır. Ondan düğününde sağdıcı ol- masuıı ve araba satımı işinde de çaltşmasjnı istiyor. Ksacası am- cabeyin A\el'den beklentileri çok- tur. Annesinin babasmın öMüğü trafik kazasında arabayı süren de Leo amca okluğu için, Axel'e karşı vükümlü-sonımlu hisset- mektedir kendjni. Vicdan azabıyla kıvranan amcabey. Leo, işinde ba- şanlı olabflmesi için gerekli saydığı üç ana teoriyi AxeTe ög- retmeğe çahşıyor "Çekicilik, seks •»e psikolo^." Aynca bir kadında bulunması gereken özellikler hakkında "yeni model, az kilo- metreii ve güzel hatiı olnıası" ge- rektiğini vurguluyor. Bütün bun- ladan hoşlanmayan Axel ise, New York'taki özgürlüpne dönmek için sabırsızlanıyor. Eterken Axel yörenin deli kadını olarak bilinen Elaine (Faye Du- naway) üe tanışıyor. Sürekii genç erkek cenneti Pa- pua-Yeni Gine adalanna gitme- .nin rüyasını kuran, geçkince Ela- ne, kocasını öldürdüğünden, beri üvey kızı Grace'le (Liü Taylor) yaşayan dul bir kadındır. Son ko- cası Bay Stalker vasiyetinde, tüm varbğım, akli dengesi bozuk olan üvey annesiyle ilgilenmek zorun- da kalarak onun gölgesi haline gelen ve AxePin yakınlaşma ça- balannın farkına varacak du- rumda olmayan Grace'e bırakmışür. Çelişlaler içindeki Axel, Leo, Elaine ve Grace'den hangisiyle olması gerektiğine bir türlü karar verememektedır. Tûm kararsızlı- klann ve gariplikkrin ardında, kahramanlanmızın herbirini gü- den bir "dnş" vardır. Leo, Cadil- lac'lardan oluşan bir merdivenle aya erismeyi, Elaine kanatlamp ucmayı, Grace ise bir sonraki ya- şamında dünyaya kaplumbağa olarak gelmeyi düşiemektedir. Axel'e gelince, o da AJaska'nın sonsuzluğunu ve orada ailesine ödül olarak getireceği, korkunç keskin dişleri görünen bir balık kafası için canlannı tehlikeye atan eskimolardan biri olmanın rüyasını görmektedir. Leo'nun yaklaşan düğünü. Elaine'nin yaklaşan kırkıncı yaş günü ile bütün bu düşler birbirine kanşmıştır. Düşler de. yaşam sü- recindeki birçok şey gibi, doğal secime ayak uydurmak zorun- dadır. Bazı düşlerin gerçekleşe- bilmesi için başka bazı düşlerden vazgeçilmesi gerekmektedir." Epeydir, kabaca konusunu yu- kardaki gibi özetleyebileceğimiz bu film için göbeğini çatlatüğını okuduğumuz Saraybosna'h "rockçu-şair" yönetmen Emir Kusturica'nın Delicatessen'in yapımcısı Oaudie Ossard'ın kol- tuk çıkmasıyla, tamamen Ameri- kalı oyuncularia ABD'de çektiği bir Amerikan öyküsü "Arizona Dream". tki kadın arasındaki genç bir adamm öyküsünü traji- komedi boyutlannda aktararak öykünün sacayağını olasturan ilişkiler üstünde yoğunlaşan film- de birbirinden farkh ünlü Ameri- kalı oyuncular rol alıyor. Genç kuşağın ikonu Johny Depp'den Kusturica'nm (ve bizim de tabii) çocukluk idolü Jerry Levvis'e ve Sunset Boulevard'daki Gloria Swanson'u çağnşüran bir roldeki Faye Dunaway'den genç Lili Taylor (Grace), Vincent Gallo (Paul) ve Çek dilberi Paulina Po- rizkova'ya (Millie) kadar. Hepsi kendi tarzlannda rü- yalannı gerçekieştirmek peşin- dedir. Kusturica kahramanlan- nın. Daha önce de belirttiğimiz gibi, "taflı" Leo amca, sattığı ara- baian üsrüste koyarak aya ulaş- mak, Leo'nun sağ kolu ve iflah olmaz bir sinema kuşu olan genç Paul Leger ise aktörlüğün üste- sinden gelmek, Axel de sık sık rü- yasını gördüğü gibi eskimolann arasında yaşamanın düşünü ku- rup durmaktadırlar... Hitch amcanın ünlü North by Northvvest'inden Kuzeyli Nano- uk ya da Azgm Boğa ya da "Ba- ba"ya kadar. öyküye yedirilmiş çeşitli göndermeler içeren "Arizo- na Dream", Kusturica'nın perde- de seyirciyi hoşnut edici bir yol- culuğa çıkarmak düşünü de ger- çekleştiriyor, bir buçuk saatbği- Amerikan DÜSÜ (Arizona Dream) Yönetmen: Emir Kusturica / Senaryo: David Atkins, E. Kusturica /Kamera:Vilko Filac/Müzik: Goran Bregovic/ Oyuncular: Johnny Depp, Faye Dunaway, Jerry Lewis, Vincent Gallo, Lili Taylor, Paulina Porizkova, Michael J. Pollard, Candyce MAson /1992ABD(Umut Sanat) Beyoğlu Alkazar Sinemasında. ne. I980'li yıllarda "DoDy Befl v ı Hahrlıyor MusunT", "Babam İş Gezisinde" ve "Çingeneler Za- mam" filmleriyle bir kuyruklu yıldız gibi parlayan Saraybosnalı yönetmen Emir Kusturica'nm ömrünün iki yılmı vererek özgün bakışı ve yaklaşımıyla ABD'yi keşfetmeye soyunduğu,"rüyalan- ndaki yokruluğu" görüntülere dö- ken bu film, önceden tahmin edi- lemeyen şaşırtıcı sahneleri ve baş- GÜNDEMDEKİ FİLMLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ * • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • Amerikan Rüyası / Arizona Dream / Emir Kusturica Babam İçin / İn the name ofthe Father / Jim Sheridan Şarlo / Chaplin / Richard Attenboroug Carlito'nun Yolu / Cariito's Way / Brian De Palma Dünyanm Tüm Sabahlan / Tous les Matins du Monde / Alain Comeau Germinal / Claude Berri Masumiyet Yaşı/ The Age of Innocence/ Martin Scorsese Müthiş Dadı Müthiş Baba / Mrs. Doubtfire / Chris Columbus Piyano/The Piano Jane Campion Şarküteri / Delicaiessen / Jean-Pierre Jeunet, Marc Care Özgür VVilly / Free Wllly / Simon VVincer * * * • Basvaoıt * * • Kacırmavın •*•* Izlenebilir • izlenmese de olur. Bugûn gösterime gırenler Schındler'm Listesı Schindler s List Steven Spietberg. Tehlikeli Bir Kadın, A Dangerous Women SteDhenGvllenhaal. tan sona köklü birsinema duygu- sunun belirginleştiği bölümleriyle heyecanlandıncı bir görüntüler sağanağı! Tam bir "Homo Ci- Dematographicus" özelliklerine sahıp ve bu kez filmleriyle büyü- düğü John Ford, Howard Hawks westemlerinin gerçek me- kanlannda, Arizonalarda çalı- şmak imkanı bulan Kusturica, öncelikle çok sayıda ünlü Ameri- kah oyuncuyu fılmine sığdırma düşünü gerçekleştirmiş, sonra da hayal gücünün pupa yelken ka- natlandığı, şiirsel bir üslup tuttur- muş yine. Uçan, sıcaak ve ironik bir Odysee boyutlannda seyre- den, yer yer seyircisine uyanılan bir düşü gördürmenin de üstesin- den gelen filmin fınalinde, artık yetişkinlerin dünyasına dahil olan Axerimiz, Leo'nun mi- rascısı olarak güzel Millie'yle ev- lenerek Cadillac satma işini sürdürecektir belki de. Old Spice kokulu. son dinozorlardan Leo amcabeyin (görülmemiş dere- cede ciddi ve dramatik Jerry Le- wis yine de kimi sahnelerde kc~ mikliğıni göstermekten kendini alamamış besbelli) sonunda am- bulansla aya uçtuğu fınali ve ka- setinin çok sattığı, bize çok yakın müziği ve biçimiyfc dört dörtlük bir yaratıa yönetmen yapıtı ön- celikle, "Arizona Dream." Büyük Hollywood stüdyola- nnın habire hamburger yercesi- ne, cola içercesine tüketilen stan- dart filmleri ürettiği ABD'de di- kiş tutturabilmeyi kafaya takmış Avnıpah bir yönetmetiin yüreği- ne, büeğine sahip Emir Kusturi- ca'nın kışiliğini ortaya serdiği bu film, Amerika'ya özgü teknik ko- şullann, tüm özel efekt imkan- lanran vb. lükslerin emrine ko- şulduğu. bizim Saraybosnaünın tam istediği gibi film olmuş so- nuçta. İki yüdır Sırp zulmüne sahne olan Saraybosna'dan çıkmış Emir Kusturica'nın yeni dünyayı fethetmeye soyunduğu bu ilginç "traji komik" denemesi, bu yönetmenin tutkunlanyla tüm sıkı sinemaseverleri, çekecek nite- likteki birtakım "düşlerin kapı- lannı ve pencerelerini açıyor" baş- tan sona. Kuşkusuz başka bir gerçekliğe acılan bu kapı ve pen- cerelerden geçenler Alkazar'dan memnun ve keyifli olarak aynlı- yorlar "Arizona Dream"in biti- minde. "Günaydın CoJombus."' diyoruz biz de, Stalin baskısını derinlemesine duyan, 1950'lerin Yugoslavya'sında Boşnaklann komünist rejimle süregelen ilişki- lerini, özyaşamsal dokunuşlarla aktanp yansıtan o sevimli şairane fihnlerden yeni dünyaya, Ame- rikahlara uçan Kusturica'ya. 'Gühnek evMğin temeüdr!'Robin Williams'ı nasıl bilirsiniz? 19701ı yıüann o zıpır televız- yon dizisî "Mork ve Mindy"den s° n r a dehasını hissettırdıği "Garp'a Göre Dünya"nın ardından Çikagelen "Günaydın Viet- nam"daki çatal dilli"radyo sunucusu, "O'ü Ozanlar Derneği"nın idealist-anarşist edebiyat öğretmeni. "Balıkçı Kral"ın yersız yurt- suz ama gönlü genişserserisiyada "Toys"un oyunçakçı amcası gibi rolleri ve filmleriyle 1980'lere damga>mı vurarak ünlenen 2 Oscar'- lı bu oyuncu, lastik gibi gerip uzattığı >üzü, çalgı gibi kullanabıldıği sesi, her renge büriinen konuşması. mımiklerı. esneklıği. müthiş enerjisi, sınırsız taklit yetenekleri ve komedyenlik becerileriyle tam "nevi sahsına münhasır", zehirzemberek bir aktör Robin VVilliams kuşkusuz. Bir zenne olmadığı kalmiş". onu da çok sevdıği ço- cuklanyla beraber olabilmek uğruna mecburen kadın-dadı kıhğına girdiği "Mrs. Doubtfire-MüthiŞ Dadı, Müthiş Baba" fıl- minde yapıyor üstat. Kadın kıhğına bürünmek sinemada sıkca başvurulan bir meddahbktır "Bazılan Sıcak Sever" ya da "Totsie"- den bu yana. Jack Lemmon, Tony Curtis ve Dustın HofTman'lann izinden giden Robin Williams da, "£vde Tek Başuıa 1-2" türün- den, çocuk ve aileye yönelik bazı gişe şampiyonu filmlerle köşeyi dönen senarist-yönetmen Chris Columbus'un imzaladığı "Mrs. Doubtfıre"da. kocasını yiürmiş, 60 yaşlannda, Iskoç asıllı yaşlı bir kız ve evi-çocuklan çekip çeviren müthiş bir dadı olarak geliyor karşımıza her zamanki ustaJığı ve st'vimliliğiyle. Ne var ki Billy Wilderin "Some Like İt Hof'ı M gibı bir komedi klasiği değil bu ÜthİŞ D a d l MÜthİS film. Anne Fine'ın romanından uyarlanarak Randi Mayem Sin- ger-Lasbe Dixon ikilisince yazılmış senaryodan çekilmiş "Mrs. Doubtfire", bütünüyle Robin VVilliams malzemesi üstü- ne tezgahlanmış ve çoluk-çocuk- cümbür cemaat, hışır hışır mısır patlağı eşliğinde tüketiliverecek cinsten, sevimli bir çocuk-aile güldürüsü. Kusursuz (eksiği yok fazlası var) bir eski yaşlı kız ve müthiş bir dadı olan Robin VVil- liams'm mahareti, şaklabanlığj ve hınzırlığı üstüne kurulu, hayli ticari ve sabun köpüğü gibi bir eğlencelik. Televizyonda seslendirme ya- pan, kurallara pek aldırmayan dili yüzünden sık sık işsiz İcal- man, dağınık, sarsak, ama ço- cuklanyla arası çok iyi bir baba, sorumsuz bir koca, 14 yıl evlilik- ten sonra kansınca dışlanır, bo- şanır ve çocuklanndan aynlırsa, görün seyreyleyin bakm neler olur. Eşcinsel kardeşiyle dostunun yaşlı kız haline soktuğu (latex maskeler, silikon memeler, vs.) gönlü çocuk kalmış Robin \Villi- ams'ın yeteneklerini sergilediği filmde sürpnzler. taşlamalar kimi göndermeler de eksik değil. Çocuklanna duyduğu özlemle kadın- dadı olma fedakarlığınıgöze alan büyük komedyen-oyuncunun, ister istemez seyirciyi teslim alıp teskin ederek Robin VVilliams mi- zahına daldıran bu son filmi. tabii ki çocuk sevgisi ve mutlu aile yuvasına övgüler düzüyor son tahlilde, her zamanki gibi. Bir za- manlar sahip olduklannızı yitirdiğinizde onlara daha iyi sahip çıkma girişimlen'nizin kpmedisi olarak da özetlenebilecftH bu film-, de süper yeteneklerini çocuklanyla beraber olmak için-kullanıyor Robin VVilliams. O işini çok iyi yaptığından dolayı. duygu gıdı- klayarak eğlendiren filmden gülümseme ve kahkaka eksik olmu- yor hiç. "GüJmek evlliğin temelidir!" gibisinden inciler de saçılan fil- min öteki karakterlerinin görevi hep Robin VVilliams'a çanak tııt- mak. Kocasının dağınıklığından, çocukluklanndan bıkıp boşa- nan, sonra da, yeniden kocasına kucak acan kadını da Sally Field oynuyor. Tabii yüce Hollywood liberalizmi. kadının eski göz ağnsı Pierce Brosnan'la kınştırmasına da izin veriyor, kocasının gözleri önünde. Kimi zaman restoran sahnesindeki gibi abartsa da. Robin VVilliams'ın aktörlüğüne diyecek yok, yine fırtına gibi emprovize döktürüyor çoğu kez, becerileriyle komik atmosferi sağlıyor. aile- nin yüceltildiği mutlu sona bağlanan finalle noktalanan filmin di- namosu adeta. üthiş Dadı Müthiş Baba (Mrs. Doubtfire) Yönetmen: Chris Columbus / Senaryo: Randi Mayem Singer, Leslie Dixon/ Kamera: Donald McAlpine/Müzik: Hovvard Shore/ Oyuncular: Robin VVilliams, Sally Field Pierce Brosnan, Harvey Fierstein, RobertProsky/1993 ABD(ÖzenFilm)Şişli Site Beyoğlu Sinepop sinemalannda. 6. ANKARA ULUSLARARASI FİLM FESTIVALI'NDE BUGUN "New York'taki Tüm Vermeer'ler" Yön: Jon Jost Ktzılırmak Sineması 11.30 "Sinbad" Yön: Zoltan Huszarik 14.00 "Şaşdaa Çekicilik" Yön: Amos Gutman 16.30 "Acla'nın Floristelk'ya İnişi" Yön: Aurelio Grimaldi 19.00 "Şaşdası Çekicilik" Yön: Amos Gutman 21.30 "Şaşılası Çekicilik" Yön: Amos GutAan Kavaklıdere Sineması 11.30 "New York'taki Tüm Vermeerler" Yön: Jon Jost 14.00 "New York'taki Tüm Vermeerler" Yön: Jon Jost 16.30 "Entrika" Yön: Jon Jost 19.00 "Wittgestein Yön: Derek Jarman 21.30 "Bir Sonbabar Hikayesi Yön: Yavuz Özkan Kaktüs Komedi Tiyatrosu 14.00 "Ay Vakti" Yön: Mahinur Ergun 16.00 "Kızkulesi Aşıkları Yön: İrfan Tözüm Fransız Kültür Merkezi 13.30 Jean Renoir Belgeseli 16.00 Fantastik Öyküier ve Efsaneler 18.00 Şairler, Ressamlar, Müzisjenler 19.30 "Ayak Takımr Yön:Jean Renoir Alman Kültür Merkezi 14.00 Jiri Barta Toptu Gösterisi 16.00 "Ejderin Adası- Yönetmenle Söyleşi'' 18.30 "Çocuk Oyunu" Yön: VVolfgang Becker (simültane çeviri) Vakıfbank Salonu 10.30 llusal Belgesel Film Yanşması 14.00 Ulusal Belgesel Film Yanşması- Söyleşi Türk-Amerikan Derneği 14.00 "Tahind Kadm" 16.30 "Metek Kent" Yön: Jon Jost
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle