23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 26 MART1994 CUMARTESf 14 DIZIYAZI Tuvaletkapılaruıadua talimatnamesi 9 Temmuz 1985, Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanhğı, 1739 sayı ile Milli Eğitim Temel Kanunu'nun 55. maddesi gereğince ınceledıa 'İslam Mecmuasım' lise ve dengi okul öğ- rencilerine, eğitim ve öğretim açısından tavsiye etti. 'tslam Mecmuası', Nakşibendi tarikaunın en büyük kolu olan İskenderpaşa Dergahı tarafından yayınlanıyor. Derginin sahibi olarak. 13 Kasım 1980'de ölen şeyh Mefamet Zait Kotku'nun damadı ve dergahın yeni şeyhi Prof. Esat Coşan göriilüyor. Derginin MEB tarafından tavsiye edilen 38. sayısındaki yazılardan bazı pasajlan aktanrsak, 1985 yıhnda ulusal eğitimin durumu hakkında bir fıkir edinebiliriz: Bakanlık tavsiyeli inciler "Şarkı söyleyen veya seyre- denJeri tahrik edecek durum- da olan bir kadının videova alınması ve seyredilmesi de el- bette ki haram olacaktır." "Müzik aJeti. İslamın kabul ettiği bir alet ise, ömeğin ka- val ve def yani kudüm dediği- miz aletlerle müzik yapıl- mışsa, bunun sakmcası yok- tur. V'eya ney diyelim. Bu alet- lere bazı alimler fetva verdiği için açıkça caizdir. Ama diğer çalgı aletlerini kuliaıunak hem Şafîi'ye, hem Hanefî'ye hem de Maliköe göre haramdır." "Birkafirin. örneğin Firavun'- un, Karunun veya Ebu CehiP- in rolüne girerek küfre düşü- ren sözler rol gereği söylenir- se, bu dunımda bu roüerdeki oyuncular küfre düşmüş olur- lar. Çünkü küfrün şakası da küfiirdür." 26 Ekim 1985, Denizli'nin Çivril ilçesinde belediye başkanı, belediye hoparlö- ründen dini yayın yaptırdı. Konuyla ilgili olarak DGM Savalığı"na ıfade veren Bele- diye Başkanı Servet Özel, du- anın sekiz aydır her perşembe günü yayımlandığını söyledi. Açılan da\a beraatle sonuç- landı. 28 Kasım 1985. Ankara Keçiören Belediyesi. genel tuvaletlerin kapısına astığı talimatnamede. tuvaletlere girerken ve çıkarken okuna- cak dualan ve dini kurallara göre uyulması gereken diğer turallan belirtti. Doğramacı'ya kâfir suçıaması İ Ocak 1987. Erzurum Atatürk Üniversitesi Ilahiyat Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. Hüseyin Varo'l, YÖK Başkanı İhsan Doğramacı'yı türban yasağı nedeniyle sert bir dille eleştirdi ve "Doğra- macı kâfirdir, adamın esas dini nedir, bilinmiyor" dedi. 16 Ocak 1987. cuma na- mazı kıldıktan sonra yüriiyü- şe geçen 4 bin kişiük bir kala- balık; Eminönü'nden Cağa- loğlu'ndaki vilayete kadar yürüyüşe gecti. "Müslüman Türkiye" diye slogan atan grup, başörtüsü yasağını pro- testo etti. 17 Ocak. 1987. İslamcı Kurtuluş Örgütü. Ankara Bahçelievler'deki bir parfü- meri mağazasına saldırdı. Mağazaya molotofkokteyli atan saldırganlar, olay yerine bacılarımız örtünemeyecek- se, metresleriniz de süsleneme- yecek" yazılı bir pankart bı- raktılar. 9 Şubat 1987. 'Muzır Müzi- kal' adlı oyunun sahneye ko- nulduğu Şan Tiyatrosu kun- daklandı. Sanatçı Ferhan Şensoy, oyun boyunca tehdit edilmiş hatta olaydan kısa bir süre önce şeriatçı gençler oyun sırasında tiyatroyu basmışlardı. Başörtüsü milli kıyafet 10 Kasım 1987. RefahPar- tisi Genel Başkanı Necmettin Erbakan. Atatürk'ün ölüm yıldönümünde Gaziantep'te şunlan söyledi: "Ikridara gei- memiz halinde başörtüsünü milli kıyafet yapacağız. Her ilçeye bir imam hatip okulu >3e âTmış 'eriatçılargemi azıya âTmışlardı. Üniversitelerde mescitler açılıyor, türbanlı öğrenciler kol geziyor, buna karşı çıkanlar ise kafırlikle suçlanıyordu. Şeriatı yayma uğraşı okullarla da bitmiyor, Ankara Keçiören Belediyesi işi genel tuvaletlerin kapısına, tuvalete girip çıkarken okunacak dualar talimatnamesi asmaya kadar vardınyordu. Şeriat yanlüarının kanlı saldırüarının son perdesi Sıvas'ta 37 kişinin ölümü ve şehrin harabeye dönmesivle son bulan vahşet oldu. Vekanlıtumanısaçacağız. Kuran kurslarmm sayısını arttıracağız. Lise ve dengi okullarda din derslerinin yanı sıra tefsir ve hadis derslerini de okutarak manevi kalkınmayı sağlay acağız." 13"Kasım 1988, İzmir'deki Ocak gazetesinin sahibi Acar Tuncer, 2000'e Doğru dergisine yaptığı açıklamada. İzmir Bele- diye Başkanı Burhan Özfa- tura'nın İşıkçı tarikatından ol- duğunu ve makam arabasıyla Balçova'daki Erzurumlu Saba- hattin Hoca'yı ziyarete gitüğini söyledi. 26 Şubat 1989, yayma İsmail N'acar. Hürriyet gazetesi yazan Emin Çölaşan'la yaptığı pazar sohbetinde Turgut Özal ve Ey- men Topbaş'ın Nakşibendi ta- rikatıyla ilışkilerini açıkladı. Nacar, "Özallar Nakşibendi şeyhi Mehmet Zaid Kotİcu'nun müritleridir. ANAP İstanbul İl Başkanı Eymen Topbaş Nakşi- bendi şeyhıdir" dedi. Ölüm fetvalan Mart 1989. Hint asıllı İngiliz yazar Salman Rüşdü hakkında Humeynfnin çıkardığı ölüm fetvasına özenen Cemalettin Kaplan, "Şeriat ve Kadın" kita- bının yazan Prof. İlhan Arsel için ölüm fetvası verdi. 14 Mart 1989, Kocamustafa- paşa Seyjtömer Camii imamı Kazun Lstün, sabah ezanını okuduktan sonra pusuya dü|ü- rülerek öldürüldü. Kazım Us- tün laiklik yanlısı vaazlanna son vermesi için sık sık uyanlı- yor ve tehdit ediliyordu. 4 Haziran 1989', 1979 yıhnda 2500 yıllık şah saltanatını devi- rerek İran Islam Çumhuriyeü'- ni kuran İran'ın dini lideri Aye- tullah Humeyni öldü. 1980- 1992 yıllan arasında İslam dev- riminin ihracı için 14milyardo- lar harcayan rejimin kurucusu için Türkiye"de bayraklar yan- >a indi. 1 Ekim 1989. Ortadoğu Tek- nik Üniversitesi'nde Suudi Arabistan'ın Rabıta örgütü ta- rafından fınanse edilen mesci- din açılışı yapıldı. Laiklere saldırı başlıyor 31 Ocak 1990. Atatürkçülü- ğün ödün vermez savunucusu Prof. Muammer Aksoy, Anka- ra Bahçelievler'deki evinin giri- şinde susturucu takılmış silahla ateş eden kişi veya kişiler tara- fından öldürüldü. Cinayeti İs- lami Hareket Örgütü ve İslami İntikam Örgütü ayn ayn üst- lendiler. 1 Şubat 1990. İstanbul polisı- nin yaptığı bir operasyonda, de Başbakan Yıldınm Akbu- lut'a > önelttiği yazılı soru öner- gesinde Sosyal Hizmetler Ço- cuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürü Melih Gökçek'ın Mü- cadele Birliği adlı şeriatçı bir ör- gütün kurucusu olup ol- madığını sordu. Muhtemelen MÎT'in şeriatçı örgütlerle ilgili bir brifıng dosyasında yer alan belgelerde. Mücadele Birliği adlı örgütle ilgili olarak şu bilgi- lere yer veriliyor: "Liderleri Necmettin Erişen. Aykut Edi- bali. Mevlüt Baltacı. Melih Gökçek \e Yılmaz Karaoğlu'- dur. Gayesi, merkezi otoriteye bağlı İslami esaslardan kuvvet alan devlet nizamını kurmaktır. 1 eriatçılar bir yandan devlet içinde ofgütlenmelerini tırmandınrken, diğer yandan Atatürkçü ve laiklere yönelik kanlı saldınlara başladılar. Prof. Muammer Aksoy'la başlayan cinayetler zinciri, Bahriye Üçok, Çetin Emeç, Turan Dursun ve Uğur Mumcu ile sürdü ve son olarak Sıvas'ta yaşanan vahşetle katliam boyutuna ulaştı. Anti-komünist olmak, anti-sos- yalist olmak, anti-kapitalist ol- mak, milli değerlere saygılı ol- mak, İslam'a tam bağımİı olmak ve İslami esaslara göre yaşamak bu kuruluşun ana hedefidir." Belgelerde, örgütün İstanbul, Konya ve Afyon'da Atatürk düşmanlığı da yaptığı belirtili- yor. Örgüt, 18 Kasım 1967'de Konya'da kuruldu. merkezi Almanya'nın Köln kentinde bulunan İslami Cemi- yet ve Cemaatler Birliği (ICCB) tarafından basılan ve dağıtıl- mak üzere Türkiye'ye gönderi- len 3 bin 12 adet "Mustafa Ke- maPin Babası Kim?" başlıklı ki- tapçığı ele geçirdi. Kitapçıkta, Selanik mahkemelerinden çıktığı belirtilen sahte bir karar- la, Mustafa Kemal'in annesi Zübeyde Hanım'a (genelevde çahştığı öne sürülerek) ağır bir dille hakaret ediliyor. 27 Şubat 1990.SHP İçel Mil- letvekili FLkri Sağlar, TBMM"- Emeç ve Dursun'a saidırı 7 Mart 1990, İstanbul Sua- dive'de Suyolu Sokak'taki evi- nin çıkışında kurşun yağmuru- na tutulan Çetin Emeç ve şöfö- rü Aydın Sinan Ercan öldürül- dü. Saldınyı şeriatçı bir örgüt üstlendi. İçişleri Bakanı Abdüi- kadir Aksu, "Elimizde çok önemli ipuçlan var" dedi. Buna karşın olayla bağlantısı olduğu sanılan İslami Hareket adlı ör- güte mensup bir grup. 23 Ocak 1993 tarihinde tesadüfen yaka- landı. Dava halen sürüyor. 4 Eylül 1990, gazeteci. din araştırmaası ve eski müftü Tu- ran Dursun. Koşuyolu'ndaki evinden çıkışta, ucuna susturu- cu takjlmış bir silahla kurşunla- narak öldürüldü. Yüzyıl ve Emeğin Bayrağı dergilerinin yazan Dursun'la ilgili soruştur- mada da 23 Ocak 1993 tarihin- deki tesadüfi İslami Hareket operasyonuna kadar bir geliş- me sağlanamadı. Nurcujann gövde gösterisi 28 Ekim 1990. 1960'lann irti- ca simgesi. cumhuriyet ve Ata- türk düşmanı Said-i Nursi için, Nurculann gazetesi Yeni Asya. Ankara Kocatepe camisinde mevlıd düzenledi. Mevlidin ge- rekçesi. ölümünün 30. vılında Nursi'yi anmaktı. Oysa Nursi 28 ekimde değil, 23 M'art 1960"- ta ölmüştü. Bu açıkça, bir gün sonra 67. kuruluşyıldönümünü kutlavacak olan cumhuriyete karşı bir gövde gösterisiydi. Mevlide DYP milletvekille- rinden (Mardin) Süleyman Çe- lebi, (Isparta) Ertekin Duru- türk, (Kütahya) Cavit Erdemir, (Elazığ) İsmail Köse, (Elazığ) Ali Rıza Septioğlu. (Erzurum) Tahir Şaşmaz ve ANAP millet- vekillcrinden (Bahkesir) İsmail Dayı. (Sıırte) Kudbettin Hami- di, (Kayseri) Mehmet Kaşıkçı katılmışlardı. DYP Genel Baş- kanı Süleyman Demirel, geceye şu telgraf mesajıyla katıldı: "Bü- yük alim ve büyük müfessir Be- diüzzaman Said-i Nursi için okunacak mevlidi Allah kabul etsin. Hakkın savunucusu ve ivi- liğin yol göstericisi olan Bediüz- zaman Said-i Nursi'ye Allah rahmet eylesin. Saygılar." 20 Kasım 1990. Yıldız Üni- versitesi'nde kendilerine "Müs- lüman Gençlik" adını veren 300 kişilik bir grup gösteri yaptı. Üniversiteyemekhanesinde bu- lunan Atatürk rölyefınin üze- rinde yer alan "Hakimiyet Kayıtsız Şartsız Millerindir" sözleri, grup tarafından "Haki- miyet Kayıtsız Şartsız Allah'- ındu"" biçiminde değiştirildi. 2 Şubat 1991, Körfez Savaşı'n- da Türkiye'nin müttefık kuv- vetlere destek vermesi. İstan- bul. Diyarbakır. Batman, Nu- saybin ve Tatvan'da cuma na- mazından çıkan İslamcılann gösterileriyle protesto edildi. Atılan sloganiar arasında "Sad- dam Bahane, Dökülen İslam Kanı" ve "Kahrolsun tsrail" dikkati çekti. Kuran kursu andı 31 Ekim 1991, Yenilevent İs- tanbul'daki Harp Akademileri Komutanhğı Kurmay Başkanı Tümgeneral İzzetrin lyigün ım- zah 31.10.1991 tarih ve 3500- 23-91 İsth. ve İKK Şb. 557 sa- yılı yazının kısa metnınde şöyle bir sunuş var: "Alınan bir du- >um üzerine (espit edilen Kur'an Kursu Andı metninin fotokopisi ekte gönderilmiştir. Bilgi edinil- mesini arz ederim." Tümgene- ralin ekte gönderdiği "Kuran Kursu Andı" metni ise şöyle: "Ben Muhammed Müslüman ümmetindenim. Türkiye dinsiz laik bir memleket haline gelmîş- tir. Havatımı Mustafa Kemal dinsizliği ile savaşa adayacağı- ma, Türkiye'vi bir din ve şeriat devleti haline getirmek için mü- cadele edeceğime, Kemal Paşa zamanında çıkartılan dinsiz ka- nuniarın tatbikini önleyeceğime, kısa zamanda ümmct esasına dayanan Şeriat De\leti"nin ku- rulması için de\ let idaresinde söz sahibi olacak mevkilere gelmek için çaltşacağıma dinim, Allah'- ım ve bütün mukaddesatım üze- rine yemin ve kassem ederim.'" 1 Mart 1992. Cizrelı şeyh Ze- ki Atak'ın Hizbullahi müridle- ri. Galata'daki Neve Şalom Si- nagogu'nu bombaladı. Eyle- min, İsrail'in Filistin halkına zulmetmesini protesto amacıy- !a yapıldığı açıklandı. Mumcu'ya vahşi tuzak 24 Ocak 1993. Cumhuriyet gazetesi yazan L'ğur Mumcu, Ankara Karlı Sokak'taki oto- mobiline yerleştirilen C-4 tipi plastik bombarun patlaması üzerine öldü. 29 Mayıs 1993. Cağaloğlu'- ndaki Cezeri Kasım Paşa Ca- mii'nde biriken kalabahk, cuma namazından sonra tekbir getirerek pankartlaraçtı. " Pankartlarda. "Aydınlık-Rüş- dü elele". "İslami hareket engel- lenemez", "Muhammed'e can feda". "Zillet bizden uzaktır". "Kahrolsun İngiltere ve yerti uşaklan" sloganlan yer aldı. Salman Rüşdü'nin "Şeytan Ayetleri" kitabının Aydınlık gazetesinde yayimlanmasını protesto eden gericiler. "İslam'a yapılan saldınlara izin vermeyelim" başlıklı bir bildiri dağıttılar. Adımlar Sıvas'a doğru Gericiler, yüzlerce polisten oluşan kordona karşılık vilaye- te doğru yürüyüşe geçtiler. Yüriiyüş sırasında tekbir ge- tinp. "İslam düşmanlarını ceza- landıracağız". "Aydınlık, de- fol". "Kafırlereyeryok", "Kafir- lere karşı Müslümanlar birle- şin" sloganlan atan gericiler po- lisle çatıştı. Gericiler daha son- ra valilik binasının yanıbaşı- ndaki Kaynak Yayınevi'ni rindeki sopalar ve demir çu- buklarla tahrip ederek yayınevi görevlisi İsmet Öğütücü'yü ya- raladılar. Baskın sırasında Aydınlık, Cumhuriyet, Özgür Gündem ve Zaman gazeteleri yakıldı. Yayınevi baskınına po- İisin müdahale etmediği görül- dü. 2 Temmuz 1993, Sıvas'ta 37 aydın şeriatçılann tekbir sesleri arasında ve devletin gözü önün- de tekbir sesleri arasında yakı- larak öldürüldü... BİTTİ POLTTIKA VE OTESI ÇALIŞANLAREV SORULARI/SORUNLARI YILMAZ ŞİPAL Evlenme ikramiyesi ve dul eşler Soru Ben, Devlet Memurlan Y asası'na tâbi olarak çalışmakta iken. Sağlık Hizmetleri sınıfından 1. derece 4. kademeden emekli olan bir ba> an iştirakçiyim. Emekli olduktan sonra ve kısa bir süre önce mesleğimle ilgili olarak doktora yaptım. Yine Sağlık Hizmetleri'nden emekli olan esûnden ayrıldını. Sorularun şunlar olacak: 1) Emekli olduktan sonra doktora vapmış oimam. emekli aylığımı olumlu yönde etkiler mi? 2) \etim kız çocuklara evlendiklerinde, evlenme ikramiyesi ödendiğini biliyorum. Ancak boşaıunış eşlerin yeniden evlenmeleri durumunda dıîl eşlere de bu ikramive ödeniyor mu? Ödeniyorsa şartlan nedir? YANIT: 1) Bilindiği gibi gerek görev aylıklan. gerekse emekli ay- lıklan, 12 derece içinde 126 kademeden oluşan Aylık Gösterge Tablosu'nda yer alan derece ve kademelere göre hesaplanıp ödenmektedir.Bu gösterge tablosunun üst sının bugün için, 1. derece 4. kademe ve 1.500 göstergede son bulmaktadır. I. derece 4. kademe, devlet memurlannın ulaşabildiği son dere- ce ve son kademedir. 1994 yılı için sağlık hizmetleri sınıfında yer aldığmız gnıbun 1. derecesi için öngörülen ek gösterge de 3.200'dür. Doktora yapmış olmanız, derece yüksclmesini etkilemeyeceği için emekli aylığınızı da olumlu yönde etkilemeyecektir. Ancak, TC Emekli Sandığı Yasası Ek Madde 9 uyannca "ba- rem teşkilat, kadro ve sair kanunlarda yapılacak dcğişiklikler so- nunda aylık tutarlarında husule gelecek yükselmelcr: aynı riitbe, kadro unvanı ve dereceden bağlanmış bulunan emekli, adi malullük ve vazife malüllüğü aylıklan ile dul ve yetitn aylıklan hakkında da uygulanu-." İleride. bulunduğunuz hizmet sınıfında doktora yapanlara ye- ni bir hak tanındığında. bu hak emeklilere de uygulanacaktır. 2) 5434 sayılı TC Emekli Sandığı Yasası'nın 90. maddesinde şöyle denilmektedir: "Evlenmeleri sebebiyle dul ve yerim aylığı kesilen eş ve kız ço- cuklaria anaya, bir defaya mahsus olmak üzere, almakta olduklan dul ve vetim aylıklarının iki vıllık tutarı e\lenme ikramiyesi olarak ödenir.Bunlardan etlenme tarihinden itibaren iki yıldan önce boşa- nanlarla evliliğin butlanına veya feshine karar \erilenlere yeniden aylık bağlanması halinde. ödenmiş bulunan evlilik ikramiyesinin iki yıldan eksik süreye ait kısmı tahsil edilinceye kadar aylıkları öden- mez." Yasanın 90. maddesi ile bir kez olmak koşuluyla ve kadın- erkek aynmı yapılmaksızın. dul ve yetim aylıklannın iki yıllık tu- tannın, evlenme ikramiyesi olarak ödenmesi öngörülmüştür. MEHMED KEMAL Geliyoram DemeL.. 12 Eylül darbesinin faşistgeneralleri "devn>r?"sözcü- ğünden çok huylanırlar, "devrim"yerine "inkılâp"der- lerdi. "İnkılâp" sözcüğünü de 'k'u\n önüne V koyarak söylerlerdi. Böylece 'kilâp'ia olduğu gibi sahte Atatürk- çülükten intikam almak isterlerdi. Geğirte geğirte "Atatürk ilke ve inkilâpları" derlerdi. Hâlâ devrim demezler. inkılâp demekten hoşlanırlar. Atatürk inkilâpları hoşlarına gider. Atatürk, inkılâp de- mez devrim der. Atatürk'ün yaptığı birçok devrim vardır. Bunlara da inkılâp değil devrim derler. Atatürk devrim- leri ulusça tutmuştu. Seçimleri Demokrat Parti kazanıp Adnan Menderes birinci kabinesini kurduktan sonra, Atatürk devrımlerini ikiye ayırmıştı: "Millete mal olmuş devrimler, mal olmamış devrimler".. Böylece kimi dev- rimleri yadsımak istiyordu. Arapça ezan bunlardan bi- riydi. Ezan o günden bu yana Türkçe okunmaya devam edilse devrimler "millete mal olmuş, olmamış" diye parçalanmalarla bölünmezdi. 1957 seçimlerinde Adnan Menderes'le birlikte yurt gezisine çıkmış, Isparta'ya da uğramıştık. Sald-i Nursl Isparta'da da sürgündeydi. Menderes türlü seçim çalış- malarında bulunduktan sonra gece yarısı Said-i Nursi'yi gizlice ziyaret etmişti. Bu ziyaret çok gizli tutulmuştu. O dönemde Said-i Mursi'den Kuran yorumlayan bazı Nur talebeleri vardı. Sayıları 60 bin olduğu söylenen Nur talebeleri ülkeyi komünizm tehlikesinden koruyorlardı. Nur talebelerinin bahanesi buydu. Yıllar geçti, köprüle- rin altmdan çok sular aktı. Ne tehlikeler vardı, daha da ne tehlikeler gösterildi. Bakıyorum da neler geçiyor gözlerimin önünden... Bir Nâzım Hikmet tehlikesi: Ceza yasasının 141-142. mad- deleri vardı. Helalardaki orak-çekice kadar işler durur- du. Neden helalar? Belki de kişioğlunun yalnız kaldığı yerlerden biri olduğu için... Defterinde Nâzım Hikmet'in birşiiri bulunan, "propaganda"dan aylarcayatardı. Fikir suçu vardı (şimdi gene var), insanlar düşüncele- rinden ötürü hapis yatarlardı. Şu Ozal'ın Allahı var, öna- yak oldu da 141-142'yi ceza yasasından çıkardı. Gerçi 141-142 gibi işleyen yeni maddeler varsa da, aslı defter- den silindi. Said-i Nursi'nin Kuran'ı yorumlayan Nur ta- lebeleri de serbetçe dolaşıyorlardı. Artık Nâzım Hikmet'in şiirlerinden korkulmuyor; kitap- ları basılıyor, piyesleri oynuyor, vakfı var. Nâzım'ın ko- münistliği bile çoktan unutuldu. Bizi birçok tehlikeyle aldattılar, Nâzım tehlikesi bunların başında gelir. Son günlerde iki tankerin birbirleriyle çarpışmasın- dan doğan bir tehlikeyle daha karşı karşıya gelmedik mi? Boğaz neredeyse bir cehenneme dönmüştü. Lodos çıktı da tankerlerden birini bir yana, birini öte yana sü- rükledı. Dünyanm incisi Boğaz kurtuldu. Korkunun ne olduğunu gözlerden okuduk. Fotoğraflarda görmediniz mi istanbul Valisi'nin gözlerindeki korkuyu?îki tankerin çarpışmasından son derece tedirgin olan Vali, Boğaz'ı gözleri gibi korumak istiyordu. Boğaz'da bu düzen durdukça korku, tehlike de olacak- tır. Eski Yunan'dan tutun Roma'yı, Bizans'ı kucaklayan tehlike, alnımızın şakında parlayıp duruyor. Tankerler- deki yangın söndü, tehlike hâlâ yerli yerinde duruyor. Korkuyu atlattık, Boğazlar'da bu düzen durdukça tehlike her zaman kapıda demektir. "Geliyorum" demez, geli- verir... Aman. bundan sonra Boğazlar'a sahip çıkalım! BULMACA SOLDAN SAĞA: 1/ Güneş'in görünürdeki bir yıllık hareketini yaptı- ğı çember. 2/ Resim yapı- mında kullanılan sentetik bir boya. 3/ Kapı. pence- re ya da kapak kenarlan- 4 na açılan dik açılı girin- ti... Oylumlu. 4/ Bir orgarumız... Keklik. bıl- dırcın gibi kuşlan avla- mak için kullanılan iki renkli bez. 5/ Taşıma işi. 6/ Üstü kapalı olarak an- latma... Niyobyum ele- mentınin simgesi... Bir nota. 7/ İri ve boru biçiminde beyaz ya da san renkli çiçeği olan bir süs bitkisi... Büyük ve süslü çadır. 8/ Yangın yerine giden tulumbacılara yol aç- mak için bağıran görevli. 9/ Elma, armut. erik gibi mevvelerin kuru- tulmuşu... Taşıtlarda bulunan ve tiz ses çıkaran ayat. Yt KARIDAN AŞAĞIYA 1/ Matematikte herhangi bir bi- çimde birbiriyle oranlı bulunan nokta. çizgi ya da sayıya verilen ad. 2/ Balık avlamakta ya da yük taşımakta kullanılan büyük kayık. 3/ Mikroskop camı... Hayvanlarda burun ucu. 4/ Padişaha ya da şehzadeye eş olma- ya aday gözde cariye... Bir yüzey ölçüsü birimi. 5/ Birkaç kez şeker ağdasına daldınlıp üzeri kaplanan kavrulmuş badem ya da.fındık... Kakım da denilen kürk hayvanı. 6/ Boru sesi... De- nizcilıkte demirin zincirini denize verme. 7/ Altın ve gümüş eri- tilen kalıbın ıçıne konmuş çerçeve... Uluslararası alanda kara- yoluyla yapılan mal tasımacılığına \e bu iş için kullanılan kamyona verilen ad. 8/ Icar... Radyumun simgesi. 9/ Bir bağ- laç... Sincap. ILAN T.C. İSTANBUL 8. ASLİ\ E TİCARET MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI'NDAN DosyaNo: 1993 1022 Davacı Ahmet Baktır vekili Av. Ömer Baktır tarafmdan Asım Bostancı. Turan Tannseven veresesi ve Mehmet Fayat ateyhine açı- lan tazminat davasında: Davacı vekılı. müvekkıhnın Kayseri'de ticaretle iştigal ettiğini ve istanbul Bayrampaşa'da bulunan mobi!>a \e halı mağazasmı yönet- mesi icın da\alılara vekâletname verdiğinı. ancak yapılan sayımda davahlann gelirlen gizledıği, hatta ha>ali senetlerde sanki satılan mallara karşı alınmışlar gibi gösterildiği. bu nedenlerle Eyüp C. Sav- cılığı'na 1993 3825 haşırlık numarasıyla şikayette bulunduklannı ve halen dersdest bulunduğunu. bu arada zararlannın tazmini için 200. 000.000 TL tazminatın ve yargılama gıderleri ile ücret-i vekâletin da- valıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş olup. dava dilekçesi Ünverdı Cad. Radyom Sk. Kervan Apt. No: 9 23 Bahçelıevler. İstan- bul adresınde iken bılahare adresı meçhule gıden davalı Mehmet Fayat"a tebliğ edilememiş, adresi de zabıtaca bulunamanuş olduğun- dan da\alı Mehmet Fayat'ın duruşmanm bırakıldığı 13.4.1994 gûnü saat 14 00te mahkemede hazır bulunması veva kendisini kanuni bir vekille temsıl ettirmesi, aksı takdırde H.U.M.K.'nın 213. ve 377. maddelen gereğince yargılamaya yokluğunda devam edileceği ve ka- rar verileceğı, adı geçene dava dilekçesi ve duruşma günü tebliği yeri- ne geçerlı olmak üzere ilan olunur Basın:3319 T.C. BAKİRKÖY 3. SLLH HLKL K HÂKİMLİĞİ 1993 892 Kırklareli ili Babaeski ilçesi Karabayır Ky. c. 016 01. s. 17. k. 6'- da nüfusa kavıilı. Yusuf kızı. 1955doğumlu ŞefiyeGüner'ın rahatsiz- lığı sebebiyle hacır altına alınarak kendisıne Yusuf oğlu. 1961 do- ğurnlu kardeşi İlmi Başaran vasi tayin edilmiştir. İlan olunur 24 3 1994 Basm:3488
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle