Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
4MART1993CUMA CUMHURİYET SAYFA
EKONOM 13
ŞİRKETLERDEN
• STRATEJİ Tanıüm
Organizasyon, Ulusal
Franchising Derneği
(TJFRAD) ve İntemational
Franchise Association
(IFA)'ın ortaklaşa
düzenledikleri31 Mayıs-1
Haziran tarihlerinde
gerçekleşecek olan 1994
Türk Amerikan Franchising
K-onferansı'run halkla
ilişkiler danışmanlığını
yürütüyor.
• SUPERFRESH,
tüketicinin alım gücünü
arttırabilmek için ramazan
süresince Ramazan Özel
Indirim Paketi adı altında bir
indirim kampanyası
yürütüyor. Mantı, türlü,
bamya ve patlıcan közleme
ramazan ayı süresince 106
bin 400 lira yerine 85 bin
liradan satılacak.
•BASAK Sigorta,
Çukurova Grubu'na ait Çelik
Endüstrisi A Ş'yi ve İsmar
Hipermarket'i teminatı
altına aldı.
Başbakan'ın seçim ekonomisi uygulamayacağını söylediği halde sözünü tutmadığı belirtiliyor
Seçimekonomisiuygulamada
YAKUP BİLGE
Sanayiciler, Çiller'e olan
güvenlerini tümüyle kaybet-
ti. Çiller, işadamlan ile
yapüğı görüşmelerde seçime
gidilirken kesinükle seçim
ekonomisi uygulama-
yacağinı, ekonominin düzlü-
ğe çıkması için gerekenin
yapılacağını açıklamıştı. An-
cak sanayiciler bu sözlerin
Çiller tarafından tutul-
madığını ve seçim ekonomisi
uygulamalan için startın ve-
rildiğini ifade etti. Sanayici-
ler, kamu bankalannın baş-
Atalay Şahinoğlu: İkı neş-
ter, beş tokat j etmez.
Çiller. işadamlan ile yaptığı
görüşmelerde, seçime
gidilirken kesinlikle seçim
ekonomisi uygulamayacağını.
ekonominin düzlüğe çıkması
için gerekenin yapılacağını
açıklamıştı. Ancak sanayiciler.
bu sözlerin Çiller tarafından
tutulmadığını ve seçim
ekonomisi uygulamalan için
startın verildiğini
düşünüyor.
Ahmet Çavuşoğlu: Özelleş-
tirme doğru, yöntem yanltş.
(attığı utuz kredi projelerinin se-
çim ekonomisinin ilk işareti oldu-
ğunu belirtti. İşadamlan. seçim
ekonomisi uygulamalannın seçi-
me yaklaşıldıkça da da hızlana-
cağını inanıyor.
Istanbul Ticaret Odası (İTO)
Başkanı Atalay Şahinoğlu. Çil-
ler'in ekonomiyi düzlüğe çıkar-
mak için bir eylemini görmedikle-
rini belirterek, "Bu iş Çiller'in
söylediği gibi artık iki neşter, beş
tokatia düzelmevecek" dedi. Eko-
nominin tümüyle başıboş oldu-
ğunu da söyleyen Şahinoğlu,
Cumhunyet'te yaptığı açıklama-
da, buna rağmen Çiller'in hala Hükümetin umudunu tümüyle
"perakende" tedbirîerle ekono- Tnin satışına bağladığjnı belirten
miyi kurtaracağını söylemesini Şahinoğlu, özelleştirmenin tek
ciddi bulmadığını vurguladı. Şa-
hinoğlu, ekonomiyi kurtarmak
için her kesimin fedakariığı ile
gerçekleşecek "toplu tedbiriere"
ihtiyaç olduğunu vurguladı.
başına ekonomiyi kurtarmaya-
cağmı belirtti.
Ankara Ticaret Odası (ATO)
Başkanı Ahmet Çavuşoğlu. Çiller
ve danışmanlannın ekonomiyi
tümüyle batırdığmı belirterek
şöyle konuştu:
"ÇiDer, ekonomiyi devralı-
rken ekonominin bu kadar
kötii oiduğumı söylemiyordu.
ÇiUer ve içlerinde TOBB Baş-
kanı Yalım Erez'in de bulun-
duğu daıuşmanları sayesinde
ekonomi tümüyle iflas etti.
Yalım Erez şimdi istikrar pa-
keti bile ekonomiyi kurtarmaz
diyorsa, bunda onun da payı
var. Ancak pembe gözlüklerini
çıkarmaya başlaınışsa bu da
iyi"
Çavuşoğlu, devletin ekono-
mideki etkinliğinin küçüJtül-
mesi için yapılan özelleştirmenin
doğru, ancak Çiller"in uyguladığı
yöntemin yanhş olduğunu açık-
ladı. Çavuşoğlu, özelleştirme-
nin tüm kurumlan ile çalışünl-
ması gerektiğini vurgulayarak
T'den önce özelleştirilecek çok
kurum olduğunu sözierineekledi,
Temiz toplum mu olduk?
T
arih14Ekim1993.
Yer, Istanbul Ticaret Odası Meclis Salonu.
İTO, olağan meclis toplanölarından birini
daha yapıyor.
Meclis olağan toplanösınıyapıyor, ancakTürkiye
hiç de olağan günler yaşamıyor.
Rüşvet, yolsuzluk, Türkiye
r
nin gündemini
doldurmuş.
Yaz aylannın sonunda patlayan İSKİ skandalına.
medyadörtellesarılmış. Sokakta, kahvede,
otobüste, evde, eş-dostziyaretinde hepErgun
Göknel ve hakkındaki iddialar konuşuluyor. Tüm
televizyon kanallarında haberler İSKİ iledolu.
Yolsuzlukla suçlanan Göknel'l konu alan dizi
filmler, dramalara kadar varmış iş.
Tabii o günlerde ruşvetle, yolsuzlukla uğraşan
tek ülke Türkiye değil. Italya'da önde gelen
işadamlanndan en
güçlübürokratlara, 0
bakanlara kadar
pekçokönemfive
saygın insanın
foyasınıortaya
çıkaran ünlü
"Temiz Eller
Operasyonu"
fırbnalar koparıyor.
Türkiye bundan da
etkilenmiş. "Temiz
toplum" slogaru
herkesin dilinde.
İTO Yönetim Kurulu
Başkanı Atalay
Şahinoğlu da
Meclis toplantısında Istanbullu tüccarları "Temiz
toplum"a katkıda bulunmaya çağırıyor ve şöyle
diyor: "Değerliüyelerimizesesleniyorum. Gerek
Istanbul'daki, gerekse tüm yurtçapındakikamu
kuruluşlarında iş takipleri sırasındakı
talepleriniz, rüşvet istemiyle yapılmıyor geri
çevriliyorsa rüşvet vermeyın. Ödamıza müracaat
edin. Sorununuzu biz takip edelim, biz sahip
çıkalım."
•••
Ekimden martatam dört buçuk ay geçti. Ancak ne
gariptirki, İTO'nun 165bin üyesinden birtanesi
çıkıp da, "Benden şurada rüşvet istediler"ya da
"Şurada hukuka tamamıyla uygun olan işimi
görmediler" diye birşikayette bulunmadı.
Negüzel Oemekki.lSKlskandalındandersaldık,
temiz toplum olduk...
AtalayŞahinoğlu böyle düşünmüyor. Ona göre
bir vatandaşın bile çıkıp daşikayette
bulunmamasının nedeni, güvensizlik. "Adam
parayı verince işini yürütüyor. Şimdi kalkıp
şikayet edince, işim yarım kalır, rüşvet isteyene
de bir şey olmaz diye endişe ediyor" biçiminde
yorumluyor bu sessizliği.
Şahinoğlu'nun kurmayı düşündüğü komiteye de,
başta medya olmak üzere çeşitli çevreler karşı
çıktı. Ne de olsa bu komiteye katılımı istenen
Istanbul Valisi Hayri Kozakçtoğlu ile Büyükşehir
Belediye Başkanı Nurettin Sözen hakkındada
iddialar ortaya atılmış, hatta Sozen bu iddiaiar
yüzünden yargılanmıştı.
Kozakçıoğlu hakkındakı iddialar sonuçsuz
kalmış, Sözen beraat
etmiş kimin
umurunda''.. "Böyle
bir komiteye nasıl
katılırlarmış..."
yaygarası "Temiz
Toplum
Kampanyası "nı
askıyaaldırmaya
yetti.
Şahinoğlu. "Biz
sözümüze sahip
çıkıyoruz" diye
kampanyayı canlı
tutmaya çalıssa da,
belli ki onun da hevesi
kalmamış. Ne
mahkeme kararları, ne belgeler... Başta medya
olmak üzere kamuoyunu yönlendirenler ne
yargıya varıyorsa, sonuç o oluyor.
ANAP'lı eski bakanlar Yüce Divan'da
yargılanıyormuş.
Cumhurbaşkanı, llksan olayında milletin parası
haksızyeredağıtılırken, "Verdımseben verdim"
dıyormuş, kime ne?
Işte bildiğimiz, Wlmed*ğlmiz oJaytann hepsinl
unutuverdik. Göknel hapiste kalsın yeter.
Vtcdanımız böylece rahaHıyor. Şimdi medyanın
ve Türkiye nin gündeminde başfca konular var.
Burası Italya değil. Onlar toplumlannı temizter.
Biz, temiz toplum olmayi yine unuturuz, yine
erteteriz...»
Seçim kredisine hayır!
G
eçen hafta bankanın "Ucuz
konutprojesı"r\\ Çiller'in
seçim propagandası olarak
kullanmasına göz yumduğu için
eleştirdiğimizEmlakbankGenel
Müdürü Aydın Ayaydın, bu kez
bir başka baskıya karşı
direnmeyeçalışıyor. Bankanın
önceki yönetimi döneminde __
dövize endeksli konut kredisi
kullanıp, kurlardaki artış nedeniyle sağlanan
TL'ye geçiş seçeneğini beğenmeyen bir grup
vatandaş, Ankara'daki bir tüketici derneğinde
örgütlenmiş. Bunlar Ankara'daki DYPGenel
Merkezi önündeeylem yapıp, dileklerini
Başbakan'a iletmeyi başarmışlar.
Oiğer bankalarda aylık kredi faizlerinin yüzde
6.99-7.49 arasında değiştiğini gözardı edip,
Emlakbank' ın yüzde 5.5'Iuk faizini yüzde 3.5'a
indirmesini istiyorlarmış. Kalan borçlarının
krediyiilkkullandıklarıgünküdövizkurundan
hesaplanmasını ve bu borcu 20 yılda ödemeyi
de talep ediyorlarmış.
Ayaydın'ın hesabına göre bu iş
bankaya 700 milyar lira ile 1
trilyon lira arasında yük getiriyor.
Gidip bir özel bankadan bunları
isteyin bakın ne cevap veriyorlar.
Döviz kredisi kullanırken aKiınız
neredeydi?" diye sorarlar
insana. Bu krediyi almayanlann
ne günahı var?
Burası devlet bankası ya, seçim deyakında...
"Geçmiştehep işadamlan, bürokratlar
faydalanmış. Biraz da vatandaş sebeplensin "
diye düşünüyorlar herhalde.
Sayın Ayaydın, ne sebeple olursa olsun
Emlakbank'ın uğrayacağı her kuruş zarann bu
milletin cebinden çıktağını lütfen unutmayın.
Ola ki, Başbakan yine oy hesaplan yapmaya
devam edebilir. O zaman siz de, önceden
söyledtğiniz gibi siyasi baskılara karşı, lütfen
'Ceketiniz ve çantanızı alıp gktecefc şekikte,
çekmecelerinizi boş bırakmaya' devam edin. •
Banker Kastelli'den uyan
Ekoııoıııide ikinci "
Mart Vakası' geliyor
SEVİM ERTEMUR
İkinci
bir'31 Mart Vakasfnın
yaşanacağıru öne süren Abidin
Cevher Özden "'Şeyh Said İsyanı
siyasiydi, bu ekonomik olacak.
Bankalar 1 ay, 3 ay, 5 ay veya 6 ay
önce verdikleri kredilerin
faizlerini almak zorundalar.
Faizleri şimdi yüzde 180'e
getirdiler. Tüccann. sanayicinin
bunu ödemesi mümkün değil"
dedi.
Yıl sonunda dolann değerinin 40 bin lirayı bula-
cağını belirten Abidin Cevher Özden, "Ekonomik
uygulamalar bu şekilde de>am eder. sistem bu şekil-
de sürerse bazı küçük bankalar batacaktır'' dedi.
Sözlerinı, "Bu «elzelenin tamiri de zordur. Türkiye
iflas edebilir. Bu bilinsin" diye sürdüren Özden.
Başbakan Tansu Çiller'ı de eleştirdi ve "Bu dikta-
törlükle hiçbir şey yapa-
maz" diye konuştu. Oz-
den, küçük yatınmcıya
"devlet tahvili alsın" öneri-
sinde bulundu.
Banker Kastelli olarak
bir döneme damgasını vu-
ran, şimdilerde ise ticaret
ve finahs organizasyonu>-
la uğraşan Abidin Cevher
Özden. ekonomik geliş-
meleri değerlendirirken bu
hükümetin hiçbir şey ya-
pamayacağını sö>ledi.
"Bu bir ekip işidir" diyen
Özden. sözlerini şöyle sür-
dürdü:
"Ama Tansu Çiller,
'Her şeyi ben biliyorum'
dediği için kadro kuramaz.
İstediği kadar Tansu Çiller
akıllı olsun, her şeyi bilsin,
tek başına hiçbir şe\ >apa-
maz. Ben bir zamanlar
Türkije'nûı "one men sho-
vvu'ydum. Devlet banka-
larını, Türkiye'nin en bü-
yük kunıluşiannı fînanse
eftim. Sonunda iş büvüdü.
çapımı aştı. Ve kadrosuz-
luktan ne hale geldim,
bartım. Tek başınıza ne ya-
pabilirsiniz?"
Enflasj onun yüzde
100'ün üzerine tırmandı-
ğına dikkat çeken Özden,
büyük bir döviz darbojazı
yaşandığını belirtti. Ister
devalüasyon olsun, ister
çapraz kur sistemiyle ol-
sun dolann yıl sonu değerinin 40 bin lira olacağını
vurgulayan Özden, Türkiye'nin ikinci bir depremle
karşı karşıya olduğunu ileri sürdü. Türkiye'de ikin-
ci bir "31 Mart Vakası"nın yaşanacağını öne süren
Abidin Cevher Özden. şunlan söyledi: "Şeyh Said
tsyanı siyasiydi, bu ekonomik olacak. Bankalar 1
ay, 3 ay, 5 ay veya 6 a\ önce verdikleri kredilerin fa-
izlerini almak zorundalar. O zaman kredilerin faizi
yüzde 65-70civanndaydı. Faizieri şimdi yüzde 180'e
getirdiler. Geçmişte alınan kredilere de bu uygula-
mayı getirivorlar. Tüccann, sanayicinin bunu öde-
mesi mümkün değil. Bu çok bûyiik bir patlamaya
meydan verecek \e gündemin birinci maddesini işgai
edecek seçimlerden sonra. Bu olay Türkiye için ikin-
ci önemli olaydır."
Türkiye için en büyük lehlikenin iç borç oldu-
ğunu kaydeden Özden, 300 trilyon lirayı bulan iç
borcun mutlaka temizlenmesi gerektiğini belirtti
ve şöyle devam etti:
"Bunun için mutlaka KIT'lerin satılması lazun.
İster iç piyasada ister uluslararası piyasada. Aksi
halde, ülke ucuruma gidiyor.
Bu yıl 300 trilyonu bulan iç
borç, gelecek yıl 600, daha
sonraki yıl da 1 katrilvona
ulaşacaktır. Ki bunu ödemeye
kimsenin gücü j etmez. Bu du-
rumda devlet ne yapacak ya
konsoüdasyona (bir anlamda
konkordato) gidecek ya 'Sil-
dım borçlan' diyecek ya da
varlık vergisi alacak... Bu du-
rumda, KITIeri sattp belli bir
fonda toplayıp iç borçlan
ödemek tek çözüm... Bunun
dışında adil vergi sisteminin
getirilmesi uzun sürer. Ya-
bancı sermave en köklüsü.
Ancak Türkiye'de zemin kay -
gan olduğu için yabancı ser-
mave korkuyor. Mevcut ka-
nunu iptal edip yeni bir kanun
yapıp anayasaya geçirecek-
sin, gü>ence vereceksin ki ya-
bancı sermaye gelsin. Artı,
mutlaka ihracatı teşvik ede-
rek patlatmak gerekiyor."
Hükümetin eninde sonun-
da ikinci bir devalüasyon ka-
ran alacağını vurgulayan
Özden. "Devletin kasasında
öyle hayal edildiği gibi 15 mil-
yar dolar yok. 1.5 milyar do-
lar var. Eğer 15 milyar dolar
olsa bugünkü kaos yaşan-
mazdı zaten. Bu nedenİe dev-
let bu detatüasyonu yapacak
sonunda. öbette bu piyasa-
lan yine altüst edecektir"
dedi. Piyasalara en büyük
kötülüğü bankalann yuptı-
ğını öne süren Özden. şunlan söyledi: "Bankaları
buna bükümet zorluyor. Gecelik faiz, yüzde 700"e çı-
kanlınca ne kadar süre dayanırsınız. Bankalar Türk
Lirası'nı yıldırım hı/ıy la dövize çevirmeye yöneliyor.
Bu talep karşısında dövizin fiyati fırlıyor. Çünkü an
talebi karşılayamıyor. Güneşli havada şemsiyeyi sa-
nayicinin başına \eren banka. yağmur yağınca elin-
den alıvor. Böyle bankacılık olînaz. Bir kredi tardır
ya da yoktur. Yarsa mutlaka \erilmelidir. Kredi şu
anda dondurulmuştur. Bir kıskacın içine girildi. Bu
çarkın içinde millet yok olur gider."
MIKRO
Ihracat teşviklere cevap verdi
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - Alınan teşvik tedbirlerin-
den sonra, ekimden itibaren artış
trendine giren ihracatın 1994"ün
Ocak ayında da arttığı belirlendi.
Geçici gümrük verilerine göre.
ocak ayı ihracatı 1 milyar 324
milyon dolar, ithalatı ise 2 milyar
142 milyon dolar düzeyinde ger-
çekleşti.
Geçen yıl, ocakta ihracat 1 mil-
yar 274 milyon dolar, ithalat ise 1
milyar 793 milyon dolar olmuştu.
Buna göre. geçen yılın aynı avına
göre. ocakta ihracat yüzde 3.9. it-
halat ise yüzde 19.4 oranında
arttı.
Ocakta ihracatta geçen yılın
üzerinde artış kaydedilirken bir
önceki aya. Aralık 1993'e göre
gerilemeoldu.
Geçen yıl aralıkta I milyar 929
milyon dolarhk ihracat
yapılmıştı. İthalatın da aralığa
göre yüzde 36.4 oranında
azaldığı belirlendi. Aralıkta itha-
lat 3 milyar 365 milyon dolar ol-
muştu.
Geçen yıl ihracat artış hızının
düşmesinde. özellikle tekstil ve
konfeksiyon ihracatırun artış
hızının gerilemesi de etkili olmuş-
tu.
DtNÇ TAYANÇ
Alçalan Değersizlikler!
Dalmış düşünüyorum....
'Yükselen değerler' safsatasıyla yetişti 1980 kuşağı.
'12 Eylül Faşizmi'rim yarattığı sağlıksız ortama sırtını
dayayıp 'yükselen' nice politikacıfl), o politikacıların ya-
rattığı ortamdan 'otlanan' nice 'eylülist' bilim adamı(!),
ekonomist(!), yazar(!), sanatçıf!) ve de aydın(!) hep bu
'yükselen değerler'] savunageldiler.
Dünyada sosyalist sistem çöküyor, Türkiye'de libera-
lizm almış başını gidiyordu. Vn'ler ve 'out'lar dönemiydi
artık! Kolay mı, küreselleşiyor'dukl Böylelerinin dille-
rinde ve ellerinde 'aşağılandı' Atatürkçülük, laiklik, ço-
ğulcu ekonomik yapı... Kolay mı, 'çağ atlıyor'duk\
Çağ atlama lafına çıktı çıkalı akıl erdiremiyorum, elim-
de değil... Çağ atlamayı çağdaşlık' olarak algılıyorum;
olmuyor. Çünkü, çağdaşlıkta yobazlaşma'ya yerbulun-
muyor. Çünkü, çağdaşlıkta 'zenginin daha zengin, yok-
sulun daha yoksul' kılınmasına kılıf uydurulamıyor.
İlk 'Eylülist'\er 'parsalarını' toparladılar bu ortamda.
Sonra, onların ikinci kuşağı 'peydahlandı!" Artık özelleş-
tirme, borçlanarak büyüme, borçlan ödemek uğruna
para basma-faiz yükseltme-dövizin başını boş bırakma
sarmalına giriliyordu. Kolay mı, 'bembeyaz' bir sayta
açılıyordu önümüzde!
Bu denli düşünmek, iyi gelmiyor insana. Şöyle bir
silkinip, neler olup bittiğine bakıyorum.
Bakıyorum, yükselen değerler uğruna atılan adımlar
kötü-fena boşlukta kalıyor. Ozelleştirme dedikleri 'sihirli
değnek'tutaruneliniyakıyor. 'Özelleştirdik'dediklerika-
mu kurum ve kuruluşlarının (bunu da anlayamıyorum.
Çünkü 'kamu' demek 'halk' demek. Yani halkın kurum
ve kuruluşlarını satıyor 'bunlar.' Kimin malı, kime satılı-
yor?) satışından elde edildiği 'sanılan' paralar, bu iş için
yapılan harcamalara ancak yetiyor!
'Kredi saygınlığı mükemmel' buyurdukları Türkiye'-
nin kredi notu düşürülüveriyor! Diğer bir deyişle, dışarı-
dan para bulmak ya 'ham hayal' oluyor ya da giderek
daha yüksek faize boyun eğildiğinden, astarı yüzünden
pahalıya patlamaya başlıyor.
O zaman da 'yükselen değerci'ler, iç pazarlara dönüp
daha fazla borçlanma yolları aramaya koyuluyorlar. En
'uyanıkları' geçinen Boğaziçi Sultanı 'çok bilmiş' eko-
nomistliğiyle 'para basma-döviz-faiz' sarmalına soku-
yor ülkeyi. Olmazlananı, tüm 'oyunlannı' kullanıp 'kapı-
nın önüne' koyuyor. Eh, kapı önüne konula konula, orta-
lıkiyice 'tenhalaşınca' elbette ki 'olmazlanmayacak' biri
bulunuyor!
Bu arada, devlet kağıtları için verilen yüksek faizleri
ve de kısaltılan vadeleri 'yemeyen' tasarruf sahipleri,
yükleniyorlar dövize. Boğaziçi Sultanı ise 'yedirmeye'
kararlı! Tutuyor bir devalüasyon yapıyor. Yapıyor ki,
'evlere şenlik!'
Şenliğin ilk kısmı 'bazı bankalara önceden haber veri-
lip ucuza döviz kapatmalarının sağlandığı' savlarından
patlak veriyor. Şenliğin ikinci kısmı, daha da şenlikli,
Boğaziçi Sultanı, tutup ilkokul müsameresi' ciddiyetiy-
le(!) hangi bankanın ne kadar döviz kapattığmı açıklıyor.
(Bunu hiç anlayamıyorum. Serbest piyasa ekonomisin-
de kimin ne kadar döviz aldığı nasıl açıklanır? Açıklanır-
sa, birileri de tutup 'Sultan Hanım'm ve de 'yakınları'nın
dövizli işlemlerini ve nereden ne kadar kullandıklarını
açıklar m'ola?!)
Döviz ferman dinler mi? Dinlemiyor! Boğaziçi Sultam'-
nın yeni 'mutemedi' umarsızca faizleri yükseltip, dövizi
'terbiye etmeye' kalkıyor. Oysa döviz 'terbiyesiz!' Bir sü-
re yüzde şu kadar yüzlük faizlerle bankalara çekilen pa-
raları izliyor. Bankalar, tasarruf sahiplerinden yüzde şu
kadar faizle topladıkları paraları, repoda ve de gecelik
işlemlerde yüzde bu kadar faizle işleme sokup 'katlıyor-
lar.' Katlıyorlar da katlanmış parayı satın alacak 'enayi'
bulamıyorlar!
Bu kez de onlar dövize saldırıyor. Saldırıyı mutlulukla
bekleyen döviz, şöyle bir silkiniyor ve kendisine 'dura-
caksın' buyurulan 17 bin 250 TL'den kalkıp (zaten ufak
ufak tilki adımlarıyla tırmandığı) 20 bin sınırını delip geçi-
yor. Yani, 'fiilidevalüasyon'yüzde20'leri aşıyor... (Bunu
da anlayamıyorum, bendenizin üç beş ay önce 'bu iş 25
binlere gider' diye ahkâm kestiğim dövizin ne olacağını
koskoca ekonomi profesörü, ABDeğitimli Boğaziçi Sul-
tanı' nasıl kestiremiyor!)
Bu arada olan, 'Sultanımız'ın "Devalüasyon, halkın
cebinden bir şey götürmemiştir" türünden son derece
'inandıncı' (!) açıklamalarına karşm cebi hızla boşalan
emekçilere oluyor!
Tam bunlar olup biterken 'herif-i naşerif'm teki çıkıp
Atatûrke. laikliğe sövüyor. iş, sövmeye ve 'yıkmaya'
varınca da 'yükselen değerler'e olanlar oluyor. Atatürk-
çü ve laik, ama emekçi oldukları için cepleri 'yükselen
değer/er'tarafından 'f;/t//c/anrn/ş'kitleler "Yükselen de-
ğer falan yok. Bunlarm tümü alçalan değerlerdir. Biz,
bildiğimiz değerleri savunmayı sürdüreceğiz.
Yıktıklarınızı da yeniden yerli yerlerine koyacağız" diye
haykırmaya koyuluyor... (Bunu çok iyi anlıyorum. Ben
anlıyorum da anlaması gerekenler ne yapıyor ve de dü-
şünüyorlar bilemiyorum!)
Ana fiklr 'Alçaklık' bile bir 'yükseklik' kavramını be-
timlediğinden, bunun dışında kalanlara 'çukur' demek
gerekir.
Ana fikrin ana fikri: Çukurların; çoğalıp, derinleştiği
yerlerde, kazaların önlenebilmesi için doldurulmaları
ve doldurulan alanlarda 'gferçe/t'değerlerin yeniden ve
daha sağlam 'yükseltilmesi' gerek ve şarttır.
Konuk
Yazar
Adil düzende herkes sigortalı, ama sigorta parasız/4
Ptof. Dr. BURHAN ŞENATALAR
Adil düzende bankalara yatınlan
mevduat için de faizin gerekh'liği or-
tadan kalkıyor (s.34) "Adil düzende
banka hizmetini genel olarak devlet ya-
par... Benim şu anda param var, bir süre
kullanamayacağımı biliyorum, banka-
ya koyuyorum. Benim kullanmadığım
bu parayı o sırada Erzurum'daki karde-
şim alıp kullanıyor. Onun parasını kul-
lanmadığı zaman da ben alıp kullanıyo-
rum. Dolayısıyla ne faiz, ne enflasyon
söz konusu değildir."
Bankalara fon giriş-çıkışı ile ilgili il-
ginç bir de formül ileri süriilüyor. "Ban-
kaya yatınlan para x bankada kaldığı
süre = Hakkı müktesap kredi hacmi."
Örneğin bankaya 1 milyon TL yatın-
rsanız ve bu para 12 ay bankada durur-
sa, sizin şimdi 12 milyon tutannda bir
krediyi 1 ayhğjna ya da 4 milyon tu-
tarhk bir krediyi 3 aylığına almamz
mümkün. 1 milyon yatıran kişi 24 ay
sonra, 1 ay vade ile 24 milyon da almak
isteyebiür.
Peki, bankalara konan tutarlann çok
üzerinde bir fon talebi doğarsa ne ola-
cak? Faiz gibi bir fiyat kuUarulmadıği
takdirde fon arz ve talebindeki uyum-
suzluk nasıl giderilecek?
Faiz gibi bir fiyat kullanılmadığı tak-
dirde, kredilerin kimlere tahsis edileceği
hangi ölçütlere göre beürlenecek? Bun-
lann yanıtı yok.
Adil düzende sigorta için özel bir
prim öngörülmüyor. Sigortalılara yapı-
lacak ödemeler bütçeden sağlanıyor.
Bunun anlamı, ödemelerin bütçenin
ana geb'r kalemi olan üretimden alınan
paylarla (yani ayni vergilerle) finanse
edilmesi.
Sigortalılara aktanlacak satınalma
gücü yoktan varedilemeyeceğine göre
bütçeden aktanlacak. Bütçenin geliri de
üretimden alınan pay olduğuna göre si-
gorta ödemelerinin kaynağı üretimdir.
Dolayısıyla sigorta gerçekten maliyetsiz
değildir. Başka türlü olması da düşünü-
Iemezdi.
Adil düzende emeklihk sigortası gibi
işsizlik sigortası da var, ama işsiz insan
kalacağı çok şüpheli. Daha önce de be-
lirtilmişti, adil düzende üretim 3 katına
çıkıyor. (s.82) "3 misli fazla üretim yapı-
lması demek, bugünkünün 3 misli fazla
işçi çalıştınlması demektir... Ortada iş-
sizlik diye bir mesele kalmayacaktır. Bi-
lakis herkes, çahştıracak insan aramaya
başlayacakür. Işte işsizlik böyle önle-
nir."
Adil düzende devletin ekonomideki
rolü bugünküne göre daha geniş. Daha
önce belirtildiği gibi bankalar esas ola-
rak devletin, aynca "...madenler, or-
manlar, topraklar, meralar ve sulann
gerçek sahibi devlettir. Bunlar. adilane
ölçülerle kullananlara tahsis edilir."
ICredilerin tahsisinde ve yaünm teşvik-
lerinde de adilane ölçülerden söz edili-
yor, bu gibi konularda kişilerin mensup
olduklan "...ahlak kumluşundan"
almış olduklan "teminatlı tezkiye belge-
leri" kullanılacağı belirtiliyor. "Ahlak
kuruluşu" ne demek, bu açıklanmıyor.
Adil düzende gelir dağılımı da esas
olarak siyasi otorite tarafından belirle-
necek. (s.60) Paylaşım oranlannın temel
esaslan anayasayla belirlenecek, pay-
laşım oranlan da "ilmi kriterlere bağlı
olarak uzmanlarca" belirlenecek. Yine
de fakirler olabih'r, ama kaygılanmayın.
(s.67): "Adil düzen, vatandaşlann ma-
nevi eğitimini de temel esas aldığından.
adil düzende zenginler de fakirlere içle-
rinden gelen gayretle ve ibadet aşkıyla
her türlü yardım ve destekte bulunur-
lar."
Sonuç
N. Erbakan'ın 'Adil Ekonomik Dü-
zen' adlı kitabında ortaya konan iddia-
lar. günümüzün gerçeklerine ve ekono-
mi biliminin ilkelerine ve kurallanna tü-
müyle aykın, hayalci ve tutarsız görüş-
ler. Bazı RP'lilerin, adil düzeni eleştiren-
leri adil düzeni anlamamakla suçlama-
lan insanı yalnızca güldürüyor. RP'li
başkan yardımcısı Ş. Kazan, 21 şubat
akşamı bir TV programında adil düzeni
bilim adamlannın benimsediğini, des-
teklediğini ileri sürdü.
Hangi bilim adamlan bunlar acaba?
Ciddi bir ekonomi formasyonuna sahip
bir bilim adamının adil ekonomik düze-
ni benimsemesi bir yana, fazla ciddiye
atması bile olanaksız. Sözün kısası, adil
ekonomik düzen bir ekonomik model
değil, olsa olsa bir ekonomi-komik mo-
del. RP'liler demokratik bir davranışta
bulunmak istiyorlarsa, bu kitapçıktan
çok sayıda bastırsmlar, başta bilim
adamlan ve basın mensuplan olmak
üzere geniş bir çevreye dağıtsınlar. Her-
kes okusun, aydınlansın.
Türk Lirası'na
Garanti.
Garanti'de faizler yükseldi:
Vade Faiz
1 ay
3ay
6ay
l yıl
%70
%86
%90
%92
»GARANTİ