Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyef
fmtiyaz sahibi: Berin Nadi
Genel VavınYoneımenı Ö/genAcar •Genel Yayın • Görsel Yönelmen: Ali Acar
Koordmatöriı: Hikmet Çerinka>a • Genel Yayın gun Balcı • Ekonomi: Abdurrahman Yıkurım
Panışmanı Orhan Erinc • ^ıizıişlen Mıidürlen: Islıhbarat: Yalçın Çakır • Yurt Haberleri: Mehmet
İbrahim ^ ıklıv:. Dinç Ta_\anç (Sommlu) •Haber Saraç • Makaleler: Sami Karaören • Spor: Abdül-
MLTKC/I Müdıırü İpck ÇaltşJar kadir Yücelman • Düzeitme: Abdullah Yazıcı
Dış Haberler. Er- Ankara Temsilcisi. Mustafa Balba.v • Haber Mûdürü. Doğan Akın AtatürkBul- Müessese Müdürü. Erol Erkırt #Koor
van No: 125. Kat: 4, Bakanlıklar-Ankara Tel: 4195020 (7 Hat). Telex: 42344. Fax: Ahmet Koruban •Muhaset* Bfflen
44195027 •İzmir Temsilcisi: Serdar Kızık, H Ziya Blv. 1352 S.2 3 Tel:4411220 »Idare HüsevinGürer •Işletme Ond
Telex:52359. Fax:4419117 «AdanaTemsilcisi:ÇetinYiğenoğluİnönüCd. 119S. •Bılp-lş'em. Nail lnal •Bılgısa>ar
No: 1 Kat: 1, Tel: 352255O-35226OI-3522492. Telex- 62155. Fax. 3522570 Mürihtt Çüer • Reklam: Reha lytmaı
> s j e m G ü n H j b c r Aı.ın-.i.BjMnvcY.mııcılık \ Ş
Türkocafr C.ıd ^ 41 C.ığaloğlu V4VV4 Kı PK 246 İM.ınbul Tcl (0 212) -*<20h.ıı ı F.ı\ (II 212) * 2MARTI994 İmsak: 5.06 Güneş: 6 30 Öğle:12 23 Fkindı: 15 29 -\kşam:18 02 Yatsı: 19.21
Devekuşu
cenneti
MELVIS (NAMİBYA)-
Afrika'nın güneyinde.
Namibya topraklan içınde
kalan Melvis Körfezi
kıyılannda hayli geniş bır
alan.devekuşlannın
korunmasına av nldı. Deve
mi. kuş mu olduklan
konusunda bınlerce fıkraya
konuedilmişolan
devekuşlan. bu alan içinde
özgürce vaşavıp ürüyorlar.
Koruma bölgesi yetkilileri.
son yıllarda avlana avlana
soylan tükenme tehlikesiyle
yüzyüze kalan bu ganp
kuşlann. korunma sayesinde
hızla çoğalabilecekleri
inancındalar.
(FOTOĞRAF: REUTER)
Münip Ceylan
• ANKARA (ANKA)-
Yazdığı bir yazı nedeniy le 20
ay hapis cezasına çarptınlan
Petrol-İşGenel Başkanı
Münir Ceylan görevinden
aynldı. Ceylan'ın yerine
sendika Mali Sekreteri
Adnan Özcan getırildi.
İstanbul Valiliği geçen hafta
sendikaya yazdığı biryazı ile
Sendikalar Kanunu'nu
hatırlattı ve Ceylan"ın
görevinj bırakmasınm
gereğine işaret etti. Bu yazı
üzerine toplanan Petrol-lş
Sendikası Yönetim Kurulu,
Ce>lan'maynlmasının
ardından başkan olarak Mali
Sekreter Adnan Özcan'ı
seçti. Bugün toplanan
Petrol-İş Başkanlar Kurulu
da Özcan"ın başkanlığını
onayladı. Ceylan. Başkanlar
Kurulu'nda yaptığı bir veda
konuşmasıyla sendika genel
başkanhğmı noktaladı.
Ceylan. 8 haziran tarihinden
itrbaren cezaevine girecek.
Grup Yorum
kazandı
• İstanbul Haber Senisi -
İstanbul 5'ınci Asliye Hukuk
Mahkemesı. MHPnin seçim
propaganda kasetinde Grup
Yorum'un "Dağlara Gel
Dağlara" adb parçasını
kullanmasınj yasakladı.
Mahkeme. parçanın
kullanılmaması için "ihtiyati
tedbir"karan verirkenbu
parçalann bulunduğu
kasetin toplatılmasıru
reddetü.
Grup Yorum'un Cesaret adh
kasetlerindeyeralan
"Dağlara Gel Dağlara" adlı
parçarun MHP tarafından
sözleri değiştırilerek seçım
propagandasında
kullanılması üzerine İstanbul
5'inci Asliye Hukuk
Mahkemesi'ndeaçtığıdava,
dünkararabağlandı.
Şiddet içerikli
filmlere dikkat
• ANKARA (AA)-
Hacettepe Üniversitesi Ev
Ekonomjsi Yüksekokulu
Çocuk Sağlığı ve Eğitimi
Bölümü öğreum üyesi Doç.
Dr. Nergjs Güven. televizyon
kanallannda yayımlanan
şiddet içeriği boî. saldırganlık
motivleri fazla veaşın
cinsellik içeren fılmlerin,
çocuklar ve gençler üzerinde
pek çok olumsuz etkisi
olduğunu belirterek anne ve
babalan bu konuda uyardı.
Görmeyenlere
sertifika
•ANKARA (AA) - Saray
Bakım ve Rehabilitasyon
Merkezi'nde 19. dönem
eğitimini tamamlayan 15
görme özürlü, düzenlenen bir
törenle sertifıkalannı
aldılar. Sosyal
Hizmetler ve Çocuk
Esirgeme Kurumu
(SHÇEK) Genel Müdür
Yardıması Vekili Tuna
Atalay düzenlenen törende
yaptığı konuşmada, bugüne
kadar226'sıerkek,
102'si kız olmak üzere
toplam 328 görme özürlünün
eğitimden geçtiğini
belirterek. bu görme
özürlülerin büyük bir
bölümünün işe
yereştirildiğini ifadeetti.
Vakkorama'nın geleneksel organizasyonundayalnızcarodeocularla rallicileryanşabildi
Karadam '94kar vesiseyenikdüştiSEVİM ERTEMLH
C
em Hakko'nun patronu ol-
duğu Vakkorama'nın 11
yıldır düzcnlediğı kayak
yanşmasının 25-27 şubatta
gerçekleştirilecek olan 12'-
ncisi vanı Karadam'94 için
her şey hazırdı... Haftalar öncedcn planlar.
programlar hazırlanmış. kavak yanşlanna
katılacaklar için duyurular yapılmış. hatta
günler önceden Meteorolojı Müdürlüğü'-
nden ha\a tahmin raporu bıle alınmıştı...
Kayak yanşlanna katılanlar. süper minik-
ler (5 yaş ve daha küçükler). çocuklar. ümit-
ler. vıldızlar. gençler. anne-babalar. genç va-
şayan anne-babalar. büvükler. snovvboard
velisanslnanşçılar olmak üzere lOkategori-
de yanşacaklardı. Üstelik. Türkive'nin 10
şampiyon otomobıl yanşçısı Karadam'94'ie
bir araya gelecek ve kardan yapılan pist üze-
rinde gerçekleştirilecek "şampiyonlar şampi-
yonası"nda yanşarak kendilennı izlevenlere
heyecanlı anlar yaşatacaklardı...
Kavak yanşlan ve Ali Deveci, İskender
Atakan, Etem Genim, Emre Yerlici. Nejat
Ateı. Ali Karacan, Serkan Yazıcı, Ercan Ka-
zas, Volkan Işık ile Orhan Karabekir ın mu-
cadele edecekleri şampıyonlann şampiyonu-
nun belırleneceğı otomobil yanşması. ıkisi
birarada... Düşünmesı bile heyecan verivor-
du...
"Kızlarıma aşığım, ama erkek çocuk sahibi
olmak çok giizel bir duygu" dıyen Cem Hak-
ko. eşıni. kızlannı \e yeni doğan bebeğını
Kovbo) gecesine katıianlar, rodeo yanşmasında mckanik boğanın üzerinden düşenkri
neşe içinde izlediler.(Fotoğraflar: Sevim Ertemur)
İstanbul'da bırakarak birkaç gün önceden
Uludağ'a gıtmişti. Tüm haarlıklaria yakın-
dan ilgilennordu. Yanşmanın başlayacağı
günün sabahı "elekten elenircesine" yağan
kar biraz moralini bozmuştu Hakko'nun.
Yanşmalan erteleyip ertelememe konusun-
da tereddüte düşmüştü. Ancak konuklar ile
yanşmalara katılacak olanlar aynı gün Ulu-
dağ'a geldiklen v e ertesi gün havanın iyi ola-
bileceği söylendiği için ertelemeden vazgeçil-
di.. Ve akşam yağan karlar altında Beceren
Kafe'nin önündeki kayak pistinde güçlükle
gerçekleştirilen havai fışek ve lazer gösteri-
siyle Karadam'94 başlatıldı. Gösterileri izle-
Â. J. yıldır düzenlenen
kayak yanşmalannda bu
kez evdeki hesaplar
çarşıya uymadı. Önce
'çiselercesine' yağan kar
moralleri bozdu.
Karyağışıdurdu,
ardından sis bastırdı.
Yanşmalar iptal
edildikten sonra hava
açtı, ama iş işten
geçmişti...
yenler bir yandan da çalan müzik eşliğinde,
mutlu bir şekilde karlann üzerinde dans edi-
yorlardı. Ama tek tereddüt vardı: Ya kar
yine böyle "çiselercesine" yağarsa!..
Ertesi sabah kardurmuştu. Ancak bu kez
de. Karadam'94'ün karşısına "sis" engel
olarak dikilmişti. İnsanlar yanm metre ileri-
Sabihaevlenmekisteyince...
s.' abiha, M. Zekeriya'nın Paris'ten
gönderdiği evlenme teklifıni
alınca sorunu annesiyle ablasına açtı.
Tanımadığı bir erkekle ilişki kurduğu için
suçlanan Sabiha haftalarca, ablasının
evinde bir odaya kilitlendi.
akşam eve döndüğü vakit.
annesine aldığı ödülden söz
etti. ancak Mehmet Zekeriya
sorununu hıç açmadı... Ne
>azık ki. Hasıbe abla. kısa
bır süre sonra Sabiha\ı ha-
yal kınklığına uğratacak. olumsuz bir haber
getirecektı:
- Zikri Efendi senı çok beğennor. dıyordu
Hasibe abla. ancak şu sırada durumu evlen-
meye elvenşli değil. Babası henüz yeni öl-
müş. Üç küçük kardeşinin sorumluluğu
onun üzerinde. Daha eğıtımını tamamlama-
mış. Hukuk mektebıni bitinnce. Fransa'ya
gidip. orada tahsilını tamamlamak. doğru
dürüst bir kültür ve meslek sahibi olmak istı-
yor. "Şimdi evlenecek durumda değilim" dı-
yor.
9 Ekım 1912'de Yunan ordusu Selanik'e
girmiş ve bundan sonra Selanik'te felaketli
okuruz. Benim okumuş bir kadın arkadaşa ih-
ti>acım >ar. Yuvamı böyle bir kadınla kur-
mak istiyorum. Teklifimi miispet karşılaya-
cağınızı, miispet bir ce>ap »ereceğinizi umar,
saygılarımı sunarım.
Mehmet Zekeriya"
Sabiha. M. Zekeriva'nın Paris'ten gönder-
diği evlenme teklifıni alınca çok heyecanlan-
dı. Ancak. sorunu annesiyle ablasına açtığı
vakit ışler kanştı. Onlar. tanımadığı bir er-
kekle ılışkı kurduğu için Sabiha'vı suçluvor.
"Sen bir dönme kızısın, cemaatin dışında evle-
nemezsin" diyorlardı. Tartışma uzayınca. en
büyük ağabey olan Hidavet'e başv urulması-
na karar verildi. Hidayet Ağabey, haberi du-
\unca hiddetlendi.
Devammı kıtaptan okuyalım:
" Ne! Bizim kızımtz, bir dönme kızı, bir
Türkle evlenecek!.. Kendi kocasını kendisi ta-
>in edecek!.. Deli bu kız!.. Anne, bu kız bütiin
ailenin namusunu batırır. Okuya okuya aklı
si>TİIeşri. Bu asi kız Paris'e de kaçar. Bunu
Fatma Abla'yla kocası Avni Efendi ve Celal
Deniş de vardı. Artık. Ative Hanımın evin-
de de durmadan göç lafı ediliyordu. Nihayet
bır akşam. Hida>et Ağabey geldi. Annesiyle
mutfak masasının başında oturdular:
- Valide Hanım, gidiyoruz. Biz Osmanlı
memurlan kategorisındeyiz. Babam emekli
gümrük başefendısı. ben de posta müdürü.
Kağıtlanmız. muameleler tamam. Haftava
çarşamba günii. nhtımdan Osmanlı muha-
cirleri götüren bir Yunan gemisıvle İstan-
bul'a gideceğiz.
Selanik'e son kez bakış
Sabiha. vapurda pencere kenannda bir
yer bulmuştu. Son bır defa doğup büyüdü-
ğü. genç kızlığını geçirdiği Selanik kentını
seyretmek istıyordu. Bu tath sonbahar akşa-
mı, batmakta olan güneş. sulann üzerinde
kızanp yanarken sanki onun yüreği de yanı-
yordu. Arka tepelerin üzerine gölgeler düşü-
günler başlarruştı. Okullar. camiler. kilıseler
havralar işgal ediliyor. Şehır sokaklannda
dolaşan Yunan ve Bulgar askerleri evleri ba-
sıyor. bir katliamdan korkuluyordu. Kentte
kıtlık, açlık boyutlanna ulaşmıştı... Atiye
Hanım yemekleri. kuru fasulyeye, patates
çorbasına çevirmişti. Türk Hastanesi'nin
başhekimi, Ittihatçılardan doktor Nazım'dı.
İlaç. sargı ve hastabakıcı kıtlığı ıçindeydiler.
Gönüllü hastabakıcı arandığmı duyunca,
Sabiha ve arkadaşlan gönüllü >azıldılar.
Doktor N'azım'ın Türk askerlerini hastane-
de gizlediğinı bilmiyor. kimseye bir şey söy-
lemiyorlardı.
Evlenme teklifî
İşgale karşı gizli bır dırenme hareketi baş-
lamıştı. Buna bakmayarak. ışgal altında ol-
manın ezikliği yaşanıyordu. Işte bugünler-
den birinde, hastane kandorunda rastladığı
arkadaşı Seniye. eline bır mektup sıkıştırdı.
Paris'ten gelen bu mektubu. iki kız bir köşe-
ye çekilıp beraberce okudular:
"Muhterem Sabiha Hanım, sizi yazıları-
nızdan tanıyor ve çok takdir ediyorum. Ben
Paris'te tahsilimi tamamlamaktayım. Ancak,
bu işi memleketten uzak ve yalnız yapmak ba-
na zor geliyor. Okumaya meraklı bir genç kız
olduğunuzu bilivorum. Meyhube Hanım'ın
verdiği malumattan ciddi bir aile kızı olduğu-
nuzu da biüyorum. Eğer isterseniz tahsilimizi
Paris'te beraber vapabiliriz. Ben sizi buraya
getirtebilirim. Burada etleniriz ve beraber
eve kapayın. sokağa falan çüunasın!.. Öyle
yabancı erkeklerle mektuplaşmak falan yok.
Bunu sıkı bir kontrol altına alacaksınız!.."
"Böylece, Sabiha Nazmi haftaJarca, abla-
sının evinde bir odaya kilitlendi. Selanik'i sa-
ran felaket havasına, ikinci defa kırılan evlen-
me hayaline, bir de bu hapis cezası katılıyor-
du. "Ben pozitivizm. terakki, hürnyet. batı-
cılık. ınsancıllık. kadın haklan talan derken,
ailemden çok kopmuşum' diye düşönöyordu
kendi kendine. On yedi yaşında bir kızı eve
hapsedjyorlardı. tanımadığı bir erkekle evlen-
mek istcdiği için. Tanımak olanağını da \er-
miyorlar ki..."
Sabiha. vapurun penceresinden son bır
defa Selanik şehrine bakıyordu.
Yunan işgalinden sonra, Türklerin Sela-
nik'te yaşaması zorlaşmıştı. Sabiha'nın gö-
nüllü hastabakıcı olarak çalıştığı Kızılay
Hastanesi'nin etrafını Yunan asken çevir-
mişti. Sıkıyönetim idaresinin tehlikeli saydı-
ğı bazı İttihatçılar burada gizleniyorlardı.
Sonunda hastanenin başhekimi doktor Na-
zım ve diğerleri tevkif edilip, Beyaz Kale'ye
kapatıldılar. Bundan sonra Yunan idaresine
düşman sayılan memurlann ihracı başlaya-
caktı. Yunanlılar, Selanik'i Türklerden te-
mizleme karannı 1913 Ekimi'nde yürürlüğe
koydular.
Bır yandan Yunanlılar gemiler tahsis ede-
rek Osmanlı memurlannı İzmir ve İstanbul
lımanlanna sevk ederken, bir yandan da ba-
zı Musevi ve Müslüman aileler kendiliklerin-
den göçmeye başlamışlardı. Bunlararasında
Sabiha'nın İstanbuJ'a göçtükten sonra evine
sığındığı Celal Deniş, eşi Sırriye ve oğlu
Etem (solda). Sabiha'yı haftalarca hapsetti-
ren ağabeyi Hidayet Eren (üstte).
yor. şehnn sembolü Beyaz Kale pembemt-
rak bır renge bürünüyordu. Aklına doktor
Nazım geldi. Şimdi kimbilir kimler vardı bu
kalenin içinde? Gemi nhtımdan uzaklaştı-
kça. körfezdeki gemiler daha iyi görünüyor-
du: İngiliz. Fransız dretnotlan. Yunan. Ital-
yan ticaret gemileri sankı yıkılmakta olan
imparatorluğun simgeleriydi.
"Gemı limandan çıktıktan sonra Sabiha
yanında oturan annesini hatırladı, ona dön-
dü. Atiye Hanım kızının elini tuttu ve kulağı-
na fısıldadı:
"Böyle bir zehre karşı. sen: mes'ut
Olabildim' desen de hülyadır.
Olamazsın, o pek zelal olur
Bir tevehhüm ayni rüyadır
Oiamaz anlayan gören mesut."
güçleştirmişti. Harple beraber kıthk, açlık.
sefalet başgöstermişti. Öte yandan rüşvet ve
yolsuzluklar büyüyor. karaborsaa harp
zenginleri beliriyordu. Selanik'ten göçen
dönme cemaati Nişantaşı'na >erleşmişü. Sa-
biha. bu zengin semtte. ziyaret ettiği evlerde
şeker ve et ticaretinden büyük servetler ya-
panlann hikayelerinı dinlivor, duyduklanna
isyan ediyordu.
M. Zekeriya'dan haber
Bir gün. Sırriye ile beraber salonda kjtap
okuduklan sırada kapı çalındı. Gelen, Sela-
nik'ten tanıdıklan Hasıbe Abla'ydı. Sabiha
için, Mehmet Zekeriya'dan haberler getiren
Hasibe Abla'ydı bu.
Biraz sohbetten sonra Meyhube Abla
Sabiha'} a döndü:
- Sabiha. hatırlıyor musun. Selanik'te bir
Zikri Efendi vardı? Seninle evlenmek istiyor-
du. İşte o burada.
Sabiha. soğukkanlıhğını elden bırakma-
maya çahşarak sordu.
- Ya. övle mi, ne yapt>oımuş burada?
- Gazete çıkanyor. Gazetelerde yazılan çı-
kıyor. görmedin mi?
- Hayır görmedim.
- Gittim onu çıkardığı gazetede buldum.
Hala evlenmemiş olduğunu görünce sor-
dum: "Zikri Efendi. senin Selanik'te evlen-
mek istedığın bir kız vardı. O hala evlenme-
di. İster misin, ben sana bu işı yapayım?" O
cevap verdi: "İsterim ama ben bu kızı göre-
mez miyim?" Hayır. göremezsin. dedim. O
namuslu bir aile kızı. Tanımadığı erkeklerle
görüşmez.
Şimdi. söz sende. eğer istiyorsan ağabey-
leriyle konuş, onlan kandır, gerisi bana ait.
Sabiha. sen istiyor musun?
Sabiha. bir süre hiçbir şey söylemedi. Kıp-
kırmızı oldu ve Meyhube Abla'nın boynuna
sanlıp, "İsterim" diye fısıldadı.
Sırriye söze kanştı.
- O vakit bu iş Celal'e düşüyor. Sen onun
evinde kalıyorsun. Şimdi o. senin baban ye-
rınde. söz onun. Biz onu kandınnz.
Gerçekten de. açık ve ileri fıkirli Celal
Derviş'iiknaetmekzorolmadı.Zikri Efendi
etrafında yapılan tahkikat olumlu sonuçlar
verdi ve sonunda Mehmet Zekeriya. Celal
Derviş'in evine. öyle yemeğine davet edildi.
Sonraları eşı olacak olan Sabıha'yı ılk defa
görüyordu. beğenmişti.
Yemekten sonra. Atiye Hanım. müstak-
bel damada dönüp.
k4
Oğlum ben seninle hu-
susi konuşmak istiyorum", dedi ve onu bir
odaya çekti. Bu konuşmada. Atiye Hanım.
- Oğlum. sen benim kızımla evlenmek isti-
yorsun ama. biliyor musun ki o yemek pişir-
mesıni bilmez. eline iğne iplık almayı sev-
mez! deyince. genç adam şu yanıtı verdi:
- Valide Hanım. ben kendime hizmetçi ara-
mıyorum. havat arkadaşı anyorum.
- Övleşse oğlum. ben de kızımı sana veri-
yorum.
YARIN: istanbul isgal
altında
lerini bile görmekte güçlük çekiyorlard
nikler başta olmak üzere, tüm yanşmi
bir üzüntü kaplamıştı. En çok üzük
yanşmayı düzenleyen Cem Hakko'ydı
rulanna aldığı "Bu durumda yansma y
maz" yanıtına rağmen ka>ak hocalan
rekli zirveye çıkanyor ve kontrol ya
yordu. Ancak sonunda o da sise tesli
mak zorunda kaldı... "İlk öç kapınm \
mesi lazım, fakat yanşlarm başlayacaj
ktada ilk kap'.vı bile göremiyoruz. Bu
larda yanşniak mümkiin değil" diye a<
ma yapan Hakko, güvenlik nedeniyle \
lann iptal edildiğini bildiriyordu. Şans h
saat 14.00'ten sonra sis ortadan kalkıy
pınl pınl bir hava Uludağ'a hakim olı
du. Ancak yapılacak bir şey yoktu. Y
malar iptal edilmiş ve kayak pistindeki 1
lar, kronometreler, ağlar sökülüp toj
mıştı...
Yanşmalann iptal edilmesine üzüler
nşmacılan, Ajlan ve Mine ikilisi ile Fatü
koç akşam Büyük Otel'in lobisinde verd
ri konserde söyledikleri birbirinden %
şarkılarla teselü ettiler. Yanşmacılar b
sanatçıilecoştularvedansettiler. Uslan
yann yapılacak olan otomobil yanşı olc
halde; belki yann sıcacık bir güneş alünc
buzlu bir parkurda her şampiyonun dej
kullanış sülini aynı otomobilde izleme
nağı bulacaklardı!..
Bir sigara fınmasmın açık havada ger
leştirdiği "Kovboy Gecesi"nde düzenk
rodeo yanşması da büyük ilgi gördü.
deo'ya kaülan yanşmacılar, Beceren K;
nin önünde kurulan bir mekanik boğ;
üzerinde "en uzun süre" kalabilmek için
yük mücadele verdiler. Ancak çok hızh
nevralar yapan mekanik boğanın üzeri
bir dakikadan fazla durabilen olmadı.
Kayak yanşlan ertelendikten sonra gü
açınca, kayak pistlerini dolduranlar gör
lerince eğlendiler.
kanik boğa. üzerindeki yanşçıyı şişme rr
derin üzerine fırlatırken izleyenler heyeci
ve neşeli dakikalar yaşadılar.
Karadam'94'ün son günii gelip çatmı
herkes bir gün önceden hazırlanan ka;
pistine toplanmış. biraz sonra yanşaı
şampiyonlan izlemek için sabırsızlanıyor
Çekilen kura sıralamasına göre. 10 yanşr
cı piste çıkmaya başladı. Yanşın en şanshı
ilk yanşçılardı. Çünkü ilk dört >anşçıc
sonra pist, sıcağın ve kann sıkıştınlmam;
nın da etkısiyle bozulmuştu. Yanşmacı
bu yüzden beklenen hareketleri gerçekle
remediği gibi izleyenler de sıkılmaya baş
mjştı. Sadece izleyiciler değil. yanşçılar
sıkılmıştı. Hatta, Türkiye ralli şampiyc
Ali Deveci, bu sıkıntısını mikrofondan."
kez izleyenler otomobil yartşının böyle ol
ğunu sanmasınlar. Otomobil yanşı daha
yecanudır. Hava şartlan çok etkiliyor. I
çok yumusak, gereken hareketleri çıkaraı
yoruz" sözlenyle dile getiriyordu.
Beşinci olarak parkura çıkan İskenı
Atakan'ın son turda otomobille takla atn
sı herkesı heyecanlandırdı. Ancak sad'
camı kınlan otomobil kısa sürede yeti:
yardım ekibı tarafından düzeltildi ve y£
devam etti. Yanşmada takla atan tek I
Atakan değildi. Son yanşçı Ercan Kazas
otomobille takla atıyor ve otomobil ar
kullanılmayacak hale gelıyordu.
İlk tur tamamlanmış ve en iyi derecel
yapan ilk beş yanşçı. ikinci turda yanşrr
üzere belirlenmişti. Fakat yanş pistinin 1
zulması yanşçılann keyfıni iyice kaçırmı
Kullanılacak Lancia marka otomobi
meydana gelebilecek hasann, otomobili o
kullanan yanşçıya ödettirileceğinin açıkl;
ması da cabasıydı. Bunun üzerine. ikinci t
dan vazgeçildi ve ilk beşe giren yanşmacı
nn hepsi şampiyon ilan edildi: Serkan Ya
cı. Ethem Genım. Emre Yerlici, İsken(
Atakan ve
Nejat Avcı.
Böylece. bir Karadam Ka>ak Yanşm
daha geride kalmış oluyordu. Ama bu yı
Karadam eğlenceli geçmekle birlikte düzı
lenen yanşmalar. hava şartlanna yenik d
müştü...
I İstanbul
1(1913-1915)
Sabiha, İstanbul'da Celal ağabeyinin evi-
ne yerleşmişti. Ağabeyi okul arkadaşı Se-
niye'nin ablası Sırriye ile evlenmişti, küçük
bir de oğullan vardı: Etem. Celal Derviş, İs-
tanbul'da iyi bir avukat olarak kendine mev-
ki yapmıştı. Sabiha bu evde mutluydu. an-
cak Selanik'tekı dinamik hayatıru bulamı-
yor, ağabeyine yük olmak da onu üzüyordu.
O, İstanbul'a geldikten bir süre sonra Türki-
ye, Cihan Harbi'ne girmiş, bu da koşullan S İ Y A S I T A B L 0 ! . .