07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
17MART1994 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER Doktordöven miHetvekflhıe tepki •HaberMerkezi-Tokat E>evlet Hastanesi'ndeçalışan Dr. özge Aydın Aslan'm görevi başında BBP Genel Başkan Yardımcısı ve Tokat MİIletvekiü Ahmet özdemir tarafından dövülmesi Konya SSK Hastanesi çahşanlan tarafından kınandı. 150 imzalı bildiride şu görüşlere yerverildi: "Ülkemizdeartık tüm kesimlerce de bilinen ve kabul editen sağlık sistemsizliğinin -tıpkı hastalanmız gjbi- kurbanı olma durumunda kalmak dışında hiçbir suçu olmayan bir doktor hanımın o bilinen sağlık sistemsizliğine çözüm ûretmek üzere milktimizin oylan ilegörevlendirilen bir milletvekili tarafından dövülmesi, olayın insan hakJan bağlamındaki anlamının çok üstünde bir ağırlıkla ele ahnması gerektiğini ortaya çıkarmaktadır." Trafikkazalam: 12ÖIÛ • ANKARA (AA) - Yurdun çeşitli yerlerinde meydana gelen trafık kazalannda, 12 kişi öldü, 8 kişi yaralandı. tçel'in Silifke ilçesinde, Hüseyin Şen (44), Faik Yıldız (24); Muğla'nın Ortaca ilçesinde de Behzat Kurt (30); Bursa'da, Firuzet Aydın, Eray Direnci; Bursa-Ankara Karayolu Kozluören mevkıinde de Nuran Şahin öldü. Bursa Cihadiye Köyü'nde Mehmet İlhan; İ2mir-Aydın Karayolu su antma tesislen önünde Hüsamettin Ünal (30) Fethi Kaplan(45); İzmir'in Gazieınirilçesinde de Jale Taşkın (50) ve aynca, Alsancak'ta Hasan Ergin (52), Kayseri-Sıvas Karayolu 55. kilometrede Muammer Tutal yaşamlanru kaybettiler. Eskî bakanlardan Berköldü • tstanbul Haber Servisi- Başbakan Adnân Menderes kabinesinin Başbakan Yardımcısı Medeni Berk dün Istanbul'da öldü. Yassıada'da yargılanan ve cezası müebbete çevrilen Berk uzunca bir süre de DP Niğde milletvekilliği ile tmar ve Iskân Bakanlığı görevlerinde bulundu. Çeşitli bankalarda genel müdürlük görevlerini de yıllatca başanyla sürdüren Berk, bir süre önce yüksek tansiyon ve şeker hastalığı nedeniyle Istanbul'da bir özel hastanede tedaviye ahnmıştı. 81 yaşında ölen Berk, evli ve bir çocuk babasıydı. Gözaltına protesto • İstanbulHaberServisi- Haklar ve Özgürlükler Platformunun 11 üyesinin Ordu'nun Ünye ilçesinde gözaltına alınmasına tepki gösterildi. 5 Dev-Sol militanının öldürülmesi olayını incelemek isterken 24 saat süreyle gözaltında tutulduktan sonra serbest bırakılan 9 kişi, Sosyalist Iktidar Partisi'nin Eminönü ilçe merkezinde düzenledikleri basın toplantısıyla polisin tutumunu protesto etti. 5PKK'll öldürûldü • HaberMerkezi- Diyarbakır'da devriye görevi yapan siyil polislere îcimliği belirsiz kişilerce açılan ateş sonucu Ferit Karayiğit adlı polis memuru şehit oldu. Diyarbakır ETipi Cezaevi'ndePKK davasından tutuklu bulunan Izzettin Kaplan adlı bir kişi boğularak öldürüldü. Muş, Şırnak ve Tunceli illerinde güvenlik güçleriyle çatışmaya giren 5 PKK'lı terörist ölü ele geçirildi. ROMANVE YAZARLIK ONURU Samim Kocagöz 50.000(KDViçinde) Adalet Bakanı Seyfi Oktay, medya ve muhalefetin haksızlık yaptığını söyledi 'Beni eleştirenler kasıth' MİYASEİLKNUR Adalet Bakanı Seyfi Oktay, yargıya inü'kal etmiş olaylarla il- gili olarak gerek muhalefet parti- leri gerekse medyanın kendisini haksız bir şekilde eleştirdiğini be- lirterek dokunulmazlıklann kaldınlması ile ilgili olayda ba- kanlığını ügilendiren bir durum olmadığmı söyledi."Beni efeşti- renler hem kasıtlı hetn de cahilce ekştirfler yöndtiyor. Yargı karar- larinuı tartışılamayacağnu bu ül- kede mfllet>ekili ve basın bflmi- yorsa vay bu memleketin haline" diyen Seyfı Oktay yargıya iletilen konularla ilgili açıklama yap- mayı reddederken "sonmtlu bir bakan olarak yargıya tellün an- lamma getecek bir şey söylemem. Yoksa vatandaş Seyfi Oktay oi- sam... Ooo!.. MangaMa kül bîrak- mam. Yargı konusunda berkesten çok ben duyarlı obnalıyını"dedı Adalet Bakanı Seyfi Oktay ile DEP milletvekillerinin dokunul- • Adalet Bakanı Seyfi Oktay DEP milletvekillerinin dokunulmazlıklannın kaldınlması ve koalisyon üzerine konuştu. Oktay, 'Vatandaş Seyfi olsam mangalda kül bırakmam' dedi. • Oktay, 'Beni eleştirenler hem kasıtlı hem de cahilce eleştiriler yöneltiyor. Yargı kararlannın tartışılamayacağını bu ülkede milletvekili ve basın bilmiyorsa vay bu memleketin haline' diye konuştu mazlıklannın kaldınlarak gö- zaltına alınmalan ile koalisyonu konuştuk. -Adalet Bakanı olarak son bir yıl içinde sürekli eleştirüere hedef oldunuz. İSKİ, tLKSAN ve Baş- bağlar katliamı davalarından son- ra DEP milkrvekiUerinin gözaltı- na alınmalan ola> ında da eleştiril- diniz. Bu ekştirileri neye bağlıyor- sunuz? -Oktay: 82 Anayasası'nda yargı yetkisinin, yargı denetimi- nin sınırlan daraltılmaya çalı- şılmıştır. ANAP iktidarlan döne- minde de yargının siyasi iktidar tarafından etkilenmesine olanak tanıyan düzenlemeler getirilmiş- tir. Bu düzenlemeleri yapan an- layış yargıyı kullanmak için gay- ret içerisinde olmuştur. Biz gerek uygulamalanmız gerekse yaptığımız yasal düzenlemelerle bu anlayışı yıkmaya ve ortadan kaldırmaya yönelik caba içerisin- de olduk. Bugün bize saldıranlar bundan rahatsız oluyorlar ve he- def alıyorlar. -Dokunulmazlıklann kakiınl- ması sırasında Meclis Başkan Ve- kili gözaltına almalar konusunda sizi Meclis'e bilgi vermeye çağırdı ve siz gitmediniz. DemiraTı bu ko- nuda uyarmantz beklendi herhal- de? Oktay: Anayasa'da yargıya in- tikal etmiş bir konuda, yargıda davası süren bir olayda Meclis'te soru sorulamaz, görüşme açıla- NaztferyineikiTüvk'üyakti DtLEK ZAPTÇIOĞLU BERLİN - Almanya'run gü- neyindeki Stuttgart'ta önceki gece çıkan bir yangında yedi kişi hayatını kaybetti. Tanı- nmayacak hale gelen cesetler- den ikisinin, binada ikamet eden Say ailesinden 27 yaşı- ndaki Nebahat Say ile 4 yaşı- ndaki kızı Ayiin Gül Say'a ait olduğu tahmin ediliyor. Yangında Mehmet Karagöz adlı bir Türk vatandaşının ya- ralandığı ise kesinlik kazandı. Stuttgart polisi, yangmm kun- daklamadan ileri gelebileceği- ni ve aşın sağcılar tarafından çıkanlmış olabiieceğini bildir- di. Yangın nedeni hakkında bugün kesin bir açıklama bek- leniyor. Eğer yangırun Neona- zilerin kundaklama eylemin- den çıktığı saptanırsa, bu, Al- manya'da Mölln ve Solingen'- den sonra Türklerin kurban gittiğı üçüncü olay olacak. Stuttgart Başkonsoloslu- ğu'ndan Konsolos Hakan Akbulut'tan aldığımız bilgıye göre, binada bir Türk aile ile Mehmet Karagöz adü bir Türk vatandaşı oturuyordu. Dün cesetlerin kimlik belirle- me çahşmalan sürdüğünden, henüz kesin bir bilgi edinile- medi. Polis, ikamet ilmüha- berlerinden yola çıkarak ceset- lerden ikisinin Say ailesinden 27 yaşındaki Nebahat Say ile 4 yaşındaki kızt Aylin Gül Say olduğunu tahmin ediyor. Anne Nebahat Say, 8 ayhk ha- mileydi. Mehmet Karagöz adlı vatandaşımız ise hastanede tedaviye ahndı. Stuttgart kent merkezinde Geiss Sokağı'ndaki yangın. önceki gece saat 3. 30'a dogru, sokakta devriye gezen polis otomobilindeki memurlar tarafından fark edildi. Binada çoğu yabana olmak üzere yetmişi aşkın kişinin banndığı bildi- riliyor. İtfaiye çok lusa sürede yangın ye- rine geldiğinde bina, alt kattan başlaya- rak alevlere içinde kalmışü. Polisin açıkla- masına göre itfaiye, binadakileri kurtar- ma çalışmalanna başladığında ev sakin- lerinden 20-30 kişi çatıya çıkrruş bekliyor- du. Görgü tanıklan "hayatiarında böyle bir cebennetn yaşamadıklannı" bildiriyor. Binadan atlayanlardan bir kadın, itfaiye- nin kurtarma bezine isabet edemediği için ttfaiye memurları, çabuk hareket ederek yangını daha fazla büvümeden söndûrdüler. feci şekilde can verdi. Binaya giren itfa- iyeciler altı kişinin cesedini çıkarttılar. Bunlar, iki Türkün yanı sıra 24 yaşındaki Alman bir kadınla 2 yaşındaki kıa, 55 ve 60 yaşlannda Hırvat bir kan-kocaydı. Pencereden atlajıp ölen kadırun kimliği dün hala belirlenememişti. Yaralılann ise bir Türkün yanı sıra Pakistanlı, eski Yu- goslav ve Italyanlardan oluştuğu açı- klandı. Stuttgan Savcılıği, olaym aydınlatı- lması için Kriminal Polis Dairesi'ni gö- revlendirdi. Emniyet Müdürlüğü'nde ku- rulan 50 kişilik özel bir komisyon, yangın nedenini ve eğer kundaklama varsa. fail- lerini saptamaya çahşacak. TC Bonn Büyükelçiliği'nden yapılan acıklamada. Büyükelçiliğin ve Stuttgart Başkonsolosluğu'nun yangın olayını bü- yük hassasiyetle izlediği beiirtilerek, Stuttgart Başkonsolosluğu yetkililerinin olay yerinde incelemelerde bulunduğu açıklandı. Stuttgart'tan Konsolos Hakan Akbulut, Cumhuriyet'e verdiği demeçte "Olayla yakmdan ügilendiklerini. polisle daimi temas halinde bulunduklannı ve ya- ralı vatandaşı hastanede ziyaret edecekle- rini" söyledi. Say ailesinin erkek ferdi. konsoloslukla temas kurmadıği ve nerede olduğu tam belirlenemediği için, ölenlerin gerçekten Nebahat Say ve kızı olup olma- dığı akşam saatlerine kadar kesinlik ka- zanmamıştı. Olay hakkında aynnülı bil- ginin bugün verilmesi bekleniyor. Şeriatçı dergUerden seçîme boykot Bazı radikal İslama dergiler seçim tartışmasına girmemeye özen gösterirken bazı dergilerboykot çağnsında bulunuyor ANKARA/İSTANBUL (Cumhuriyet) - Şeriatçı kesim ye- rel seçimlere olan ilgisinı arttırdı. Nakşibendi tarikatının lideri Esad Cosan, yanlış partiyeoy ver- menin "günah" olacağını ileri sü- rerek, küs olduğu Refah Partisi'- ne dolayh destek verme çabasma girdi. Bazı radikal İslama dergi- ler seçim taruşrnalarına girme- meye özen gösterirken, bazı der- giler de okuyuculanna secimleri protesto etmeleri cağnsmda bu- lundular. Nakşibendi tarikatının yayın organı olarak nitelendirilen "ts- lam" dergisinde yer alan "Ya- yroa'dan" adb yazıda Taksim'de duzenlenen "Ata'ya Saygı" mi- tingi için. "Ata'ya saygı diye yut- turulan bunca güriiltflnün gerçeği Allahü Teala'ya c.c. tslam'a ve milletimize saygısızlıktan başka bir şey değüdir" değerlendirme- sinde bulundu. Coşan, Halil Ne- catioğlu takma adıyla yazdığı. "Sözde Kemalistlerin seçim sapfı- rması" başlıkb başyazıda, yerel seçimlerin "çok veballi ve önemli bir konn" olduğunu belirterek. "Önemli, çüıtkü bu sefer dananın kuy-nığu kopacak, veballi, çünkü yanlış tercih yapdır ve ehliyetsiz, İiyakatsız, ters kişiler seçüirse devlet ve mfllet çok büyfik zarar görecek" değerlendirmesinde bu- lundu. Çoşan'ın, yazısında ad ver- roeden Refah Partisi'ne destek cc* verilmesi gerektiğini belirtmesi. Korkırt özalm Çoşan-RP ban- şını sağladığı biçiminde yorum- landı. Islami Büyuk Doğu Akıncılar ijephesi (İBDA-C) adlı radikal örgütün yayın organı "Tarar' dergisinin mart sayısında Refah Partisi'ne sert eleştirilerde bulu- nuldu ve secimleri boykot çağnsı yapıldı. Ahmet Erdai tarafından yazılan. "Ha Refah, ha eyvah" başhklı yaada, "RP'li yönetidler, oylarını arttınnanın zevkine vardı- kça, ihanetin dozunu arttırmak- tadırlar" denılıyor ve RP"nin îslamla bir ilgisi bulunmadığı sa- vunuluyor. Taraf dergisinde Si- nan Paîa tarafından yazılan yazı- da ise "RFnin birinci derecede düşman sınıfında" olduğu beiirti- lerek, "Biz halkın her gün bilu- mum televizvon kanallannda haykırdığını haber yaptık. Evet 27 Mart'ta sandığa girmeyeceğiz" deniliyor. İBDA-C yayınlarda "Fettullah Hoca", Anayasa Mahkemesi Başkanı Yekta Gfingör özden. tşçi Partisi Genel BaşkanıDoğu Perinçek de fotoğraflanyla bir- likte "Islam devletinin karştsında- ki en büyük engeOer" diye tanıtılı- yorlar. "Yeni Zemin" der^sinin. mart sayısında Refah Partisi'ni övücü yazılar yer aldı. Yazılarda, RP'- nin güçlendiğine ve iktidan dev- ralmaya hazır olduğuna değinil- di. Doç. Dr. Mete Tunçay. "ayın konuğu" olarak yer aldığı dergı- de, Türkiye'de Müslümanlan kötü göstermeye çalışan bir eği- lim olduğunu ileri sürerek, tsla- ma yasaklayıcı tavır almanın de- mokrathkla bağdaşmadığını söy- ledi. "Yeni Yervüzü" dergisinde, Burhan Kavuncu imzasıvia ya- yımlanan başyazıda. RP'nin "dü- zen partilerinden" biri olduğu sa- vunularak. RP'nin ya dûzenin kontrolüne gireceği, ya da bir darbe yapılacağı ileri süriildü. RP'ye çok sayıda emekli albay ve generalin katıldığına dikkat ceki- len yazıda, bu kişilerden bazı- lannın geleneksel RP çizgisinden öte. Genelkurmay çizgisinde ol- duklan savunuldu. İslamın "büyük Anadolu Islam devleti" kurma>i ortak hedef yaptığını. bu nedenle Batı'a zih- niyetteki düzen partileriyle tslam devletinin kurulamayacağmj be- lirten Taraf, Hak. Doğuş, Gerçek gibi şeriat yanhsı dergiler ile ço- ğunluğu Iran vediğer Islam ülke- leri tarafından desteklenen örgüt- ler, yayınlannda "Devlet olma ve devledeşme bir zonınlulukrur" sloganını kıdlanmaya ba§ladılar. Mısır ve lran kökenli şeriat yanlısı örgütlerin posta yoluyla dağıtımını sağladıklan yajınlar- da ise "İslam, tüm dünyada tek bir ulus olacaktu" göriişü savunulu- yor. Yaptığı eylemleri açık açık savunan örgütlerden İBDA-C yayınlannda bu eylemlerin lis- tesini yayımlamasının yanı sıra "İslam devleti rüyası'nı da en çok dile getirenlerden. Bu örgütün yayın organı Tarafta yayımla- nan yazılarda TSK'ya da dil uzatılıyor. maz ve tartışma yapılamaz diye hüküm vardır. En iyi niyetlerle bile tartışma yapsanız sonuç iti- banyla belli bir görüşü ve telkini içerir. Anayasa kuvvetler aynhği ilkesine göre devleti yapı- landırmıştır. Yasama, yargı, yü- rütme birbirinden bağımsız, an- cak işbirliği içerisindedir. Biri di- ğerinin yerine kendisini koya- maz. Eğer biri diğerinin yerine kendisini koyarsa o zaman hu- kuk devletinden sözedilemez. Şimdi Adalet Bakanı yürütmenin bir üyesidir. Siyasal iktidann mensubudur. Adalet Bakanı kendini savamn, yargıan yerine koyarsa anayasayı ihlal etmiş olur.Bizim sistemimizde sava- lanmızın biri idari öteki adli ol- mak üzere iki tür görevi vardır. Idari görevde Adalet Bakanlığı görüş bildirir, talimat verir. Ama adli görevlerinde yargı bağim- sızlıği esastır. Bir Adalet Bakanı herhangi bir savaya falan kişi hakkında kovuşturma yapma di- yemez. Öyle olsa istediği kişi hakkında kovuşturma yaptınr. Böyle bir anlayışın olduğu yerde hukuk devletinden sözedilebilir mi? - Demiral, iki sene sonra emekli olacak. Karar Resmi Gazetede yayunlanmadan ve itiraz haklu kullanılmadan DEP'liler gözahı- na ahndı? Demiral1 ! Hakimler ve Savcılar Y'üksek Kurulu'na şıka- yet etseniz ne olur ki? Bundan son- ra tayin ve terfisi sözkonusu oia- mayacağma göre... Oktay:Bu sorunuzu yanıtlar- sam yargısal bir işlevi tartışmaya açmış olurum. Savalar adli iş- lemlerde re'sen hareket eder. Jşlemler sırasında bir yanlışhk varsa bunu düzeltecek siyasi ik- tidar değil hatta Hakimler ve Savalar Yüksek Kurulu da değil. Yargının kendi kendine çözümle- yeceği bir olaydır bu. Bu yoida tı- kanıklıklar sözkonusuysa yeni yasal düzenlemeler yapılır. "Anormal durum' Niçin dokunulmazlık kaldınlı- yor? Dokunulmazlığın kaldın- lmasının nedeni yargılama yolu- nun açık olması içindir. Şimdi anormal bir durum var. Anamu- halefet partisi bir iktidar partisi ile dokunulmazlıklann kaldın- lmasına karar verecek sonra da bu karan kendisi vermemiş gibi bir tavır içerisine girecek. Pes doğrusu... -Dokunulmazlığı kaldınlan nıil- letvekillerine uygulanan işlem ba- kanlığınızı ilgilendirmiyor, hakim- ler ve sa\cılar yüksek kurulunu da ilgilendirmiyor. Peki sorumlu kim? Yapılanlar nasıl telafi edfle- cek? Oktay.-Milletvekilleri itiraz hakkmı gözaltında iken de kul- lanabilir. Nitekim kullanmış- lardır da... Resmi Gazete'de yayı- mlandıktan sonra geçerli olması konusunda kesin bir hüküm yok. Kovuşturma yetkisini kanunlar savaya vernüştir. Sava bu yetki- yi kullanıp kullanmamakta ser- besttir. - Şimdi dokunulmazlıklan kal- kan millertekiuerinin TBM.M kaptsında çirkin bir görüntü arze- den şekilde götüriilme olayı var. fçişleri Bakanı "bana ne savcı tali- mat vermiş" divor. Siz "beni Ugi- lendirmez. Yargı bağımsızdır" di- yorsunuz.*Peki izfemekten hoşlan- madığımız bu manzaranın sorum- lusukim? Oktoy: Savamn CMUK'tan kaynaklanan kovuşturma ko- nusunda her memura. bu arada Emniyet'e de talimat verme yet- kisi var. O talimatı da yerine ge- tırme yetkisi ve görevi talimatı alana ait. Adli Kolluk kurulması konusunda kanun taslağı hazı- rladım. Bir yıldan ben Meclis'te bekliyor. Bu taslak yasaiaşsa idi gözaltına alma olayını savamn emrindeki kolluk kuvvetleri yeri- ne getirecekti. Emniyet güçlerine başka bir bakanlığa bağlı savcılar talimat verijor diye emniyet, Adalet Bakanhğı'nın emrinde mi sayılır? Savcı bu milletvekillerinin do- kunulmazhklannın kaldınlması halinde kovuşturma yapacağı- ndan gözaltına alınmalannıri doğru olacağım yaalı bir talimat- la bildirir. Bu da mevcut kovuş- turma sistemınden kaynaklanan biryetki. Bu yetkiyi kullanıp kullanma- mak da savamn takdirine ait. Si- yasal iktidar araya girip savaya sen bu yetkiyi kullanma diyebi'lir mi? Adli Kolluk Tasansı yasa- laştığı takdirde kolluk kuvvetleri savamn emrinde olacak ve orda doğal olarak hukuk kurallan işle- yecek. Bugün yargısız infazlar- dan sözediliyor. Bu sistem oluş- tuğu zaman yargısız infaz iddia- lan tarihe kanşacaktır. - O gün neden hiç bir SHPTi bir bakan Meclis'te yoktu. Millet- vekillerinin büyük bir kısmı neden Meclis'e gelmedi? Genel Baş- kanmız bu konuda talimat mı ver- di? Oktay: Anayasada dokunul- mazlıklann kaldınlması konu- sunda gruplarda görüşme yapı- lamayacağı ve karar alınama- yacağı hükmü var. Bu nedenle milletvekiilerimizi serbest bıraktı grup yönetimi. Terörle mücedele konusunda sağ partilerle görüşümüz farklı. ARAYIS TOKTAMIŞ ATEŞ Uslup Sorunu Toplumun dikkatini "başka' noktalara çekmek iste- yen akıllı kimi siyasetçilerimiz, bundan bir süre önce bir Hasan Mezarcı sorunu çıkardılar. Kendi partilerinin de kısmen dahil olduğu bir "cephenin" yıllardan beri bu toplumda laikliğin altını oymakta olduğunu unutarak, tü- mü laik ve Kemallst kesildi. Ve Atatûrk'e dil uzatan tek kişi Hasan Mezarcı'ymışçasına. bu zatı toplumun önüne çıkardılar. Hasan Mezarcının iki suçu vardı. Bunlardan biri Ata- türk'ün annesiyle ilgili birtakım çirkin imalarda bulun- ması, öbürü de Izmir Suikastı'yla ''9*1' olarak mahkum edilenlerin itibarlarının iadesi konusunda bir önergeye önayak olması. Az şey mi bunlar? Elbette değil. Ama duyulacak tepkinin de bir "ölçüsü"olması gerekir. Kaldı ki sıra Hasan Ivtezarcı'ya gelene kadar, ne "Mezarcılar" varTürkiye'de. Bunların sırtı sıvazlanırken, aralanndan birini "teşhir etmek" kuşkuya düşürür insanı, kuşkuya düşürmesi gerekir. Örneğin Rıza Nur adında bir "siyasetçi - doktor - ya- zar" vardır. Anılannda Atatürk'le ve ailesiyle ilgili öyle şeyler yazmıştır ki, insanın yüzü kızarır. Bu "Anılar" bir ara el altından satılırdı, şimdi vitrinleri süslemekte. Ve bu Rıza Nur'u kimileri neredeyse "ulusal kahraman" ilan ediyorlar. Tepki nerede? Üstelik bunu yapanlarTür- kiye'nin sadece gelenekçi "sağcıları" da değil. Kendini "özgürlükçü - demokrat - sivil toplumcu" olarak nitele- yen kimi zibidiler de rıayranlar Rıza Nur'a. Atatürk'ün nasıl "ceberrut bir diktatör" olduğunu kanıtlamak için Rıza Nur'dan alıntılar yapıyorlar. Ve sonra da bu adam- lar "çağdaş ve demokrat" olduklarını iddia ediyorlar. Türkiye'nin en iyi okullarında okuduktan sonra bunları yazanların yanında, müftülükten gelen Hasan Mezarcı oldukça "masum"görünüyorbana. Türkiye'de kimilerinin gözündetemel çelişki "/a/>t-anf/- laik" çelişkisi değil, "Kemalist-demokrat" çelişkisi. Bunu yazıp çizenler arasında bu toplumun sağlayabile- ceği en iyi eğitimi görenler de var. Hani "temel çelişki, sınıf çelişkisidir..." gibisinden bir şeyler yazsalar itira- zım olmayacak. Ama '7\err?a//z/77"denildi mi kimilerinin tüyleri diken diken oluyor. Eğer Atatürk Devrimleri ol- masaymış, toplum "doğal akışı" içinde özgürlüklerini elde edermiş... Dünyanın herhangi bir yerindeki, halkı- nın çoğunluğu Müslüman olan bir ülkede, bunun bir ör- neğini göstersinler bakalım. Yok böyle bir şey. Ama nasılsa meydan boş. Sallayın bakalım. Sonra da insan- lar Hasan Mezarcı'ya tepki duyuyor... Sağ "cenahta"yayımlanan kimi dergiler, Sıvas katlia- mını "şanlı bir cihat" olarak isimlendiriyor. Çıtçıkmıyor. Istanbul'da Kaynak Yayınları "cumadançıkanlarca"ba- sılırken Istanbul polisi, saldırıya uğrayanları değil, saldı- ranları koruyor. Çıt çıkmıyor. Taşradaki yeni üniversite- ler tarikatlar tarafından paylaşıldı. Çıt yok. Tam tersine, bir "cami-ezan sesi muhabbeti"sürüp gidiyor. Ve sonra da Hasan Mezarcı'ya karşı "pompalanan bu tepki" beni elbette kuşkuya düşürüyor. Izmir Suikastı'yla ilgili olarak "kuşku çemberine" alı- nan kimi paşaların itibart çoktan iade edildi. Altan Öy- men de yazdı bunu geçenlerde. Cavit Bey dışında geri kalanların durumu ise tartışmalı. Bu bakımdan verilen önergeye, ancak gülünür. Kaldı ki bu olay, ittihatçılar arasındaki acı bir hesaplaşma idi. Onergeyi hazırlayan- larise "/f/7a/ç//ar"jrvgünümüzdeki uzantıları. Nezaman- danberi "Itilafçılar", Ittihatçıların itibarınıdüşünüroldu- lar. Vallahi "Ayıct Arif"ın de kemikleri sızlamıştır bu önerge üzerine. Değişik televizyon kanalları, laiklik ve Hasan Mezarcı olayı üzerine toplantılar düzenlediler. Birkaçına ben de katıldım. Oynanmak ve bu topluma yutturulmak istenen oyuna gelmedim. "Saldırmak"yerine, "açıklayıcıolma- y/"yeğledim. Kimlerin "özgürlükçü", kimlerin "demok- rat", kimlerin "düşünceye saygılı" olduğunu anlasınlar istedim. Çoğu canlı yayın olduğu için kendimi izleyeme- dim ama, sanıyorum istediğimi yaptım. Kitle iletişim araçları korkunç bir güç. Hele televizyon. Bu programlardan sonra bir süre sokakta gezemedim. Birkaç programla inanılmaz bir ilgi çemberi doğuyor in- sanın etrafında. Gelen tepkiler çoğunlukla olumluydu. Ama kimi dost- larım ve okurlarım, üslubumu fazla yumuşak buldular. "Adamlara kendilerini savunmak için fırsatverdiniz" di- ye eleştirildim. Elbette vereceğim. Yargıç mıyım ben? Bunu o programları düzenleyenler düşünsün. Kaldı ki eğer karşımdaki insan "fart/şma adato/n/"bilmiyoryada buna uymuyorsa; benim yapacağım şey onun düzeyine inmek değil, onu kendi düzeyime çekmek için çabala- mak olmalıdır. Ben de bunu yapmaya çalıştım. Türkiyemizde bir Islam düzeninden yana olanların bir bölümü, baskı ve zulüm altında olduklarını iddia ederler. Ibadet özgürlüklerinin olmadığını, düşüncelerini ifade etme özgürlüğünün kısıtlandığını ileri sürerler. Bence bunların tümü yalandır ve "mazlum görünme " hedefine yönelik birstratejidir. Bu oyunu bozmanın yolu "bağırıp- çağırmak" değil; yumuşak bir üslupla kimin "özgürlük- ten yana "olduğunu, kimin "düşünceye saygılı" olduğu- nu dosta-düşmana göstermektir. Dünya sevgi üzerine kuruludur. Düşünceler sevecen- lik çevresine birikir. Skolastik kafayı çözmenin ve bağ- nazlığı kırmanın başka yolu yoktur. Ceyhun AtufKonsu Şüv ÖdiiliisoJnbüübııldu ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Ceyhun Atuf Kansu Şiir Ödülü'nü, bu yıl. "İmzası Gül" adlı yapıtıyla Abdülkadir Budak kazandı. Gülten Akın, Talip Apay- dm. Refık Durbaş. Ahmet Er- han, Bahar Gökler. İsmail Karaahmedoğlu. Emin Özde- mir'den oluşan secid kurul. ödüle aday 57 yapıt üzerinde yaptığı değerlendirme sonu- cunda. Ceyhun Atuf Kansu Şiir Ödülü'nün, "İmzası Gül" adlı yapıtıyla Abdülkadir Bu- dak'a, oybirliği ile verilmesini kararlaştırdı. Abdülkadir Budak, 1952 yılında Sıvasin Haseki ilçesin- de doğdu. İlk ve orta öğre- nimini Ankara'da tamamladı. Devlet memuru olarak çeşitli illerde görev yaptı. Bu yıhn başında emekli oldu ve An- kara'ya yerleşti. Evli ve iki ço- cuk babası olan Budakin ilk şiiri. 1970'te Defne dergisinde çıktı. Şiirlerini, şiire ilişkin yazılannı Ozanca, Hakimiyet Sanat, Varlık. Türk Dili, Yaz- ko Edebiyat. Adam Sanat der- gilerinde yoğunlaştırdı. Geçti Ilkyaz Denemesi (1978). Şimdi Yaz (1980), Gomlegim Leyla Desenli (1981). Seydanın Son Keremi (1985) ve İmzası Gül (1993) adh kitaplan yayı- mlandı. Çocuklara ilişkin şiir- lerini. Bir Gül Çocuk (1981) adlı kitabında topladı ve bu yapıtıyla 1982 Türk Dil Kuru- mu Çocuk Yazını Ödülü'nü kazandı. Abdülkadir Budak'- ın ödülü. önümüzdeki günler- de Ankara'da düzenlenecek bir törenle verilecek. .. Ceyhun Atuf Kansu Şiir Odülü Seçiri Kurulu. Talip Apaydm'ın önerisi üzerine, bundan böyle her yıl bir seçici kurul üyesi yerine, genç kuşak şairlerin bayrağı devralması amaayla, ödülü kazanmış şa- irlerin kurula girmesini karar- laştırdı. Yeni karar uyannca, önerisi üzerine Talip Apay- dın'ın yerine, gelecek yil. 1987'de ödülü kazanan Şükrü Erbaş, kurul üyesi olacak." Seçici kurul aynca. gecen yıl Sıvas'ta gerici-yobaz çevreler- ce 37 aydın insanla birlikte katledilen. Ceyhun Atuf Kan- su Şiir Ödülü ailesinin kardeşi Behçet Aysanin anısı önünde saygıyla eğildiğini vurguladı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle