03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CumhuriyeCtmtiyaz Sahibi: Berin Nadi Genel Yavın Yönetmenı: Orhan Erinç • Genel Yayın Koordınatörü: Hikmet Çetinkaya • Yazıışleri Müdürlerı. lbrahim Yıldız (Sorumlu), Dinç Tayanç # Haber Merkezı Müdürü: Hakan Kara • Görsel Yönetmen: Fikret Eser Dış Haberler Ergun Balcı • Istıhbarat Yalçın Çakır • Ekonomı. Biilent Kızanlık • Radyo-TV: Uygar Eremektar • Kultür Handan Şenköken • Spor Abdülkadir Yücelman • Yurt Haberler. Mehmet Saraç # Makaleler Sami Karaören 0 Çevın Sevfettin Turhaıt • Düzeltme Abdullah Yazıcı Yayın Kurulu tlhan Selçuk (Başkan). Orhan Erinç, Oktay Kurtböke, Özgen Acar. Hikmet Çetinkava. Şükran Soner, Ergun Balcı, Dinç Tayanç, Ibrahim Yıldız, Orhan Bursalı, Mustafa Balbav. Ankara Temsılcısı Mustafa Balbay # Haber Mudürü Doğan Akın Atatürk Bulvan No 125. Kat4. Bakanlıklar-Ankara Tel 4195O2O(7hat). Faks 4195027 •tznurTemsılcısrSerdarKızık, H. Zıya Blv. 1352 S 2)3 Tel. 4411220, Faks. 4419117 • Adana Temsılcısı. Çerin Yiğenoğlu, Inönü Cd 119 S No 1 Kat 1, Tel 3522550, Faks 3522570 Müessese Müdürü. Erol Erkut # Roorduıatör AhmetKorulsan#Muhaşcbc BüientYener 0 tdare Hüsevin Gürer • l:,letme Önder Çdik • Bügı-lşlem Nail İnal • Bılgısayar Sıstem Mürüvet Çiler • Reklam Reha Işıtman 0 Halkla tlı^kıler N'urten Berksoy \ ıvıınlaviD ve B ı ı n : Yeoı Gûn Haber Ajansı. Basm ve Yayıncılık A Ş k d 3 9 1Cagaloglu34334istPK246lstanbulTel (0,212) 51205 05 {20hai) Faks (0 212)513 85 95 27ARALIK 1994 tmsak: 5.48 Giineş:7.20 Öğle:12.10 Ikındı: 14.29 Akşam: 16.49 Yatsı: 18.16 Sağlık personeB Doğu'ya gönünü • ANKARA (ANKA)- Sağlık Bakanı Doğan Baran, sağlık personelinin özlûk haklannın iyileştirileceğini, özellikle Olağanüstü Hai Bölgesi'nde çalışmanın özendirileceğini belirterek, "Sağlık personelimizin bu bölgede gönüllû olarak görev almalannı sağlamak mümkün olacak" dedi. Baran, RP Tokat Milletvekili Ahmet Fevzi Inceöz'ün, Doğu ve Güneydoğu Bölgesi illerine birer aylığına hekim göndenlmesinin seçim yatınmı olup olmadığına ilışkin yazılı soru önergesini yanıtladı. Bunun bir seçim yatınmı olmadığını ifade eden Baran bölgeye geçici görevlendirmeler sırasında hamıle bayanlar ile 3 yaşından küçük çocuğu olanlann zorunlu olmadıkça göndenlmediğini söyledi. Uludağ, yılbaşı içmdoldu • BURSA (AA) - Yeni yıla Türkıye'nin "kış cenneti" Uludağ'da gırmek isteyenlenn rezervasyonlanyla turistik otellerin tamamı doldu. Oteller yılbaşı için özel fıyatlı "paket program" hazırlarken, Uludağ'da yeni yıla girmenin asgari maliyeti 20 milyon lirayı buldu. Bu yıl kar seviyesinin yeterli olması Uludağ'a talebi arttırdı. Birçok tanınmış siyasetçi, sanatçı ve sporcu tatil için Uludağ'daki otellerde rezervasyon yaptınrken otellerde hazırlıklannı tamamladılar. "TÛPkiye'nin Şaheserleri" yayımlandı • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)-Kültür Bakanlığı'nın hazırladığı, "Türkıye'nin Şaheserleri" adlı kjtap, dün piyasaya çıktı. 300 kadar tarihı eserin tanıtıldığı kitap, lObinyıl öncesine kadar uzanan bir tarihi dönemi ele ahyor. Kültür Bakanhğı'nın çıkardığı anıt kitaplar serisine bir yenisi eklendi. 424 sayfadan oluşan "Türkiye'nin Şaheserleri" albümü, Güzel Sanaüar Genel Müdürlüğü tarafından hazırlandı. Ormanlar ülkelepin su deposu • GAZİANTEP(AA)- Kahramanmaraş Sütçü Imam Ünıversıtesi Ziraat Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Kerim Çolak, suyun gelecekte daha büyük önem kazanacağinı belirterek. bol suya, bol ormanla sahip olunabıleceğini söyledi. Prof. Dr. Çolak, kirlilik tehdidi ve artan ihtiyaçlar dıkkate almdığında, suyun 2000'lı yıllarda petrol kadar önemlı bir meta haline geleceğinı ifade etti. Ormanlan, ülkelerin "su depolan" olarak tanımlayan Prof Dr. Çolak, "Bir ağaç ıle toprakta tutulabılen kar ve yağmur suyu miktan, 4- 40 kat arttınlabilmektedir. Bol suya, bol ormanla sahip olabiliriz" dedi. Harika bitki: Soya • KAHRAMANMARAŞ (AA) - Soyanın, hamur işlerinden peynir yapımına, böcek ilacından kumaş boyasına kadar 150 sanayi kolunda kullanılan harika bir bıtkı olduğu bildirildi. Yrd. Doç. Dr. Ahmet Yılmaz, soyanın beslenmede doğrudan veya dolaylı olarak büyük önemi bulunduğunu, sanayide de çok aranılan bitki olduğunu söyledi. Yrd. Doç. Yılmaz, Türkıye'de yılda 95 bin ton soya üretildiğini belirtti. 3. Babıâli Tavla Turnuvası • Haber Merkezi - 3. Babıâli Tavla Turnuvası, Gazeteciler Cemiyeti lokalinde başladı. Birinci tur karşılaşmalannın dün yapıldığı turnuva 15 gün sürecek. 60 kişinin katıldığı turnuva sonunda, şampiyona altın zar ve çeşitli hediyeler verilecek. Turnuvada dereceye giren diğer3kışideçeşitu hediyelerle ödüllendirilecek. Her yıl 13 bin bebek kalp hastası olarak dünyaya geliyor, ancak 1000'i ameliyat edilebiliyor Bebek, ameliyat kuyruğıında ölmesin GÜNDÜZtMŞtR "Onlar acıyı bile tanımadı... Anne karnından çıkar çıkmaz mosmor bedenleriyle ameliyat için beklemeye başladılar. Ki- mi haftalar, aylarca yaşama dönfişecek bir umut peşinde koştu. Kimisinin, kozasından çıkan kelebek örneği minik kalbi bir gün dolmadan ansı- zın duruverdi." Türkıye'nin "Çocukkalphas- talıklan ve cerrahisi" alanında tek merkezi tÜ Kardiyoloji Ens- titüsü'nde bu dram her gün yaşa- nıyor. Müdahale edilebilen be- beklerin yüzde 95'inı sağlıkh olarak yaşama kazandıran bu merkezde ne yazık kı doğuştan kalp hastası olan çocuklann üç- te biri ameliyat edilemeden kay- bediliyor. Nedeni mı? Maddi olanaksızlıklar... Çünkü merkez- de günde sadece 5 bebeğin teda- vıye alınabileceği yaşam aygıtı var. Para olsa ve bu yaşam aygıt- lannın sayılan çoğalabılse teda- vi için uzun kuyruklar oluşmaya- cak, bebeklerin büyük çoğunlu- ğu kurtanlabilecek. Minik kalplere yaşam operasyonu Türkiye'nin her bölgesinden her gün yüzlerce hasta ağırlayan bu merkez deneyimli ekıbine karşın yetersizliklerle karşı kar- şıya. Bunlann başında ise alet, ekipman ve yardımcı personel eksikliği ile fizikı yetersizlık ge- lıyor. 3.5 kg ağırlığında ve sade- ce 3 cm'lik kalbe sahip bebekle- nn yaşatılması için çalışan IÜ Kardiyoloji Enstitüsü'nden Prof. Dr. Tayyar Sanoğlu'na göre so- runun çözümü Türkiye'de "Ulu- sal Çocuk Kalp Hastalıklan Merkezi r 'nin vakit geçirilmeden kurulmasından geçiyor. Kardi- yoloji merkezınde, bebeklerde doğuşta görülen kalpten çıkan büyük damarlardakı terslik ola- rak adlandınlan "büyükarterle- rin transpoasyonu", "Arteh/el Swicht" adı venlen mucize ame- liyatla tedavi edilebiliyor. Canpazan Yapılan araştırmalara göre Türkiye'de her yıl 13 bin çocuk kalp hastası olarak doğuyor. Bir başka deyişle her bin canlı do- ğumdan 7'sinde kalp hastalığına rastlanıyor. Bunlann lO'da bin yaşama kazandınlma olasıhğına sahip. Ancak büyük çoğunluğu ameliyat sırasını beklerken ya- şamını yitiriyor. "Can pazan"na dönüşen ameliyat listesinde sı- ranın gelmesi ise pıyangodan bü- yük ikramiye kazanmakla eşde- ğer olarak kabul ediliyor. Türkiye'de çeşitli olanaksız- lıklar nedeniyle yılda sadece bu tip 1000 ameliyat gerçekleşıyor. Her bin canlı doğumdan 7'sinde kalp hastalığına rastlanıyor. Doğuştan kalp hastası olan çocuk- lann üçte biri ameliyat edilemeden kaybediliyor. (Fotoğraf: KAAN SAGANAK) Uzmanlar, yaşanan dramın madalyonun sadece bir yüzünü gösterdigini belirterek, diğer yü- zünde yer alan gerçekleri ise şöy- le sırahyor "Sağnğa aynlan bütçe göz önü- ne almdığında doğuştan kalp hastası olan çocuklann ameliya- tına aynlabilecek pay ortada. Bu- rada doğuştan kalp hastası ola- rak doğan çocuklann yapüan in- celendiğinde hemen hepsindege- netik nedenterin ağırhk kazandt- ğı söylenebilir. Burada devlete dûşen ciddi görevler vardır. Bun- lann içinde en önemlisi yaşadığı- mız yüzyılda arük akraba evli- liklerindcn doğacak bu tür so- nuçlann iyice öğretilmesi gerek- mektedir. Hamile kadınlann ilaç almanıalarını sağlamak ya da önemli bir enfeksi> on geçirdikle- rinde uygulanacaktestlersonucu gebeliğin ortadan kaldınlmasına yönelik önlemler belki de kalp hastası olarak doğacak bebekle- rin sayısında önemli azalmalara yol açakür. Bu hastahğa yol açan bazı nedenler ise hâlâ bilineme- mektedirf Araştırmalara göre son yıllar- da büyük artış gösteren çocuk kalp rahatsızlıklannın önemli dı- ğer nedenleri arasında ise yanlış beslenme ve çevresel fakörler geliyor. Çocuklarda en sık görülen kalp hastalıklanndan yüzde 40'ını "Doğumsalkalphastahk- lan" oluşturuyor. Diğer yüzde 30'unu ise romatizmal kalp has- talıklan, kalan bölümü de gene- tik faktörler, beslenme bozuk- luklan, kansızlık ve benzen ne- denler teşkıl ediyor. Doğuştan kalp hastası olan be- beklenn yüzde 90'ının kalıtım- sal nedenlerle oluştuğu ve bun- lann büyük bir kısmının da tıbbı tedaviye cevap veremediklen ıçın açık kalp ameliyatlanna gı- dıldığinı vurgulayan IÜ Kardi- yoloji Enstitüsü'nden öğretim üyesi Prof Dr. Tayyar Sanoğlu, çocuklarda romatizmal şıkâyet- lerin zamanmda gereği gibi teda- vı edılmedıği takdirde kalp has- talığına yol açabileceğıne dıkka- tı çekerek, bazen basit bir anjınin bile ilen de çocuklann hayatını zehır edebilecek kalp sıkmtılan yaratabıleceğini vurguluyor. Ulusal merkez kurulmalı Cerrahı müdahaleler ıle sonı- na çare bulunabildiğini ancak hastalığın teşhisinde kardıyolog- lara da önemli görevler düştüğü- nü belirten Prof. Tayyar Sanoğ- lu şöyle konuşuyor: "Elektro röntgen çekmek, ultrasonla eko yapmak daha sonra kateter uy- gulanıp hastalığı ortaya çıkar- mak önem kazanryor. Geüşen üp teknotojisinin teşhise yönetik alet- ieri artık ülkemizde de mevcut Ömeğin kalp hastalığı anne kar- nındaki bebekte bile eko kardi- yografi yöntemiyle teşhis edilebi- İiyor. Heniiz rutin olarak olmasa bile birçok merkezde bu tür teş- hjsleri v^pmak mümkün. 11 Bebekler ölmesin Küçük bir bebeğin kalbıni onarmak, ona normal bir yaşam kazandırmak kadar yüce bir duy- gu olamayacağını belirten Prof. Dr. Tayyar Sanoğlu, olanaksız- lıklar nedeniyle kaybedilen ço- cuklar için ülkemizde acil olarak "ulusal çocuk kalp hastalıklan merkezi'" kurulması gerektığını belirterek sözlerinı şöyle sürdü- rüyor. "Gözlerimizin önünde yüzler- ce bebek bazı durumlarda tam bir günü bile dolduramadan 5lü- yor. 6 aydan başlamak üzere 1 yı- la kadar ameliyat için randevu verildiği oluyor. İmkânsızlıklar nedeniyle çoğu zaman da sırası geleni bile ameliyata alamayıp başka bir tarihe erteliyoruz. Biz, en kısa sürede ulusal bir merke- zin kurulması için gerekli temas- lan başta rektöıiük olmak üzere devletin üst kademesindeki yöne- tkileıie sürdürüyonız. Bu mer- keze destek olmaya yönelik vak- fı ise önümüzdcki ay içinde hiz- mete sokacağız." Tayyip Erdogan: Noel'ı herkes kendince kutladı. w Ama.tsveçLaponyas.'ndak.ler bır başka kutladı. Laponlann, yanı şu bizim Eskimolann "igolo" dedikleri buzdan evlerden esinlenen Isveçliler ban, lokantası ve yatak odalan buzdan bir eğlence merkezi yaptılar ve sıfınn altında 20 derecede Noel keyfi sürdüler. Yapımına daha ekim ayından başlanan 60 yataklı "buz otel"de Noel gecesının bedelı 60 dolar (2 milyon 280 bin lira) gibi "ehven" birdüzeyde tutuldu. Buzdan otel düşüncesinin "mucidi" Niels Berdqvist "Beş yıldan beri buz otel yapımını gelenekselleştirdik. Dünyanın her yanından Noel keyfi düşkünleri geliyor. Bu yıl, şu sıralarda yazın en sıcak dönemıni yaşayan Güney Afrika'dan bile gelenler oldu" dıyor. Surlan koruyan 'domuzdan' yana tstanbul Haber Servisi - Is- tanbul Büyükşehır Beledıye Baş- kanı Tayyip Erdogan, tarihı tstan- bul surlannı korumak ıstemeyı "domuzdan yana" tavır almak bı- çımınde degerlendınyor. Büyük Bırlık Partısı Genel Baş- kanı Muhsin YazKJoglu. dün tstan- bul Büyükşehır Beledıye Başkanı Tayyip Erdoğan'a bir nezaket zı- yaretınde bulundu TBMM'deki Çekıç Güç oylaması ile ılgıli bir soru üzenne Yazıcıoğlu, ülke çı- karlan ıçın Çekıç Güç'ün Türkı- ye'yı bır an önce terk etmesi yö- nünde oy kullanacaklannı söyle- di. Tayyip Erdogan ise RP Genel Baskan Yardımcısı Oğuzhan Asil- türk'ün bır gazetede yer alan ''ts- tanbul surlannın vıkıİnıası" ıle ıl- gılı habenn hatırlatılması üzenne, "Seçim öncesi açık oturumlarda da söyledim. Baü Trakya'da benim mabederime ne kadar müsaade edilirse.bende burada o kadar mü- saade ederim. Surlann restorasyo- nu ile Ugili ihaleyi iş başına geldik- ten sonra bozmadık. Surtan yık- mayacağız, ancak ihalenin bittiği noktada restorasyon işlemi kala- cak" dedi. Bır gazetecmın "Ama onlar bi- zim tarihi değerieriıniz'" demesı üzenne Tayyip Erdogan şunlan söyledi: " Domuzdan yana olmayın. Mil- letten yanaolun. Milli değeıierimi- ze sahip çıkın. Bizim medeniyet gö- türdüğümüz ülkeler var. Oralarda o medeniyetJerin kalınülanndan eservok." TÛRİNG'ın ışlettığı köşklerle ılgıli ise Erdogan, tesıslenn her ta- rafının döküldüğünü, eserlenn ko- runmasını köşelennden anlatan- lardan daha çok tıtızlikle koruma- nın gayretı içinde olduklannı söy- ledi. TÛRİNG'ın kendılenne çok daha cazıp teklıfle geldığını belir- ten Erdogan, Kültür Bakam'nın ıhalelenn bakanlığm ıznı alınma- dan yapılamayacagına ilışkin söz- lennın hatırlatılması üzenne, "thaleyi yapamazsak biz isletiriz" dedi "Yurtdışındaki toplantılannız- da basına 'cıbılıyetsız' dediniz mi? Söyledi)seniz bunun anlamı ne- dir?" şeklındekı bır soru üzenne ise Erdogan, gülerek, soruyu soran gazetecının özel olarak gelmesi halınde kendısıne bunu anlatacağı- nı söyledi. 6 G^erçekten Lizbon9 IstanbuFa benziyormuş' BEHİÇAK Istanbullu bir entelektüel olan Fatma Artunkal, Lizbon'a her gittiğinde, kentin tstanbul'a benze- diğinı fark eder. Gerçekten de ilk bakışta tam kav- ranamayan bu benzerlik, Lizbon'da biraz yaşama- ya başlayınca, kendıni hissettıriyor. Insanlann ön- ce soğuk, sonra çok sıcak olması, patlamış mısır ve kestane satıcılan, ayakkabı boyacılan, Merce- deslerin önüne takılmış at nallan, yanm saat geç gelinen randevular, Beyoğlu'ndakı eski dükkln- Iara benzeyen dükkânlar ve Italyan apartmanlan- na benzeyen apartmanlar, yemeklerden hıç eksik olmayan sarmısak kokusu. yanınızda bir Porte- kizli varken bir türlü ödeyemediğiniz yemek fa- turalan, kırmızı ışıkta arabalann önüne atlamaya hazır yayalar, Boğaz'a benzeyen Tejo Nehri... Fatma Artunkal, Lizbon'a gıdiş gelişlerinde ya- nına sevdiği bir şair olan Yahya Kemai'in kitapla- nnı da alıyor. Belki de Yahya Kemal'in şiirleştir- diği lstanbul'a benzeyen yanlann Lizbon'da ko- runmuş olması, ona "Bu kentte Yahya Kemal'in şiiri ökunur" duygusunu aşılıyor. Daha sonra, Por- tekizli ünlü şair Fernando Pessoa ile Yahya Kemal arasında bir benzerlik olduğunu fark ediyor. Fat- ma'yla konuşurken bu benzerliği anlamaya çalı- şıyorum. "Ikisi de geçen yüzyılın sonunda doğdu" diyor Fatma ve şöyle devam ediyor: "Akıllan erdiği anda kendilerini eriyip gkten de- ğerlerin, çözülen ilişkilcrin ortasında buldular. Gerçi Pessoa, A\nıpa kıtasının en batı ucunda. Yahya Kemal isedoğu ucunda >aşıyordu. ama çek- tikleri acı aymydı. Kendilerini borçlu hissettikleri kültür. Portekiz kültürü ve Osmanlı külrürü. yir- minci yüzyılın başında Avrupa'yı saran alrüst oiuş karsısında dağılmaktaydı. Her iki şair de bu par- çalanmaya benzer bir cevap buldular:' Rönesans.' Lizbon ve tstanbul, Portekiz ve Osmanlı kültüıie- rinin somuüastıö şehirlerdi ve Pessoa, Lizbon'a; Yahya Kemal delstanbul'a âşıkh. Ömürierini sev- gili şehirierinde tamamladılar. Pessoa, 30 Kasım 1935'te, Yahya KemaL ise Kasım 1958'de öldü. İki- si de hiç e\ lenmedi. tkisi de hayatlannın büyük bir kısmını pansiyon ve otellerde geçirdi. Ikisi de Mal- larme'yi ve Edgar Allan Poe'yi se\dilen." Fatma, bu benzerliği bır sergı halme getırmeye ruyetlenıyor ve Ara Güler'ın Istanbul fotoğrafla- nnı, Portekizli bır Muse\ ı aıleden gelen Musa Al- bukrek'in Lizbon ve Istanbul desenlenni, Yahya Kemal'in şiirlerinın Portekizce'ye çevırilenni ve Pessoa'nın şıirlenni yan yana sergilemeyi amaç- lıyor. Sergiyı düşündüğü günlerde DemireTin Por- tekiz'e geleceğı haben, sergınin Demırel'ın gezı programı arasına konması fıknnı doğuruyor Dı- şişlen önce sergıyi programa alıyor. fakat son an- da, sergı materyalinin tam olarak ne olduğunun bi- linmemesini gerekçe göstererek sergiyi program- dan çıkanyor. Lizbon belediye binasmın gıriş ho- lünde açılması düşünülen sergi, son anda engel- lenmış olunuyor. Fatma Artunkal, yılmayan bır insan. Uğraşıyor didiniyor, Murat Karayalcın'ı devreye sokuyor. Sonunda Demırel'ın programı- na alınmasa bile Demirel, Lizbon Belediye baş- kam'ylakonuşmaya giderken sergınin içinden ge- çip gezebileceğı fıkri oluşuyor. Fakat bu defa bek- lenmedik bır gelişme oluyor, Lizbon Belediye Başkanı, Demirel'i beledıye sarayının holünde böyle bir sergiyle karşılamak istemediğıni belir- tiyor. Fatma Artunkal sergiyi beledıye sarayında açmaktan vazgeçiyor, Pessoa'mn müzesinde, De- mirel. Portekiz'i terk ettıkten sonra sergi açılıyor. Kısacası. bugünlerde Lizbon'da Pessoa'nın evınde ılginç bir sergi var. Lizbonlu aydınlann da şaşırarak ve se\ınerek gezdiği bir sergı. Portekizli aydınlar Yahya Kemal'i, Ömer Hay- yam'ı tanıyorlar. Çağdaş Türk edebiyahnı bile iz- liyorlar. Orhan Pamuk'un birçok kıtabını Fransız- cadan okumuşlar. Ama Istanbul'u göreni az. Ara Güler'ın fotoğraflanna bakıp şaşınyorlar: -Gerçekten Istanbul, Lizbon'a benzryonnuş.'' Birlik gazetesi, 50. yaşını kutladıBuiik gazetesinin baş ve sorumlu yazanDrita Karahasan,'12O kisilik parlamentoda 5 kadın var. Bu sayı çok az. Sosyalist dönemde kadınlann sayısı parlamentoda çok fazlay dı. Şimdi seçimlerde kadmlar aday gösterihniyor' diyor. LBttAUBHÜKÛ» ATtLLATUNA ÜSKÜP-Makedonya'da Türk- çe yayımlanan 'Birlik' gazetesi önceki gün 50. yılını kutladı. Haftada üç gün çıkan gazete, 50. yıl kutlamalan nedeniyle yayım- ladığı Türkçe kitabı Atatürk'e adadı. 'Sesler', 'Tomurcuk' ve 'Sevinç' adlı dergilerin yanı sıra bugüne kadar bin kitap yayımla- yan gazetenin Baş ve Sorumlu Yazan Drita Karahasan'la söy- leştik. - 50. yıunı dolduran gazeteniz- de kutlama hazırlıklannız nasıl gidiyor? KARAHASAN- Bugün aynı zamanda Makedonya'da yaşayan Türk halkının bayramı. Çünkü Makedonya'da yaşayan Türkle- rin edebiyahnın, örf ve adetleri- nin, kültürünün ve benliğinin ge- lişip korunmasında gazetemizin büyük payı var. Bundan hareket- le programımızı bu çerçevede yaptık. Hem Makedonya'dan hem de Türkiye'den yazarlar, şa- irler ve ressamlar bir araya gelip çeşitli etkinlikler yapacaklar. - Gazetenizin yayın politikası hakkında bilgi verir misiniz? KARAHASAN-Yayın siyase- timız tamamen özgür. Haberler sansürsüz çıkıyor. Her türlü fik- re ve görüşe açığız. Kadın, ço- cuk, gençlik sonınlanna ilışkin özel sayfalanmız var. - Günlük yayın olma yolunda çauşmalannız \ar mı? KARAHASAN- Devlet bizi mali açıdan desteklerse en kısa zamanda günlük olarak çıkmaya başlayacağız. Sanınm bu konu- da bizi destekleyeceklerdir. - Makedonya'da kadın hakla- n ne düzevde? KARAHASAN- Gazetemizin çalışanlannın çoğu kadın. Ma- kedonya'da kadınlar daha fazla ünıversiteye gıdiyor. Genç er- kekler ise ticaretle uğraşıyor Fa- kat Türkiye'de olduğu gibi bizde de erkek egemen kültürü hakim. 120 kişilik parlamentoda 5 ka- dın var. Bu sayı çok az. Sosyalist dönemde kadınlann sayısı par- lamentoda çok fazlaydı. Şimdi seçimlerde kadınlar aday göste- rilmiyor. Yani demokrasi kadınlara yaramadı. B I R ' L E S M E O Y K U J U ! , , îş Bankası 1994 ödülleri açıklandı • 1980 yılından bu yana düzenlenen yanşmada Yavuz Sezer, Sina Akşin ve Fatma Gürel'in yapıtlan büyük ödüllere değer bulundu. ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Edebiyat, sanat, ınsan ve toplumbilimleri dallannda 1980 yılından bu yana ödül veren İş Bankası, 1994ödülleriniaçıkla- dı. Yavuz Sezer, Sina Akşin, Fat- ma Gürel'in yapıtlan büyük ödüllere değer bulundu. İş Bankasf nın, üç dalda dü- zenlediği yanşmanm sanat da- lında, Süha Ann, Prof Dr. Seçil Büker, Prof. Yalçın Demir, tbra- him Kurt, Prof. Dr. Selami Sözer, Doç. Dr. Ahmet Tolungüç, Atıf Ydmaz'dan oluşan seçici kurul, Yavuz Sezer'in "Pamukkale" adlı filmini büyük ödüle değer buldu. Prof. Dr. Fahir Armaoğlu, Prof. Dr. Rona Aybay, Prof. DT. Abdurrahman Çaycı, Prof. DT. Reşat Genç, Cezmi Kartay, Doç. Dr. Uygur Kocabaşoğlu, Prof. Dr. Ahmet Mumcu'dan oluşan seçi- ci kurul tarafından Prof. Dr. Si- na Aksinın "tstanbulHükümet- leri ve Milli Mücadele- Son Meş- rutiyet (1919-1920)" başlıklı in- celemesine, toplum ve insan bi- limleri dalında büyük ödül veril- di. Fatma Gürel'in "Bir YazGece- si" adlı yapıtını da edebiyat da- lında DT. Nezihe Araz, Doç. Dr. Necat Birinci, Orhan Duru, Memduh Ekşi, Prof. Dr. Birol EmiL Gültekin Samancı, Prof. Dr. Sadık Kemal Tural'dan olu- şan seçici kurul ödüle değer bul- du.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle