30 Nisan 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET2 2 MART1994 ÇARŞAMBA Gaziantep'ten vadiler aşmaya; ormanlardan geçip tepelere tırmanmaya gücü yetenler için yolım sonu yüksek bir cennete vanr TÜLlNERCAN G AZİANTEP-Rurn- kale'ye gezi fikri öne- rildiğinde arkadaşlann çoğunluğu tarafından. ^ ^ ^ ^ ^ betondan kaçışın se- ^ ^ ^ ^ ™ vinci ve vaktin değişik bir şekilde değerlendirileceği düşün- cesiyle coşkuyla benimsenmişti. Fakat bize Yavuzefi'nin Rumka- lesi'nin olduğu bu yöreyi çektiği fo- toğraflar ve bilgileriyle tanıtan, yir- mi yıldır turizm ve fotoğrafla uğra- şan rehberimiz Hacı Cemal'in yü- reklendirmeleriyle sabah erkenden yola çıkmaya karar verdik. Pazar sabahı hareket edeceğimiz parka vardığımızda. katılımın bek- lenenden de çok olduğunu gördük. Giizel Sanatlar Derneği üyelerin- den karikatüristlerin, ressamlann. mimarlann ve öğretmen olan diğer arkadaşlann oluşturduğu grup, ilk saatler yolu dikkatle gözlemekten, yol kenarlanndaki elinde uzun bir cisimle görünen köylülerin günahını almaktan kendimizi kurtaramadık! Bu arada yaklaşık yanm saat süren Gaziantep-Yavuzeli karayolunu katedip Rumkale is- tikametine sapmıştık bile... Artık yollar daha ıssızlaşıyordu. Asfalt bitip de, yola pek benzemeyen yerlerde gitmeye başlamamızdan on dakika kadar sonra rehberimiz Rumkale'ye yaklaştığımızı söyledi. Fırat'ın koyu yeşil rengini uzak- tan gördüğümüzde. hepirniz derin bir soluk abp kendimizi minibüsten dışan atuk. Rumkale karşımızda bir balık gibi uzanmış. yüksek bir sıra dağın üzerinde oldukça heybetli ve geniş bir alana yayılrnış olarak du- ruyordu. Aramızda kalan, yeşilin tonlanndan oluşmuş ağaçlanyla Merzimen Çayı ve vadisi ise bari- kaü andınyordu. • Betonla kaplanmış kentlerden bunalanlar, kendilerini dağlara bayırlara vurmaya can atarlar. Gaziantep yakınlanndaki Rum- kalesi de bunalmışlar için can atılası bir yer. Tabii, iniş-çıkışlann tehlikelerini göze alabilenlere... Kaleye çıkabilmek için önce tozlu patika yoRardan vadiye imlecek. derenin içinden geçilip tırmanışa ge- çilebilecekti. İnişin nasıl geçtiğini pek anlayamadan (Dönüşte daha iyi anlayacaktık!) kendimizi yeşil va- dinin ortasında bulduk. Manzaraya başımıa kaldınp baküğımızda. va- dinin suyla gelen yaşayan güzellikle- riyle, tepedeki larihi kalenin doğalka- ya dokusu ve renk zıtlığı hepimizi heyecanlandırrruştı. Ya düşüp ıslanırsak? Dizlerimize kadar ge'.^ı suyu, ge- çiş için dizilmiş yosunlu taşlara ba- sıp geçmenin güçlüğü, heyecanımı- za, suya düşün ıslanma korkusu ya Rumkalesi bir balık gibi uzanmış, yüksek bir sıra dağın üzerinde oldukça heybetli ve geniş bir alana yayılmış olarak karşımızda. (Fotoğraflar: MURAI GL \ E \ LİGİL) Rıankalcsınekonsakonsakartalkonaryöre çocuklan imdadımıza yetişip. kimimizi eşek sırtında, kimimizi de elleriyle destekleyerek, karşıya geç- me işinin kazasız belasız tamamlan- masını sağladılar. Rehberimizin kalenin ilk giriş ka- pısı olduğunu söylediği >ere çıktığı- mızda , yine, sahipsizlik ve doğa şartlanyla yıllardır yıpranagelen ta- rihi bir mekanımızı, şaşırarak ve üzülerek gezeceğimizi anladık. Serttir yflkseklerde hava Rakım arttıkça terlerimizin ve so- Iumalanmızın artması. saatin öğlen ğaralann görüldüğü geniş odacığın- da, koyu gölgesi hatınna dinleniyo- ruz. onikiye yaklaştığı sıraiarda tabii ki normal sayılabilirdi. Manzara her metre yükselişte daha da güzelleşip, bakış açımız genişliyordu. Her an Tırmanışa devam ettikçe tehlike yıkılma tehlikesine aldırmadan te- de artıyor. Hatta bazan bastığımız. pesindeki. kilit yıldız taşı düş tuttuğumuz kayalar, yumuşamadan mü, penceresinden bir resim gibi Mer- dolayı kayıp, kopuveriyor. Çocuk- zimen Çayı, karşı kayalıklar ve ma- lardan Baran ve Âslı ise hepimizden önce zaptedilmez bir keşfetme tut- kusuyla ilginç taşlan toplayarak en önde çıkıyorlardı. "Bekleyin" çağ- nlanmLZ da pek ışe \aramıvordu. Tek çare onlann hızına yetışmek. Dağın sırtına vardığımızda ina- nılmaz güzelikte ve asalette akan Fırat önümüze çıkı\ or. erzimen Çayı vadisi, barikatı andınr... Balık sırtı gibi dizilmiş dağlar da cabası... Fırat'ın ve ağaçların yeşili arkada bırakıldıktan sonra, insanın gözü sadece ve sadece erişeceği kaleye dikilip kalmalıdır ki tırmanış kolay gelsin. Kaleyi Fırat ve Merzimen Çay'- lanndan oluşmuş doğal. geçilmez çatalın ortasındaki tepeve yapmak- la kalmamışlar, koskoca sıradığın uzanıp geldiği kolunda da (sular yükseldiğinde bir ada olacak şekil- de) adeta bir kılıç darbesi ile ayırmış, hepten ulaşılmaz kjlmışlar. Hatta bu aynlışın Hz. Ali'nin kılıcıyla ol- duna dair bir rivayette söyleniyor. Kalenin kara ile tek bağlantı ye- rindeki büyük kaya bloğun, kesil- mek suretiyleçıkanldığı fotoğraflar- daki izlerden anlaşılmakta ise de çı- kartılan bu bloğun şu anda hiçbir yerde kalıntısı yok. Zirvede iki taraflı uçurumun, Fı- rat'ın ve metrelerce aşağıda uzanıp giden >eşilliklerin sarhoşluğu, biraz- da ıırmanışın vorgunluğuyla herkes kendini bir taşın gölgesine atıyor. Birazcık mola genç arkadaşlan- mızın haşanlıklara başlamasına ye- tıyor. Tepenin kı>ısında yer alan, hem de alttan çatlamağa başlamış (krallann sevir koltuğu gibi bir ters üçgen) taşın üstüne sırayla çıkıp bizi kışkırtmaya çalışıyorlar. Karika- türist Cemil Akçıkkol'un "Bakın, ayağa bile kalktım. düşüyorum" rol- lerine kanmamaya çalışsak da ister istemez heyecanlanıvoruz. So- nuçta onlann çıktığı yere çıkmasamda kol- tuk gibi olan kayanın, ayak hizasından başımı uzattığımda- dimdik ınen uçuruma ve güzelliğe bir kez daha şaşıyorum. Sıra inişe gelince Daha fazla bu heyecana dayana- mavacağımızdan ınişe geçiyoruz. İniş ise çıktıştan daha tehlikeli ve zor, toprak neredeyse un gibi oldu- ğundan sık sık ka>ıp düşenlere gü- lenler bile düşüyor. Tek başına ımkansız gibi görünen ışlenn bile, grupla olunca, kolaylıkla başanldığını. kendimizi Fırat'ın nemlı. gölgelı topraklannda buldu- ğumuzda daha iyı anlı>oruz. Bu ikinci molada dayanamayıp hemen o \eşilliklerin ve taştan bari- katlardan akan sulama kanallanrun resmini \apma\a başlıyorum. Ama bu arada kö\ lülerin cevız getirmesi ve alış satış işlemlerinin ardından. derede balık avlama sahnelerini yakından görmek üzere daha aşağı- İara ınilmesi karanyla >anm kalı- >or. Köyün gençlerinın \uzerek dibin çamurunu kaldırdıklan derede ken- dı geliştirdiklen. kovalamaca yön- temleriyle Fırat'a çıkmaya hazırla- nan balıklan ağaç doldurmalan ve onlann da arkadaşlarca satın alın- ması sırasında nıhavet ikıncı resmi- mi bıraz tamamlayabili>orum. (Konu. Fırat. kayalıklar ve zeytin ağaçlan tabii.) Dönüş başlıvor. Derenin tekrar geçilmesınde bu sefer hepimiz daha tecrübelivız. Hemen oracıktaki çi- menlığe serilip getirdiğimiz yiyecek- leri az önce çıktığımız kalenin dim- dık kavalıklanna son kez bakıp ve- dalaşarak tüketiyoruz. Minibüsün içinde balık, ce\iz, in- cir. ierkokulan huzurlu biryorgun- luğun esintısıvle birbirine kanşı>or. Bu cennete gelmevi daha önceleri akıl edemediğimize ü/ülmekle birlikte, kendimizi Rumkale've affettirmek ve kaçırdığun güzelUkleri >akala\abil- mek için tekrar gelmeye kendi adıma söz >erivorum. 'Öğle uykusuna 'hayır', palyaçoya 'evet' • Çocuklar sevinsin diye ağabeylerden, ablalardan bir kahkaha merkezi. Bugün öğleden sonra birpalyaçoya nedersiniz çocuklar? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Çocuklar, ayaklarun! Yeni sloganı açıklıyoruz: *öğte uykusuna hayır, palyaçoya 'evet!' Bundan sonra, pasta ve ümona- tayla geçen doğumgünlerine, eğlen- celere paydos! Gelsin kırmızı burun- lu palyaçolar. Annenizin, babanızın ve sizi öğle uykusuna yaürmak isteyen anao- kulu öğretmenlerinizin yakasma yapışıp, siz kocaman kahkahalar atın diye kurulan "Palyaço Merke- zi"nden bir palyaço isteyin. Olmazsa, açın telefonu sizçağınn. 'Tiyatro İzdüşüm'ün genç oyun- culan, "Çocuklar seviınneli" kuralı- ndan yola çıkıp, bir "Kahkaha ve Palyaço Merkezi" kurdular. Çocuklara sahnenin ötesinde, ev- lerinde, anaokullannda ve okullan- nda ulaşabilmek için kurduklan merkezin amaa için şunlan söylü- yorlar Çocuklara sanatı sevdirmek "Çocuklan sanatuı icine sokup, aynı zamanda eğlenmelerini sağla- mak istiyortız." Palyaçolar programlannda, ko- mikliğin yanı sıra, illüzyon gösterile- ri. pandomim ve yanşmalara da yer veriyorlar. RenkU elbiseleriyle ara- lanna katıldıklan çocuklan da, hazırladıklan programın içine katıp gösteriler sunuyorlar. # Ümit Kireçd'nin yazıp hazırladığı Ümit Sel'in müziklerini yaptığı bu grupta, görev alan diğer İcomikçiler şöyle sıralanıyon Servet Noyan illüzyonla, özgür Akıncıoğlu pandomimle ilgilenir- ken, Toğba Çetiner, Dilek Işık, Al- tuğ Özben, Arzu Surici, Özden Fidan diğer kahkaha işlerini kotanyorlar. Çocuklar. anaokulu öğretmeni- nizin aklını çelin. Örneğin biraz uslu durun ya da yemeğinizin hepsini bitirin. belki de derslerin- ize biraz daha fazla çalışmanız yararh olabilir. KoruyucuaileKaradeniz'detutmadı CEMİL CİĞERtM SAMSLTV - "Dikkat... Ev anyo- rum. Bu yaşta yalnızlığunı taşıyama- yacağım'", "Evinizde jüreğinizde bir çocuk içİD daha yer ayırın", "Koru- yucu aiİemi buldum stop. Artık mut- luyum stop". "Aslında doğmayı ben istetnenüştim, şundi yalmzüğı iste- mediğim gibi" sloganîan ile başlatı- lan "koruyucu aile" projesi, istenilen hedefe ulaşamadı. Samsun'da 405 çocuktan, ancak 4'ü koruyucu aile yanına yerleştirilebildi. Koruyucu aile yanına yerleştirilen çocuklann bakım. eğitim ve yetişürilmelerine ilişkin harcamalara karşılık olmak üzere çocuk başına ayda ortalama 1.5 milyon lira ödeniyor. Yetkililerden abnan bilgilere gö- re, korunmaya muhtaç çocuklann korunmaya alındığı çocuk yuvala- nnda 7.384 çocuk, yetiştirme yurtla- nnda ise 11.182 genç bulunuyor. Samsun'da da yurt ve yuvada bulu- • Samsun'da 405 çocuktan, ancak 4'ü koruyucu aile yanına yerleştirilebildi. Koruyucu aile yanına yerleştirilen çocukların bakım, eğitim ve yetiştirilmelerine ilişkin harcamalara karşılık olmak üzere çocuk başına ayda ortalama 1.5 milyon lira ödeniyor. nan çocuk sayısı 405. Bu kuruluşla- ra kabul edilmek üzere de 285 çocuk sırada bekliyor. Ülke genelinde bu rakam ise 3.500. Çocuğun bir aile yanında büyü- mesinin, kurum bakımına göre avantajlan bilindiğinden ekonomik yoksunluklan nedeni ile çocuklan- nın kurum bakımına alınmasını is- teyen ailelerin öncelikle parasal ve mesleki yönden desteklenerek ço- cuklanna bakacak düzeye gelmele- rini hedefleyen "öz aile yanında bakım" hizrnetınin yaygınJaştınl- ması sürdürülüyor. Öz ailenin tüm destek hizmetlerine karşın. çocuğun bakımını üstlenmede yetersiz kaldı- ğı durumlarda ise yeğlenen bakım modeli "koruyucu aile" oldu. "Koruyucu ailede. bakımı üstlcnen aile ile çocuk arasında yasal bir ana- baba >e çocuk bağı kurulmamakta- dır" dhen yetkililer >aptıklan açık- lamalannda şu aörüşleri sasundu- lar: "Bugüne kadar yanlış olarak algı- landığı gibi bu model evlat edinmeye zemin hazırlavan bir basamak değil- dir. Koruyucu ailede çocuk, öz aile- sinden koşullar nedeni ile ileride bir- likte olmak kaydıyla geçki olarak aynlmaktadır. Günümüzde artık 100-200 veya daha fazla sayıda çocu- ğun topluca bakıldığı kurum ortam- lan. çocuklann gelişimleri acısından tercih edilmemektedir. Kurumsal bakımda özellikle 0-6 >aş grubunda bulunan çocuklar. da- ha fazla örselenmekte, temel gü\en duyguları gelişmemekte. kendileri>Je çe>releri\le ve düma ile barışık ço- cuklar olarak yetişememektedirler. Kuruluşlarımızda çocuklanmızm olumlu yönde gelişmelerine olanak verecek ycterli düzenlemeler > apılmış olmasına karşın, çocuklarımız bu or- tamlarda tek tek ilişki kurabilecekle- ri anne ya da baba modellerinden > oksundurlar. Anne-baba yakınlığın- dan, sevgisinden. sıcak ilgisindcn \e bedensel değiniminden voksun kalan Deri yoluylavücuda sızanilaçlarinsanı zehirliyor ERZURUM (AA) - Erzurum'un Ilıca ilçesi Yavuz SeÛm Yatılı Bölge İlköğretim Okulu yatakhanelerinin dezenfekte edilmesi sırasında öğren- dlerin, hiçbir önlem alınmadan aynı ortamda bekletildikleri ileri sürül- dü. Edinilen bilgiye göre Ihca'ya iki kilometre uzakhkta, beş bin dö- nümlük arazi üzerinde bulunan ve yaklaşık 700 öğrencinin öğrenim gördüğü Yavuz Selim Yatılı Bölge ilköğretim Okulu'nda, personel ye- tersizliği ve bakımsızlık nedeniyle, çeşitli hastabklar baş gösterdi. Bu hastalıklann başında yer alan uyuz ve bit salgıruna karşı okul ida- resi haşere öldürücü ilaçlarla okulda ilaçlama yaparken öğrencilerin kı- yafetieri de aynı yöntemle ilaçlanı- yor. Ancak bu ilaçlama sırasında öğrencilerin, çıplak vaziyette ilaçla- nan ortamda bekletildiği iddia edil- di. Okulda ilaçlama işlemini yapan sağlık görevlisi Ali Aslan. öğrencile- rin büyük bölümünün çevredeki köy ve mezralardan geldiklerini, bu arada okula bit ve uyuz mikrobu ta- şıdıklannı belirterek "Salgmı önle- mek için, böyle bir uygulama gerçek- leştiriyoruz" dedi. Tehlikeli ve zehirleyici Doğu Anadolu Bölgesi Tabipler Odası Başkanı ve Erzurum Numu- ne Hastanesi Çocuk Servisi Dokto- ru Selçuk Bozhaül, Read ve Baygon türü ilaçlann zehirleyici özelüğinin yüksek olduğunu belirtti. Haşere ilaçlannın kullanıldığı or- tamda, kişilerin bulunmaması ge- rektiğini bildiren Dr. Bozhalıi, şun- lan kaydetti: "V'atandaşlar arasında, bu ilaçlar- la ilgili birtakım yanlış bilgiler var. Sprey şeklindeki bu ilaçlann, ucucu özelliğinden dolayı kokusu gittiğiııde, ilacın etkisi kaybolduğu sanılıyor. Oysa, deri yoluyla vücuda sızan bu ilaçlar, dozu fazla olunca zehirler ve komaya sokar. Haşere öldürücülerin insan üzerindeki belirtileri ishal, fazla idrar. göz kapaklarında genişleme, nabız düşüklüğü ve fazlaca tükürük salgılamasıdu-. Bir de bu tür ilaçlann fazla dozda insan vücuduna girmesi. uzun yıllar sonra başta erkeklik ol- mak üzere böbreküstü bezleri ve ci- ğerleri aşın tahrip eder.' Okul yönetimi ne diyor Yavuz Selım Yaulı Bölge İlköğre- tim Okulu Müdürü Ömer Dengiz, bu olayın kendisine düzenlenmiş bir komplo olduğunu belirterek şu bil- gileriverdi: "Okulumuzda sık görülen bit sal- gını için, dezenfekte yapılmaktadır. Oğrencilerimizin çoğu, köv ve mez- ralardan döndüklerinde bit geririvor- lar. Ama dezenfekte işlemi öğrencile- re değil, yalnız elbiselere yapıunakta- dır. Yatakhanelerin dışındaki dolap- lara elbiselerini çıkanp bırakan öğ- renciler, elbiseleri dezenfekte edildik- ten bir müddet sonra giyinip vatak- hanelerine gitmektedirler." çocuklarımı/da. bazı gelişim kusur- ları görülebilmektedir. Bu nedenlerle korunmava muhtaç çocuklara ku- rumsal bakım ve evlat edinme dışında alternarif bakım modellerinden biri olan "koruyucu aile bakımı'nı özen- dirmek, bugüne kadar kamuoyunda vanlış verleşmiş değerlendirmeleri ortadan kaldınp ülke düzevinde yav- gınlaştırmak üzere koruyucu aile projesini başlatmıştık." Proje ile tüm vuvalardaki çocuk- lann seçilmış aileler yanında daha sağlıklı bakılması hem de sırada bekle\en 3.500 çocuğun bir an önce bakım olanaklanndan vararlandı- rılmasının amaçlandığını söyleyen >etkılılcr. açıklamalanna şöyle de- vam etuler: "Konıyucu aile projesi ile 3 > d için- de ülke genelinde 2.000 çocuğa ulaşıl- ması planlandı. Bu bir kapasite arttı- rımıdır. Çünkü 2.000 çocuk demek. 100 kapasite ile hizmet veren 20 ço- cuk .vuvasımn hi/mete açılması de- mektir. Bu projenîn gözden kaçırıl- maması gereken diğer önemli bir > anı, toplumumuzda sayılan hızla ar- tan korunmaya muhtaç çocuklara daha hızlı, etkin ve sağlıklı bakım vöntemleri ile ulaşılmasına olanak sağlanmasıdır. Koruyucu aile projesinin diğer önemli hedefleri ise çocuklann daha erken bir siirede öz ailelerine dönme- lerini sağlamak, devlet konınmasına verilen çocuklara çeşitli yöntemlerle bakılabileceği, kurum bakımı yerine alternarif bir hizmet olan koruyucu aile bakımının daha sağlıkiı bir yol alabileceği konusunda toplumu bilgi- lendirmektedir. Bu proje ile çocuk- lann sağlıklı vetişmesinde. toplumsal dayanışmanın gereğince insan- lanmızı inandırmak ve geleceğimiz olan çocuklarımızı bu dayanışma içinde yetişrirmede korunmaya muh- taç çocuklara bakım sorumınun top- luma ve devlete düşen ortak bir so- nımluluk olduğunu vurgulamak isti- voruz."
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle