23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet70.11SAY124885 S A N A T K U L T U R M A G A Z N T E L E V I Z Y O N 4MMT1994CUMÜ 'SizdeAIDS virüsü var mı?'N £ W VORK - ABD'nin Nevv York eyaletinde son aylarda en çok tartış.lan konulann başında AIDS'li hastalann gizlilik haklannı sa\ unan yasa. Tartışmanın açılma nedenı ise AIDS'li ya da AIDS virüsü HIV'vi taşıyan anneden olan çocuklara zamanında müdahale edilememesi neder.ivle bu çocukiann acılar ıçin- de ölmeleri. Tartışmacılar. annelerin doğum yapmak için hastaneye geldiklerin- de doktorun "Sizde AIDS virüsü var mı?" sorusuna genellikle olumsuz yantt \erdiklerini söylüyorlar. Oysa olumsuz \anıt verenlenn çoğunda daha sonra AIDS virüsü olduğu an- laşılıvor. Columbia Cniversitesi Tıp Fakültesi doktorlanndan Carolyn Britton. AIDS virüsüyle doğan bir bebeğin başlangıçta gayet sağlıklı ve normal göründüğünü. ancak za- manla kötüleştiğıni. vücudunda dö- küntüler oluştuğunu. sindirim siste- minde anzalar görüldüğünü. kas- lannın görevini yapmamava başla- dığını söylüyor. Dr. Britton, AIDS"- in yetişkin bir insanda göriilmesinin çok aa bir durum olduğunu. ama bir çocukta görülmesinin trajedile- rin en büyüğü olduğunu belirtiyor. AIDS salgını başladığından beri hastanelere başvuran 5.000 çocuk AIDS vakasından dörtte birden faz- lası Nevv York eyaletinden olduğu saptandı. Bu arada daha acı bir durum her yıl doğan bebeklerin 1.800'ünde HİV virüsü tespit edilmesi. Gerçi bunlann >üzde 70 ila 80'inde AIDS virüsü sürekli kalmıyor. Ama geri kalan yüzde 20 ila 30'u kesin AIDS hastası olup çıkıyor. Bebeklerini emziren anneler de çocuğa süt yoluyla AIDS bulaştıra- biliyorlar. Bu bebekler hastanelerde sürekli bakım altında tutuluyorlar. Bakım ve AIDS'e karşı geliştirilen yeni tıbbi yöntemler sayesinde de bu bebekler daha uzun ve acısız bir ya- şam sürme olanağı bulabiliyorlar. Bebeklerin durumlannın çok er- ken çağda saptanabilmesi amacıyla doktorlar anneleri AIDS olup ol- madıklan konusunda gerçeği söyle- meye ikna etmeyeçalışıyorlar. Çün- kü erken çağda saptanan AIDS'i kontrol altında tutmak çok daha kolay oluyor. Oysa AIDS virüsü taşıdığı bilinmeyen bir bebek baş- langıçta gayet sağlıklı ve normal gö- rünürken birden bire kötüleşebili- yor. O zaman da müdahale etmek çok zor, hatta olanaksız olabiliyor. Bir çocuk doktonı bu konuda şunlan söylüyor: "AIDS'in gizli tutulması yasası yüzünden bir bebeğin Af DS olduğun- dan kuşkulandığımda ona gerekli tahliller yaptırabilmem için izin al- mam gerekiyor. O iznin çıkması da en az iki ay alır. O iki ay içinde de be- beğe ne olur bilinmez tabii." Bu arada Nevv York'ta bir has- tanede AIDS'in son aşamasına ge- len Lavvrence adlı çocuk ıse bakıcı- lanna. "Ben ölürsem üzülür müsü- nüz?" diye sorduktan sonra şunlan ekliyor: "Benimle birlikte burada olan di- ğer çocuklar yemek yivor, kilo alı- yor. Ben yemek yiyonun, ama kilo alamıyorum. Artık hiç evime döne- meyeceğimi de çok iyi biliyorum." Donan çocuk, yaşama döndürüldü REGINA (AA) - Kanada'da. eksı 22 derece soğukta 6 saat kalan iki yaşındaki birkızçocuğu. yaşama döndürüldü. Regina kenti merkez hastanesi doktorlanndan John Burgess. "Çocuk. hastaneye getirildiğinde ölmüştü. Bundan kuşkumuz yok" dedi. Gece yansından sonra işe gitmek üzereevden çıkan baba. peşinden - gelen küçük kızını fark edemedi. Sokak kapısı kendiliğınden kapanınca çocuk. kapı önünde kaldı. Hiçbirşeyden haben olmayan anne ise o sırada uyuyordu. O\ sa dışanda müthış birsoğukvardı. Annesi sokak kapısının eşiğinde bulur Küçük kız. altı saat sonra annesi tarafından sokak kapısının eşiğinde bulunduğunda gözleri açık. donmuş haydeydi. Hemen, 50 kilometre ötedeki hastaneye götürülen çocuk. üç saat süren çabayla yaşama döndürüldü. Doktorlar. kalbi duran küçük kızT. yaşama döndürebilmek ıçın kan dolaşımınj yapay yollarla sağladılar. Doktor Burgess'e göre bedeni. soğukta birkaç dakika içinde donan. ancak beyninde hasar meydana gelmeyen çocuk. bu sayede ölümden v döndürülebildi. Beyin travmalanna dikkat KONYA (AA) - Kaza. çarpma ve düşme sonucu meydana gelen olay anında ciddıye alınmayan beyin travmalannın, ileri yaşlarda sorun yaratuğı bildirildi. Şelçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi öğretim Üyesi Doç. Dr. Osman Acar, yaptığı açıklamada. beyinde meydana gelen zedelenmeleri n organizmayı olumsuz yönde etkilediğini belirterek "Sara nöbetlerinin başbca nedenlerinden biri de beyin travmalarından kaynaklanmaktadır" dedı. Beyin zannın yırülmasıyla ağızdan, burundan, kulaktan kan gelmesınin de beyin travmasının bir uzantısı olabileceğini vurgulayan Doç Dr Acar şunlan söyledi: "thmal edilen beyin travmalaruıın organizmay a olanzararları tarbşıbnayacak kadar büyüktür. ÖzeÛikle kafanın sert cisimlerine çarpması sonucu ortav a çıkan travmaler bazen, sıcak >e erken dönemde sorun yaratmayabilir. Çünkü, oiay anında kişi. fazla ağn ve acı hissetmediğinden, durumu ciddiye almayabilir. Bu gjbi olumsuzluklara maruz kalan Idşilerin, mutlaka bir uztnana başvurarak. röntgenfilmive beyin tomografisi cektirmesinde büyük v arar vardır. Aksi halde tedavi güçleşir. Bu durumda cerrahi müdahale de gerekebilir. Tedavide gec kalmamn diğer bir riski de tedavisi mümkiin olmayan durumlann ortava çıkmasıdır. Ştddetli baş ağnsı. kısa süreb' krizler, baş dönmesi daha da önemüsi sara nöbetlerinin başlaması. genelde beyin travmasının bir uzantısı olarak karşonıza çıkmaktadır." Çocuklara dikkat Doç. Dr. Osman Acar, çocukiann da kafalannı zaman zaman sert cisimlere çarptıklannı, ancak ebeveyn tarafından pek ciddiye alınmayan bu çarpmalann çocuk büyüdükce ciddi sorunlar yajatüğını hatırlatarak şöyle dedi: "Çocuk büyüyüp gebştikce, beyin de geJipne gösterir. Zedeienen beyin zannda Oeri yaşlarda yntümalar olur. Bu ohımsuzluk, bazen ötümle de sooucknabfbr. Aileler, bu hassas koaıda duyarlı davranmalı. çarpma •nmdMi sonra çocuğu mutlaka bir uznana götûrerek röntgen filmi cektmnetidir." Çiçeklevle bir ömür Onca > ıl ne çiçeklerinden, ne de Birinci sigarasından vazgeçti. Değişen mevsinılerde, önündeki renkler değişti. ama o hep aynı yerdeydi. \ az aylarında küçük bir şemsiyenin, kışın "derme-çatma" tentenin altındaydı. Koca bir ömür sev - gililere çiçek satmakla geçti. Sırtını day adığı duv arla birlikte yaşlandı; mahallenin sev gilisi oldu. Sev gilisi olmayanlar da onun tezgahına uğramadan edemivordu. İşte yine orada. Sigarasını tüttürihor. Meşrubat kasalarından yaptığı "siperinde" sevgililer bekliyor. Lzatılan bir filrreli sigarayı "Öksürtüyor"deyip almıvor. Çiçekçi kadın, onca rengin arasında geçen renksiz > aşamından bir günü daha rii- ketivor... (Fotoğraf:(JMfTOTAN) Türldye'de ilk AIDS'li bebeklerANKARA (AA) - AIDS virüsü, Fürkiye'de bebeklerde. ilk kez İs- tanbul"da ortaya çıktı. İki bebek. .ınne karnındayken aldıklan AIDS \ırüsü ile dünyaya geldi. Türkiye'de yapılan istatistiklerde. AI DS'in bugüne kadar sadece yetiş- kınlerde görüldüğü bildiriliyordu. Son belırlemelerde ise biri dört. diğeri iki aylık olan bebeklerin. AIDS virüsü taşıyan annelerinin karnında virüsü aldıklan ortaya çıktı. Yetkililer, AIDS virüsü taşıyan anneden bebeğe virüs geçme oranı- nın yüzde 15 ile 30 arasında değişti- ğini kaydederek. şunlan söylediler: "Bu oranlar düşük gibi görünse de, önemsenmesi gerekir. AIDS'li bir kadın, hamile kalmamalıdır. Tür- kiye'de de AIDS'U bebeklerin doğ- masıyla anneden çocuğa geci^ başla- dı ve kimlere yaydığı kesin olarak be- lirlenemediği için, bu sayılar arta- bilir." AI DS'in bulaşma yollanrun, cin- sel ilişki, kan ve kan ürünleri ile AIDS'li anneden bebeğe geçiş oldu- ğunu kavdeden yetkililer. özellikle cınsel ılişkı sırasında prezervatıf kul- lanılması ve AIDS'li kadınlann ha- mıle kalmamalan gerektiğini söv- ledıler. AIDS'li bebeklerin ömrii uzun değil Ankara Üniversitesi Tıp Fakülte- si Enfeksivon Hastalıklan Anabilim Dalı Öğretim üyesi Doç. Dr. tsmail Balık da. dünyada AIDS'li doğan bebekler bulunduğunu. bu iki bebe- ğin Türkıye için, ilk örnek olduğunu kaydederek. AIDS'li olduğunu bi- len kadınlann hamile kalmamalan- nı istedı. Halkın. AIDS konusunda eğitil- mesinin önemıne işaret eden Doç. Dr. Balık. özellikle cinsel ilişki sıra- sında bulaşanAIDS'ten. prezenatıf ile korunmanın mümkün olduğunu. kişilerin bu önlemi. kendilerinı dü- şünmeseler bile. bulaştıracaklan kı- şıleri ve ailelennı düşüncrek. alma- Uzay,asnvnotkaauğurgetmnediFRANKFURT (AA) - Rus koz- monot Yuri Cagarin ile 1961 yılında başlayan ınsanlığın uza> macerasın- da. günümüze kadar 500'ün üstün- de astronot geçici sürelerle yer yü- zünden ay nlırken uzayın. bu astro- notlann hemen hiçbirine uğur getir- mediği ortaya çıktı. Uzaya giden astronotlar konusunda genış bir araştırma yapan Alman TV dergisi Hörzu, bu insanlann yaşadıklan bunalım ve mutsuzluklan ele aldı. 12Nisan 1961 tarihinde uzaya ilk gi- den insan olarak tarihe geçen Sov- yet kozmonot Yuri Gagarin'in. 34 yaşında geçirdiği bir uçak kazasında öldüğünü anımsatan dergi. Gaga- rin'in sessiz ve çekingen eşi Valen- tina'nın da bir gün yakın dostlanna "L'zay uçuşundan sonra, Yuri'yi sık sık bezgin bir halde göriiyordum. Sa/ıki büriin arzuJarı söıunüş, gökyü- zünde kalmış gibi donuk bir insan ol- muştu" dediğini ka\detti. Gagann'- in ölümünden 16 ay sonra 'Apollo 11' ile uzaya giden üç Amerikalı ast- ronot da dünyaya dönüşlerinden sonra çeşitli bunaİımlar yaşadılar. Bunlardan Edvvin Aldrin, iki kez boşandı, depresyon geçirerek. sinir hastahklan klinığinde tedavi gördü. Aya giden onuncu insan olan Charles M. Duke de yıllarca huzur bulamadı. Alkol. ailesinden uzak- laşma gibi problemlerle mücadele ettı ve 6 yıl sonra dine yöneldi. Du- ke. şımdi ınsanlara tannyı anlatıyor. Apollo 14'ün mürettebatından ELdgar Mitchel ise dönüşünde ruhlar alemine daldı. Parapsikolojıye me- rak saran Mitchel, 'insan Varlığının Derinliği ve Araştırılması Enstitüsü'- nü kurdu \e sonunda beş parasız kaldı. James Irvvin ise ayda 'ay oto- mobili' ile gezmış ve 14 milyar yaşındaki 'genesis' taşını bulmuş- tu. Yeryüzüne döndüğünde. "Uzay beni tanrıya yaklaştırdı. Bu uçuş beni dindar yaptı ve bana dün- yanın ne kadar narin olduğunu öğ- retti" şeklinde konuşan Irvvin. daha sonra Nuh'un gemısını bul- mak için Ağn Dağı'na üç sefer dü- zenledi. Irvvin. 61 yaşında kalp krizinden öldü. Nilüfer Ersinan, Atatürk resim ve heykellerinin Ata'ya benzememesine kızıyor "O'nu, görenler resmetmeKGençlik/Eğitim Servisi - Mavi gözleri. yetmiş yıllık bir ömrü geride bırakmış olmaya aldırmıyor, hala liseli bir genç kızın coşkusuyla parlıyordu. Atatürİt'ü tanıma fırsatı bu- lan, Cumhuriyet'in ilk yıllannı yaşayan nadir insanlardan biri Nüüfer Ersinan. Elinde bir hafta gibi kısa bir sürede çalışarak yaptığı Atatürk tablosuna bakıyor adeta gurur- lanıyordu. Gece gündüz çalışarak ortaya çıkardığı bu tabloyu yapış nedenini sorduğumuzda, gözleri doluyor ve titreyen sesiyle şunlan söylüyor: "Bir süre önce Londra'ya gittiğim sırada Madam Tussard Müzesi'nde Atarürk'ün mumyasını gördüm. Çok şaşırdım. Çünkü yapılan mumya Atamıza hiç benzemiyordu. Atatürk'- ün öyle etkileyici gözleri vardı ki cocukken başunı kaldırıp, yüzüne bakamazdım. O kızgınlıkla Türkiye'v e döner dönmez Moda Meslek Lisesi'nin batik bölümüne kaydoldum ve bir hafta gibi kısa bir sürede bu resmi yaptım." Batike, kabartma boya Nilüfer Ersinan, yaptığı batik tabloda guaj ve kabartma boya kullanmış. Kabartmalan resmin altını doldurarak el- de etmiş. Atatürk dönemi Türkiye'sini çok iyi bir dönem olarak nitelendiren Ersinan, o dönemde çocuk balolanna gittiklerini, atış poligonlannda talim yaptıklannı söylüyor ve şunlan ekliyor: "Ben Atatürk'ü görme şansını yakaladım. Atatürkçü olan herkesj çok seviyorum." (Fotoğraf: AZMİ KARAVELİ lan gerektiğini söyledi. AIDS'li doğan bebeklerin, vücut dirençlerinin düşük olması nedeniy- le hastalıklara daha kolay yakalan- dıklanna dikkati çeken Doç. Dr. İsmail Bahk. vücut dırenç sistemi- nin büyükler kadar gelişmediği için, hastalığın belirtilerinın ortaya çık- masının daha kısa sürede gerçekleş- tiğinı. bu bebeklerin, tıbbı literatüre göre en fazla dört yaşına kadar ya- şayabildiklerini bildirdi. Alınan bilgiyi göre dünyada 13 mılyon yetişkin ve 1 milyon çocu- ğun AIDS virüsü taşıdığı hesaplanı- yor. Türkiye'de ise, Sağlık Bakan- IığYnca saptanan, ancak kesin ol- mayan sonuçlara göre 340 AIDS'li bulunuyor. Diş sağlığı için fluorid vazgeçilmez oldu CENEVRE (ANKA) - Diş sağlığı- nın korunmasında fluoridin çok önemlı bir rolü olduğu bildirildi. Dünyada halen 450mılyon kişi fluo- ridlı dişmacunu kullanırken 260 mil- yon kişi, fluoridi su veya tuz ara- cıhğıyla alıyor. Merkezi Cenevre'de bulunan Dünya Sağlık Örgütü tarafından yapılan açıklamada. fluoridli diş- macunu kullanan insanlarda 2-3 yıl içinde diş sorunlannın yüzde 25 azaldığı belirtildi. Açıklamada. ya- pılan çok sayıda testın. çocukluğun- dan beri tluorid içeren dişmacunu kullanan kişilerde diş rahatsızlıkla- nnın diğer insanlara oranla yan ya- n\a azaldığı vurgulandı. L'zmanlar. fluoridli dişmacunu- nun dünyanın birçok insanlan için ulaşılmaz bir ürün olduğunu belirte- rek su>a fluond eklenmesinin iyi bir alternatif oluşturduğunu ifade edi- yorlar. Buna karşın, su alternatifınin teknik veya maddi açıdan gerçekleşemediği bölgelerde fluo- ridin tuza verilebileceğine dikkat çe- kiliyor. Nıtekım. tuza fluorid eklen- diği İsviçre'de halkın diş rahatsızlı- klannda çok büyük bir azalma gö- rüldüğü ifade ediliyor. Bu arada. Dünya Sağlık Örgütü tarafından yürütülen bazı diş sağlığı projelerin- de fluoridin süte eklendiği. bu me- tottan ümit verici sonuçlann alındığı belirtildi. Eriyikler alkolü yok etmiyor VfEDİCAL NEWS Alkol kokusunu gidermek amacıy- la kullanılan özel ağızermklerının ge- nellikle lers eîkı varattığı bıldınlıvor. Bu tür enyıkler alkol içerdiğinden bireyin soluğundaki alkol düze\ınin yükselmesıne yol açıyor. Alkol testı uygulanmadan 2 ile 15 dakika önce ağzın bu tür bir sula çal- kaianması kışinin alkol aldığını gizle- medıği gibi. sonuçta. gerçeİüe ıçilen miktardan daha fazla içılmiş izlenimi- ni veriyor. Bu konuda yapılan araştırmada. üç farklı marka ağız çalkalama su> u ile ağızlannı çalkalayan 10 deneğe. iki dakika sonra alkol testi uygulandı. Demekler farklı marka eriyiklerle ağt- zlannı çalkaladıktan sonra dört. altı, on ve onbeş dakika beklenerek test birkaç kezdaha ymelendı. Alkol oranı yüksek eri\ıklerle ağızlannı çalkala- yan kişilerin alkol düzeyinin araba kullanmak açısından sakıncalı göriil- meyen yasal sınınn üstündeçıktığı gö- rüldü. Ağız enyikleri alkol kokusunu anı- nda yok ettiğinden, bunlann araba kullanmadan önce uygulamasının al- kol testi sonucunu belirgin bir biçimde etkilemesi düşünülemez. Zira alkol testi büyük bir olasılıkla ağız çalka- landıktan sonra en az 15 dakika sonra uygulanır. Ağız çalkalandıktan he- men sonra uygulanacak bir alkol testi kişinin sarhoşluk sınınnda ya da sının aşmış olduğu yolunda bir sonuç vara- bilir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle