Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
17MART1994 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Doktordöven
miHetvekflhıe
tepki
•HaberMerkezi-Tokat
E>evlet Hastanesi'ndeçalışan
Dr. özge Aydın Aslan'm
görevi başında BBP Genel
Başkan Yardımcısı ve Tokat
MİIletvekiü Ahmet özdemir
tarafından dövülmesi Konya
SSK Hastanesi çahşanlan
tarafından kınandı. 150
imzalı bildiride şu görüşlere
yerverildi: "Ülkemizdeartık
tüm kesimlerce de bilinen ve
kabul editen sağlık
sistemsizliğinin -tıpkı
hastalanmız gjbi- kurbanı
olma durumunda kalmak
dışında hiçbir suçu olmayan
bir doktor hanımın o bilinen
sağlık sistemsizliğine çözüm
ûretmek üzere milktimizin
oylan ilegörevlendirilen bir
milletvekili tarafından
dövülmesi, olayın insan
hakJan bağlamındaki
anlamının çok üstünde bir
ağırlıkla ele ahnması
gerektiğini ortaya
çıkarmaktadır."
Trafikkazalam:
12ÖIÛ
• ANKARA (AA) - Yurdun
çeşitli yerlerinde meydana
gelen trafık kazalannda, 12
kişi öldü, 8 kişi yaralandı.
tçel'in Silifke ilçesinde,
Hüseyin Şen (44), Faik Yıldız
(24); Muğla'nın Ortaca
ilçesinde de Behzat Kurt (30);
Bursa'da, Firuzet Aydın,
Eray Direnci; Bursa-Ankara
Karayolu Kozluören
mevkıinde de Nuran Şahin
öldü. Bursa Cihadiye
Köyü'nde Mehmet İlhan;
İ2mir-Aydın Karayolu su
antma tesislen önünde
Hüsamettin Ünal (30) Fethi
Kaplan(45); İzmir'in
Gazieınirilçesinde de Jale
Taşkın (50) ve aynca,
Alsancak'ta Hasan Ergin
(52), Kayseri-Sıvas Karayolu
55. kilometrede Muammer
Tutal yaşamlanru
kaybettiler.
Eskî
bakanlardan
Berköldü
• tstanbul Haber Servisi-
Başbakan Adnân Menderes
kabinesinin Başbakan
Yardımcısı Medeni Berk dün
Istanbul'da öldü.
Yassıada'da yargılanan ve
cezası müebbete çevrilen
Berk uzunca bir süre de DP
Niğde milletvekilliği ile tmar
ve Iskân Bakanlığı
görevlerinde bulundu. Çeşitli
bankalarda genel müdürlük
görevlerini de yıllatca
başanyla sürdüren Berk, bir
süre önce yüksek tansiyon ve
şeker hastalığı nedeniyle
Istanbul'da bir özel
hastanede tedaviye ahnmıştı.
81 yaşında ölen Berk, evli ve
bir çocuk babasıydı.
Gözaltına
protesto
• İstanbulHaberServisi-
Haklar ve Özgürlükler
Platformunun 11 üyesinin
Ordu'nun Ünye ilçesinde
gözaltına alınmasına tepki
gösterildi. 5 Dev-Sol
militanının öldürülmesi
olayını incelemek isterken 24
saat süreyle gözaltında
tutulduktan sonra serbest
bırakılan 9 kişi, Sosyalist
Iktidar Partisi'nin Eminönü
ilçe merkezinde
düzenledikleri basın
toplantısıyla polisin
tutumunu protesto etti.
5PKK'll
öldürûldü
• HaberMerkezi-
Diyarbakır'da devriye görevi
yapan siyil polislere îcimliği
belirsiz kişilerce açılan ateş
sonucu Ferit Karayiğit adlı
polis memuru şehit oldu.
Diyarbakır ETipi
Cezaevi'ndePKK
davasından tutuklu bulunan
Izzettin Kaplan adlı bir kişi
boğularak öldürüldü. Muş,
Şırnak ve Tunceli illerinde
güvenlik güçleriyle
çatışmaya giren 5 PKK'lı
terörist ölü ele geçirildi.
ROMANVE
YAZARLIK
ONURU
Samim Kocagöz
50.000(KDViçinde)
Adalet Bakanı Seyfi Oktay, medya ve muhalefetin haksızlık yaptığını söyledi
'Beni eleştirenler kasıth'
MİYASEİLKNUR
Adalet Bakanı Seyfi Oktay,
yargıya inü'kal etmiş olaylarla il-
gili olarak gerek muhalefet parti-
leri gerekse medyanın kendisini
haksız bir şekilde eleştirdiğini be-
lirterek dokunulmazlıklann
kaldınlması ile ilgili olayda ba-
kanlığını ügilendiren bir durum
olmadığmı söyledi."Beni efeşti-
renler hem kasıtlı hetn de cahilce
ekştirfler yöndtiyor. Yargı karar-
larinuı tartışılamayacağnu bu ül-
kede mfllet>ekili ve basın bflmi-
yorsa vay bu memleketin haline"
diyen Seyfı Oktay yargıya iletilen
konularla ilgili açıklama yap-
mayı reddederken "sonmtlu bir
bakan olarak yargıya tellün an-
lamma getecek bir şey söylemem.
Yoksa vatandaş Seyfi Oktay oi-
sam... Ooo!.. MangaMa kül bîrak-
mam. Yargı konusunda berkesten
çok ben duyarlı obnalıyını"dedı
Adalet Bakanı Seyfi Oktay ile
DEP milletvekillerinin dokunul-
• Adalet Bakanı Seyfi Oktay DEP milletvekillerinin
dokunulmazlıklannın kaldınlması ve koalisyon
üzerine konuştu. Oktay, 'Vatandaş Seyfi olsam
mangalda kül bırakmam' dedi.
• Oktay, 'Beni eleştirenler hem kasıtlı hem de
cahilce eleştiriler yöneltiyor. Yargı kararlannın
tartışılamayacağını bu ülkede milletvekili ve basın
bilmiyorsa vay bu memleketin haline' diye konuştu
mazlıklannın kaldınlarak gö-
zaltına alınmalan ile koalisyonu
konuştuk.
-Adalet Bakanı olarak son bir
yıl içinde sürekli eleştirüere hedef
oldunuz. İSKİ, tLKSAN ve Baş-
bağlar katliamı davalarından son-
ra DEP milkrvekiUerinin gözaltı-
na alınmalan ola> ında da eleştiril-
diniz. Bu ekştirileri neye bağlıyor-
sunuz?
-Oktay: 82 Anayasası'nda
yargı yetkisinin, yargı denetimi-
nin sınırlan daraltılmaya çalı-
şılmıştır. ANAP iktidarlan döne-
minde de yargının siyasi iktidar
tarafından etkilenmesine olanak
tanıyan düzenlemeler getirilmiş-
tir. Bu düzenlemeleri yapan an-
layış yargıyı kullanmak için gay-
ret içerisinde olmuştur. Biz gerek
uygulamalanmız gerekse
yaptığımız yasal düzenlemelerle
bu anlayışı yıkmaya ve ortadan
kaldırmaya yönelik caba içerisin-
de olduk. Bugün bize saldıranlar
bundan rahatsız oluyorlar ve he-
def alıyorlar.
-Dokunulmazlıklann kakiınl-
ması sırasında Meclis Başkan Ve-
kili gözaltına almalar konusunda
sizi Meclis'e bilgi vermeye çağırdı
ve siz gitmediniz. DemiraTı bu ko-
nuda uyarmantz beklendi herhal-
de?
Oktay: Anayasa'da yargıya in-
tikal etmiş bir konuda, yargıda
davası süren bir olayda Meclis'te
soru sorulamaz, görüşme açıla-
NaztferyineikiTüvk'üyakti
DtLEK ZAPTÇIOĞLU
BERLİN - Almanya'run gü-
neyindeki Stuttgart'ta önceki
gece çıkan bir yangında yedi
kişi hayatını kaybetti. Tanı-
nmayacak hale gelen cesetler-
den ikisinin, binada ikamet
eden Say ailesinden 27 yaşı-
ndaki Nebahat Say ile 4 yaşı-
ndaki kızı Ayiin Gül Say'a ait
olduğu tahmin ediliyor.
Yangında Mehmet Karagöz
adlı bir Türk vatandaşının ya-
ralandığı ise kesinlik kazandı.
Stuttgart polisi, yangmm kun-
daklamadan ileri gelebileceği-
ni ve aşın sağcılar tarafından
çıkanlmış olabiieceğini bildir-
di. Yangın nedeni hakkında
bugün kesin bir açıklama bek-
leniyor. Eğer yangırun Neona-
zilerin kundaklama eylemin-
den çıktığı saptanırsa, bu, Al-
manya'da Mölln ve Solingen'-
den sonra Türklerin kurban
gittiğı üçüncü olay olacak.
Stuttgart Başkonsoloslu-
ğu'ndan Konsolos Hakan
Akbulut'tan aldığımız bilgıye
göre, binada bir Türk aile ile
Mehmet Karagöz adü bir
Türk vatandaşı oturuyordu.
Dün cesetlerin kimlik belirle-
me çahşmalan sürdüğünden,
henüz kesin bir bilgi edinile-
medi. Polis, ikamet ilmüha-
berlerinden yola çıkarak ceset-
lerden ikisinin Say ailesinden
27 yaşındaki Nebahat Say ile 4
yaşındaki kızt Aylin Gül Say
olduğunu tahmin ediyor.
Anne Nebahat Say, 8 ayhk ha-
mileydi. Mehmet Karagöz
adlı vatandaşımız ise hastanede tedaviye
ahndı. Stuttgart kent merkezinde Geiss
Sokağı'ndaki yangın. önceki gece saat 3.
30'a dogru, sokakta devriye gezen polis
otomobilindeki memurlar tarafından
fark edildi. Binada çoğu yabana olmak
üzere yetmişi aşkın kişinin banndığı bildi-
riliyor. İtfaiye çok lusa sürede yangın ye-
rine geldiğinde bina, alt kattan başlaya-
rak alevlere içinde kalmışü. Polisin açıkla-
masına göre itfaiye, binadakileri kurtar-
ma çalışmalanna başladığında ev sakin-
lerinden 20-30 kişi çatıya çıkrruş bekliyor-
du. Görgü tanıklan "hayatiarında böyle
bir cebennetn yaşamadıklannı" bildiriyor.
Binadan atlayanlardan bir kadın, itfaiye-
nin kurtarma bezine isabet edemediği için
ttfaiye memurları, çabuk hareket ederek yangını daha fazla büvümeden söndûrdüler.
feci şekilde can verdi. Binaya giren itfa-
iyeciler altı kişinin cesedini çıkarttılar.
Bunlar, iki Türkün yanı sıra 24 yaşındaki
Alman bir kadınla 2 yaşındaki kıa, 55 ve
60 yaşlannda Hırvat bir kan-kocaydı.
Pencereden atlajıp ölen kadırun kimliği
dün hala belirlenememişti. Yaralılann ise
bir Türkün yanı sıra Pakistanlı, eski Yu-
goslav ve Italyanlardan oluştuğu açı-
klandı.
Stuttgan Savcılıği, olaym aydınlatı-
lması için Kriminal Polis Dairesi'ni gö-
revlendirdi. Emniyet Müdürlüğü'nde ku-
rulan 50 kişilik özel bir komisyon, yangın
nedenini ve eğer kundaklama varsa. fail-
lerini saptamaya çahşacak.
TC Bonn Büyükelçiliği'nden yapılan
acıklamada. Büyükelçiliğin ve Stuttgart
Başkonsolosluğu'nun yangın olayını bü-
yük hassasiyetle izlediği beiirtilerek,
Stuttgart Başkonsolosluğu yetkililerinin
olay yerinde incelemelerde bulunduğu
açıklandı. Stuttgart'tan Konsolos Hakan
Akbulut, Cumhuriyet'e verdiği demeçte
"Olayla yakmdan ügilendiklerini. polisle
daimi temas halinde bulunduklannı ve ya-
ralı vatandaşı hastanede ziyaret edecekle-
rini" söyledi. Say ailesinin erkek ferdi.
konsoloslukla temas kurmadıği ve nerede
olduğu tam belirlenemediği için, ölenlerin
gerçekten Nebahat Say ve kızı olup olma-
dığı akşam saatlerine kadar kesinlik ka-
zanmamıştı. Olay hakkında aynnülı bil-
ginin bugün verilmesi bekleniyor.
Şeriatçı dergUerden seçîme boykot
Bazı radikal İslama dergiler seçim tartışmasına girmemeye
özen gösterirken bazı dergilerboykot çağnsında bulunuyor
ANKARA/İSTANBUL
(Cumhuriyet) - Şeriatçı kesim ye-
rel seçimlere olan ilgisinı arttırdı.
Nakşibendi tarikatının lideri
Esad Cosan, yanlış partiyeoy ver-
menin "günah" olacağını ileri sü-
rerek, küs olduğu Refah Partisi'-
ne dolayh destek verme çabasma
girdi. Bazı radikal İslama dergi-
ler seçim taruşrnalarına girme-
meye özen gösterirken, bazı der-
giler de okuyuculanna secimleri
protesto etmeleri cağnsmda bu-
lundular.
Nakşibendi tarikatının yayın
organı olarak nitelendirilen "ts-
lam" dergisinde yer alan "Ya-
yroa'dan" adb yazıda Taksim'de
duzenlenen "Ata'ya Saygı" mi-
tingi için. "Ata'ya saygı diye yut-
turulan bunca güriiltflnün gerçeği
Allahü Teala'ya c.c. tslam'a ve
milletimize saygısızlıktan başka
bir şey değüdir" değerlendirme-
sinde bulundu. Coşan, Halil Ne-
catioğlu takma adıyla yazdığı.
"Sözde Kemalistlerin seçim sapfı-
rması" başlıkb başyazıda, yerel
seçimlerin "çok veballi ve önemli
bir konn" olduğunu belirterek.
"Önemli, çüıtkü bu sefer dananın
kuy-nığu kopacak, veballi, çünkü
yanlış tercih yapdır ve ehliyetsiz,
İiyakatsız, ters kişiler seçüirse
devlet ve mfllet çok büyfik zarar
görecek" değerlendirmesinde bu-
lundu.
Çoşan'ın, yazısında ad ver-
roeden Refah Partisi'ne destek
cc*
verilmesi gerektiğini belirtmesi.
Korkırt özalm Çoşan-RP ban-
şını sağladığı biçiminde yorum-
landı.
Islami Büyuk Doğu Akıncılar
ijephesi (İBDA-C) adlı radikal
örgütün yayın organı "Tarar'
dergisinin mart sayısında Refah
Partisi'ne sert eleştirilerde bulu-
nuldu ve secimleri boykot çağnsı
yapıldı. Ahmet Erdai tarafından
yazılan. "Ha Refah, ha eyvah"
başhklı yaada, "RP'li yönetidler,
oylarını arttınnanın zevkine vardı-
kça, ihanetin dozunu arttırmak-
tadırlar" denılıyor ve RP"nin
îslamla bir ilgisi bulunmadığı sa-
vunuluyor. Taraf dergisinde Si-
nan Paîa tarafından yazılan yazı-
da ise "RFnin birinci derecede
düşman sınıfında" olduğu beiirti-
lerek, "Biz halkın her gün bilu-
mum televizvon kanallannda
haykırdığını haber yaptık. Evet
27 Mart'ta sandığa girmeyeceğiz"
deniliyor.
İBDA-C yayınlarda "Fettullah
Hoca", Anayasa Mahkemesi
Başkanı Yekta Gfingör özden.
tşçi Partisi Genel BaşkanıDoğu
Perinçek de fotoğraflanyla bir-
likte "Islam devletinin karştsında-
ki en büyük engeOer" diye tanıtılı-
yorlar.
"Yeni Zemin" der^sinin. mart
sayısında Refah Partisi'ni övücü
yazılar yer aldı. Yazılarda, RP'-
nin güçlendiğine ve iktidan dev-
ralmaya hazır olduğuna değinil-
di. Doç. Dr. Mete Tunçay. "ayın
konuğu" olarak yer aldığı dergı-
de, Türkiye'de Müslümanlan
kötü göstermeye çalışan bir eği-
lim olduğunu ileri sürerek, tsla-
ma yasaklayıcı tavır almanın de-
mokrathkla bağdaşmadığını söy-
ledi. "Yeni Yervüzü" dergisinde,
Burhan Kavuncu imzasıvia ya-
yımlanan başyazıda. RP'nin "dü-
zen partilerinden" biri olduğu sa-
vunularak. RP'nin ya dûzenin
kontrolüne gireceği, ya da bir
darbe yapılacağı ileri süriildü.
RP'ye çok sayıda emekli albay ve
generalin katıldığına dikkat ceki-
len yazıda, bu kişilerden bazı-
lannın geleneksel RP çizgisinden
öte. Genelkurmay çizgisinde ol-
duklan savunuldu.
İslamın "büyük Anadolu Islam
devleti" kurma>i ortak hedef
yaptığını. bu nedenle Batı'a zih-
niyetteki düzen partileriyle tslam
devletinin kurulamayacağmj be-
lirten Taraf, Hak. Doğuş, Gerçek
gibi şeriat yanhsı dergiler ile ço-
ğunluğu Iran vediğer Islam ülke-
leri tarafından desteklenen örgüt-
ler, yayınlannda "Devlet olma ve
devledeşme bir zonınlulukrur"
sloganını kıdlanmaya ba§ladılar.
Mısır ve lran kökenli şeriat
yanlısı örgütlerin posta yoluyla
dağıtımını sağladıklan yajınlar-
da ise "İslam, tüm dünyada tek bir
ulus olacaktu" göriişü savunulu-
yor. Yaptığı eylemleri açık açık
savunan örgütlerden İBDA-C
yayınlannda bu eylemlerin lis-
tesini yayımlamasının yanı sıra
"İslam devleti rüyası'nı da en çok
dile getirenlerden. Bu örgütün
yayın organı Tarafta yayımla-
nan yazılarda TSK'ya da dil
uzatılıyor.
maz ve tartışma yapılamaz diye
hüküm vardır. En iyi niyetlerle
bile tartışma yapsanız sonuç iti-
banyla belli bir görüşü ve telkini
içerir. Anayasa kuvvetler aynhği
ilkesine göre devleti yapı-
landırmıştır. Yasama, yargı, yü-
rütme birbirinden bağımsız, an-
cak işbirliği içerisindedir. Biri di-
ğerinin yerine kendisini koya-
maz. Eğer biri diğerinin yerine
kendisini koyarsa o zaman hu-
kuk devletinden sözedilemez.
Şimdi Adalet Bakanı yürütmenin
bir üyesidir. Siyasal iktidann
mensubudur. Adalet Bakanı
kendini savamn, yargıan yerine
koyarsa anayasayı ihlal etmiş
olur.Bizim sistemimizde sava-
lanmızın biri idari öteki adli ol-
mak üzere iki tür görevi vardır.
Idari görevde Adalet Bakanlığı
görüş bildirir, talimat verir. Ama
adli görevlerinde yargı bağim-
sızlıği esastır. Bir Adalet Bakanı
herhangi bir savaya falan kişi
hakkında kovuşturma yapma di-
yemez. Öyle olsa istediği kişi
hakkında kovuşturma yaptınr.
Böyle bir anlayışın olduğu yerde
hukuk devletinden sözedilebilir
mi?
- Demiral, iki sene sonra emekli
olacak. Karar Resmi Gazetede
yayunlanmadan ve itiraz haklu
kullanılmadan DEP'liler gözahı-
na ahndı? Demiral1
! Hakimler ve
Savcılar Y'üksek Kurulu'na şıka-
yet etseniz ne olur ki? Bundan son-
ra tayin ve terfisi sözkonusu oia-
mayacağma göre...
Oktay:Bu sorunuzu yanıtlar-
sam yargısal bir işlevi tartışmaya
açmış olurum. Savalar adli iş-
lemlerde re'sen hareket eder.
Jşlemler sırasında bir yanlışhk
varsa bunu düzeltecek siyasi ik-
tidar değil hatta Hakimler ve
Savalar Yüksek Kurulu da değil.
Yargının kendi kendine çözümle-
yeceği bir olaydır bu. Bu yoida tı-
kanıklıklar sözkonusuysa yeni
yasal düzenlemeler yapılır.
"Anormal durum'
Niçin dokunulmazlık kaldınlı-
yor? Dokunulmazlığın kaldın-
lmasının nedeni yargılama yolu-
nun açık olması içindir. Şimdi
anormal bir durum var. Anamu-
halefet partisi bir iktidar partisi
ile dokunulmazlıklann kaldın-
lmasına karar verecek sonra da
bu karan kendisi vermemiş gibi
bir tavır içerisine girecek. Pes
doğrusu...
-Dokunulmazlığı kaldınlan nıil-
letvekillerine uygulanan işlem ba-
kanlığınızı ilgilendirmiyor, hakim-
ler ve sa\cılar yüksek kurulunu da
ilgilendirmiyor. Peki sorumlu
kim? Yapılanlar nasıl telafi edfle-
cek?
Oktay.-Milletvekilleri itiraz
hakkmı gözaltında iken de kul-
lanabilir. Nitekim kullanmış-
lardır da... Resmi Gazete'de yayı-
mlandıktan sonra geçerli olması
konusunda kesin bir hüküm yok.
Kovuşturma yetkisini kanunlar
savaya vernüştir. Sava bu yetki-
yi kullanıp kullanmamakta ser-
besttir.
- Şimdi dokunulmazlıklan kal-
kan millertekiuerinin TBM.M
kaptsında çirkin bir görüntü arze-
den şekilde götüriilme olayı var.
fçişleri Bakanı "bana ne savcı tali-
mat vermiş" divor. Siz "beni Ugi-
lendirmez. Yargı bağımsızdır" di-
yorsunuz.*Peki izfemekten hoşlan-
madığımız bu manzaranın sorum-
lusukim?
Oktoy: Savamn CMUK'tan
kaynaklanan kovuşturma ko-
nusunda her memura. bu arada
Emniyet'e de talimat verme yet-
kisi var. O talimatı da yerine ge-
tırme yetkisi ve görevi talimatı
alana ait. Adli Kolluk kurulması
konusunda kanun taslağı hazı-
rladım. Bir yıldan ben Meclis'te
bekliyor. Bu taslak yasaiaşsa idi
gözaltına alma olayını savamn
emrindeki kolluk kuvvetleri yeri-
ne getirecekti. Emniyet güçlerine
başka bir bakanlığa bağlı savcılar
talimat verijor diye emniyet,
Adalet Bakanhğı'nın emrinde mi
sayılır?
Savcı bu milletvekillerinin do-
kunulmazhklannın kaldınlması
halinde kovuşturma yapacağı-
ndan gözaltına alınmalannıri
doğru olacağım yaalı bir talimat-
la bildirir. Bu da mevcut kovuş-
turma sistemınden kaynaklanan
biryetki.
Bu yetkiyi kullanıp kullanma-
mak da savamn takdirine ait. Si-
yasal iktidar araya girip savaya
sen bu yetkiyi kullanma diyebi'lir
mi? Adli Kolluk Tasansı yasa-
laştığı takdirde kolluk kuvvetleri
savamn emrinde olacak ve orda
doğal olarak hukuk kurallan işle-
yecek. Bugün yargısız infazlar-
dan sözediliyor. Bu sistem oluş-
tuğu zaman yargısız infaz iddia-
lan tarihe kanşacaktır.
- O gün neden hiç bir SHPTi bir
bakan Meclis'te yoktu. Millet-
vekillerinin büyük bir kısmı neden
Meclis'e gelmedi? Genel Baş-
kanmız bu konuda talimat mı ver-
di?
Oktay: Anayasada dokunul-
mazlıklann kaldınlması konu-
sunda gruplarda görüşme yapı-
lamayacağı ve karar alınama-
yacağı hükmü var. Bu nedenle
milletvekiilerimizi serbest bıraktı
grup yönetimi. Terörle mücedele
konusunda sağ partilerle
görüşümüz farklı.
ARAYIS
TOKTAMIŞ ATEŞ
Uslup Sorunu
Toplumun dikkatini "başka' noktalara çekmek iste-
yen akıllı kimi siyasetçilerimiz, bundan bir süre önce bir
Hasan Mezarcı sorunu çıkardılar. Kendi partilerinin de
kısmen dahil olduğu bir "cephenin" yıllardan beri bu
toplumda laikliğin altını oymakta olduğunu unutarak, tü-
mü laik ve Kemallst kesildi. Ve Atatûrk'e dil uzatan tek
kişi Hasan Mezarcı'ymışçasına. bu zatı toplumun önüne
çıkardılar.
Hasan Mezarcının iki suçu vardı. Bunlardan biri Ata-
türk'ün annesiyle ilgili birtakım çirkin imalarda bulun-
ması, öbürü de Izmir Suikastı'yla ''9*1' olarak mahkum
edilenlerin itibarlarının iadesi konusunda bir önergeye
önayak olması. Az şey mi bunlar? Elbette değil. Ama
duyulacak tepkinin de bir "ölçüsü"olması gerekir. Kaldı
ki sıra Hasan Ivtezarcı'ya gelene kadar, ne "Mezarcılar"
varTürkiye'de. Bunların sırtı sıvazlanırken, aralanndan
birini "teşhir etmek" kuşkuya düşürür insanı, kuşkuya
düşürmesi gerekir.
Örneğin Rıza Nur adında bir "siyasetçi - doktor - ya-
zar" vardır. Anılannda Atatürk'le ve ailesiyle ilgili öyle
şeyler yazmıştır ki, insanın yüzü kızarır. Bu "Anılar" bir
ara el altından satılırdı, şimdi vitrinleri süslemekte. Ve
bu Rıza Nur'u kimileri neredeyse "ulusal kahraman"
ilan ediyorlar. Tepki nerede? Üstelik bunu yapanlarTür-
kiye'nin sadece gelenekçi "sağcıları" da değil. Kendini
"özgürlükçü - demokrat - sivil toplumcu" olarak nitele-
yen kimi zibidiler de rıayranlar Rıza Nur'a. Atatürk'ün
nasıl "ceberrut bir diktatör" olduğunu kanıtlamak için
Rıza Nur'dan alıntılar yapıyorlar. Ve sonra da bu adam-
lar "çağdaş ve demokrat" olduklarını iddia ediyorlar.
Türkiye'nin en iyi okullarında okuduktan sonra bunları
yazanların yanında, müftülükten gelen Hasan Mezarcı
oldukça "masum"görünüyorbana.
Türkiye'de kimilerinin gözündetemel çelişki "/a/>t-anf/-
laik" çelişkisi değil, "Kemalist-demokrat" çelişkisi.
Bunu yazıp çizenler arasında bu toplumun sağlayabile-
ceği en iyi eğitimi görenler de var. Hani "temel çelişki,
sınıf çelişkisidir..." gibisinden bir şeyler yazsalar itira-
zım olmayacak. Ama '7\err?a//z/77"denildi mi kimilerinin
tüyleri diken diken oluyor. Eğer Atatürk Devrimleri ol-
masaymış, toplum "doğal akışı" içinde özgürlüklerini
elde edermiş... Dünyanın herhangi bir yerindeki, halkı-
nın çoğunluğu Müslüman olan bir ülkede, bunun bir ör-
neğini göstersinler bakalım. Yok böyle bir şey. Ama
nasılsa meydan boş. Sallayın bakalım. Sonra da insan-
lar Hasan Mezarcı'ya tepki duyuyor...
Sağ "cenahta"yayımlanan kimi dergiler, Sıvas katlia-
mını "şanlı bir cihat" olarak isimlendiriyor. Çıtçıkmıyor.
Istanbul'da Kaynak Yayınları "cumadançıkanlarca"ba-
sılırken Istanbul polisi, saldırıya uğrayanları değil, saldı-
ranları koruyor. Çıt çıkmıyor. Taşradaki yeni üniversite-
ler tarikatlar tarafından paylaşıldı. Çıt yok. Tam tersine,
bir "cami-ezan sesi muhabbeti"sürüp gidiyor. Ve sonra
da Hasan Mezarcı'ya karşı "pompalanan bu tepki" beni
elbette kuşkuya düşürüyor.
Izmir Suikastı'yla ilgili olarak "kuşku çemberine" alı-
nan kimi paşaların itibart çoktan iade edildi. Altan Öy-
men de yazdı bunu geçenlerde. Cavit Bey dışında geri
kalanların durumu ise tartışmalı. Bu bakımdan verilen
önergeye, ancak gülünür. Kaldı ki bu olay, ittihatçılar
arasındaki acı bir hesaplaşma idi. Onergeyi hazırlayan-
larise "/f/7a/ç//ar"jrvgünümüzdeki uzantıları. Nezaman-
danberi "Itilafçılar", Ittihatçıların itibarınıdüşünüroldu-
lar. Vallahi "Ayıct Arif"ın de kemikleri sızlamıştır bu
önerge üzerine.
Değişik televizyon kanalları, laiklik ve Hasan Mezarcı
olayı üzerine toplantılar düzenlediler. Birkaçına ben de
katıldım. Oynanmak ve bu topluma yutturulmak istenen
oyuna gelmedim. "Saldırmak"yerine, "açıklayıcıolma-
y/"yeğledim. Kimlerin "özgürlükçü", kimlerin "demok-
rat", kimlerin "düşünceye saygılı" olduğunu anlasınlar
istedim. Çoğu canlı yayın olduğu için kendimi izleyeme-
dim ama, sanıyorum istediğimi yaptım.
Kitle iletişim araçları korkunç bir güç. Hele televizyon.
Bu programlardan sonra bir süre sokakta gezemedim.
Birkaç programla inanılmaz bir ilgi çemberi doğuyor in-
sanın etrafında.
Gelen tepkiler çoğunlukla olumluydu. Ama kimi dost-
larım ve okurlarım, üslubumu fazla yumuşak buldular.
"Adamlara kendilerini savunmak için fırsatverdiniz" di-
ye eleştirildim. Elbette vereceğim. Yargıç mıyım ben?
Bunu o programları düzenleyenler düşünsün. Kaldı ki
eğer karşımdaki insan "fart/şma adato/n/"bilmiyoryada
buna uymuyorsa; benim yapacağım şey onun düzeyine
inmek değil, onu kendi düzeyime çekmek için çabala-
mak olmalıdır. Ben de bunu yapmaya çalıştım.
Türkiyemizde bir Islam düzeninden yana olanların bir
bölümü, baskı ve zulüm altında olduklarını iddia ederler.
Ibadet özgürlüklerinin olmadığını, düşüncelerini ifade
etme özgürlüğünün kısıtlandığını ileri sürerler. Bence
bunların tümü yalandır ve "mazlum görünme " hedefine
yönelik birstratejidir. Bu oyunu bozmanın yolu "bağırıp-
çağırmak" değil; yumuşak bir üslupla kimin "özgürlük-
ten yana "olduğunu, kimin "düşünceye saygılı" olduğu-
nu dosta-düşmana göstermektir.
Dünya sevgi üzerine kuruludur. Düşünceler sevecen-
lik çevresine birikir. Skolastik kafayı çözmenin ve bağ-
nazlığı kırmanın başka yolu yoktur.
Ceyhun AtufKonsu
Şüv ÖdiiliisoJnbüübııldu
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - Ceyhun Atuf Kansu
Şiir Ödülü'nü, bu yıl. "İmzası
Gül" adlı yapıtıyla Abdülkadir
Budak kazandı.
Gülten Akın, Talip Apay-
dm. Refık Durbaş. Ahmet Er-
han, Bahar Gökler. İsmail
Karaahmedoğlu. Emin Özde-
mir'den oluşan secid kurul.
ödüle aday 57 yapıt üzerinde
yaptığı değerlendirme sonu-
cunda. Ceyhun Atuf Kansu
Şiir Ödülü'nün, "İmzası Gül"
adlı yapıtıyla Abdülkadir Bu-
dak'a, oybirliği ile verilmesini
kararlaştırdı.
Abdülkadir Budak, 1952
yılında Sıvasin Haseki ilçesin-
de doğdu. İlk ve orta öğre-
nimini Ankara'da tamamladı.
Devlet memuru olarak çeşitli
illerde görev yaptı. Bu yıhn
başında emekli oldu ve An-
kara'ya yerleşti. Evli ve iki ço-
cuk babası olan Budakin ilk
şiiri. 1970'te Defne dergisinde
çıktı. Şiirlerini, şiire ilişkin
yazılannı Ozanca, Hakimiyet
Sanat, Varlık. Türk Dili, Yaz-
ko Edebiyat. Adam Sanat der-
gilerinde yoğunlaştırdı. Geçti
Ilkyaz Denemesi (1978). Şimdi
Yaz (1980), Gomlegim Leyla
Desenli (1981). Seydanın Son
Keremi (1985) ve İmzası Gül
(1993) adh kitaplan yayı-
mlandı. Çocuklara ilişkin şiir-
lerini. Bir Gül Çocuk (1981)
adlı kitabında topladı ve bu
yapıtıyla 1982 Türk Dil Kuru-
mu Çocuk Yazını Ödülü'nü
kazandı. Abdülkadir Budak'-
ın ödülü. önümüzdeki günler-
de Ankara'da düzenlenecek
bir törenle verilecek.
.. Ceyhun Atuf Kansu Şiir
Odülü Seçiri Kurulu. Talip
Apaydm'ın önerisi üzerine,
bundan böyle her yıl bir seçici
kurul üyesi yerine, genç kuşak
şairlerin bayrağı devralması
amaayla, ödülü kazanmış şa-
irlerin kurula girmesini karar-
laştırdı. Yeni karar uyannca,
önerisi üzerine Talip Apay-
dın'ın yerine, gelecek yil.
1987'de ödülü kazanan Şükrü
Erbaş, kurul üyesi olacak."
Seçici kurul aynca. gecen yıl
Sıvas'ta gerici-yobaz çevreler-
ce 37 aydın insanla birlikte
katledilen. Ceyhun Atuf Kan-
su Şiir Ödülü ailesinin kardeşi
Behçet Aysanin anısı önünde
saygıyla eğildiğini vurguladı.