03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
12 ARALIK 1994 PA2ARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOMI i Köy-Koop'tan köylere yardım • Ekonomi Servisi - Köy- Koop Kırklareli Birliği, sütlerini pazarladığı birim kooperatif yönetimlerinin uvgun göreceği alanlarda köy tüzelkişiliğine karşılıksız yardımlarabaşladı. Köylerin kalkınmasına katkı amacıyla başlanan bu yardımlann parasal tutan on milyon lira dolayında olacak. Köy-Koop Kırklareli Birliği'nin başlayan bu örnek çalışmasıyla; Karamusul Köyü llkokulu'na Atatürk heykelı, Yenibedir Köyü Ilkokulu'na parasal yardım, Poyralı Köyü'ne büro malzemesi, Sancaali Köyü'ne büro mazlemesi. Çeşmekolu . Köyü'ne uydu anten için yardımlar yapıidı. Çimento ihracatı arttı • ANKARA (AA) - Kamu ile özel sektöre ait çimento fabrikaları. iç piyasadaki daralmanın da etkisiyle bu yılki çimento üretimlerinin önemli bir bölümünü ihracata yöneltti. Bu yılın ocak-kasım döneminde çimento ihracatı, geçen yılın aynı dönemine göre 39.7 oranında artarken 11 ayda 27.7 milyon ton çimento üretildi. Türkiye çimento Müstahsilleri Birliği yetkilileri, kamu ve özel sektöre ait toplam 47 fabrikanın geçen yılki toplam çimento ihracatının 1 milyon 748 bin ton olduğunu, ihracat miktannın bu yılın 11 aylık döneminde ise 2 milyon 389 bın ton düzeyınde gerçekleştiğini söylediler. Pamukta korku • İZMİR(AA)-İzmir Ticaret Borsası Yönetim Kurulu üyesi Şadi Katırcıoğlu, bölgeler arasında yapılan pamuk naklinin. son günlerde yoğunlaştığını belirterek. "'Egepamuğunun diğer bölge pamuklanyla kanştınlıp dejenere olmasından korkuyoruz" dedi. Olayın son dönemde kangren haline geldigini anlatan Katırcıoğlu. Pamuk Islah Kanunu gereğince 500 liralık para cezası uygulanabilen kaçak pamuk nakli konusunun, etkili yaptınm olmadığı için önlendiğini savundu. Gümrük genel tebliği • ANKARA (AA)- Antrepolarda bulunan eşyanın mahrece (çıkış yeri) iadesi işlemleri. gümrüğe gelmiş ve henüz rejım beyanında bulunulmamış eşyanın mahrece iadesi esaslanna göre işlem görecek. Uygulamada bırliğin sağlanması amacıyla. gümrük idarelerinin mahrece iade işlemlerini yeniden düzenleyen Gümrük Müsteşarlığı'nın 2 numaralı gümrük genel tebliği. Resmi Gazetenin dünkü sayısında yayımlandı. Yabancı sermaye hız kesti • ANkARA (AA) - Yabancı Sermaye Derneği (YASED) Başkanı Yavuz Canevi. "1994 yılı yabancı sermaye girişlerinin büyük ihtimalle 1 milyar dolann altında gerçekleşmesi beklenmektedir" dedi. Canevi. yabancı sermaye girişinde 1994 yılı rakamının. muhtemelen son 4 yılın da en düşük rakamı olacağını ifade etti. YASED Başkanı Yavuz Canevi, Ankara Sanayi Odası'nın (ASO) aylık yayın organı Asomedya'nın son sayibinda yer alan açıklamasında. son iki yıldır yabancı sermaye girişinin bir önceki yıla göre daha düşük gerçekleştiğini belirtti. Toplam kalitede Türkiye • Ekonomi Servisi - Toplam Kalite Yönetimi Araştırma Komitesi'nin iki senelik araştırmalan sonucu ortaya koyduklan "Toplam Kalite Yönetiminde Türkiye Perspektifi- Uygulamalar.Sorunlar.Fırsat- lar.Oneriler" başlıklı eserde, toplam kalite yönetimi felsefesinin temelleri irdeleniyor. 42 kurum ve kuruluştan. 45 uzmanın konu hakkındaki görüşlerini bu eserde bulmak mümkün. tlgılenenler için telefon 212- 2665053. EMO'nun 'T Raporu'nda, kurumun 1985'ten beri parça parça satıldığına yer verildi PTPnin T'si zaten çok özelT'ninsatılan parçalan: • Telefon ve ötekı haberleşmelerle ilgili kablolann döşeme işlemleri. •Kablolu TV; bilgisayarlararası haberleşme yi sağlayan TURPAK. •Uydu yer istasyonu hizmetleri. •Cep telefonlan. Ekonomi Servisi- Başbakan TansuÇiller'ın, bütün özelleştir- me toplantılannda, "favorim" di- ye tanımladığı PTT'nin T'si, 1985 yılından beri zaten parça parça satılıyor. Elektrik Mühen- disleri Odası Ankara Şubesi'nin hazırladığı PTT raporunda, ha- berleşmeyle ilgili servislerin özelleştirilmesi deneyimleri ay- nntılanylaelealınıyor. Raporda, T'nin özelleştirilen parçalan şöyle sıralanıyor: Telefon ve öteki haberleşme- lerle ilgili kablolann döşeme iş- lemleri; kablolu TV: bilgisayar- lar arası haberleşmeyi sağlayan TURPAK; uydu yer istasyonu hizmetleri; cep telefonlan. 1985'e kadartelefon dahil tüm haberleşme yöntemlennde yeral- tı ve yerüstü kablolann döşen- mesi işlemleri PTT personeli ta- rafından gerçekleştirildiği belir- tilen raporda. bu tarihten sonra. kablo şebekesi yapımının özel firmalara devredildiği belirtıldi. Raporda. "Baslangıcta hangi böl- genin şebekesi > apılacaksa o böl- genin projesi ihaleye açılıvordu. 1991 yılında uygulamada bir de- ğişiklik yapılarak, Ankara PTT Yabancı sermaye tekeli kaçırulmaz Arjantin'de haraç mezat 1989 ythnda dış borcu 59 milyar dolara ulaşan Arjan- tin. IMF ve Dünya Banka- sı'nın önerileriyle özelleştir- meyi başlattı. PTT. önce (Empresa Nacional de Tele- fonas-ENTEL) iki şirkete bö- lündü. Citirop ile îspanyol Telefonica Konsorsiyumu Güney ENTEL'in, Manufac- turers Hannover ile Bell At- lantic ise Kuzey ENTEUin tekel hakkını aldt. Arjantin'e telefon güvence vermeyen anlaşmalar sonucunda fiyat- lar yükseldi. Jamaika, kolunu kurtaramadı Jamaika hükümeti 1985 yılında posta ve telekomüni- kasyon şirketi TOJ'un yüzde 26 hisscsinı elinde tutarak yüzde 53 hisseyi Cable & NVireless'a, yüzde 21 hisseyi yerel yatmmcılara satti. Çok düşük bir fiyat ve 25 yıllık tekel garantisiyle satılan TOJ için, tekel konumunun istis- mar edilmemesini sağlaya- cak göstermelik bir anlaşma bile yapılmadı. Cable & Wi- reless. şimdı tekel konumunu 50 yıla çıkarmak için hükü- meti iknaya çalışıyor. Meksika'da sorunlar arttı Meksika'da özelleştirme 1983 yılında IMF istikrar programı dogrultıısunda baş- İadı. Dış borcun 78 milyar dolara ulaştığı 91 yılında özelleştirme yanlılannın sa- yısı hızla arttı. Telekomüni- kasyon kurumu TELMEX de 16 Nisan 1992'de ABD kö- kenli çokuluslu şirketlenn egemenliğindeki bir konsor- siyuma 10 yıl tekel hakkıyla devredildi. Hükümet, sendi- kalann özelleştirmeye katılı- mını sağlayarak, olası bir muhalefeti yatıştırdı. Şimdisıra Türkiye'de... Dünya Bankası, 1985'te hazırladığı raporla T'nin özelleştirilmesini önerirken, IMF bu yıl, mali yardıma karşılık özelleştirme taahhü- dü istedi. Özelleştirme kap- samındaki T, istihdam kapa- sitesiyle ait yapısıyla hizmet alanıyla Türkiye'nin en bü- yük kamu işletmelerinden bi- ri. Dijital hat oranıyla Avru- pa'da ikinci sırada yer alan T'nin işletimi ise yerli serma- yenin gücünü ve yeteneğini aşıyor. T'ye ilk aday, ulu- slararası dev şirketler. Başmüdürlüğü hizmet bölgesi üçe ayrüdı. 1993 yılında PTT An- kara Başmüdüıiüğü yapılan iş- lerin karşılığı olarak üç müteah- hit flrmaya 162 milyar 735 müyon 815 bin TL ödedT denildi. PTT'nin. 1989'da vermeye başladığı kablolu TV hizmetinin, tüm işlemlerini kendisi gerçek- leştirdikten sonra. 1991 yılından itibaren özelleştirildiğine dikkat çekilen raporda şu görüşlere yer verildi: " Bugün 10 ilde kablolu TV hiz- meti verilhor. PTT bu çerçevede, kablolu TV şebekeyapım işlerini 6 Konsorsiyum arasında illere ve aynı ilde semtlere göre paylaştır- dı. PTT ilk olarak, Hollanda kö- kenli NKF Kabel, Philips ve STFA konsorsivumu ile 30 Ocak 1994 tarihinde sözleşme imzala- dı. Bunu. Simko AŞ. Siemens \e Kathrein şirketterinin oluşturdu- ğu konsorsiyum ve Teletaş ile Ere AŞ'nin oluşturduğu konsorsi- yumlar izledL PTT, bilgisayarlar arası haberleşme alanında en önemli girişimi TURPAK için, Northem Telecom ve İnternari- onal Ltd. ile 15 Aralık 1988 tari- hinde 'gelir pavla^ımı' çerçeve- sinde bir sözleşme imzaladı. Bu- na göre TURPAK techizat ve ya- zılımlannı PTT've teslim edip montajını yapacak olan Nort- hern Telecom, PTT'den gelir pa- v ı alacaktır. 7 yıllık sözleşme çer- çevesinde Northern Telecom'un PTT''den alacağı gelir pa\ ı, 1. yıl- da yüzde 24.9; 2. > uda 22İ4; 3. yıl- da yüzde 19.9; 4.yılda >Ü2Xİe 17.4; 5. >ılda yüzde 9.9; 6. yıMa yüzde 4.9 şeklinde belirtenmiştir 1989 yılından beri Northern Tele- com'a milyarlarca lira aktarıl- mıştır. Şirket sözleşmede, yapaca- ğı teknik yardım hizmetlerinin bedeli olarak da, yıllık 40 milyar TL teklif vermektedir". PTT, uydu yer istasyonu hiz- metlerini de 1991 yılında özel- leştirilmeye başlandığı ifade edi- len rapora göre, PTT'nin Com- sat Dijital Hizmetleri Tic. AŞ ile 18 Şubat 1991 tarihinde yaptığı "gelir paylaşımr anlaşmasına göre, Comsat Istanbul-Acıba- dem'deki uydu yer istasyonu si- temlerini monte etti. Bugün söz konusu istasyondan sağlanan ge- lirin yüzde 40'ını PTT. yüzde 60'ını Comsat alıyor. Yine rapora göre cep telefon- lan hizmeti iki ayrı konsorsi- yumla imzalanan sözleşmeler uyannca. 1994 yılında özel şir- ketler tarafından yürütülmeye başlandı. Turkcell Konsorsiyu- mu ve Telslim Konsorsiyumu ile yapılan sözleşmelerin esası gelir paylaşımına dayanıyor. Sözleş- meler 15 yıllık bir süreyi kapsa- sa da. T'nin tamamen özelleşti- rilmesinin önündeki hukuki en- geller kalktığında, sözleşmeler geçerliliğini yitirecek. Lisans sözleşmelerinin, T'si- nı özelleştırmeyi seçmiş pek çok ülkenin başvurdugu bir yol ol- ması da roporda, T üzenne çoku- luslu hesapların çoktan yapıl- dığının birgöstergesi olarak kab- ul ediiiyor. Aliyev'den, Azerbaycan'ın TPAO'nun payını arttırmasını istedi Demirel petrol için devrede ÖZGEN ACAR Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Azerbaycan De\ let Başkanı Haydar Aliyev'e bir mekrup göndererek Azeri petro- lünün işletilmesi konusunda ku- nılan Yabancı ŞirketlerToplulu- ğu'nda (YST) yüzde 1.75 ora- nında paya sahip olan Türkiye Petrolleri'nin (TPAO) payının yüzde 5'e çıkanlmasını istedi. Azerbaycan petrol şirketi SO- CAR. yüzde 30'luk payından ön- ce Rus petrol şirketine yüzde 10 vermiş ve LUKO1L de YST'ye tam ortak olmuş. daha sonra lran'ın petrol şirketi IRNA'yada yüzde 5'lik pay vermeyi proto- kole bağlamıştı. YST içindeki Ingiliz ve Nor- veç şirketleri, lran'ın ortaklığına olumlu bakarken Amerikan şir- ketlerinin karşı çıktıklan bildiri- liyor. Yabancı ortaklar için AFÎF kesintileri yine arttınldı Akaryakıt ürünlerine yüzde 15 zam TPAOnunpavııscvuzdc 1.75te kalmıştı. Bu nedenle Demirel, Aliyev'e bir mektup göndererek bunun yüzde 5'e çıkanlmasını istedi. Konunun Kazablanka'da yapılacak Demirel-Aliyev gö- rüşmesinde ele alınacağı bildi- rildi. Öte yandan, YST ortaklı- ğında yüzde 11.2 oranında payı bulunan L'NOCAL adlı Ameri- kan şırkctı hisıclcrındcn bir bo- lümünü Suudi Arabistan petrol şirketine verdi. Böylece, Azer- baycan'ın Hazar Denizi'ndeki petrolünün işletilmesini amaçla- yan konsorsiyum denilen YST'ye Amerikan. tngiliz. Nor- veç. Rus, Türk şirketlerinden sonra Iran ve Suudi Arabistan şirketleri de ortak oldu. ANKARA (AA) - Akaryakıt ürünleri fiyatlandırmasında alınan Akaryakıt Fiyat lstıkrarFonu(AFİF) payının yüzde 15'e yükseltilmesiyle oluşan fark. pompa fiyatlarına yansıdı. Buna göre tüpgaz olarak bilinen likit petrol gazı (LPG) dışmdaki akaryakıt ürünleri pompa fiyatlan ortalama yüzde 15 oranında arttınldı. Dünden geçerli olmak üzere yapılan ayarlamayla süper benzinin litresi Ankara'da 20 bin 900 liradan 24 bin liraya. lstanbul'da 20 bin 770 liradan 23 bin 890 liraya, Izmir'de 20 bin 700 liradan 23 bin 800 liraya yükseldi. Normal benzinin litre fiyatı Ankara"da 21 bin 720 lira, tstanbul'da21 580 lira, tzmir'de 21 bin 490 lira olurken motorinin litresi Ankara"da 15 bin 320 liraya. lstanbul'da 15 bin 470 liraya, Izmir'de ise 15 bin 37Q. liraya yükseltildi. Gazyağı Ankara'da 18 bin 460 lira. lstanbul'da 18.320 lira, Izmir'de 18 bin 220 lira oldu. Fueloıl-6 ise Ankara'da 5 bin 490, lstanbul'da 5 bin 740, tzmir'de 5 bin 660 liraya yükseldi. Akaryakıt ürünlerine en son 25 Kasım I994'te ortalama yüzde 9.5 oranında zam yapılmıştı. DUNYA EKONOMISINE BAKIŞ/ ERGİN YILD1ZOĞLU LONDRA Sıcak Bir Kıştan Belirsiz Bir Yaza Doğru R usya, NATO'nun genişlemesini durdur- maya kararlı. Almanya ve Fransa ara- sındaki perspektif farklan, Avrupa Bir- liği'nin (AB) Doğu'ya doğru genişleme- sini engelleyecek gibi gözüküyor. Tüm merkez ülkelerinde zayıf liderlikler yönetimde. Bu ko- şullarda kış boyunca çözülmeden kalacak so- runlann ardından belirsizliklerle dolu biryaz bi- zi bekliyor. Rusya NATO'yu durdurdu Batı açısından soğuk savaş sonrasının en önemli projesı eski 'Doğu Bloku'nu, 'Batı' ile bütünleştirmek, diğer bir deyişle Batı'nın yö- rüngesine oturtmaktı. Bu, üç yoldan gerçekle- şecekti. Başta Rusya olmak üzere eski Doğu Bloku ülkelerinde serbest piyasa ekonomisi- ne geçilecek. Eski SSCB'nin Avrupa'daki uy- duları, NATO ve AB'ye alınacak, eski SSCB cumhuriyetleri giderek Rusya'dan bağımşız- laşarak Batı ile ikili bağlar geliştireceklerdi. Ön- ce Rusya Dışişleri Bakanı Kozyrev, Rusya- NATO ortakhk anlaşmasına imza koymayı red- detti. Arkasından bu hafta başında toplanan Budapeşte zirvesinde Yeltsin, 'Nato'nun hız- la genişleyerek Rusya'nın sınıriarına yaklaş- masına, Avrupa güvenliği konulannda Rusya'nın kenara itilmesine göz yummayacaklarını' ve'Avru- pa'da soğuk savaşın yehni bir soğuk barışa bıra- kabileceğini'söy\ey\nce, Batı'nın Doğu'ya doğru askeri olarak genişlemekte ısrar etmesinin ciddi sorunlar yaratacağı belli oldu. Bu arada Rusya'da, reformlar ve Batı ile ilişkiler konularında Batı yanlısı reformist kesimlerde bile bir hava değişikliğinin yaşandığı görülüyordu. Mosko- va'da çıkan ve iş çevrelerinin sözcüsü olarak bili- nen Segodnaya gazetesinde, bir başmakale bu ha- vayı şöyle yansıtacaktı: "Rusya'nın dönüşmesinin -Batılılaşmasının- ilk aşaması geride kaldı. Bu aşama da bir yenilgi ve düş kırıklığı içinde bitti... Reformların yeni vatan- sever aşamasında Batılılardan akıl almak intihar olacaktır." Makalenin yazan Mikhail Leontiev, 'akşi takdir- de Yeltsin'den sonra en kötü güçlerin iktidara ge- lebileceğinden korktuğunu' da ifade ediyordu (The Economist 03.11.1994 - 48). Hemen aynı günler- de Yeltsin'in 'Çeçen isyanının bastınlması için dev- letin elindeki tüm olanakların kullanılması için tali- mat verdiği' şeklindeki haber (International Herald Tribune 10.12.1994); Le Monde'un salı günkü baş- makalesindeki "Eski Rusya imparatorluğunun coğ- rafyasında, kendisini barış sağlamak için operas- yonu yapmaya yetkili tek güç olarak görüyor" (06.12.1994) tespitini doğruluyordu. Aynı gün güvenlik toplantısı dağınık ve başarısız bir şekilde sona ererken Rusya, kapanış belgesin- de Bosna ve Sırbistan sorununa ilişkin tüm ifade- leri de bloke edecekti. Herald Tribune'ün 'Güven- lik Görüşmeleri Karışıklık içinde Sona Erd/'başlığı- nın bulunduğu sayfanın altında 'Uzay Savaşları II: ÖlmeyiReddeden Ölüm Işını' başlıklı bir başka ha- ber, adeta bu manzarayı tamamlar gibiydi. Haber, düşman füzelerini havada imha etmek üzere yörün- geye yerleştirilebilecek bir kimyasal lazer topunun deneme çalışmalannın tamamlandığını ve kullanıl- masının önünde teknolojik bir engel olmadığını bil- diriyordu. ABD'de kongrede çoğunluğu ele geçiren Cum- huriyetçiler, bu projeyi hayata geçirmek -istiyorlar- dı. Bu gelişme ise ABD ve SSCB arasında 1972'de yapılan balistik füzeler anlaşmasına aykınydı (IHT 07.12.1994). Alman-Fransız uyumsuzluğu AB'yi engelliyor Doğu Avrupa'nın Batı'ylabütünleşmesinin bir di- ğer yolu da AB'yi bu yönde genişletmekti. Bu haf- ta sonu yapılan Essen zirvesi 'Avrupa'nın Doğu'ya doğru genişlemesinin vurgulandığı tarihsel bir top- lantı' olacaktı (European 10.12.1994). Ancak CNN'nin yorumuna göre, "Sembolik olarak bihik- te bir fotoğraf çektirmekten öteye gidemedi". Bu başarısızlığın arkasında "Ulusal devlet fikri öldü" diyen bir savunma bakanına sahip olan Al- manya ile "Fransızlar, Avrupa 'da en eski ulustur ve dünyanm geri kalanına ulus ve özgürtük fikrini ver- miştir" diyen bir başbakana sahip olan Fransa ara- sında oluşan köklü görüş ayrıhklan yatıyor. Bu ay- rılıklar ise bu iki ülkenin Avrupa içindeki göreli ko- numlannın soğuk savaştan sonra Alman-Fransız eksenini basınç altına alacak bir şekilde değişmek- te olmasından kaynaklandı. Bir Birieşmiş Milletler raporuna göre, Doğu Avrupa ülkelerinin Rusya ile olan ticareti, son yıllarda 15-20 puana geriledi. Buna karşılık Almanya'nın ağııiığı yüzde 50'yi geçti. Alman- ya, şimdi yine 2. Dünya Savaşı öncesınde ol- duğu gibi, bu ülkelerin en büyük ticaret orta- ğı haline geldi. Buna karşılık Fransa'nın bu bölge ile olan ticaretinde son iki yılda hiçbir ar- tış yok (Wall Street Journal 08.12.1994). Bu yüzden de AB fonlannın nasıl dağıtılacağı so- rusuna cevap aranırken Almanya ve Fransa arasında uyuşmazlık çıkıyor. AB içinde Almanya, birliği sürekli Doğu'ya iterken Fransa kendi geleneksel etki alanlart olan Akdeniz ülkeleri ile Kuzey Afrika'yı öne çı- karmaya çalışıyor ve Almanya'nın, Doğu ülke- lerinin AB'ye alınmasını finanse etmek için ge- lecek beş yılda 8.5 milyar dolar ayrılmasını is- temesine karşılık, Fransa, Akdeniz ve Kuzey Afrika için 5.5 milyar dolar istiyor. Birliğin ise bunun altından mali olarak kalkması mümkün değil. Fransa, demir-çelik, tekstil vetarım ürünle- ri alanlarında korumacılığın sürmesinden ya- na. Almanya, Doğu Avrupa ülkelerini dışlayan bu yasaların bir an evvel kalkmasını istiyor. Kuzey ve sonra da Doğu Avrupa ülkelerinin AB içinde ya- ratacağı yeni oy dengeleri bir taraftan, Almanya- Fransa ekseninin zayıflaması, Almanya ile Doğu Avrupa ülkelerinin bağlarının güçlenmesi öbür ta- raftan, Fransa'nın AB içindeki etkisinin daha da azalacağını gösteriyor. Başbakan Balladur'un "Fransa, AB'nin Doğu'ya doğru genişlemesi yüzünden etkisinin aza/mas/na izin vermeyecektir. Aksine, Almanya ile bağlaşıklı- ğını derinleştirecek olmasına rağmen aynı zaman- da Ingiltere, Ispanya ve İtalya ile özellikle savunma alanında işbihiği içine girecektir" ifadeleri de bu kaygıyı yansrtıyordu. Böylece Doğu Avrupa, Batı ile bütünleştirilmeye çalışılırken AB içinde 1. ve 2. Dünya Savaşı'na yol açan 'Mittel Europe'a benzer bir şekilde bir Alman- ya-Doğu Avrupa ekseni ve buna karşılık da Fran- sa-ingiltere-ispanya-ltalya ekseni oluşuyor. AB'nin belkemiği olan Alman-Fransız ekseni ise zayıflıyor. Soğuk savaş sonrasının bu beşinci kışında Batı ittifakı; NATO, Bosna ve Balkan savaşı olasılığı. Av- rupa Birliği gibi konularda zorlanırken ABD'de git- tikçe zayıflayan Bill Clinton iktidarı ve güçlenen muhafazakâr bir muhalefet, Almanya'da ancak bir oy farkla şansölye seçilebilmiş Kohl, İngiltere'de her an iktidardan düşürülebilecek John Major, İs- panya ve İtalya'da skandallar altında zoria ayakta durmaya çalışan Gonzales ve Berlusconi. Fran- sa'da, Yunanistan'da birer ayakları çukurda Mitter- rand ve Papandreu'nun yerlerine kimlerin aday olduğu, irlanda'da ise şu sırada kimin başbakan ol- duğu belli değil. ANKARA PAZARI YAKUP KEPENEK Ne Kadar İnsan, 0 Kadar Hak... İnsan olmayı 'hak etmek' gerekir. İnsan olmayı hak et- mek de insan haklarına sahip çıkmaktan, bu hakları sa- vunmaktan geçer. Hak ve hukuk, birey-toplum uyumunu sağlayacak ku- ralları içerir. Günümüzde hak ve hukuk 'ulusal' olduğu öl- çüde 'eırense/'dir de. Bu durumda uyum sorunu, birey- sel-toplumsal-evrensel olmak üzere üç boyutludur. Ülke- lerin en başta gelen 'gelişmişlik göstergesi' bu üçlü çer- çevede hak ve hukuku gerçekleştirme düzeyleridir; evren- sel haklara bağlılık dereceleridir. 10 Aralık 1948, bilindiği gibi, Birleşmiş Milletler İnsan Haklan Evrensel Bildirgesi'nin yayımlandığı gündür. Insan- lığın binlerce yılı bulan 'yazılı tarihi' insan haklan savaşı- mıyla doludur. Ne ki, insan haklarının evrensel düzlemde benimsenmesi son elli yılın içindedir. Ve bu çok önemli bir aşamadır. Ne yazık ki, ülkemizde insan haklarını yaşama geçire- memenin çok ağır sancıları çekilmektedir. Nasıl mı? İnsan haklarının varlığı, insanın varlığını gerektirir; bu ne- denle 'yaşama hakkı' insan haklarından da önce gelen bir haktır. Yaşama hakkı tam anlamıyla geçerli değilse, insan- dan ve dolayısıyla da haklarından söz edilemez. Ülkemizde faili meçhul cinayetler (bundan böyle kısaca FMC) yıllardır önlenemeyen bir artış çizgisi gösteriyor. Bi- reyler salt siyasal görüşleri ya da açıkladıkları düşüncele- ri nedeniyle 'birilerince' öldürülüyor ve bunu yapanlar 'öu- lunamıyor' ya da 'bulunmuyor'. Türkiye 'insanı' yıllardır bu kapkaranlık ortamda yaşıyor, yaşatılıyor. Aslında yaşamı- yor; insanlığından çıkarılıyor. FMC'yi işleyenler bulunmuyorsa da bulunamıyorsa da fark etmez; bunun tek bir sorumlusu ya da suçlusu var- dır; yukarıdan aşağıya kamu düzenini sağlamakla görev- li olanlar; iktidarıyla, muhalefetiyle tüm siyasetle uğraşan- lar. Çünkü FMC'nin nedeni tümüyle siyasaldır ve asıl so- rumlusu da bu konuda yeterli duyarlılığı göstermeyen si- yasetçilerdir. Yaklaşık yarım asır öncesinde, Türkiye'nin çok partili yaşama geçişi yıllarında onaylanan bildirgede "Herkesin yaşama ve kişi özgüıiüğü ve güvenliğıne hakkı vardır"(m.3) ya da "Hiç kimseye işkence ya da zalimce, insanlık dışı ya da onur kıncı davranış ya da ceza uygulanamaz"{m.S) il- keleri yer alıyor. Bu anlayışın kamu görevlilerinin, özellikle de güvenlik güçlerinin belleklerıne sindirilmesi için ne yapıidı? Özellikle kırsal kesimde. kasabalarda ve gecekondular- da yaşayan 'ana ve babalar', "Evlilik, ancak istekli eşlerin özgür ve tam oluruyla yapılır" (m. 15/2) anlayışına bağlı ka- labilecek; bu ölçüde de olsa insana saygılı olacak biçim- de egitilemezler miydi? Gel gelelim. hükümet ve işverenler "Herkesin bir top- lum üyesi olarak toplumsalgüvenliğe hakkı vardır" (m.22), "Herkesin çalışma, işini özgürce seçme, adil ve elverişli koşullarda çalışma ve işsizliğe karşı korunma hakkı var- dır" (m.23/1), "Herkesin herhangi bir ayrım gözetilmeksi- zin eşit işe eşit ücrete hakkı vardır" (m.23/2), "Herkesin kendisi ve ailesı için insan onuruna yaraşır.. bir ücrete hak- kı vardır" (m.23/3).. diyen ilkelere ne ölçüde bağlıdırlar? Bunların gereklerini yapıyorlar mı? Yoksa, insan haklarını çiğniyorlar mı? Hükümet ve işverenlere ek olarak kimi valiler ve yargıç- •* lar "Herkesin çıkarını korumak için sendika kurma ve sen- dikaya üye olma hakkı vardır" (m.23/4) ilkesi karşısında kendi 'uygulamalannı' nasıl değerlendirirler? Hükümetler, son ellı yılın hükümetleri ve va- r olan hükümet, "Herkesin, kendisi ve ailesinin sağlık ve gönenci için beslenme, giyim, konut ve tıbbi bakım hak- kı vardır. Herkes işsizlik, hastahk, sakatlık, dulluk, yaşlılık ve kendi denetiminin dışmdaki koşullardan doğan geçim sıkıntısı durumunda güvenlik hakkına sahiptir" (m.25/1) kuralını ne ölçüde gerçekleştirdiklerinin hesabını verebilir- ler mi? Son olarak, "Herkes eğitim hakkına sahiptir... Eğitim, in- san kişiliğinı tam geliştirmeye ve insan haklarına ve temel özgürlüklere saygıyı güçlendirmeye yönelik olmalıdır..." (m.26/1, 2) ilkelerinin ne ölçüde uygulandığını tüm eğitici- ler, öğreticiler ve öğrencıler değerlendirebilir mi? Diyelim siyasal sorumlular. kamu yöneticileri, işverenler temel insan haklan alanında yeterince duyarlı değiller. Ki- mileri de açıkça insan haklarını çiğniyor. Peki ya sız... Siz kendi haklarmız için neler yapıyor- sunuz?! ArjantinMen Alaska'ya serbest bölge hazırhgı Ekonomi Servisi- 34 Ameri- kan ülkesi. 2005 yılına kadar kuzeydekı Alaska'dan güneyde- kı Arjantin'e kadar uzanan böl- gede. dünyanın en büyük "ser- best bölgesi'"nin oluşturulması- nı kabul ettiler. ABD Başkanı BillClinton'ın e\ sahipliğindegerçekleşenzir- vede yaptığı konuşmada Clin- ton. zirvede \anlan anlaşmayı. "tarihi anlaşnıa" olarak nitelen- dirdi \e Alaska'dan Arjantin'e kadar 850 milyon kişi>i kapsa- vacak "dünyanın en büyük ser- best ticaret bölgesi ve ticari piya- sası"nın. 2005 \ ılına kadar oluş- turulacağını söyledi. Başkan Clinton. bu dünyanın en büyük ticaret bölgesi için gö- rüşmelerin gelecek ay başlaya- cağını \e bu anlaşma ile herke- sin daha çok kazanacağını. da- ha çok iş yaratacağını \e daha iyi fırsatlargetireceğini kaydet- tî. Zirvede \anlan bir başka an- laşmaya göre de üye ülkeler. si- yasetçilerin rüşvet almalarını engellemek amacıyla siyasi yol- suzluklara karşı "temiz elîer" müçadalesi verecekler. Üye ülkeler. aynca toplam hacmi 500 milyar dolar civann- da olduğu tahmin edilen uyuş- turucu kartellerinin paralarını aklamalanna engel olmak üze- re bu kartellerin maKarlıklanna el koyacaklar ya da donduracak- lar.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle