23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet İmtiyaz sahibi: Berin Nadi Genel Yayın Yönetmenı: ÖzgenAcar •Gcncl Ya> ın Koordınatöru: Hikmet Çetinka.va • Gencl Yavın Danişmanı: Orban Erinç • Yazıı^len Müdurlerr Ibrahim Yıldız. Dinç Tayanc (SorumIu).#Haber Merkea Müdürii: Hakan Kara • Görsel Yönetmen. Ali Aear #Dış Haberler: Er- gun Balcı • Ekonomı Abdurrahman Yıidırım # Istıhbarat: Yalçın Çakır • Yun Haberleri: Vlehmet Saraç • Makaleler. Sami Karaören • Spor: Abdiil- kadir Yücelman • Duzeitme- Abdullah Yazıcı Ankara Temsılcisı: Mustafa Balbay • Haber Müdüru. Doğan Akın AtatürkBul- van No:125, Kat: 4, Bakanlıklar-Ankara Tel: 4195020 (7 Hat). Telex: 42344, Fax: 44195027 •İzmir Temsılcisı: Serdar Kızık, H Zıva Bl\ 1352 S.2 3 Tel:4411220 Telex: 52359, Fax. 4419117 «Adana Temsılasi: Çetin Yiğenoğtu İnonü Cd. 119 S. No: 1 Kat: 1, Tel. 3522550-3522601-3522492, Telex: 62155. Fav 3522570 Müessese Müdürü: Erol Erkut •Koordinatör Ahmet Konılsan • Muhasebfc Bülent Yener • İdarc- Hüseyin Gürer •İşletme önderÇetik • Bılgı-lşlem. Nail İnal • Bılgısayar Sıstem: Mürüvet Çtier •Reklam. Reha Işıtjıum Vı>mU>u >e Basuc Venı Gün Haber Ajansı. Basın ve Yavıncılık A Ş Türkocaâ Cad.39 41 Cağaloğlu 34334lst. PK:246lstanbulTel 10 2l2)5i:O5O5(2OİMi)Tekn 22246 Fax 14MART1994 İmsak:4.46 Güneş:6.11 Öğle: 12.20 îkindi: 15.37 Akşam: 18.16 Yatsı: 19.35 Yazsaati uygulaması • ANKARA (UBA)-Yaz saati uygulaması 27 mart yerel seçimleri nedeni ile bir hafta öne alındı. Daha önce 26 martı 27 marta bağlayan gece başlatılması kararlaştınlan yaz saati uygalaması, yerel seçimlerde bazı kargaşalara neden olmaması için 19 martı 20 marta bağlayan geceyansından sonraya alındı. Buna göre gün ışığjndan daha fazla yararlanmak için "yaz saati uygulaması" bir hafta önealınırken 19 mart cumartesi gününü 20 mart pazara bağlayacak olan gece yansmdan sonra saat 02.00'de, saatler bir saat ileri alınacak. Türkiye mağara cenneti • ANKARA (ANKA)- Turizm Bakanı AbdülkadirAteş. Türkiye'de binin üzerinde mağara bulunduğunu ve bu mağaralardan 500'ünün araşunldığını bildirdi. Ateş, bakanbğın turizm çeşitlendirilmesi, ülke geneline yayılması amacıyla başlatılan çalışmalar kapsamında mağaralann da bu amaçla korunarak tanıtılmasının gündeme geldiğini söyledi. Anadolu'nunjeolojik yapısı nedeniy le çok sayıda mağara oluşumlan geliştiğini arilatan Ateş, "Ülkemizde binin üzerinde mağara bulunmaktadır. Ancak bunlann 500 adedinde arastırma yapılmıştır" aedi. Sığla yağı • MUĞLA (AA)-Muğla sahil şeridindeki sığla ormanlanndan bu yıl 2i>in kilogram sığla yağı elde edilmesi beldeniyor. Muğla Orman Bölge Müdürlüğu yetkililerinden alınan bilgiy e göre Türkiye'de sadece Muğla sahil şeridindeki sulak dere yataklan ile ormanlık alanlarda yetişen ve halk arasında "günnük ağacı" olarak bilinen sığla ağaçlannın gövdelerinden sığla yağı üretimine başlanıldı. Buyıl üretimin Köyceğiz, Marmaris v» Muğla Orman İşletmeleri'nin sorumluluk alanlanndaki sahil şendinde yapılacağını belirten yetkıliler, yaklaşık 2 bin kilogram sığla yağı üretümesmin planlandığını söylediler. Kahve zeka açıcı • NEWYORK(UBA)- Her gün az miktarda kahve içen erkeklerin, kahve içmeyen erkeklere göre daha zeki olduklan ve zeka testlerini çok daha çabuk yanıtladıklan belirlendi. Amerikan John Hopkins Arastırma Merkezi'nde yapılan bir araştırmaya göre insanlar kahve, çay ve kafeinli meşrubatlan canlanmak. uyku açmak için içiyor. Kafeinin beyin hücreleri üzerindeki etkisinin yeni keşfedildiği kaydedilen araştırmada, kafeinin sanıldığı gibi uyarıcı biretki yapmadığı öne sürüldü. Araştırmada, kafeinin sınır uçlan tarafından salgılanan ve uyuşukluk yaratan nöroiletken madde olan adenozini bloke ettiği, sonuç olarak canhlığı kaybetmeyip. faal kalmayı sağladığı kaydedildi. Kayak yaygınlaşıyor • B L R S A ( A A ) - K J Ş aylannda yapılan gözde spor türlerinden olan kayağın, Türkiye'de giderek v aygınlaştığı ve hafta sonlannda 15 bin kişinin bu sporu yaptığı bildirildi. Dr. Bilge Aykurt ve Dr. Muzaffer Aykurt tarafından yapılan araştırmada, kayağa ilginin giderek büyüğudü belirtilerek."Bu, Türkiye'deki iklim koşullannın uygunluğu ve her yıl artarak sayısı 14'ü bulan kayak merkezlerinin kurulması ile mümkün olmuştur"denildi. ABD'de 25, Japonya'da 15, Avrupa ülkelerinde de 40-50 milyon kişinin kayak yaptığı bildirilen araştırmada, bu rakamın Türkiye'de 15 bin cıvannda olduğu kaydedildi. _ ^ _ _ ürkiye'de gecekondu r M 7 olayı, özel sektörün m "yaünm alanlarTolarak m büyükkentleri seçmeye m başladığı ve toprak re- -^B». formunun gerçekleşe- memesi üzerine kırsal bölgelerde artan yoksullaşma ve işsizliğin getirdiği göç olgusuyla birlikte. 194O'lı yıllardan son- ra ülke gündeminde yerini aldı. O dö- nemlerden bu yana temel kalkınma po- litikalannda önemli bir değişiklik ol- madığı için de köyden kente göç "sürek- li artan oranlarda" sürüyor ve artık Tür- kiye'de "kentleşme" denilince salt kentli nüfusun artması, ya da kentlerin"planlı olarak büyümesi" değil. kitlesel göçün yarattığı sorunlar ve en başta da "gece- konduiaşma" gelıyor. Asbnda, Cumhuriyet'in özellikle ılk yıllannda, doğrudan "devlet eliyle ger- çekleştirilen"büyük sanayi yatınmlan- nın, böylesi bir göçe ve böylesi bir ilkel bannma koşullanna olanak sağlamaya- cak şekilde, "uygarlık erdetnlerine uy- gun" bir planlama ve proje anlayışı için- de kurulduklanm da burada anımsa- makta yarar var. Örneön. Sümerbank'a. Etibank'a, Demir-Çelik İşletmeleri'ne ait hemen tüm sanayi tesisleri, özellikle de şeker fabrikalan. demiryolu kuruluşlan gıbı. her biri "uiusal kalkınma" çabalanmız içerisinde çok önemli yeri ve gücü olan "devlet yafırımları", hep yurdun değişik yörelennde ve"bölgeler arasında dengeli bir gelişme" gözetilerek saptanan yöre- lerde kuruldular. Dahası. yine tüm bu tesisler. salt "fab- rika" ya da "işletnie"olarak değil, çalı- şanlannın kalacağı "lojmanlan". yine çalışanlannın dinleneceği. eğleneceği "sosyal tesisleri". hatta bir çoğunda "si- nema salonları". "düğün salonlan". "tü- ketim kooperatifleri" vb. gibi işçılenn kültür ve alışveriş gereksınmelerini de karşılayan üniteleriyle birlikte inşa edil- diler. Bugün bile Anadolu'nun birçok ken- tinde, hatta kasabasında, Trakya'daki baa yerleşim yerlerimizde de o dönem- lerde kurulan kamuya aıt tesıslerin bu tür sosyal ve kültürel hizmet binalan (örneğin toplantı salonlan. spor alanla- n), bulunduklan belde halkına da hiz- met ediyorlar, kent yaşamına önemli katkılarda bulunuyorİar... Devlet yatınmlanndaki bu anlayış, 194O'lı yıllardan sonra yaygınlaşmaya başlayan özel sektöre ait sanayi projele- rinde ise hemen hiç gözlenmemiştir. Yatınmcılar. öncelikle yer seçimi ko- nusunda. Cumhuriyet hükümetinin ta- şıdığı"ülkenin her bölgesinin kalkınma- sı" kaygılannı taşımadılar; büyük ço- ğunlukla liman ve ulaşım olanaklan olan önemli kentlerde toplanmayı ve sa- nayi tesislerini de"buna en uygun" yer- lerde kurmayı yeğlediler. Tesislerinin yapılaşma programlann- da da, yine devletin yaklaşırrunın tersi- ne, çalışanlann bannma. sosyal ve kül- türel gereksinmelerini hiç dikkate al- madılar. Kamu yatınmlannda. proje- nin neredeyse yüzde 40"lara varan bölü- mü, lojmanlan ve diğer "uygarca ya- şam" olanaklannı kapsarken. özel şek- tör yatınmlannda bu oran"sıfıra" indi ve girişimciler salt fabrika binalannı, idari ünitelerini inşa etmekle yetindiler. İşte, bu gelişmenin sonucunda, bir yandan "topraksız ve işsiz kalan" kırsal nüfus, iş olanaklannın yoğunlaştığı kentsel bÖlgelere doğru göçe başlarken. diğer yandan kendi bannma gereksin- melerini de "kendileri çözmek" zorunda kaldılar. Kentlerde. önceleri "fabrikalar çe>Te- sinde" oluşmaya başlayan gecekondu- lar, zamanla "yeni mahalleler" oluştur- dular ve giderek kentsel doku ve "kimli- ğin" de yaygın ve güçlü unsurlan halıne geldiler. Türkiye'deki"libaral kalkınma" anla- yışırun ve buna bağlı olarak gerçekleşen "yatınm ve sanayileşme politikalarınm" yukanda özetlenen genel karakteri, hiç kuşkusuz günümüzde de hemen "ajnı içerikte" varlığinı sürdürüyor. Sanayi yatınmlannın yer seçiminde. bölgeler arası dengeli kalkınma anlayışı hala etkin olabilmiş değil. Y'ine. son yıl- lardaki birkaç kuruluş dışında, ülkedekı hâlâ etkin olabilmiş değil. Yine, son yıl- da çalışanlann konut ve diğer gereksin- melerini de karşılamak gibi bir çaba gözlenmiyot. Yasalar da böylesi bir "toplumsal yü- 1940'hyıllarda kırsal bölgelerde artan yoksullaşmayla başlayan gecekondulaşmadayasama süreciningeleneksel ilkesi: Yapılanlara AVRUPA ATLETİZM BİRİNCİLİĞİ a£\yapılacaklaraözgürlük TÜRKİYEDE Yıllar 1955 1960 1970 1980 1990 ANKARA'DA 1950 1960 1970 1980 1990 GECEKONDU Gecekondu 50.000 240 000 600.000 1 150 000 1750.000 GECEKONDU 12.000 70 000 144.000 275 000 350 000 VE GECEKONDULU Gecekondulu Kentsel nüfus 250 000 1200 000 3.000.000 5.750.000 8 750.000 VE GECEKONDULU 62.400 364 000 748.000 1.450 000 1.750.000 NÜFUS nütustaki payı %4.7 %16 4 %23.6 %26.1 %33.9 NÜFUS %21.8 %56.0 %60.6 %72.4 %58.3 kümlüliiğü" zo- runlu kı- lmadığından. kentlerdekı he- men tüm sana- yi bolgeleri. aynı anda"ge- cekondu ve ka- çak vapılaşma" alanîanyla "iç i«fe" gelişiyor. Oyle olunca da, bu yapılan dö- nemdönem"af- fetmek". özel- likle de hemen her seçim önce- sindeonlan"yı- kmamaya söz vermek". elli yıldır ülkede egemen olan"serbest-überal kalkınma anlayışının".\ineelli yıldır süregelen "ge- leneksel gecekondu politikasım"olu'}tu- ruyor.. Yasalar zinciri... Türkiye'de. gecekondulaşma karşı- sında devletın"çaresizlığini" ilan ettiği ilk"resmi tutum". 1948 yılında Ankara'- adaki gecekondulann "affedilmesi" gi- rişimidir. Aynı yıl yürürlüğe gıren 5218 sayılı yasa. Ankara Belediyesi sınırlan içen- sindekı gecekondulann"sınhileştirilme- lerini" ve yeni gecekondu > apımını önle- mek için de'Şoksullara arsa sağlanma- sını" öngörüyordu. Gecekondulara karşı elli yıllık"yasal yaklaşımlann" hemen tümüne egemen olan, yani,"yapılanlara çeki düzen ver- mek, yenilerini ise engellemek"amacını taşıyan bu ilk gınşımın. her şeve rağmen "sosyal yanı ağır basan" bir bakış açısı da \ardı. Yasa\a göre Ankara'da "evi bulunmayan". çocuk sayısı "fazla" olan, kentte sürekli bir "işi bûlunan" ve "yok- sulluğu belirlenen" hak sahiplerine. 10 yıl taksitle ucuz arsa dağıtılması da sağ- İanıyordu. Nitekim, yine 1948 yılında çıkan ve Türkiye Emlak Kredi Bankası'nın bu özellikteki kişilere kredı vermesını ön- gören 5228 sayılı >asa. Ankara'da örne- ğin Yeni Mahalle semtinin de kurulma- sına neden oldu. "Hak sahibi" olanlar. yapı malivetinin yüzde 75'ini, %5 faizle bankadan aldılar ve konutlannı inşa et- tiler. Ne var ki. devletin sağladığı bu önemli olanak bıle. henüz başlangıç yı- llannda olunmasına karşın Ankara'da gecekondulaşmayı durduramadı. Çün- kü "kitlesel göç" ve kentin giderek "köy- den daha yaşaıulır" olması, devletin gü- cünü çoktan aşan bir "gecekondu baskınını" yarauyordu... 1948'deki girişimlerin ardından, ben- zer şekilde yine "çaresizliğin meşrulaştı- rılması" olarak yorumlanabilecek ikinci yasal düzenleme 1953'te gerçekleşti. Devlet, giderek hızlanan gecekondulaş- ma karşısında ancak "5 yıl" dayanabil- miş ve ileride artık "gelenekselİeşecek" olan resmi tutumunda bir adım daha at- mıştı. 1953'teçıkartılan6188sayıhyasa- nın adı, her ne kadar "Bina Yapımını Teşvik Yasası" olarak belirlenmişse de. "içerik" olarak aslında "gecekondu ya- pımını teşvikten" başka bir sonuç yara- tamayacaktı. Çünkü. 6188 sayılı yasa da, yine "o tarihe kadar" kurulan gece- kondulan affediyor ve tıpkı bugünlerde Çiller-Dalan ıkilisinin dile geurdikleri gibi. "o tarihten sonrakileri kesin olarak (!)yasakhyordu." 1953 yıfının 6188 sayılı yasasına. "Bi- na V apımını Teşvik" adının venlmesi ise, "belediye arsalanmn konut yapacak- lara tahsisini" öngören hükümlennden öıürüydü. Bu hükümler. 1966'da çıkan 775 sayılı Gecekondu Kanunu'na dek. yani yaklaşık 13 yıl yürürlükte kalması- na karşın, yine de gecekondulaşmayı ne durdurabildi; ne de geriletebıldi. Çünkü artık devletin "alışdagelen" tutumu. belli birikimlerin ardından yapılanlan affetmek ve de ondan sonrakileri "ya- saklıyoruz" deyip. yine affetmek için bir dönemin daha geçmesıni beklemekti. Öyle olunca da. kimse beledıyeden pa- rayla arsa almaya yanaşmadı ve kent topraklannı "bedelsiz" işgal etmek. çok daha "akılcı" birçözüm olarak köyden kente göçenlerin tercihini oluşturdu. 1959 yılında. yine de bir umut besle- nerek. belediye arsalan dışında "Hazine arazilerinin" de yoksul halka dağıtılma- sı ıçın beledıyelere devnnı öngören 7367 sayılı yasaya tanık oluyoruz. 1966'dakı 775 sayılı y asanın da temel ilkesi olan bu olanak bile yeterince etkıli olamadı. Çünkü. "belediyenin formah'telerine" bulaşmak yerine. hazıne arazilerinde doğrudan gecekondu > apmak hep daha uygun geldi. Nasıl olsa vakında "bir se- çim dönemi" daha yaşanacak ve af yine kapıda görünecektı. Nitekim. 1963 tanhınde çıkartılan 327 sayılı yasa. sözcüğün tam anlamıyla bir "seçim yatırmıı" \e buna bağlı ola- rak "gecekonducuların ödüllendirilmesi" olayıydı. Bu yasayla, "gecekondu" söz- cüğü yine gizlenerek. "iskân ruhsatı ol- mayan yapılara" ve "bir kereye mahsus olniak üzere" kent hizmetlerinden "ya- rarlanma" hakkı tanındı. Bövlece. aynı yıl yapılan yerel seçimler öncesinde. o dönemlerde beledıyelerin elinde olan elektrik başta olmak üzere. su ve diğer altyapı hizmetleri gecekondulara da bağlanmış oldu. Imar Y'asasf ndaki, "ruhsatsız yapıla- rın belediye hizmetlerinden yararlana- mayacağı" şeklindeki kaçak yapılaşma- ya karşı en etkili önlemlerden birisi olan ünlü maddesi de bu uygulamayla artık devre dışında kalırken, kentlerdeki ruh- satb yapılarla ruhsatsız > apılarda. "kent- lilik hakları" açısından "eşit statüye" gelmiş oldular. Bu anlayış ise elbette. yasalara uygun inşaat yapanların "akıl düzeylerinin" tartışıldığı bir "imar ah- lakı" sürecini başlattı. YARIN: Bannma Topraksız ve işsiz kalan kırsal nüfus, iş olanaklannın yoğunlaştığı kentlere doğru tlOKfclllCİCIIt İIIIOP göçe başlarken, kendi barınma gereksinmelerini de kendileri çözdüler. hakkına • i Av.Dr.AYDINAYBAY 'Gecekondu' sözcüğü. dar ve özel an- lamıyla bir Şapı' ya da 'yapılaşma' olgu- sunu karşılıyor. Ne ki gündemde olan sorunlar bu olgunun sadece fiziksel yönü ile sınırlı değil. Gecekondu olgusu ile siyasetçiden. sanatçıya. sosyologdan hukukçuya kadar her meslekten ilgile- nenler var. Özellikle büyük kentlerin ge- nişlemesinde ve büyümesinde, gecekon- du biçimindeki yerleşim ve bunun do- ğurduğu sorunlar her zamankinden daha çok önem taşıyor \e tartışılıyor. Siyasal ve toplumsal yönünü olanak öl- çüsünde bir yana bırakıp. gecekondu olgusunun hukuk alanmdaki vansıma- lannı gözden geçirmek istiyoruz: Bu 'olay' karşısında. hukuk ya da hukuk düzeninin yasama etkinliği biçiminde ortaya çıkan tavn ve çözümü nedir? Bu tavır ve bundan kaynaklanan çözüm önlemleri ne gibi sonuçlar doğurmuş- tur? Yapılması gerekenler yapılmış mıdır? Hukuksal bakımdan bir düzenleme gereksiniminin söz konusu olduğu bü- tün hallerde. önce bu düzenlemenin 'ob- jesi' ya da 'konusu1 olan ilışkinin yahut olgunun belirlenmesi gerekir. Yurdu- muzda gecekondu biçimindeki yapı ve yapılaşma olgusu 1950'lere kadar. baş- ka konulan düzenleyen yasalar içınde yer alan kimi hükümlere konu olmuş- tur. 1953'te yürürlüğe giren 6188 sayılı "Bina N apımını Teşvik ve İzinsiz Yapı- lan Binalar Hakkında Kanun" ise gece- kondu konusunu da kapsamlı olarak düzenleyen ılk yasadır. Aradan 13 yıl geçtikten sonra. 1966'da. sadece gece- kondu olgusunu düzenleven 775 sayılı yasa yürürlüğe konmuştur. (RG. 20 Temmuz 1966). Bu yasaya (halk arası- nda bu tür yapılaşma için yaygın bıçim- de kullanılmakta olan sözcük 'yasal te- rim' olarak kabul edilmek suretivle) 'Gecekondu Kanunu' adı verilmiştir. O tarihten bu yana yürürlükte olan 775 sayılı >asada. ge- cekondu olgusu- nun tanımı da yer almıştır: "... gecekondu deyimi ile imar ve yapı işlerini düzen- leyen mevzuata ve genel hükümlere bağlı kalı- nmaksızuı. kendisine ait olmayan arazi veya arsalar üzerinde, sahibinin rızası alı- nmadan yapılan izinsiz yapılar kastedi- lir." (md2) Bu yasa ile hangi amaçlann gerçekleş- tirilmek istendiğj de şu hükümle açı- klanmışur: "Mevcut gecekonduların ıslahı, tasfiyesi, yeniden gecekondu yapımının önlenmesi ve bu amaçlarla alı- nması gereken tedbiıier hakkında bu ka- nun hükümleri uygulanır." (md.l) Bu hükümden ve yasada yer alan öteki ku- rallardan anlaşılacağı gibi. yasanın başlıca üç hedefi vardır: (1) Yasanın yü- Gecekondu veHukuk rürlüğe gırdiği tanhe kadar (20.7.1966) fiilen oluşmuş gecekondulardan yerleri ve yapılan ıtıbanyle muhafaza edilmesi mümkün olanlar. tslah edilerek koruna- cak ve 'sahiplerine' tapu verilecektir. (2) Muhafaza edilmesi mümkün olmayan- lar. sahiplerine yer gösterilerek tasfiye edilecek'tır. (3) Bundan böyle (20.7.1966'dan iti- baren) gecekondu yapılmasına müsaade edilmeyecektir. Bu son hedef. yasada di- ğerlerinin vanı sıra. şöyle bir yaptınmla da desteklenmiştir "Bu konunun yürür- lüğe girdiği tarihten sonra yapılan gece- kondular ... hiçbir karar aiınmasına gerek olmaksızın belediye »eja devlet zabıtası tarafından derhal yıktırüır." (m. 18) Yasa'nın öngördüğü bu he- defler gerçekleşmış midir? Kısaca belirt- mek gerekırse ilk iki hedef için bu soru- ya olumlu yarut verebiliriz. 'Islah' koşu- luna fazla bir ağırlık verilmeksizin. mev- cut gecekondular, o tarihteki fiziksel du- rumlanna göre 'meşrulaştınlmış'tır. Bunun anlamı. gecekondunun 'sahi- bini*. yapının üzenne oturduğu arazi ya da arsanın "tapusunun" venlmesi suretiv- le. tapulu taşuımazın maiiki' durumuna getirmektir. Bu yoldan tapuya bağla- nan' eski gecekondulann çoğu. bugün kocaman yapılara dönüşmüş konut ve ışyerleridir. 'Tasfiye' amacı ile ilgjli ola- rak ise çok sınırlı bir uygulama yapılmıştır. Gecekondu bolgeleri için hazırlanan ıslah planlannda mevcut yapılaşmanın olduğu gibi korunrnasına ağırlık verildiğinden yollar. mevdanlar gibi kamusal amaçlı yerlerin oluşması- nda üzerinde gecekondu bulunmayan alanlann kullanılmasına özen gösteril- miştir. Bunun da sonucu olarak. gece- kondu bölgelerinde 'tasfiye' edilen gece- kondu sayısı çok düşük düzeyde kalmıştır. Üçüncü amaç ya da hedefe gelince: Yasanın bu amacı gerçekleşmemiştir. Başka bir deyişle. yasanın y ürürlüğe gir- mesinden sonra çeşitli ceza yaptınmlan ile de desteklendiği halde, yeniden gece- kondu yapımını önleyen il'ke-kural işle- tilememişdr. Bunun nedeni hukuksal araçlann ye- tersizliği değildir. Hukuksal araç (yu- kandakı 18'inci madde metnınde de gö- rüldüğü gibi) yeterli ve kesindir. Buna karşın. ekonomik. idari, siyasal. top- lumsal vb. koşullar yüzünden. yasada öngörülen 'önleme mekanizması' çalı- şmamış ve sonuçta yasanın yürürlüğe girmesinden sonra da devam eden 'ge- cekondu yapnm' süreci ile on vıl geçme- den büyük kentlerin çevresinde yüzbin- lerce gecekondu daha oluşturulmuştur. 1980'lerin başmda gözlemlenen biçi- miyle gecekondu sorunu bu durum- dadır. Sürecek Paris'teki şampiyonada 60 merre engelli yanşına katılan İn- giliz atlet Jackson, Rumen Bordi ve Alman Fenner'in önünde şampiyonluğa ulaştı. Jackson 7:41 'lik bir derece elde etti. Paris'te Colin Jackson gösterisi • Sönük geçen salon yanşmalannda Jamaika asıllı İngiliz sporcu, bugüne dek aynı mesafede (60 m.) hem sürat hem de engelli yanşı kazanan ilk atlet unvanını alarak tarihe geçti. CUMHUR CANBAZOCLL PARİS -Paris'in 8.000 kişı- lik Palaıs Omnisport salonun- da üç gün devam eden 24. Av- rupa Salon Atletizm Birincih- ğı. Jamaika asıllı İngiliz atlet Colin Jackson'un adeta şova dönüşen vanşlan dışında sö- nük geçti. Jackson aynı birin- cılikte bugüne dek ayru me- safede hem sürat hem de engel- li yanşı kazanan ilk atlet un- vanını alarak tarihe geçti. İlk gün. Fransız atletlerin düşük dereceler almasıyla ya- nşmalara ilgi azalmıştı. Ancak sonra Jackson'un karizması ve üstün performansı tribünleri doldunmaya yetti. Parisliler hafta sonlannı İngiliz atletin pıst şovuna ayırarak olası bir rekor beklediler. Jackson. cumartesi günü 3 yanş için piste indi. Bir gün ön- ce de 60 metrede altın madaly a almıştı. 60 metre engellide ilk yanşı sabah 09.40'da koştu İn- giliz atlet. Zorlanmadan 7:48 ile kendi rekoruna hayli yak- laştı. 2. koşuda rekoruna 3 salise kalmıştı. Herkes fınalde 7:36'lık rekorunu kırmasını beklerken. Colin Jackson riske gırmeden 7:41'de kalarak altın madalyaya koştu. Diğer dün- ya rekortmenleri de Paris'te suskun kaldılar. Özellikle 3 adım atlamada Rus Voloşin (Dünya rekoru: 17.77 m) yan- şma öncesi çok formdaydı. Ancak Paris'de 17.44'le ken- dinden yeni rekor bekleyenleri hayal kjnkhğına uğrattı. Kaçak vapılm% antik Patara'yı tehditediyor • Arkeoloji ve Arkeologlar Derneği Başkanı Doç. Dr. Ahmet Tırpan. 90 kaçak yapının yasal işlemler yapılmasına karşın henüz yıkılamadığını. SİT alanı sınırlannın yeniden belirlenmesi gerektiğini söyledi. ASUMAN ABACIOĞLL İZMİR- Patara antık kentı sınırlan içınde bulunan 90 ka- çak yapının. vasal işlemler vapılmasına karşın henüz yıkılamadığı belirtilerek ka- çak yapılaşmanın antik kenıi tehdit ettiği bildinldi. Arkeoloji ve Arkeologlar Derneği Başkanı Doç. Dr. Ah- met Tırpan. Antalya ili, Kaş il- çesi Kalkan Bucağı sınırlan içinde bulunan Patara antik kenti SİT sınırlannın, Gayri- menkul Eski Eserler ve Anı- tlar Yüksek Kurulu'nun 8. 9. 1978 gün ve A-1292 sayılı ka- ran ile belirlendiğını anımsa- tarak "Aynı kurulun 14.11. 1981 gün ve A-3212 sayılı ka- rarı ile SİT alanı A, B, C olmak üzere bölgelendirilmiş, buna göre A ve B bölgelerinde kesin yapılaşma yasağı getirilirken, Gelemiş Köyü'nûn içinde kal- dığı C bölgesi ise yerleşim geliş- me alanı olarak saptanmıştır" dedi. Daha sonra Patara antik kenti SİT alanlannın. Antalya Koruma Kurulu'nun 27.3. 1990 gün ve 719 sayılı karany- la 1 ve 3. derece arkeolojik, 1. derece doğal SİT alanlan ola- rak belırlendiğini kaydeden Doç. Dr. Tırpan. şu bilgileri verdi: "3. derece arkeolojik SİT alanlannda uvgulanacak ko- şullara ilişkin ilke kararlarına göre, alanda temel hafriyatı. müze elemanlan denetiminde yapdaşmaya izin verilmekte- dir. Patara antik kentinde 1989 vılından iribaren Prof. Dr. Fahri Işık başkanlığındaki kazı heyeti tarafından yüriitü- len kazı çalışmaları sonucunda, Gelemiş Köyü'nûn de içinde bulunduğu 3. derece arkeolojik SİT alanı içinde antik kentin devam ettiğine işaret eden kalıntüar açığa çıkarılmtştır. Bu nedenle Patara antik kenti SİT sınırlarının, kazılarda açı- ğa çıkarılan buluntuların tahrip edihnemesi ve yok olmaması için yeniden irdelenerek geniş- letilmesi gerekmektedir." Kültür Bakanlığı göreve Patara antik kentinde. 3. de- rece ve 1. derece arkeolojik SİT alanlan içinde toplam 90 kaçak yapının varlığının sap- tandığını vurgulayan Doç. Dr. Tırpan, kaçak yapılar hakkı- nda yasal işlemler yapılmasına karşın. henüz yıkım işlemleri- nin gerçekleştirilmediğini söy- ledi. Doç. Dr. Tırpan, halen kaçak olarak gerçekleştirilen turizm amaçlı bu yapılaş- manın. antik kenti tehdit eder nitelikte olduğunu belirterek "Konunun bu boytıtuyla, Kül- tür Bakanlığı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü'nce ele alınması ge- rekmektedir" göriişünü sa- vundu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle