27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CumhuriyeC70. m 3A 26006 S A N A T K U L T Ü R M A G A Z İ N T E L E V İ Z Y O N Yerel seçimlerde'çevredüşmanlığı'OKTAY EKÎNCİ Seçim kampanyalannun "çevreye verdiği zarar" salt naylon bayraklar >a da duvarlardaki afış kırliliği ola- rak görülüyorsa da kirni adaylann halka verdıkleri bazı "vaatler" çok daha tehlikelı ve "kalıca'' bır çevre tahnbatına yol açacağa benayor. Özellikle imar alanın&a kısıtlama- lar bulunan bölgelerdeka propagan- dalar sırasmda. bazı adajlar "yapı- laşma özgürlüğünü" savunarak oy toplamaya çalışıyorlar. SİT alanla- nnı imara açmaktan inşaat yasakla- nnın kaldınlacağına dek. doğal ve küJtüreJ çe\ redeğerlerine karşı "düş- manlığı" politik geleceklen ıçin en güçlii "güvence" olarak görmeye başlayan adaylar. toplumdaki çevre duyarlılığının da "rant l»eklentileri" ile birlikte eerilemesine yol açıyor- lar. Bayramiç'te 'seçim yıkımı' Yerel seçim öncesindeki kampan- ya döneminde, "kente hizmet" adı- na acımasızca yok edilen tarihsel mirasa en son örnek Bayramiç'teki Konak Oteli. Çanakkale'nin bu şirin ilçesinde. "yol açmak" için gözden çıkartılan tarihi bina. "yenidcn aday olan" DYP'li Belediye Başkanı Zeki Şim- şek'in yerel seçim öncesindeki "pro- jeşovu"na kurban gitü. IConak Ote- li'nin kesinlikle yıkılamayacağı yö- nündeki Kültür Bakanlığı'nın "ive- di" talimatı geçenlerde Cumbnriyet'- te haber olurken, Bayramiç'in "kim- liğini" oluşturan bina çoktan yerle bir edilmişti. Eğer Zeki Şimşek, bu kültür kat- liamıyla seçimleri kazanırsa. Bayra- miç halkı "geçmişlerini yok eden" bir anlayışa, yeniden geleceklerini de emanet etnîiş olacaklar. Kuşku- suz bu yıkıma yeşil ışık yakan kimi "uzman" yetkililer ise seçim kam- panyasına "omuz vermenin" güna- hıru taşıyacaklar... Foça'da 'SİT düşmanlığr Arkeolojik değerlerin, sivil mi- marhk kültürünün ve doğal zengin- Iiğin "iç içe" ve "üst üste" olduğu ender Akdeniz yerleşmelerinden biri olan Foça'da da, yine kimi adaylar seçimi kazanabilmek için "yağma- ya" prim veriyorlar. Eski belediye başkanhğı döne- minde. yani 1984-1989 arasında. Foça'daki 1. derece SİT alanını. 3 dereceye çevirterek, antik kenti "in- şaat cennetine" dönüştüren ANAP"- lı Serdar Mersiıı, şimdi yeniden aday. Seçildiği takdirde "1989'da bırak- tığı sistemle, o yıldaki imar planının devamını sağlayacağına" söz vercn Serdar Mersin. son yıllarda getirilen koruma kararlan nedeniyle "yağma projelerini" uygulayamayan çevrele- re şu müjdeyi veriyor: "SİT alanı- nı benden sonra 1. derece yaptılar. Oysa müktesep haklar var. Ben ana- yasal haklan, mülkiyet haklannı ver- mek için gerekeni yaparım..." m w u. Ülkenin kültür zenginlikleriyle bezcli kentleri, 'İmar vaadi" dağıtan bele- diye başkan adaylannın yıkım tehdidi altındalar. Ömeğin Foça'da bu \aatler gerçekleşirse, tarihsel doku yerini betonlaşmaya terk edecek. (Fotoğraf: OKTAY EKİNCİ) Foça'daki yerel seçim şimdiki Belediye Başkanı Nihat Dirim za- manında başlatılan "uygarlığın ko- nınması" çabalanyla. buna karşı "imar talanını" savunan kesimlerin yıkım planlan arasında halkın terci- hini belirleyecek Yerel demokrasi "tarih ve doğa" yenne "rant ve be- tonlaşma" derse. kimileri çok para- lar kazanacak; ama. Foça da kımli- ğini yitirmiş olacak. Bozcaada'da 4 talana kredi' Seçimi kazanabilmek için. yerel halka "yağma olanaklan" sağlama- lkenin birçok köşesinde, kültür ve doğa değerlerini korumak için getirilen imar yasaklannın İcaldınlması, kimi belediye başkan adaylan tarafından 'seçim kozu' haline getirildi. ya söz verilen güzel yörelerimizden biri de Bozcaada. DYP'nin belediye başkan adayı Vedat Peşte, bır tek köyü bile olma- yan 2000 nüfuslu Bozcaada'yı "il merkezi" yaptıracağına söz verir- ken, seçildiği takdirde sağlayacağı "kolaylıklan" ıse broşürlerde şöyle sıralıyor: "- Hazine arazileri halka komıt ye- ri olarak dağjtdacak; - İmar projeleri hiçbir ücret alın- madan çizilecek; - Arsaları sorunlu olanlann sorun- lan çözülecek..." Görüldüğü gibi Bozcaada'da da yerel seçim kampanyası. "arsa ve arazj pazariamasıyla" sürdürülü- yor. Sadece 'imar iznine" bağlı bir belediyeciliğin Bozcaada'yı ne hale getireceği ise şimdiden gözler önüne gelebiliyor... Burdur'da 'çevreciliğin faturası' Dünyanın sayılı kuş cennetlerin- den olan ve sulak alanlann korun- masıyla ılgili uluslararası sözleşme- lerde Türkiye'nin "övünerek" örnek gösterdiğı Burdur Gölü, komşu il Is- parta'ya ait bir "organize sanayi böl- gesi" yatınmı nedeniyle "zor durum- da." Gölün, Isparta ili sınırlanna giren kıyısında kurulmaya başlanan sa- nayi bölgesi, "deri ve kozmetik" imalathaneleriyle bu cennet havzayı cehenneme çevirebilecek. Aynı yer- de planlanan ve yine Isparta'nın adını taşıyan ha>aalanı ise. bu kır- lenmeyi daha da pekiştırecek. Yörenin duyarlı ınsanlannın aç- tıklan davalarsayesinde, idaremah- kemesi "şündilnV' bu yatınmlan durdurdu ise de. bu kez "zordunım- da" kalan Burdur'un SHP'li Beledi- ye Başkanı Armağan İlci oldu. Sinsi düşman: üurultu ADANA (AA) - Halk sağJığı uzmanı Dr. L'mur Gürsoy, gürültü kırliliğinin insanlar üzerinde fızıksel, fızyolojik. psikolojik ve performans yönünden olumsuz etkiler yaptığını belırterek "İnsanlar giderek kendi yapımı çevrenin esiri oluyorlar" dedi. Dr. Gürsoy, günden güne yoğunîaşan görültü ve diğer çevre sorunlan nedeniyle, insanlann giderek "cam kavanozdakî balığa" benzediğini kavdederek şunlan söyledi:" İnsanlar. elleriyle bozarak kendi yaprniı haline getirdiği çevresinin esiri olmaktadır. Sağlığa zararlı gürültü kaynaklarının her türlüsünün temclinde. insanın hızlı iş görme isteği yatmaktadır." Gürültünün. tarihin çeşıtli dönemlerinde bir işkence yöntemi olarak kullanıldığını hatırlatan Dr. Gürsoy, etkisinin de şiddetine. süresine, kişinın yaşına, cınsıyetine ve sağhk durumuna göre değjştığinı söyledi. Dr. Gürsoy'un verdiği bilgiye göre gürültü insanlar üzerinde şu olumsuz etkileriy le kendini gösteriyor: - Geçici veya süreklı ışıtme hasarlan ve çeşitli şiddetlerde kemık ağnlan. - Alkol alanlarda daha şiddetli olmak üzere. kan basına artışı. dolaşım bozukluklan. kalp aüşı ve solunum sayısında hızlanma. ani refleksler. kalp krizine kadar varan damar büzülmeleri. vücut ısısının düşmesi, terleme. mide salgısının azalması, göz kırpmalan. göz bebeklerinin donuklaşması. anne karnındaki bebeklerde prematürelik. başağnsı. yüksek lansıyon. iştahsızlık, bulantı. cinsel bozukluk. uykusuzluk. - Korkma, öfkelenme. sıkılma, genel rahatsızlık duygusu şeklinde görünen da\ ranış bozukluklan, algılama ve dikkat zayıflığı. hoşgörünün azalması, saldırgan davranışlar. Harman her zaman harmandır Bahar iyiden iyiyegelmişgibi... Isınan havalarla birlikte, kırsal kesimdedeahır ve ağıllardaki otlann havalandırma çalışmalan başladı. Kışboyu hayvaniann altına serilen yada beslenmelen ıçın verilen samanlar. önce harmanlanıyor, sonra da balyalanıp güneşe bırakılarak gelecek sonbahar ve kışın islak günleri için kurutuluyor. Eğer mart, son günlerinde martlığını gösterip de kazma kürek yaktıracak bir soğuk dalgası getırmezse. sığır ve koyunlar yakında kırlara çıkıp taze ötlabeslenebilecekler... (Fotoğraf: UĞURGÜNYÜZ) TurisÜer Türkiye'ye gelmeye çekiniyor BÜLENT ECEVtT ANTALYA - Alman Thomas Morus Akademisi'nin. bu yılkı tu- rizm araştırması. Türkiye üzerine yapıldı. "Türkiye'nin Turizmdeki Geleceği" konusunu taşıy an araştır- mada. Türkiye'run turizmde ilerle- diği vurgulanırken 1994 yılının da kayıp bir yıl olduğu vurgulandı. İkı Alman gazetecinin. terörden kork- tuklan ıçin. Türkiye'deki bu toplan- tılara katılmadığı öğrenildi. Thomas Morus Akademi yöneti- cisi Dr. VV'olfgang Isenberg, son 6 yıl- dır turizmde büy ük aşamalar yapan Türkiye'yi seçtiklerini dile getirdi. 14 martta İber Otel Sangerme"de başlayan ve Antalya Göynük'tekı İber Ötel ART'de devam eden top- lantıya. 89 basın mensubu. bılım adamı ve uzman katıldı. Türkıye'ye en çok turist getiren Alman seyahat acentesı TUI yöneti- cisi Dr. Martin Müllermeister, Tür- kiye'de turizmin bitmedığini. PKK korkusundan insanlann Türkiye'ye gelmckten çekindiklerini dile getir- di Geçen yıl Antalya'da meydana gelen patlamalann belleklerden sili- nemediğinı, bunlann unutulmasın- dan sonra her şeyin normale döne- ceğini vurgulayan Müllermeister. sejahat edecek Almaniarda yüzde 30 oranında bir artış olduğunu ve ağırhkiı olarak İspanya ve Yunanıs- tan'ı seçtiklerini söyledi. TUI yönetıalennden Dr. Jürgen Fischer de Türkiye'ye yapılan rezer- vasv onlarda geçen yıla oranla yüzde 30-40 oranında bir gerilemenin ol- duğunu. ancak TUI olarak rezer- vasyonlann gittikçe düzeleceği bek- lentisi ıçinde olduklannı ifade ettı. Fischer'e göre Almanlar Türkiye'ye gelmek istiyorlar. Aynca İspanya ve Yunanistan'da da doluluk çok fazla olduğu için yer bulunamadığından. tatil ıçin Türki- ye terah edilecek. Fischer. "Alman vatandaşı Türkiye'yi emniyetli gör- müyor. Genel olarak emniyetli bir ülke aslında, ama kişilerin kendi fî- kirlerini değiştirmek çok zor. Aynı durumla IVIısır'da da karşı karşı- yayız. Bu ülkede de terör yüzünden turizm sıfıra inmiş durumda. Eğer saldın olduğunda insanlara zarar ve- rüirse \e gazetelerde de y ayımlanırsa bunun olumsuz etkileri mutlaka ola- caktır" diye konuştu. Bu arada toplantı\a katılan Al- A lman Thomas Morus Akademisi'nin bu yılki turizm araştırma konusu olarak seçtiği Türkiye için tehlikenin PKK olduğu vurgulandı. Gazeteci, bilim adamı ve uzmanlann katıldığı toplantılarda, Türk turizminin ilerlediği vurgulanırken TUI yetkilileri, 'Terörnedeniyle Türkiye'ye gelmeyen turistleri, fıyat düşürerek çekmeyi uygun bulmuyoruz' dediler. man gazeteciler. bölgedeki güvenlik önlemlerini öğrenmek için Antalya Emnıyet Müdürü Mete Altan ile de görüştüler. "Fiyat düşürûbnesinin turizme et- kisi" konusundaki soruya Jürgen Fischer şu yanıtı verdi: "Türk turizmcilerinden böyle bir istek geldi. Ve ben de karşı bir mek- rup yazdım. Şu anda fiyat düşürmek yanlış olur. Biz. Türkiye'ye emniyet açısından tedirginlik duyarak gelme- yen müşteriyi çekmek için, fiyat dö- şürülmesini uvgun bulmuyoruz. Ayn- ca fiy at düşürdükten sonra, bir daha- ki yıl aynı fiyatlan tutturmak zor olur. Zaten Türkiye'ye gelen miişte- riler diğer ülkelere oranla oldukça iyi koşullarda geliyor." Türkiye Araştırmalar Merkezi yetkilileri tarafından. toplantıya ka- tılanlar arasından 61 kişi üzerinde yapılan anket sonuçlannda. Türk turizminin gelişmesinin olumlu ol- duğu ortaya çıktı. Ancak ankete katılanlardan 57"sine göre Türkiye'- de turizmin daha hızlı gelişememesi- nin nedeni "PKK". Çevre konusun- da da henüz fazla bir bozulmanın olmadığı ortaya çıkarken 61 kişi de Türkiye"de tatil yapmanın keyifli ol- duğunu belirtti. Politik istikrar gerekli Bir hafta süren bu toplantının so- nucunda bir kitapçığın hazırlanaca- ğını belirten Thomas Morus Akade- mi Temsilcisi Wolfgang Isenberg. bunun gazetelere ve TV kuruluşlan- na gönderileceğini belirtti. Türk turizminin olumlu yönleri- nin ağır bastığını vurgulayan Isen- berg, "Diğer Akdeniz ûİkeleriyle karşılaştırdığımızda ktsmen doku- nulmamtş bir çevre, iyi hizmetier ve misafirperverük ile karşılaşıyonız. Bu husûsJar isrikrarlı bir şekilde ko- runabUirse, Türkiye'de turizmin iler- leyeceği görülüyor. Yapılan bir baş- ka ankete göre, Türkiye'de politik istikrar olursa turizm gelişecek" diye konuştu. Doğal Hayatı Koruma Derne- ği'nden Nergis Yazgan da bakanlı- klar arasında koordinasyon eksik- liğinin bulunduğunu. kitle turizmi değil. özel. kaliteli turizme yöne- linmesı gerektiğini vurguladı. "Türkiye'de yeni yataklara ge- reksinimin olup olmadığı" şeklin- deki soruya ise uzun yıllar Türki- ye'de görev yapan iber Otelleri Genel Müdürü Rüdiger W. Fölske, politik durum düzeldikten sonra yeni yataklann yapıiabileceğini belirtti. Fölske. şu anda yataklann çoğunun 4-5 yıllık olduğunu. an- cak 8-9 yıllık tesislerin yenileştiril- mesi ile standartlara uygun hale getirilmesi gerektiğini ve yeni yata- ğa da gerek duyulmayacağmı vur- guladı. Antalya Kültür Sanat ve Tu- rizm Araştırmalan Vakfı (AK- SET) Başkanı Yusuf Örnek de "Yeni yatak değil, daha kaliteli hale getirilecek eski yataklan yük- sek fiyatla satabilmeliyiz. Bu daha akıllıca, Türk turizmi için" dedi. Yörede yatınmlann "engellenme- tnesi" gerektiğini savunan diğer bazı partilerin belediye başkan adaylan, Burdur Gölü'nü kurtarmak için or- ganize sanayi bölgesine ve havaala- nı projesine "savaş açan" Armağan İlci'nin bu tutumunu. "kentin geliş- mesine engel olmakla" eleştırıyorlar. Adana'da seçim yağması İki yıldır ımara açılmaması için çaba göstenlen Adana'nın Çamlıca denen yeşil alanlanna. seçim öncesi- nin tozu dumanı arasında YüreğJr Belediyesi'nce inşaat ıznı vcnldi. Seyhan nehri kıyısında. kentin el- de kalan az sayıdaki "rekreasyon arazisi" olan Çamlıca, daha önce Büyükşehir Belediye Başkanı Sela- hattin Çolak'ın "kurşunlanması pa- hasuıa" yağmadan kurtanlabılmiş- ti. Ne var ki şimdi Adana'nın bu gü- zelim köşesi de "27 Mart gelmeden" ilçe belediyesinin hışmına uğramış durumda. İstanbul'da 'son dakika golü' Anadolu'nun tarihsel kentlerinde seçim kampanyası "yıkım sözleriy- le" sürerken, İstanbul'da da yine yağmaya dönük "son dakika goüe- ri" atılıyor. Önceki hafta Bakırköy Belediye Meclisi'nde kabul edilen bır imar planı değışıklığiyle. Yedikule-Yeşil- köy arasmdakı kı\ı kuş;ığı "turizm ye ticaret alanı" olarak imara açıldı. Üstelik, yüksek yoğunlukt? yapılaş- ma haklan\ la ve Turizm Bakanlığı'- nın da "isteği" üzerine. Eğer Büyük- şehir Beledi^esı bu taiana geçit ve- rirse. son yılların "övünç kaynağı" olan bir kıy ı düzenlemesı. \ ıne "rant böjgesi" olarak halka kapatılacak. İstanbul'da kimi adaylann da se- çim kazanmak ıçin kentin değerleri- ni çiğneyen projelerle propaganda yapmaları sürüyor Örneğın Bey- kozdakı bır "sosyal demokrat" dday. Boğazıçikıyısına"kazıklıyol" sözü verirken. "überal" adaylar da bir SİT alanı olan bölgedcn mevcut fabrikalann çıkartılmayacağını söy- lüyorlar... Asıl sorun 'ana yüreğinde' Talanı hedefleycn bütün bu pro- pagandalar. hıç kuşkusuz en güçiü dayanaklannı "ana yüreğinden" alı- yorlar. Geçenlerde, Başbakan Tansu Çil- ler'in. İstanbul'un "apartman-kon- dulu" yasadışı semtlenni dolaşıp, "ana kalbim bu binalarmızı yıkmaya engeldir" demesi. ülke düzeydeki kaçak yapılaşma\ı "oya çevirmek" isteyenleri de hareketegeçırdi. Kentlerin doğal zenginliğini ko- rumak için imar yasağı getirilen böl- gelerde yaygınlaşan kaçak inşaatlar. sadece imar suçu değil. aynı anda olağanüstü çe\re zaran vercn "kent ve yaşam suçu" nıtelığı de taşıyorlar. Bu suçu "özendirerek" sağlanacak oylarla göre\e gelebılecek vönetici- ler ıse, Türkı>e"nın u>garlıkdeğerle- ri için en ciddı "çevre sorunumı" oluşturuyorlar... Çikolata sevmek müzmin hastalık LONDRA(AA)- İngiltere'de ulusal bılim haftasıdolavısıyla Bnstol Üniversitesi'nde düzenlenen •çikoloji' seminennde. insanlann her zaman şıddetle arzuladıklan gıda maddelennin başında çikolatanın geldiğı \ e 'çikolatakolikliğin' müzmin bır hastalık olduğu belirtıldi. 150 çikolata düşkününün de dinleyiciler arasında \er aldığı seminerde konuşan Bristol Üniversıtesı'nden Dr. Peter Barham \ e Dr. Sue Pringle, bir haftada ortalama 12 parça çikolata yiyen kişinin bu miktan azaltrnaya kalktığında bunahma girdiğini belirttiler. Bilim adamlan. kadınlann âdet dönemlerinde, ınsanların moral bozukluğu veya bunalımlı zamanlannda çikolata yemey i şıddetle arzu ettiklerini kaydettiler. Çikolata içinde 300'den fazla kimyasal madde bulunduğuna dikkat çeken Dr. Pringle. çikolatadaki kafeıne benzer theobromine' adlı maddenin v ücutta uyancıetkisi bulunduğunu belirtti. 17. y üzyılda Güney Amerika ülkelerinde askerlere nöbct sırasında uvumamalan için çekirdek kakao çiğnetildiğini söyleyen Dr. Pringle. ay nca amfetaminlerle bağlantısı olan 'phenylethyiamine' adlı kimyasal maddenin de çikolata yıyenlerde teskin edid biretki yarattığını vurguladı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle