Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 13MART1994PAZAR
12 DIZI
"Müslümanların düşmanlan" ve
"kafirler" olarak nitelenen Türkleri silah
zoruyla sindirerek işgali kurumlaştırmaya
çalışan Araplar, kendilerine karşı
sergilenen direnişe dayanak oluşturan tüm
kültürel, siyasal, tarihselfaktörleri ortadan
kaldırmaktagörülmemi^ bir barbarlık
ömeğisergilerler. Arap işgalinin başarılı
komutanı Kuteybe, günümüze kadarki
tarih boyunca görülmüş en vahşi
iktidarlarınuyguladıklarıyöntemleri
uygulamakta büyük bir kararhhk ve
yaratıcılık sergilemiştir.
lURKLER
/NASIL
MÜSLÜMANLAŞTIRILDI?
A. Erdoğan Âydın
H.avarizem uygarlığını yok eden Kuteybe'nin
askerlerince, Semerkant kuşatılır. Kent, mancmık
ateşiyle günlerce ağır tahribata uğratılır. Kalede
açılan gediklere yoğun saldınlar yapılırsa da
başan elde edilmez; Türkler şehri canla başla
savunurlar.
7)
6-
aferler Haccac'ın
iştahını daha da
kabartır. Bu kez
Semerkant'ın
işgalini emreder.
Ancak
Semerkant öncesi baa
"pürüzlerin" halledilmesi
gerekmektedir. Kuteybe,
stratejik önemi nedeniyle, Aral
Gölü'nün hemen alt bölgesi olan
Havarizem'in işgaline karar
verir.
Bu sırada Havarizem'de
Çaygan ile Havarizat arasında
taht kavgası vardır. Kuteybe,
iktidarsız Çaygan'ın işbirliğini
kazanır ve içten bölünmüş
ülkeyi kolaylıkla ele geçirir.
Işbirlikçisini memnun etmek
için başta kardeşi Havarizat
olmak üzere ondan yana olan
tüm asılzadeleri öldürtür. Buna
karşılık "bin baş esir ve nice bin
kumaş"alır Ardından
Camhud melikini de yenerek.
dört bin baş esir ahrlar. Ancak
Kuteybe'nin emri üzerine
hepsini öldüriirler. (1)
Kuteybe, Türk direnişini
katliamla kırmayaçahşıyor
Halkı kılıçtan geçiriyor
Işbirlikçi Çaygan aracılığıyla
Havarizem'in kontrol altına
alındığı düşünülürken halk
ayaklanır ve hain saydıklan
Arap işbirlıkçisi krallannı
öldüriirler. Bunun üzerine
Kuteybe, en ustahkla > aptığı işi
bir kez daha yapar; haİktan
müthişbiröçalır.
"Havarizem" aamasızca
yakılıpyıkılır, halk kılıçtan
geçirilir. Kazılardan da
anlaşıldığı üzre, çok eski ve çok
parlak bir uygarlık merkezi
olan Havarizem'in tarih
yılhklanbileyakılır,
Havarizem'in büyük Türk
bilgini Biruni, Havarizem
uygarlığmın yok edilişini aayla
anlatır:
"Kuteybe. her çareye
başvurarak Havarizemlilerin
yazılı dilini bilenleri,
geleneklerini koruyanlan, bütün
bilginleri yok etti Böyleee
her şey karanlıklara gömüldu.
tslam, Havarizemlilerin içine
girerken, onların tarihi
hakkında bilinenleri artık
öğrenme olanağı bırakmadı."
(2)
Artık sıra Semerkant'a
gelmiştir. Şehrin egemeni
Gurek (Oğuz Beg), ilerleyen
Müslümanlara karşı diğer
Türk hanlanndan yardım i$ter.
Taşkent ve Fergane'den yardım gelir. ancak
bu kuvvetler Kuteybe'nin pususuna düşerek
yenilirler.
Semerkant kuşatılır. Günlerce mancınık
ateşiyle ağır tahribata uğratılır. Kalede açılan
gedikJere yoğun saldınlaryapılırsa da başan
elde edilmez; Türkler şehri canla başla
savunurlar.
Semerkant'ın işgalinde gelenek olduğu üzere
İranlı köleler de parah asker olarak kullanılır.
Gurek, Kuteybe'yi, belki vardır diye mertlik
duygusundan yakalamaya çabşır; ona haber
göndererek: "Bu ettiğin harbi öyle zannetme ki
Arapların kuvveti ile edersin. Belki Acem'den
benim kardeşJerimdir ki sana yardım edip cenk
ederler. Harbe Arapları gönder ki gör bak btz
neler ederiz" der.
Ama şark kurnazlığı ve zalimliğiyle ünlü
Kuteybe'nin böyle değerlere prim vermesi
düşünülemez. Aksine O, mancınık ateşini
daha da güçlendirir. Müslüman askerleri
gayretli kılmak için onlara daha çok dirhem
sözünde bulunur. (3)
Nihayet şehrin daha fazJa dayanamayacağına
anlayan Gurek. Kuteybe'ye anlaşma önerdi.
"Şehri, sahibine bırakmak ve yerti halka
dokunmamak koşuluyla Kuteybe'ye teslim etti.
Fakat Kutej be şehre girdikten sonra anlaşma
hükümlerini hiçe savarak Gurek'e yeniden ve
çok daha ağır şartlar ihtiva eden bir anlaşmayı
zorla kabul ettirdi." (4)
Yeni anlaşmava göre; 1 - Semerkant her sene 2
milyon 200 bin altın ödeyecek; 2- Bir sefere
özgü 30 bin sağhklı genci tutsak olarak
verecek: 3- Şehırde cami yapılacak; 4- Eli silah
tutan yerliler şehirden çıkanlacak; 5- Tapınak
ve putlardaki tüm mücevherler Kuteybe'ye
verilecektir.
Tabii Kuteybe bu son anlaşmayı bile ihlal
etmekten çekinmeyecektir. Nitekim ilk elden
sadece mücevherlerle yetinmez. ek olarak
halkın kutsal saydığı heykellerin tümünü
yaktınr ve küllerinden 50 bin miskalden fazla
altın temin edilir (5).
N.ihayet şehrin daha fazla dayanamayacağını anlayan
Gurek, Kuteybe'ye anlaşma önerdi. "Şehri, sahibine bırakmak
ve yerli halka dokunmamak koşuluyla Kuteybe'ye teslim etti.
Fakat Kuteybe şehre girdikten sonra anlaşma hükümlerini hiçe
sayarak Gurek'e yeniden ve çok daha ağır şartlar ihtiva eden bir
anlaşmayı zorla kabul ettirdi."
Daha önemlisi, Türklerin Müslüman
işgalcilere karşı direniş geleneğini çok iyi bilen
Kuteybe. Merv'edönerken, Şehrin başına
getirdiği kardeşi Abdurrahman b. Müslim'ede
yeni bir vahşet talimatnamesi bırakır. Tarihin
tüm zulüm talimatnamelerineparmak ısırta-
cak kadar korkunç olan talimatname
şöyledir:
"Semerkant'a dışandan gelecek yolları tutacak
ve kapılanndan hiçbir Türk'ün serbestçe
girmesine müsade etmeyeceksin.
Şayet şehre mutlaka girmesi gerekenler olursa
onlann eüerine balçık sürecek ve ondan sonra
şehre girmelerine izin vereceksin. Onlar ancak
bu mühürlü balçık kunıyana kadar şehirde
kalabüecektjr.
Bu özel surerte mühürlenmiş balçık kunıduktan
sonra şehri hâlS terketmeyenler olursa onları
dertıal öldüreceksin!
Hiçbir kimsenin demir ve buna benzer silah
taşunasına müsade etmeyeceksin. Arama
sırasında üzerinde demir parçası da dahil. bıçak
vs. bulunduranlar olursa. onları taşıdıkları bu
aletlerle öldüreceksin!
Gece şehrin sur kapılarını kapadıktan sonra
içeride kalan yabancılan hemen öldüreceksin.'"
(6)
Böylece bütün her şeylerine el konması
yetmezmiş gibi çöle sürülen Semerkant
Türkleri. o hayata uyum sağlayamayarak
kitlesel ölümleryaşarlar.
Ancak Müslümanlann bu vahşelleri sürcrken
Türk direnişi de yayılır. Artık tüm Türk
alanlan bir direniş alanı olmuştur. Çete
savaşıyla işgalcileryıpratılmaya. yaptıklan
yanlanna kâr bırakılmamaya çalışılır. Öyle ki
yer yer Ceyhun bile geçilerek Emevilere
pusular kurulma yoluna gidilir ve ciddi
zararlar verdirilir. (7)
Kuteybe Haccac'ın emriyle son olarak
Taşkent ve Fergane üzerine akınlar düzenler.
Ancak netice alamaz. Daha önemlisi bu arada
hamisi Haccac'ın ölüm haberi gelir. Talihi
dönmüştürsanki...
Kuteybe sonunun başlangıcını görür
Haccac'ın ölümünde. Çünkü
Müslüman, Arap geleneğjnde yöneticilerin
iktidar süreleri ortalama iki yıldır ve çoğu da.
bu süreyi ya öldürülme ya da başka tür maddi
ve manevi aşağılanmalarla noktalar. İslam
siyasi tarihi. halifeler başta olmak üzere
kimsenin can güvenliği olmayan. Bizans
oyunlan, katliamlar. zehirlemeler,
hançerlemeler vb. acımasızlıklar ve
hoşgörüsüzlüklerle örülmüş bir tarihtir. Yani
her ne kadar "kafirlere" yapılan kadar olmasa
da Müslümanın Müslümana
ettiği de sözcüğün gerçek
anlamında korkunçtur
(konumuzdışı kaldığından ve
zaten herhangi bir ciddi İslam
tarihi okumuş herkesin de bildiği
bir gerçek olduğundan burada
geçiyoruz).
Haccac'ın ölümü Kuteybe'yi
gercekten de çok etkiler. çünkü
hem Haccac'ın hem deonun
sadık adamı olarak kendisinin
ciddi düşmanlan vardır; ki bu,
Haccac'ın yokluğu koşullannda
ayaklan altındaki zeminin her an
kayması demektir ki, sıradan bir
vali olmadığından bu kayışın
sonunun ne olacağıru herkesten
iyi bilmektedir. Üstelik
bulunduğu yer, yağma geliri
açısından zenginliği nedeniyle
pek çok vali adayının ağzını
sulandıracak denli önemlidir.
Seferi bırakarak kaderini
beklemeye koyulur.
Durumunu tahmin eden Halife
Velid, Kuteybe'ye mektup
yollayarak durumunda bir
değişme olmayacağını söyler ve
onu yeni işgallere teşvik eder:
"Müminlcrin halifesi şüphesü
senin Müslümanların
düşmanlarına (Türklere) karşı
çetin mücadelelerinle \erdiğin
imrihanları \e cihadını
bilmektedir. Yine müminlerin
halifesi senin (şanını) > ükseltecek
ve sana gerekli olan her şeyi
yapacaktır. Harbetmeyeönetn
ter. Rabbınınsevabını
(mükafatını) bekle" der
".. bu mektup Kuteybe'yi çok
sevindirmiş ve moralini bir hayli
yükseltmiş bulunuyordu. Yarida
bıraktığı seferlere yeniden başladı.
(8)
'•Müslümanların düşmanlan
Türklere"(!) karşı dizegetirme
savaşına tekrar başladı ya bir
kere talihi dönmüştür. Büyük bir
işgal azmiyle Kaşgarönlerine
ulaştığında bu kez de bizzat
Halifenin ölüm haberi gelir.
Daha kötüsü Süleyman b.
Abdülmelik halife olmuştur; ki
Kuteybe onun kendisine büyük
bir kin beslediğinin bilincindedir.
Kafası uçuruluyor
Kuteybe'nin çok da fazla bir
seçencği yoktur; yeni halifeye
ayaklanır. Ayaklanmaya destek
vermeleri için Arap Müslüman
ordusunu toplayarak onlara;
"Şol vakit ki ben bu yere geldim,
örtüleriniz çul > e kilim.
yemekieriniz \ a\ an idi. Ben size
gökçek >emekler vedirdim ve
nazik urbalar giydirdim.
Bilmediğiniz nesneyi öğrettim ve sizi acunda ulu
kıldım!" (9) derse de işe yaramaz. Bizzat kendi
komutanlan tarafından ve onbir yakınıyla
birlikte kafası uçurularak öldürülür. Yıİ 716.
Kuteybe öldürüldüğünde "Orta Asya'da Arap
hakimiv etinin politik sınırları ve ozellikleri
Gibb'in ifadesine göre aynen şöyledir:
1- Aşağı Toharistan > e Sağaniy an Arap
hükümetinin mütemmim cüzlerini teşkîl
ediyordu.
2- Toharistan. Hottel vs. gibi Aşağı Türkistan
vilayetlerine bireremirlik nazarı ile bakılıyordu.
3- Buhara'ya daimi feth na/arı ile bakılıyor ve
tedricen sömürgeleştiriliy ordu. Semerkant ve
Kiş. kuvvetli ileri karakollar vasıtasıyla
muhafaza ediliyordu.
4- Harzem daimi surette sömürgeleştirilmişti.
5- Yeksard'ın (Seyhun) öteki tarafuîdaki
krallıklar müstakil. muharip ve oldukça kuvvetli
kalmışlardı.
6- L'şrusana her ne kadar inkiv at altına
alınmamış ise de Arap ordularının geçmelerine
mani olabilecek gibi göriinmüyordu.
7- Mevcut hükümdar sülaleleri. fethedilen
memleketler ahalisinin mümessili olarak
yerlerinde bırakılmışlardır. Fakat idari ve mali
nüfuz fıilen Arap * alilerin eline geçmişti."
(10)
(1) Tarih- i Taberi, c.3. s.349-50 (2) Akt. D.
Avcıoğlu, Türklerin Tarihi, c.3,s. 1144 <3)
Tarih- i Taberi, c.3. s.352 (4) Z. Kitapçı. Yeni
İslam Tarihi ve Türkistan. c.l,s.25315i Z.
Kitapçı,age.,c.l,s.254-5 (6} SabriGündüz,
İslamlık Türklük, s. 128 < 7) Sabri GüncHiz, age..
s.129 (8) Z. Kitapçı,age.,c.I,s.258 (9)
Taberi'denakt. SabriGündüz,
İslamlık-Türklük.s.lll (10) Akt.Z. Kitapçı,
Türkistandaİslamhet \e Türkler.s.82
YARIN: Yezîd. Türklerin
kanıyla değlrmen
döndürüyor
ÇALIŞANLARIN SORULARI/SORUNLARIYILMAZ ŞİPAL
Annemin küçük bir işyeri vardı
Sont Annemin, küçük bir işyeri vardı. İşyerinde el emeği ile çalışırdı.
Birkaç yıl önce işleri bozulduğu için işyerini kapattı. Muhase-
beci, vergi kaydı ve diğer işlemleri tamamlamadığını söyledi. Şu
anda, annemin hiçbir geliri yok. Bu yüzden kendisine ben *>akt-
yorum ve baktığımı da kanıtlıyonım. Annem. bir süredir rahat-
si2. Ameliyar olması gerekiyor. Kendi imkarnarımızla bu ameli-
yatı gerçekleştirmemiz ise hemen hemen imkansız. Ben. sigor-
talıyım; benim sigortamdan yararlanması için baş vurdum.
Ancak, benden Bağ-Kur'la hiçbir bağınttsı obnadığına dair bir
belge istediler. Ben de bulunduğum ildeki Bağ-Kur şubesine git-
tinı ve Bağ-Kur kavdının kapatümadığını öğrendim. Yaklaşık
30 milyona varan borcunu ödediğimde. ilişiğinin kesileceğini
söylediler. Gerekçe olarak da Esnaf ve Sanatkarlar Derneği'-
nden kavdının silinmesi. Müracaat etmediği için Bağ-Kur'la
ilgisi kesiunemiş. Oysa, muhasebeci bütün kayıüarın kapatıldı-
ğuıısöylemişti. Ben ne yapabilirim? * N.E.
YANIT: Sos\al Sigortalar Yasası'nın 42. maddesi uyannca, "Si-
gortalının geçindirmekle yükümlü bulunduğu ana ve babası", yasa-
da öngörülen sağlık yardımlanndan. "Sigortalının, hastalığın anla-
şıldığı tarihten önceki bir yıl içinde en az 120 gün hastalık sigortası
primi ödemiş olması" koşulu ile yararlanabilmektedir.
Sosyal Sigortalar Kurumu'nun, 29.8.1986 gün ve 3-4 ek genelge-
sinde. Bağ-Kur sağlık yardımlanndan yararlanan ana ve babalann.
Sosyal Sigortalar Kurumu'nun sağlık yardımlanndan yararlandınl-
mayacağı açıklanmaktadır.
Genelgedeki anlatımdan, Sosyal Sigortalar Kurumu sigortalısının
bakmakla yükümlü ana ve babası. Bağ-Kur sigortalısı ya da emeklisi
olmakla birlikte. Bağ-Kur'un sağlık yardımlanndan yararlanamı-
yorsa. Sosyal Sigortalar Kurumu'nun sağlık yardımlanndan yarar-
lanması gerektiği anlamı çıkmaktadır.
Diğer bir yönden, 1479 sayılı Bağ-Kur Yasası'nın 25. maddesine
göre Bağ-Kur sigortalılanndan:
"a) Gelir Vergisi mükellefı olanlann, mükellefıyetlerini gerektiren
faaliyetlerine son verdikleri" tarihte Bağ-Kur sigortalılıklan da son
bulur.
Yine 25. maddeye göre Bağ-Kur sigortalılanndan, Gelir Vergisi'-
nden muaf olanlar ile vergi kaydı bulunmayanlann. eanaf ve sanat-
kar sicilinden veya kanunla kurulu meslek kuruiuşlanndaki üye
kayulannın silindiği tarihte Bağ-Kur sigortalılıklan sona erer.
Yasanın açık anlatımından. Gelir Vergisi yükümlüsü olan Bağ-
Kur sigortalısının. sigortahlığının son bulması, esnaf ve sanatkar si-
cilinden kaydırun silinmesi koşuluna bağlanmamıştır. Esnaf ve sa-
natkar sicilinin silinmesi koşulu, "Gelir Vergisi'nden muaf olanlar ile
vergi kaydı bulunmayanlar" için geçerlidir.
Konu ile ilgili bir yargı karan ise şöyledir:
"(...)Bir kimsenin zorunlu Bağ-Kur sigortalısı sayılabilmesi için
sadece Gelir Vergisi mükellefi olması yeterli olmayıp kendi nam ve
hesabına bağımsız çalışması da koşuldur. Gelir Vergisi mükellefi
olanlann mükellefiyetlerini gerektiren faaliyetlerine son verdikleri
anda. Bağ-Kur sigortalılıklannın sona ereceği 1479 sayılı kanunun
25 a maddesi hükmü gereğidir. Vergi kaydı silenmese dahi bağımsız
çalışmaya son verildiği anda Bağ-Kur sigortalılığı sona ereceği açık-
tır. (...)"
(Yargıtay 10. Hukuk Dairesi. 26.2.1991 tarih. 1991 1100 esas ve
1991,1731 karar.)
ANKARA NOTLARI
MUSTAFA EKMEKÇt
Bayramlık Şaplaklar...
İzmir'den yazan Cumhuriyet okuru Necmiye Ergen'in
mektubugeleliçokoldu. Biryılıaştı. Her okurmektubu gibi,
onu da sakladım... Şöyle diyordu 25.2.1993 günlü mektu-
bunda Necmiye Ergen:
"Sayın Mustafa Ekmekçi,
Bugün gazetemi okurken size artık yazmam gerektiğine
karar verdim. Çünkü uzun zamandır size yazmak istiyor,
sonra vazgeçiyordum. Zaman zaman Bülent Ecevtt ve De-
niz Baykal ile ilgili yazılarınız bana cesaret verdi.
Ben 1949 doğumlu emekli bankacı bir kadınım. Yani sa-
de bir vatandaşım. Sade bir vatandaşım, ama siyasetle
1960lardan beri ilgilenirim...
İyi bir vatandaş olmak için çalıştım, hâlâ da çalışıyorum.
Sayın Ekmekçi, sizler. yazın hayatının mutfağındaki kişi-
ler, sunduğunuz ürünlerin elbet güzelliğini, inceliğini bilir-
siniz, fakat onu okuyan tiryakilerin aldıkları tatları size söy-
lerlerse bilirsiniz.
Hiç gazete okuyamadım dediğim günler, yine iki veya üç
makale okumuşumdur. Eski gazetemi paket kâğıdı olarak
kullanamam, bu çocukluğumdan beri gelen saygı...
Size bir anımı anlatmak istiyorum: Cumhuriyet'in geçir-
diği krizde, Hasan Cemal'e telefon etmiştim. Sekreteri ni-
çin görüşmek istedığimi sormuştu. Isteğimi söyleyince
bana Alışırsınız merak etmeyin!1
demişti. Ben de 'Alışma-
yacağız ve alışmak ıstemıyoruz!' demiştim. Sanırım bu ve
buna benzer olayları siz de duymuşsunuzdur.
Sayın Ekmekçi, acaba bu son yıllarda, son zamanlarda
alçakça planlanan suikastlarda, kendini sosyal demokrat
sanan renksiz, kokusuz insan topluluklannın sorumluluğu
yok mudur? Uğur Mumcu suikastıyla azıcık kendimizi bul-
maya başladık. Ama yine de acaba sosyal demokrat olduk-
larını söyleyen, uzlaşmasız, sadece 'Ben, ben, ben' diyen
en ilkel egolanna yenilmiş liderler olmasın. Bu liderlerden
en çok da Bülent Ecevit'e içerliyorum. Hatırlarım da, yıl
1973 ya da1974 olmalı. istanbul da istiklal Caddesi nden bir
geçişi vardır yanında eşi' ile birlikte. Bilirsiniz o zamanlar
karanfil atılmazdı, krapon kâğıtlarından şeritler atarak se-
lamlamıştık Sayın Ecevit'i. Gözlerinde güzel bir ışık vardı,
yüzü aydınlık. mavi gömleğiyle Karaoğlan'; 'Ak günler' di-
yordu, bizler de nasıl inanmıştık. Şimdi bakıyorum da kap-
kara. anlaşılmaz bir ifade var yüzünde. Tıpkı Denlz Bay-
kal ın yüzü gibi! O gözler, nasıl karanlık, bencillik saçan
gözler ve bencilliğin yansıdığı yüzler.
Merak ediyorum Ekmekçi. kendilerini televizyon ekra-
nında gördüklerınde, kendi halleri hoşlarma gidiyor mu
acaba?
Bu sayın liderler. yine merak ediyorum, başlannı yastık-
larına koyduklarmda, vicdanlanyla baş başa kaldıklarında,
uyumsuzlukları yüzünden solun parça parça olduğunu dü-
şünüyorlar mı? Bunlatın arkasından gidenler. bırakın bun-
ları artık.
Bütün sosyal demokratların tarihsel bir görevi var: Bu
alacakaranliktan çıkmak için kendini demokrat sayan, ileri-
ci. Atatürkçü, bütün yurtseverlerin, bir kalkan gıbı gericili-
ğin, karanlığın karşısına çıkmak görevi...
Sayın Ekmekçi, size içimi döktum. Bunları yazmasam,
görevımi yapmamışlık duygusuna kapılacaktım. Beni din-
lediğıniz için teşekkür ederim."
Okurun. bir çeşit özetını verdiğim mektubu, bir yıl sonra
da nasıl güncellığını koruyor. Sağ olsun, tüm okurlar gibi
onun da Şeker Bayramını gönülden kutluyorum.
Fıkrayı Tekin lleriDlkmen anlatmıştı. Bektaşıyedemişfer
ki:
- Saöa erenler, ramazan geldi gitti. hiç oruç tutmadın!
- O gider, gene gelir! demiş Bektaşi. ben gidersem gel-
mem!
Taşlama ustası Hasan Çelebi, seçimlere iki hafta kala şu
taşlamayı yazdı:
Kötu kirlendi siyaset pazarı I Şöyle saplaklanacak ense
de yok. I Hepsi bir boyda ağırlıkta da bir I Haşlanıp taşlana-
cakkimsedeyok."
Konda' bir araştırma kuruluşu: başında Tarhan Erdem
var, seçımlerle ilgili olarak ciddi araştırma yapıyor. Ona
soruyorum:
- Seçim olasılıkları nasıl? Sonuçlar belirlenıyor mu?
- İstanbul kıpır kıpır kaynıyor. SHP, ANAP, RP arasında.
Üçü de birinci olabilir, ikinci ya da üçüncü olabılır. Biz, bir
tane Milliyette yayımladık, SHP yüzde 28'le birinciydi. iz-
mır'de Yüksel Çakmur birinci. Sabah DYP'yi izmir'de ikinci
gösterıyor, sanmıyorum ikinci olsun. ANAP orada ikincidir.
Birinci Yüksel Çakmur'dur Bana göre, istanbul üçü arasın-
da değışebılır. Ankarada SHP'li Korel Göymen birinci,
ANAP ikinci.
- İstanbul da kararsızlar mı belirsiz?
- Kararsızlar belli oldu da, arada iki puan filan olduğu
için. iki puan hata payı var zaten, bırinden iki puan alıp öbü-
rüne kattığınız zaman, geçıyor öbürü.
ZüKü Livanelioğlu nun (Zülfünün soyadı Livaneli değil.
Livanelioğludur. kimse doğru yazmıyor!) Yüksel Çengel'le
ilgili çıkışı. SHP çevrelerınde çok tuhaf karşılandı. Zülfü Li-
vanelioğlu, SHP'nin adayıdır, Sabah gazetesinin değil.
Sabah m yazarları Hasan Kaya Cemal, Güneri Cıvaoğlu,
Mehmet Barlas bir olmuşlar, Livanelıoğlu'nu Sen aslan-
sın!"diye gaza getirmeyeçalışıyorlar. Böyle gazetecilik mi
olur? Yazdıkları haberleri. Hürriyet'e, Milliyef e de verıyor-
lar kı, kendileri ortada gözükmesinler diye. Bir daha yap-
masınlar, pek belli oluyor!
Saplak Halk dılınde ha/ıf tokat
BULMACA
1 2 3 4 5SOLDAN SAĞA:
1/ Katip Çelebi'nin ünlü
coğrafya kitabı. 2/ Sidik
asidi tuzu... Roma mito-
lojisinde aşk tannsı. 3/
Bir içki... Memelilerde
ana ile dölüt arasında
kan alıp verme işini sagla-
yan organ. 4/ Aritmetikte
bir kuvvetin derecesini 6
veren sayı... Yanağın ağız j
boşluğu hizasına gelen
bölümü. 5/ İşe yaramaz. 8
kötü. 6/ Kuzeybatı Kaf- g
kasya'da yaşayan bir
halk... Su. 7/ Gelenek... Bir cins
güvercin. 8/ Deride sinirler boyun-
ca birtakım ağnlı fıskelerin dökül-
mesiyle beliren bir hastalık...
Arapça eylem çatısını konu edinen
kitap. 9/ "Anastas mum satsana"
örneğinde olduğu gibi, tersinden
okununca da aynı anlamı veren
sözcük ya da tümce.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ "Çok yuva bekledim çık-
madı Boş yuva beklemiş yoz kuşa
döndüm" (Pir Sultan Abdal)... Üye. 2/ Yunan mitolojisinde
gökkuşağı tannçası ve tannlann habercisi... Boyalann eritilme-
sinde ve inceltilmesinde kullanılan organik sıvı. 3/ İşyeri olarak
kullanılan birkaç katlı yapı... Kastamonu'nun bir ilçesi. 4/ Sat-
rançta bir taş... Ko|ayca aldaülabilen. 5/ Etek ucuna doğru
genişleyen giysi. 6/ İnsanın yaradılış özelliği.. Berkelyum ele-
mentinin simgesi. 7/ Emirler, beyler... Kimyasal enerjiyi elekt-
rik enerjisineçeviren aygıt. 8/ Bir türsporceket... Halkedebiya-
tı şiir türlerinden biri. 9/ Eğreti mal... Eline ayağına çabuk,
çe\ik.