Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET2 2 MART1994 ÇARŞAMBA
Gaziantep'ten vadiler aşmaya; ormanlardan geçip tepelere tırmanmaya gücü yetenler için yolım sonu yüksek bir cennete vanr
TÜLlNERCAN
G
AZİANTEP-Rurn-
kale'ye gezi fikri öne-
rildiğinde arkadaşlann
çoğunluğu tarafından.
^ ^ ^ ^ ^ betondan kaçışın se-
^ ^ ^ ^ ™ vinci ve vaktin değişik
bir şekilde değerlendirileceği düşün-
cesiyle coşkuyla benimsenmişti.
Fakat bize Yavuzefi'nin Rumka-
lesi'nin olduğu bu yöreyi çektiği fo-
toğraflar ve bilgileriyle tanıtan, yir-
mi yıldır turizm ve fotoğrafla uğra-
şan rehberimiz Hacı Cemal'in yü-
reklendirmeleriyle sabah erkenden
yola çıkmaya karar verdik.
Pazar sabahı hareket edeceğimiz
parka vardığımızda. katılımın bek-
lenenden de çok olduğunu gördük.
Giizel Sanatlar Derneği üyelerin-
den karikatüristlerin, ressamlann.
mimarlann ve öğretmen olan diğer
arkadaşlann oluşturduğu grup, ilk
saatler yolu dikkatle gözlemekten,
yol kenarlanndaki elinde uzun bir
cisimle görünen köylülerin günahını
almaktan kendimizi kurtaramadık!
Bu arada yaklaşık yanm saat süren
Gaziantep-Yavuzeli karayolunu
katedip Rumkale is-
tikametine sapmıştık
bile...
Artık yollar daha
ıssızlaşıyordu. Asfalt
bitip de, yola pek
benzemeyen yerlerde
gitmeye başlamamızdan on dakika
kadar sonra rehberimiz Rumkale'ye
yaklaştığımızı söyledi.
Fırat'ın koyu yeşil rengini uzak-
tan gördüğümüzde. hepirniz derin
bir soluk abp kendimizi minibüsten
dışan atuk. Rumkale karşımızda bir
balık gibi uzanmış. yüksek bir sıra
dağın üzerinde oldukça heybetli ve
geniş bir alana yayılrnış olarak du-
ruyordu. Aramızda kalan, yeşilin
tonlanndan oluşmuş ağaçlanyla
Merzimen Çayı ve vadisi ise bari-
kaü andınyordu.
• Betonla kaplanmış
kentlerden bunalanlar,
kendilerini dağlara
bayırlara vurmaya can
atarlar. Gaziantep
yakınlanndaki Rum-
kalesi de bunalmışlar
için can atılası bir yer.
Tabii, iniş-çıkışlann
tehlikelerini göze
alabilenlere...
Kaleye çıkabilmek için önce tozlu
patika yoRardan vadiye imlecek.
derenin içinden geçilip tırmanışa ge-
çilebilecekti. İnişin nasıl geçtiğini
pek anlayamadan (Dönüşte daha
iyi anlayacaktık!) kendimizi yeşil va-
dinin ortasında bulduk. Manzaraya
başımıa kaldınp baküğımızda. va-
dinin suyla gelen yaşayan güzellikle-
riyle, tepedeki larihi kalenin doğalka-
ya dokusu ve renk zıtlığı hepimizi
heyecanlandırrruştı.
Ya düşüp ıslanırsak?
Dizlerimize kadar ge'.^ı suyu, ge-
çiş için dizilmiş yosunlu taşlara ba-
sıp geçmenin güçlüğü, heyecanımı-
za, suya düşün ıslanma korkusu ya
Rumkalesi bir balık gibi uzanmış, yüksek bir sıra dağın üzerinde oldukça heybetli ve geniş bir alana yayılmış olarak karşımızda. (Fotoğraflar: MURAI GL \ E \ LİGİL)
Rıankalcsınekonsakonsakartalkonaryöre çocuklan imdadımıza yetişip.
kimimizi eşek sırtında, kimimizi de
elleriyle destekleyerek, karşıya geç-
me işinin kazasız belasız tamamlan-
masını sağladılar.
Rehberimizin kalenin ilk giriş ka-
pısı olduğunu söylediği >ere çıktığı-
mızda , yine, sahipsizlik ve doğa
şartlanyla yıllardır yıpranagelen ta-
rihi bir mekanımızı, şaşırarak ve
üzülerek gezeceğimizi anladık.
Serttir yflkseklerde hava
Rakım arttıkça terlerimizin ve so-
Iumalanmızın artması. saatin öğlen
ğaralann görüldüğü geniş odacığın-
da, koyu gölgesi hatınna dinleniyo-
ruz.
onikiye yaklaştığı sıraiarda tabii ki
normal sayılabilirdi. Manzara her
metre yükselişte daha da güzelleşip,
bakış açımız genişliyordu. Her an Tırmanışa devam ettikçe tehlike
yıkılma tehlikesine aldırmadan te- de artıyor. Hatta bazan bastığımız.
pesindeki. kilit yıldız taşı düş tuttuğumuz kayalar, yumuşamadan
mü, penceresinden bir resim gibi Mer- dolayı kayıp, kopuveriyor. Çocuk-
zimen Çayı, karşı kayalıklar ve ma- lardan Baran ve Âslı ise hepimizden
önce zaptedilmez bir keşfetme tut-
kusuyla ilginç taşlan toplayarak en
önde çıkıyorlardı. "Bekleyin" çağ-
nlanmLZ da pek ışe \aramıvordu.
Tek çare onlann hızına yetışmek.
Dağın sırtına vardığımızda ina-
nılmaz güzelikte ve asalette akan
Fırat önümüze çıkı\ or.
erzimen Çayı vadisi, barikatı andınr... Balık
sırtı gibi dizilmiş dağlar da cabası... Fırat'ın ve
ağaçların yeşili arkada bırakıldıktan sonra,
insanın gözü sadece ve sadece erişeceği
kaleye dikilip kalmalıdır ki tırmanış kolay gelsin.
Kaleyi Fırat ve Merzimen Çay'-
lanndan oluşmuş doğal. geçilmez
çatalın ortasındaki tepeve yapmak-
la kalmamışlar, koskoca sıradığın
uzanıp geldiği kolunda da (sular
yükseldiğinde bir ada olacak şekil-
de) adeta bir kılıç darbesi ile ayırmış,
hepten ulaşılmaz kjlmışlar. Hatta
bu aynlışın Hz. Ali'nin kılıcıyla ol-
duna dair bir rivayette söyleniyor.
Kalenin kara ile tek bağlantı ye-
rindeki büyük kaya bloğun, kesil-
mek suretiyleçıkanldığı fotoğraflar-
daki izlerden anlaşılmakta ise de çı-
kartılan bu bloğun şu anda hiçbir
yerde kalıntısı yok.
Zirvede iki taraflı uçurumun, Fı-
rat'ın ve metrelerce aşağıda uzanıp
giden >eşilliklerin sarhoşluğu, biraz-
da ıırmanışın vorgunluğuyla herkes
kendini bir taşın gölgesine atıyor.
Birazcık mola genç arkadaşlan-
mızın haşanlıklara başlamasına ye-
tıyor. Tepenin kı>ısında yer alan,
hem de alttan çatlamağa başlamış
(krallann sevir koltuğu gibi bir ters
üçgen) taşın üstüne sırayla çıkıp bizi
kışkırtmaya çalışıyorlar. Karika-
türist Cemil Akçıkkol'un "Bakın,
ayağa bile kalktım. düşüyorum" rol-
lerine kanmamaya
çalışsak da ister istemez
heyecanlanıvoruz. So-
nuçta onlann çıktığı
yere çıkmasamda kol-
tuk gibi olan kayanın,
ayak hizasından başımı
uzattığımda- dimdik
ınen uçuruma ve güzelliğe bir kez
daha şaşıyorum.
Sıra inişe gelince
Daha fazla bu heyecana dayana-
mavacağımızdan ınişe geçiyoruz.
İniş ise çıktıştan daha tehlikeli ve
zor, toprak neredeyse un gibi oldu-
ğundan sık sık ka>ıp düşenlere gü-
lenler bile düşüyor.
Tek başına ımkansız gibi görünen
ışlenn bile, grupla olunca, kolaylıkla
başanldığını. kendimizi Fırat'ın
nemlı. gölgelı topraklannda buldu-
ğumuzda daha iyı anlı>oruz.
Bu ikinci molada dayanamayıp
hemen o \eşilliklerin ve taştan bari-
katlardan akan sulama kanallanrun
resmini \apma\a başlıyorum. Ama
bu arada kö\ lülerin cevız getirmesi
ve alış satış işlemlerinin ardından.
derede balık avlama sahnelerini
yakından görmek üzere daha aşağı-
İara ınilmesi karanyla >anm kalı-
>or.
Köyün gençlerinın \uzerek dibin
çamurunu kaldırdıklan derede ken-
dı geliştirdiklen. kovalamaca yön-
temleriyle Fırat'a çıkmaya hazırla-
nan balıklan ağaç doldurmalan ve
onlann da arkadaşlarca satın alın-
ması sırasında nıhavet ikıncı resmi-
mi bıraz tamamlayabili>orum.
(Konu. Fırat. kayalıklar ve zeytin
ağaçlan tabii.)
Dönüş başlıvor. Derenin tekrar
geçilmesınde bu sefer hepimiz daha
tecrübelivız. Hemen oracıktaki çi-
menlığe serilip getirdiğimiz yiyecek-
leri az önce çıktığımız kalenin dim-
dık kavalıklanna son kez bakıp ve-
dalaşarak tüketiyoruz.
Minibüsün içinde balık, ce\iz, in-
cir. ierkokulan huzurlu biryorgun-
luğun esintısıvle birbirine kanşı>or.
Bu cennete gelmevi daha önceleri akıl
edemediğimize ü/ülmekle birlikte,
kendimizi Rumkale've affettirmek ve
kaçırdığun güzelUkleri >akala\abil-
mek için tekrar gelmeye kendi adıma
söz >erivorum.
'Öğle uykusuna 'hayır',
palyaçoya 'evet'
• Çocuklar sevinsin diye ağabeylerden,
ablalardan bir kahkaha merkezi. Bugün öğleden
sonra birpalyaçoya nedersiniz çocuklar?
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Çocuklar, ayaklarun! Yeni sloganı
açıklıyoruz: *öğte uykusuna hayır,
palyaçoya 'evet!'
Bundan sonra, pasta ve ümona-
tayla geçen doğumgünlerine, eğlen-
celere paydos! Gelsin kırmızı burun-
lu palyaçolar.
Annenizin, babanızın ve sizi öğle
uykusuna yaürmak isteyen anao-
kulu öğretmenlerinizin yakasma
yapışıp, siz kocaman kahkahalar
atın diye kurulan "Palyaço Merke-
zi"nden bir palyaço isteyin.
Olmazsa, açın telefonu sizçağınn.
'Tiyatro İzdüşüm'ün genç oyun-
culan, "Çocuklar seviınneli" kuralı-
ndan yola çıkıp, bir "Kahkaha ve
Palyaço Merkezi" kurdular.
Çocuklara sahnenin ötesinde, ev-
lerinde, anaokullannda ve okullan-
nda ulaşabilmek için kurduklan
merkezin amaa için şunlan söylü-
yorlar
Çocuklara sanatı sevdirmek
"Çocuklan sanatuı icine sokup,
aynı zamanda eğlenmelerini sağla-
mak istiyortız."
Palyaçolar programlannda, ko-
mikliğin yanı sıra, illüzyon gösterile-
ri. pandomim ve yanşmalara da yer
veriyorlar. RenkU elbiseleriyle ara-
lanna katıldıklan çocuklan da,
hazırladıklan programın içine katıp
gösteriler sunuyorlar.
#
Ümit Kireçd'nin yazıp hazırladığı
Ümit Sel'in müziklerini yaptığı bu
grupta, görev alan diğer İcomikçiler
şöyle sıralanıyon
Servet Noyan illüzyonla, özgür
Akıncıoğlu pandomimle ilgilenir-
ken, Toğba Çetiner, Dilek Işık, Al-
tuğ Özben, Arzu Surici, Özden
Fidan diğer kahkaha işlerini
kotanyorlar.
Çocuklar. anaokulu öğretmeni-
nizin aklını çelin. Örneğin biraz
uslu durun ya da yemeğinizin
hepsini bitirin. belki de derslerin-
ize biraz daha fazla çalışmanız
yararh olabilir.
KoruyucuaileKaradeniz'detutmadı
CEMİL CİĞERtM
SAMSLTV - "Dikkat... Ev anyo-
rum. Bu yaşta yalnızlığunı taşıyama-
yacağım'", "Evinizde jüreğinizde bir
çocuk içİD daha yer ayırın", "Koru-
yucu aiİemi buldum stop. Artık mut-
luyum stop". "Aslında doğmayı ben
istetnenüştim, şundi yalmzüğı iste-
mediğim gibi" sloganîan ile başlatı-
lan "koruyucu aile" projesi, istenilen
hedefe ulaşamadı. Samsun'da 405
çocuktan, ancak 4'ü koruyucu aile
yanına yerleştirilebildi. Koruyucu
aile yanına yerleştirilen çocuklann
bakım. eğitim ve yetişürilmelerine
ilişkin harcamalara karşılık olmak
üzere çocuk başına ayda ortalama
1.5 milyon lira ödeniyor.
Yetkililerden abnan bilgilere gö-
re, korunmaya muhtaç çocuklann
korunmaya alındığı çocuk yuvala-
nnda 7.384 çocuk, yetiştirme yurtla-
nnda ise 11.182 genç bulunuyor.
Samsun'da da yurt ve yuvada bulu-
• Samsun'da 405 çocuktan, ancak 4'ü koruyucu aile yanına
yerleştirilebildi. Koruyucu aile yanına yerleştirilen çocukların
bakım, eğitim ve yetiştirilmelerine ilişkin harcamalara karşılık
olmak üzere çocuk başına ayda ortalama 1.5 milyon lira ödeniyor.
nan çocuk sayısı 405. Bu kuruluşla-
ra kabul edilmek üzere de 285 çocuk
sırada bekliyor. Ülke genelinde bu
rakam ise 3.500.
Çocuğun bir aile yanında büyü-
mesinin, kurum bakımına göre
avantajlan bilindiğinden ekonomik
yoksunluklan nedeni ile çocuklan-
nın kurum bakımına alınmasını is-
teyen ailelerin öncelikle parasal ve
mesleki yönden desteklenerek ço-
cuklanna bakacak düzeye gelmele-
rini hedefleyen "öz aile yanında
bakım" hizrnetınin yaygınJaştınl-
ması sürdürülüyor. Öz ailenin tüm
destek hizmetlerine karşın. çocuğun
bakımını üstlenmede yetersiz kaldı-
ğı durumlarda ise yeğlenen bakım
modeli "koruyucu aile" oldu.
"Koruyucu ailede. bakımı üstlcnen
aile ile çocuk arasında yasal bir ana-
baba >e çocuk bağı kurulmamakta-
dır" dhen yetkililer >aptıklan açık-
lamalannda şu aörüşleri sasundu-
lar:
"Bugüne kadar yanlış olarak algı-
landığı gibi bu model evlat edinmeye
zemin hazırlavan bir basamak değil-
dir. Koruyucu ailede çocuk, öz aile-
sinden koşullar nedeni ile ileride bir-
likte olmak kaydıyla geçki olarak
aynlmaktadır. Günümüzde artık
100-200 veya daha fazla sayıda çocu-
ğun topluca bakıldığı kurum ortam-
lan. çocuklann gelişimleri acısından
tercih edilmemektedir.
Kurumsal bakımda özellikle 0-6
>aş grubunda bulunan çocuklar. da-
ha fazla örselenmekte, temel gü\en
duyguları gelişmemekte. kendileri>Je
çe>releri\le ve düma ile barışık ço-
cuklar olarak yetişememektedirler.
Kuruluşlarımızda çocuklanmızm
olumlu yönde gelişmelerine olanak
verecek ycterli düzenlemeler > apılmış
olmasına karşın, çocuklarımız bu or-
tamlarda tek tek ilişki kurabilecekle-
ri anne ya da baba modellerinden
> oksundurlar. Anne-baba yakınlığın-
dan, sevgisinden. sıcak ilgisindcn \e
bedensel değiniminden voksun kalan
Deri yoluylavücuda sızanilaçlarinsanı zehirliyor
ERZURUM (AA) - Erzurum'un
Ilıca ilçesi Yavuz SeÛm Yatılı Bölge
İlköğretim Okulu yatakhanelerinin
dezenfekte edilmesi sırasında öğren-
dlerin, hiçbir önlem alınmadan aynı
ortamda bekletildikleri ileri sürül-
dü.
Edinilen bilgiye göre Ihca'ya iki
kilometre uzakhkta, beş bin dö-
nümlük arazi üzerinde bulunan ve
yaklaşık 700 öğrencinin öğrenim
gördüğü Yavuz Selim Yatılı Bölge
ilköğretim Okulu'nda, personel ye-
tersizliği ve bakımsızlık nedeniyle,
çeşitli hastabklar baş gösterdi.
Bu hastalıklann başında yer alan
uyuz ve bit salgıruna karşı okul ida-
resi haşere öldürücü ilaçlarla okulda
ilaçlama yaparken öğrencilerin kı-
yafetieri de aynı yöntemle ilaçlanı-
yor. Ancak bu ilaçlama sırasında
öğrencilerin, çıplak vaziyette ilaçla-
nan ortamda bekletildiği iddia edil-
di.
Okulda ilaçlama işlemini yapan
sağlık görevlisi Ali Aslan. öğrencile-
rin büyük bölümünün çevredeki
köy ve mezralardan geldiklerini, bu
arada okula bit ve uyuz mikrobu ta-
şıdıklannı belirterek "Salgmı önle-
mek için, böyle bir uygulama gerçek-
leştiriyoruz" dedi.
Tehlikeli ve zehirleyici
Doğu Anadolu Bölgesi Tabipler
Odası Başkanı ve Erzurum Numu-
ne Hastanesi Çocuk Servisi Dokto-
ru Selçuk Bozhaül, Read ve Baygon
türü ilaçlann zehirleyici özelüğinin
yüksek olduğunu belirtti.
Haşere ilaçlannın kullanıldığı or-
tamda, kişilerin bulunmaması ge-
rektiğini bildiren Dr. Bozhalıi, şun-
lan kaydetti:
"V'atandaşlar arasında, bu ilaçlar-
la ilgili birtakım yanlış bilgiler var.
Sprey şeklindeki bu ilaçlann, ucucu
özelliğinden dolayı kokusu gittiğiııde,
ilacın etkisi kaybolduğu sanılıyor.
Oysa, deri yoluyla vücuda sızan bu
ilaçlar, dozu fazla olunca zehirler ve
komaya sokar. Haşere öldürücülerin
insan üzerindeki belirtileri ishal, fazla
idrar. göz kapaklarında genişleme,
nabız düşüklüğü ve fazlaca tükürük
salgılamasıdu-. Bir de bu tür ilaçlann
fazla dozda insan vücuduna girmesi.
uzun yıllar sonra başta erkeklik ol-
mak üzere böbreküstü bezleri ve ci-
ğerleri aşın tahrip eder.'
Okul yönetimi ne diyor
Yavuz Selım Yaulı Bölge İlköğre-
tim Okulu Müdürü Ömer Dengiz,
bu olayın kendisine düzenlenmiş bir
komplo olduğunu belirterek şu bil-
gileriverdi:
"Okulumuzda sık görülen bit sal-
gını için, dezenfekte yapılmaktadır.
Oğrencilerimizin çoğu, köv ve mez-
ralardan döndüklerinde bit geririvor-
lar. Ama dezenfekte işlemi öğrencile-
re değil, yalnız elbiselere yapıunakta-
dır. Yatakhanelerin dışındaki dolap-
lara elbiselerini çıkanp bırakan öğ-
renciler, elbiseleri dezenfekte edildik-
ten bir müddet sonra giyinip vatak-
hanelerine gitmektedirler."
çocuklarımı/da. bazı gelişim kusur-
ları görülebilmektedir. Bu nedenlerle
korunmava muhtaç çocuklara ku-
rumsal bakım ve evlat edinme dışında
alternarif bakım modellerinden biri
olan "koruyucu aile bakımı'nı özen-
dirmek, bugüne kadar kamuoyunda
vanlış verleşmiş değerlendirmeleri
ortadan kaldınp ülke düzevinde yav-
gınlaştırmak üzere koruyucu aile
projesini başlatmıştık."
Proje ile tüm vuvalardaki çocuk-
lann seçilmış aileler yanında daha
sağlıklı bakılması hem de sırada
bekle\en 3.500 çocuğun bir an önce
bakım olanaklanndan vararlandı-
rılmasının amaçlandığını söyleyen
>etkılılcr. açıklamalanna şöyle de-
vam etuler:
"Konıyucu aile projesi ile 3 > d için-
de ülke genelinde 2.000 çocuğa ulaşıl-
ması planlandı. Bu bir kapasite arttı-
rımıdır. Çünkü 2.000 çocuk demek.
100 kapasite ile hizmet veren 20 ço-
cuk .vuvasımn hi/mete açılması de-
mektir. Bu projenîn gözden kaçırıl-
maması gereken diğer önemli bir
> anı, toplumumuzda sayılan hızla ar-
tan korunmaya muhtaç çocuklara
daha hızlı, etkin ve sağlıklı bakım
vöntemleri ile ulaşılmasına olanak
sağlanmasıdır.
Koruyucu aile projesinin diğer
önemli hedefleri ise çocuklann daha
erken bir siirede öz ailelerine dönme-
lerini sağlamak, devlet konınmasına
verilen çocuklara çeşitli yöntemlerle
bakılabileceği, kurum bakımı yerine
alternarif bir hizmet olan koruyucu
aile bakımının daha sağlıkiı bir yol
alabileceği konusunda toplumu bilgi-
lendirmektedir. Bu proje ile çocuk-
lann sağlıklı vetişmesinde. toplumsal
dayanışmanın gereğince insan-
lanmızı inandırmak ve geleceğimiz
olan çocuklarımızı bu dayanışma
içinde yetişrirmede korunmaya muh-
taç çocuklara bakım sorumınun top-
luma ve devlete düşen ortak bir so-
nımluluk olduğunu vurgulamak isti-
voruz."