Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet78.TH.SAYI24983 S A N A T K Ü L T Ü R M A G A Z İ N T E L E V İ Z Y O N 2MMT1994ÇM$MIM
Indkbonculdadokunmuşbirtarih
ECE TEMELKURAN
ANKARA - Düş ve hurafe yüklü bir
antik haritadan yola çıkıp. 35 yıldır,
lcimseciklerden habersiz çalışan ftal-
yan arkeologlar, incik boncuk ve eski
heykellerden bir tarihi. Anadolu ve
Avnıpa halklanna sunuyorlar.
İtalyan araştırmacılar, uluslann ta-
rihlerindeki kesişme nokıalanru orta-
ya çıkararak evrensel kültürü oluştur-
ma yolunda önemli bir adım atıyorlar.
İtalyan Arkeoloji Kurulu'nun Ana-
dolu'da 35 yıldır sürdürdüğü. Hiera-
polis, Arslantepe, tasos ve Kyne kaa-
lannın sonuçlan, ttalyan Kültür He-
yeti aracılığıyla bir kitap haline getir-
di.
tki yanmadanın köprüsü
Anadolu ile Italya yanmadası
arasmdaki arkeolojik bağlantılann da
tartışıldığı yapıtta, kazı çabşma-
lannın yapıldığı ören yerlerine ilişkin
geniş bilgiler yer abyor.
ttalyan Arkeoloji Kurulu'nun Frig-
ya Hierapolisi'ndeki çabşmalan,
1957'de başladı. Daha sonra, sırasıyla
Iasos, Arslantepe ve Kine'de başlatı-
lan kazılar, Kültür Bakanlığı Arutlar
ve Müzeler Genel Müdürlüğü'nün
desteğiyle yüriitüldü.
Çahşmalar sırasında, bölgedeki
müzelerle de işbirliği yapan arkeolog-
lar, ören yerlerinin uluslararası arkeo-
loji alanı ilan edilip, bu ad altında ko-
runmasına da katkıda bulundular.
Türkçe ve İtalyanca
Bütün bu çahşmalann aynntılı ola-
rak anlatıldığı ve ören yerlerine ilişkin
bulgulann yer aldığı kitapsa, İtalyan-
ca ve Türkçe olarak basıldı. Kolayca
anlaşılması ve olabildiğjnce büyük bir
kitleye ulaşabilmesi için bilimsel te-
rimlerin fazla kullanılmadığı kitapta,
buluntulann fotoğraflan ve ören yer-
lerinden görüntülerde sunuluyor. De-
nizalünda yapılan kanlardan da fo-
toğraflann bulunduğu yapıtta, Türki-
ye'nin tarihi ve turistik merkezleri de
tanıtılıyor.
I,talyan Arkeoloji Kurulu'nun Anadolu'daki bazı ören
yerlerinde yaptığı çahşmalar, İtalyan Kültür Heyeti tarafından
kitap haline getirildi. Tüketerek yaşamanın reklamlannın yapıldığı
bugünlerde, antik şehir adlannın arasından başka türlü bir yaşamın
ürünleriyle birhkte Anadolu'nun görkemli tarihi çıkageÜyor.
Toros Sıradağlan'nın kuzeyinde
bulunan Malatya Ovası'nda, binlerce
yıl Suriye-Mezopoıamya ve Ortaana-
dolu- Kafkasya ile yoğun ilişkiler kur-
muş olan Arslantepe, ttal>an arkeo-
loglan tarafından 30 yıh aşkın süredir
inceleniyor.
Son 'Kalkolitik Çağ'dan Yeni Hitit
Çağı'na kadar kesintisiz süregelen ta-
bakalara rastlanan Arslantepe kazısı-
nda, Roma, Bizans ve tslam uygarlı-
klanna ilişkin kalıntılar da bulundu.
ttalyan araştırmacılar, ören yerindeki
kalıntılann böylesi bir zenginlik gös-
termesini, ovadaki su kaynaklanna
bağlıyorlar.
Arslantepe'nin, kentlerin doğuş sü-
recinde tarihsel bir anahtar rolü oy-
nadığmı belirten ttalyan arkeologlar,
Malatya Ovası'nın Yakındoğu'nun
devletleşme sürecindeki önemini ve
bunun, dönernin kültürel yapıtlannı
nasıl etkilediğini açıkbyorlar. 1932'-
den bu yana süren çalışmalann sonu-
cunda ortaya çıkan bir başka bulgu
ise, "Yeni Hitit Çağı'na ait alçak ka-
bartmalarda sıkca işlenen arslan figü-
rünün ve kazılarda ortaya çıkanlan
yüksek arslan heykellerinin Arslante-
pe'nin ismine kaynaklık ettiği.
Arslantepe kazılannda, yakın za-
man içinde yeni araştırmalara kay-
naklık edecek olan saptamalar da
yapıldı. ören yerinin batı kesiminde
şimdiye kadar sanılanın ötesinde, Ars-
lantepe'nin tarihinin çok daha eski
dönemlere dayandığına ilişkin bulgu-
lar var. Arslantepe hakkında kitapta
yer alan yazısında Marcella Frangjpa-
ne. sözü şöyle bitiriyor:
"tnatçı bir direnişle, aynı yerde ye-
niden yapıurus. birçok kentin katman-
lanmtş yıkıntıları içine kapanarak bin-
lerce yıl içinde gerçekleşen olaylar, ol-
gular, süreçler, Fırat'ın Mezopotanv
ya'ya, dağlarm da Anadolu'nun geri
kalan bölümüne bağlandığı ve Yakı-
ndoğu'nun en büyük uvgarlıklannm or-
tağı \ aptığı bu ülkenin tarihini temsil
ermekten başka, insan toplumlannın
kentkşmeye doğru aldığı uzun yolun
bir parçasını oluştururlar; O insan top-
lumlarıdır ki. işbirliği) le çatışma arası-
nda kalan değişmez di\ alekrikte, günü-
müzdeki karmaşık yaşamı kurdular."
Hierapolis (Pamukkale)
Kutsal kent Hierapolis, Anadolu'-
nun tannça&ı Kibele'ye sunulduktan
beri katman katman yaşadıklanyla,
ttalyan araşurmacılannın elinden ge-
çiyor 1957 yılından beri.
Pamukkale adıyla bildiğimiz Hie-
rapolis, ortaçağdan bu yana birçok
gezginin masalları ve söylenceleriyle
Avrupa'yı dolaştı, birçok insanı Ana-
dolu'ya çekü. Hierapolis'te yapılan
çalışmalann sonuçlannı aktaran Da-
ria De Bernardi Ferrero. çahşmalann
bundan sonraki aşaması için şu öneri-
yi yapıyor:
"Kazılar sırasımla günışığına çıka-
nlmış olan malzemenin küresel değer-
lendirmesj. kentin kendi para dolaşımı
iisrüne ilginç öğeler sağlayabilecek ve
nümizmatik (para bilimi) veriyi sikke-
nin geüş yeri bağlamı ışığında dikkate
alarak. bazı yerel sikke miktan için za-
mandizinscl nitelikte kesin bilgilerin
sağlanmasına katkıda bulımacaktır."
Ferrero'nun yaptığı saptama, Hie-
rapolis'in devletle olan bağlantısı göz
önüne abndığında, kazılann yapıldığı
dönemlere ilişkin önemli siyasi ve kül-
türel verilere işaret ediyor.
ttalyan Kültür Heyeti'nin hazır-
ladığı kitapta, tasos ve Kine'de ya-
pılan açıklama ve inceleme sonuçlan
da yer alıyor. 35 yıldır Anadolu top-
raklannda, sürdürülen sabırlı araştı-
rmalann bütün tarihini bu kitaptan iz-
leyebilirsiniz. Her şeyin yıpratıcı
hızına karşıhk geliştirilen dıngin bir
yaşama kuramıyla birlikte okunacak
kitapta, haritalara bakıp düş kurmayı
özleyenler için "gerekli ve zonınlu" gö-
rüntüler de var.
Çocukfeld
ölümlerinde azalma
ANKARA (ANKA) - Dünya ço-
cuklanıun sağlığını tehdit eden en
eski ve en yaygın hastahklar nede-
niyle ortaya çıkan ölümlerde azal-
ma görüldüğü bildirildi. 10 yıl önce-
sine göre daha az çocuk ölümlerine
yol açan hastalıklar arasında kıza-
mık, tetanos, ishal gibi hastalıklar
yer alıyor.
Birleşmiş Milletler Çocuklara
Yardım Fonu (UNICEF) çocuk
ölümlerine yol açan hastabklann
son 10 yıl içindeki seyrini gösteren
rakamlann sevindirici olduğunu
açıklarken, aşı ve basit tedavi yön-
temleriyle önlenebilen bulaşıcı has-
talıklann azaltılmasırun özelhkle ge-
lişmekte olan ülkelerdeki sağlık gös-
tergeleri açısından sevindirici ol-
duğunu belirtti.
UNICEF'in "1994 Dünya Çocuk-
lanıun Raporu"nda yer alan verilere
göre, 1983 yılında kızamıktan 2 mil-
yon 500 bin çocuk ölürken, 1992'de
bu sayı 1 milyon 100 bin'e indirildi.
Aynı yıllarda tetanosdan ölenlerin
sayısı da 1 milyon 100 binden 600
bine düşürüldü.
Uygulaması basıt ve ekonomik
koşullar ne olursa olsun her evde
uygulanabilecek bir tedavi yönte-
miyle iyileştirilebilen ishalde de an-
ne ve babalann eğitimi ile ölüm sayı-
sı son 10 yılda 4 milyondan 2 milyon
900 bine düşürülebildi.
Aşı ile önlenebilen hastahklar
arasında yer almasına karşın, ailele-
rin bilinçsizliği ya da sağbk hizmet-
lerinin ulaştınlamaması gibi neden-
lerle hala boğmaca hastalığından
ölenler olduğunu gösteren UNI-
CEF verileri, her şeye karşın hasta-
lıktan ölen çocuklann sayısında
azalma olduğuna dikkat çekiyor.
1983 yılında 700 bin çocuk bu hasta-
lık nedeniyle yaşamını yitirirken,
1992 yıhnda bu sayı 400 bin olarak
saptandı.
Dünya çocuklannın yüzde 80'ine
çocuk felci aşısının ulaştığı kaydedi-
len raporda, bu sayede de son 10 yıl
içinde çocuk felcinden ölenlerin sa-
yısının 400 binden 140 bine indirildi-
ği kaydedildi. Bu yüzyılın sonuna
kadar çocuk felci virüsünün tama-
men ortadan kaldınlabileceği ifade
edilen raporda, buna karşın kazanı-
lan bu başan nedeniyle aşılama ça-
hşmalannda bir gevşeme gözlendi-
ğine de işaret edildi. UNICEF. bu
nedenle bazı ülkelerde çocuk felci
aşılannın ulaştığı çocuk oranlannda
küçük de olsa düşüşler gözlendiğini
vurguladı.
Fazla kilolu çocuklar!
spor yaparken dikkat...
ANKARA (ANKA) - Anne-baba-
lann, fazla kilolu çocuklannı spora
gönderirken mutlaka bir doktora
danışmalan önerildi.
ABD'nin Miami Üniversitesi Ti-
po Fakültesi ile Çocuk Spor ve Tıp
Merkezi'nde gerçekleştirilen araştır-
malarda. fazla kilolu çocuklann ço-
ğunun sporda aktif olamamalanrun
nedenini. spor yaparken nefes alma-
da güçlük çekmeleri olabileceği be-
lirlendi.
Araşürma sırasında, astım belirti-
si göstermeyen şişman ve normal ço-
cuklar ayak değirmeni denilen bir
teste tabi tutularak çalışma öncesi ve
sonrası soluk alıp vermeleri izlendi.
Test sonucunda, fazla kilolu çocuk-
lann üçte ikisinin soluk yolunda
spazmlar gelişirken, normal kılolu
çocuklann yüzde 40'ında akciğer
fonksiyonlannın azaldığı görüldü.
Ancak, bunun fazla kilolu çocuk-
lardaki kadar ciddi olmadığı belir-
lendi.
Sporun neden olduğu bronz spaz-
mının belirtileri arasında hınltılı
soluma, nefes darlığı ve cabuk yo-
rulmanın yer aldığını kaydeden
araşurmacılar, anne babalann, ço-
cuklann soluk alma kapasitesi üze-
rine ağır sporun ne gibi etkileri oldu-
ğunu doktorlanna danışmalan öne-
risinde bulunuyorlar.
Sahil şeritlerindealetli
dalışyasaklandı
TEKİRDAĞ (AA) - Tekirdağ'ın
150 küometreye ulaşan sahil şeridin-
de, çok eski çağlara ait yerleşim
alanlan bulunduğu gerekçesiyle
bazı bölgelere dalış yasağı konuldu.
Tekirdağ İl Sahil Güvenlik Ko-
ordinasyon Kurulu'nun gerçekleş-
tirdiğı toplantıda, Tekirdağ Arkeo-
loji ve Etnografya Müzesi Müdürü
M. Akif Işıo, il sınırlan içerisindeki
sahillerin büyük bir bölümünde çok
eski uygarlıklara ait eserlerin bulun-
duğuna dikkati çekü.
M.Ö. 6. yüzyılda Maraıara Deni-
zi'nin kıyılannda kurulan koloni
kentlerde ticaretin gemilerle
yapddığına işaret eden Işın, şunlan
söyledi:
"Asırlar önce kurulan bu koloni-
lerde oturanlar, mallannı gemilerle
taşunışlardır. Tekirdağ'da bazı kent
sahülerindeki bu kolonilerin deniz
taşımacılığı yaptıklarına ilişkin
kalıntılar bulıuunaktadır. Bu bölge-
lere daüş yasağı konulması gerekli-
dir."
Daha sonra İl Güvenlik ve Ko-
ordinasyon Kurulu, Tekirdağ'ın
Marmara Ereğlisi ve Şarköy ilçeleri-
nin bir bölümündeki sahil şeridinde,
aynca Yeniçiftbk Aytepe, Karaevb
ve Gazioğlu köyleri ile Menekşe Ça-
tağı'nda, Gaziköy ve Kızılcaterzi
Feneri çevresinde dalma yasağı geti-
rildi.
Yetkililer, bu yerlerde aletb dalış
yapılamayacağını belirterek sahil-
lerde balık avlama sırasında ağlara
takılan anfora (çift kulplu testi) gibi
buluntulann Tekirdağ Müzesi'ne
tesbm edilmesini istediler.
Sigaraiçenlerde
'omuzkası
yırtılması'
NEW ORLEANS (AA) - Ameri-
kan Ortopedi Cerrahlan Akademi-
si'nin yıllık toplanüsında sunulan
bir bildiride, sigaranın bünyede ya-
ratüğı olumsuzJuklara bır yenisi
daha eklendi.
Dr. VVilliam Marlon, Akademi'ye
sunduğu çalışmasında, 'omuz yara-
lanmalan' sebebiyle ameüyat olan-
lardan. sigara içenlerin içmeyenlere
oranla daha az iyileşme şansına sa-
hip olduklannı kaydetti.
Aynı çabşmada, sigara içenlerin
iyileşme dönemlerinde de diğerleri-
ne göre daha çok ağn çektikleri be-
lirtiliyor. Dr. Marlon'un çabşması-
na göre. omuz bölgesinde, çeşitli ka-
zalarla meydana gelen kas yırtılma-
lan, sigara içenlerde neredeyse iki
kat daha fazla görülüyor.
Aynı araştırmaya göre, bu tip kası
yırtılan sigara tiryakileri. diğerlerine
göre daha çok acı çekerken, kas
hareketleri daha sırurb kalmaya
mahkum oluyor ve günlük işlerin
yapılmasındaki verimleri de sigara
içmeyenlere oranla düşük kabyor.
Çaykcora'mn Dcunh KöprüsüKaradeniz yöresine gidip de Of u görmeyen var mıdır? Of tan
biraz daha yukanlara çıktınız mıydı, Çaykara'ya vanrsınız.
Hoş, Çaykara'nın adı artık Uzungöl oldu ya... Çaykara. artık
tepelerin altında küçük bir yerleşim birimi olarak kahverdi.
Derelerin pek bol ve deli olduğu yörede, Türkiye'nin en ilginç
köprûsüyle karşılaşırsınız. Üstü damla, hani o bildiğimiz kire-
mitlerden yapılma damla kapanmış bir küçük köprüdür bu.
Beton merdivenleri tırmanıp da köprüye ayak basınca, ister
yazın en yakıcı güneşi. ister bardaktan boşanırcasına yağan yağ-
mur olsun. sizi etkilemez. Güneş batıncaya değin gölgeükte du-
rup bekleyemezsiniz ama. yağmur yağıyorsa şansınız var de-
mektir. Ne de olsa Karadeniz yağmuru, bir bastınr, bir geçiverir.
FOTOĞRAF: GARBİS ÖZATAY
Lösemi hastalığı çocuklarda 3-4 yaşlarında ortaya çıkıyor
İZMİR (AA> Son yıllann ürkü-
tücü hastabklanndan löseminin,
çocuklarda genellikle 3-4 yaşlan-
nda ortaya çıktığı bildirildi
Ege üniversitesi Tıp Fakültesi
Çocuk Sağlığı Anabilim Dalı öğre-
tim üyesi Prof. Dr. Güngör Nişli, lö-
seminin beyaz kan hücrelerinin
artışı nedeniyle diğer hücrelerin ya-
şam şansının azalması olduğunu
belirterek şunlan söyledi:
"Bu çocuklarda kırmızı kan
hücrelerinin yeterli düzeyde yapıla-
maması sonucu kansızlık ortaya
çıkar. Kanın damar dışına çıkmasını
engelleyen trombosit hücreleri ye-
terli oranda üretilemediğinden, deri-
de pire ısırığına benzer döküntüler
oluşur. Avnca artan beyaz hücreler.
lenf bezlerini tıkabasa doldurur ve
koltuk altında lenf yumruları biiyür.
Bu tür çocuklarda vücut mikroplara
karşı dirençli değildir. Lösemi, ge-
nellikle ateşli bir hastalık göriintüsü
ile ortaya çıkar."
Lösemi tedavisinin günümüzde
iyi ve yeterli düzeyde yapılabildiği-
ni kaydeden Prof. Nişli, sözlerini
şöyle sürdürdü:
"Günümüzde lösemi vakalarının
tedavi olanakları oldukça iyi ve ge-
lişmiş düzeyde. Hatta iyi bir tedavi
şeması ile bu tablo sıfır düzeyine ka-
dar indirilebiliyor. Ancak hastalık
sıfıra indirilse bile. ilaç tedav isi yine
uygulanmak zonında. Lösemi teda-
visi için kullanılan ilaçlar çok pahalı
ilaçlardır. Fakat bu hastalıkla ilgili
o kadar iyi gelişmeler var ki has-
talığın kesin tedavisinin bulunması
fazla uzak sayılmaz. Bunun için biz
ailelere direnebildikleri vere kadar
direnmelerini ve çocuklarının tedavi-
lerini sürdürmelerini tavsiye ediyo-
nız.
Çünkü tedavisine son verilen bir
çocuk, belirli bir süre sonra ölecek-
tir. Tedaviye devam edildiği sürede
kesin çözüm bulunma ihtimali de de-
vam edecektir. Böyle çocuklann
kurtulmaları için bir umut ışığı sü-
rekli var olacaktır."
Türk
dokumalan
ABD'de
IZMtR (AA) - Gıderek kaybolan
özgün Türk dokumalan. ABD'nin
Californıa kentındekı 7 sanat galeri-
sinde, bir ay boyunca sergılendi.
Dokuma sanatçısı ve Dokuzeylül
Üniversitesi Tekstil Bölümü Moda
Aksesuvar Tasanmı Bölüm Başkanı
Suhandan Özay Menderes, yaptığı açı-
klamada, 1972 yılından bu yana Türk
dokumalan üzenne çalıştığını ve şu
ana kadar 5 sergı açtığını belirtti.
Özgün dokuma ve düğümlü yaygı-
lann tanıtımı ve pazarlanması gerekti-
ğine işaret eden Özay. bu amaçla, her
yöreden dokuma çeşıdinin bulunduğu
sergının ve verdiği konferanslann
ABD'de ilgiyle izlendiğinı kaydetti.
Serginin, California kıyı şeridindeki
Los Gatos, Santa Cruz. tiburan. Ber-
keley, Oakland, Santa Fe ve San
Fransisco'daki ünlü "Folk arts
Crafts" galerisinde yer aldığını \oırgu-
layan Öza>. şöyle konuştu:
"ABD'de açtığım sergiler ve
vaptığun inceiemeierde, Türkive'de
unutulan geleneksel dokumalanmızın
bu ülkede bir endüstri haline geldiğini
gördüm. Özellikle bu işin merkczi ola-
rak tanınan California kıyı şeridinde
her türlü Türk dokumalaruıa rastla-
mak mümkün. Ancak, geleneksel sa-
natlanmızın çarpıtılmadan dünyaya
yansıtılmasını biz gerçekleşrirmeüyiz."
Özay, 8 esennde. su kabağı püskü-
lünden. metal ve plastığe kadar çok
zengm malzeme kullanıldığını, iplikle-
rin boyasında doğal bitkilerden fay-
dalandığını vurgulayarak. "Amacım,
tezgahı yeniden canlandırmak" dedi.
"Ne vazık ki Türkive'deki sanat ga-
lerileri. safılmadıgı gerekçesivle resim
dışındaki hiçbir sanatın sergilenmesine
izin vermivoriar. Bu nedenle ticari meta
haline gelmeyen geleneksel Türk el sa-
natları küçük bir kitle dışında tanınmH
vor ve ilgi görmüvor. Ovsa, Özgün do-
kumalanmız dünvada parmakla göste-
rilivor."
Köknar
ağaçlan
tehlıkede
ANTALYA (AA>- Toros Dağlan'-
na özgü bir ağaç türü olan ve bilimsel
olarak "abies cilicia" diy e adlandınlan
köknarlar. kaçak kesim nedeniyle teh-
like altında bulunuyor.
Antalya'nın Mana\gat \e Aksekı
ılçelen arasında. bin 635 metre >ük-
sekliğindekı Gülendağı'nın doruklan-
nda. kaçak olarak yapılan kesimlerin,
köknarlan tükenme noktasına getir-
diğı bildirildi.
Antalya Dağcılık İl Temsilciliği'nin
faaliyetleri kapsamında yöredeki dağ-
lara tırmanışlar düzenleyen Antalyalı
dağcılar. Toros köknannın. yalnızca
Türkiye'ye özgü bir ağaç türü olduğu-
nu kaydederek bu ağaçlann Akseki ile
Alanya-Gazipaşa arasındaki dağlar-
da yaygın bir biçimde bulunduklanm
söylediler.
Dağalar. son olarak Gülendağı'na
yaptıklan tırmanış sırasında. dağın
güney cephesindeki köknar ormanı-
nda. kaçak kesim ve budamalann yo-
ğun bir şekilde saptandığını kaydede-
rek yetkililerin buna karşı önlem al-
malannı istediler.
Köknar dalları keçilere
yediriliyor
Gülendağı'ndaki kaçak kesimlerin
birkaç yıldır sürdüğünü belirten
dağcılar, şöyle konuştular:
"Gülendağı'ndaki İink hattına giden
yol PTT tarafından açılmadan önce,
yamaçlardaki köknar ağaçlarına kim-
se bir şey yapamrvordu. Ancak devlet
tarafından açılan \olu fırsat bilen bazı
kişiler, kamyonlarla gelerek köknar-
lan kesmeye, dallarını budamaya baş-
ladılar. Amaçları hem odun sağlamak
hem de keçilere yedirmek. Çok lezzetli
ve dolgun iğne yaprakları. keçilerce bü-
yük bir iştahla yenen köknarlar, buda-
malar sonucu, gelişme gösteremiv or ve
kuruyor."
Dağalar, yetkilılenn. Gülendağı'-
run güney yamacındaki yolda dene-
timle
r
^aparak ağaç kesimine gıden
karrvonlara izin vermemesini istedi-