04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3 MART1994 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA EKONOM 11 ŞÎRKETLERDEN • THE PRESIDENTHotel, English Pub"da öğrenci gürüeri faaüyetleri dahilindeki kültür ve sanat aktivitelerini başlaüyor. "Haftanın konuklan müzik ile sohbet içiçe "de bugün saat 15:00-16:00 arasmda Grup Gündoğarken gençjerle bırlikte olacak. • GÜNEŞSigorta Marmara'nın Çanakkale çıkışında Star 5 ve Merve 729 adlı iki geminin 6 şubatta çarpışması ile meydana gelen 1 milyar 823 milyon liralık hasan CYE Petrol"e ödedi. I-BİMSA Kamu bankalan seçim öncesinde yüzde 45-75'le kredi dağıtıyor ÇUIer'eseçimdesteğiprojesi Tac Seçim öncesi kamu bankalan Başbakan Tansu Çiller'e oy kazandıracak ucuz kredili projeleri açıklamaya başladı. Merkez Bankası yüzde 150-300'le faiz toplarken kamu bankalan yüzde 45-75'le bazı projelere kredi veriyor. YAKUP BİLGE Türkiye koşullanna uygun olarak uluslararası standarua geiiş^ürilen bilgi işlem tekstil çözümlerini pazarasundu. Türkiye'nin tekstilde uluslararası rekabet koşullanna uygun kaliteü ve düşük maliyetli ürünlerin üretilmesine büyük katkı saelavacağı belirtildi. I-BİMSA'nın yeni çözüm paketleri tekstilde hammaddeden tasanma, üretimden satışa kadar bütün süreçlerin gelişmesine olanak sağbyor. • BOEING1994yılı hedefini 260 uçak teslimi olarak belirledi. Boeing Yönetim Kurulu Başkanı FrankShrontz, 1993'ü25.4 milyar liralık satış ve 1.2 milyar dolarlık net kar ile kapatüğını söyledi. atŞBANKASI, Ankara, İstanbul ve İzmir'den sonra. Adana ve Bursa'da da Mavihat hizmetlerini başlattı. İş Bankasf nın Mavihat hizmetinden bankanın Bankamatik, Electron, Master Card ve Visa Kredi Kartı müşterileri yararlanabiliyor. • TESTAŞ Alman Hagenuk MT 2000 tipi cep telefonu ile, cep telefonu piyasasınagirdi. Başbakan Tansu Çiller, se- çim arifesinde kamu banka- lanna açıklattırdığı projelerle puan toplamaya çalışıyor. Merkez Bankası yüzde 150- 300'le bankalardan para top- larken Emlakbank, Vakı- fbank ve Halkbank gibi kamu bankalannın yüzde 45-75'le kredi vermesi, banka çevrele- rince seçim yatınmı olarak de- ğerlendirildi. Bankaalar, açıklanan ucuz kredili projelerin yürümesi için büyük sübvansiyonlara ihtiyaç duyulacağını vurgu- ladı. Aynı çevreler, hükümetin kaynak sıkmtısı çekerken kamu bankalanna kaynak aktanmını da akılcı bulmadı. Siyasi iktjdarm baskısı Adının açıklanmasını is- temeyen bir özel bankanın ge- nel müdür yardımcısı, "Eğer bu projeler vahiy yolu ile gel- mediyse siyasi iktidardan gei- diğini anlamak için bankacı ol- maya gerek yok" dedi. Aynı kaynak, bu projelerin büyük oranda sübvansiyona ihtiyaç duyacağını belirterek şöyle konuştu: "Bu bankalar bu sübvansivonları nereden bula- caklar bilmiyonım. Ancak bu para, bir yerden finanse edil- mezse bu projelerin yürümesi zor. Aynca bu bankaiarın ucuz kaynakları varsa neden çok Yatınmaya kredi yerinemuafiyet • H0TM Teşvikler Genel Müdürü Gûlseren: 'Teşviklerin genişletilmesi için çalışma yapılıyor. Ancak yeni düzenleme ile nakit şeklinde teşvik yerine vergi muafiyeti, yatınm indirimi gibi teşvikler düşünülüyor.' ESRA YENER ANKARA - Kamu açıklannın artması ve son ekonomik gelişmeler nedeniyle düşülen kaynak sıkıntısı, yatınm teşviklerinin kredi yerine, muafiyetlerin genişletilmesi şeklinde sürdürülmesinj giindeme getirdi. Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı Teşvık ve Uygula- ma Genel Müdürü Kemal Güjseren. ekono- mik koordinasyondan sorumlu Devlet Ba- kanı Aykon Doğan başkanlığında yapılan toplantılarda, yatınm teşviklerinin kap- samının genişletilmesine karar verildiğini söyledi. Gûlseren, "Teşviklerin genişletil- mesi için çalışmalar yapılıyor. Ancak yeni düzenlemelerde, nakit yerine vergi muafiye- ti, yatınm indirimi gibi teşvikler düşünülü- yor" dedi. Başbakan Tansu Çiller'in, ekonomideki son dalgalanmalardan sonra büyümede ya- vaşlama olabileceği şeklindeki açıklama- lannın ardından yatınmlarda başlayan durgunluğa çözüm arayışlan sürüyor. Teş- vik ve Uygulama Genel Müdürü Gûlseren, Cumhuriyet'in sorulannı yanıtlarken, bir ülkenin büyümesinde en önemli iki faktör olduğunu vurguladığı yatınm ve ihracattan vazgeçilemeyeceğmi söyledi. İş çevreieri teşvike alıştırıldı Türkiye'de yaünmalann, devletten gele- cek teşviklere göre karar verdiklerine dik- kat çeken Gûlseren, "İş çe>Teleri her yıl teş- vik verilmesine auştınİdı. Ancak, kaynak sıkıntısı olduğu için, bu sene nakit akışında çok fazla artışagidilemeyecek. Vergimuafi- yetleri gibi diğer teşvik yollarını da uygula- yacağız" dedi. Geçen yılki teşvik başvurularının değer- lendirildiğini, yatınmlann teşvik edileceğini anlatan Gûlseren, 94 bütçesinde. kendilen- ne aynlan 4-5 trilyonluk ödeneğın kullanı- Jacağını bildirdi. ÇtLLER- Büyümede yavaşlama olabile- ceğini açıklamıştı. Gûlseren. bu yıJ teşvik edilecek sektörle- rin, geçen yıla göredeğişmeyeceğini. önceli- ğin ihracat alanında rekabet gücü olan ürünlere ve hammadde üreten sanayi dal- lanna venleceğini açıkladı. kazanacakları kısa vadeli yatınmlar yapmıyor, anlamak mümkün değil." Ucuz kaynaklanmız var Gebze'de 3 bin 600 ucuz ko- nut projesini açıklayan Em- lakbank Genel Müdürü Aydın Ayaydın Cumhuriyet'e yaptığı açıklamada, bu proje- . lerin seçim yatınmı olarak yo- rumlanmasırun doğru ol- madığını belirterek, "Bu tür projeleri ucuz kredilerle yürii- tecek ucuz kaynaklanmız var. Bu projeleri bu kaynaklarla yapacağız" dedi. Kredi dönme riski Kendilerinin de özel banka- lar gibi çalıştığını ifade eden Ayaydın, diğer bankalann kredi oranlannın aşın yüksek olduğunu, bunun da kredi dönme riskini arttırdığını vur- guladı. Ucuz kaynak yok Ayaydın'ın bütün projeleri ucuz kredi kaynaklan ile yap- mayacaklannı ifade etmesi, bu tür projelerin seçimden sonra devam etmeyeceğinin birgöstergesioldu. Ayaydın, bir ay önce Çer- kezköy'de Hazine'den aldı- klan arsa üzerine 5 bin konut- luk ikinci ucuz konut proje- sini de seçimden önce açı- klayacakiannı bildirdi. Konuk Yazar Prof. Dr. BURHAN ŞENATALAR 'Adil düzen' görüşünde faizlerle ilgili olarak sözde ekonomik bazı gerekçe- ler ileri sürülse de asıl gerekçe ekono- rrjik degil, dogmatiktir. Milli Gazete'- nin bir yazan bunu çok güzel özetli- yor: "Faize karşı mıyız? Bu sualin cevabı evet karşıyızdır. Gerekçesi Ce- nab-ı Allah'm haram kıldığındandır." N. Erbakan da kitabında faizle ilgili sözde ekonomik bazı gerekçeler ileri sürmektedir. Bu gerekçelerin hiçbiri bir ekonomide faizin ortadan kaldınl- ması gerektiğini ve kaldınlabileceğini kanıtlamaya yeter nitelikte değildir. Bunlar daha çok günümüz Türkiyesi"- nde faiz ödemelerinin bütçedeki yük- sek payını ve gelir dağılımında rant ve faizin yüksek oranını eleştiren sapta- malardır ki, bunlan yıllardır ekono- mik konularla ilgili herkes söylüyor. Bu saptamalardan adil düzene geçiş için insanın hayalgücünün hayli zen- gin, mantığının ve ekonomi bilgisinin de hayli kıt olması gerekir. Sayın Er- bakan'ın ekonomi bilgisi de zaten hay- ret uyandına derecede zayıf. Haftalik ekonomi dergilerini izlese, yapılmaya- cak yanlışlara düşüyor. Orneğin gelir dağıhmı tablolan veriyor (s.5) ve bu Adil düzende faiz kalkıyormu?/3tablolarda gelir yalnızca iki kategori- den oluşuyor: Emek geliri ve faiz. Bu tablolara göre 1983'te toplam gelirin %24.8'i emeğe. %75.2"si faize gidiyor- muş. Kullandığı sayılar S.Özmucur'- un türettiği verilere dayanıyor. Ancak bu ayınm aslında üçlü bir ayınm: a) Tarım b) Ücret ve maaşlarc) Kar, faiz. rant. Özmucur'un hesaplanna göre 1983'te tanmın payı %20.5, ücret ve maaşlann payı %24.8, kar-faiz-rantın payı da %54.7. N. Erbakan biraz kav- ramlarla, biraz sayılarla oynamış, ol- muş size: Emeğin payı %24.8. faizin payı 75.2. (Sayın Erbakan'ın kaynak gösterme gibi bir adeti de yok, ama bu kadar deforme etükten sonra, kaynak göstermemesi belki daha doğru). Bu tür çarpıtmalara bir örneİc daha vermek yeter: Erbakan'a göre 1991 bütçesinin büyüklükleri şöyle: Toplam tutar yaklaşık 104 trilyon TL. iç ve dış borç faiz ve taksitleri 45 trilyon, bütçe açığı 20 trilyon ve fîili bütçe' 40 trilyon. Tam bir kavram karmaşası. Gerçekte 1991 bütçesi 104.8 trilyon olarak öngö- rülmüş. Yaklaşık 49 trilyon cari harca- ma. yaklaşık 15 trilyon yatınm harca- ması öngörülmüş. Transfer harcaması da 41 tnlyon. Transfer harcamasının yaklaşık yansı devlet borçlannın faizi. Devlet borçlannın anapara ödemesi ise tanım gereği, bütçenin içinde yer almı- yor, yani N.Erbakan'ın hesabındaki gibi 105 trilyonun içinde kapsanmıyor. Aynca 91 için öngörülen faiz ve anapa- ra ödemeleri toplamı iddia edildiği gibi 45 trilyon degil. 35 trilyonun altında. Dojayısıyla ileri sürülen tabloda ne kavramsal tutarlılık var ne de aritmetik tutarlılık. • Şimdi gelelim faizin kalkması konu- suna. Bilindiğj gibi bugünkü uygula- mada dini bütün finans kuruluşlan faiz yerine kar payı verdiklerini iddia ediyorlar. Gazete ilanlannda bakıyor- sunuz. kar payı oranlan önceden ilan ediliyor. aynen faizlergibi. Bakıyorsu- nuz bu kar payı oranlan hep piyasa faiz oranlan dolayında. Adil düzende kalkacağı iddia edilen faizin ve faizli kredinin yerine çeşitli kredi tipleri geliyor. "Emek karşdığı kredi", "rehin karşılığı kredi", "öden- miş vergi karşılığı kredi", "yatırım pro- jesi karşılığı kredi", "selem senedi kar- şılığı kredi" gibi. Bunlardan en iddialı- sı selem senedi. (s. 41) "Selem senedi olayı çok büyük bir ola>dır. Fai/ci ka- pitalist sistemle insanlığı sömüren em- peryalizm ve Sivonizmi atom bomba- sıvla yıkmak mümkün değildir. Fakat selem senedivle vıkmak mümkündür." Emperyalizmin köküne kibrit suyu ekecek olan selem senedi kitapta şöyle bir örnekle açıklani' or: Bir mandıra sahibi temmuzda ıcslim edeceği pey- nirler için ocak aymda teklifler alıyor. Temmuzda bir teneke peynirin 100.000 TL. olması bekleniyor. Diye- lim ki satıcı ocakta eline geçecek 70.000 TL. karşılığında temmuzda 1 teneke peynir teslim etmeyi kabul edi- yor. Alıcılarla anlaşırsa. sipariş sahibi- ne bir selem senedi veriyor. Temmuz- da peyniri veriyor, senedi geri alıyor. Emperyalizmi yıkacak kadar orijinal bir buluşa benzetemediniz mi? Daha dururı, ekonomide ne kadar çok selem senedi varsa ve vadeler ne kadar uzun- sa. o kadar ucuzluk gelecek. Nasıl mı? "...malın, mesela peynirin teslimine 6 ay >arsa. mandıra temsilcisi 1 teneke peynir için 70 bin lira ister, 3 ay varsa 1 teneke pevnir için, 85 bin lira ister, böy- lece vade uzadıkça. ucuzluk olmakta- dır. Halbuki fai/ci kapitalist ni/amda vade ne kadar uzunsa, pahalılık o kadar çok olur. Çünkü vade ne kadar uzunsa, alman borç paranın üzerine o kadar çok faiz binmektedir." (s.42) Ve böylece sözde selem senedi ile faiz kalkmış olu- yor. Acaba? Gerçekte faiz hiç de kalk- mıs olmuvor. Temmuzda 100.000 TL. fıyatla alınabilecek bir mal için tem- muzdan 3 ay önce 85.000 ya da 6 ay önce 70.000 TL. ödenebilmesi. faizin ta kendisidir. Ocakta ödenen bir 70.000 TL. temmuzda 100.000 TL'lik bir malın karşılığı oluvorsa bu 6 aylık faizin %43 olduğunu gösterir. İnşaat sektöründe. diyelim ki 95 şubatında bitecek birdaireyi bugünden almak is- teyenlerin ödeyecekleri tutarla ödeme- yi şubat 95'te yapacak olanlann öde- yecekleri tutar arasındaki oran da bir faiz ilişkisini vansıtır. N.Erbakan'ın iddiasma göre selem senedinde "vade uzadıkça, ucuzluk olmaktadır." Vade uzakdıkça, ödeme tutannın düşmesi doğaldır. Bu da faiz ilişkisinin doğal bir sonucudur. Ama bunun gerçek bir ucuzluk olmadığı kesindir. çünkü mal fiili olarak satın almmış olmuyor. Bu- gün de isterseniz, otomobil va da be- yaz eşja firmalan bir yıl sonra teslim alacağınız mallan size cari fıyatın al- tında bir ödeme karşılığında satarlar. Malı iki yıl sonra almaya razıysaruz. daha da küçük bir ödemeyi kabul ederler. Böyle bir yöntem ne faizin or- tadan kalktığını gösterir ne de malın gerçekten ucuzladığını. Ideal YAYINCIUK VE TİCARET ANONİM ŞİRKETİ YÖNETİM KURULU BASKANLJĞINDAN Şlrketimiz pay sahipleri Genel Kurulu gündemde gosterilen maddeleri görüşüp karara bağlamak ûzere 28.03.1994 günü saat 13.30"da Kireçocağı Mevkii Evren Mahallesi Hürriyet Tesisleri GUNEŞÜ/İSTANBUL adresinde toplanacaktır. 1) Pay sahiplerinin toplantıya katılabilmeleri için, sahip oldukları pay senetleri veya ortak olduklarını gösterir kan'ıtlarını, toplantı gününden bir hafta önce şirket merkezine getirerek giriş kartları almaları gerektiği, 2) Pay sahiplerinin toplantıda hazır bulunmaları veya kendilerine aşağıda örneği sunulan vekâletname ile temsil ettirmeleri, 3) 1993 yılına ait Yönetim Kurulu ve Denetçi Raporları ile Bilanço, kâr-zarar hesaplarının 18.03.1994 tarihinden başlayarak şirket merkezi'nde hazır bulundurulacağı, Bilgiye sunulur ve ilan olunur. VEKÂLETNAME İDEAL YAYINOUK VE TİCARET ANONİM ŞİRKETİ YÖNETİM KURULU BAŞKAMUĞI'NA Şirketin 28.03.1994 günü yapılacak pay sahipleri Genel Kuruluna sahsımı temsilen tam yetki ile katılmaya, oy kullanmaya, TTK'nu ve Ana Sözleşme hükümlerine göre sahip bulunduğum haklarımı kullanmaya mezun ve yetkili olmaküzere yetkili kıldım. GÜNDEM 1) Divan Baskanlığı, Oy Toplama Memurları ve Zabıt Kâtibinin seçimi ve Genel Kurul tutanaklarının imzalanması için Başkanlık Divanına yetki verilmesi. 2) Yönetim Kurulu ve Denetçi Raporlarının okunup, karara bağlanması. 3) Bilanço, kâr-zarar hesaplarının incelenerek karara bağlanması. 4) 1993 yılı kârlılık durumunun görüşülerek, kâr dağıtımı ve zamanı veya kâr dağıtılmaması konusunda karar alınması. 5) Yönetim Kurulu Üyeleri ve Denetçilerln aklanması. 6) Yönetim Kurulu Üyelerinin seçimi. 7) Denetçi seçimi. 8) Yönetim Kurulu Üyeleri ve Denetçiye katılım hakkı olarak ödenecek ücretin belirlenmesi. 9) Yönetim Kurulu Başkan ve Üyelerinin TTK'nun ve 334. ve 335. maddelerinde yazılı işlem ve işlerin yapılması hususunda yetkili kılınmalarına karar verilmesi. 10) Gerekli görülecek diğer hususlar. Hür-Gün GAZETECİÜK VE MATBAACILIK A.Ş. YÖNETİM KURULU BAŞKANUĞI NDAN Şirketimiz pay sahipleri Genel Kurulu gündemde gosterilen maddeleri görüşüp karara bağlamak üzere 28.03.1994 günü saat 14.00'te Kireçocağı Mevkii Evren Mahallesi Hürriyet Tesisleri GÜNEŞLİ/İSTANBUL adresinde toplanacaktır. 1) Pay sahiplerinin toplantıya katılabilmeleri için, sahip oldukları pay senetieri veya ortak olduklarını gösterir kanıtlarını, toplantı gününden bir hafta önce şirket merkezine getirerek giriş kartları almaları gerektiği, 2) Pay sahiplerinin toplantıda hazır bulunmaları veya kendilerine aşağıda örneği sunulan vekâletname ile temsil ettirmeleri, 3) 1993 yılına ait Yönetim Kurulu ve Denetçi Raporları ile Bilanço, kâr-zarar hesaplarının 18.03.1994 tarihinden başlayarak şirket merkezinde hazır bulundurulacağı, Bilgiye sunulur ve ilan olunur. VEKÂLETNAME HÜR-GÜN GAZETECİÜK VE MATBAACILJK A.Ş. YÖNETİM KURULU BASKANLJĞI NA Şirketin 28.03.1994 günü yapılacak pay sahipleri Genel Kuruluna şahsımı temsilen tam yetki ile katılmaya, oy kullanmaya, TTK'nu ve Ana Sözleşme hükümlerine göre sahip bulunduğum haklarımı kullanmaya mezun ve yetkili olmaküzere yetkili kıldım. GÜNDEM 1) Divan Baskanlığı, Oy Toplama Memurları ve Zabıt Kâtibinin seçimi ve Genel Kurul tutanaklarının imzalanması için Başkanlık Divanına yetki verilmesi. 2) Yönetim Kurulu ve Denetçi Raporlarının okunup, karara bağlanması. 3) Bilanço, kâr-zarar hesaplarının incelenerek karara bağlanması. 4) 1993 yılı kârlılık durumunun görüşülerek, kâr dağıtımı ve zamanı veya kâr dağıtılmaması konusunda karar alınması. 5) Yönetim Kurulu Üyeleri ve Denetçilerin aklanması. 6) Yönetim Kurulu Üyelerinin seçimi. 7) Denetçi seçimi. 8) Yönetim Kurulu Üyeleri ve Denetçiye katılım hakkı olarak ödenecek ücretin belirlenmesi. 9) Yönetim Kurulu Başkan ve Üyelerinin TTK'nun ve 334. ve 335. maddelerinde yazılı işlem ve işlerin yapılması hususunda yetkili kılınmalarına karar verilmesi. 10) Gerekli görülecek diğer hususlar. İŞÇİNİN EVRENENDEN ŞÜKRAIN KETENCİ Duyarlılık Yetmiyor Atatürk'e saldırıya, toplumun duyarlılığı ve tepkisi gi- derek anlam kazanıyor. Bireyler, Atatürk ve devrimleri- nin, laikliğin, yaşamlarındaki anlamının bilincinde ola- rak çeşitli biçimlerde tepkilerini dile getiriyorlar. Siyasi partiler, gazeteler, Meclis'in telefon vefaksları kilitleni- yor. Türkiye'nin heryerinde kendiliğinden protesto top- lantı ve gösterileri oluşuyor. Türkiye, demokrasiyi, sivil toplum örgütlenmesi ve demokratik tepkiyi öğreniyor. Bütün bunlar çok seyinçli gelişmeler, ancak Atatürk'- ün kimliğinde simgeleşen çatışmayı yaratan tehdidin büyüklüğü karşısında, bu toplumsal duyarlılık yetmiyor. Türkiye'de lakliği, demokrasiyi tehdit eden, Atatürk'ün kimliğini düşman gören güçlerin örgütlülüğü karşısında toplumsal duyarlılık ve tepki, ancak bir ilk adım olabilir. Tehdidin ortadan kalkması için çok ciddi ve örgütlü, bi- linçli mücadele vermek gerek. Kitlelerin duyarlı ve güçlü tepkisinin belki de en önem- li ve anlamlı yanı, toplumun kendi sorun veçıkarları için, çözümü başkalarından beklemek yerine kendinin hare- kete geçmesi. Hiç değilse 12 Eylül'de olduğu üzere, demokrasiyi getirme adına demokrasinin katledildiği, Atatürkçülük adına Atatürk devrim ve ilkelerinin çiğnen- diği gelişmelere kapılar kapatılmaya çalışılıyor. Ancak politikanın ikili, çirkin yüzü ile gereken mücadele yapıla- madıkça ne şeriat ne de demokrasinin katledilmesi teh- ditleri ortadan kalkıyor. Tansu Çiller'in doğrudan, kişisel davranışları ile din sömürüsüne açtığı kapı, laiklik karşıtı, Atatürk düşman- larına katkıları bir yana, koalisyon hükümetinin sonuç olarak sorumlu ve ortak olduğu uygulamalar yaşanıyor. örneğin Kuran kurslarına ek derslerle geçerlilik kazan- dırılması, çok alternatifli meslek okullarına imam hatip- lerin de katılması, yeni açılan imam hatip okulları.. bu iktidarın Atatürk düşmanlığı ve şeriatçılara yeni yeni ar- mağanları, çok önemli yeni kazanımlar değil mi? Toplumun güçlü tepkisi ve duyarlılığı, dünyanın tek la- ik Müslüman devletinde halkın, laik çağdaş devlet düze- nini ne kadar çok özümseyip benimsediğini gösteriyor. Bu gerçeklik, Türkiye'de demokrasi ve insan hakları için çok önemli bir güvence. Ancak bir yandan da ekonomi- deki bozuk düzen. giderek boyutlanan yoksullaşma ve eğitim eşitsizliği ve eksikliği, yoksul, eğitimsizçoğunluk içinde oyun oynanması şansını arttırıyor. Yoksul kesim- de giderek daha büyük kitleler, dış ve iç para kaynakları- nı elinde tutan şeriatçı güçlerin ağına düşüyor. En kötü- sü de devletin gücü ve kaynakları, laikliğe de aykırı olarak şeriatçı akımların çıkarları doğrultusunda kulla- nılıyor. imam hatip okulları, Kuran kursları, vakıfların, tarikatların yurtları her yıl on binlerle sayılan yeni şeriat- çı militanlar yetiştiriyor. Şeriatçı akımlar, en çok gecekondu bölgelerınde, yok- sullar arasmda ekonomik. sosyal güç ve dayanışma tu- zağında gelişirken, mücadelenin de bu gerçekler göze- tilerek yapılması gerekiyor. Ne yazık ki halkın duyarlılı- ğının tam tersine olarak örgütlerde, değil bilinçli mücadele, çıkarlar adına suça ortak olma olgusu yaşa- nıyor. DYP, ANAP gibi sağ partiler için Refahın güçlen- mesi sadece daha önce kendilerine gelmiş olan tarikat oylarının kaçması anlamında bir rahatsızlık yaratıyor. Taksim'de Atatürk mitingi düzenleyen Tansu Çiller hü- kümetinin DYP kanadı, şu günlerde koalisyon ortağı SHP'yi Terörle Mücadele Yasası'nda laiklik karşıtı suç- larda taviz vermeye zorlamayı sürdürüyor. Sadece siyasi partiler mi aymazlık içinde? Sol siyaset, demokratik örgütlenmelerde bile tepki almamak adına radikal şeriatçı akımlardan gelen baskıya karşı büyük bir sinme, boyun eğme gözlemleniyor. En etkili müca- dele örgütleri arasmda yer alması gereken sendikalar ise uzayda yaşıyorlarmış gibi bir tavır içindeler. Tabii ki bu tavırları ile işçi sınıfına, çıkarlarına, bilimine ihanet içindeler. Ancak hesap soran olmadıkça, tavır değiştir- meye niyetlı gözükmüyorlar. Evet, sonuç olarak halkın duyarlılığı, tepkisi çok güzel, ancak tehditin ortadan kalkması için pek bir anlam taşı- mıyor. Halkın ve öncü, en bilinçli olması gereken güç olarak işçilerin; kendi çıkarları, insan hakları, demokrasi için, siyasi partileri, sendikaları, demokratik örgütleri sonuç alıcı, bilinçli mücadelenin içine sokmayı başar- maları gerekiyor. KARADENİZ EKONOMİK İŞBİRLİĞİ Gelişme, özel sektörün dinamizmine bağh • 350 milyon nüfus yoeunluğuyla dünyanın en geniş işbirliği alanlarından birisine sahip olan Karadeniz Ekonomik İşbirliği'nin gelişmesi. özel girişimcilerin bireysel ve ortaklaşa çabalanna bağh. Ekonomi Senisi - Karadeniz Ekonomik İşbirliği'nin (KEİ)ge- lişmesini, özel sektörün dinamız- mi ve girişimlerine bağlavan Yıldırım Aktuna, özel sektör ta- rafmdan geliştirilen girişim mo- dellerinin desteklenmesi gerekti- ğini vurguladı. Türkiye İşadamlan ve Yöne- tidleri Vakfı (Tİ\'Ö\'( ile Şıle Be- lediyesi tarafından Şıle"dedüzen- lenen panelde. Karadeniz Eko- nomik İşbirliği içinde "Türkiye'- nin yeri" tartışıldı. Panelde aglış konuşması ya- pan Yıldınm Aktuna. KEİ'nın yalnızca Türkıvc'de değil. diğer ülkeler üzerinde de yankılar uyandırdığını söyledi. KEİ'nin Türkiye'de fıkir ve girişim ön- cülüğü yaptığını anlatan Aktuna. Türkiye'nin kısa bir süre içerisin- de geniş bir alanda işbirliği yapmış olmasını, devletin aktıf dış politikasına bağladı. Panele, Yeni Parti Genel Baş- kanı Yusuf Bozkurt Özal adına katılan eski Milli Savunma Ba- kanı Erean \ uralhan yaptığı ko- nuşmada. KEİ'nin önemli bir ekonomik hat üzerinde kuruldu- ğuna dikkat çekti. Ekonomik alanda ışbirliğınin. ü>e ülkeleri önemli bir pazar konumuna ge- tirdiğini \-urgulayan Vuralhan, işbirliğinin devam etmesi için po- litik istikrann şart olduğunu açı- kladı. Karadeniz Ekonomik İşbirliği çerçevesınde yatınmın oldukça riskli olduğunu belirten Rize Ti- caret ve Sanayı Odası Yönetim Kurulu Başkanı Yusuf Agun, "Dış ticaret ve ihracatın geliştiril- mesine engel teşkil eden en biiyük faktörler arasında can ve mal gü- venliğinin sağlanamaması, organi- zasyon bozukluklan \e mevzuatın çok sık değişmesi geliyor. Llaşım hizmetlerinin ve dağıtım kanal- lannın işlctilmemesini sayabiliriz"1 dedi. " . Doğalgaz tesisleri Samsun Ticaret \e Sanayi Odası Genel Sekreter Yardımcısı Ethem Kıvanç, Türkmenistan do- ğalgazının Türkiye üzerinden A\fupa"ya ulaştınlmasını. doğal- gaza dayalı ku\vet santrallan ile kimya metalurji tcsislerinin ku- rulmasını istedi. Barter ticareti kapsamında alınan hammadde- nin Türkiye'ye getinlmeden önce söz konusu ülkelerde mamul hale getirilmesi gereknğini hatırlatan Kıvanç. Türkiye'nin pazarlardan pay alabilmek için ithalat kredisi açması gerektiğini söyledi. Ül- kelere açılan kredilenn geri dön- meme riski olduğuna değinen Et- hem Kıvanç. "Genişleyen ihracat sebebiyle çok yönlü. ülke istih- damına ve refahuıa y ansıy an kredi kayıplarını fazlasıyla telafi eden kazançlar elde edilecektir" diye konuştu. Karadeniz'in turizm açısından son derece cazip olduğunu vur- gulayan TUROB Yönetim Ku- rulu Başkan Yardımcısı Savaş Gürsel, insanlann Akdeniz'in sıcağı yerine. yayla turizmi, raf- ting. tracking ve soft tunzmini tercih ettiklerini belirtti. LİSAN ÇÖZÜM Bizimle Ingilizce sorununuzu çok kısa zamanda çözebilirsiniz. Lütfen bizi arayın. Td: 349 59 38 BahariyeCad.62/3
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle