Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2OMART1994PAZAR CUMHURİYET SAYFA
HABERLER 17
OrmanHaftası
etkinlikleri
• Haber Merkezi-
Ormancılılc Günü ve Haftasj
yann İstanbul Üniversitesi
Orman Fakültesi'nin
katkılanyla Gayrettepe
Bahar Sitesi'nde başlayacak.
Burada. İstanbul
Üniversitesi öğrencileriyle
tasannu yapılan park ve
refüjleri bıtkilendırme
çaüşrnalan yapılacak. Aynı
gün İÜ Orman Fakültesi
Fırat binasında saat 13.30'da
'Dünyada ve Türkiye'de
Ormancılığın Güncel
Sorunlan", 22 martta
09.30"da da "Dünyada ve
Türkiye'de Ormancılık
öğretirni" konulu pandler
düzenlenecek.
'Türkçe, gönüllü
sömürge'
• ANKARA (Cmnburiyet
Börosu)-TürkDıl
Kurumu'nun (TDK.)
düzenlediği veTürkçe'de
kirlenmenin ideolojik ve
toplumsal nedenlerinin
tartışıldığı "Günümüzdeki
Dil Yozlaşması" konulu
açıkoturumda, Türkçe'nin
kan kaybederek "gönüllü
sömürge" durumuna
düştüğü belirtildi. Türk Dil
Kurumu'nda düzenlenen
açıkoturumlann sonuncusu
dünyapıldı.
Dostlar Korosu
eleman alacak
• İstanbul Haber Servisi
Ruhi Su Dostlar Korosu'nun
sınavla eleman alacağı
bildirildi. Ruhi Su Dostlar
Korosu'ndan yapılan
açıklamada. koronun
kadrosunun genişletilerek
repertuvann yenilenmesinin
amaçlandığı belirtildi. Bu
şekildedaha büyük kitlelere
ulaşmayı hedefleyen Ruhi
Dostlar Korosu kadrosunda
yer almak isteyenlerin 20
mart tarihinde yapılacak
seçmelere katılması
gerekiyor. Seçmeler,
TMMOB MimarlarOdası
İstanbul Şubesi'nin İstiklal
Cad. Büyükparmakkapı
Sok. No 116'dakı konferans
salonunda yapılacak.
Hakim vesava
atamalan
• AJNKARA (AA) - Hakim
ve cumhuriyet savcılan
hakkmda uygulanacak
atama ve nakil yönetmeliğini
düzenleyen listeye yeni
kurulan ilçelerdealındı.
Hakimler ve Savcılar Yüksek
Kurulu Başkanhğı'nın
Resmi Gazete'de
yayımlanan yönetmeliğine
göre hakim, savcı atama ve
nakillerine Burdur'a bağü
Altınyayla. Kastamonu'ya
bağlı Doğanyurt, Manisa'ya
bağlı Köprübaşı ilceieri de
dahiledildi.
GAPveturizm
•GAZİANTEP(AA)-
GAP'ın tamamlanmasıyla
bölgede iç, iş, kongre, kültür,
transit ve görgü arturma
turizrnlerinin gelişeceği
bildirildi. Turizm Bakanlığı
YatınmlarGenel
Müdürlüğü uzmanlanndan
ŞevkiÇivi.yaptığı
açıklamada GAFın, Türkiye
Cumhuriyeti tarihinin, fıziki
ve ekonomik açıdan en
büyük projesi olduğunu
hatırlatarak "Alanitibanyla
Belçika, Hollanda ve
Lüksemburggibi 3 kuzeybaü
Avrupa ülkesi
büyüklüğündeki bu proje
devreye girdiğinde, üretim ve
gelır. bu bölge için 17-20 kat
artacak"dedı.
GRAMOFON
JAZZ GÜNLERI
PAZARTESt • SAU
NEŞET RUACAN
NlLÜFER RUACAN
CEMAKSEL
MAHMUTYALAY
ÇARŞAMBA • PERŞEMBE
NÜKHET RUACAN
EMIN FINDIKOGLU
SELÇUK SUN
CUMA • CUMARTESİ
ÖNDER FOCAN
SENOVA ÜLKER
NEZİH YEŞİLNİL
CANKUT ÖZGÜL
VE
AYŞEGÜL YEŞİLNİL
TÜNEL MEYDANI NO:3
BEYOĞLU-İSTANBUL
TEl: (0212) 293 07 86
IstanlmTdahavakiıli ıııi değilıııi?• Boğaz'da her zaman İstanbul'u tehdit eden muhtemel kazalar için ciddi bir
önlem alamayan yetkililer. bu kez de > anan tankerin ha\ ayı kirletip
kirletmediği konusunda anlaşamadılar. Çevre Bakanlığı tankerin havayı
kirletmediğini savunurken, Sağlık Bakanlığı Hıfzıssıhha Merkezi,
İstanbul"daki hava kirliliğinin normalin üzerine çıktığını bildirdi.
İstanbul Haber Servisi- Çevre Bakanlığı
yetkilileri. Boğaz'da meydana gelen kazada
yanan tankerin İstanbul da ha\ a kirliliği
yaratmadığınıönesürerken Sağlık Bakanlığı
Hıfzıssıhha Merkezi. İstanbul'daki hava
kirliliğinin normalin üzerine çıktığını bildirdi.
İstanbul Boğazı'ndaShip Brokeradlı kuru
yük gemisiyleçarpıştıktan sonra yanan ve
Karaburun açıklannda iki römorkörün
yedeğinde tutulan tankerin çekileceği yer
konusunda araştırmalann sürdüğü
açıklandı. Çevre Bakanlığı. bugün de tanker
faciasının yol açtığı çevre kirlenmesine karşı üzerindeki atıklann temizlenme
alınacak önlemlerle ilgili bır toplantı çalışmalannın başladığını söyledi.
düzenleyecek. Çe\ re Bakanı Rıza Akçalı'nın Denizdeki kirlilik noktalannın sabit
başkanlıgında yapılacak toplantıya olmadığını, akıntı ve rüzgann etkisiyle yer
üniversite ile bakanlık uzmanlannın yanı sıra değiştirdiğini söyleyen Yılmaz, halen
Greenpeace, BM Akdeniz ve Karadeniz Büyükdere Limanı, Beykoz, Beylerbeyi.
faaliyet merkezleri, Fransız Su Kirliliği PoyrazkÖy veTarabya'da kirliliğin yoğun
Araştırma Kuruiuşu (CEDRE) temsilciieri olduğunu kavdetti. Tankerin taşıdığı 98 bin
de katılacak. AA'nın sorulannı yanıtlayan ton yakıttan 18 bin 90 tonunun yandığını
Çevre Bakanlığı Çevre Kirüliğini Önleme ve belirten Yılmaz, bu nedenle Boğaz'ın yüzdc
Kontrol Genel Müdürü Ali Rıza Yılmaz, 60'ında milimetre seviyesinde ince yağ
"süpürge" denilen deniz aracıyla. deniz tabakası oluştuğunu açıkladı.
Bu arada Sağlık Bakanlığı Refik Saydam
Hıfzıssıhha Merkezi. yaptığı hava kirliliği
ölçüm sonuçlannı açıkladı. Rapora göre
Ankara ve İzmir hava kirliliği sınır
değerlerinin ahında kalırken, İstanbul'da ise
sınır değerlerinin aşıldığı görüldü. Üç büyük
ilin kirlilik oranlan şöyle: "Ankara, kükürt
miktarı metreküpte 102 mikrogram, duman
miktarı66mikrogram. İstanbul'da kükürt
miktarı 266 mikrogram, duman miktarı 113
mikrogram. İzmir'de, kükürt miktarı 88
miligram, duman miktarı 67 miligram."
'Boğaz'dan geçen ölüm gemilerini durdurun' demeye geldiler, facianın ortasına düştüler
Greenpeace, Boğaz'dahüznüyaşadı
• Greenpeace aslında
İstanbul'da 'bir taşla iki
kuş birden vurduf Çünkü
Greenpeace'ölüm
gemilerini durdurun'
sloganıyla, Boğaziçi
Köprüsü'nde bir protesto
eylemi gerçekleştirmek için
Turkiye'ye gelmişti.
Eylemden bir gün sonra.
Boğazdaki facia yaşandı!
MUHARREM AYDIN
Yer. Ortaköy İskele Mey-
danı. Bankta oturan genç, sev-
gilisine dönüp önlerinde demır-
leyen gemiyi gösteriyor: "Şura-
ya bakar mısın lürfen? Güva,
Hamburg'dan geliyormuş. Eğer
bu küçük tekne Hamburg'dan
İstanbui'a kadar gelmişse, ben
de dinozorum!" Tanık olduğu-
muz konuşmadan sonra. söz
konusu gemiye bakıyoruz.
Üzerinde. "Moby Dkk-Ham-
burg" yazıyor. Tepesinde ise
Greenpeace bayrağı var. Gre-
enpeace 197I'de kurulmuş.
Merkezi Londra'da bulunu\or.
Başkanı ise David Mc Taggart.
Bağımsızlığını korumak için.
hiçbir özel ya da devlet kurum
ve kuruluşundan maddi yardım
kabul etmiyor. Greenpeacc'ın,
2 bin personeli. 10 bin gönüllü
üyesi bulunuyor. Dünya çapı-
nda 5 milyon kişi ise aynca
Greenpeace üyesi.
Greenpeace aslında İstan-
bui'da 'bir taşla iki kuş birden
vurdu." Çünkü Greenpeace
'ölüm gemilerini durdurun* slo-
ganıyla. Boğaziçi Köprüsü'nde
bir protesto eylemi gerçekleştir-
mek için Türkıye'ye gelmişti.
Eylemden bir gün sonra ise Bo-
ğaz'daki facia yaşandı! Biz de
Greenpeace örgütünün peşine
takıldık! Moby Dick'in kaptanı
*seyir defteri'ne neleryazdı bilmiyoruz, ancak
birkaç gazeteciyle birlikte, Moby Dick'te ge-
çirdiğimiz saatler boyunca tuttuğumuz gün-
lük şöyle:
17 mart perşembe: Gün ağanyor. Green-
peace'den bir ekip, uçakla keşif turuna çıkı-
yor. Biz ise. izin çıkması durumunda, şişme
botlarla yapıiacak yolculuk anını bekliyoruz.
Resmi açıklamalar her şeyinyolundagittiğini
ve kontrol altmda olduğunu söy lüyor. Ancak
Greenpeace, yurtdışındaki diğer örneklerin-
de olduğu gibi resmi açıklamalan yeterli ve
inandıncı bulmuyor. "Nasia tankerinin son
durumunu kendi gözümüzle görsek tyi olacak"
görüşüne sahipler. Saat 09.00: Ekip döndü:
izlenimlenni şöyle aktanvorlar.
"Gittiğimizde Nasia tankeri Terkos Gölü'-
nün 1-2 km açığındaydı. Denizin üsründe kalın
bir petrol tabakasına rastladık. Yay ıldığı saha.
gemiyle birleşiyor. Nasia tankerinin ön bölü-
münde büyük yangın sürüyordu. Soğutma çalı-
NE DfYELİM BİR DAHA OLMAS1N!- "Dünyayı kurtarmak için savaşmak gerektiğini bili-
\oru/ >e sa>aşıyoruz..." Greenpeace, bu slogania yola çıktı ancak. anlaşılan İstanbul Boğazı'nda
İstanbulluları dehşete düşüren tanker kazası için onların da yapabileceği fazla bir şe\ yoktu.
şmalannı gördük, ancak söndürme çalışması
yoktu. Petrol toplamak için çalışma
yapıldığını görmedik. Petrolün çoğu, Karade-
niz açıklarına sürükleniyor. Denizde 8 yunus
gördük, petrol tabakasından zarar görebilir.
Martıların tüyleri ise petrole bulaşıyordu. Pet-
rol tabakası, Boğa/ kıyılarındaki koylarda bi-
rikiyor. İdeal ha>a koşullarında bile bu petro-
lün ancak yüzde 15'i toplanabilir."
Greenpeacecilere soruvoruz: "Böylesi bir
kaza örneğin, Akdeniz'e kıy ısı olan bir diğer
ülkede olsaydı, neler olurdu? Türk yetkilileri-
nin eksiklikleri söz konusu mu?"
Yanu şövle: "Akdeniz'de hiçbir ülke tam
anlamıyla kazalara karşı hazırlıklı değil.
ABD İ979'da, Fransa ise 1978'de geçirdiği
büyük deniz facialarından sonra önlemlerini
çoğalrtı. Hollanda'nın bu konuda önemli çalı-
şmaları meıcut. Bizi en çok şaşırtan şey ise
gerek İndependenta, gerekse benzeri büyük
deniz kazalarını y aşamasına karşın Türkiye'-
nin bunlardan yeterince ders çıkarıp gerekli
önlemleri almaması oldu. Aslında büyük deniz
kazaları > alnızca mcvdana geldiği ülkcnin so-
runu değil, uluslararası bir sorun. Türkiye'nin
bu konuda çabası olduğu gönilüyor. ancak
mal/emesi/lik. plansızlık \e koordinasvonsuz-
luk ciddi biçimde göze çarpıyor. İstanbul'da
kurulan 'kriz Masası" amatörce çalışıyor.
Kriz merkezi, küçük bir kaynıakamlık binası
olmamalıvdı.
Birkaç saat içinde geniş donanımlı, çağdaş
bir kriz masası kurulmalı, uzanlar burada top-
lanmalıydı. Tüm bu eleştirilerimizi 'Kri/ Ma-
sası'nda bulunan az sa> ıdaki personelin öz>eri-
li çalışmalarını da yadsıyamaz" Bu sohbe-
tin ardından Greenpeace ekibiyle birlikte
San>er Kaymakamlığfndaki 'Kriz Masası'-
na gidivoruz. Buradaki çalışma ortamı. gö-
revlilenn yüzeysel ve olumsuz yaklaşımı.
Greenpeace ekibini dehşete düşürüyor.
Moby Dick'e gen dönüyoruz. Akşam olmak
üzere. Beklenen geçiş izninden henüz haber
yok.
Bu sırada gazetelerimizle kurduğumuz
mobil telefon bağlantısıyla. 6 yunusun öldü-
ğünü öğrenıvoru? ve bunu Greenpeace eki-
bine aktanşoruz. Hepsinin yüzünde "Biz
daha önce söylemenuş mivdik" sorusunu hıs-
settiren bır ifade değil. üzüntü okunuyor.
Bu 'acı haber'' üzerine gemideki durgun-
luk. yerini hareketliliğe bırakıyor. Önce şiş-
me botlarla keşif ckibi önden çıkıyor. Moby
Dick Ortaköy'den, çay bahçelerinde oturan
İstanbullulann şaşkın bakışlan eşliğinde
Sanyer'deki Bü>ükdere Lımanı'nınaçıklan-
na doğru yola çıkıyor.
Hemen sonra ise ölen yunuslan bulmak
için tulumlanmızı giyerek şişmc botlarla
Poyrazköy açıklarına geliyoruz. Karanlığın
içinde hızla giden motorlu botlar dalgalan
yararken rüzgar, insanın yüzünü adeta
bıçak gibi kesiyor; Poyrazköylüler ayrıca
bize ala>cı bır tavırla şu 'sitemde' bulunuyor:
"Bu saatte buralara kadar yunuslar öldü diye
mi geldiniz? İnsan ölse gelmezsiniz. Yunuslara
iyi bakın. Onların gözü çok yaşlıdır!" Ya-
şadığami/- 'trajedi* üzerine Poyrazköylülere
"Ne yapalım karaya vurduk!" diyoruz! İzin-
siz daha ileriye açılamayacağımız için 'çare-
siz' biçimde Sanyer açıklannda demirleşen
Moby Dick'e dönüyoruz. Bu sırada. Green-
peaceindaha öncegerçekleştirdiği eylemle-
rin göriintülerini videodan izliyoruz. En çok
istediğimiz şey ise bu görüntüleri "Eğer bu
gemi Hamburg'dan İstanbui'a gelmişse, ben
de dinozorum!" diyen Ortaköy'deki gencin
de izlemesi!
Yorumu size bırakıp izlenimlerimizi Gre-
enpeace'in. Boğaz'da yaşanan deniz kaza-
sından sonra daha da anlam kazanan şu slo-
ganıyla noktalıyoruz:
"Dünyayı kurtarmak için savaşmak gerek-
tiğini biliyoruz ve sa»aşıyoruz..."
Iki yabancı
6
denizkurdu' Boğaz'ı ateşe verdi
Av. GÜNDÜZ AYBAY
Genç İngiliz kaptan R. Owen, Panama
bandıralı yüz bin ton ham petrol \üklü mo-
dern tankerin köprü üstündc. bastırmaya
çalıştığı hey ecan ve daha önce üç kez kılavuz
kaptan alarak geçtiğı İstanbul Boğazı'ndan
bu kez kılavuz almadan geçmenin gururu ıle
çevresini gözlüyor \e Filipinli serdümenin.
yeni verilen rotada baş tutmasını bekliyor-
du. Baltalimanı Feneri'nı seçcmedi, ama ta-
sa etmedi: böyle şehir ışıklan içinde fenerle-
rin ayırdına v anlamayacağını biliyordu:
"viya" kumandasını verdi ve 3. zabiti bıraz
yana iterek radara bir göz attı. Koca gemi
ona tam itaat ediyor \e tasarlayıp buyurdu-
ğu hızla ve rotalarla Boğaziçi'nden akıpgidi-
yordu. Ku\"vetlice esen karayel rüzgan,
onun gemisi için hiçti: akıntının arkadan gcl-
mesi dolayısıyla dikkat etmesi gerekiyordu.
Kanlıca Feneri'ni bordaya yakın görmüştü:
saat 23.00'ü çaldı: "Ağır ağır iskeleye dönme
kumandasını vermek zamamdır" dı>e düşün-
dü. "Yeni rota 180 derece olacak, ağu- ağır is-
kele" dedi çok yükseltmemeye çalıştığı bir
sesle; gene sesinin belli belirsiz titrediğini dü-
şündü ve kendine kızdı. İskele baş tarafında
"gelen" bir geminın borda fenerlcrini \e Fa-
tih Köprüsü'nün bir kolyeyi andıran ışıkla-
nnı gördü. Filipinli serdümenden nöbeti al-
maya gelen gemiciye, "Bekle!" dedikten son-
ra, biraz kızgın "Ne biçim dümen tutuyorsun?
Karşıla" diye serdümene çıkışarak buy urdu.
Serdümen. kınk İngilizcesiyle "Dümen san-
cak alabandada, pruva iskeleye kaçıyor efen-
dim" di\e durumu rapor etti. Kaptan O\\en
bütün v ücudunun bir anda tere battığını du-
yumsadı ve "Makineye telefon edin, devri 40
toma arttırsınlar" diye kekeledi...
W
Kaptan Hans. kumandasındaki yaşlı.
ama bakımlı Hamburg isimli. Malta bayraklı
kuru vük gemisiyle (şileple) Bremen'den yük-
lediği 40.000 ton kanşık yükü Odesa'ya götü-
rüyordu. Kaptan Hans tam bır "deniz kurdu"-
ydu: 30 yılhk deney birikiminin sağladığı sez-
giyle tehlikeleri önceden görür ve genış bilgı-
siyle önlemleri alırdı. Bu güzel şubat gününde
Boğaziçi'nde seyir. onun için keyifti; baştan
gelen akıntıyı hesaba katarak tornayı 12 mıl
saate göre ayarlamıştı. Şehrin hava kirliliği
ku\"vetlı karayele karşın dağılmıyor ve görme-
yi bozuyordu. Boğaziçi Köprüsü'nden sonra
şimdi Fatih Köprüsü'nü geçıyordu. Saat 23'.
00'ü \urunca. nöbet değiştirme\e gelen yeni
Filipinli serdümen. anlaşılmaz bir sözcükle
kaptanı selamladı. Tıpkı İngiliz meslektaşı
gibi, Kaptan Hans da bu kritik yerde dümenci
değjştirmesini sakıncalı bulduğu için. ona bek-
lemesini söyledi. Ama Hans'ın "bekle" ku-
mandasını serdümen. "iskele" anladığı için
dümene iskeleye bastı: Kaptan Hans önce ge-
minin baş tarafının hızla Kandılli Fcncri'nden
uzaklaşmasına bir anlam \eremedi ve "Acaba
akıntı, bir azizlik mi ediyor?" diye.diişiinerek ve
karşı \önden geldığini \e sil\on fenerlerinden
büyük bir gemi olduğunu anladığı gemiyi şaşı-
rtmaktan korkarak "Kaçma iskeleye" diye
haykırdı.
•••
Gerek Kaptan Hans'ın gerek Owen'ın daha
sonra neler düşünüp neler yaptıklannı, ne
kumandalar verdiklerini öğrenmek mümkün
olmadı; çünkü Hans'ın kumandasındakı kuru
yük gemisiyle, Ovven'ın kumandasındaki
tanker. Kanlıca ı!e Fatıh Sultan Mehmet
Köprüsü arasında çatıştılar. Saat 23.05"te
kuru yük gemisinın baş tarafı. tankerin iskele
tarafının orta kısmına çarptı \e o anda büyük
bir patlama ıle her iki gemide yangın çıktı:
yanan ham petrol 3. 4 \e 5 numaralı iskele
tanklanndan denıze akmaya başladı.
Patlamadan sonra hızla yayılan yangın ve
duman çoğu Filipinli olan her iki geminin
gemi adamlannın derin bir korkuya kapı-
lmalanna ve bu da kargaşaya yol açtı. De-
niz \e gemiler birkaç dakika içinde alev ve
duman içinde kalmıştı. Her iki gemi birbi-
rine yapışmış durumda Fatih Köprüsü'nün
Rumeli yakasındaki ayağına doğru sürük-
lcnmese başladılar.
•••
Bır "rumateşi" durumundaki gemiierin
Fatih Sultan Mehmet Köprüsü'nün
Rumeli ayağına gelıp takılmalan yüzünden
hem sahildeki hem de köprüden geçmekte
olan insanlar neye uğradıklannı şaşırmı-
şlardı (Oysa son yıllarda olup bıtenler.
yazılıp söylenenler, bu kadar şaşırma hakkı
\ermiyordu onlara).
•••
72 saatlik bir çetin savaşımdan sonra.
yangın söndürülebilmiş ve gemiler yedekle-
nerek köprü ayağındaki yerlerinden Mar-
mara'ya, Si\ nada yakınına çekilmişlerdi.
Üç gündür Boğaz. gemiierin gecişine ka-
patılmıştı. Şımdiden Karadeniz'de ve Mar-
mara'da. geçış için izin bekleyen 300 gemi
birikmiştı: Fatih Sultan Mehmet Köprüsü'-
nde incclcme yapılıyor. altından gemi geç-
mesine izin verilip verilemeyeceği konusun-
da uzmanlann görüş bildirmesi bckleniyor-
du.
Eldeki bütün olanaklar kullanılarak ara-
ba vapuru scferleri konmuştu. ama İstan-
bul'un vakalararası karayolu trafıği tam bir
"kördüğüm"dü...
Hazine \e belediye. uğranılan büyük za-
rarların gidenlmesi olanaklannı araştırmak
üzere uzman hukukçulardan görüş istemiş-
ti; yoğun bir çalışma yapılıyordu. "Gemiie-
rin tekne sigortaları, kulüp sigortaları var
mıydı?". "Donatanların başka gemileri var
mıydır', "Tam bir giderim (zararuı tamamen
tazmin ettirilmesi) olası mıydır''
Bu gemiierin birinın Malta. ötekinin Pa-
nama bayrağı taşımakta olmasına karşın.
donatanlannın İngiliz ve Alman olduğu ıs-
rarla söyleniyordu! Bu gerçek miydi? Yoksa
müzevirlerin uydurması mıydı?
Kulüp sigorta temsilciieri. biryandan "gi-
deririm" vaadinde bulunuyor. öte yandan
-zaman zaman- donatanın sorumluluğunun
sınırlı olduğuna işaret cdiy orlardı. Aynca şc-
hirde yaşanan -ve ilerkı yıllarda yaşanacak-
kargaşanın hesabı yoktu ortada.
Geçiş için bekleyen gemiierin sayısı çoğal-
dıkça. ilgili devletler "Teknik yardım yapa-
lun", "Acele ödünç verelim" diye önerilerde
bulunuy orlardı.
Komşu devletlerden birkaçının büyükel-
çisi. konuyla ilgili görüşmelerden sonra.
Türk Dışişleri Bakanı'na. "Keşke şu Boğaz-
lar Bölgesinde Seyir Güvenliği Tüzüğü'nü çok
zaman önce yürürlüğe koymuş olsaydınız; bu
felalet si/in de bizim de başımıza gelmezdi;
ülkemiz mal akışının durması yüzünden bü-
yük ka>ıplara uğruyor" diye yakındılar.
•••
TDİ'nin "Refah Plajı" isimli römorkörü-
nün kaptanı Dursun dertliydi. Liman İşlet-
me Müdürü'nün telefondaki talimatına uya-
rak olay gecesi Rumelihisan'na gitmiş, bir
süre ne yapacağını bilmeden alevleri sey-
rederek oralarda eylenmiş: sonra tanıdığı
başkılavuzun da içinde bulunduğu tekneye
yanaşarak ıtfai\e müdürü olduğu söylenen
İcişiden talimat almıştı. "YHF cihazı yok
mu" diye sormuşlardı: "Var, ama bozuk" di-
ye yanıtlamıştı Dursun Kaptan: "Çok söyle-
dim, ama tamir ettirmediler..." Bu kadarı bile
muhataplarıncanınısıkmıştı:birde"ÖzeIleş-
ririlecekmiş, ondanmış" diye ekleme\e ce-
saret cdcmcdı.
Ama derdinın asıl kaynağı başkaydı; alev-
lerin azaldığı 2. günde bir halat kaptırmak
görevi RP romorkörüne verilmişü ve bu gö-
re\ yerinegetirilirken baş tarafta yangınçık-
mış ve bir gemicisı yaşamını yitirmişti. Şimdi
müfettiş soruyordu: "Olay yerine gitme em-
rini Liman İşİetmesi Müdürü'nden aidın; pe-
kiyi ama, halat verme işi için emri kimden
aldın."
Dursun Kaptan. "Başkılavuz, liman baş-
kanı, itfaiye müdürü filan hep beraberdiier,
bana söyfediler, ben de daldım dumana...
L'şaklar tehlike mehlike demediler" diye açı-
klamalar yapmıştı, ama müfcttişin tutu-
munu hiç beğenmemişti. "İster misin" diye
söyleniyordu kendi kendine. "baş taraftaki
yangın hasarını bana ödetsinler, bıldır Hasan
Kaptan'a yaptıkları gibi." Ama bundan çok
onu kaygılandıran, şehit gemicisi Temel'in
çoluk-çocuğuna tazminat verilmemesi olasılı-
ğıydı. Aklı eren dostlan ile görüştükçe yüreği
daralıvor. "Yok, gitmeyecektin, yazılı emir
isteyecektin, sen mi kurtarıceksin vatanını,
Ahmet Kaptan'a da böyle ounamış mıydı?"
di\e düşünce vürütüp akıl satanlara kulak
verdikçe dertten derde sürükleniyordu.
Müfettiş de raporu nasıl yazacağını bilmi-
yordu. TDİ'nin statüsüne bakıyor, kitapları
kanştıny or bir türlü "RP" römorkörüne ve-
rilen görevi bir yere oturtamıyordu. Yakıt
gideri, kira parası sorun değildi. ama "RP"-
deki yangın hasan ıle rahmetli gemıcinin
desteğinden yoksun kalanlann tazminat is-
temlerine hukuksal bir çözüm bulamıyordu.
Hukuk müşavirliğindeki dostu da ona hiç
cesaret vericı şey ler söylememişti: "RP'ye
görev. yetkililerce vcrilmemışti; öyleyse Dur-
sun Kaptan görev dışında iş yaparken rö-
morkorü yakmıştı ve gemici Temel. "görevi
sırasında" ölmemişti.