25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
26 MART199* CUMARTESİ CUMHURİYET2 SAYFA KULTUR Tiyatrocular, sanatsal bağımsızlıklannı korumak için bir 'Müdafaa-i Hukuk' derneği kurdu Artık 'sahicimuhalefet' yapılacakHANDAN ŞLNKÖKEN 'Tiyatroda devriın' tartışmalan kapsamında öcenekli tiyatrolar- da özerk modele geçiş konusu tartışıladursun. çok gecikmiş de «olsa, sonunda İstanbul Büyükşe- lıir Belediyesi Şehir Tiyatrosu sa- natcılan birara\a gelerek bır der- mek kurdular: I'ŞTISAN. Kadro- lu \e kurumdan emekli sanatçı- lann oluşturdağu, kuruculuğunu 23 sanatçının üstlendıği Şehir Tiyatrosu Sanatçılan Demeği'- nde şu anda 43 üye bulunuyor. İŞTİSAN'ın amaa: -İstanbul Şehir Tivatrolanmn kumluş tımacına uvgun olarak. Türk iı- yatrosunm yaratıa atılunlarma önderlik edecekyönde sanatsalge- iişmesine kaikıda bulunmak; ku- rumun geleneksel yaratma özgür- lüğü ilkesini kollarnak ve gözet- mek, bu görevler doğrultusunda, Şehir Tiyatrosu sanaıçtlarmm ku- rumun vönetımine etkinlikle katılımını sağlamak, üyelerinin yasal, sosyal, ekonomik, özKik haklarmı, meslek saygınlıklarmı koruyııp geliştirerek, Şehir Tiyat- rosu sanatçıiarınm birlik ve da- yanışmalarmı sağlamak" olarak özetleniyor. Türk Tiyatrosu'nun yüzünün- -hem ülke genehnde, hem de Şehir Tıyatrosu'nda- daha çok ya- ratıcılığa kaynaklık edecek bı- çimde gelişmesi \e değişrnesi ge- rektiğini düşünenler İŞTİSAN'a katılmaya çağnlıyor. "Önümüzdeki yıllarda ülkemiz iktidarına talip olanların büyük çoğunluğunun, temelli-tenıelsiz bir sürii kurumu "özeUeştirmek", sat- mak. kendi siyasal görüşlerijle donatmak eğUiminde' olduğunu vurgulayan IŞTİSAN üjeleri. Şe- hir Tiyatrosu'nun 80 yıllık sanat- sal serüveninin daha da etkin bir biçimde sürmesıni ıstıyor. IŞTİSAN- öncelikle İ.B.B. Şe- hir TiyatrolarTnın kültür ve sa- nat politıkası ile sanatsal eylemi- nin- artık- yönetmenlığindekı amaa sorgulatmayacak bır nıte- lik taşıması gerektiğjni savunu- yor. Bu amacın yaşama aktan- İması ıçin de" Gündem" oluştur- ma görevini üstlenmiş. Ülkemi- zin en köklü sanat kurumu. 80'lik "delikanlı" îstanbu! Büyükşehir Muhsin Ertuğrul'un yazı masasının bulunduğu oda, İŞTİSAN'a yönetim kurulu kararı ve belediyenin onayıvla "tahsis edilmiş'. (Fotoğraflar: K.AAN SAĞANAKl rak. Bu sindirilme politikası da bir anlamda amacına ulaştr.küs- künlükle bırleşerek, herkesin üs- tüne bir yılgınlık çöktü. Bu yöne- tim tamna neredeyse 'abştdar'. Sonunda yerel seçimler, bu derneğin kuruluşunu hızlandırdı. Seçimler sonrasında pek demok- ratik olmayan bir yönetimin ış- başına gelme olasılığı, 'büsbütün başımız belaya girer' korku.su sonunda "müdafaa-i hukuk'der- neğıni doğurdu. Öncelikle tiyatro konusunda yaratıcıların önündeki engellerin kalkmasını; özellikle yazarlarla tıyatroculann. yöneimenlerin. bir yönetim kademesinden, re- pertuar kurulundan, genel sanat başlamışlardı.Yapılan yönetim muhalefet' sürdürulmedi. Bir değişikliğinde yönetim kuruluna oyuncunun belirttığı gibi "davak bırjinekologdoktorla. bırbeledı- yiyip oturdular'.. Yayın organ- ye meclisi muhasebeeısinın lannda görüş bildırenler disiplın Belediyesi Şehir Tiyatrolan'nın sanatsal hedeflenne ulaşması yo- lunda- kurumun çağdaş bir yöne- tim tarzına kavuşması yollannı da sorgulayarak- "gündenV'ini tartışmaya açıyor. Repertuar, çocuk tiyatrosu. araştırma deneme. çevre semt tiyatrolan. yaz oyunlan acık- ha\ a gösıenlen, kültürel etkinlik- ler. eğitım ve yayın ana başhklan altında toplanan "Gündem'de. yaratıolığa öncelık verecek bır sanat politikası öngörülüyor. Çok gecikmiş de olsa gerçek- leştınlen bu örgütlenme, bır- denbire ortak bir şeylerden ra- hatsız olanlann biraraya gelme- siyle oldu. 1980'de çıkan 'Tiyat- royu thatrocular yönetir' sloganı. 1990da yöneımeîıkte yapılan 'ta- lihsiz' değjşıkliklerle kısa zamanda mutlaka onanlması gereken ya- ralar almıştı. Bu durumdan. geri- leyen sanatsal demokrası adına ve kendi sanatsal kimlik ve onur- lan adına tedireinlik duvmava girmesiy le sorun daha da alevlen- mişti. Bundan sonra gerçekten bir umutsuzluk dönemi yaşandı. Tam dört vıl bovunca 4 sert bir kuruluna sevkedildı ve bu âdet ha- line dönüştürüldü. Ard arda bi- rincı cezayı. ikincisi izledi. iki katı. dört katı biçimde katlana- yönetmeni gibi 'padişahlık' kav- ramından da geçmeden doğru- dan yüzyüze gelmelenru ıstiyor- lar. Çok temel istek olarak; gele- cek beledıye başkanından 1990'- da yapılan değişiklikle konulan. tiyatro dışından iki kişinın atan- masına olanak tanınan madde- c nin ışletilmemesi talep edilecek. Ondan sonra da yönetmelik için 'asgari bir program' var.Öncelikle tek kişi' yönetimme son verilme- si, Şehir Tiyatrolan yönetim ku- rulunun tamammı tiyatrocular- dan ve secilmiş üyelerden oluş- turmak ve yetkilerin bu kurula devredilmesi ... Elbette Şehir Ti- yatrolan'nda bir radikal düzen değişıkliğı tartışmasını başlata- bilmek, özgür bir tartışma ortamı yaratmak için bunu sağlayabil- mek gerekiyor. Çıinkü tiyatroda 'özgür bir tartışma ortamı' yok. Bu nedenle önce y apısal değişikli- ği tartışacak olan özgür birplat- form oluşturmak amaçlan. Tüm ödenekli tıyatrolar 1994'- te çağdaş yeri ve işlevi bakımı- ndan kısırlık ve tıkanıklık yaşı- >or. Yaşayan tiyatro yapılamı- yor. Devlel Tiyatrolan gibi Şehir Tiyatrolannda da taklitçT ve 'vamalı bohça'ya benzer repertu- ar egemen. Yöntem. dısıplin ve değer yö- nünden, Türkıye'nın ilk örnek ti- yatro topluluğu olan Darülbeda- yi. şimdiki adıyla Şehir Tiyatro- su, artık 'tophonun kültürel ya- ratımının, eğitiminin, sanat düzeyi ve bilincinin çağdaş düzeye eriş- mesiode öncü olmak; \e yarattcı gücü harekete geçirmek' amacı- nda. Devlet Tıyatrolan'nda yasal dü- zenleme beklenmeksizin, genel müdürün DT çabşanlannca secil- mesi. tartışmalı dd olsa gerçekleş- tirildi. Yerinden yönetim uygula- tnasına gecildi. Oysa Şehir Tiyat- rosu'nda daha once 1976- 80 yıllan arasında yerinden yönetim uygulaması yaşanmıştı. Şimdi, 12 Eylül'den sonra Vasfi Rıza Zo- bu'ya. daha sonra da Gencav Gü- rün'e göre veniden düzenlenen yönetmelıkle geriye götürüldü Şehir Tiyatrolan İŞTISAN da, acil olarak yapısal değişıklıği tartışacak özgür platformu isti- yor. Bundan böylekamuovunda hem yönetim biçımi. hem de yö- netmeliğe ılişkın bu tartışma sü- recek ve Şehir Tıyatrolan'nda on yıldır süren 'yolsuzluk dosyalarf yeni belediye başkanının önünc konulacak.' baskı düzeninin' sü- rekli altı çızilecek kısacası artık 'sahici muhalefet' yapılacak. ORUSLER BROLKESKİN 3ır derneğİH varohış nedenı bireyin kendi varhğının kültürel. etik. eğıtimsel. düşsel ve daha birçok fıkri açılardan farkına vararak. hemcinslerivle toplumsallaşma dürtüsünü ka- zanmasına dayanır. Bu oluşumun tek bir tanfi vardır: Uygarhk. Örgütlenme. uygarlığın kök nedenidir. Bu. her türlü insan toplumunda en başlıca ihtiyaçtır. Bunu yapmamak bir bakımı- ndan toplumsal tembellikten öteye geçmez. Bu siyasi yapısından. estetik yapısına kadar hepsini içeren bir davranıştır ve bir kültür sorunudur. Çağımızın en önemli sorunlanndan bin olan kültürlerarası ilintinin çıkış noktasıdır. Böyle- sine bir meka- nizma kurul- mazsa bır cc- miyetin ıçinde, kaldı ki, eski adıyla Darül- bedayı bugün- kü adıyla Şehir Tiyatrosu. dünyanın en büyük kentle- nndcn. kültür merkezlenn- den olan bu kentin tiyatro- su niteliğinde. Burada yaşa- yan insanlar uluslararasının ötesınde kültürlerarası bır so- rumluluk taşırlar. Böyle bır teşkilattan yoksun olduğunuz vakit. bırey naralanndan öteye git- mez bu gibi istek feryatlan... Toplumsal olmak için böyle bir örgüte kesinlikle ihtiyaç vardır. Şehir Tiyatrolan gibi. ülke kültürünün en önemli kaynama noktalarından olan bir top- luluğun bireylerinin birarava gelerek. ulus gibi. devlet gibi, belediye gibi hükmi şahsiyetlere mu- hatap olabilecek. hükmi bir şahsiyet oluşturma- lan. en aandan saydığjm güçler ile Şehir Tiyat- rolan arasındaki ilişkilerin düzenlenmesinde olumlu gehşmeler sağîayacaktır. ZîHNİ KÜÇÜMEN Artık kimsenin kimseyi tanıyamaz hale geti- rildiği, rol dağınmlannın fotoğraf albümlerine bakılarak yapılabildiği. baskılar sonucunda çalışanlann işlevlerine yabanalaştınldığı bir ku- rumda. sanatçılann örgütlenmesi kaçınılmazdı. Şimdi ilk he- def. 12 Evlül- ün allayıp pul- layarak bıraktığı pis- liklen yıka- mak, sonra da Şehir Tiyatro- lan'nın kasten \e taammüden" saptınlmış ku- ruluş amacına \ eniden yönel- mesini sağla- mak...Halk ti- yatrosunu geri vermektir. HALDUN ERCÜVENC Örgütlenmek. toplumsal bir zorunluluk oldu- ğu kadar da. demokratik bir haktır. Şehir Tiyat- rolan'nda 80'li yıllardan bu yana Gencay Gü- rün yönetiminde süregelen sanatçılann büyük çoğunluğuna (öncelikle de 1402'Uk sanatçılara) yönelik baskı uygulamalanna karşı, bu demok- ratik hak ÎŞTİSAN ile kullanılmıştır. CANDANSABUNCU Şehk Tiyatrolan. ucuz eğknce değıl kültür hizmeti sunan bır kamu kurumu nıtehğinı ye- niden kazansm: demokratik ve katılımcı bır yö- netime kavuşsun; sanatçılann özgürlüğü önün- deki engeller kaldınlsın diye İŞTİSAN hareketi- ne katıldım. HA$M Çağımız, örgütlenme ve demokratik katılım çağıdır. "Demokratik katılım" ıse. kışisel değil. örgütlü katıhmdır elbette; tiyatroculann. tıyat- rolannın yöneti- mine katılmalan da örgütlü ola- caktır. İŞTİSAN. İs- tanbul Şehir Ti- yatrolan" nda. ti- yatroculann yö- netime katı- lımlarının öncü- lüğünü üstlene- cek bir sanatçı ör- gütü olarak de- mokratik yaşam- dakı yenni alıyor. B E R C İ S FESCİ Tiyatromun daha güncel sorunlara eğilen ve halkı bilinçlendirenyöndeyapıtlarla işlevinisür- dürmesi; kurumda yaratıcı. katılımcı bir yönetı- mın kurulabılmesi amacıyla İŞTİSAN'lıyım. MACITKOPER Şehir Tiyatrolan'nın 80 yıllık seriivenıne, bu- günden. veniden bakmanın ve bu bakışın geıire- ceği yenilik ve değişiklikleri gündeme getirmek için... BEKLANALCAN Temelde ıçinde bulunduğumuz Darülbedayi olarak başlamış sonra da Şehir Tiyatrolan adı altında yürüyen şey. tarihine baktığımızda ken- di toplumu içinde önder olmuş. yalnız sanatsal değil. kültür boy utunda v e hatta daha ileriye de götürürsek. kısaca söylenecek nokta dünya li- yatrolannı hatta sanat anlayışını. sanatın so- rumluluğu meselesine de ışık tutmuştur. Dört yıl öncesine kadar Şehir Tiyatrosu dünya tıyatro- lannda görülmeyecek bir şekilde siyasete kapı- lannı ka- patmıştı. Siya- sal kişilerin. buraya öde- nekli tiyatro olarak para \eren kişilerin buraya müda- halesi önlen- mişti. Bunun için korkunç bir savaş veril- mişti. Zaman zaman insan- lar istifa edip çıkmışlardı böyle bir du- rum tersine döndüğü vakit. Gene düzelmiş, gen gelmişlerdi. Maalesef dört sene evvel görülmeyecek bir yüzkarası onanlmayacak bir yara olarak burası belediyenin de kanştığı. sanat dallannda söz hakkı kazandığı bır statüye döndürülmüştü. İşte dernekler kültürel vazifelenn ötesinde. ken- di kimliklerine. içinde bulunduklan kurumun kımliğini korumak için böyle topluluklara, ör- gütlere. kenetlenmelere. birleşmelere gereksinim vardır, Biz dört yıl önce bu derneği kurmuş o)- sâydAv^rvaşrmızı çok daha sağlam verecektik. Daha iyi anlatacaktık. Bundan sonra da anlata- cağız fakat yazık olan şey bu yara açılmıştır. Şimdi bundan sonraki seçimlere ve sonrasına endişeyle bakıyoruz. Repenuar Kurulu 40 yıl önce kaldınlmış bu- rada. gene getirilmiş konulmuş. Bu toplumun 80 yıllık kültür-sanat topluluğu. birliği birdenbire altından ayakları kesilmiş şekilde havada bırakılmıştır. Kimler idare edecektir? Hepimizin bildiği gibi. bir işkolunu. sanat kolunu ona men- sup olan kişiler idare eder. Mesele. bu Şehir Tiyatrolan'na tarihi boyun- ca layık olduğu çağdaş kimliğini veniden ka- zandırmak. Bunun için de hızla değişen dünyamızda ih- sanlann biraraya gelip meselelerini konuşması. önermesi yeni yeni boyutlar kazandırmak için kafalarında çahştırması ve işbirliği yapması lazım. Derneğin ana amaa budur. LEYLAALTIN Çocuk yıllarda girdiğim İstanbul Şehir Tıyat- rolan'ndd, sevgıli hocam Muhsin Ertuğrul'un doğru>u aramak". 'güzeli > aredebilmek', 'çalı- şmak, çalı- şmak...' ilkele- ri, giderek ya- şamımın tümü haline dönüş- müştü. 1980'in 12 Eylül'ünde 1402' sayıh y asa ile acı bir şekilde nokta- lanıverdı bu yaşam. Yıllar yılı tiyatroma kav uşabilece- ğim umuduyla ayakta kala- bildikten son- ra. ancak 1988'de Şehir Ttyatrosu'na dönebil- dim...Meğer dönememişimf Özlemini çektiğim tiyatro ortamının yerinde yeller esiyormuş me- ğer. Şimdi. tiyatromuzu benim gözlerimle gören arkadaşlanmla birlikte kurduğumuz derneği- mizle 'tiyatromuzu bulmaya' çahşacağız. yaratıa gelişimine doğrudan katkıda bulun- maktır. Amacımız haksızlıklann. yolsuzJuk- lann. adaletsizliklerin. çifte standardın karşısına çıkmaktır. Amacımız tiyatronun daha iyi bir ge- leceğe doğru ilerleyebilmesi için her türlü yasal. sanatsal önerileri ve çö- zümlen toplu- ca bulabilmek- tir. Amacımız elimizdeki ti- yatro sa- natının meşa- lesini elden ele geçirerek ka- ranlıklan yar- mak. topluca düşünebileceğimiz, banş içinde yaşayabileceğimiz. hoşgörüyü öğrenebileceği- miz, sevmeyi bir yaşam biçimi haline getirebile- ceğimiz mutlu yannlara taşıyabilmektir. riAMITAKINLI - ^ r Türkıye'nın en köklü sanat kurumlanndan biri olan İstanbul Şehir Tıyatrosu'nun. gösteriş ve göz boyayıcıhktan anndınlarak temel görevi olan gerçek tiyatroya dönüşmesine; tıyatroyu, kişisel ve kariyerist tutumlara karşı sanatçılann daha katılıma bir yapı içinde kendi kurumlan- na sahip çıkmalanna olanak sağlamak yolunda mücadeleyi bireysel değil. örgütsel olarak sür- dürmelerinin daha olumlu sonuçlar vereceği dü- şüncesiyle derneğin gereğine inandığım için ku- rucu üye olmaya karar verdim. ÜŞÜ AYLA :UNCU İŞTİSAN bir 4t ınüdafaa-i hukuk" derneğidir öncelikle. Clkenin en köklü sanat kurumu İstanbul Şehir Tiyatrolan'nı- 10 yıldır. egemen çevreler ve medyanın des- teği ile gözardı edilen- toplum- sal işlevine veniden kavuş- turmak; kuru- mun sanatsal bağımsızlığını siyasal ve baş- ka güçlere karşı korumak; ti- yatro sanatçı- lannın yaratma özgürlüklerini savunmak amacıyla ku- ruldu. BuRCİN ORALOĞLU Amaamız tiyatromuzun ve sanatımızın ku- rallanna. yöntemlerine. bilgilerine. bırikimıne ve üretiminc sahıp çıkmak ve bunlann çağdaş Bizimki gibi ödenekli tıyatrolann sanatçılan- ''memıır" konumlan yüzünden- kamuoyu önünde söz haklan sınırlı. kişisel haklan ile sa- natsal özgür- lükleri sendi- kal koruma- dan yoksun- dur. Derneği- miz işte bu eksikliğı gide- recek. Sendikamız olmayınca. bir meslek odalan var. Biraraya gelip kendi problemleri- mizi konu^- mahytz. Şimdi burada olu- şan, şimdi buradan tarihe bakıp. şimdi buradan yanna ba- kacağımız problemlerimiz var. sanatta ve pra- tikte oluşan. Mesela TGRT bana kaç milyar ye- rir gitmem ama eski bir fılmimi alıp oynatıyor. Şimdi sendikamız olsaydı bir daha oynata- mazdı. sorardı ya da parasını verirdi. Dublaj ya- pan arkadaşlanmız öyle. Biz Avrupa'da ağır işçi sayılıyoruz. Tabii ki, özel tiyatrolara göre daha iyi durumdayız. Bi- zim bir sendikamız olsaydı. haklanmız neyse onlan sanatsal yönden koruyarak. böyle bir derneğin çok ıhtiyacı olduğunu ve desteklenme- si gerektiğini görürdük. Çünkü biz hurada 40 kışiyiz fakat her birimiz bir Türk kültürünü içeride ve dışanda yaymak için çok zengıniz o zaman. O zaman. bütün dün- ya bizim. Biz bir kişiyiz ama bütün dünya bizim kültür yönünden. DÜŞÜNCEYE SAYGI MEMET FUAT Gene Kitap Tasarımı Reklam şirketlerinin yayımcılık alanındaki etkinlikleri kitap tasarımı konusuna yeni yaklaşımlar getirdi. Olanaklar geniş... En iyisine ulaşma özlemi yaptıklart işin dayattığı gündelik alışkanlıkları... "Haydi bir kitap tasarlayalım" dediler mi. ortaya inanılmaz güzellikte şeyler çıkıyor... Bir de şu var- Reklam şirketleri basımevlerinin en gözde müşterileri, eli açık iş kaynakları; onlar parayı sa- kınmaz, dizenler, basanlar, ciltleyenler de emeklerini sakınmazlar... Herhangi bir kimsenin kolay kolay yaptı- ramayacağı oyuncaklı işleri onlar kolaylıkla yaptırabilir- ler... Aynı gün elime geçen çok iyi tasarlanmış, çok özenli basılıp ciltlenmiş, reklamcı işı iki yapıt, bana kitap tasa- rımcılığında iki ayrı anlayışın yetkin örnekleri gibi görün- dü. Biri Emily Dickinson'un Şiirler"\... iyi Şeyler Yayıncı- lık'ın yayımladığı bu kitap öncekilerden oldukça değişik: 6x16 cm. boyutlarında. Bez ciltli, iplik dikişli, ceketli... Yazılarının puntosuna kadar, her şey küçük tutulmuş. Şiirler Ingilizce-Türkçe karşılıklı basılmış. Dört dize de olsa, her sayfada bir tek şiir... Çeviri Selahattin özpala- bıyıklar'ın. Tasarımcı Timuçin Unan girişle çıkıştaki renkli sayfalarda. cekette görünmüş; içerde, şiirlerin su- nuluşunda okuru oyalayacak aykırılıklara sapmamış. Daha açık söyleyeyirrr Şiirleri okurken şairle çevirme- nin yanında onu görmüyorsunuz. Gene var, ama "alışıl- mış"\r\ arkasına saklanmış... Kitabın tasarım açısından ele ahnamamış yanı kalıp- laşmış kunye sayfası. O yüzden de şiirlerle gıriş sayfala- rı arasında gereksiz bir kopukluk olmuş. Bir de teknik yetersizlik söz konusu Gildin sırtına yazı basılamamış. Ceketi çıkardınız mı kitabın adı yok.. Bu yapıtta tasarımcı "Grafik Tasarım: Timuçin Unan" diye tanıtılıyor. Yaptığı katkı da kitaba ortak olduğunu düşünmemize yol açmıyor. İkinci yapıt Aykut Köksal'ın Zorunlu Çoğulluk adlı kita- bı. Bu kitapta bambaşka bir tasarım anlayışıyla karşıla- şıyoruz... Basın bülteninde, "Önsozunu Enis Batur'ı/n yazdığı Zorunlu Çoğulluk'un kitap tasanmını Bülent Erkmen gerçekleştirdi" denmiş. Ama önsöz yazmak, kapak yap- mak, yapıtı sayfaya derli toplu dökmek filan gibi bir iş değil Bülent Erkmen'in kitap tasarımcılığt... Yadırgan- mayacak bir çerçeve içinde yapıtı öne çıkarıp kendisi "ğeri çekilmiyor Göze batan bir yaratıcılık sergiliyor... Aykut Köksal'ın Zorunlu Çoğulluk'unu elime aldığım zaman uzun süre kitabın tasarımıyla ilgilenmek gereği- ni duydum. Kitap deyınce aklımıza gelen alışılmış, gele- nekselleşmiş her şey aşılmış, her şey yeniden düşünül- müş, yeniden tasarlanmış. Harflerin seçilişinden resim- lerin düzenlenişine kadar bütun ayrıntılarda aykırılığa düşkün belli bır beğeninın yansıdığını görüyorsunuz. Tasarımcı olarak Bülent Erkmen, yazar Aykut Kök- sal'ın yazılarını derli toplu sunmanın, okuru onlara yak- laştırmanın ötesınde bir iş yapıyor, ortaya bir resim, bir yontu gibi, kitap biçiminde, kitap özellikleri taşıyan bir sanat yapıtı koyuyor. Böylece elinizdeki kitabın bir yanıyla Aykut Köksal'ın bir yanıyla da Bülent Erkmen'in olduğunu düşünüyorsu- nuz. Ama tasarımcının adı kapakta yok, o dördüncü say- fada, basımevinin yanında... Kitapta ilk bakıştaanlaşılmayan, baktıkça kendini or-' taya vuran birtakım incelikler, gizli güzellikler de var. Kapalı şiirler gibi... Bu arada Enis Batur'un kitaba özel olarak bir önsöz yazıp yazmadığım bile öyle bir çırpıda anlayamıyorsu- nuz. Aykut Köksal aslında bir mimar. bir ara İTÜ Mimarlık Fakültesi'nde öğretmenlik de etmiş, ama 1985'te bu gö- revinden ayrılarak bir reklam ajansı kurmuş... Yirmi yıl- dır çeşitli dergilerde gazetelerde mmarlık, kent koru- macılığı. grafik tasarım, tiyatro, müzik, resim gibi sanat- larla, yazınla ilgili yazılar yayımlıyor. Bülent Erkmen'in "Kitap özdeştir tasarım"a kadar giden anlayışını anla- yan, değerlendiren bir kişi. Yazılarının. özellikle seçtiği resimlerin tasanmcıya büyük olanaklar sağladığı söyle- nebitir. Ne var kı kitap tasarımına bu ikıncı anlayışla yö- nelindiğinde. kanımca, tasarımcının adı da kitabın ka- pağınayazılmalıdır... Şunu da söylemeliyirn: Aykut Köksal'ın yazılarını kita- bı iki gün doya doya karıştırdıktan sonra okumaya başla- dım. Çok iyi bir yazar Tasarıma ezilmemiş. Zorunlu Çoğulluk'ta bana en ters gelen şey satırbaşı açılmaması oldu. Dilın işe yarayan bir kuralıyla oynanı- yor. Üstelik de artık cıcığı çıktı bu işin, ne yeniliği, ne aykırılığı, ne de güzelliği kaldı... Esin Afşar A tatürkçü Düşünce Derneği için söylüyor Kültür Senisi - Esin Afşar. bu akşam saat 18.00"de Atatürk Kültür Merkezi Küçük Salon'da bir konser verecek. Atatürkçü Düşünce Derneği İstanbul Şubesi larafından düzenlenen konscrde. sanatçı Nazım Hikmeı'in şiirlerinden bestelediği şarkılan. Atatürk'le ilgili beslelerı ve Bosna için yazdığı şarkıy ı seslendirecek. 'Şürleriyle Hüseyin AvniDede' Kültür Senisi - Yapıtlannı kendi imkanlan ile bastıran ve satan. yaklaşık 25 yıldan bugüne kadar I00.000'in üzerindekı. sokaklardayapmışolduğu kitap satışıyla kınlması zor bir rekoru elinde bulunduran. şiirleri İngilizce'ye de çevrilmiş olan şair Hüseyin Avni Dede'nin kendi sesinden oluşan "Şiirleriyle Hüseyin Avni Dede" adlı kascti çıktı. "Schindler'in ListesV'neyasak LONDRA(AA)-MalezyaHükümetı.7adetOscarödülü alan "Schindler'ın Listesi" adlı fılmin "Yahudi propagandası yaptığı" gerekçesiyle ülkedeki sinemalarda gösterilmesını yasakladı. İngiltere'deyayımlanan Daily Exprcss gazetesinde yer alan habcrde. Stev en Spielberg'in. yönetmenliğini yaptığı fılmin Malezya'da gösterilmesi konusunda alınan y asaklama karannı Oscar ödüllerinin dağıtıldığı gece öğrendiği, yönetmenin bu karara olan itirazını Malezya hükümeti nezdinde yapacağı kaydedildi. Haberde. Malezya'nın 'Schindler'in Lisıesi" adlı fılmi "Bir ırka sempati toplamaya çalışırken. diğer ırkı (Almanlar) kına.v an propagandalarla dolu olduğu" gerekçesiy le y asakladığı bildirildi. Bu arada. haberde, îngiliz Muhafazakar Partili Yahudi asıllı David Sumberg ile Işçi Partili Gerald Kaufman. Malezya hükümetinin "Schındler'in Lıstesi" adlı fılm yasaklama karanndan duyduklanüzüntüyüdilegetirdikleri bildirildi. İngiliz Milletvekili Kaufman, "Malezya halkının. birinsanlık trajedisini yansıtan bu filmı görme fırsatından mahrum bırpkılması oldukça acı" şeklinde konuştu. Ismail Dümbüllü ödülü Ferhan Şensoy'un Kültür Servisi - On dördüncü Geleneksel İsmail Dümbüllü Ödülü bu yıl sanatçı Ferhan Şensoy'a verildi. Her yıl 27 Mart Dünya Tiyatrolar Günü'nde verilen ödül. seçimler dolayısıyla 28 mart pazartesi saat 13.00'de sanatçıya Müjdat Gezen Sanat Merkezi Sadık Şendil Salonu'nda venlecek. i
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle