23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet78.TH.SAYI24983 S A N A T K Ü L T Ü R M A G A Z İ N T E L E V İ Z Y O N 2MMT1994ÇM$MIM Indkbonculdadokunmuşbirtarih ECE TEMELKURAN ANKARA - Düş ve hurafe yüklü bir antik haritadan yola çıkıp. 35 yıldır, lcimseciklerden habersiz çalışan ftal- yan arkeologlar, incik boncuk ve eski heykellerden bir tarihi. Anadolu ve Avnıpa halklanna sunuyorlar. İtalyan araştırmacılar, uluslann ta- rihlerindeki kesişme nokıalanru orta- ya çıkararak evrensel kültürü oluştur- ma yolunda önemli bir adım atıyorlar. İtalyan Arkeoloji Kurulu'nun Ana- dolu'da 35 yıldır sürdürdüğü. Hiera- polis, Arslantepe, tasos ve Kyne kaa- lannın sonuçlan, ttalyan Kültür He- yeti aracılığıyla bir kitap haline getir- di. tki yanmadanın köprüsü Anadolu ile Italya yanmadası arasmdaki arkeolojik bağlantılann da tartışıldığı yapıtta, kazı çabşma- lannın yapıldığı ören yerlerine ilişkin geniş bilgiler yer abyor. ttalyan Arkeoloji Kurulu'nun Frig- ya Hierapolisi'ndeki çabşmalan, 1957'de başladı. Daha sonra, sırasıyla Iasos, Arslantepe ve Kine'de başlatı- lan kazılar, Kültür Bakanlığı Arutlar ve Müzeler Genel Müdürlüğü'nün desteğiyle yüriitüldü. Çahşmalar sırasında, bölgedeki müzelerle de işbirliği yapan arkeolog- lar, ören yerlerinin uluslararası arkeo- loji alanı ilan edilip, bu ad altında ko- runmasına da katkıda bulundular. Türkçe ve İtalyanca Bütün bu çahşmalann aynntılı ola- rak anlatıldığı ve ören yerlerine ilişkin bulgulann yer aldığı kitapsa, İtalyan- ca ve Türkçe olarak basıldı. Kolayca anlaşılması ve olabildiğjnce büyük bir kitleye ulaşabilmesi için bilimsel te- rimlerin fazla kullanılmadığı kitapta, buluntulann fotoğraflan ve ören yer- lerinden görüntülerde sunuluyor. De- nizalünda yapılan kanlardan da fo- toğraflann bulunduğu yapıtta, Türki- ye'nin tarihi ve turistik merkezleri de tanıtılıyor. I,talyan Arkeoloji Kurulu'nun Anadolu'daki bazı ören yerlerinde yaptığı çahşmalar, İtalyan Kültür Heyeti tarafından kitap haline getirildi. Tüketerek yaşamanın reklamlannın yapıldığı bugünlerde, antik şehir adlannın arasından başka türlü bir yaşamın ürünleriyle birhkte Anadolu'nun görkemli tarihi çıkageÜyor. Toros Sıradağlan'nın kuzeyinde bulunan Malatya Ovası'nda, binlerce yıl Suriye-Mezopoıamya ve Ortaana- dolu- Kafkasya ile yoğun ilişkiler kur- muş olan Arslantepe, ttal>an arkeo- loglan tarafından 30 yıh aşkın süredir inceleniyor. Son 'Kalkolitik Çağ'dan Yeni Hitit Çağı'na kadar kesintisiz süregelen ta- bakalara rastlanan Arslantepe kazısı- nda, Roma, Bizans ve tslam uygarlı- klanna ilişkin kalıntılar da bulundu. ttalyan araştırmacılar, ören yerindeki kalıntılann böylesi bir zenginlik gös- termesini, ovadaki su kaynaklanna bağlıyorlar. Arslantepe'nin, kentlerin doğuş sü- recinde tarihsel bir anahtar rolü oy- nadığmı belirten ttalyan arkeologlar, Malatya Ovası'nın Yakındoğu'nun devletleşme sürecindeki önemini ve bunun, dönernin kültürel yapıtlannı nasıl etkilediğini açıkbyorlar. 1932'- den bu yana süren çalışmalann sonu- cunda ortaya çıkan bir başka bulgu ise, "Yeni Hitit Çağı'na ait alçak ka- bartmalarda sıkca işlenen arslan figü- rünün ve kazılarda ortaya çıkanlan yüksek arslan heykellerinin Arslante- pe'nin ismine kaynaklık ettiği. Arslantepe kazılannda, yakın za- man içinde yeni araştırmalara kay- naklık edecek olan saptamalar da yapıldı. ören yerinin batı kesiminde şimdiye kadar sanılanın ötesinde, Ars- lantepe'nin tarihinin çok daha eski dönemlere dayandığına ilişkin bulgu- lar var. Arslantepe hakkında kitapta yer alan yazısında Marcella Frangjpa- ne. sözü şöyle bitiriyor: "tnatçı bir direnişle, aynı yerde ye- niden yapıurus. birçok kentin katman- lanmtş yıkıntıları içine kapanarak bin- lerce yıl içinde gerçekleşen olaylar, ol- gular, süreçler, Fırat'ın Mezopotanv ya'ya, dağlarm da Anadolu'nun geri kalan bölümüne bağlandığı ve Yakı- ndoğu'nun en büyük uvgarlıklannm or- tağı \ aptığı bu ülkenin tarihini temsil ermekten başka, insan toplumlannın kentkşmeye doğru aldığı uzun yolun bir parçasını oluştururlar; O insan top- lumlarıdır ki. işbirliği) le çatışma arası- nda kalan değişmez di\ alekrikte, günü- müzdeki karmaşık yaşamı kurdular." Hierapolis (Pamukkale) Kutsal kent Hierapolis, Anadolu'- nun tannça&ı Kibele'ye sunulduktan beri katman katman yaşadıklanyla, ttalyan araşurmacılannın elinden ge- çiyor 1957 yılından beri. Pamukkale adıyla bildiğimiz Hie- rapolis, ortaçağdan bu yana birçok gezginin masalları ve söylenceleriyle Avrupa'yı dolaştı, birçok insanı Ana- dolu'ya çekü. Hierapolis'te yapılan çalışmalann sonuçlannı aktaran Da- ria De Bernardi Ferrero. çahşmalann bundan sonraki aşaması için şu öneri- yi yapıyor: "Kazılar sırasımla günışığına çıka- nlmış olan malzemenin küresel değer- lendirmesj. kentin kendi para dolaşımı iisrüne ilginç öğeler sağlayabilecek ve nümizmatik (para bilimi) veriyi sikke- nin geüş yeri bağlamı ışığında dikkate alarak. bazı yerel sikke miktan için za- mandizinscl nitelikte kesin bilgilerin sağlanmasına katkıda bulımacaktır." Ferrero'nun yaptığı saptama, Hie- rapolis'in devletle olan bağlantısı göz önüne abndığında, kazılann yapıldığı dönemlere ilişkin önemli siyasi ve kül- türel verilere işaret ediyor. ttalyan Kültür Heyeti'nin hazır- ladığı kitapta, tasos ve Kine'de ya- pılan açıklama ve inceleme sonuçlan da yer alıyor. 35 yıldır Anadolu top- raklannda, sürdürülen sabırlı araştı- rmalann bütün tarihini bu kitaptan iz- leyebilirsiniz. Her şeyin yıpratıcı hızına karşıhk geliştirilen dıngin bir yaşama kuramıyla birlikte okunacak kitapta, haritalara bakıp düş kurmayı özleyenler için "gerekli ve zonınlu" gö- rüntüler de var. Çocukfeld ölümlerinde azalma ANKARA (ANKA) - Dünya ço- cuklanıun sağlığını tehdit eden en eski ve en yaygın hastahklar nede- niyle ortaya çıkan ölümlerde azal- ma görüldüğü bildirildi. 10 yıl önce- sine göre daha az çocuk ölümlerine yol açan hastalıklar arasında kıza- mık, tetanos, ishal gibi hastalıklar yer alıyor. Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) çocuk ölümlerine yol açan hastabklann son 10 yıl içindeki seyrini gösteren rakamlann sevindirici olduğunu açıklarken, aşı ve basit tedavi yön- temleriyle önlenebilen bulaşıcı has- talıklann azaltılmasırun özelhkle ge- lişmekte olan ülkelerdeki sağlık gös- tergeleri açısından sevindirici ol- duğunu belirtti. UNICEF'in "1994 Dünya Çocuk- lanıun Raporu"nda yer alan verilere göre, 1983 yılında kızamıktan 2 mil- yon 500 bin çocuk ölürken, 1992'de bu sayı 1 milyon 100 bin'e indirildi. Aynı yıllarda tetanosdan ölenlerin sayısı da 1 milyon 100 binden 600 bine düşürüldü. Uygulaması basıt ve ekonomik koşullar ne olursa olsun her evde uygulanabilecek bir tedavi yönte- miyle iyileştirilebilen ishalde de an- ne ve babalann eğitimi ile ölüm sayı- sı son 10 yılda 4 milyondan 2 milyon 900 bine düşürülebildi. Aşı ile önlenebilen hastahklar arasında yer almasına karşın, ailele- rin bilinçsizliği ya da sağbk hizmet- lerinin ulaştınlamaması gibi neden- lerle hala boğmaca hastalığından ölenler olduğunu gösteren UNI- CEF verileri, her şeye karşın hasta- lıktan ölen çocuklann sayısında azalma olduğuna dikkat çekiyor. 1983 yılında 700 bin çocuk bu hasta- lık nedeniyle yaşamını yitirirken, 1992 yıhnda bu sayı 400 bin olarak saptandı. Dünya çocuklannın yüzde 80'ine çocuk felci aşısının ulaştığı kaydedi- len raporda, bu sayede de son 10 yıl içinde çocuk felcinden ölenlerin sa- yısının 400 binden 140 bine indirildi- ği kaydedildi. Bu yüzyılın sonuna kadar çocuk felci virüsünün tama- men ortadan kaldınlabileceği ifade edilen raporda, buna karşın kazanı- lan bu başan nedeniyle aşılama ça- hşmalannda bir gevşeme gözlendi- ğine de işaret edildi. UNICEF. bu nedenle bazı ülkelerde çocuk felci aşılannın ulaştığı çocuk oranlannda küçük de olsa düşüşler gözlendiğini vurguladı. Fazla kilolu çocuklar! spor yaparken dikkat... ANKARA (ANKA) - Anne-baba- lann, fazla kilolu çocuklannı spora gönderirken mutlaka bir doktora danışmalan önerildi. ABD'nin Miami Üniversitesi Ti- po Fakültesi ile Çocuk Spor ve Tıp Merkezi'nde gerçekleştirilen araştır- malarda. fazla kilolu çocuklann ço- ğunun sporda aktif olamamalanrun nedenini. spor yaparken nefes alma- da güçlük çekmeleri olabileceği be- lirlendi. Araşürma sırasında, astım belirti- si göstermeyen şişman ve normal ço- cuklar ayak değirmeni denilen bir teste tabi tutularak çalışma öncesi ve sonrası soluk alıp vermeleri izlendi. Test sonucunda, fazla kilolu çocuk- lann üçte ikisinin soluk yolunda spazmlar gelişirken, normal kılolu çocuklann yüzde 40'ında akciğer fonksiyonlannın azaldığı görüldü. Ancak, bunun fazla kilolu çocuk- lardaki kadar ciddi olmadığı belir- lendi. Sporun neden olduğu bronz spaz- mının belirtileri arasında hınltılı soluma, nefes darlığı ve cabuk yo- rulmanın yer aldığını kaydeden araşurmacılar, anne babalann, ço- cuklann soluk alma kapasitesi üze- rine ağır sporun ne gibi etkileri oldu- ğunu doktorlanna danışmalan öne- risinde bulunuyorlar. Sahil şeritlerindealetli dalışyasaklandı TEKİRDAĞ (AA) - Tekirdağ'ın 150 küometreye ulaşan sahil şeridin- de, çok eski çağlara ait yerleşim alanlan bulunduğu gerekçesiyle bazı bölgelere dalış yasağı konuldu. Tekirdağ İl Sahil Güvenlik Ko- ordinasyon Kurulu'nun gerçekleş- tirdiğı toplantıda, Tekirdağ Arkeo- loji ve Etnografya Müzesi Müdürü M. Akif Işıo, il sınırlan içerisindeki sahillerin büyük bir bölümünde çok eski uygarlıklara ait eserlerin bulun- duğuna dikkati çekü. M.Ö. 6. yüzyılda Maraıara Deni- zi'nin kıyılannda kurulan koloni kentlerde ticaretin gemilerle yapddığına işaret eden Işın, şunlan söyledi: "Asırlar önce kurulan bu koloni- lerde oturanlar, mallannı gemilerle taşunışlardır. Tekirdağ'da bazı kent sahülerindeki bu kolonilerin deniz taşımacılığı yaptıklarına ilişkin kalıntılar bulıuunaktadır. Bu bölge- lere daüş yasağı konulması gerekli- dir." Daha sonra İl Güvenlik ve Ko- ordinasyon Kurulu, Tekirdağ'ın Marmara Ereğlisi ve Şarköy ilçeleri- nin bir bölümündeki sahil şeridinde, aynca Yeniçiftbk Aytepe, Karaevb ve Gazioğlu köyleri ile Menekşe Ça- tağı'nda, Gaziköy ve Kızılcaterzi Feneri çevresinde dalma yasağı geti- rildi. Yetkililer, bu yerlerde aletb dalış yapılamayacağını belirterek sahil- lerde balık avlama sırasında ağlara takılan anfora (çift kulplu testi) gibi buluntulann Tekirdağ Müzesi'ne tesbm edilmesini istediler. Sigaraiçenlerde 'omuzkası yırtılması' NEW ORLEANS (AA) - Ameri- kan Ortopedi Cerrahlan Akademi- si'nin yıllık toplanüsında sunulan bir bildiride, sigaranın bünyede ya- ratüğı olumsuzJuklara bır yenisi daha eklendi. Dr. VVilliam Marlon, Akademi'ye sunduğu çalışmasında, 'omuz yara- lanmalan' sebebiyle ameüyat olan- lardan. sigara içenlerin içmeyenlere oranla daha az iyileşme şansına sa- hip olduklannı kaydetti. Aynı çabşmada, sigara içenlerin iyileşme dönemlerinde de diğerleri- ne göre daha çok ağn çektikleri be- lirtiliyor. Dr. Marlon'un çabşması- na göre. omuz bölgesinde, çeşitli ka- zalarla meydana gelen kas yırtılma- lan, sigara içenlerde neredeyse iki kat daha fazla görülüyor. Aynı araştırmaya göre, bu tip kası yırtılan sigara tiryakileri. diğerlerine göre daha çok acı çekerken, kas hareketleri daha sırurb kalmaya mahkum oluyor ve günlük işlerin yapılmasındaki verimleri de sigara içmeyenlere oranla düşük kabyor. Çaykcora'mn Dcunh KöprüsüKaradeniz yöresine gidip de Of u görmeyen var mıdır? Of tan biraz daha yukanlara çıktınız mıydı, Çaykara'ya vanrsınız. Hoş, Çaykara'nın adı artık Uzungöl oldu ya... Çaykara. artık tepelerin altında küçük bir yerleşim birimi olarak kahverdi. Derelerin pek bol ve deli olduğu yörede, Türkiye'nin en ilginç köprûsüyle karşılaşırsınız. Üstü damla, hani o bildiğimiz kire- mitlerden yapılma damla kapanmış bir küçük köprüdür bu. Beton merdivenleri tırmanıp da köprüye ayak basınca, ister yazın en yakıcı güneşi. ister bardaktan boşanırcasına yağan yağ- mur olsun. sizi etkilemez. Güneş batıncaya değin gölgeükte du- rup bekleyemezsiniz ama. yağmur yağıyorsa şansınız var de- mektir. Ne de olsa Karadeniz yağmuru, bir bastınr, bir geçiverir. FOTOĞRAF: GARBİS ÖZATAY Lösemi hastalığı çocuklarda 3-4 yaşlarında ortaya çıkıyor İZMİR (AA> Son yıllann ürkü- tücü hastabklanndan löseminin, çocuklarda genellikle 3-4 yaşlan- nda ortaya çıktığı bildirildi Ege üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı Anabilim Dalı öğre- tim üyesi Prof. Dr. Güngör Nişli, lö- seminin beyaz kan hücrelerinin artışı nedeniyle diğer hücrelerin ya- şam şansının azalması olduğunu belirterek şunlan söyledi: "Bu çocuklarda kırmızı kan hücrelerinin yeterli düzeyde yapıla- maması sonucu kansızlık ortaya çıkar. Kanın damar dışına çıkmasını engelleyen trombosit hücreleri ye- terli oranda üretilemediğinden, deri- de pire ısırığına benzer döküntüler oluşur. Avnca artan beyaz hücreler. lenf bezlerini tıkabasa doldurur ve koltuk altında lenf yumruları biiyür. Bu tür çocuklarda vücut mikroplara karşı dirençli değildir. Lösemi, ge- nellikle ateşli bir hastalık göriintüsü ile ortaya çıkar." Lösemi tedavisinin günümüzde iyi ve yeterli düzeyde yapılabildiği- ni kaydeden Prof. Nişli, sözlerini şöyle sürdürdü: "Günümüzde lösemi vakalarının tedavi olanakları oldukça iyi ve ge- lişmiş düzeyde. Hatta iyi bir tedavi şeması ile bu tablo sıfır düzeyine ka- dar indirilebiliyor. Ancak hastalık sıfıra indirilse bile. ilaç tedav isi yine uygulanmak zonında. Lösemi teda- visi için kullanılan ilaçlar çok pahalı ilaçlardır. Fakat bu hastalıkla ilgili o kadar iyi gelişmeler var ki has- talığın kesin tedavisinin bulunması fazla uzak sayılmaz. Bunun için biz ailelere direnebildikleri vere kadar direnmelerini ve çocuklarının tedavi- lerini sürdürmelerini tavsiye ediyo- nız. Çünkü tedavisine son verilen bir çocuk, belirli bir süre sonra ölecek- tir. Tedaviye devam edildiği sürede kesin çözüm bulunma ihtimali de de- vam edecektir. Böyle çocuklann kurtulmaları için bir umut ışığı sü- rekli var olacaktır." Türk dokumalan ABD'de IZMtR (AA) - Gıderek kaybolan özgün Türk dokumalan. ABD'nin Californıa kentındekı 7 sanat galeri- sinde, bir ay boyunca sergılendi. Dokuma sanatçısı ve Dokuzeylül Üniversitesi Tekstil Bölümü Moda Aksesuvar Tasanmı Bölüm Başkanı Suhandan Özay Menderes, yaptığı açı- klamada, 1972 yılından bu yana Türk dokumalan üzenne çalıştığını ve şu ana kadar 5 sergı açtığını belirtti. Özgün dokuma ve düğümlü yaygı- lann tanıtımı ve pazarlanması gerekti- ğine işaret eden Özay. bu amaçla, her yöreden dokuma çeşıdinin bulunduğu sergının ve verdiği konferanslann ABD'de ilgiyle izlendiğinı kaydetti. Serginin, California kıyı şeridindeki Los Gatos, Santa Cruz. tiburan. Ber- keley, Oakland, Santa Fe ve San Fransisco'daki ünlü "Folk arts Crafts" galerisinde yer aldığını \oırgu- layan Öza>. şöyle konuştu: "ABD'de açtığım sergiler ve vaptığun inceiemeierde, Türkive'de unutulan geleneksel dokumalanmızın bu ülkede bir endüstri haline geldiğini gördüm. Özellikle bu işin merkczi ola- rak tanınan California kıyı şeridinde her türlü Türk dokumalaruıa rastla- mak mümkün. Ancak, geleneksel sa- natlanmızın çarpıtılmadan dünyaya yansıtılmasını biz gerçekleşrirmeüyiz." Özay, 8 esennde. su kabağı püskü- lünden. metal ve plastığe kadar çok zengm malzeme kullanıldığını, iplikle- rin boyasında doğal bitkilerden fay- dalandığını vurgulayarak. "Amacım, tezgahı yeniden canlandırmak" dedi. "Ne vazık ki Türkive'deki sanat ga- lerileri. safılmadıgı gerekçesivle resim dışındaki hiçbir sanatın sergilenmesine izin vermivoriar. Bu nedenle ticari meta haline gelmeyen geleneksel Türk el sa- natları küçük bir kitle dışında tanınmH vor ve ilgi görmüvor. Ovsa, Özgün do- kumalanmız dünvada parmakla göste- rilivor." Köknar ağaçlan tehlıkede ANTALYA (AA>- Toros Dağlan'- na özgü bir ağaç türü olan ve bilimsel olarak "abies cilicia" diy e adlandınlan köknarlar. kaçak kesim nedeniyle teh- like altında bulunuyor. Antalya'nın Mana\gat \e Aksekı ılçelen arasında. bin 635 metre >ük- sekliğindekı Gülendağı'nın doruklan- nda. kaçak olarak yapılan kesimlerin, köknarlan tükenme noktasına getir- diğı bildirildi. Antalya Dağcılık İl Temsilciliği'nin faaliyetleri kapsamında yöredeki dağ- lara tırmanışlar düzenleyen Antalyalı dağcılar. Toros köknannın. yalnızca Türkiye'ye özgü bir ağaç türü olduğu- nu kaydederek bu ağaçlann Akseki ile Alanya-Gazipaşa arasındaki dağlar- da yaygın bir biçimde bulunduklanm söylediler. Dağalar. son olarak Gülendağı'na yaptıklan tırmanış sırasında. dağın güney cephesindeki köknar ormanı- nda. kaçak kesim ve budamalann yo- ğun bir şekilde saptandığını kaydede- rek yetkililerin buna karşı önlem al- malannı istediler. Köknar dalları keçilere yediriliyor Gülendağı'ndaki kaçak kesimlerin birkaç yıldır sürdüğünü belirten dağcılar, şöyle konuştular: "Gülendağı'ndaki İink hattına giden yol PTT tarafından açılmadan önce, yamaçlardaki köknar ağaçlarına kim- se bir şey yapamrvordu. Ancak devlet tarafından açılan \olu fırsat bilen bazı kişiler, kamyonlarla gelerek köknar- lan kesmeye, dallarını budamaya baş- ladılar. Amaçları hem odun sağlamak hem de keçilere yedirmek. Çok lezzetli ve dolgun iğne yaprakları. keçilerce bü- yük bir iştahla yenen köknarlar, buda- malar sonucu, gelişme gösteremiv or ve kuruyor." Dağalar, yetkilılenn. Gülendağı'- run güney yamacındaki yolda dene- timle r ^aparak ağaç kesimine gıden karrvonlara izin vermemesini istedi-
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle