25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
16 ARALJK1994 CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER Eyleme, hakanve vaEuyarısıKamu çahşanlannın 20 arahk iş bırakma eylemi için Devlet Bakanı Daçe, 'yasal çerçeve'ye dikkat çekerken, Istanbul Valisi Kozakçıoğlu, öğretmenleri, 'yasal olmayan örgütlerin tahriklerine kapılmamaya' çağıfdı Çalışanlar ne istiyor? •Kamu çahşanlanna grevli toplusözleşmeli sendika hakkı. #Temel hak ve özgûrtökler için yasal ve anayasal güvence. •Demokratik. özgûr, bagımsız bir Türkiye. •Hırsızlık, savaş bûtçesi degil, insanca bir yaşam bütçesi. •Taban ayhğın en az 18 milyon, kira vardımtnın en az 4 milyon lira olması •Demokratik, laik ve bilimsel bir eğjtim. •Kamu çahşanlan scndikalanna siyaset yapma hakkının tanınması. •Adaletli bir vergi sistemi. •Ücretsiz servis, yctnek, kreş, iojman, giyecek, sosyal kültürel tesis ve sağhk hizmetleri. •İnsanca çalışma koşullan. •tşçi, metnur, sözleşmeli personel aynmına son verilmesi. •îşyerierinde demokratik biçimde yönetime kaölma hakkı. •Sendikal örgütlenme ve mücadeleden dolayı idari baskı, sûrgûn, soraşturma ve diğer cezalann kaldınlması. Haber Merkezi - Kamu çahşanlan "grev ve toplusözkşme hakkı'' için 20 arahkta ye- niden tüm yurtta bir günlük iş bırakma ey- lemine hazırlanıyor. Kamu Çalışanlan Sen- dikalan Konfederasyonlaşma Kurulu söz- cüsü trfan Erdemoğlu, "Bizlere hep yalan söylendl ve boş vaatleıie aldatümaya çahşıl- dık. Biz sustukça işverenimiz devlet saMırdı. Bugün arük ne bekleme>e tahammülümûz kaldı ne de sözterine güvenimiz" dedi. Devlet Bakanı Bekir Sami Daçe, kamu ça- lışanlanna "yasal çerçeve" içinde hareketet- meleri çağnsında bulundu. Istanbul Valisi Hayri Kozakçıoğhı ise yayımladığı bildiriy- le ögretmenlenn sendikalannı "devlet aley- hine eylem yapmakla" suçladı. ANAP Grup Başkanvekili Eyüp Aşık da memur maaşlanna yılın ilk altı aymda yüz- de 40 zam yapılması amacıyla 1995 yilı büt- çe yasa tasansında değişikhk yapılması için önerge vereceklerini bildirdi. Ankara Büromuz'dan Güneş Gürson'un habenne göre, Daçe, kamu çahşanlannın "demokratik haklaruu, yasalar çerçevesin- de" kullanmalan gerektiğinı söyledı. Hükü- met programında kamu çahşanlan için ör- gütlenme hakkı öngörüldüğünü ve TBMM gündeminde bulunan yasa tasansında, prog- ramın ötesinde haklann yer aldığını belirten Daçe, *Yasadışı yollar, parlamentodaki çabş- malan olumsuz istikamette etkiler" dedi. Memur sendikalan yasa tasansı çalışma- lannın sürdüğüne dikkat çeken Daçe, iş bı- rakma eyleminin, tasanyı inceleyen komis- yon üyelerinin görüşlerini de olumsuz yön- de etkileyebilecegini söyledi. İstanbul Haber Servbi'nin haberine göre, Irfan Erdemoğlu, kamu çahşanlan ve eşgü- düm sendikalannın ortaklaşa gerçekleştire- cekleri 20 aralık iş bırakma eylemine ilişkin dûn Tûm Maliye-Sen Genel Merkezi'nde bir basın toplantısı dûzenledi. Erdemoğlu, ûlkede yaşanan pek çok olumsuzluğa dur di- yebilmek için 27 sendikada örgütlü yaklaşık 600 bin kamu çahşanının bir gün iş bıraka- cağmı söyledi. Hükümetin özelleştirme po- litikasını eleştiren Erdemoğlu, ülke kaynak- lannın yüzde 40'ının Doğu ve Güneydo- ğu'daki savaşa harcandığını da söyleyerek "adı konmamış savaşın" siyasi, demokratik ve banşçı çözümünden kaçınıldığını belirt- ti. Hükümetin kendi imzaladığı ve TBMM'de de onaylanan uluslararası sözleş- melerin güvencesi aitmda olan "grevli top- lusözleşmeli sendika haklanmn" halen ta- nınmadığını vurgulayan Erdemoğlu, "Bu tabio karşısında bu olumsuzluklara dur de- mek için, hizmet üretiminden gelen gücümü- zû kuüanacağız*dedi. VaBden uyan Istanbul Valisi Hayri Kozakçıoğlu, tüm il- çe milli eğitim müdürlüklerine gönderdiği yazıda, öğretmen sendikalannı "yasal olma- yan örgütter" olarak tanımladı ve "devtete karşı eylem yapmak konusundatahrik ve teş- vik"le suçladı. Valihğın genelgesiyle öğret- menler, "yasal olmayan bu örgütlerin tah- riklerine kapümamaya" çağnldı. Ankara a. İs Mahkemesi Harb-İş'in Türk-lş'ten ihraanaiptal •Ankara 4. îş Mahkemesi, Türk- Iş'in Harb-Iş Sendikası'nı konfederasyon üyeliğinden ihraç etmesine ilişkin karannı iptal etti. GÜNEŞ GÜRSON ~ Harb-Iş Sendikası'nın konfederasyon üyeliğinden ihracına ilişkin karan "esas ve usul" yönlerinden reddeden yargı, cezanm kesinleşmesi için, Türk-lş'in u olağanüstü"genel kurul toplaması gerektiğini karara bağladı. Ankara 4. İş Mahkemesi'nin gerekçeli karannda, "cezanın kesinleşmesi için, cezayı isteyen ve karar alan tarafin, genel kurulu toplaması gerektiği'' belirtildi. Milli Savunma Bakanhğı'na bağlı işyerlerinde işten çıkartılan işçi sayısı 87'ye ulaşırken, işçilerin atılması yemek boykotuyla protesto edildi. Ankara 4. İş Mahkemesi, Türk-Iş'i küçük düşürdüğü gerekçesiyle konfederasyon üyeliğinden 6 ay süreyle ihraç edilen Harb-Iş Sendikası hakkında, Türk-lş Disiplin Kurulu tarafından verilen, geçici ihraç ve el çektirme cezalannın iptali yolunda karar verdi. Mahkemenin, gerekçeli karannda, Harb-tş Sendikası'nın Türk-lş'in amaç ve ilkelerine aykın eylemler içinde olduğuna dair bir kanıt bulunmadığı kaydedildı. Kararda, "Bu amacın dısında, üyeye disiplin yetkisinin uygulanması mümkün değüdir" denildi. Mahkeme, Türk-lş Yönetim Kurulu'nun cezalandırma gerekçesini konfederasyon ana tüzüğünde belirtilen amaçlara aykın buldu. Harb-lş Sendikası Gölcük Şubesi üyelerince, Türk-lş Genel Başkanı Bayram Meral'ın sembolik tabutunu yakması ve Ankara şubesi ûyelerinin de Türk-lş yöneticilerini "sanlmakla" suçlamasından dolayı, Türk-lş Disiplin Kurulu; sendika hakkında konfederasyon üyeliğinden 6 ay süreyle ihraç ve sendika başkanına görevden el çektirme cezası verilmişti. Karann tebliğinden sonra 20 gün konfederasyon üyeliği askıya alınan Harb-lş Sendikası Genel Başkanı lzzet Çetin, ihraç karannın ardından, 18 kasım tarihinde Antalya'da toplanan Türk-lş Başkanlar Kurulu toplantısına katılmıştı. Toplantıdan çıkması istenen Çetin, karara itiraz için dava açıp dava sonuçlanana kadar yürütmeyi durdurma karan almıştı. Bu arada. Harb-lş Sendikası'nın örgütlü olduğu işyerlerinden bugüne kadar toplam 87 işçinin İş Kanunu'nun 13. maddesine göre iş akitlerinin feshedilmesi, dün Harb-lş Ankara Şubesi tarafından, Etimesgut 3. Hava Ikmal Bakım Merkezi Komutanlığı'ndaki işçilerin katıhmıyla protesto edildi. Üniversitedepolise karşı, konuksanatçı •îstanbul Üniversitesi öğrencileri, okullannda 'her öğrenciye üç polis düşmesini' protesto için yeni bir yöntem geliştirdi. Klasik eylemlerinden vazgeçen öğrenciler, her gün 'Bizimle yaşar mısınız?' diyerek kamuoyunun yakından tanıdığı bir kişiyi konuk edecek. AHMET ŞIK KEREM ILGAZ Üniversitelerde, yönetimin yanı sı- ra "ev sahibi" konumundaki öğrenci- ler, "zorunlu misafir!" diye tanımla- dıklan pohslerin estirdigini öne sür- dükleri 'terör rûzgân'nı, sanatçı des- teğiyle durdurmaya çalışıyor... Daha önce yapılan protesto göste- rilerinde "Üniversitede polis tstemiyo- ruz", 'Polis defol, üniversiteler bizim- dir" sloganlan atan öğrencilerle; po- lıslenn, coplanyia sağlamaya çalışti- ğı "uzlaşma" girişimleri sonuç getir- meyince protesto şekli de değişti. 1980 askeri darbesinin ardından ye- niden hareketlenmeye başlayan öğ- renci olaylan neden gösterilerek ön- ce üniversitelerin çevresinde yoğun- laşan polisler, daha sonra kapı giriş- lerine kurduklan karakollara yerleş- tiler. Zamanla amfılere, kantinlere, ye- mekhanelere kadar girerek üniversi- telerin "mihenk taşı" göninüme bü- rünen polislen. Istanbul Üniversitesi (İÜ) öğrencileri, artık "Blzfanleyaşar ımsınız?" diyerek protesto edecek. Ük konuk tjyatrocu Ancak bu birlikte yaşama çağnsı, polislere değil. Polislerin okul içinde terör estirdigini ilen süren öğrenciler, bunu kamuoyuna duyurmak için çe- şitli mesleklerden duyarlı kişileri oku- la çağırarak "Bizimle yaşar mısuuz?" diyorlar. Televizyondan ya da tiyatro sahne- lerinden görmeye ahşûğımız oyuncu- lar, toplumsal sorunlara ve insan hak- lan ihlallerine duyarlı avukatlar, po- litikacılar ya da isteyen herkesin, üni- versiteye gıderek öğrencilerin arasın- da birkaç saat geçiımesi şeklinde uy- gulanan protestoyla öğrenciler, sorun- lannı daha çok kişiye anlatabilmeyi umuyor. "Okulda her üç öğrenciye bir polis düşüyor. Bu durumuyla Türkiye'nin en eski üniversitesi olanlÜ,bir üniver- Orhan Aydın gün bmunca öğrencilerle dolaşb, kantinde oturdu, afişlere görûşlerini yazdı, masatenisi oynadı. (Fotoğraflar. AHMET ŞIK.) siteden çok, Türkiye'nin en büyük açık karakoluna benziyor" şeklinde espriler yapan öğrenciler. aslında po- lislerin varlığından hoşnut olmadıkla- nnı söylüyor. Nedenleri de şöyle: "Bugüne kadar, öğrenci gençligin sorunlannı duyurmak ve çözüm üre- tilmesini sağlamak amacıyla yaptığı- mız her e> lem, polislerce engeüendi ya da engellenmeye çahşüdı. Engeüeme biçimleri de her zaman şiddete daya- lıydı. Hatta bu saknruar zamanla ar- tarak resmen terör estirilmeye başlan- dı. Arkadaşlarımız dayak aülarak keyfi olarak gözahına alınıyor. Yaşadığımız sorunları anlatmaya çalışdgunız siyasi olan >a da olmayan dö\izler yırülryor. Hatta kültür kulüp- lerimizin aktivitelerini duyurmak is- tediğimiz aFışlere bile izin verilmiyor. Gecenlerde bir arkadaşımızm dayak aülarak gözahına alınmasını protesto için yaptığımız bir forumdan sonra okula gelen resmivesrvil polisier,işi si- lahlannı kullanma\a kadar vardırdH lar. Eğitim ve oğretim > r apıbnaya ça- lışdan bir kurumda polislerin varugı- nı anlamış değiliz." Oğrencflere deştiri İlk olarak, hafta başında Siyasal Bilgiler Fakültesi'ne konuk olan ti- yatrocu Orhan Aydın, polisin okulun içine yerleşmesinden, öncelikle üni- versite yönefimini sonra da öğrenci- leri sorumlu nıtuyor. Aydın, "Siz ken- di aranızda bir biıiik kuramadığuuz için onlar burada. Ortak sorunlan- nızda bile bir arada hareket edemi- yorsunuz" eleştirisini yapıyor. Kendi öğrenciliği döneminde de polislerin bulunduğunu, ancak o za- manlar polislerin bugünkü gibi tek değil, farklı siyasi görüşlere mensup olduğunu belirten Aydın şunlan söyledi: "Buraya geürken kaptda gördüğüm bir polis, öğrenci eylemlerine katıldı- ğun yüiardaki görevlilerden birisi çık- ü. Bana'Hoşgeldin abi' deyince şaşır- dım. O zamandan bugünepek bir şey de- ğişmemiş gibi görünse de fark var. O zaman polisler, bırakın okul içine gir- meyi, önünde bfle duramazlardı." Eğer siz de "onlarla \uşamak" is- tiyorsanız, lÜ'de süresiz devam ede- cek olan bu kampanyaya katılabilir- siniz. HAFTAYA BAKIŞ AHMET TANER KIŞLALI KÜPtlük mür KÜPtçülük mü? Terör gerilerken, demokratik çözüm arayışlan hızlanıyor. PKK korkusu azalırken Kürt kökenli aydınlann sesi yük- selmeye başhyor. Gerçekçilik ve sağduyu giderek öne çı- kıyor. Eski DEP Milletvekili Sım Sakık, Fransa Cumhurbaş- kanı'nın özel temsilcisine ne demiş: "Ülkemi size şikâyet etmem!" PKK'ye karşı banşçı ve demokratik bir seçenek parti oluşturma çabasındaki Şerafettin Elçi, buna ne tep- ki vermiş: "Sayın Sakık, makul ve olması gereken birdavranış gös- termiştir. Bu sorunu Batı ile değil, Türk ve Kürt diyaloğu ile çözmeliyiz." Bu köşede başından beri hep şunu savunduk: "Demok- rasiye gerçekten de inanıyorsanız, çözümü dışanda de- ğil, içeride aramalısınız! Ikna etmeniz gereken insanlar, dı- şandakiler değil, bu topraklarda yaşayanlardır!" Dış yardımı kestirmek için ülke ülke dolaşıp Türkiye düş- manlığı yapmanın yarar yerine zarar getireceği, keşke da- ha önce anlaşılmış olsaydı... • • • Dosyamda çoktandır bekleyen mektuplardan iki tanesi yeniden güncelleşti. Istanbul'dan Sayın Yıldız Doğan şöyle diyor: "Diyorsunuz ki, TBMM'de Kürt kökenli vatandaşlar var. Bu da ülkemizin demokrasi anlayışını göstermektedir. Ha- yır, yanılıyorsunuz. O insanlar, öz kimliklerini, sosyal ve kültürel haklannı ifade etme hakkından yoksun bırakılıyor- lar. Sizin TBMM'dekıKürtkökenli vatandaşlannız, Kürtlük- lerini evinde, yerinde, yurdunda, yüreğinde hapsederek Meclis'e geliyortar. Lütfen, bu gerçeğlgözardı edip sap- tınnayınız." Ve ekliyor: "Türk yönetimi, Doğu Anadolu'yu kaderine terk etmiştir. Batı kalkındınlırken Doğu'ya el sürülmemiş- tir." Sayın Mehmet Türkyılmaz'ın mektubunda da şu satır- lar var: "Hakikaten de Kürt kökenli insanlar, seçme ve seçilme hakkını özgürce kullanıyohar. Kendi belediye başkanlan- nı özgürce seçebiliyoriar. Ancak Kürt kökenli insanlann, Meclis'e sadece ve sadece devletin resmi kimliğiyle ve o kimliği kabullenerek girebildiklerini unutamayız. Eğer bu temsilciler, HEP veya DEP kimliğiyle, yani ulusal kimlikle- riyle Meclis'e gireherse dokunulmazlıklan kaldınlıyor, tu- tuklanıyor, hatta idamla bile yargılanıyor." • • • Doğrularta yanlışlan birbirinden ayırmalı. 1- Türkiye'de yaşayan hiç kimse, "Ben Lazım, Çerke- zim, Kürtüm, Boşnakım" dediği için farklı bir muameleyle karşılaştığını söyleyemez... Kültürel kimlikle ilgili olarak variığını sürdüren son yasaklar ise Kürtçe öğretimi ve Kürt- çe TV'dir. Ama bunlan savunmayı engelleyen bir yasa ol- madığı gibi, bunlan savunmuş olmaktan dolayı hapisha- neye tıkılmış kimse de yoktur! 2- Son genel seçimlerde, Doğu ve Güneydoğu Anado- lu'da çok yaygın bir biçimde Kürtçe propaganda yapıldı- ğı yalan mıdır? Hatta çoğaltılmış Kürtçe kasetler kullanıl- dığı, doğru değil midir? Ama 'ulusal kimlik'ten kasıt, TBMM'ye PKK renkleriyle girip kürsüde Kürtçe konuş- maksa böyle bir özgürlük, ne Fransa'da ne Almanya'da ne de ABD'de vardır! PKK'ye açık ya da örtülü biçimde arka çıkmak mdn 'ulusal kimlik'7 3- °Doğu geri bırakttnldı!" savına gelince... PekVEge Bolgesi bu kadar gelişmiş iken, acaba Iç Anadolu'da ya da Doğu Karadeniz'de birçok yöre niçin 'Doğu kadar' ge- ri kalmıştır? Niçin -tüm özendirme önlemlerine karşın- bir- çok Kürt kökenli işadamı Doğu'ya değil de Istanbul'a ya- tınm yapmaktadır? ••• Kendisiyle aynı hükümette bulunduğum Sayın Şerafet- tin Elçi, 'Türkiye'nin toprak bütünlüğü içinde, sorunlann çözümünde banşçıl, demokratik yöntemlen benimseyen, çoğulcu, katılımcı, demokratik ve liberal' bir parti kurmak istediğini söylüyor. Buraya kadar 'itiraz' etmek olanaksız... Ama hemen ek- liyor: "Amacımız, Kürtlerin özgür ve eşit koşullarda devletin yönetimine ortak olmasıdır." Kürt kökenli olmak, orgenerallikten cumhurbaşkanhğı- na kadar hiçbir göreve gelmeye engel olmadığına göre... 'Eşit koşullarda yönetimine ortak olmak' istenilen devlet, acaba nasıl bir devlettir? İki 'bölge'si ve 'iki resmi dil'i olan bir devlet mi? İstenilen 'eşitlik' midir, yoksa 'ayncalık' mı? Gerçekten de 'demokratik' ve 'liberal' olan bir parti; aca- ba, sadece bir etnik kesim için mı 'eşit ve özgür katılım' ister, yoksa -ayrım gözetmeden- toplumu oluşturan bütün kesimler için mi?.. Bana, 'sıntfsal' ayrımı 'etnik' aynmın önüne geçiren Sa- yın Mahmut Alınak, eski dostum Elçi'den bir adım daha öndeymiş gibi geliyor! Benzer koşullan paylaşan insanla- n 'etnik köken'e göre ayırmak 'ilericilik' değildir!.. 6 tki Şehir, tkiŞair 9 Lizbon'da sergilenecek Haber Merkezi-Ünlü şairimiz Yahya Kemal Beyadı ile Porte- kizli şair FernandoPessoa 'yı bu- luşturan "tki Şehir, tki Şair" ad- h sergi, bugün Portekiz'de Liz- bon Belediye Sarayı'nda açıla- cak. Serginin yönetmenliğini üst- lenen Fatma Artunkal, serginin amacını, "İlk bakısta göze gö- rünmeyen Türkiye ile Portekiz'i birieştiriporlaya herkesinflkba- kısta görebileceği bir güzeOik a- karmak" olarak özethyor. fici şairin seçilmesinin nedeni ise serginin tanıtım broşüründe şöy- le anlatılıyor: "tkisi de geçen yüzyıhn sonunda doğdu. Gerçi Pessoa, Avrupa kıtasının en batı ucunda, Yahya Kemal ise en do- ğu ocunda yasıyordu; ama çek- tikleri aa ayniydı. kendilerini borçhı hisseöikkri kültür. Por- tekiz kültürü ve Osmanlı küJtü- rü, yirmindyüzyıhn başmda Av- rupa'yı sarsan altûst oluş karsı- anda dağdmaktaydı. Her iki şa- irde bu parçalanmaya benzerbir cevap buldular: Rönesans. Liz- bon ve Istanbul, Porteldz ve Os- manh kfimırlerinin somudaştıgı şehirierdL" Sergideki Istanbul fotografla- n Ara Güler, Lizbon fotografla- n ise Luis Pavao tarafından çe- kilmiş. Yapı Kredi Bankası AŞ'nin katkılanyla gerçekleşti- rilen sergi, 31 Aralık 1994 ta- rihine kadar gezilebilecek. Belediye-Iş Sendikası, RP'li belediyelerin işyerlerinde Hizmet-İş Sendikası'nı örgütlediğini söyledi 3 bin belediye işçisi greve çıkıyorHaber Merkezi - lstanbul'da Refah Partili (RP) Bayrampaşa, Sanyer, Omraniye ve Beykoz il- çelerinde çalışan 3 bin işçi, ka- zanılmış haklannı savunmak için 30 arahkta greve çıkacak. Belediye-lş Sendikası Genel Başkanvekili Mustafa Solmaz. RP'li belediyelerin iş banşını bozarak işyerlerinde Hizmet-lş Sendikası'nı örgütlemeyi hedef- lediklerini söyledi. İstanbul Haber Servisimiz'in haberine göre Mustafa Solmaz, Basın Müzesi'nde dün düzenle- diği basın toplantısında, "Istan- bul'da dört belediyede ki grev karannın nedeni ücret değil. ts- tanbul'da RP'li belediyeler, işçi- leri istedikleri gibi kullanmak is- tiyorvegrevlekazandığuıuz hak- lanmızı toplusözleşmeden çı- kartmaya çalışıyorlar** dedi. Solmaz, greve çıkacaklan dört ilçe belediyesinin toplusöz- leşme yetkisini İstanbul Büyük- şehir Belediyesi'ne devrettikle- rini anımsatarak RP'li belediye- lerin iş banşını bozarak işyerle- rinde Hizmet-lş Sendikası'nı ör- gütlemeyi hedeflediklerini söy- ledi. Solmaz, 20 idari maddede anlaşma sağlanamadığmı belir- terek bu maddelere ilişkin şun- lan söyledi: "Büyükşehirbeledi- yesi işçiyi istediği gibi kullanma- yı hedefliyor. Eğer bu maddele- rin toplu sözleşmeden çıkarüma- sını kabul edersek yann bir şofö- rü çöp toplama işine verecekler. Şimdiden bazı >erlerde uygula- masına başladıiar. Bayan işçilere sokaklarda çöp toplaobyor. Ay- nca bu maddeler içinde bizim iş güvencesi maddelerimiz var ki onlardan >uzgecmemiz müm- kün değU" dedi. Basın toplantısının yapıldığı saatlerde Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Belediye-lş Sendikası Genel Başkanı Fuat Alan arasında ya- pılan görüşmeden ise sonuç ah- namadığı bildirildi. Adana Büromuz'un haberine göre Adana Su ve Kanalizasyon Idaresı(ASKİ) ile Genel-lş Sen- dikası arasında süren top- lusözleşme görüşmesindeki uyuşmazlık devam ediyor.Sü- mer Holdıng'e bağlı Gemlik Su- nijjek Fabrikası işçilerinin ma- aşlannı alamadıklan için 9 gün önce başlattıklan "işyerlerinden çıkmama eylemi" de dün sona erdi. Hakkâri'nin Yüksekova Bele- diyesi'nde çalışan 163 işçi ve 97 memurun ise dört aydır maaş alamadıklan bildirildi. AKSA AŞ'nin açılış ruhsatının iptali için Sağlık, fabrikayı kapatması için Çevre Bakanlığı'na başvurdu Isvon, çevreyikorumokiçin dava açtı X\Vf\c> *Tf»rainlik istaabai Üniversitesi Edebiyat ı u u e gergııııiK F a k ü l t e s r n d e , ^^ g ö r ü ş ıü öğrenciler arasında yaşanan gerginlik sonucu, dün bir grup sol görüşlü öğrencinin yürüyüşünü polis engefledL tnsan Haklan Haftâsı nedeniyle Edebiyat Fakültesi'nde açılan karikatür ser- gisinde yer alan karikâtürier önceki gün ülkücü öğrenciler tarafindan yırüldı. Bunun üzerine başlayan gerginlik sonucu, dün fakülte kantininde forum yapan sol görüşlü öğrenciler polis tarafindan sözlü uyanyla dağıtüdıktan sonra, bir öğrenci gözatanaabndLArkadaşlaruungözalonaahnmasıüzerine, basın açıklaması yapmakiçin gazetemize gelmek isteyen öğrenciler po- lis tarafindan engeUendi. Öğrencileri sözlü uyanyla dağıtan po- lis, ild kişiyi daha gözamna aldı. (Fotoğraf: A'HMET ŞIK) YAHYA KOÇOĞLU Eski İstanbul Belediye Başkanı Ahmet tsvan, Yalova Taşköprü'deki arazisi üze- rinde 'Sağhk Koruma Bandı' oluştunıl- masına neden olan AKSA Akrilik Kim- ya Sanayii AŞ'nin açılış ruhsatının ipta- li için Sağlık Bakanlığı'na başvurdu. ts- van, aynı fabrikanın çevreyi kirlettiğini de öne sürerek Çevre Bakanhğı'ndan fabri- kayı kapatmasını istedi. Ahmet Isvan, avukatlan EKan Türker Karagülle ve Mert- Er KaragüDe aracılı- ğıyla Sağhk Bakanlığı'na yaptığı başvu- ruda, AKSA Akrilik Kimya Sanayii AŞ'nin Yalova'daki fabrikasına 1984 yı- lında verilen '1. Sınrf Gayrisıhhi Müesse- se Açılma Ruhsatı'nın 'yasalara aykı- n'olarak düzenlendığıni öne sürdü. Gay- risıhhi Müesseseler Yönetmeliği'nde ve Umumi Hıfzıssıhha Kanunu'nda, 'Sağ- hk Koruma Bandı'nın tüm koşullannı sağlama yükümlülüğünün, böyle bir mü- essese kurmak isteyen başvuru sahibine ait olduğunu an 1atan avukatlar, AKSA Akrilik Kimya Sanayii AŞ'nin Yalova Taşköprü'deki fabrikası çevresinde oluş- turulan ve toplam alanı 4.5 milyon met- rekareye ulaşan bandın oluşturulmasına neden olan AKSA'nm ruhsatının iptal edilmesi için şu gerekceleri öne sürdüler: 1 - Her ne kadar şu anda (hukuksal ön- göriilere aykın) bir Sağlık Koruma Ban- dı mevcutsa da bu bandın varhğı yasal dü- zenlemelerin 1. Sınıf Gayrisıhhi Müesse- seler'e getirdiği yükümlülükleri ve AK- SA Akrilik Kimya Sanayii AŞ'nin aldığı nıhsatm (gerek veriliş tarihinde gerekse bugün) aranılan koşullan taşımadığı ger- çeğini bertaraf etmeye yetmemektedir. AKSA AŞ, 1984 yılında ruhsat almıştır. Olması gereken İcronolojik sıraya göre eğer bu tesisin etratında bir Sağlık Koru- ma Bandı zorunlu ise bunun ruhsatın ve- rilmesinden önce tespit edilmesi, yetkili makamlarca öngürülmesi mecburidir Yasada, Sağlık Koruma Bandı'nın, bu bandı zorunlu kılan müessesenin arazisi içinde olması zorunluluğu vardır. Olayı- mızda, 3. şahıslara yasada yeri olmayan 'gayrisıhhi müessese komşuluğuna kat- lanma' gibi bir yükümlülük getirilmekte- dir. 2- Sağhk Bakanhğı Hukuk Müşavirli- ği ve Bayındırlık ve Iskan Bakanhğı Tek- nik Araştırma ve Uygulama Genel Mü- dürlüğü'nün mevzuat doğrultusunda bi- zimle aynı görüşte olmalanna karşın uy- gulama AKSA'ya özel bir biçimde tam tersi yönde gerçekleşmiştir. Avukatlar Elvan Türker Karagülle ve Mert-Er Karagülle, Çevre Bakanlığı'na yaptıklan başvunıda da AKSA Akrilik Kimya Sanayii AŞ'nin Yalova Taşköp- rü'deki fabrikasının, Sağlık Koruma Ban- dı olusturulması için yaptıklan başvunı- da ifade ettikleri gibi 'çevreye zarar vere- cek' nitelikte olduğunu belirttiler.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle