14 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 13MART1994PAZAR 12 DIZI "Müslümanların düşmanlan" ve "kafirler" olarak nitelenen Türkleri silah zoruyla sindirerek işgali kurumlaştırmaya çalışan Araplar, kendilerine karşı sergilenen direnişe dayanak oluşturan tüm kültürel, siyasal, tarihselfaktörleri ortadan kaldırmaktagörülmemi^ bir barbarlık ömeğisergilerler. Arap işgalinin başarılı komutanı Kuteybe, günümüze kadarki tarih boyunca görülmüş en vahşi iktidarlarınuyguladıklarıyöntemleri uygulamakta büyük bir kararhhk ve yaratıcılık sergilemiştir. lURKLER /NASIL MÜSLÜMANLAŞTIRILDI? A. Erdoğan Âydın H.avarizem uygarlığını yok eden Kuteybe'nin askerlerince, Semerkant kuşatılır. Kent, mancmık ateşiyle günlerce ağır tahribata uğratılır. Kalede açılan gediklere yoğun saldınlar yapılırsa da başan elde edilmez; Türkler şehri canla başla savunurlar. 7) 6- aferler Haccac'ın iştahını daha da kabartır. Bu kez Semerkant'ın işgalini emreder. Ancak Semerkant öncesi baa "pürüzlerin" halledilmesi gerekmektedir. Kuteybe, stratejik önemi nedeniyle, Aral Gölü'nün hemen alt bölgesi olan Havarizem'in işgaline karar verir. Bu sırada Havarizem'de Çaygan ile Havarizat arasında taht kavgası vardır. Kuteybe, iktidarsız Çaygan'ın işbirliğini kazanır ve içten bölünmüş ülkeyi kolaylıkla ele geçirir. Işbirlikçisini memnun etmek için başta kardeşi Havarizat olmak üzere ondan yana olan tüm asılzadeleri öldürtür. Buna karşılık "bin baş esir ve nice bin kumaş"alır Ardından Camhud melikini de yenerek. dört bin baş esir ahrlar. Ancak Kuteybe'nin emri üzerine hepsini öldüriirler. (1) Kuteybe, Türk direnişini katliamla kırmayaçahşıyor Halkı kılıçtan geçiriyor Işbirlikçi Çaygan aracılığıyla Havarizem'in kontrol altına alındığı düşünülürken halk ayaklanır ve hain saydıklan Arap işbirlıkçisi krallannı öldüriirler. Bunun üzerine Kuteybe, en ustahkla > aptığı işi bir kez daha yapar; haİktan müthişbiröçalır. "Havarizem" aamasızca yakılıpyıkılır, halk kılıçtan geçirilir. Kazılardan da anlaşıldığı üzre, çok eski ve çok parlak bir uygarlık merkezi olan Havarizem'in tarih yılhklanbileyakılır, Havarizem'in büyük Türk bilgini Biruni, Havarizem uygarlığmın yok edilişini aayla anlatır: "Kuteybe. her çareye başvurarak Havarizemlilerin yazılı dilini bilenleri, geleneklerini koruyanlan, bütün bilginleri yok etti Böyleee her şey karanlıklara gömüldu. tslam, Havarizemlilerin içine girerken, onların tarihi hakkında bilinenleri artık öğrenme olanağı bırakmadı." (2) Artık sıra Semerkant'a gelmiştir. Şehrin egemeni Gurek (Oğuz Beg), ilerleyen Müslümanlara karşı diğer Türk hanlanndan yardım i$ter. Taşkent ve Fergane'den yardım gelir. ancak bu kuvvetler Kuteybe'nin pususuna düşerek yenilirler. Semerkant kuşatılır. Günlerce mancınık ateşiyle ağır tahribata uğratılır. Kalede açılan gedikJere yoğun saldınlaryapılırsa da başan elde edilmez; Türkler şehri canla başla savunurlar. Semerkant'ın işgalinde gelenek olduğu üzere İranlı köleler de parah asker olarak kullanılır. Gurek, Kuteybe'yi, belki vardır diye mertlik duygusundan yakalamaya çabşır; ona haber göndererek: "Bu ettiğin harbi öyle zannetme ki Arapların kuvveti ile edersin. Belki Acem'den benim kardeşJerimdir ki sana yardım edip cenk ederler. Harbe Arapları gönder ki gör bak btz neler ederiz" der. Ama şark kurnazlığı ve zalimliğiyle ünlü Kuteybe'nin böyle değerlere prim vermesi düşünülemez. Aksine O, mancınık ateşini daha da güçlendirir. Müslüman askerleri gayretli kılmak için onlara daha çok dirhem sözünde bulunur. (3) Nihayet şehrin daha fazJa dayanamayacağına anlayan Gurek. Kuteybe'ye anlaşma önerdi. "Şehri, sahibine bırakmak ve yerti halka dokunmamak koşuluyla Kuteybe'ye teslim etti. Fakat Kutej be şehre girdikten sonra anlaşma hükümlerini hiçe savarak Gurek'e yeniden ve çok daha ağır şartlar ihtiva eden bir anlaşmayı zorla kabul ettirdi." (4) Yeni anlaşmava göre; 1 - Semerkant her sene 2 milyon 200 bin altın ödeyecek; 2- Bir sefere özgü 30 bin sağhklı genci tutsak olarak verecek: 3- Şehırde cami yapılacak; 4- Eli silah tutan yerliler şehirden çıkanlacak; 5- Tapınak ve putlardaki tüm mücevherler Kuteybe'ye verilecektir. Tabii Kuteybe bu son anlaşmayı bile ihlal etmekten çekinmeyecektir. Nitekim ilk elden sadece mücevherlerle yetinmez. ek olarak halkın kutsal saydığı heykellerin tümünü yaktınr ve küllerinden 50 bin miskalden fazla altın temin edilir (5). N.ihayet şehrin daha fazla dayanamayacağını anlayan Gurek, Kuteybe'ye anlaşma önerdi. "Şehri, sahibine bırakmak ve yerli halka dokunmamak koşuluyla Kuteybe'ye teslim etti. Fakat Kuteybe şehre girdikten sonra anlaşma hükümlerini hiçe sayarak Gurek'e yeniden ve çok daha ağır şartlar ihtiva eden bir anlaşmayı zorla kabul ettirdi." Daha önemlisi, Türklerin Müslüman işgalcilere karşı direniş geleneğini çok iyi bilen Kuteybe. Merv'edönerken, Şehrin başına getirdiği kardeşi Abdurrahman b. Müslim'ede yeni bir vahşet talimatnamesi bırakır. Tarihin tüm zulüm talimatnamelerineparmak ısırta- cak kadar korkunç olan talimatname şöyledir: "Semerkant'a dışandan gelecek yolları tutacak ve kapılanndan hiçbir Türk'ün serbestçe girmesine müsade etmeyeceksin. Şayet şehre mutlaka girmesi gerekenler olursa onlann eüerine balçık sürecek ve ondan sonra şehre girmelerine izin vereceksin. Onlar ancak bu mühürlü balçık kunıyana kadar şehirde kalabüecektjr. Bu özel surerte mühürlenmiş balçık kunıduktan sonra şehri hâlS terketmeyenler olursa onları dertıal öldüreceksin! Hiçbir kimsenin demir ve buna benzer silah taşunasına müsade etmeyeceksin. Arama sırasında üzerinde demir parçası da dahil. bıçak vs. bulunduranlar olursa. onları taşıdıkları bu aletlerle öldüreceksin! Gece şehrin sur kapılarını kapadıktan sonra içeride kalan yabancılan hemen öldüreceksin.'" (6) Böylece bütün her şeylerine el konması yetmezmiş gibi çöle sürülen Semerkant Türkleri. o hayata uyum sağlayamayarak kitlesel ölümleryaşarlar. Ancak Müslümanlann bu vahşelleri sürcrken Türk direnişi de yayılır. Artık tüm Türk alanlan bir direniş alanı olmuştur. Çete savaşıyla işgalcileryıpratılmaya. yaptıklan yanlanna kâr bırakılmamaya çalışılır. Öyle ki yer yer Ceyhun bile geçilerek Emevilere pusular kurulma yoluna gidilir ve ciddi zararlar verdirilir. (7) Kuteybe Haccac'ın emriyle son olarak Taşkent ve Fergane üzerine akınlar düzenler. Ancak netice alamaz. Daha önemlisi bu arada hamisi Haccac'ın ölüm haberi gelir. Talihi dönmüştürsanki... Kuteybe sonunun başlangıcını görür Haccac'ın ölümünde. Çünkü Müslüman, Arap geleneğjnde yöneticilerin iktidar süreleri ortalama iki yıldır ve çoğu da. bu süreyi ya öldürülme ya da başka tür maddi ve manevi aşağılanmalarla noktalar. İslam siyasi tarihi. halifeler başta olmak üzere kimsenin can güvenliği olmayan. Bizans oyunlan, katliamlar. zehirlemeler, hançerlemeler vb. acımasızlıklar ve hoşgörüsüzlüklerle örülmüş bir tarihtir. Yani her ne kadar "kafirlere" yapılan kadar olmasa da Müslümanın Müslümana ettiği de sözcüğün gerçek anlamında korkunçtur (konumuzdışı kaldığından ve zaten herhangi bir ciddi İslam tarihi okumuş herkesin de bildiği bir gerçek olduğundan burada geçiyoruz). Haccac'ın ölümü Kuteybe'yi gercekten de çok etkiler. çünkü hem Haccac'ın hem deonun sadık adamı olarak kendisinin ciddi düşmanlan vardır; ki bu, Haccac'ın yokluğu koşullannda ayaklan altındaki zeminin her an kayması demektir ki, sıradan bir vali olmadığından bu kayışın sonunun ne olacağıru herkesten iyi bilmektedir. Üstelik bulunduğu yer, yağma geliri açısından zenginliği nedeniyle pek çok vali adayının ağzını sulandıracak denli önemlidir. Seferi bırakarak kaderini beklemeye koyulur. Durumunu tahmin eden Halife Velid, Kuteybe'ye mektup yollayarak durumunda bir değişme olmayacağını söyler ve onu yeni işgallere teşvik eder: "Müminlcrin halifesi şüphesü senin Müslümanların düşmanlarına (Türklere) karşı çetin mücadelelerinle \erdiğin imrihanları \e cihadını bilmektedir. Yine müminlerin halifesi senin (şanını) > ükseltecek ve sana gerekli olan her şeyi yapacaktır. Harbetmeyeönetn ter. Rabbınınsevabını (mükafatını) bekle" der ".. bu mektup Kuteybe'yi çok sevindirmiş ve moralini bir hayli yükseltmiş bulunuyordu. Yarida bıraktığı seferlere yeniden başladı. (8) '•Müslümanların düşmanlan Türklere"(!) karşı dizegetirme savaşına tekrar başladı ya bir kere talihi dönmüştür. Büyük bir işgal azmiyle Kaşgarönlerine ulaştığında bu kez de bizzat Halifenin ölüm haberi gelir. Daha kötüsü Süleyman b. Abdülmelik halife olmuştur; ki Kuteybe onun kendisine büyük bir kin beslediğinin bilincindedir. Kafası uçuruluyor Kuteybe'nin çok da fazla bir seçencği yoktur; yeni halifeye ayaklanır. Ayaklanmaya destek vermeleri için Arap Müslüman ordusunu toplayarak onlara; "Şol vakit ki ben bu yere geldim, örtüleriniz çul > e kilim. yemekieriniz \ a\ an idi. Ben size gökçek >emekler vedirdim ve nazik urbalar giydirdim. Bilmediğiniz nesneyi öğrettim ve sizi acunda ulu kıldım!" (9) derse de işe yaramaz. Bizzat kendi komutanlan tarafından ve onbir yakınıyla birlikte kafası uçurularak öldürülür. Yıİ 716. Kuteybe öldürüldüğünde "Orta Asya'da Arap hakimiv etinin politik sınırları ve ozellikleri Gibb'in ifadesine göre aynen şöyledir: 1- Aşağı Toharistan > e Sağaniy an Arap hükümetinin mütemmim cüzlerini teşkîl ediyordu. 2- Toharistan. Hottel vs. gibi Aşağı Türkistan vilayetlerine bireremirlik nazarı ile bakılıyordu. 3- Buhara'ya daimi feth na/arı ile bakılıyor ve tedricen sömürgeleştiriliy ordu. Semerkant ve Kiş. kuvvetli ileri karakollar vasıtasıyla muhafaza ediliyordu. 4- Harzem daimi surette sömürgeleştirilmişti. 5- Yeksard'ın (Seyhun) öteki tarafuîdaki krallıklar müstakil. muharip ve oldukça kuvvetli kalmışlardı. 6- L'şrusana her ne kadar inkiv at altına alınmamış ise de Arap ordularının geçmelerine mani olabilecek gibi göriinmüyordu. 7- Mevcut hükümdar sülaleleri. fethedilen memleketler ahalisinin mümessili olarak yerlerinde bırakılmışlardır. Fakat idari ve mali nüfuz fıilen Arap * alilerin eline geçmişti." (10) (1) Tarih- i Taberi, c.3. s.349-50 (2) Akt. D. Avcıoğlu, Türklerin Tarihi, c.3,s. 1144 <3) Tarih- i Taberi, c.3. s.352 (4) Z. Kitapçı. Yeni İslam Tarihi ve Türkistan. c.l,s.25315i Z. Kitapçı,age.,c.l,s.254-5 (6} SabriGündüz, İslamlık Türklük, s. 128 < 7) Sabri GüncHiz, age.. s.129 (8) Z. Kitapçı,age.,c.I,s.258 (9) Taberi'denakt. SabriGündüz, İslamlık-Türklük.s.lll (10) Akt.Z. Kitapçı, Türkistandaİslamhet \e Türkler.s.82 YARIN: Yezîd. Türklerin kanıyla değlrmen döndürüyor ÇALIŞANLARIN SORULARI/SORUNLARIYILMAZ ŞİPAL Annemin küçük bir işyeri vardı Sont Annemin, küçük bir işyeri vardı. İşyerinde el emeği ile çalışırdı. Birkaç yıl önce işleri bozulduğu için işyerini kapattı. Muhase- beci, vergi kaydı ve diğer işlemleri tamamlamadığını söyledi. Şu anda, annemin hiçbir geliri yok. Bu yüzden kendisine ben *>akt- yorum ve baktığımı da kanıtlıyonım. Annem. bir süredir rahat- si2. Ameliyar olması gerekiyor. Kendi imkarnarımızla bu ameli- yatı gerçekleştirmemiz ise hemen hemen imkansız. Ben. sigor- talıyım; benim sigortamdan yararlanması için baş vurdum. Ancak, benden Bağ-Kur'la hiçbir bağınttsı obnadığına dair bir belge istediler. Ben de bulunduğum ildeki Bağ-Kur şubesine git- tinı ve Bağ-Kur kavdının kapatümadığını öğrendim. Yaklaşık 30 milyona varan borcunu ödediğimde. ilişiğinin kesileceğini söylediler. Gerekçe olarak da Esnaf ve Sanatkarlar Derneği'- nden kavdının silinmesi. Müracaat etmediği için Bağ-Kur'la ilgisi kesiunemiş. Oysa, muhasebeci bütün kayıüarın kapatıldı- ğuıısöylemişti. Ben ne yapabilirim? * N.E. YANIT: Sos\al Sigortalar Yasası'nın 42. maddesi uyannca, "Si- gortalının geçindirmekle yükümlü bulunduğu ana ve babası", yasa- da öngörülen sağlık yardımlanndan. "Sigortalının, hastalığın anla- şıldığı tarihten önceki bir yıl içinde en az 120 gün hastalık sigortası primi ödemiş olması" koşulu ile yararlanabilmektedir. Sosyal Sigortalar Kurumu'nun, 29.8.1986 gün ve 3-4 ek genelge- sinde. Bağ-Kur sağlık yardımlanndan yararlanan ana ve babalann. Sosyal Sigortalar Kurumu'nun sağlık yardımlanndan yararlandınl- mayacağı açıklanmaktadır. Genelgedeki anlatımdan, Sosyal Sigortalar Kurumu sigortalısının bakmakla yükümlü ana ve babası. Bağ-Kur sigortalısı ya da emeklisi olmakla birlikte. Bağ-Kur'un sağlık yardımlanndan yararlanamı- yorsa. Sosyal Sigortalar Kurumu'nun sağlık yardımlanndan yarar- lanması gerektiği anlamı çıkmaktadır. Diğer bir yönden, 1479 sayılı Bağ-Kur Yasası'nın 25. maddesine göre Bağ-Kur sigortalılanndan: "a) Gelir Vergisi mükellefı olanlann, mükellefıyetlerini gerektiren faaliyetlerine son verdikleri" tarihte Bağ-Kur sigortalılıklan da son bulur. Yine 25. maddeye göre Bağ-Kur sigortalılanndan, Gelir Vergisi'- nden muaf olanlar ile vergi kaydı bulunmayanlann. eanaf ve sanat- kar sicilinden veya kanunla kurulu meslek kuruiuşlanndaki üye kayulannın silindiği tarihte Bağ-Kur sigortalılıklan sona erer. Yasanın açık anlatımından. Gelir Vergisi yükümlüsü olan Bağ- Kur sigortalısının. sigortahlığının son bulması, esnaf ve sanatkar si- cilinden kaydırun silinmesi koşuluna bağlanmamıştır. Esnaf ve sa- natkar sicilinin silinmesi koşulu, "Gelir Vergisi'nden muaf olanlar ile vergi kaydı bulunmayanlar" için geçerlidir. Konu ile ilgili bir yargı karan ise şöyledir: "(...)Bir kimsenin zorunlu Bağ-Kur sigortalısı sayılabilmesi için sadece Gelir Vergisi mükellefi olması yeterli olmayıp kendi nam ve hesabına bağımsız çalışması da koşuldur. Gelir Vergisi mükellefi olanlann mükellefiyetlerini gerektiren faaliyetlerine son verdikleri anda. Bağ-Kur sigortalılıklannın sona ereceği 1479 sayılı kanunun 25 a maddesi hükmü gereğidir. Vergi kaydı silenmese dahi bağımsız çalışmaya son verildiği anda Bağ-Kur sigortalılığı sona ereceği açık- tır. (...)" (Yargıtay 10. Hukuk Dairesi. 26.2.1991 tarih. 1991 1100 esas ve 1991,1731 karar.) ANKARA NOTLARI MUSTAFA EKMEKÇt Bayramlık Şaplaklar... İzmir'den yazan Cumhuriyet okuru Necmiye Ergen'in mektubugeleliçokoldu. Biryılıaştı. Her okurmektubu gibi, onu da sakladım... Şöyle diyordu 25.2.1993 günlü mektu- bunda Necmiye Ergen: "Sayın Mustafa Ekmekçi, Bugün gazetemi okurken size artık yazmam gerektiğine karar verdim. Çünkü uzun zamandır size yazmak istiyor, sonra vazgeçiyordum. Zaman zaman Bülent Ecevtt ve De- niz Baykal ile ilgili yazılarınız bana cesaret verdi. Ben 1949 doğumlu emekli bankacı bir kadınım. Yani sa- de bir vatandaşım. Sade bir vatandaşım, ama siyasetle 1960lardan beri ilgilenirim... İyi bir vatandaş olmak için çalıştım, hâlâ da çalışıyorum. Sayın Ekmekçi, sizler. yazın hayatının mutfağındaki kişi- ler, sunduğunuz ürünlerin elbet güzelliğini, inceliğini bilir- siniz, fakat onu okuyan tiryakilerin aldıkları tatları size söy- lerlerse bilirsiniz. Hiç gazete okuyamadım dediğim günler, yine iki veya üç makale okumuşumdur. Eski gazetemi paket kâğıdı olarak kullanamam, bu çocukluğumdan beri gelen saygı... Size bir anımı anlatmak istiyorum: Cumhuriyet'in geçir- diği krizde, Hasan Cemal'e telefon etmiştim. Sekreteri ni- çin görüşmek istedığimi sormuştu. Isteğimi söyleyince bana Alışırsınız merak etmeyin!1 demişti. Ben de 'Alışma- yacağız ve alışmak ıstemıyoruz!' demiştim. Sanırım bu ve buna benzer olayları siz de duymuşsunuzdur. Sayın Ekmekçi, acaba bu son yıllarda, son zamanlarda alçakça planlanan suikastlarda, kendini sosyal demokrat sanan renksiz, kokusuz insan topluluklannın sorumluluğu yok mudur? Uğur Mumcu suikastıyla azıcık kendimizi bul- maya başladık. Ama yine de acaba sosyal demokrat olduk- larını söyleyen, uzlaşmasız, sadece 'Ben, ben, ben' diyen en ilkel egolanna yenilmiş liderler olmasın. Bu liderlerden en çok da Bülent Ecevit'e içerliyorum. Hatırlarım da, yıl 1973 ya da1974 olmalı. istanbul da istiklal Caddesi nden bir geçişi vardır yanında eşi' ile birlikte. Bilirsiniz o zamanlar karanfil atılmazdı, krapon kâğıtlarından şeritler atarak se- lamlamıştık Sayın Ecevit'i. Gözlerinde güzel bir ışık vardı, yüzü aydınlık. mavi gömleğiyle Karaoğlan'; 'Ak günler' di- yordu, bizler de nasıl inanmıştık. Şimdi bakıyorum da kap- kara. anlaşılmaz bir ifade var yüzünde. Tıpkı Denlz Bay- kal ın yüzü gibi! O gözler, nasıl karanlık, bencillik saçan gözler ve bencilliğin yansıdığı yüzler. Merak ediyorum Ekmekçi. kendilerini televizyon ekra- nında gördüklerınde, kendi halleri hoşlarma gidiyor mu acaba? Bu sayın liderler. yine merak ediyorum, başlannı yastık- larına koyduklarmda, vicdanlanyla baş başa kaldıklarında, uyumsuzlukları yüzünden solun parça parça olduğunu dü- şünüyorlar mı? Bunlatın arkasından gidenler. bırakın bun- ları artık. Bütün sosyal demokratların tarihsel bir görevi var: Bu alacakaranliktan çıkmak için kendini demokrat sayan, ileri- ci. Atatürkçü, bütün yurtseverlerin, bir kalkan gıbı gericili- ğin, karanlığın karşısına çıkmak görevi... Sayın Ekmekçi, size içimi döktum. Bunları yazmasam, görevımi yapmamışlık duygusuna kapılacaktım. Beni din- lediğıniz için teşekkür ederim." Okurun. bir çeşit özetını verdiğim mektubu, bir yıl sonra da nasıl güncellığını koruyor. Sağ olsun, tüm okurlar gibi onun da Şeker Bayramını gönülden kutluyorum. Fıkrayı Tekin lleriDlkmen anlatmıştı. Bektaşıyedemişfer ki: - Saöa erenler, ramazan geldi gitti. hiç oruç tutmadın! - O gider, gene gelir! demiş Bektaşi. ben gidersem gel- mem! Taşlama ustası Hasan Çelebi, seçimlere iki hafta kala şu taşlamayı yazdı: Kötu kirlendi siyaset pazarı I Şöyle saplaklanacak ense de yok. I Hepsi bir boyda ağırlıkta da bir I Haşlanıp taşlana- cakkimsedeyok." Konda' bir araştırma kuruluşu: başında Tarhan Erdem var, seçımlerle ilgili olarak ciddi araştırma yapıyor. Ona soruyorum: - Seçim olasılıkları nasıl? Sonuçlar belirlenıyor mu? - İstanbul kıpır kıpır kaynıyor. SHP, ANAP, RP arasında. Üçü de birinci olabilir, ikinci ya da üçüncü olabılır. Biz, bir tane Milliyette yayımladık, SHP yüzde 28'le birinciydi. iz- mır'de Yüksel Çakmur birinci. Sabah DYP'yi izmir'de ikinci gösterıyor, sanmıyorum ikinci olsun. ANAP orada ikincidir. Birinci Yüksel Çakmur'dur Bana göre, istanbul üçü arasın- da değışebılır. Ankarada SHP'li Korel Göymen birinci, ANAP ikinci. - İstanbul da kararsızlar mı belirsiz? - Kararsızlar belli oldu da, arada iki puan filan olduğu için. iki puan hata payı var zaten, bırinden iki puan alıp öbü- rüne kattığınız zaman, geçıyor öbürü. ZüKü Livanelioğlu nun (Zülfünün soyadı Livaneli değil. Livanelioğludur. kimse doğru yazmıyor!) Yüksel Çengel'le ilgili çıkışı. SHP çevrelerınde çok tuhaf karşılandı. Zülfü Li- vanelioğlu, SHP'nin adayıdır, Sabah gazetesinin değil. Sabah m yazarları Hasan Kaya Cemal, Güneri Cıvaoğlu, Mehmet Barlas bir olmuşlar, Livanelıoğlu'nu Sen aslan- sın!"diye gaza getirmeyeçalışıyorlar. Böyle gazetecilik mi olur? Yazdıkları haberleri. Hürriyet'e, Milliyef e de verıyor- lar kı, kendileri ortada gözükmesinler diye. Bir daha yap- masınlar, pek belli oluyor! Saplak Halk dılınde ha/ıf tokat BULMACA 1 2 3 4 5SOLDAN SAĞA: 1/ Katip Çelebi'nin ünlü coğrafya kitabı. 2/ Sidik asidi tuzu... Roma mito- lojisinde aşk tannsı. 3/ Bir içki... Memelilerde ana ile dölüt arasında kan alıp verme işini sagla- yan organ. 4/ Aritmetikte bir kuvvetin derecesini 6 veren sayı... Yanağın ağız j boşluğu hizasına gelen bölümü. 5/ İşe yaramaz. 8 kötü. 6/ Kuzeybatı Kaf- g kasya'da yaşayan bir halk... Su. 7/ Gelenek... Bir cins güvercin. 8/ Deride sinirler boyun- ca birtakım ağnlı fıskelerin dökül- mesiyle beliren bir hastalık... Arapça eylem çatısını konu edinen kitap. 9/ "Anastas mum satsana" örneğinde olduğu gibi, tersinden okununca da aynı anlamı veren sözcük ya da tümce. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ "Çok yuva bekledim çık- madı Boş yuva beklemiş yoz kuşa döndüm" (Pir Sultan Abdal)... Üye. 2/ Yunan mitolojisinde gökkuşağı tannçası ve tannlann habercisi... Boyalann eritilme- sinde ve inceltilmesinde kullanılan organik sıvı. 3/ İşyeri olarak kullanılan birkaç katlı yapı... Kastamonu'nun bir ilçesi. 4/ Sat- rançta bir taş... Ko|ayca aldaülabilen. 5/ Etek ucuna doğru genişleyen giysi. 6/ İnsanın yaradılış özelliği.. Berkelyum ele- mentinin simgesi. 7/ Emirler, beyler... Kimyasal enerjiyi elekt- rik enerjisineçeviren aygıt. 8/ Bir türsporceket... Halkedebiya- tı şiir türlerinden biri. 9/ Eğreti mal... Eline ayağına çabuk, çe\ik.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle