Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
12 ARALIK 1994 PA2ARTESİ CUMHURİYET SAYFA
EKONOMI i
Köy-Koop'tan
köylere yardım
• Ekonomi Servisi - Köy-
Koop Kırklareli Birliği,
sütlerini pazarladığı birim
kooperatif yönetimlerinin
uvgun göreceği alanlarda köy
tüzelkişiliğine karşılıksız
yardımlarabaşladı. Köylerin
kalkınmasına katkı amacıyla
başlanan bu yardımlann
parasal tutan on milyon lira
dolayında olacak. Köy-Koop
Kırklareli Birliği'nin başlayan
bu örnek çalışmasıyla;
Karamusul Köyü llkokulu'na
Atatürk heykelı, Yenibedir
Köyü Ilkokulu'na parasal
yardım, Poyralı Köyü'ne büro
malzemesi, Sancaali Köyü'ne
büro mazlemesi. Çeşmekolu
. Köyü'ne uydu anten için
yardımlar yapıidı.
Çimento ihracatı
arttı
• ANKARA (AA) - Kamu ile
özel sektöre ait çimento
fabrikaları. iç piyasadaki
daralmanın da etkisiyle bu
yılki çimento üretimlerinin
önemli bir bölümünü ihracata
yöneltti. Bu yılın ocak-kasım
döneminde çimento ihracatı,
geçen yılın aynı dönemine
göre 39.7 oranında artarken
11 ayda 27.7 milyon ton
çimento üretildi. Türkiye
çimento Müstahsilleri Birliği
yetkilileri, kamu ve özel
sektöre ait toplam 47
fabrikanın geçen yılki toplam
çimento ihracatının 1 milyon
748 bin ton olduğunu, ihracat
miktannın bu yılın 11 aylık
döneminde ise 2 milyon 389
bın ton düzeyınde
gerçekleştiğini söylediler.
Pamukta korku
• İZMİR(AA)-İzmir
Ticaret Borsası Yönetim
Kurulu üyesi Şadi
Katırcıoğlu, bölgeler arasında
yapılan pamuk naklinin. son
günlerde yoğunlaştığını
belirterek. "'Egepamuğunun
diğer bölge pamuklanyla
kanştınlıp dejenere
olmasından korkuyoruz"
dedi. Olayın son dönemde
kangren haline geldigini
anlatan Katırcıoğlu. Pamuk
Islah Kanunu gereğince 500
liralık para cezası
uygulanabilen kaçak pamuk
nakli konusunun, etkili
yaptınm olmadığı için
önlendiğini savundu.
Gümrük genel
tebliği
• ANKARA (AA)-
Antrepolarda bulunan eşyanın
mahrece (çıkış yeri) iadesi
işlemleri. gümrüğe gelmiş ve
henüz rejım beyanında
bulunulmamış eşyanın
mahrece iadesi esaslanna
göre işlem görecek.
Uygulamada bırliğin
sağlanması amacıyla. gümrük
idarelerinin mahrece iade
işlemlerini yeniden
düzenleyen Gümrük
Müsteşarlığı'nın 2 numaralı
gümrük genel tebliği. Resmi
Gazetenin dünkü sayısında
yayımlandı.
Yabancı sermaye
hız kesti
• ANkARA (AA) - Yabancı
Sermaye Derneği (YASED)
Başkanı Yavuz Canevi. "1994
yılı yabancı sermaye
girişlerinin büyük ihtimalle 1
milyar dolann altında
gerçekleşmesi
beklenmektedir" dedi.
Canevi. yabancı sermaye
girişinde 1994 yılı rakamının.
muhtemelen son 4 yılın da en
düşük rakamı olacağını ifade
etti. YASED Başkanı Yavuz
Canevi, Ankara Sanayi
Odası'nın (ASO) aylık yayın
organı Asomedya'nın son
sayibinda yer alan
açıklamasında. son iki yıldır
yabancı sermaye girişinin bir
önceki yıla göre daha düşük
gerçekleştiğini belirtti.
Toplam kalitede
Türkiye
• Ekonomi Servisi - Toplam
Kalite Yönetimi Araştırma
Komitesi'nin iki senelik
araştırmalan sonucu ortaya
koyduklan "Toplam Kalite
Yönetiminde Türkiye
Perspektifi-
Uygulamalar.Sorunlar.Fırsat-
lar.Oneriler" başlıklı eserde,
toplam kalite yönetimi
felsefesinin temelleri
irdeleniyor. 42 kurum ve
kuruluştan. 45 uzmanın konu
hakkındaki görüşlerini bu
eserde bulmak mümkün.
tlgılenenler için telefon 212-
2665053.
EMO'nun 'T Raporu'nda, kurumun 1985'ten beri parça parça satıldığına yer verildi
PTPnin T'si zaten çok özelT'ninsatılan parçalan:
• Telefon ve ötekı
haberleşmelerle ilgili
kablolann döşeme
işlemleri.
•Kablolu TV;
bilgisayarlararası
haberleşme yi sağlayan
TURPAK.
•Uydu yer istasyonu
hizmetleri.
•Cep telefonlan.
Ekonomi Servisi- Başbakan
TansuÇiller'ın, bütün özelleştir-
me toplantılannda, "favorim" di-
ye tanımladığı PTT'nin T'si,
1985 yılından beri zaten parça
parça satılıyor. Elektrik Mühen-
disleri Odası Ankara Şubesi'nin
hazırladığı PTT raporunda, ha-
berleşmeyle ilgili servislerin
özelleştirilmesi deneyimleri ay-
nntılanylaelealınıyor. Raporda,
T'nin özelleştirilen parçalan
şöyle sıralanıyor:
Telefon ve öteki haberleşme-
lerle ilgili kablolann döşeme iş-
lemleri; kablolu TV: bilgisayar-
lar arası haberleşmeyi sağlayan
TURPAK; uydu yer istasyonu
hizmetleri; cep telefonlan.
1985'e kadartelefon dahil tüm
haberleşme yöntemlennde yeral-
tı ve yerüstü kablolann döşen-
mesi işlemleri PTT personeli ta-
rafından gerçekleştirildiği belir-
tilen raporda. bu tarihten sonra.
kablo şebekesi yapımının özel
firmalara devredildiği belirtıldi.
Raporda. "Baslangıcta hangi böl-
genin şebekesi > apılacaksa o böl-
genin projesi ihaleye açılıvordu.
1991 yılında uygulamada bir de-
ğişiklik yapılarak, Ankara PTT
Yabancı sermaye tekeli kaçırulmaz
Arjantin'de
haraç mezat
1989 ythnda dış borcu 59
milyar dolara ulaşan Arjan-
tin. IMF ve Dünya Banka-
sı'nın önerileriyle özelleştir-
meyi başlattı. PTT. önce
(Empresa Nacional de Tele-
fonas-ENTEL) iki şirkete bö-
lündü. Citirop ile îspanyol
Telefonica Konsorsiyumu
Güney ENTEL'in, Manufac-
turers Hannover ile Bell At-
lantic ise Kuzey ENTEUin
tekel hakkını aldt. Arjantin'e
telefon güvence vermeyen
anlaşmalar sonucunda fiyat-
lar yükseldi.
Jamaika, kolunu
kurtaramadı
Jamaika hükümeti 1985
yılında posta ve telekomüni-
kasyon şirketi TOJ'un yüzde
26 hisscsinı elinde tutarak
yüzde 53 hisseyi Cable &
NVireless'a, yüzde 21 hisseyi
yerel yatmmcılara satti. Çok
düşük bir fiyat ve 25 yıllık
tekel garantisiyle satılan TOJ
için, tekel konumunun istis-
mar edilmemesini sağlaya-
cak göstermelik bir anlaşma
bile yapılmadı. Cable & Wi-
reless. şimdı tekel konumunu
50 yıla çıkarmak için hükü-
meti iknaya çalışıyor.
Meksika'da
sorunlar arttı
Meksika'da özelleştirme
1983 yılında IMF istikrar
programı dogrultıısunda baş-
İadı. Dış borcun 78 milyar
dolara ulaştığı 91 yılında
özelleştirme yanlılannın sa-
yısı hızla arttı. Telekomüni-
kasyon kurumu TELMEX de
16 Nisan 1992'de ABD kö-
kenli çokuluslu şirketlenn
egemenliğindeki bir konsor-
siyuma 10 yıl tekel hakkıyla
devredildi. Hükümet, sendi-
kalann özelleştirmeye katılı-
mını sağlayarak, olası bir
muhalefeti yatıştırdı.
Şimdisıra
Türkiye'de...
Dünya Bankası, 1985'te
hazırladığı raporla T'nin
özelleştirilmesini önerirken,
IMF bu yıl, mali yardıma
karşılık özelleştirme taahhü-
dü istedi. Özelleştirme kap-
samındaki T, istihdam kapa-
sitesiyle ait yapısıyla hizmet
alanıyla Türkiye'nin en bü-
yük kamu işletmelerinden bi-
ri. Dijital hat oranıyla Avru-
pa'da ikinci sırada yer alan
T'nin işletimi ise yerli serma-
yenin gücünü ve yeteneğini
aşıyor. T'ye ilk aday, ulu-
slararası dev şirketler.
Başmüdürlüğü hizmet bölgesi
üçe ayrüdı. 1993 yılında PTT An-
kara Başmüdüıiüğü yapılan iş-
lerin karşılığı olarak üç müteah-
hit flrmaya 162 milyar 735 müyon
815 bin TL ödedT denildi.
PTT'nin. 1989'da vermeye
başladığı kablolu TV hizmetinin,
tüm işlemlerini kendisi gerçek-
leştirdikten sonra. 1991 yılından
itibaren özelleştirildiğine dikkat
çekilen raporda şu görüşlere yer
verildi:
" Bugün 10 ilde kablolu TV hiz-
meti verilhor. PTT bu çerçevede,
kablolu TV şebekeyapım işlerini
6 Konsorsiyum arasında illere ve
aynı ilde semtlere göre paylaştır-
dı. PTT ilk olarak, Hollanda kö-
kenli NKF Kabel, Philips ve
STFA konsorsivumu ile 30 Ocak
1994 tarihinde sözleşme imzala-
dı. Bunu. Simko AŞ. Siemens \e
Kathrein şirketterinin oluşturdu-
ğu konsorsiyum ve Teletaş ile Ere
AŞ'nin oluşturduğu konsorsi-
yumlar izledL PTT, bilgisayarlar
arası haberleşme alanında en
önemli girişimi TURPAK için,
Northem Telecom ve İnternari-
onal Ltd. ile 15 Aralık 1988 tari-
hinde 'gelir pavla^ımı' çerçeve-
sinde bir sözleşme imzaladı. Bu-
na göre TURPAK techizat ve ya-
zılımlannı PTT've teslim edip
montajını yapacak olan Nort-
hern Telecom, PTT'den gelir pa-
v ı alacaktır. 7 yıllık sözleşme çer-
çevesinde Northern Telecom'un
PTT''den alacağı gelir pa\ ı, 1. yıl-
da yüzde 24.9; 2. > uda 22İ4; 3. yıl-
da yüzde 19.9; 4.yılda >Ü2Xİe 17.4;
5. >ılda yüzde 9.9; 6. yıMa yüzde
4.9 şeklinde belirtenmiştir 1989
yılından beri Northern Tele-
com'a milyarlarca lira aktarıl-
mıştır. Şirket sözleşmede, yapaca-
ğı teknik yardım hizmetlerinin
bedeli olarak da, yıllık 40 milyar
TL teklif vermektedir".
PTT, uydu yer istasyonu hiz-
metlerini de 1991 yılında özel-
leştirilmeye başlandığı ifade edi-
len rapora göre, PTT'nin Com-
sat Dijital Hizmetleri Tic. AŞ ile
18 Şubat 1991 tarihinde yaptığı
"gelir paylaşımr anlaşmasına
göre, Comsat Istanbul-Acıba-
dem'deki uydu yer istasyonu si-
temlerini monte etti. Bugün söz
konusu istasyondan sağlanan ge-
lirin yüzde 40'ını PTT. yüzde
60'ını Comsat alıyor.
Yine rapora göre cep telefon-
lan hizmeti iki ayrı konsorsi-
yumla imzalanan sözleşmeler
uyannca. 1994 yılında özel şir-
ketler tarafından yürütülmeye
başlandı. Turkcell Konsorsiyu-
mu ve Telslim Konsorsiyumu ile
yapılan sözleşmelerin esası gelir
paylaşımına dayanıyor. Sözleş-
meler 15 yıllık bir süreyi kapsa-
sa da. T'nin tamamen özelleşti-
rilmesinin önündeki hukuki en-
geller kalktığında, sözleşmeler
geçerliliğini yitirecek.
Lisans sözleşmelerinin, T'si-
nı özelleştırmeyi seçmiş pek çok
ülkenin başvurdugu bir yol ol-
ması da roporda, T üzenne çoku-
luslu hesapların çoktan yapıl-
dığının birgöstergesi olarak kab-
ul ediiiyor.
Aliyev'den, Azerbaycan'ın TPAO'nun payını arttırmasını istedi
Demirel petrol için devrede
ÖZGEN ACAR
Cumhurbaşkanı Süleyman
Demirel, Azerbaycan De\ let
Başkanı Haydar Aliyev'e bir
mekrup göndererek Azeri petro-
lünün işletilmesi konusunda ku-
nılan Yabancı ŞirketlerToplulu-
ğu'nda (YST) yüzde 1.75 ora-
nında paya sahip olan Türkiye
Petrolleri'nin (TPAO) payının
yüzde 5'e çıkanlmasını istedi.
Azerbaycan petrol şirketi SO-
CAR. yüzde 30'luk payından ön-
ce Rus petrol şirketine yüzde 10
vermiş ve LUKO1L de YST'ye
tam ortak olmuş. daha sonra
lran'ın petrol şirketi IRNA'yada
yüzde 5'lik pay vermeyi proto-
kole bağlamıştı.
YST içindeki Ingiliz ve Nor-
veç şirketleri, lran'ın ortaklığına
olumlu bakarken Amerikan şir-
ketlerinin karşı çıktıklan bildiri-
liyor. Yabancı ortaklar için
AFÎF kesintileri yine arttınldı
Akaryakıt ürünlerine
yüzde 15 zam
TPAOnunpavııscvuzdc 1.75te
kalmıştı. Bu nedenle Demirel,
Aliyev'e bir mektup göndererek
bunun yüzde 5'e çıkanlmasını
istedi. Konunun Kazablanka'da
yapılacak Demirel-Aliyev gö-
rüşmesinde ele alınacağı bildi-
rildi. Öte yandan, YST ortaklı-
ğında yüzde 11.2 oranında payı
bulunan L'NOCAL adlı Ameri-
kan şırkctı hisıclcrındcn bir bo-
lümünü Suudi Arabistan petrol
şirketine verdi. Böylece, Azer-
baycan'ın Hazar Denizi'ndeki
petrolünün işletilmesini amaçla-
yan konsorsiyum denilen
YST'ye Amerikan. tngiliz. Nor-
veç. Rus, Türk şirketlerinden
sonra Iran ve Suudi Arabistan
şirketleri de ortak oldu.
ANKARA (AA) - Akaryakıt
ürünleri fiyatlandırmasında
alınan Akaryakıt Fiyat
lstıkrarFonu(AFİF)
payının yüzde 15'e
yükseltilmesiyle oluşan
fark. pompa fiyatlarına
yansıdı.
Buna göre tüpgaz olarak
bilinen likit petrol
gazı (LPG) dışmdaki
akaryakıt ürünleri pompa
fiyatlan ortalama yüzde 15
oranında arttınldı.
Dünden geçerli olmak
üzere yapılan ayarlamayla
süper benzinin litresi
Ankara'da 20 bin 900 liradan
24 bin liraya. lstanbul'da 20
bin 770 liradan 23 bin 890
liraya, Izmir'de 20 bin 700
liradan 23 bin 800 liraya
yükseldi.
Normal benzinin litre
fiyatı Ankara"da 21 bin
720 lira, tstanbul'da21 580
lira, tzmir'de 21 bin 490 lira
olurken motorinin litresi
Ankara"da 15 bin 320
liraya. lstanbul'da 15 bin 470
liraya, Izmir'de ise 15 bin 37Q.
liraya yükseltildi.
Gazyağı Ankara'da
18 bin 460 lira. lstanbul'da
18.320 lira, Izmir'de 18 bin
220 lira oldu. Fueloıl-6 ise
Ankara'da 5 bin 490,
lstanbul'da 5 bin 740,
tzmir'de 5 bin 660 liraya
yükseldi.
Akaryakıt ürünlerine en son
25 Kasım I994'te ortalama
yüzde 9.5 oranında zam
yapılmıştı.
DUNYA EKONOMISINE BAKIŞ/ ERGİN YILD1ZOĞLU LONDRA
Sıcak Bir Kıştan Belirsiz Bir Yaza Doğru
R
usya, NATO'nun genişlemesini durdur-
maya kararlı. Almanya ve Fransa ara-
sındaki perspektif farklan, Avrupa Bir-
liği'nin (AB) Doğu'ya doğru genişleme-
sini engelleyecek gibi gözüküyor. Tüm merkez
ülkelerinde zayıf liderlikler yönetimde. Bu ko-
şullarda kış boyunca çözülmeden kalacak so-
runlann ardından belirsizliklerle dolu biryaz bi-
zi bekliyor.
Rusya NATO'yu durdurdu
Batı açısından soğuk savaş sonrasının en
önemli projesı eski 'Doğu Bloku'nu, 'Batı' ile
bütünleştirmek, diğer bir deyişle Batı'nın yö-
rüngesine oturtmaktı. Bu, üç yoldan gerçekle-
şecekti. Başta Rusya olmak üzere eski Doğu
Bloku ülkelerinde serbest piyasa ekonomisi-
ne geçilecek. Eski SSCB'nin Avrupa'daki uy-
duları, NATO ve AB'ye alınacak, eski SSCB
cumhuriyetleri giderek Rusya'dan bağımşız-
laşarak Batı ile ikili bağlar geliştireceklerdi. Ön-
ce Rusya Dışişleri Bakanı Kozyrev, Rusya-
NATO ortakhk anlaşmasına imza koymayı red-
detti. Arkasından bu hafta başında toplanan
Budapeşte zirvesinde Yeltsin, 'Nato'nun hız-
la genişleyerek Rusya'nın sınıriarına yaklaş-
masına, Avrupa güvenliği konulannda Rusya'nın
kenara itilmesine göz yummayacaklarını' ve'Avru-
pa'da soğuk savaşın yehni bir soğuk barışa bıra-
kabileceğini'söy\ey\nce, Batı'nın Doğu'ya doğru
askeri olarak genişlemekte ısrar etmesinin ciddi
sorunlar yaratacağı belli oldu.
Bu arada Rusya'da, reformlar ve Batı ile ilişkiler
konularında Batı yanlısı reformist kesimlerde bile bir
hava değişikliğinin yaşandığı görülüyordu. Mosko-
va'da çıkan ve iş çevrelerinin sözcüsü olarak bili-
nen Segodnaya gazetesinde, bir başmakale bu ha-
vayı şöyle yansıtacaktı:
"Rusya'nın dönüşmesinin -Batılılaşmasının- ilk
aşaması geride kaldı. Bu aşama da bir yenilgi ve
düş kırıklığı içinde bitti... Reformların yeni vatan-
sever aşamasında Batılılardan akıl almak intihar
olacaktır."
Makalenin yazan Mikhail Leontiev, 'akşi takdir-
de Yeltsin'den sonra en kötü güçlerin iktidara ge-
lebileceğinden korktuğunu' da ifade ediyordu (The
Economist 03.11.1994 - 48). Hemen aynı günler-
de Yeltsin'in 'Çeçen isyanının bastınlması için dev-
letin elindeki tüm olanakların kullanılması için tali-
mat verdiği' şeklindeki haber (International Herald
Tribune 10.12.1994); Le Monde'un salı günkü baş-
makalesindeki "Eski Rusya imparatorluğunun coğ-
rafyasında, kendisini barış sağlamak için operas-
yonu yapmaya yetkili tek güç olarak görüyor"
(06.12.1994) tespitini doğruluyordu.
Aynı gün güvenlik toplantısı dağınık ve başarısız
bir şekilde sona ererken Rusya, kapanış belgesin-
de Bosna ve Sırbistan sorununa ilişkin tüm ifade-
leri de bloke edecekti. Herald Tribune'ün 'Güven-
lik Görüşmeleri Karışıklık içinde Sona Erd/'başlığı-
nın bulunduğu sayfanın altında 'Uzay Savaşları II:
ÖlmeyiReddeden Ölüm Işını' başlıklı bir başka ha-
ber, adeta bu manzarayı tamamlar gibiydi. Haber,
düşman füzelerini havada imha etmek üzere yörün-
geye yerleştirilebilecek bir kimyasal lazer topunun
deneme çalışmalannın tamamlandığını ve kullanıl-
masının önünde teknolojik bir engel olmadığını bil-
diriyordu.
ABD'de kongrede çoğunluğu ele geçiren Cum-
huriyetçiler, bu projeyi hayata geçirmek -istiyorlar-
dı. Bu gelişme ise ABD ve SSCB arasında 1972'de
yapılan balistik füzeler anlaşmasına aykınydı (IHT
07.12.1994).
Alman-Fransız uyumsuzluğu
AB'yi engelliyor
Doğu Avrupa'nın Batı'ylabütünleşmesinin bir di-
ğer yolu da AB'yi bu yönde genişletmekti. Bu haf-
ta sonu yapılan Essen zirvesi 'Avrupa'nın Doğu'ya
doğru genişlemesinin vurgulandığı tarihsel bir top-
lantı' olacaktı (European 10.12.1994). Ancak
CNN'nin yorumuna göre, "Sembolik olarak bihik-
te bir fotoğraf çektirmekten öteye gidemedi".
Bu başarısızlığın arkasında "Ulusal devlet fikri
öldü" diyen bir savunma bakanına sahip olan Al-
manya ile "Fransızlar, Avrupa 'da en eski ulustur ve
dünyanm geri kalanına ulus ve özgürtük fikrini ver-
miştir" diyen bir başbakana sahip olan Fransa ara-
sında oluşan köklü görüş ayrıhklan yatıyor. Bu ay-
rılıklar ise bu iki ülkenin Avrupa içindeki göreli ko-
numlannın soğuk savaştan sonra Alman-Fransız
eksenini basınç altına alacak bir şekilde değişmek-
te olmasından kaynaklandı.
Bir Birieşmiş Milletler raporuna göre, Doğu
Avrupa ülkelerinin Rusya ile olan ticareti, son
yıllarda 15-20 puana geriledi. Buna karşılık
Almanya'nın ağııiığı yüzde 50'yi geçti. Alman-
ya, şimdi yine 2. Dünya Savaşı öncesınde ol-
duğu gibi, bu ülkelerin en büyük ticaret orta-
ğı haline geldi. Buna karşılık Fransa'nın bu
bölge ile olan ticaretinde son iki yılda hiçbir ar-
tış yok (Wall Street Journal 08.12.1994). Bu
yüzden de AB fonlannın nasıl dağıtılacağı so-
rusuna cevap aranırken Almanya ve Fransa
arasında uyuşmazlık çıkıyor.
AB içinde Almanya, birliği sürekli Doğu'ya
iterken Fransa kendi geleneksel etki alanlart
olan Akdeniz ülkeleri ile Kuzey Afrika'yı öne çı-
karmaya çalışıyor ve Almanya'nın, Doğu ülke-
lerinin AB'ye alınmasını finanse etmek için ge-
lecek beş yılda 8.5 milyar dolar ayrılmasını is-
temesine karşılık, Fransa, Akdeniz ve Kuzey
Afrika için 5.5 milyar dolar istiyor. Birliğin ise
bunun altından mali olarak kalkması mümkün
değil.
Fransa, demir-çelik, tekstil vetarım ürünle-
ri alanlarında korumacılığın sürmesinden ya-
na. Almanya, Doğu Avrupa ülkelerini dışlayan
bu yasaların bir an evvel kalkmasını istiyor. Kuzey
ve sonra da Doğu Avrupa ülkelerinin AB içinde ya-
ratacağı yeni oy dengeleri bir taraftan, Almanya-
Fransa ekseninin zayıflaması, Almanya ile Doğu
Avrupa ülkelerinin bağlarının güçlenmesi öbür ta-
raftan, Fransa'nın AB içindeki etkisinin daha da
azalacağını gösteriyor.
Başbakan Balladur'un "Fransa, AB'nin Doğu'ya
doğru genişlemesi yüzünden etkisinin aza/mas/na
izin vermeyecektir. Aksine, Almanya ile bağlaşıklı-
ğını derinleştirecek olmasına rağmen aynı zaman-
da Ingiltere, Ispanya ve İtalya ile özellikle savunma
alanında işbihiği içine girecektir" ifadeleri de bu
kaygıyı yansrtıyordu.
Böylece Doğu Avrupa, Batı ile bütünleştirilmeye
çalışılırken AB içinde 1. ve 2. Dünya Savaşı'na yol
açan 'Mittel Europe'a benzer bir şekilde bir Alman-
ya-Doğu Avrupa ekseni ve buna karşılık da Fran-
sa-ingiltere-ispanya-ltalya ekseni oluşuyor. AB'nin
belkemiği olan Alman-Fransız ekseni ise zayıflıyor.
Soğuk savaş sonrasının bu beşinci kışında Batı
ittifakı; NATO, Bosna ve Balkan savaşı olasılığı. Av-
rupa Birliği gibi konularda zorlanırken ABD'de git-
tikçe zayıflayan Bill Clinton iktidarı ve güçlenen
muhafazakâr bir muhalefet, Almanya'da ancak bir
oy farkla şansölye seçilebilmiş Kohl, İngiltere'de
her an iktidardan düşürülebilecek John Major, İs-
panya ve İtalya'da skandallar altında zoria ayakta
durmaya çalışan Gonzales ve Berlusconi. Fran-
sa'da, Yunanistan'da birer ayakları çukurda Mitter-
rand ve Papandreu'nun yerlerine kimlerin aday
olduğu, irlanda'da ise şu sırada kimin başbakan ol-
duğu belli değil.
ANKARA PAZARI
YAKUP KEPENEK
Ne Kadar İnsan,
0 Kadar Hak...
İnsan olmayı 'hak etmek' gerekir. İnsan olmayı hak et-
mek de insan haklarına sahip çıkmaktan, bu hakları sa-
vunmaktan geçer.
Hak ve hukuk, birey-toplum uyumunu sağlayacak ku-
ralları içerir. Günümüzde hak ve hukuk 'ulusal' olduğu öl-
çüde 'eırense/'dir de. Bu durumda uyum sorunu, birey-
sel-toplumsal-evrensel olmak üzere üç boyutludur. Ülke-
lerin en başta gelen 'gelişmişlik göstergesi' bu üçlü çer-
çevede hak ve hukuku gerçekleştirme düzeyleridir; evren-
sel haklara bağlılık dereceleridir.
10 Aralık 1948, bilindiği gibi, Birleşmiş Milletler İnsan
Haklan Evrensel Bildirgesi'nin yayımlandığı gündür. Insan-
lığın binlerce yılı bulan 'yazılı tarihi' insan haklan savaşı-
mıyla doludur. Ne ki, insan haklarının evrensel düzlemde
benimsenmesi son elli yılın içindedir. Ve bu çok önemli bir
aşamadır.
Ne yazık ki, ülkemizde insan haklarını yaşama geçire-
memenin çok ağır sancıları çekilmektedir. Nasıl mı?
İnsan haklarının varlığı, insanın varlığını gerektirir; bu ne-
denle 'yaşama hakkı' insan haklarından da önce gelen bir
haktır. Yaşama hakkı tam anlamıyla geçerli değilse, insan-
dan ve dolayısıyla da haklarından söz edilemez.
Ülkemizde faili meçhul cinayetler (bundan böyle kısaca
FMC) yıllardır önlenemeyen bir artış çizgisi gösteriyor. Bi-
reyler salt siyasal görüşleri ya da açıkladıkları düşüncele-
ri nedeniyle 'birilerince' öldürülüyor ve bunu yapanlar 'öu-
lunamıyor' ya da 'bulunmuyor'. Türkiye 'insanı' yıllardır bu
kapkaranlık ortamda yaşıyor, yaşatılıyor. Aslında yaşamı-
yor; insanlığından çıkarılıyor.
FMC'yi işleyenler bulunmuyorsa da bulunamıyorsa da
fark etmez; bunun tek bir sorumlusu ya da suçlusu var-
dır; yukarıdan aşağıya kamu düzenini sağlamakla görev-
li olanlar; iktidarıyla, muhalefetiyle tüm siyasetle uğraşan-
lar. Çünkü FMC'nin nedeni tümüyle siyasaldır ve asıl so-
rumlusu da bu konuda yeterli duyarlılığı göstermeyen si-
yasetçilerdir.
Yaklaşık yarım asır öncesinde, Türkiye'nin çok partili
yaşama geçişi yıllarında onaylanan bildirgede "Herkesin
yaşama ve kişi özgüıiüğü ve güvenliğıne hakkı vardır"(m.3)
ya da "Hiç kimseye işkence ya da zalimce, insanlık dışı ya
da onur kıncı davranış ya da ceza uygulanamaz"{m.S) il-
keleri yer alıyor.
Bu anlayışın kamu görevlilerinin, özellikle de güvenlik
güçlerinin belleklerıne sindirilmesi için ne yapıidı?
Özellikle kırsal kesimde. kasabalarda ve gecekondular-
da yaşayan 'ana ve babalar', "Evlilik, ancak istekli eşlerin
özgür ve tam oluruyla yapılır" (m. 15/2) anlayışına bağlı ka-
labilecek; bu ölçüde de olsa insana saygılı olacak biçim-
de egitilemezler miydi?
Gel gelelim. hükümet ve işverenler "Herkesin bir top-
lum üyesi olarak toplumsalgüvenliğe hakkı vardır" (m.22),
"Herkesin çalışma, işini özgürce seçme, adil ve elverişli
koşullarda çalışma ve işsizliğe karşı korunma hakkı var-
dır" (m.23/1), "Herkesin herhangi bir ayrım gözetilmeksi-
zin eşit işe eşit ücrete hakkı vardır" (m.23/2), "Herkesin
kendisi ve ailesı için insan onuruna yaraşır.. bir ücrete hak-
kı vardır" (m.23/3).. diyen ilkelere ne ölçüde bağlıdırlar?
Bunların gereklerini yapıyorlar mı?
Yoksa, insan haklarını çiğniyorlar mı?
Hükümet ve işverenlere ek olarak kimi valiler ve yargıç- •*
lar "Herkesin çıkarını korumak için sendika kurma ve sen-
dikaya üye olma hakkı vardır" (m.23/4) ilkesi karşısında
kendi 'uygulamalannı' nasıl değerlendirirler?
Hükümetler, son ellı yılın hükümetleri ve va-
r olan hükümet, "Herkesin, kendisi ve ailesinin sağlık ve
gönenci için beslenme, giyim, konut ve tıbbi bakım hak-
kı vardır. Herkes işsizlik, hastahk, sakatlık, dulluk, yaşlılık
ve kendi denetiminin dışmdaki koşullardan doğan geçim
sıkıntısı durumunda güvenlik hakkına sahiptir" (m.25/1)
kuralını ne ölçüde gerçekleştirdiklerinin hesabını verebilir-
ler mi?
Son olarak, "Herkes eğitim hakkına sahiptir... Eğitim, in-
san kişiliğinı tam geliştirmeye ve insan haklarına ve temel
özgürlüklere saygıyı güçlendirmeye yönelik olmalıdır..."
(m.26/1, 2) ilkelerinin ne ölçüde uygulandığını tüm eğitici-
ler, öğreticiler ve öğrencıler değerlendirebilir mi?
Diyelim siyasal sorumlular. kamu yöneticileri, işverenler
temel insan haklan alanında yeterince duyarlı değiller. Ki-
mileri de açıkça insan haklarını çiğniyor.
Peki ya sız... Siz kendi haklarmız için neler yapıyor-
sunuz?!
ArjantinMen Alaska'ya
serbest bölge hazırhgı
Ekonomi Servisi- 34 Ameri-
kan ülkesi. 2005 yılına kadar
kuzeydekı Alaska'dan güneyde-
kı Arjantin'e kadar uzanan böl-
gede. dünyanın en büyük "ser-
best bölgesi'"nin oluşturulması-
nı kabul ettiler.
ABD Başkanı BillClinton'ın
e\ sahipliğindegerçekleşenzir-
vede yaptığı konuşmada Clin-
ton. zirvede \anlan anlaşmayı.
"tarihi anlaşnıa" olarak nitelen-
dirdi \e Alaska'dan Arjantin'e
kadar 850 milyon kişi>i kapsa-
vacak "dünyanın en büyük ser-
best ticaret bölgesi ve ticari piya-
sası"nın. 2005 \ ılına kadar oluş-
turulacağını söyledi.
Başkan Clinton. bu dünyanın
en büyük ticaret bölgesi için gö-
rüşmelerin gelecek ay başlaya-
cağını \e bu anlaşma ile herke-
sin daha çok kazanacağını. da-
ha çok iş yaratacağını \e daha
iyi fırsatlargetireceğini kaydet-
tî.
Zirvede \anlan bir başka an-
laşmaya göre de üye ülkeler. si-
yasetçilerin rüşvet almalarını
engellemek amacıyla siyasi yol-
suzluklara karşı "temiz elîer"
müçadalesi verecekler.
Üye ülkeler. aynca toplam
hacmi 500 milyar dolar civann-
da olduğu tahmin edilen uyuş-
turucu kartellerinin paralarını
aklamalanna engel olmak üze-
re bu kartellerin maKarlıklanna
el koyacaklar ya da donduracak-
lar.