Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
17 MART1994 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
DUNYADAN
Insan denizlerimezarlaştirıyorTanmda verimi arttırmak için kullanılan gübre denize ulaştığında balıklan yok ediyor; sanayi
geliştikçe bu kesimin zehirli atıklan artıyor, bu da denizleri insanlariçin yararlanılamazhale getiriyor
-mr nsanoğlu hep uzayın
I derinliklerinden gelecek felaketin
-*- korkusu içinde. Dünyanın her
yerinden, hatta uzaya gönderilen
araçlardan o boşlukta kaynaşan
meteoritler, göktaşlan, karadelikler
yakından izleniyor; hareketleri
üzerine hesaplaryapılarak dünyamıza
çarpıp çarpmayacaklan belirlenmeye
çalışılıyor. Binlerceyıl önce yerküreye
toslarruş bir meteoritin yarattığı
kıyameün hikayeleri son zamanlarda
daha sık yinelenir oldu. Böyle bir yol
kesişmesini teknolojik olanaklarla
dünv anın uzağında önlemenin yollan
aranıyor. Hatta bu konuda etkili
önlemlerin hazırlanmakta
olduğundan bile söz ediliyor...
Tiim bunlar için "İyi ediliyor",
"Elbette kıyameti önlemenin bir yolu
buJunnialıdır" diye düşünülebilir.
Ancak bir de insanoğlunun kendi
elleriyle hem de aklıru kullanarak
haarladığı kıyamet için ne denir?
Denizlerin kirlenmesi. bugün arük
uzaydan gelecek olan, çevremizde
oluşturmaya çalıştığımız kıyametin
hızla gelişmekte oiduğunu gösteriyor.
Şu anda küremizin dörtte üçünü
oluşturan denizlerin, temizliğini
koruyan kesimi kalmamışdurumda.
Nehirler. denizlere ulaştıklan kıyılara
yığınla zehirli madde taşıyor. Bu
maddeleroralardayoğunlaştıkça,
enginlere doğru yaygınlaşıyor.
Giderek de ters yönlerden gelen kirli
madde akımlan. okyanuslann
ortalanna kadar ulaşıp birleşiyor.
Bunlann aktığı yollarda ve
birleştikleri noktalarda da denizdeki
canlılann bir yandan yok olup nesilleri
tükenirken, öbür yandan da yaşarrunı
hâlâ sürdürebilenler besin olarak
yendiklerinde insanJar için tehlike
yaratıyor.
Dünya nüfusu beş milyardan yukan
doğru hızla ilerliyor. Nüfus arttıkça
beslenme olanaklannın zenginleşmesi
gerekiyor. Bunun için de tanmda ve
besin sanayiinde verimin arttınlması
koşul olarak ortaya çıkıyor. Ancak bu
koşulun atıklan denizleri, oradaki
canlılar için yaşanmaz hale getiriyor.
Hatta o kadarla da kalmıyor, o kirli
sularda serintemek isteyecek insanlar
için yaşamsal tehlike yaratıyor.
Bir süre önce Kuzey Denizi'nde kıyısı
olan sekiz Avrupa üjkesinden
-Fransa, Hollanda. İngiltere,
Almanya, Norveç, İsveç, Danimarka.
Belçika- toplanan su örneklerinin
incelenmesi, Kuzey Denizi'nin
balıklar için yaşanmaz, insanlar için
kullanılamaz hale gelmek üzere
oiduğunu gösterdi. Örneklerin içerdiği
zehirlilik üzerine, balıklar üzerinde
yapılan incelemeler ve balıkçılarla
sürdürûlen göriis,meler, bahklann
görünüş olarak da özellikle iç organlar
bakımından çok değişikliğe
ugradığını, yenmez hale geldiğıni
gösteriyor. Aynca bu yenmez
balıklann aşın derecede avlanması.
denizi, içindecanhlann bulunmadığı
kirli bir su haline getiriyor.
Kıyılannı kendileri için de denizdeki
canlı varbklar için de zehirleyici hale
getiren sekiz ülkenin dışişleri
bakanlan önümüzdeki ay bir araya
gelerek çeşitli sanayi atıklannın Kuzey
Denizi'nedökülmesini, tanmda
üretim artışı için kullanılan çeşitli
gübre kahnülanrun akarsularla denize
sürüklenmesinin önlenmesi çarelerini
araştıracaklar.
Bir araya gelecek olan bakanlann,
Kuzey Denizi için ne gibi önlemler
üzerinde görüş birliğine varacaklan şu
anda belli değil elbet. Ama belli olan
bir şey var: Kendi ülkelerinin kıyılannı
kollamak için önlem araştınrken
başka ülkelerin kıyılan hatırlanna
gelecek mi acaba? Örneğin
Karadeniz'in Türkiye'yeyakm
kıyılanna bırakılan zehirli madde
içerikli sanayi atıklan gibi. Örneğin
Ege DenizTnin. Akdeniz'in, benzer ve
başka biçimlerde kirletilmesi gibi...
Seyfettin Turan
Afgaıüstan mayın tarlasınadömlii
Mayın temizleme çalışmalan sürerken, kimse, toprağın yeniden mayınlanmayacağının güvencesini veremiyor
Mücahitkr. sa\aşın başladığı günkrde Salang tepeJerine çıkar, Kabfl'den gdetflecek bir tehlike karşsnda her an tetikte
bekJerdi. Nedensiz yere devam eden iç savaş, hemenşimdi bitse bfle, ülkeuzun yıflar yaraJannı saramayacak.
B
undan iki yıl önce Afganis-
tan'ın harap haldeki başkenti
Kabil'den kuzeye, Cebelü's-
Saray'ın ve Salang'ın ötesine doğru
bir yolculuk yaptığmızda, yıkıntılar
içinde, terkedilmiş köyler görürdü-
nüz. Yalnızca askeri üsler ayak-
taydı.
Şimdi, taşlardan yeni örülmüşdu-
varlara, evlerin tepesine yeni yerleş-
tirilmiş çatılara ve içleri boş ya da
plastikle kaplı bile olsa, yeni pencere
pervazlanna rastlayabibrsiniz.
Köyler bu gelişmeyi büyük ölçü-
de, Kraliyet Deniz Kuvvetleri'nin
Cebelü's-Saray'daki üssünde çab-
şan Tira Porter ve Afgan ekiplerinin
ülkenin en stratejik yolunda gerçek-
leştirdikleri mayın temizleme çalış-
malanna borçlu.
Köylerin içinden geçen >olun bir
yanında. topraktaki mayınlan te-
mizleme işini üstlenen bir İngiliz
yardım kuruluşunun üç üyesi için
dikilmiş anıt yer alıyor. Tim Goggs,
Julian Gregson ve Şah Muhammed.
1992 yıhnda, mayın temizlemek için
kullandıklan araç bir bubi tuzağına
çarpıp alev alınca, hayatlannı kay-
betmişlerdi.
Salang'ın güneyindeki köylerdey-
se çatışmalar hâla tüm hızıyla sürii-
yor. Salang tünelinin hemen biti-
minde bekleyen hükümet birlikleri,
ilerideki çatışmalar yüzünden daha
öteye geçmenize izin vermiyor.
Yardım örgütünün, Afganistan'
ın İsmailiye aanbğın kalesi sayılan
Pol-i Homri'de de bir üssü var.
Mücahitlerin komünist rejime
karşı savaş verdiği 13 yıl boyunca,
İsmaililer, hayli güç kazanmışlardı.
Ancak öyle görünüyor ki. yönetim-
deki Naseri ailesinin, hükümet
karşıtı güçleri desteklemeye karar
vermesi, vahim bir hata>dı. Pol-i
Homri birkaç gün önce bomba-
landı.
Çatışmalar. Salang yolunu bir
hafta süreyle tıkayınca, Porter'm,
mayın tarama donanımını Pol-i
Homri'ye getirme umutlan da silik-
leşü.
Porter. "Mayın temizleme işj çok
sıkıcı. ama bir o kadar da tehlikelidir.
Bu yüzden, 110 dereceye varan yaz
sıcaİdannda bile dikkatinizi hiç csir-
gememeniz gerekir" diyor ve ekli-
yor: "Ancak işin en zor yanı, silahlı
birliklerie anlaşarak yerel topiuluk-
larla bağlantı kurmaktır. Onları ta-
rafsız olduğunuza kesinlikle ikna et-
meniz gerekir."
Bu yardım örgütü dışında, mayın
temizleme işini, Avrupa Bırliği ve
Birleşmiş Milletler'den aldıklan pa-
ralarla Afgan birlikler yürütüyor.
Geçen yıl. 29 kilometrekarelik bir
alan temizlendi. Ancak toprakta ha-
la çok sayıda mayın var.
Porter. "Bu şekilde çalışmaya de-
vam edersek, 3-5 yıl içinde pek çok
köyde, oormal yaşama gecilmesini
sağla\ abiliriz. Ama to'prağın >cniden
mayınlanmayacağuun gihencesini
veremeyiz" diyor.
Raymond VVhitaker
The Independent
Ingiliz böbrek hastalarmın
umut kapısı: Hindistan
• Organ bulmamn giderek zorlaştığı İngiltere'de, beş
bin böbrek hastası ameliyat için beklerken, özel
hastanelerde nakil ameüyatlan genellikJe Türklerden
saün ahnan böbreklerle gerçekleştiriliyor.
B
öbrek hastası İngilizler,
böbrek nakli ameliyatı
için Hindistan'a gidi-
yor. Hindistan'da yoksul kesi-
min gelir sağlamak amacıyla
böbreğini satması, terminal
safhadaki böbrek hastalannı
bu yasadışı yola itiyor. Diğer
taraftan. İngiliz sağhk sistemi-
nin böbrek nakli gereken has-
talara, sağlıkb böbrek bulma
konusunda. yetersiz kalması
karşısında İngilizlerin bu yön-
teme başvurduğu belirtiliyor.
Arabulucular, yasadışı yol-
lardan böbrek hastalanna ula-
şıp, Hindistan yolculuğunu,
vericiyi, 12 bin sterlin tutann-
daki ameliyaün yapılacağı
hastaneyi ayarbyor. Bombay
ve Madras gibi kentlerin arka
sokaklannda yaşayan vericiler
200 sterlin için yaşamlannı
tehlikeye atıyor.
İngiliz doktorlar, Hindis-
tan'da ameliyat olduktan son-
ra İngiltere'ye dönen hastala-
nn bakımını üstlenmek zorun-
da kahyorlar. Böbrek reddi
olasıhğını azaltmak için verilen
pahalh ilaçlar ve ameliyat son-
rası bakım işlemleri, doktorla-
nn übbi ahlak kurallannı sor-
gulamalanna yol açıyor. İngi-
liz doktorlar. pahalı ameliyat
sonrası bakımının ülke ekono-
misine ağır bir yük bindirdiği
konusunda birleşiyor.
Son on yıldır zengin Arap
şeyhlerinin ve Avrupablann iz-
lediğj yolu takip eden İngiliz-
ler, uluslararası organ kaçakcı-
lan için yeni bir pazar.
Hindistan'da yapılan ameli-
yatlar sırasında genel temizlik
kurallanna uyulmadığı. verici
böbreğinin AIDSv sanlık veya
cüzamlı olabileceği olasıbkla-
nna karşın, hastalann ame-
liyat sonrası durumunun son
derece sağhklı olduğu belirtili-
yor.
Hastalar ameliyat için Hin-
distan'da üç hafta kalıypr,
ameliyat sonrası bakımlan İn-
giliz hastanelerinde yapıhyor.
Böbrek ticaretini ayarlayan-
lara İngiltere'de "böbrek sim-
san" deniiiyor. 28 yaşındaki
bir böbrek hastası kadın, böb-
rek nakli için bir yıldan fazla
sıra beklediğini, sonunda böb-
rek simsarlanna başvurduğu-
nu, Hindistan'da yapılacak iş-
lemin kendisine 12 bin sterline
mal olacağmın söylendiğini
kaydediyor. Bu parayı ödeye-
cek durumda olmadığı ve Hin-
distan'da yapılacak bir ameli-
yata güvenmediği için öneriyi
reddediyor.
Ne var ki, başkalannın bu
yola başvurmalanru makul
karşılıyor. Bekleyecek zamanı
olmayan terminal safhadaki
hastalann Hindistan'a gitme-
lerini yanlış bulmuyor.
Doİctor Maurice Jacksoo,
İngiltere'de yayınlanan tıp der-
gisi Lancet'te çıkan bir yazısın-
da konuya ilişkin görüşlerini
şöyle belirtiyor:"Hastalanmı-
zın ucağa binip Hindistan'a ya
da başka ülkelere gitmesini en-
gelkyemeyiz. Ne var ki, ameli-
yat sonrası bakım için bize gd-
diklerinde, İngiliz yasalannın
çiğnenmesinde araç olarak kul-
lamkngım kaygısına kapılryo-
rum."
Dünyanın öbür ucunda ise
başka insanlar da bu ticaretin
izlerini taşıyor. Hindistan'ın
Mardas kentinin gecekondu
mahallelerinde yaşayan pek
çok kişinin böbrek bölgesinde
ameb'yat izi görülüyor.
İngiltere'de böbrek nakli
için şu anda 5 bin hasta sıra
bekliyor. Her yıl bu rakama
yüzlercesi ilave oluyor. Hasta-
lann pek çoğu sıra beklerken
ölüyor. Diğer taraftan İngil-
tere'de organ bulmak giderek
güçleşiyor.
Trafık kazalanndaki azal-
ma en büyük organ kaynağını
kurutuyor. İngiltere'de organ
satışı beş yıl önce yasaklandı.
Buna karşın, bazı doktorlar
özel hastanelerde genellikle
Türklerin sattığı böbreklerle
riakil ameüyatlan yapıyor.
LoisRogers
TbeSundayTimes
Uzmanlar bir başbakanın, bütün gücü elinde toplama hevesini biryana
bırakıp, çevresinde bir danışmanlar ağı oluşturması gerektiğini düşünüyor.
ngiltere'de muhafazakar önderlikle
ilgili yorumlar, çok önemb bir noktayı
gözden kaçınyor. Sorun. birilerinin bu
işi Major'dan daha iyi yürütüp yürüteme-
yeceği değil. Asıl soru şu: İngiltere'nin nasıl
bir başbakana ihtiyacı var?
İngiltere, birsüredirönderliğin başansız-
bğını tartışıyor. Konu, Nigel Lawson ve
Robert Armstrong tarafmdan verilen Çağ-
daş İngiltere Semineri'nde ele abndı.
Lord Lavvson seminerdeki konuşmasını
şu sözcüklerle tamambyordu: "Başbakan
aslında sanıldığı kadar güclü değildir."
Lawson'a göre, başbakanın bir bakanlığın
karannı önlemesi söz konusu olamazken,
omurgasız bir bakan, başbakanın kendi
alaruna girmesini genellikle önleyebiliyor.
Hem Lord Lawson hem de Lord Armst-
rong, bakanın istifa tehdidinin önemb bir
sınav olduğu görüşünde birleşiyor. İstifa
etmek genelde bakanlann işine yaramasa
da. kabineden aynlmak. başbakanı zayıf-
latıyor. Kabine üyeleriyle başbakan arası-
nda bir uçurumun acıldığı ve 1979'un or-
tak hedefleriyle uyumlu çalışma ortamınm
tarihe kanşüğı Thatcber döneminin kar-
gaşasından sonra, Major, başbakan olarak
farkb bir tarz benimsedi. Bütün bakanlann
sözlerinin dikkatle dinlendiğinin güvence-
sini verdi. Bosna'ya asker gönderilmesi
gibi konular. ilgili kabine komitelerinin el-
lerine teslim edildi.
Yine de. rahatlıkla söylenebibr ki, kabi-
ne de pürüzler bitmiyor. Yalnızca ekono-
mide değil, yasamada da hatalar yapıldı.
Bakanlar, tek bir kabinenin üyeleriymişçe-
sine kolektif bir çalışma sergileyemiyor da.
kendi başlanna haraket ediyor.
Hatalar mekanizmanın kendisinden mi.
yoksa üretilen siyasetlerden mi kaynakla-
nıyor? Lavvson'a göre. başbakan daha
küçük bir"kabinede" stratejileri tartışarak.
iktidan paylaşmaya biraz daha hevesb ol-
saydı bu hatalara düşülmezdi.
Gereksinim duyulan şey daha güçlü bir
önderbk değil. Hükümet, görev süresinin
uzunluğundan kaynaklanan bir yetke
erozyonu geçiriyor. Bunun çözümü güç.
Ne ki, Armstrong'un, Lady Thatcher'ın
kabine arkadaşlannın desteğini elde tut-
mak için gerekli çabayı göstermediğı yollu
uyanlanna kulak asmazsa, Major'un sonu
pek hayırlı olmayacak.
The Independent
ingiltere, başbakanını anyor
Beriusconi, kamuoyu yoklamalarmda önde geüyor.
Italyanlann,
seçimden hiçbir
beklentisiyok
• Ülkede 27 martta düzenlenecek seçimlerden
halkın fazlaca bir beklentisi yok. Çünkü, seçim
reformuna karşın. siyasette şimdiye dek ne
şeffaflık sağlanabildi, ne de dürüstlük.
G
eçen yıl, İtalya'da-
ki seçim yasalannın
değişmesi için başanb
bir kampanya yürüten siyaset-
çiler. pek çok vaatte bulun-
muşlardı. Eski nispi temsil sis-
teminin korkunç karmaşıkbğı
yerine daha çok. İngiltere'de
kullanılmakta olan seçim siste-
mine yakın bir sistemin seçim-
lere şeffaflık kazandıracağı,
seçmenlere daha net seçenekler
sağlayacağı ve hatta daha ıs-
tikrarlı ve daha meşru hükü-
metlerin ortaya çıkmasına
yardımcı olacağı iddia edili-
yordu.
Seçmenler, geçen nisan ayı-
nda yapılan bir referandumda
büyük bir çoğunlukla tüm
bunlan istediklerini açıkça bel-
li etmelerine karşın bugünlerde
büyük bir hayal kınklığına uğ-
ramışa benzıyorlar.
27 mart tarihinde yapılacak
seçimler için sürdürûlen kam-
panya ne şeffaflık ne de açıkbk
sağladı.
Seçmenlerin önüne sunulan
seçenekler, tüm İtalyan siyaset
tarihi boyunca olduğu gibi
yine son derece belırsiz. Seçim-
lerin sonuçlan da yine İtalyan-
lann son 45 yıldır fazlasıyla
alıştıklanndan farkb olmaya-
cağa benziyor: Koca bir karga-
şa.
Bu kargaşa. Batı Avrupa'
nın öteki önde gelen ülkelerine
kıyasla daha ağır siyasi zorluk-
lar ve ekonomik sıkıntılarla
karşı karşıya gelecek yeni hü-
kümetin işini daha da zorlaştı-
racak.
Seçim sisteminde gerçekleş-
tirilecek reform, Hıristiyan De-
mokrat Partisi idaresi altında-
ki çürük eski düzenin çöküşü-
nün ardından İtalyan politi-
kasının başına sanlan çeşit çe-
şit belaya dev a olmaya yetme-
yecektı.
O sistemde. merkez tarafı-
ndan bebrlenen listelerde yer
alan siyasetçiler. oy satın ab-
yorlardı ve bunun sonucunda
aynı partilerden ve yüzlerden
oluşan hükümetler birbirini iz-
liyordu.
Seçim reformu sözüm ona,
oy pastasından bir dibm kap-
mak için kapışan küçük parti-
lerin sayısını azaltarak ve daha
büyük siyasal gruplaşmalann
oluşumunu teşvik ederek yeni
bir düzenin kurulmasını hı-
zlandıracaktı.
Ancak işler pek umulduğu
gibi omıadı. Seçim >asasının
kapsadığı şartlardan biri saye-
sinde küçük partiler hâlâ ayak-
ta ve birbirlerinden bağımsız
kimliklerine sıkıca sanlmakta
inat ediyorlar.
Soldaki, sağdaki ve merkez-
deki partiler, dar bölgelerdeki
oylanru çoğaltmak amaayla
ittifak oluşturmuş durumda-
lar. Ancak siyasi sloganlar dü-
zeyinde birleşmiş olan üyeleri
önemb politik konular ve kişi-
sel çatışmalar söz konusu ol-
duğunda bölünmüşlüklerini
korumaya devam ediyorlar.
Solda oluşturulan İlerici İtti-
fağın kapsamındaki aynbklar
öyle ki, ittifağın lideri Achille
Occhetto zamanının büyük bir
kısmını partisinin programıru
açıklamaktan çok. bazı parti
üyelerinin verdiği aşınya ka-
çan yorumlan reddetmekle ge-
çiriyor.
Sağda ise medya imparatoru
Silvio Berlusconi'nin başmda
bulunduğu Forza İtalia hare-
keti, yapılan kamuoyu anket-
lerinde başı çekiyor.
Ancak bunun nedeni daha
çok, aralanndaki bölünmeleri
Berlusconi'nin kişiliği üzerinde
odaklanan bir kampanyanın
ardında gizlemeyi başarabil-
melerinden kaynaklanıyor.
Bucada da ciddi siyasal tartı-
şmalann eksikliği göze carpı-
yor.
Seçmenlerin akıllannın kan-
şmasına ya da yeni bir seçim
reformu için geribmin artması-
na şaşmamak gerek. Seçmen-
ler, seçim sahnesinde tanıdı-
klan hiçbir şey bulamıyorlar
(hemen hemen tüm partiler
kendilerinden geçmişte yaşa-
nanlardan koparmak amacıy-
la adlannı değiştirdiler. Baa-
lan da daha da küçük parçala-
ra bölündüler). Bu yetmezmiş
gibi belli bir sisteme uymayan
bu seçimlerde üç ayn oy pusu-
lasını doldurmalan isteniyor
onlardan.
İtalya'nın en acil gereksini-
mi, dünyanın en büyük beşinci
endüstriyel gücü olarak statü-
süne uyabilecek ve ekonomik
sorunlanyla başa çıkabilecek
istikrarb bir hükümet. Ancak
şu anki seçim kampanyası oy
sandıklanndan böyle bir hü-
kümetin çıkmasını sağlayabi-
lecek bir politik sisteme daha
ne kadar uzak oiduğunu göste-
riyor.
Andrew Gowers
Financial Times
CIA'de yeniden yapılanma
telaşı hüküm sürüyor
C 1A Başkanı
James Wo-
olsey Ame-
rikan Haberalma
Örgütü'nün işleyi-
şine düzenlemeier
getirileceğini bebrt-
ti. Bu karann. ge-
çen şubat ayında
ilk önce Sovyetler
Birbği'ne, daha
sonra Rusya'ya bil-
gi sattığı ortaya cı-
kanlan iki tarafh
ajan Aldrich Ames
olayından sonra
alındığı belirtiliyor.
Senatonun habe-
ralma komisyonu
tarafından düzenlenen gizli oturuma katılan NVoolsey üç aşa-
malı bir planın uygulanmasının gündemde oiduğunu belirtti.
Bu plana göre ilk aşamada haberalma politikasının tümüyle
yeniden düzenlenmesi yer alıyor. İkinci aşamada yapılacak
olan hasar tespitinden sonra. üçüncü aşamada CIA Genel
Müfettişi Fred Hitz'in bağımsız soruşturması bulunuyor.
NVoolsey bu sorunun küçümsenemeyecek kadar önemli ve
ciddi olduğuna dikkat çekükten sonra en kısa sürede bunun
düzenlenmesi gerektiğini belirtti.
LeMonde