07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet İnıtiyaz sahibi: Berin Nadi Genel Yayın Yönetmenı: Özgen Acar • Genel Yav m Koordinatönr Hikmet Çetinkaya 9 Genel Yavın Danışmam: Ortıan Erinç • Yazı^len Müdürlen. • Görsel Yönetmen: Ali Acar #Dış Haberler: Er- gun Balcı • Ekonomı: Abdurrahman Yıldırım • Istıhbarat: Yalçın Çakır • Yurt Haberleri: Mehmet Ankara Temsilcısı Vlustafa Balbay •Haber Müdürü Doğan Akın AtatürkBul- \anNoi25. Kat 4. Bakanlıklar-AnkaraTel 4195020(7 Hal).Telex 42344. Fax: 44195027 •İzmır Temsılcısı Serdar Kızık. H.Zıva Bl\. 1352 S.2 3 Tel:4411220 Müessese Miıdürü Erol Erkut #Koordınatör Ahmet Korulsan • Muhaset* Büfefit Yener 0 İdare Hüsevin Gürer • Işletme önder Çetik İbrahim YUdız, Dinç Tayanç (Sorumlu).» Haber Saraç • Makaleler: Saıni Karaören • Spor: Abdül- Telex: 52359. Fax. 4419117 »AdanaTemsilcısı. Çetin YiğeooğluİnönüCd. 119 S. •Bılgı-Işlem. Nail tnal «Bılgısayar Sıstem: Merkezi Müdürü: Hakan Kara kadir Yiicelman t Düzeltme. Abduliah Yazıcı No: 1 Kar 1, Tel- 3522550-3522601-3522492. Tdex. 62155. Fax: 3522570 Mürüvet ÇUer •Reklam: Reha Işıtman Vaiunlavaa rt Sasan: Yenı Gün Haber Ajana. Basın \e Yaj mcılık A Ş TükocağıCad 39 41 Cağaloğlu343341si PK 246İslanbulTgl 10 212)5l2O5O5COhaı)Telex : : : » . F J \ |iı : i : 17MART1994 İmsak:4.41 Güneş: 6 06 Öğle: 12.2tt İkindi: 15.39 Akşanr 18.19 Yatsı: 19.38 16 Mart katliamına ppotesto • İstanbul Haber Şervisi -16 Mart 1978 yılında İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi'nden toplu halde çıkarken. ülkücülerin bombah ve silahlı saldınsı sonucunda hayatını kaybeden 7 öğrenci anıldı. Birleşik Sosyalist Alternatif, Sosyalist Birlik Partisi(SBP) İstanbul Büyükşehir Belediyesi başkan adayı Arslan Başer Kafaoğlu, Zeytinburnu Belediyesi başkan adayı Mustafa Bilgiç. Eminönü Belediyesi başkan adayı Bülent Uyguner, Bakırköy Belediyesi başkan adayı Saffet Uygur ve bir grup öğrenci. dün Eczacılık Fakültesi'nin önüne gelerek katliamda hayatını kaybeden Hatice Özen. Çemil Sönmez. Ahmet Turan Önen. Abduliah Şimşek. Abduliah İlkiz. Hamit Akıl ve Murat Kurt adlı öğrenciler anısma 7 adet karanfil bırakülar. Arslan Başer Kafaoğlu , "Bu davayı sonuna kadar sürdüreceğimize ant içerim" dedı. Doğu Akdeniz '94 Tatbikatı • ANKARA (AA) - Deniz Kuvvetleri Komutanbğı'nın 1994yıhplanh tatbikatlanndan "Doğu-Akdeniz94 Tatbikatı" bugün başlıvor. Tatbikat. Ege ve Doğu Akdeniz'in uluslararası sulannda yapılacak. Tatbikata, Türk Deniz ve Hava Kuvvetleri'ninyanı sıra ABD, Fransa, Hollanda ve İtalya Deniz Kuvvetleri'ne ait gemi ve deniz karakol uçaklan katılacak. Halepçe katliamı kınandı • DİYARBAKIR (Cumhuriyet)-SHPnin Diyarbakır Anakent ve üç belde başkan adaylan yaptıklan ortak açıklamada, 1988 yılında yaşanan Halepçe katliamını kınadılar. Adaylar yaptıklan açıklamada şöyle dediler: "Bu anlamlı günde kirli, haksız savaşlara bir kez daha 'hayır' diyor; banş ve demokrasi çabalanna herkesi omuz vermeye çağınyoruz." 'Kadınve Sorunlan' • Kültür Servisi - Ankara Mülkiyehler Birliei yann saat 16.30'da"Kadınve' Sorunlan" başlıklı bir panel düzenliyor. Selma Acuner, Erendüz Atasü. Yıldız Ecevit veAylaKutlu'nun konuşmacı olarak katılacaklan panel, Vakıflar Bankası Genel Müdürlüğü toplantı salonunda yapılacak. (Atatürk Bulv. no: 207 Kavaklıdere Ankara) Ahmet Yesevi Vakfı kuraldu •I ANKARA (AA) - Büyük Türk mutasa\"vıfı Hoca Ahmet Yesevi'nin fıkirlerini. eserlenni ve hatırasını yaşatmak, yiiceltmek ve gelecek nesillere aktarmak amacıyla bir vakıf kuruldu. Merkezi Ankara'daki "Ahmet Yesevi VakfVnın kuruluşuna ilişkin Vakıflar Genel Müdürlüğü ilanı dünkü Resmi Gazete'de yayımlandı. Vakıf, Hoca Ahmet Yasevi'nin fıkirlerinde yerini bulan milli kültür anlayışı çerçevesinde Türk cumhuriyetleri ve topIulukJannı birleştirmek yönünde de çalışmalar yapacak. Avitamini yetersizliği • İSTA.NBLL (ANKA) - A vitamini yetersizliği, gelişmekte olan ülkelerde her yıl 250 bin çocuğun kör kalmasına yol açıyor. UNICEFin-Ulûslann Gelişimi" adlı raporuna göre dünyadaki çocuklann yaklaşık üçte biri A vitamini alımınm yetersiz kaldığı yörelerde yaşıyor. GazeteciöliimüııdeTürkiye6. sırada Gazetedleri Koruma Komitesi raporuna göre, 1993'te görevi başında öldürülen 56 gazeteciden 4'ü Türk Dış Haberler Servisi-1993 yıhdaga- >er \enlirken 37 Türk aydınınm şeri- I , =3~] v a ' d a De v 'et Başkanı Boris Yeitsi . ı • «ı ! • - - . • ! • ı . r- ı — ı ı - " » i " > - - t - ı ı - ı jm ^ik^ik mm m a « _ : m— a> m • KK , K . _ . K a navocaı/i rAcnptm^ci ıi7Pnnp r*t Dış Haberler Servisi -1993 yılı da ga- zetelerin sansürlendiği. gazetecilerin öldürüldüğü ya da gözaltına abnarak baskı gördükleri bir yıl olarak geçtı. Dünyada 56 gazetecinin öldürüldüğü 1993 yıbnda, Türkiye'de dört gazeteci görevi başındayken öldürüldü. Türki- ye, geçen yıl da basın özgürlüğünün ol- madığı ülkeler arasındaki yerini koru- du. Merkezi New York'ta olan Ga- zetecileri Koruma Komitesi'nın (CPJ) 1993 yılı raporunda geçen yıl içinde 56 gazetecinin görevleri başında öldürül- düğüne yer venldi. Gazeteci ölümünün yüksek olduğu ülkeler arasında Bosna- Hersek. Cezayir ve Tacikistan bırinci sırada yer alırİcen Rus> a'da geçen ekim ayında çıkan çatışmalarada 8 gazetecı- nin öldürüldüğü belirtildi. Türkiye'de geçen yıl da basırun bü- yük bir baskı altında çalıştığı belirtilen CPJ raporunda. Türkiye'de basına uy- gulanan baskıda hala Kürt sorununun önemlı bir yer tuttuğuna dikkat çekilir- ken son yıllarda büyük bir artış göste- ren şeriatçı-laik çatışmasına da yer ve- rildı. Raporda. Sıvas katliamına genış yer \enlirken 37 Türk aydınınm şeri- atçılar tarafından öldürüldüğü bildıril- dı. Sıvas katlıamında asıl hedefın, Şey- tan Ayetlen tartışmaiinı yazan olduğu Aydınkk'ta başlatan ve dünyada san- sasyonlara >ol açmış kıtabı basacağını açıklayan Aziz Nesin'in olduğu belirti- lırken Cumhunvet yazan, araştırmacı gazeteci Lğur Mumcu'nun da aşın din- aler tarafından öldürüldüğüne değinıl- dı. Mumcu'nun arabasına bındiğı bır sırada. arabaya konulan bombanın patlaması sonucu olay yerinde öldüğû bebnildi. PkK nın engeli Raporda. Türkiye'de geçen yıllara oranla farklı düşüncelere sahip İcesim- lerin yayınlan basabildikleri, ancak hükümetın onlan susturmak için şımdi farklı yöntemler geliştirdiğine değinil- di. Raporda aynca PKK'nın Türk ga- zetelennın Güneydoğu'da dağıülma- sını ve Türk gazetecilerin de bölgede çalışmalannı yasakladığı belirtılirken bazı sol dergılerin ıse hem devlet hem 1993 yılında basının basına gelenlerden örnekler Hasan Tepe: Özgür Halk'ın eskı genel yayın yönetme- ni. Antiterör yasasını ihlal etmekten 2 yıl hapis, 14 bin dolar da para cezasıpa çarptırıldı. Haydar Demir: Ozgîir Halk dergisinin sahibi. Anti- törer Yasasfnı ihlal etmekten 14 bin S para cezasına çarptınldı. Sedat Karakaş: Azadi'nin eski yazı işleri müdürü. 3.5 >il hapis ile 42 bin $ para cezasına çarpıtınldı. Zana Sezen: Azadi'nin genel yayın vönetmenı, Yayı- mlanan makaleleri nedeniyle hapiste. Emeğin Bayrağı: (Haftalık sol gazete) Geçen yıl yayı- mlanan 21 sayısından 18'ı toplatıldı. Sava yazı işleri mü- dürlerinın 500 yıl hapis. 125 bin S da para cezasına çarptınlmalannı istiyor. Yücel Özdemır: Gerçek'in eski genel yayın yönetmeni. 80 bin S para ile 8 yıl 11 ayda hapis cezasına çarptınldı. Kemal Tekın Sürek: Gerçek'in eski sahibi. Geçen yıl sonuçlanan davada 94 bin $ para cezasına çarptınldı. Aydınlık: Toplatılan 31 sayının 13'ü Şcytan Ayetleri'ni yayımlamaya başladıklan için toplatıldı. Özgür Gündem: (Kürt yanlısı günlük gazete) Yaaişleri müdürlenne 246 aava açıldı. Davalann çoğunluğu Devlet Güvenlık Mahkemelenne görülürken. Antiterör Yasası'nı ihlal etmekten acılan davada vargılanan insan sayısı 73'e ulaştı. Bunlardan 41'ı bölücü propaganda yapmaktan suç- lu bulundu. Yaşar Ka\a: Gazete sahibi 170 bin S para cezasına çarptınldı. Davut Karadağ: Eski yazı işleri müdürü. 2 yıl 3 ay hapis, 8 bin S para cezasına çarptınldı. Uğur Mumcu: Cumhunyet yazan, araştırmacı gazeteci. 24 ocakta Ankara'da arabasına konulan bombanın patla- ması sonucu öldürüldü. 31 martta bütün özel radyo ve televizyonlar kapatıldı. 8 temmuzda parlamentoda alınan karar uyannca yayınlan- na tekrar başladılar. de İslami kesımlerin hedefı haline gel- dıklenneyer venldi. CPJ raporunda. 1992 yılında öldü- rülen 9 gazeteci gibi geçen yıl öldürülen 4 gazetecinin de kimler tarafından öl- dürüldüğünün hala bilinmediği. açılan soruşturmalann devam ettıği belirtildi CPJ raporuna göre. etnik çatışmalar nedeniyle öldürülen gazeteci sayısının en yüksek olduğu Bosna-Hersek'te 1993 yılında 9 gazeteci öldürüldü. Ra- porda. ıkı yildır süren savaşın hala bit- memesı nedeniyle gazetecilerin hayat- lannın hala tehlıkede olduğu belirtildi. Raporda. geçen ekim ayında Rus- ya'da Devlet Başkanı Boris Yeitsiıı'in anayasayı feshetmesi üzerine çıkan çatışmalarda görevienni yapmaya çab- şan 8 gazetecinin öldüğü, bu sayının ise ülke tarihınde şimdiye kadarki en yük- sek rakam olduğu bildirildi. Raporda. en fazla gazetecinin öl- dürüldüğü ülkelerden biri olan Taci- kistan ile Cezayir'de ise dini çatışma- nın ön planda olduğu, Tacikıstan'da dinci kesimler ile komünist hükümet arasında çıkan çatışmada toplam 15 gazetecinin öldüğü, ancak ll'ınin halen neden öldürüldüğünün bibnmediği be- brtilerek Tacikistan'da öldürülen 11 gazetecinin neden öldürüldüğünün araştınldığı kaydedildi. CPJ raporunda, Cezayir'de ise bu yıl içinde 9 gazetecinin öldürüldüğü belir- tilerek İslami şiddetin giderek tırman- masına dikkat çekildi. Öte yandan, 1993 yılında Somab'de 5, Angola'da 3. Kolombiya'da 4, Kongo'da 1, El Sal- vador'da 1. Gürcistan'da 3. Hondu- ras'da 1. Hindistan'da 2, Lübnan'da 1, Litvanya 1, Peru'da 1, Fibpınler'de 1, Rvvanda'da 1. Güney Afrika'da 1 ve ABD'de ise 1 gazeteci öldürüldü. ürkiye'de sağ partiler, yağmayı oya çevirmek için kaçak yapılara gözyumdular; kimi "sol" çevreler ise "sefaletin örgütlenmesi" için gecekondulaşmaya bel bağladılar. Kaçakyapı Geçmişte y aşanan bu man/ara pek hoş değil, ancak kaçak yapıları affetmek de sorunu çözmü) or. sağın'oy' araa, solun 'kitie' tabanı "Benim yoksul vatandaşımın, dişin- den tımağından arttırarak >aptırdığı kaçak konutlar için imar affı çıkarta- cağız..." 1 Kasım 1992'dekı bazı belediyelen içeren "yerel secimler öncesinde". dö- nemin Ulaştırma Bakanı Yaşar Topçu, Istanbul'da katıldığı bir toplantıda halka yine aynı "müjdeyi" veriyordu. Her zaman "oy deposu" olarak görülen yoksul vatandaşın "dişinden tırnağı- ndan" arttırarak yaptığı kaçak konut- lar, yani gecekondular, bannma konu- sunda devletin kuramadığı "sosyal adaletin". doğrudan "halk tarafından" sağlanmasının ürünlenydıler. O ne- denle bunlan affetmek. topluma karşı bir "vicdan borcunun"da yerine getiril- mesıdemektı.. Aslında. bu "toplumsal söylem". özellikle 197O'lı yıllardakı "sol sö.vlem" içinde de oldukça yaygın ve " etkilh- di." Örneğın. yine 1977'deki. Mülkiye- liler Birliği'nin düzenlediği "Büyük Kent Belediyeleri ve Sorunlan" konulu sempozyumda. "De»Tİmci Belediveler Derneği" adına bir bildin sunan Der- nek Genel Sekreteri Sahir Kocak şun- lan söylüyordu: "- Kuş bile, hay\an bile evini kendisi yapar, fakat Türkiye'de insan evini ya- parsa bu iş suctur. Gecekondu, genel sis- temin çözmesi gereken konut sorununa, bu sorunla karşı karşıva kalan yoksul sınıfın bulduğu bir çözümdür. Bu İilkede vaşama hakkı olan her vatandaşın en doğal hakkıdır..." (Sempozyum Bildiri- leri kitabı, s.166) Bugünlerde de, özellikle yeni bir ye- rel seçim öncesinde yine "patlama" gösteren kaçak yapılaşmayla ilgili tartışmalar içerisinde. gecekondular için aynı "sol söylemin" taraftar bula bildiği hala gözlenıyor. Örneğin, son villarda yaşanan olayın artık bir "ban- nma sorunu" değil. gecekondu olgusu- na sığınılarak. "kent vağmasr* olduğu- nu savunan Mimarlar Odası, haftalık Express dergisinin 20 Şubat 1994 tarih- li savısında oldukça sert bir dille eleşti- riliyor. Oda'yı "sol gösterip sağ »ııran yeni sağ akımın" başını çekmekle suç- İayan^ve "yargüayan" E.\press yazar- lan. Ümraniye'deki gecekondu semtle- rinde süren "sefaleti" belgeleyerek tartışmayı yine "elli yılın genel söyiemi" ile smırlandınyorlar. Ünlü "1 Mayıs" Mahallesı'nın muhtan Sabri Koçyiğit'- in şu sözlerinı benimseyerek ve "yeter- U" sayarak: '"- Gecekondu yapan insanlar, ger- çekten insanüstii fedakarlıklar göste- rerek insanlık dışı vaşama kosuUaruıa razı olmak pahasına gecekondu vapa- biliyor (...) Devlet. Türkiye'de konut so- nınunu çözmediğj sürece, gecekondu yapmak en meşru haktır..." Aslında. "zor durumda kalan" va- tandaşlann. kendı sorunlannı kendi- lennin çözmelenni: ve bunun giderek yavgın bir "imar durumu" haline gel- mesinı "doğal" ya da "meşru bir hak" Osmanlılar döneminde gecekondu, kacak insaat ve sahli yağması sorunlan* 3. Ahmet'ten, istanbul Kadısı, Yeniçeri Ağası, Binaemini, Şehremini ve Hassa Mimarbaşıya ferman: 'Surlardakiyapılan yıkın, yoksa azarlanırsınız' ORHAN ERİNÇ Büyük şehirler sürekli bır gelişme gösterirler. Dertler \e sorunlar bu ilerlemeye göre ya zamanla çözüm- lenir ya da yerlerinı yenılerine bıra- kır. Halen dünyanın 40 önemlı met- ropolünden biri olarak kabul edilen İstanbul ise bu yönden ayn bir özel- lik taşımaktadır. Çünkü her geçen yıl biraz daha modern hüviyete bü- rünmüş. fakat dert ve sorunlan hiç değişmemiştir. Şimdiye kadar yapılan araştırma- lara göre et. ekmek. yol. su. pahalı- lık gibi sorunlann asırlardan beri sürüp gittiği bilinmektedir. Başba- kanlık Arşivi'nde bulunan üç yeni belge ise özellikle İkinci Dünya Sa- vaşı'ndan sonra ortaya çıktığı ve önde gelen sorunlar arasma girdıği sanılan gecekondu. kaçak inşaat, kanalizasyon, kamuya ait arazinin halka kapatılması gibi konulann ıki buçuk asırlık bir geçmışe sahip ol- duğunu ortaya koymaktadır. Bugün resmi istatistikler üzerinde yapılan bir inceleme İstanbul'dakı gecekondulann. bütün binalann yüzde 40"ını, sakinlerinin ise nüfu- sun yüzde 45'ini teşkil ettiğini orta- ya koymaktadır. Başbakanlık Arşiv Genel Müdürlüğü'nde bulunan 130 sayılı Mühimme Defterinin 379"- uncu sahifesinde kayıtlı Şaban 1134 (Haziran 1722) tari'hli fermanda 3. Ahmet şöyle demektedir: "İstanbul Kadısı'na ve Yeniçeri Ağası'na ve Binaemini ve Şehremini ve Hassa Mimarbaşrv a hüküm ki: Bütün kaleler ve özellikle saltanat merkezi ve hilafet şehn olan 'Allah bütün afetlerden konısun' İstanbul suru üzerinde bına yapmak ve ağaç dikmek eskiden beri yasak olduğundan başka. mezkûtsur sal- tanat merkezi ve hila- fet ülkesının çevresıni örttüğünden. üzerin- de bina ve ağaç bu- lunması. muhtelif ülke v e köşelerden ge- len Hıristivan memle- ketler elçilennın ve halkının küçük gör- me. alay ve devlet adamlanmı avıpla- malanna sebep olur bir kötü durum oldu- ğundan, çeşitli fer- manlanmla yasak olunmuşken kısa bir süreden beri. seferle- rin devamından do- layı bazı kimseler fırsat bulup ver yer binalar ve barakalar y apmış ve diğerleri de birbinnı görerek artmış olup Ahı- rkapfdan Yedikule'- ve kadar. sur üzerin- de baraka. oturacak ver ve kafesler koyup ve bağçe ve ot kurut- ma verleri yapıp ve meyveli ve me>"vesiz ağaçlar dikip ve nice- leri dahi mecralannı eskiden yapılan bu işe aynlan özel büvük mecralara akı- tmak ve bağlamak kendilenne bü- yük masraf olacak düşüncesi ile ve kalenın yıkılmasına sebep olacak- lannı akıllanna getınnediklerinden. kale duvarlannın dıledıklen yennde delikler açıp mecralannı akıtmalan ile çirkefleri esas kaleye sızıp kalenin bazı bölümlerinin yer yer yıkılması- na. bazı bölümlerinin de yıkılmak üzere hale gelmesine sebep olmalan ile bu durumun önlenmesi ve surun tamınvebundan sonra. bugüneka- darkı kötü durumu meydane getı- ren yakışıksız işlerden korunması. devîetimin önemlı ışlerinden ve saltanat namusumun gerektırdiklerınden ol- duğundan. siz kı yu- kanda belirtilen kişiîer- siniz, açıklanan mahal- lere vanp. yukanda yazılı olduğu üzere. es- kiden ben oturulan ev- lerden mada. kale duvan üzennde meyda- na getırilen barakalar. oturacak yerler vc ka- fesler ve bağçe ve ot ku- rutma yerleri ve ağaç- lann hepsını yıktınp. bozdurup. söktürerek ve ana mecradan baş- ka. sonradan kale du- vannda açtıklan delik- leri dahi gizlice ve ko- laylıkla açılmayacak şekilde gereğı gıbı ört- türüp kapattırarak bır tekinin bile şimdi oldu- ğu gibi kalmasına hıç- bir şekilde izin vermek- ten kaçınınız. Bundan bövle ehliyetli adamlar tayinı ile kontrolü ka- rarlaşünlmış olup şöyle ki; bundan sonra Ariır- kapı'dan Yedikule'ye kadar sur üzerinde ih- das olunan binalar ve ağaçlar ve diğerleri. sahiplennin ko- runması için yıktınlmayacak ve söktürülmeyecek ve yahut sonra- dan açılmış mecralardan biri ka- paülmayıp olduğu gibi bırakılacak olursa azarlanırsınız. Ve bundan sonra araştırma uzun sürmez dü- şüncesiyle, ferman-ı hümavunumda yusaklanan durumlardan birinin yenıden mevdana geldığı duyulacak ve öğrenılecek olur ise zaman geçi- rilmeden çok şıddetli ceza ile sahıp- lerinin cezası verileceği ve binasının y ıkılacağı ve arsasına dev letçe el ko- nulacağı kesınlıkle kararlaştınlmış olduğunu da sahıplenne güzelce ılan ederek duyurmanız ve bu mühim emirden aynlmaya asla nza ve mü- samaha göstermemeniz hususunda ulu emnm çıkmıştır. Buyurdum ki... Evasıt-ı Şaban 1134 (Haziran 1733)" L tanılacak durum Halen hemen herkesın. turizm konusunun her ortaya atılışında söylediği "Suriarın üzerine yapılan ev İer > e dikilen ağaçlar şehrin yüz ka- rasıdır. Gelen turistlere ayıp oluyor" şeklindeki sözlerin de asırlarca önce ve belki de ilk defa 3. Ahmet tarafın- dan söy lenildığini ay nı belgeden öğ- reniyoruz. Yine bugün Istanbul'u baştan aşağıv a kaplayan bir kat mo- dası bulunduğu herkes tarafından bilıniyor. Bazı kimseler. şehrin muhtelif yerlerindeki ahşap köşkle- rin sahiplerine başvurarak arsalan- na apartman yapmayı ve kendileri- ne de istedikleri kadar kat vermeyi teklıf ediyorlar. Eski köşkler yıkılıyor. yerlerine yüksek apart- manlar kuruluyor. İşte bu modanın İstanbul'da ilk görüldüğü tarih de 1 7 19 v ılına kadar uzanıyor. *Belselerle Türk Tarihi Dergisi. Temmıız 1968 Sürecek olarak gören anlayış, ülkemizde artık salt gecekondu olayında da gözlenmi- yor. Türkiye, giderek. bannma soru- nunun ötesinde. "konut ticareti" ve hatta "sanayi sektöriinde" bile yatı- nmcılann yasadışı ve "nıhsatsK" yapı- laşmayı yeğledikleri; dahası bu tutu- mun da bir "hak" olarak kabul edile- bildiği, açık bir "yağma ve talan" süre- cini yaşıyor. Demirerin yorumu Örneğin, 3 Eylül 1992 tarihinde Lü- leburgaz'daki Eczacıbaşı flaç Tesisle- ri'ni hizmete açan dönemin Başbakanı Süleyman Demirel, törenden önce. yö- redeki 59 fabrikadan 49'unun "nıh- satsız" olduğu ve o nedenle kurdelasını kestiği tesisin "yasalara da saygüı" inşa edıldiğıkendisinebildınldığınde."övgü- lerini" şu yönde dıle getırmıştı: "- Devlet bu vatınmlara engel ol- mamalı. Demek ki 49 fabrikamız dev- letin gereksiz formaliteierini aşmav ı ba- şarmıslar, kalkınma varışına katıl- mışlar. Bundan ders almalıvız..." Bu anlayışı. gecekondulara da yansı- tacak olursak. hiç kuşkusuz üpkı fabri- katörler gibi, voksul halkın da "gerek- siz formaliteleri" aşmayı başardıklannı ve "ruhsat engeiini aşarak" konut yap- ma "yanşına" katıldıklannı söylemek olası. Ne var ki. ister fabrika olsun, is- terse de milyarlık bir vılla ya da ilkel yaşam koşullan taşıyan bır gecekondu olsun. "ruhsat" denilen belgenin ne ol- duğunu, neyi amaçladığını ve neye ya- radığını tartışmadan, bunlann kaçak olarak yapılmalannın getirdiği "kent- sel ve toplumsal çöküntüvü" de görebil- mek. değerlendirebilmek pek olası de- il 'Ruhsatlı* olmak sorunu "Ruhsat" sözcüğünün Türkçe kar- şıbğı 'izin" demek. Ruhsatsız yapı, imar mevzuatına göre gerekli izinler alınmadan inşa edilen bina anlamına geliyor. Bu tür yapılar ise elbette ki ön- celiİcle 'izin verüemeyecek" yerlerde ya da konumlarda inşa ediliyor. Kimi yapılaşmaya neden izin veril- miyor; ya da hangi tür yapılar "ruh- saıa" bağlanabiliyor? Asbnda, bu so- runun yanıtı, tmar Yasası'nın "amaç" maddesinde özetlenmiş durumda. 3.5.1985 tarihinde yürürlüğe giren 3194 sayilı yasanın 1. maddesi şöyle: "Bu kanun, yerleşme yerleri ile, bu yerlerdeki yapılaşmaların; plan, fen, sağlık ve çevTe şartlanna uygun tesek- külünü sağlamak amacıyla düzenlen- miştir." Görüldüğü gibi. bir yapının "yasal" olması demek. yani İmar Yasası'nın kurallan içerisinde 'İzin alınarak" yapılmış olması demek. sıradan bır "ruhsat formalitesinin" ötesinde. çok daha geniş ve önemli anlamlar içeriyor. Kısa açıklamalarla irdelemeye calı- şabm: Birincisi: Bir yapıya izin verilebilmesi için, bulunduğu arsanın. "imar piamna göre" bellı bir inşaat hakkını taşıması gerekiyor. İmar planlannda ise bu haklar. öncelikle "kamu yaran" ve "kentin, bölgenin genel çıkarlan" göze- tilerek saptanıyor. Dolayısıyla. bir pla- na dayanılarak ruhsat alan her yapı, aynı anda "toplumsal haklara" da bellı oranda "saygüı" bir imar koşuluyla inşa edilmiş sayılıyor. Buna karşın. bir plana dayanmayan ya da "planda imar yasağı getirilen" bir alanda inşa edilen her yapı ıse. ruhsatsız olmasının ötesin- de. yine toplumun. kentin ve cevrenin genel çıkarlannı "çiğneyen" bir nıtelik ta^rnış oluyor. Ikincisi; yine bir yapıya inşaat ızni verilebilmesi için. "fen ve sağlık şart- lanna uygun" projelerinın düzenlenmiş olması: ve bu projelerin de "imar duru- muna uygunluğunun" denetlenerek onaylanması gerekiyor. Kaçak yapılar ıçınse bu kural genelbkle verine getıril- medığinden. kente ve çevreye verilen zararlann ötesinde. yapılann doğru- dan kendi nitebkleri de "uygarca" ve 'insanca" olamıyor. Bütün bunlann ötesinde, aslında her ruhsatsız inşaat. aynı anda "işçi sağlığı ve iş güvenliği" açısından da gerekli ya- sal yükümlülüklerin yerine getirilmedi- ği, "sosyal haklardan yoksun" birer iş- yeri özelliği taşıyor. Çünkü, inşaat ruh- satlannın bir kopyası SSK ve Maliye'- ye gönderilerek. o inşaatta çabşan işçi- lerin "sigorta primlerinin" ödenmesi; ve yine o inşaattan elde edilen gelirin "vergüendirUmesi" yönünde denetim olanağı elde ediliyor. Kaçak inşaatta ıse , her ruhsatsız yapı, aynı anda çalı- şanlann sosyal güvencelerinin sağlan- madığı ve açıkça vergı kaçınlan bir faa- liyete dönüşüyor... YARIN:Artık affedenlersuclu
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle