Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
13MART1994PAZAR CUMHURİYET SAYFA
DUNYADAN
Almanlarsevgî ve şefikatbekliyor
Almanlar, Berlin Duvarı 'nınyıkılmasıylason bulacağı varsayılan kimlik arayışı çabalarına milliyetçi
motifleribulaştırmaya devam ederken, Avrupalı komşularının kendiierinisevmediğindenyakınıyor.
A lman obnaktan gıınır
duyuyor musunuz, sorusu,
çok uzun süre tabuydu.
Bugün arük değil. Ama bazılan
bundan endişe duyuyor.
"Alman obnaktan gurur duyuyor
rousunuz?" Bu sonınun cevabı her
zaman o kadar da açık değil. Aşın
sağcılar gözlerini kırpmadan "Tabii
kü Hem de nasü!" diye cevap verebi-
liyorlar, ama "yurtseverlik" kelime-
sine alerjisi olan solculann cevaplan
bu kadar açık değil.
Bu kimlik arayışı Berlin Duvarı'-
nın yıkjlmasıyla son bulacağı yerde
tam tersine arttı.
Seminerler, yuvarlak masalar,
tartışmalar... Bütün Almanya, en
büyük profesörlerinden en önemli
tarüşmacılanna herkes, büyük bir
açgözlülükle bu çılgın içe bakışa
kendini kaptırmış görünüyor. Bü-
yûk bir haftahk dergi olan Die Zeit
bir koca sayfasını bu "mület" kav-
ramına ayınrken diğer büyük haf-
talık Die Woche. "Neden kimse bizi
sevmiyor" sorusuna cevap anyor ve
şöyle tamamlıyor: "Saygı, taibii ki;
sevgi, azıcık." Almanya, Avrupa'-
nın sevilmeyen bir komşusu olmaya
devam ediyor. En önemli sebebi:
Dün, Naziler, bugünse zenginlik ve
güç.
"Alman olmaktan gurur duyuyor
musunuz" sorusuna düşünerek ce-
vap verenler batıda doğuya nazaran
daha fazla. Batıda gençlerin sadece
% 47'si olumlu cevap verirken do-
ğuda bu oran % 68*e çıkıyor. Genç-
ler okudukça yurtseverlik duygusu
da azalıyor.
Bu duygu politik düşünceye de
çok bağlı: Hıristiyan demokratlar.
sosyal demokratlardan daha fazla
olumlu cevap veriyor. Sosyalist Par-
ti, Yeşiller ve Komünist Parti yan-
daşlan ise şovenlikten epey uzaklar.
Die Zeit'da Dieter Buhl. bu milli-
yetçilik savaşının çok eskiden beri
devam ettiğini. Federal Devlet'in
daha ilk günlerinde bile bu sorunun
gündemde olduğunu açıkladı.
Uzun yıllardan beri Almanya'da
yaşayan yabancılann Alman vatan-
daşlığına geçme hakkının yarattığı
sorunlar, Almanya'nın demokratik
ve hukuksal değerler değil de etnik
aidiyet etrafında birleştiğini gösteri-
yor: Alman anne babadan doğan,
damarlannda Alman kanı taşıyan
kişi Alman sayılır. Siyasetçilerin ve
entelektüellerin bu "ulus" kelimesi
üzerindeki tabuyu yıkma çabalanna
ragmen değişen pek bir şey yok.
Başbakan Kohl ülkenin normal-
leşmesi gerektiğini söyledi. "İnsan-
larm kendiierini Alman kimtiği altı-
nda daha rahat hissetmeleri gereki-
yor. Kendi kendilerinden nefret etme-
meli, kendi kendiierini reddetmemeli-
ler. llkelerini mutlulukta ve zorlukta
sevnıeliler. Normalleşmeli ama onu
unutmamalı da!" diye düzeltiyor bir
Fransız-AJman ilişkileri uzmaru.
Aynı zamanda da, Birleşik Alman-
ya'nın bir Möln, bir Rostock faci-
asıru doğurduğunu ekliyor.
Hiç kimse aşın sağın skorunu tah-
min edemez.
"Almanya'nın birleşmesi savaş
sonrası sorunlarına tamamen çane
bukJu. Artık bu Nazi konusu kapan-
maİHİır" diyen Hırisüyan demokrat-
lann eski başkan adayı Steffen Heit-
mann hemşerilerinden büyük tepki
aldı. Birçok önemli kişi, Heitmann'-
ın gizlice aşın sağcı partiyi destekle-
diğini savunarak adaylığına karşı
çıkü. Geçen seçimlerde her ne kadar
aşın sağcı partinin oylan artmadıy-
sa da bir düşüş de göstermedi. Ülke
ekonomisinin zor durumda olduğu.
işsizlik oranının her geçen gün daha
da arttığı şu dönemde. gelecek se-
çimlerde aşın sağcılann alacağı oy
hakkında bir yorumda bulunmak
ispanya
Katalonya da
nıilliyetçilik
modasuıa uydu
İ
spanya Sosyalist Partisi, geçen
yaz düzenlenen seçimlerde par-
lamentodaki çoğunluğunu kay-
bettikten sonra, Katalonya'nın baş-
ta gelen milliyetçi partisi sayesinde
yeni bir azınlık hükümeti şekillen-
•dirmişti. Şimdi bu desteğin bir bede-
li olduğu ortaya çıkıyor.
Yerel hükümeti de yöneten Kata-
lon lider Jordi Pujol. Başbakan Feü-
pe Gonzalez'e, bu yaz sonuna kadar
daha fazla özerkük tanınması ge-
rektiğini söyledi.
Sosyalistlerin tabii ki o kadar faz-
la şaşırmamasi gerekir. Özerkük
için önceden de çaba gösteren Pu-
jol'un son girişiminin daha fazla ses
getirmesi, yalnızca Madrid'deki hü-
kümetın zayıflığına değil, eskı Yu-
goslavya topraklannda yaşanan
çatışmalann bu ülkede de, bolünme
korkusu yaratmasına bağb.
64 yaşındaki eski bankacı Pujol,
geçen ay yapüğı konuşmada, İspan-
ya'nın yalnızca "Dili, kültürü, tarih-
sel kimliği ve geleneksel kurumlarıy-
la. Katalonva'nın bir ulus olduğunu
kabul etmesini" istedigini söylemişti.
Pujol 10 şubat günü Gonzalez'e
özerklikle ilgili yeni istemlerini su-
narken, bölgenin polis gücünün
güçlendirilmesi gibi daha maddi ko-
nulara değiniyordu.
Kutuplaşma geçen aylarda, böl-
genin dilinin Katalanca olarak ka-
bul edilmesiyle ilgili tartışmalann
gündeme gelmesinden sonra daha
da belirgınleşti.
Pujon, hükümetinin yalnızca
uzun süren Franco diktatörlüğü sı-
rasında yasaklanan geleneksel bir
dili canlandırmaya çahştığını söyle-
di. Ancak Madrid'deki muhafaza-
kar çevreler ve pek çok bağımsız ga-
zete, dil sorununu. Katalonya'nın
aynlık yanlısı çabalannın bir başka
dışavurumu olarak tanımladı.
Alan Riding
TbeNewYorkTimes
zor, ama yine de parlamentoya gir-
mek için gereken % 65'lik barajı
aşacaklan tahmin ediliyor. Bir Hı-
ristiyan demokrat milletvekili olan
Wolfgang Schauble, "Huistiyan de-
mokratlaruı çoğu Heitmann'la hem-
fîkir. Herkesin kafasından geçen dü-
şünceleri o yüksek sesle söyledi: Al-
manya'run çıkarlan Avrupa'nın çı-
karlanndan üstün olmalı" diyor ve
ekliyor: "Konuşmalarda sayın kaç
defa "yurt' kelimesi geçiyor. Bu bir-
kaç > ıl önce düşünülemezdi bile."
Schauble ise ülkenin bıraz daha
fazla yurtseverliğe ihtiyacı olduğu-
nu savunuyor. Gunter Hoffman
Die Zeit'ta bu iki kişinin orta al-
manın değişkesini (biri doğu biri
batı) temsil etüklerini söylüyor.
Eski Hıristiyan demokrat başka-
nı Heiner Geissler Bavyera sos>al
demokrat milletvekili Edmund Stoi-
ber'i "hain" olmakla ve "anayasaya
aykırı fikirler yaymakla" suçladı.
Stoiber, Avnıpa yandaşı bir politi-
kaya açıkça karşı çıkmış ve Başba-
kanı fıkir değiştirip Avrupa Birleşik
Devletleri'ni kurdurma düşüncesin-
den vazgeçirmeye zorlamıştı. Bu tür
tartışmalar eskiden sadece aşın sağ-
cılar tarafından yapılırdı. Gelecekte
NVeimar'da bir Deutsche Mark Par-
tisi'nin kurulma düşüncesi de ülke-
nin en önemli milli değeri olan para
üzerine duyulan endişeyi simgeli-
yor.
Geçmişi unutmadan. sakin, duru,
rahat bir kimlik bulmak... Almanlar
daha çok uğraşacağa benziyor.
Pacale Hugues
LePoint
Orta Amcrika'da komünizmin yaydmasını öniemek isteyen ABD, Honduras ordusunun 'eğitimini' üstlenmişti.
CIA, Honduras'tada işbaşında
İnsan haklan örgütlerinegöre, Soğuk Savaş döneminde Honduraslı yurtseverleri
ölümegönderen anti komünist mangalar, CIA yardımıyla kurulmuştu.
H
onduras hükümetinin üst düzey yet-
kilileri, ABD'den. ülkedeki şüpheli
solculara işkence eden, öldüren ve
isimlerini "kayıplar listesine" geçiren anti
komünist mangalann kurulmasındaki CIA
katkılannın aynnlılanvla açıklanmasını is-
tedi.
Honduras'taki bir insan haklan örgütü,
ABDelçiIiğine. Amerikah yetkililerin Rea-
gan döneminde yapılan işkencelerin ne
kadannı bildiklenyle ilgili bir dizi soru sor-
du.
O dönemde insan haklan ihlallerini
reddeden elçilik yetkililen. Honduras insan
haklan önderlerini, sılahlı solu destekjemek-
le suçlasa da. insan haklan örgütieri, ABD"-
nin, Orta Amerika'da komünizmin \ayı-
lması karşısında ülkeyı sıper olarak kul-
landığı Soğuk Savaş dönemiyle ilgili acı ger-
çekleri açıklı>or.
Ordudan emekli General Walter Lopez,
"Konunun çok hassas yönleri >ar, öyle
sanıyorum ABD hükümeti a>nntıları açıkla-
maya yanaşma>acak, çünkü açıklamalar in-
sanların ve kurumların sa>guılığını zedeleve-
bilir" diyor ve eklı\or:
"CIA bir kurum ama orada da insanlar
çaltşnor. Belki birkaç kişi, bütün bir kuru-
mun "haberi olmadan kendi başına harekete
geçmiştir." Lopez. CIA'nın eğittikleri arası-
nda en çok korku duyulan 3-16 Müfrezesi
adıyla bilinen birliğin önderliğini dağıtmıştı.
Lopez, bundan sonra işlevinin değiştiğıni,
yıkıcı kimliğinden sıynlıp bir haberalma ör-
gütüne dönüştürüldüğünü söylüyor.
Başkent Tegucigalpa'daki elçilik sözcüsü
Paul Kozelka, "Gercekten söylcyecek hiçbir
şeybniz yok" di>or. "İnsan haklan örgütlerine
verebüeceğimiz bütün bilgivi veriyoruz. Geç-
mişte oianlarla ilgili hiçbir kayıt yok elinûzde.
Dosyalar iki yılda bir gönderilir." CIA \e Pen-
tagon da konuyla ilgili yorum yapmıyor.
insan haklan örgütlerinin araştırmalan.
Pentagon'la yakın ilişkileri olan ve 3-16 Müf-
rezesi'nin başkanlığını üstlenen General Luis
Alanso Discua'yı oldukça rahatsız edecek so-
nuçlara van>or. Honduras insan haklan ör-
gitleri, gazetecilerle görüşmeye gelme>en
Discua'nın kendilerine. mangalan ABD'nin
isteği üzerine kurduğunu sövlediğinı bıldın-
vorlar.
İnsan haklan komiseri Leo Valladeres,
"ABD o dönemde kendi gmenlik çıkarlarmı.
bizim kişisel hak ve özgürlüklerimizden üstün
tutarak, yasaları çiğneyecek kadar ileri git-
mişti" diyor.
Honduras anti-terör ordusundan aynlan-
lar, bu tür birimlerin. ilk kez 1980'de, önce
CIA sonra Pentagon'da görülen bir eğitim-
den sonra kurulduğunu söylüyor. De\ let Ba-
kanüğı. 1981'deki insan haklan raporunda.
bir yıl ıçinde 60 gizemli "kaybolma" olayının
yaşandığını belirtiyordu. Oysa bir önceki yıl,
busayı sıfırdı.
İnsan haklan örgütieri. 1984 martı itiba-
riyle 200 kadar öğrenci. öğretmen ve sendi-
kacının yakalandığını, idam edildiğini ya da
yok olduğunu sövlüvor. ABD'nin en yakın
müttefıklennden General Gustavo Alvarez
Martinezin ordudan atılmasından sonra.
kayıp savisında ciddi bir düşüş kaydedildi.
1988 yıhnda Mıami'de ortaya çıkan Alva-
rez. kendisiyle yapılan bir söyleşide hiç çekin-
meden Honduras haberalmasıyla CIA ara-
sında yakın bağlar bulunduğunu belirtiyor-
du: ' •
"CIA, haberalmamızda çalışacak olahları
eğitti. Eğitûnleri çok iyi. özellikle de sorguia-
ma teknikleri. İnsan hakları rhlalleri olmadığı-
nı sovlemek. yanılsamadan başka bir şey de-
ğildir. Arkadaşınuı teröristler tarafından öldü-
rüldüğünü bilen bir polisin soğukkanlı da>-
ranmasını bekieyemezsiniz. Adaleti kendi eüe-
riyle gerçekleştiriyorlar."
Anne Marie O'Connor
The New York Times
AvrupaBirliğınde
refah eşitliğiyok
• Avrupa Birliği'ne üye ülkelerin sağladığı
sosyal haklarda ciddi bir eşitsizliğin bulımması
yüzünden, ülkelerarası işçi göçünün yaşanacağı
sanılıyordu. Ancak, hükümetlerin bu korkulu
rüyasıgerçekleşmedi.
I şsiz, sakat veya hasta mısıruz? O halde Belçika, Danimarka veya
Almanya'da oturrnanız gerekir. Portekiz ve Yunanistan 18 yaşı-
nda ve işsiz bir kişi için ideal iki ülke. İki çocuklu bir dulsanız
İspanya'da oldukça rahat yaşayabilirsiniz.
Avrupa Birliği'ne bağlı 12 ülke çalışamayacak durumda olan
yurttaşlanna gerekli desteği veriyor. Bu ülkelerde milli gelirin yüzde 20-
30'u sosyal yardımlara aynlıyor. Yunanistan'da yüzde 20 oranındaki
yardımlar, Hollanda'da yüzde 30'lara ulaşıyor. Sosyal yardım kalemleri
arasında da farklılıklar görülüyor. Tahsis edilen yardım fonu, eşit oran-
larda paylaştınlmıyor.
Avrupa Birliği'ne üye devletler sosyal yardım konusunda dörde aynlı-
yor Almanya, Fransa, Belçika ve Luxembourg sigorta sistemine daya-
nan bir refah politikası iziiyor. Hasta, sakat ve işsizlerin gelir düzeylerini
olduğu gibi korumaya çalışıyor.
İngiltede, İrlanda ve Danimarka vergi sistemine ağırlık veriyor. Ingil-
tere ve İrlanda'nın amaa işsiz ve sakatlann gelir düzeylerini korumaktan
çok. asgan bir düzeyi tutturmak.
İtalya ve Hollanda söz konusu iki grup ülkenin arasında bir düzeyi
sağlamaya çalışıyor.
İspanya, Portekiz ve Yunanistan dördüncü grubu oluşturuyor. Bu
ülkelerde insanlann pek çoğu
sosyal yardımlardan yararla-
namıyor.
Avrupa Birliği ülkelerinde tek
bir sistem geçerli oimadığından,
cömert ülkeler ile eli sıkı ülkeler
arasında büyük bir uçunım mey-
dana geliyor. Örneğin sakat bir
işçi Belçika'da ortalama bir işçi
ücretinin yüzde 97'sini alırken,
aynı işçi Portekiz'de yüzde otuzu-
nu alıyor.
İşsiz bir Belçikalı işsizliğinin ilk
yıhnda gelirinin yüzde 79'unu alı-
yor. Öte yandan işsiz bir İngiliz'in
geliri yüzde 23'lerde seyrediyor.
Belçika, Almanya, Yunanis-
tan. Fransa, Portekiz ve Hollan-
da'da doğum yapan kadınlar ilk
üç aylık doğum izinleri süresince
gelirlerinin tümünü alabiliyor-
ken, bir İngiliz anne ilk altı hafta
içinde gelirinin yüzde 91'ini, son-
raki 12 haftada da yüzde 25'ini
alıyor.
Maastricht AnJaşması serbest
dolaşım ve yerleşim hakkını tanıdığından, birliğe bağlı üye ülkelerde,
çalışanlann doğal olarak çıkarlannın en yüksek olduğu ülkede çalışmayı
tercih edeceği kanısı yaygındı. Şu ana kadar beklentilerin aksine çok
ufak çaplı bir göç yaşandı. Göç edilen ülkede öncelikle iş bulmakta zorla-
nan insanlar. dil vekültürfarkındanda büyük öiçüdeetkileruyorlar. Bir-
liğe bağlı ülkelerde yaşayanlann yalnızca yüzde 1.4'ü doğduğu ülkenin
dışında yaşam kuruyor. Üye ülkelerde çalışan 10 milyon işçi ise birliğe
bağlı olmayan ülkelerden geliyor.
A\ rupa zorda kalanlara bu kadar cömert davranacak kadar zengin
mi? Bir ingiliz gazetesi, Avrupa Birliği'nin sosyal sigorta ve sağlık harca-
malannın Japonya'nın ulusal gejirinin iki katı, ABD'ninkinin jüzde 60'-
ından fazla olduğunu açıklıyor. İngiltere, bu cömertliğinin doğal sonucu
olarak vergilerin yükseldiğini. rekabetin sona erdiğirii ve yeni iş alan-
lannın daraldığını ileri sürüyor.
Geçtiğimiz hafta Avrupa Komisyonu yayınladığı bir raporda. ocak
ayında birliğe bağlı devletlerde 19.1 milyon kişinin işsiz olduğunu belirti-
yor. Bu rakam tüm çalışan nüfusun yüzde I0.9'unu oluşturuyor. Yalnı-
zca İngiltere ve İrlanda'da işsizlik oranı düşüş gösteriyor.
Connie White
New York Times
ingiltere,kayıplarının
peşine düşmüyor
• Haftada beş bin kişinin kayıplara kanştığı
İngiltere'de hükümet, üst düzey polis
yetkililerinin ve Avrupa Birliği'nin önerilerine
karşın, kayıplann aranmasıyla ilgili özel bir büro
kurmamakta diretiyor.
İ
ngiltere'de her hafta beş bin kişi kayıplara kanşıyor. Aslında soru-
nun gerçek boyutlan biîinmiyor. çünkü A\rupa Birliği'nin önerile-
rine ve üst düzey polis yetkililerinin başvurulanna karşın, hükümet.
henüz kayıplarla ilgili merkezi bir kayıt sistemi kurmadı
Polislcrin ve kayıp yakınlannın tek haber kaynağı. Kayıp Kimseler
Bürosu'nda gönülîü olarak çalışan bir grup olarak kalıyor. Kayıp kişile-
rin izlenmesi \e kimliklerinin saptanması sorunu. 25 Cromvvell Caddesi'-
nde 7 kişinin cesetlerinin bulunmasından sonra yine gündeme geldi.
İşin ilginç yanı. kimliği saptanan iki kişinin (Heather H'est J987'de
kaybolduğunda 16 vaşındavdı: Shirlev Robinson, 18) kaybolduklannın
şimdiye dek rapor edilmemesi.
Kayıp Kimseler Bürosu'nun
sözcüsü Sophie YVoodforde, bu du-
ruma sanılandan çok daha sık
rastlandığını söylüyor: "18 yaşın
üstündeki birinin kaybolduğunu bil-
dirilirse. sınırlı haber kaynaklarına
sahip olan polis çoğunlukla bu kişi-
leri kayıp listesine koymuyor."
Aile üyclcrinin de birbırleriyle
bağlantılannı kopanp, birinin ger-
çekten ne zaman kaybolduğunu
farketmemeleri mümkün.
Bürodaki 250 bin dosyanın bü-
yük bir kesimi kayıp çocuklan içe-
riyor. Çocuklarla ilgili bir örgütün
tahminlerine göre. bugün İngilte-
re'de 98 bin çocuk kayıp. Evde ya
Londra'da kaybolanlar
(Marl 1993 ıtıbartyle)
Yıl sonunda hala Yıl içind» kaybol-
kayıp durumda duğu bildirilenler
yaşta et*.e*
çocuklar
14-18 yaşlar
arası krz
çocuklar
19 vedahayjka-
yaşta bayanlar
I3vedahaküçük
yaşta kızlar
14-18 yaşlar
arası bayanlar
3.271
17.256
ıS.065
2.486
>108 8.877
19vedahayukarı[159
yaşta bayanlar
S 3.520
Londra
toplamı
30.475 (Yıl sonu itibariyle
558i hala kayıp)
da okulda karşılaştıklan zorluk-
lann yanı sıra, daha yaşlı kız ve er-
kek arkadaşlann da, evden kaç-
malannda payı oluyor. Polis kayı-
tlanna göre, Î993 martı itibanyle,
kayıp olduğu rapor edilen 30.475
kişinin 5,700'den fazlasını 13 yaşın altındaki kız ve erkek çocuklar oluş-
turuyordu. Bunlardan 71 'i hâlâ kayıp. 14-18 yaş grubundakiler arasında
16 bin kişinin kaybolduğu bildirilmişti, 171'inin yeri henüz bulunamadı.
Kayıp olduğu bildirilen 8,500'ü aşkın yetişkinin 316'sının izleri buluna-
madı. Polis kayıtlanna önceki yillarda girenlerden 882'si de bu listeye
ekleniyor.
Kayıplann büyük çoğunluğunun yeri birkaç yıl içinde saptanacak.
Londra'daki kayıplann yanya yakını geri döndü: bir kısmı polis soruş-
turmalanyla ya da ilanlar yoluyla bulundu; yüzde 4'ü suç işlerken yaka-
landı: yüzde 1 "i öldü: yüzde 20'si de arkadaşİar gibi başka kaynaklar yo-
luyla bulundu.
Ortayaş grubundakiler, genellikle iş baskısına dayanamadıklan için
kaçıyor. Çoğu, aileleriyle yüzleşmekten kaçınıyor. borç. alkolizm, kopan
ilişkiler. uyuşturucu ve depresyon gibi sorunlârla boğuşuyor.
Yaşlılarda ise temel etken, akıl hastalıklanyla ilgili sonânlar. Bazı psi-
kiyatristler, kaçmayı intiharla eş tutuyor.
TheIndependent