07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
22 OCAK1994 CUMARTESf CUMHURİYET SAYFA GENÇLIK - EGITIM TBMM Milli Egitim Komisyonu • ANKARA(AA)- Adıyaman Eğitim Fakültesi, İnönü Ünıversitesi'ne bağlaruyor. TBMM Milli Eğitim Komisyonu'nun önceki giinkü toplantısında kabul edılen tasanya göre Gaziantep Üniversitesi'ne bağlı olan Adıyaman Eğitim Fakültesi buradan aynlarak, Malatya İnönü Üniversitesi'ne bağlanacak. Galatasaray Eğitim ve Öğretim Kummu kurul- masına iiişkin tasan da komisyonda ele abndı. Tasanya komisyonun DYP ve ANAP'lı üyeleri olumsuz göriiş bildirdiler. ANAP lstanbul Mılletvekili Halit Dumankaya, söz konusu okulda, "gâvurâdetlerine göre" öğrenci yetiştirileceğini, bu kurumun Türkıye'yi kültür erozyonuna uğratacağını öne sürdü. Daha sonra tasanrun oluşturulacakbiralt komisyonda incelenmesi kararlaştınldı. OrtaAsyaeğitim ANTALYA (Çumhuriyet) -" Yeni Avrasya Ülkelerinin Kalkmmalan Için Dış Yardım İlkeleri Semi- nen"nin çalışma gruplan görüşmelere başladılar. Orta Asya cumhunyetlerinden yönetıcı ve teknısyenler içın Türkıye'de kurulu Türk-Fransız ortak girişimlerinde eğitim projesi Nıyet Protokolü de, Fransız Büyükelçısi Fransoi Fopffer, BM Temsilcisi E. Cain ve Türk İşbirliği Kalkmma Ajansı(TİK.A)Başkanı Büyükelçi Umut Ank tarafındanimzalandı. MEB-UNICEF Projesi ANKARA(AA) -Milli Eğitim Bakanlığı ıle ÜNICEF'inortaklaşa yürüttüğü projelerden 'Bırleştırilmış sınıflar öğretıminin kalıtesinin arttınlması çalışması" değerlendırme toplanüsı, 24 ocak pazartesi günü başlayacak. Milli Eğitim Bakanhğı'nın UNICEF ile ortaklaşa yürüttüğü "Temel eğitim projesi ilköğretimin yaygınlaştınlması projesi" kiapsamında yer alan, birleşştirilmiş sınıflar öğretirrunin arttınlması alt projesi için yeni materyaller kullaruldı. Pilot bölge olarak seçılen Ankara ve Sinop'ta yeni materyallerleyürütülen uygulamalar. 24-28 ocak tarihlerinde Bılkent Otelde yapılacak toplantıda değerlendinlecek. Kayseri'nin sûper çocuklan • KA YSERf (AA) - Kayseri Fen Lısesi son smıf öğrencisi Alp Esmer ile Hasan Saim Vural.TUBlTAK.ya- nşmalannda aldıklan derecelerle, "Kayseri'nin Süper Çocuklan" unvanını daaldılar.TÜBİTAK tarafından açılan yanşmalarda, enformatik dalında Alp Esmer Türkiye üçüncüsü, Hasan Saim Vural ise bıyoloji dalında İç Anadolu bölge bırincisi oldu. Fen lisesi öğrencilerinin bu başansı, hem kendi okullannda, hem de Kay- seri'de takdir ve sevinçle karşılandı. Gemerek Öğretmenevi SIVAS (Çumhuriyet). Gemerek ılçesinde Hacı Ömer Sabancı Vakfı'nın yardımlan ile yaptınlan öğ- retmenevi, düzenlenen törenle hizmete girdi. İlçede bir süre önce kapatılan Akbank Şubesi binasının Hacı Ömer Sabancı Vakfı tarafından satın abnan ve vakıf tarafından 400 milyon liralık yardım, bağış ve Milli Eğitim MüdürKiğü"nün de katkılan ile yaptınlan ögretmenevi, 10 yatakkapasiteli. Tocuklar Çicektir' • KOCAELİ(AA)-İzmit Özel Seymen Eğitim KampusuOkul Aile BırliğTnce, lösemili çocuklar içın açılan yardım kampanyasında yaklaşık 40 milyon lira toplandı. Okul Aıle Birliği Başkanı Berrin Bü> üktalaş. bır hafta süren kampanyanın sona ermesi nedeniyle düzenlenen lörende y aptığı konuşmada, "Çocuklar Çicektir. Solmasın" adı altında başlat- tıklan kampanyaya. 746 ilk, orta ve lise öğrencisi ıle aralannda Vefa Küçük vc Rahmi Seymenin bulun- duğu bazı işadamlannın katıldığını söyledı. Uygulamalı öğrenmenin tadı ODTU Makine Mühendisliğiöğrencüeri, tasarladıklarımakineleri, izleyicilerin önünde biryarışma havasında çalıştırırken biryandan da iyibir not almanın uğraşını verdiler ANKARA (Çumhuriyet Bürosu) - Neredeyse. bütün öğrencilerin eğium- len süresince sö>ledıği bır söz vardır: "An şu dersJeri sıküıp bunalmadan öğ- renmenin bir yolu olsa. Bir y andan öğre- nirken, bir yandan eğlensek, teorik bilgi- lerde boğulmak yerine, uygulay arak öğ- reneceğimi/ ders programları hazırlan- sa!" Bu dilek, "makine tasarımı" dersi çerçevesinde ODTÜ Makine Mühen- disliği öğrencileri için gerçekleşmiş gö- rünüyor. Tasarladıklan makıneleri, bir yanşma havasında izleyiciler önünde çalışüran öğrenciler. bir yandan da ders notunun yüzde 70'ini oluşturacak bu çalışmalanndan iyi bir not almanın uğraşını verdiler. Makine Mühendisliği bölümü maki- ne tasanmı dersi kapsamında düzenle- nen yanşma sona erdı. Dersin hocası Prof. Dr. Abdülkadir Erden, yanşma- nın amaonın. dereceye gırecekleri be- lirlemekten çok. öğrencılenn projeleri- nı hayata geçırmekteki becenlerirri de- ğerlendırmek ofduğunu söyledi Erden, "Bu şekilde, öğrencilerin teorik bilgileri- ni vaşama gecirmedeki becerilerini ge- liştirmeyi ve teknolojik üretim sürecini öretim noktasına kadar götürmelerini sağlamava çaltşıyoruz. Tabii bir de, esp- rili konuİar olmasına özen gösterdiğimiz projelerin sunulması sırasmda. böylesi sıcak bir ortamda çaltşmanın güzelliğini paylaşıyoruz" dedı. Eren. oğrenciierin bu çalışmalannın ders notunun yüzde 70'ini oluşturacağını belırterek. bu şe- kılde değerlendırmenın de daha objek- tif ölçütlerle yapıldığını belırttı. Yan- şmada belirlenen üç değışık konuda projeler geliştiren öğrenciler, balonlar- la süslemnişsalonda makinelerinin hü- nennı sergılerken, arasıra tutukluk ya- pan ya da tasarlandığı gibi çalışmayan makıneler de oldu. Prof. Eren'e göre, "Murphy Kanunu" yürürlükte: "Bir şey kötü gidecekse, en köfü za- manda kötü gider. Ama akşama kadar zamanlan var. Eksiklerinî giderip tek- rar deneyebilirier." Bu yıl 16."sı yapılan proje yanşma- sında, konulann gündelik kullanımı ol- mayan. eğlenceli konular olmasına özen gösterilmiş. Projelerden birisi. dik duran bir borunun içinden yukan tır- manacak bir makine. Tasarlanması is- tenen diğer makineler ise. çivi çakan ve belirlı bir ağırhğı mümkün olan en az enerjıyle kaldırabilecek bir makine. En verinıli sonuç için Çalışmalannın proje kısmından tam not alan I ayfun Başal. Ayşegül Akbu- lut ve BiroJ Cömertden oluşan üç kışi- lık grup. çivi çakma makinclerini çalış- tınrken, av nı başanyı göstenneye çalı- şıyor. Grup üyelen. "En verimli sonucu aünak için bir tasarım yaptık. Bu projeyi gerçekleştirirken ne >apıp ne yapama- yacağımızı gördük. bir makinenin ima- İat aşarnasında karştlaşılabilecek sorun- lar konusunda fikrimi/ oldu. Tasarladı- ğımız makineyi ürün olarak karşımızda görmek ise bu çalışmanın en güzel yanı" dıye konuştular. Ağırlık kaldıran ma- kinelennın çalışmasını bılgısavar ani- masyonu eşlığınde sunan Ogeday Gön- cüoğlu, Meiih Çatalorman ve Semih Üner de, bu tür çalışmalann yaratıcılığı arttırdığı gibi, öğrencıler arasında kay- naşmayı sağladığını belırtcrek. "Bir pistonu üç kez ürerrik. L zun bir çalışma- dan sonra makinenin bir kolu kopru. Artık bu arada biz, birlikte neler için uğ- raş »erip, ne güzel \e ne zor saatler >a- şadık siz diisünün" dedıler • ODTL ders notlaruıın yüzde 70'ini oluştııracak. (Fotoğraf: TARIK TINAZA Y) Arastırma sonucu Cinselbilgiler arkadaştan alınıyor Gençlik-Eğitim Servisi - Gençlerin c:nsellikle ilgili bil- gileri öğrendikleri kaynakla- nn başmda, arkadaşlan geli- yor. Gençlenn cmselbk, evli- lik ve aıle hayatı ile ilgili değer yargılannı ve tutumlannı in- celeyen araştırmalara göre. gençlerin ılk cinsel bılgilennı, arkadaşlanyla konuşarak edindiklen ortaya çıktı. Cin- sel bilgileri arkadaşlanndan alan gençlenn oranı yüzde 54. Bu grubu. yüzde 21 'le ga- zetelerin cinsellikle ilgili köşe- lenni okuyan grup ızliyor. Cinsel bılgi edınmek içın, an- Yurttayetişenkırfavgelecektenendiseli ASUMAN ABAOOĞLL 0 ZMİR-Karmavekızyeuşürme / >r urüannda bulunan 13-20 > aş arasındakı kız çocuklannı kapsa>an biraraştırmada. bu çocuklann "kendine giht-nsi/Jik, ^ ^ ^ yalnızlık. yoksulluk, istenmeme" • ^ ^ du\gulannıyoğunokrdk>aşadıklan belirlendi. Araşiırmaya göre kızçocuklannın bu duygulanna "kajtotma. kaçırüma. ala> edilmeve gekcekte oerede yaşa>acağmı bilememe" korkulandaeşlıkedivor DokuzEylül Üniversitesı Buca Eğitim Fakültesi öğreüm üyesi Yrd. Doç. Dr. Mebhat Bejdoğan ın, Denizli.' Niğde karma yetiştirme yurtlan ıle Buca, Gaa kız yetiştirmeyurtlanndayaşayan 13-20yaş arasındakı toplam 272kızçocuğunuiçeren araştırmasında. karma \e kızyurtlan arasındakı farklılıklann yanı sıra yurtlardaki yaşamın çocuklar üzerindeki etkileri belirlendi. Araştırma sonucunda. bır eğitim kurumuna devam edenlerin oraru karma yurtlarda yüzde 91 olarak belirlerurken kız vurtlannda bu oran vüzde 68 olarak bulundu. Yrd. Doç.Dr. Melahat Beydoğan, araştırma bulgulanna iüşkin şu bilgilen vcrdi: "Kız yunlannda kaianlann yüzde 21.4'ü hicbirşey yapmadaa sadece kısa süreli kursiardan yararianmakta, eğitim kurumlanna gitmek ktememektedirİer. Kc çocuklannBi yüzde 50J'ü analı ve babau, yüzde6.6'sı ana-babasodır. İkisine sahip oiaıdar yiizde 19Stir. Ana-babaiann öğrenim diizey leri düşüktür >erateiiksizişlerde çalışmaktadırtar. ailelerin çoeuk saytsı fa/Jadır. ailede suç işleycn bireyler \ardır. Kuruma gelmek tsteyip istemcdikkTİ pek coğuna sorulmadığı gibi. fiziksel ^e psikotojik muayeneden geçirilmemişJerdir. V urtlâra yerieştirilirkendaha önceyeteriibilgi»eriierekkurunı>a!jamı konusunda aydınlatılnıadıklarından, kurumdaki ilk günlerde korku. tedirginlik, y alra/Jtk. utanma gibi oluntsuz duygular y aşamakta, zoriuklaria karşdasmaktadıriar." Karma > urtlardakılenn büyük bır bölümünün. kurum vaşamından memnun olduklannı belinen Yrd. E»oç. Dr. Beydoğan. çocuklann cezalandmlma. haksızlığa uğrama durumlannda haklannı arayacaklannı. problemlenru oda arkadaşlanvlapaylaşüklannıbildırdıklenni söyledi. AraşUrmada, uzmanlann. kurum çocuklanyla yeterinceıletişim kuramadıklanru gördüklennı kavdeden Yrd. Doç. Dr. Beydoğan. "Bu görotBerin, görevlermi yeterince önemseınedikJeridüşüniiimektedir'n dedi Kurum > aşamıy U ılgılı olumlu du> gulann kız > urtlannda yüzde 94.9 ıken bu oranın karma yurtlarda \üzde 89 7olarak belırlendiğını belırten Yrd. Doç. Dr Beydoğan. sözlennı şoj le sürdurdü "Büyük bir bölümü kunıma yerleştirilmeme durumunda konumlamıniyiofanayacağnı, ' yoksulluğun kunıma geüneJerinde en önemli neden olduğunu beiirtmektedir. Kaçırılma korkusu Kendflerine iiişkin güvensizlik, yalnızlık duyma. fakiriiği hissvtme, tstenmediğiru sanma gibi duygulan yaşamaktadaiar. kaybofana, kaçınbna, alay edüme korkusunun y anı sıra ilerde nerede yaşayacağmı hdenıemek. mesiek edinip edinemeyeceği. nasıl bir evlilik yapacağı konulanna. öğrçjimini sürdünip.sürdüremeyeceği gibi konular ekknnektedir. \ lesiek sahibi olup ailesine bakma isteğinin, kendisini gü>eneede htssetme \e geçmişteki yoksul yaşantıdan kaynaklandığı düşünülmektedir." Çocuklann çok vüksek puanlarla gınlebılen fakültelerden mczunıyetten sonra düşünülebılecek mesleklenn hayalını kurduklanra belirten Yrd. Doç. Dr. Beydoğan. "Gerçekte başan düzeylerine paralel. mantıkiu gerçekçi tercihier yapabiimeJeri iein mesieki rehberliğe gereksnm oidukça fazla görüimektedir" görüiunüsavundu. Yurtlarda löyaşınaltındaki çocuklarda kaygı düzeyinın yüksekliğine dikkat çeken Yrd. Doç.Dr. Beydoğan, buna grubun, ergenlik çağında bulunmasırün neden olduğunu bıldirdi Ruhsal belırtilere iüşkin. kız yurtlan ve karma yurüarda kızçocuklan arasında anlamlı bırfark bulduklannı kaydeden Beydoğan, karma y urtlardakı belirtilerin. kız yunkınnda görülen belırtileregöredaha yüksek olduğunu. yüksek olan grubun daha kaygılı. depresıf mizaçlı ve düşmanlık duygulanyla dolu tepkıkr gosterdıklennı söyledi. Beydoğan'ın, yurtlarda yaşayan çocuklara yönelık önenlen ise şöylc "Kuruma ahnacak çocuklann afleferi çok titiz bir incekımeden gccirilmeli. yoksulhık nedeniy'le kurumlara verijmek istenen çocuklann, aileterinin yanmda kalması için} asaJann beiiriediği ölcüde para yanümı sağlanrnalıdır. Kurum eiemaıîlan, kurum yapsna uygun öğrenimgörmüş, tstekü kisiler arasndan secftnet, sık sık hizmet ici kurslardan geçnümdidirier. Kurum binalan küçük, ew benzer biçirnde inşaedflmeti, kışla tipi binalardan \azgecUmetidir.'1 * • sellikle ilgili ansiklopedılere başvuranlann orarunın yüz- de 17.5 olduğu belırlenen araştırmada, ilk cinsel izle- nimlen. sinema ve pornogra- fik yayınlardan edinenlenn de yüzde 15.l'lik bir dilim oluşturduklan görüldü. Cın- selliği aileleriyle konuşup, anne babalanndan öğrenen gençlenn oranı ise, yüzde 12.8. Pıar-Gallup Grubu"- nun 12-24 yaş grubu arası- nda yaptığı araştırma sonu- cunda, ge/ıçlerin evlilik ku- rumuna bakış açılan da ana- lız edildi. Araştırmada. genç- lenn yansından çoğu (yüzde 52.9) evhlik içın en önemli ge- rekçenin düzenli bır yaşam sürmek olduğunu düşünü- yor. Düzenli bır yaşam sür- mek, hem kır, hem de kent merkezlennde yaşayan genç- lerin bırincıl evlenme nedeni. Sevılen kışıyle birlikte olmak ise, gençlerin sadece yüzde 22'si için evliliktc en önemli neden olarak öne çıkıyor. Güvence için evlilik Ancak sevılen kişiyle bir- likte olma amaeıyla evlen- meyi düşünen gençlerin ora- nı. kent merkezinde yaşayan- lar arasında. kırsal bölgelere oranla daha yaygın (yüzde 28). Ankete katılan gençlerin yüzde 10luk bir bölümü de kendılenni ve geleceklerini güvence altına almanın evli- likteki en önemli neden oldu- ğunu belirttiler. Bu görüş. kırsal kesimde yaşayan genç- lenn yüzde 12"si; kentli genç- lenn de yüzde 10"u tarafın- dan paylaşılıyor. Gençlcr arasında yüzde 4.5 oranında bır grup. evlenmeyi dü- şünmüyor. yüzde 1 8 oranı- nda küçük bir grubun da ev- lenme konusunda bir fikri ol- madığı dikkat çekiyor. • F'vııfırktflıı k-Eğitiııı Senisi- Anadolu Üniversitesı, Eğitim Fakültesi Yabancı ^ n m ü m ü t a r a f ı n d a n Vunusemre Kinpusu Sineraa ve Top- lantı Salonu'nda düzenlenen "Sabahattin Eyuboğlu'undan Günümüze Aydınlanma" konulu panel önceki gün gerçekleştirildi. Gazeteci ve çevirmen Ahmet Cemal'in yönettiği panele Prof. Dr. Tahsin Yücel, Prof. Dr. Cevat Çapan ve Prof. Dr. Bahadır Gülmez konuşmacı olarak katıldı. Panelistlerden Prof. Dr. Tahsin Yücel, Sabahattin Eyuboğlu'nun bütün geçmişiyle ve düşün- celeriy le Anadolu'y u y ansıtan bir kişiliğe sahip olduğunu belırterek, "Sabahattin Eyuboğlu ile Anadolu'y u birleştirirsek bu imge bize onu tanımamızda ışık tutacaktır" dedi. Prof. Dr. Cevat Çapan ise Eyuboğlu'nun toplumdan fazla birşey istemediğini. her zaman belli bir ölçü içinde çalısmaJannı ve hay atını sürdürmüş olduğunu söyledi. Çocuklarda uyuşturucu alışkanlığı tehlikesi Haber Merkezi - İngiltere'de hemen her hafta gazetelerde çıkan bır başlık. uyuştu- rucu kullanımının çocuklar arasında yay- gınlaşmasından kaynaklanan bir faciayı haber \erir: "Lambeth'deki bir ilkokulda 9 yaşındaki bir erkek çocuk sınıf arkadaşlan- na esrar verirken yakalandı; Nevvcastle'- daki bir ortaokulda 13 yaşındaki kız çocu- ğu LSD satıyor..." Her defasında diğer okullar rahat bir nefes alır. Bu. onlann so- runu değıldır. The Jndependcnt gazetesın- dekı bir habere göre. giderek gözardı edı- lemeyecek boyutlara gelen bu sorun. okul yöneticilennı ve başöğretmenleri büyük bır ikilem ıçine itiyor. Manchester Ünıversıtesrnde vapılan son araştırmalar. İngıltere"de 14 ve 15yaş- lanndakı çocuklann üçtc bırınden fazlası- nın yusadışı uyuşturuculan kullanmış ol- duklannı orlava çıkjrdı. Araştırmaya göre. soru sorulan 15 ve 16 yaşlanndaki çocuklann yansı uyuşturucuyu dcnemı^: bunlann dörtte biri sürekli kullanıcılar. Her 10 kişiden 4'ü esrar içrniş, dörtte biri LSD, beşte biri amil nitrat içeren ilaçlar ve yüzde 7'si de Ecstasy kullanmış. Bu büyük soruna karşı okullann yanıtı oidukça savruk. Bazılan eyleme girişir- ken, diğerleri yalnızca yerel polisin ya da Kişisel ve Toplumsal Eğitim uzmanının uyuşturucular hakkında vereceği bır der- sin etkılı olacağını ummakla yetıniyorlar. Norfolk Saffham'dakı Hamonds Lısesi. bu sorunla ciddı bir biçımde savaşmaya karar veren okullardan bın. Okulun bır uyuşturucu sorunu yok ve başöğretmenı Robert Young. 9 yıllık mesiek hayatı bo- yunca bır kez bıle uyuşturucuyla ılgıh bır olayla uğraşmak zorunda kalmamış. Alkol vc L'yuşturucu Bağımlılığı Servi- sı'nin ıki u/manı Paul Berry >e Gerry McKenna okulda geçen yıl. öğrencılere gizli danışmanlığın da verildığı haftalık bır toplantı saati baslaimışlar. Her pcrşcmbe öğrencilerin konuyla ilgili her türlü soru- lanna yanıt veriyorlar. Bu yıl okula yeni başlayan 12 yaşındaki öğrenciler için ko- nuyu aydınlatacak soru-yanıt şeklinde gerçekleşen oturumlar da başlatıldı. Sorulardan çoğunun uyuşturuculann etkileri üzerine olduğunu söyleyen McKenna, bağımlılara temızenjektörver- menin görevinin bir parçası olduğunu an- lattığında kendısıne "Bunu nasıl yaparsı- nız? Niçin onlara uyuşturucuyu bırakmala- rını söy lemediniz? Neden polise gitmelerini istemediniz?" gıbı sorulann da sorulduğu- nu belırtiyor. Çocuklann uyuşturuculara karşı tu- tumlannın safdillığı. onlann bu sorunu bır münazara konusu gibi gördüklerini orta- yakoyuyor. Bıldiklen uyuşturucu adlannı sayma- ları ıstendiğınde uzunca bır liste sıralaya- biliyorlar: Eroin, LSD. ot, Ecstasy, hızlı. beyaz... • Kemal Gökhan Gürses Kuşak çatışması ya da kuşak atışması Büyük bir kalabalık toplanmıştı... Her kafadan bir ses çıkıyordu... "Yahu" diyordu biri, "bizim kuşağı gören var mı?" Kimsenin kimseye cevap verecek hali yoktu. Herkes bir tarafa koşturuyordu... Oturumu yönetecek en yaşlı kuşağın temsilcisi kendi kuşağından olmayan (bir tür uşaktı onu getirenler. Ve uşaklann kuşağı olmazdı) iki kişinin yardımıyla kürsuye getinldi... Mikrofona öksürdüğünde bir uğultu yükseldi... Daha genç kuşaklar yaşlı bir başkanın oturumu yönetmesinden rahatsızdı. Anlayışlı ve olgun ikinci kuşaklılar (biraz da bir sonraki oturumda yönetme sırası onlara geleceği için) kuvvetli kuvvetli alkışlıyorlardı bu en yaşlı başkanı... "Muhim olan" dıye başladı söze başkan... Hemen bir çığlık yükseldi öz-dilcilerin kuşağından: "Mühim değil önemli!" İkinci kuşaklılar her vesileyle (bizim vesıleyi kullandığımızı bilmiyorlar aliahtan!) "saygı, yaşlılara saygı, deneyime saygı" türiinden erdemleri dile getiriyorlardı. Yine öyle yaptılar... Yitik kuşaktan bir "çok genç" gırtlağını yırtarcasına bağırdı:" Sızin işiniz gücünüz biçımle, üslupla, zartla zurtla vakit kaybetmek! Peki ya biz ne olacağız? Kim verecek bizim kayıp kuşağımızın hesabını!" Ne sanıyorlardı onlar da yani? Tutup diğer kuşaklann buna üzüleceğini mı? Her kuşak kendisini biraz "kayıp" gibi görmez mi? Kendilerini "meseleyi en iyi anlamış kuşak" olarak değerlendiren ve tek vakıflı kuşak olan 66'ya iki tertipliler kuşağından bır "teorisyen" kürsüye doğru ilerliyordu... "Konuşacağız arkadaşım! Bizı dinleyeceksiniz! Hiç unutmam, 66'ya ikinin ilk günleriydi! Yine boöyle bir kitleyi katmış peşimize gidiyorduk... Yücedağ gazozuna benzediği için şapkalan, biz toplum polislerine Yücedağlar derdik...Heh he..." Çok ama çok genç bir kız göz yaşlannı tutamadı sonunda:"Ya ağbı ya! Çook sıkılıyoruz biz ya! Her şeyi şeyetmişmiz ağbi ya! Duygu olayı felan kalmamış! Romanslar artık satmıyor..." Bu konuşmayı 29 Mayısçılar da dahil geniş bir kesim "çok banal, çok yoz, içeriksiz. serzeniş bile denilemez" şeklinde yorumladılar... Deneyimi kendınden menkullüler kuşağının kendinden emin bır üyesi kızı teskin etmeyi bir görev bildı. "Biliyorum yavrucuğum! Seni anlıyorum.. Benim de bu benzeri açmazlanm oldu... Kuşağımız acı kuşağıydı bizim... Her şeyin ılkini biz yerleştirdik bu ülkede... Bakir, işlenmemiş, deneyimsiz bu topraklan bizdik ilk kez işleyen... Bohemı de biz kazandırdık, sıyasayı da! Ödülümuz ne oldu?" Sınav kuşağından bir genç parmak kaldırarak yanıtladı:" Cevap veriyoruz: Ce şıkkı!" Toplantı tam bır keşmekeşe dönüşmüştü artık... Her kafadan bır ses çıkıyordu... Kimileri kavga etmeye, yumrukiaşmaya başladılar... Babalannın anlamadığı gençler, çok genç olduklan için hiçbir şeyden haberi yoklarla kıyasıya çatışmaya başladılar ... Çocuklar evden kaçtı... (Bunlann hangı kuşaktan olduğunu bilmiyoruz...) Kuşak çatışması bütün hızıyla sürüyordu... Bir kenarda oturan, adını sorduklannda susan, sessiz sedasız bir grup vardı. Biz görmesek kimsenin dikkatini çekmeyecekti... "Tutunamayanlar"ın temsilcileriydi. Kuşak değillerdı... Birtürdüler... "Pardon" diye başladılar konuşmaya... Nasılsa kimsenin kımseyi dinleme isteği yoktu! 64'e dördüncü kuşak adına toplantıyı ızleyen K.G.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle