06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
22 OCAK1994 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Klordavasındatahliye yokBilirkişi raporunda İSKİ'nin 11 milyar 503 milyon lira zarara uğratıldığı belirtildi. Savunma avukatian raporu taraflı buldu Istankol Haber Servisi - İSKİ olayı kapsamında açılan 'klor davası'nda mahkeme, İSKİ es- ki Gend Müdürü Ergun Gök- •d, yardımcışı Ziya Kurtaran ve ISKİ Mali İşler Daire Başka- nı Ahmet Haluk Berksoy'un tu- tukluluic haünin devamına ka- rarverdı. İstanbul 5. Ağır Ceza Mah- kemesi'nde dün yapılan duruş- mada, Fazlı Hayırîtoğlu, Salih Ydmaz, Mustafa Aksu, Ali Or- tan ve Hasan Ali Taşer adlı va- tandaşiann, su paralannı öde- dikleri İSKİ'nin zarara uğratıl- ması nedeniyle davaya "müda- hil" olarak katılma istemleri görüşüldü. Mahkeme, bu kişilerin dava- ya katılma isıemlerini, "suctan zarar görmedikleri" gerekçesiy- le reddetti. Bu arada ATY, duruşmayı naklen yayımlamak için baş- vuruda bulundu. Ancak mah- kemenin izin vermemesi üzerine ATV salonun dışından canlı yayın yaptı veduruşmayı içeride çekilen görüntüleri aynen yayı- mlayarak yansıttı. Mahkeme, sanık avukatlan- nın istemlerinden sonra karan- nı açıkladı. lstanbul Sanayi Odası'ndan klor üreten firma- larla ilgili bilgilerin istenmesine. esas hakkında görüşünü açıkla- ması için dosyanın savcıhğa gönderilmesine karaf veren mahkeme, Ergun Göknel, Ziya Kurtaran ve Ahmet Haluk Berksoy'un tutukluluk halinin sürmesi karanna vararak du- ruşmayı ileri bir tarihe erteledi. Çahşmalannı iki gündür İs- l v u u u u _ tanbul'da sürdüren TBMM Daha sonra mahkemenin bir Mahkeme Ergun Göknel'in tutukluhık halinin devamına karar verince Feray Göknel gözyaşlanm tutamadı. (ERDOGAN KOSEOGLU) JsKİ Araştırma Komisyonu, önceki duruşmada verdiği ara karar lorit alımından 12 milyon 228 bin lira soktuğu ileri sürüldü. uyannca Adli Tıp Kunımu Kimya olmak üzere "ISKt'nin toplam 11 mil- Bilirkişi raporuna yönelik söz alan Mühendısi Abdülkadir Aytaç ile Mali- yar 503 milyon lira zarara uğratıldığı" savunma avukatlanndan Orhan Pe- ye Bakanlığı baş hesap uzmanlan Nur görüşüneyerverildi. BilgegüriınveTufanPalabıyıktanolu- Raporda aynca, "Konkordatoya gi- şan bilirkişi heyetinin hazırladığı bilir- den Koruma AŞ firmasına sipariş si gereken raporda iki fırmanın karşı- kişi raporu okundu. Raporda ISKİ'- avaıtsı görûntüsü altında verdiği kredi- laştınlmasının vapıldığını ileri sürdü. nin "ihale açmadan klor alması ne- nin anaparası olan 15 milyar 777 mil- deniyle rekabet ortamının ortadan yon liranın akıbetinin, konkordatonun key raporda tarafsız davranı- lmadığını, alım koşullannın inceleme- Avukat önder Öztûrel ise davada za- rara uğradığı gerekçesiyle müdahil mesi'ne gönderdiği resmi yaada "fhti- yaç duyulan klorun başka firmadan te- mini mümkün olmadtğından Koruma AŞ'den alınmıştır" dediğini belirtti. öztürel. "Klor üretimini yapan tek fir- madan klor alındığı için bu sanıklar fe- İSKİ olayında adı geçenlerin ifadeleri- ni almayı sürdürüyor. Dün Ebrar Berk, Ali Ydmaz. işadamı Mustafa Ke- mal Derinkök, İSKİ Yöneüm Kurulu üyesi Ibrahim Akdoğan, gazeteci Yüdırım Çavlı ve İSKİ çahşanlan sat suçlamasıyla yargılanıvor. Oysa Ömer Faruk Saka ve Ali Oktay'ın gö- İSKİ yönetimi bile klorun tek firmadan rüşlerine başvuruldu. Komisyonun alınmasuun zonınlu olduğunu kabul bugün Ankara'ya dönmesi ve.önü- kaldınldığı", sıvı klor alımından 11 kesinleşmesine bağlı olacağı" belirtile- olarak bulunan İSKİ Genel Müdür- ediyor"diyereksanıklanntahliyeedil- müzdeki hafta içinde yeniden İstan- milyar 490 milyon lira, sodyum hipok- rek İSKİ yönetimınin İSKİ'yi zarara lüğü'nün, Kadıköy I. Ticaret Mahke- mesini istedi. bul'a gelmesi bekleniyor. Buelbiseyi kimse giymeyecek Alman manken Claudia Schifîer, aynı zamanda vatandaşı olan modacı Karl Lagerfeld'in Paris'te düzenlediği 1994 ilkbahar/yaz defılesinde, ûzerinde Kuran'dan ayetlerin yeraldığıbirgiysi sergiledi. Lagerfeld, Endonezya Dışişleri BakanlığVnın, Alman hükümeti nezdindeki protestosu üzerine, Cakarta hükümetinden özür dileyerek giysiyi koleksiyonundan çıkardı. (Fotoğraf: AP/Laurent Rebours) Emektiayhkküina ilk üç ay içinyüzde 16 zantANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - Çabşma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Moğultay. kat- sayı artışının. sosyal yardım zammı dışında, aylıklarda yal- nızca yüzde 4.2 oranında bir artış sağladığını söyledi. Moğultay'ın verdiği bilgiye göre, sosyal yardım zammı ile birlikte SSK emekli ayhklannın ilk üç ay için ortalama yüzde 16. ikinci üç ay için ortalama yüzde 12 oranında yükseleceğini bıldir- di. Bağ-Kur emekli aylıklan da. basamak gösterge rakamlan yeniden düzenlenerek, ilk üç ay için yüzde 20, ikinci üç ay için yüzde 12 oranında yükseltildi. Sosyal yardım zammı Moğultay'ın aktardığı bilgiye göre. SSK emekli. dul ve yetimle- rine ödenen sosyal yardım zammı, 1994 yılının ilk üç ayhk dönemi için (ocak - şubat - mart) yüzde 26.8 oranında arttınlarak 1 milyon 380 bin liradan 1 milyon 750 bin liraya; ikinci üç aylık dö- nem için (nisan - mayıs - haziran) yüzde 12 oranında yükseltilerek *\ milyon 960 bin liraya çıkanldı. Buna göre, sosyal yardım en dü- şük işçi emekli aylığı, ilk üç ay için yüzde 18.9 oranında arttınla- rak 2 milyon 127 bin 288 liradan 2 milyon 529 bin 296 liraya cıkanldı. 2 milyon 693 bin 547 lira olan ortalama aylık ilk üç ay için yüz- de 15.8 oranında yükseltilerek 3 milyon 119 bin 442 liraya yüksel- di... Üst gösterge tablosunun ta- vanı olan 6650 göstergeden aylık alan bir ışçi emeklisinin aylığı ilk üç ay için yüzde 10.3 oranında artınlarak 5 milyon 660 bin 200 liraya ulaştınlırken. ikinci üç ay yüzde 12.1 oranında arttınlarak 6 milyon 349 bin lira oldu. Moğultay. bu artışlann Sosyal Sigortalar Kurumu"na (SSK) ilk üç aylık dönemde ayda 670 mil- yar lira, ikinci üç aylık dönemde ayda 1 tnlyon 190 milyar lira ol- jrmekli r4 aylıklan ilk '*-'' üç ay için yüzde 16, ikinci üç aty için yüzde 12 oranında yükseliyor. Bağ-Kur emekli ayhklan da ilk üç ay için yüzde 20, ikinci üç ay için yüzde 12 oranında yükseltildi mak üzere ayda 5 tnlyon 580 milyar lira tutannda yük getire- ceğini söyledi. Bağ-Kur emekli aylıklanna esas basamak gösterge rakamlan yeniden düzenlendi. Böylece 100 bin lira tutanndaki sosyal yardım zammıyla birlikte birinci basa- makta yer alan emekli aybğı ilk üç ay için yüzde 19.6 oranında arttınlarak 662 bin 590 bin lira- dan 792 bin 860 liraya yükseltildi. İkinci üç ay için yüzde 12.6 oranı- nda artış yapılarak 893 bin 100 li- raya ulaştı, Altıncı basamakta yer alan bir Bağ-Kur emeklisinin I milyon 57 bin 390 lira olan aylığı ilk üç ay için yüzde 20.4 oranında arttmlırak 1 milyon 273 bin 60 liraya çıkarüldı. İkinci üç ayda yapılan yüzde 12.4 oranı- ndaİci artışla aybk 1 milyon 432 bin 100 liraya yükseltildi. En son basamakta yer alan bir Bağ-Kur emeklisinin 3 milyon 110 bin 350 lira olan aybğı ilk üç ayda yapılan yüzde 20.1 oranı- ndaki artışla 3 milyon 735 bin 800 liraya çıkarken. ikincı üç ayda yapılan yüzde 12.3 oranındaki artışla bu rakam 4 milyon 196 bin 400 lira oldu. , SSK yeniden yapılanacak Moğultay, Bağ-Kur tanm si- gortası emeklilerinin aylıklannda da, diğer Bağ-Kur emeklilerine paralel olarak ilk üç ay için orta- lama yüzde 20, ikinci üç ay için ortalama yüzde 12 oranında artış yapıldığını belirterek. bu artı- şlann Bağ-Kur'a ayda 350 milyar lira tutannda mali yük getirdiğıni söyledi. Moğultay. Uluslararası Çab- şma Orgütü'nden (ILO) gelen sosyal güvenbk uzmanlannın, SSK'nın yeniden yapılanması yö- nünde yaptıklan çalışmanın mart ayında sonuçlanacağını belirtti. Moğultay, çalışanlar arasında- ki ücret dengesizliklerini gider- mek amacıyla, "gösterge farklıu- klannı" ortadan kaldırmaya yö- nelik bir çahşma yaptıklannı da sözlerine ekledi. ARAYIS TOKTAMIŞ ATES Antikemalist Solcular Karşımda oturan öğrenci, sosyal demokrat partilerden birinin bir gençlik komisyonunda üye idi. Çok üzgün görü- nüyordu. "Bizim komisyonda çok azınlıktayız Hocam " di- yordu ağlamaklı bir sesle. "Atatürkçü olmak; alay edile- cek, gülünecek bir şey oldu." Sozünü ettiği parti, Atatürk'ün kurduğu partinin devamı olma iddiasında bir partiydi. Amblemlerine Atatürk'ün 'altı ok'unu da almışlardı. Ve bu parti içinde kimi insanlar; hem Atatürk'e karşı olduklarını iddia ediyor ve Atatürkçü- lerle 'dalga geçiyor' hem de Atatürk'ün manevi mirasma sahipçıkmak istiyorlardı. Utanmazlığa bakın... "Peki böyld gençlerin sizin partide ne işleri varmış" diye sordum. "Başka partilere gitselerya. Eğer bir Islam şeriatı istiyorlarsa, Refah'a gitsinler. Eğer liberalizm ve piyasa ekonomisinden yana iseler ANAP ya da DYP'ye girsinler. Sizin partide ne işleri var?" "Hocam biz de söylüyoruz bunlan" dedi genç ögren- cim. "Ama bu adamlar kendilerini solcu sayıyorlar. Bu nedenle bizim partiye geldiklerini ifade ediyorlar. Zaten bizim ilçe yöneticilerinin çoğu da aynı düşüncede." "Peki, madem kendilerini solcu sayıyorlar ve madem ki Atatürk'e karşılar; o zaman Atatürk'ün manevi mirası üzerine oturtulmak istenen bir partiye değil, sosyalist partilere gitsinler" dedim. "Altı ok'un gölgesinde ne işleri var?" "Orasını bilemiyorum Hocam" diye yanıtladı karşım- daki genç adam "Doğrudur" diye düşündüm. "Zaten bunların eski akıl hocalarına bakılırsa, başka ne beklenir- diki?" Kaldı ki; Atatürk'ün partisi yeniden açılınca, bu akıl ho- calarından bir kısmı da oraya kapılanmıştı. Ve sonunda laik cumhuriyetimizi kuran partide cumhuriyet ve rejim tartışmaları başlamıştı. Hep 12 Eylül'ün ettiği şeyler bunlar. Tüm hışmıyla solun ve sosyal demokrasinin üzerine gidince, solun ve sosyal demokrasinin potansiyel kadroları safdışı edildi. Meydan üçüncü sınıf insanlara kaldı. Sağ partilerden yüz bulama- yan kimileri ile bu boşluğu gören kimileri sosyal demok- rat partilere üşüştü. Ama solculuğu da elden bırakmak is- temediler. 'Değişim' adına ve 'demokrasi' adına Ata- türk'ü de karşılarına aldılar. Sonra da halktan oy bekliyor- lar... Eğer solun sahip çıkması gereken tüm ekonomik ve toplumsal sloganlara Süleyman Demirel sahip çıkmışsa; bunun kusuru Süleyman Demirel'de değil, o günlerin sosyal demokrat liderlerindedir. O günlerde, en büyük sosyal demokrat partinin istanbul il örgütü, 'altı ok'un ge- çerliliğini tartışıyordu. "Kemalizm, çağını doldurmuştur" gibisinden inciler yayımlanıyordu. O dönemin parii içi eğitim notlarına bakarsanız, inanılmaz şeyler görürsü- nüz. Bugün bu 'süperzekalıların'bir bölümü, kendilerine çok daha uygun ve yakışan yerlere gittiler. Ama arkaları- nda kafası karışık bir grup bırakarak. Tüm kavramları alt üst ederek. Ve korkarım ki iş işten geçti... Vahşi bir kapitalızmi ve liberalizmi sol adına savunarak sosyal demokrat olunur mu? özal'ın söylediklerini (nere- deyse aynen) tekrar ederek nereye varır insan? Aslı var- ken, sahtekarına kim itibar eder? Kimse etmiyor elbette... Çok yazdım. "Arkadaş biz yanılmışız. Şimdi safdeğiş- tiriyorum" diyen insanlara fazla bir tepkim yok. Islam dü- zeni isteyenlere de pek kızmıyorum. lyi-kötü bir demokra- side yaşıyoruz. Kendi bilecekleri bir şeydir bu. Ama iğ- renç bir liberalizmi, 'so/cu/u/c'diyeyutturmayaçalışanla- ra çok kızıyorum. TÜSEŞ kurulalı beş yıl olmuş. Ne çabuk geçiyor zaman. Önceleri çok umutluyckım bu vakıftan. lyi ellerde idi. El- bette ben de katJİıyordum çaltşmalarına. Sonra 'sivil top-; lumcu' bir havaya girdi. Ben de elimi çektim. Zaten nere- deyse kapıya kilit vurmuşlardı. Şimdi yeni bir yönetim oluşturmaya çalışıyorlar. Umarım iyi olur. Kuruluş yıldönümü nedeniyle bir kokteyl verdiler. Git- tim. Cansızvesönükbirtopluluktu. Çoküzüldüm. Baktım, önceden tanıdığım bazı sivil toplumcu gençler de orada. Elleri ceplerinde dolaşıyorlar. Liberal sosyal demokrat- lar... Ister istemez, ANAP'ın demokrasi vakfıyla, TÜSES'in ne farkı olduğunu düşündüm. Çünkü bir süreden beri söy- ledikleri şeyler aynıydı. Aralarındaki tekfark, Demokrasi Vakfı'nın çok daha canlı ve aktif olması ve çok daha güzel şeyler yayımlaması. Oysa ki ne umutlarla başlamıştı bu TÜSES. Sosyal demokrasi, elbette Kemalizm değildir. Ama Ke- malist olmadan, ne demokrat olunur, ne sosyal demok- rat "Laik-antılaik tartışması anlamsızdır, körüklenmeme- lidir", "Devleti küçültelim", "KİT'leri özelleştirelim", "bağımsızlık kavramı değişmiştir" vb gibi kavramlar, sosyal demokrasinin sloganları değildir. Bugün düşünce özgürlüğünü savunanlar, bu özgürlü- ğü kime borçlu olduklarını ve Atatürk öncesi dönemin karanlıklarını unutmamalıdırlar. Tiyatrodan bir yıldız daha kaydıKültfir Servisi - Türk tivatro- • * t - -.,.•„ T».J- nda Atatürk'ten gelen TürkKûltür Servisi - Türk tiyatro- sunun ilk kadın sanatçılanndan Bedia Muvahhit, tedavi gör- mekte olduğu Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesi'nde dola- şım ve solunum yetersizliği ne- deniyle önceki gece yaşammı yi- tirdi. 97 yaşındaki sanatçı, ge- çen hafta kalçasmdaki kınktan dolayı hastaneye kaldınlmış, pazartesi günü ameliyat edile- rek yoğun bakıma abnmıştı. Bedia Muvahhit için pazarte- si günü saat 10.30'da Şehir Ti- yatrolan Harbiye Muhsin Er- Onceki gece yaşamını yitiren Bedia Muvahhit pazartesi günü Bebek Camii'nde kılınacak öğle namazından sonra Aşiyan MezarlığYnda toprağa verilecek tuğrul Sahnesi'nde bir tören yapılacak. Bebek Camii'nde kı- lınacak öğle namazından sonra sanatçının cenazesi Aşiyan'- daki aile mezarlığında toprağa verilecek. Muvahhit, 1897 yılında İs- tanbul'da doğdu. Erenköy KJZ Lisesi'nde Fransızca öğretmen- liği yaparken Darülbedayi sa- natçılanndan Ahmet Refet Mu- vahhit'le evlendi. 1922 yıknda Muhsin Ertuğnıl'un yönettiği 'Ateşten Gömlek' filmiyle sine- maya adım attı. Aynı yıl Darül- bedayi'nin İzmir turnesi sırası- MUMCU'YASAYGI Yaşamını Atatürk devrim ve ilkelerine, laikcumhuriyete,demokratikhakveözgürlüklere adamış, sevgili üyemiz UĞUR MUMCU'yu alçakça katledilişinin birinci yılındasaygıylaanıyoruz. TÜRKİYE GAZETECİLER SENDİKASI nda Atatürk'ten g kadınını sahnede görme direk- tifi doğrultusunda 'Ceza Kanu- nu' oyunuyla sahneye çıktı. 1927 yılında Ahmet Refet Mu- vahhit i kavbeüı. Ken- dine özgü oyunculuğu, sesi ve mimikleriyle seyircinin büyük beğenisini kazanan sanatçı, 1931 'de gittiği Atina turnesinde Yunanca oynadığı 'Desdemo- na' rolüyle eleştirmenlerin öv- güsünü kazandı. 1933 yılında Avusturyab Ferdi Statzer'le ev- lendi. Oyunculuğunun yanı sıra çe- viriler ve uyarlamalar yapan Muvahhit, 500'e yakın oyunda rol aldı. 1975 yılında Şehir Ti- yatrolan'ndan emekli olan sa- natçı. 1981'de Atatürk Sanat Armağanı'na layık görülmüş, 1987'de Devlet Sanatçısı seçjl- mişti. 1988'de Uluslararası ls- tanbul Sinema Günleri jürisin- ce Altın Lale Ödülü verilen Muvahhit, geçen yıl 70. sanat yıbnı kutlamıştı. Rol aldığı oyunlardan bazılan- Kırkından Sonra, Kafes Arkasında, Mat- mazel Julie, Venedik Taciri, Ap- tal, Pazartesi-Perşembe, Bir Çi- çek İki Böcek. Bir Ölü Evi, Lü- küs Hayat, Satılık-Kiralık, Ki- barlık Budalası, OyTin İçinde Oyun, Vişne Bahçesi. Müfertiş, Paydos, İhtiras Tramvayı, Ceza Kanunu, Mum Söndü, Beybaba, Sekiz Kadın. Bedia Muvahhit'in ardından kimi sanatçı dostlan şunlan söyledi: Gencay Güriin: Atatürk'ün sahneye çıkardığı iik Türk ka- dın oyuncuydu. Türk tiyatro- sunun bir simgesiydi. Yeri dol- Bedia Haıum'm sanat yaşamı, cumhuriyetin ilanından bir yıl önce, sinemayla başladı. İlk filmi, Muhsin Ertuğrul'un yönettiği "Ateşten Gömlek"ti. Aym yıl, "Ceza Kanunu"yla sahneye geçti. durulamaz. Çok renkli bir kişiliği, olağanüstü pınltıda bir zekâsı, üstün bir sanat yeteneği vardı. Önce V'asfi Rıza Zobu, ardından Bedia Muvahhit'i yi- tirmekle Türk tiyatrosunun iki büyük öncüsünden mahrum kaldık. Başımız sağolsun. tüm tiyatroseverlerin başı sağolsun diyorum. Necdet Mahfi Ayral: Kendi- siyle 1932'den beri birçok pi- yeste beraber oynadık. Çok espritüel, zeki, kabiliyetli bir sanatkâr arkadaşımız idi. Bir- kaç lısan bılırdı. Mustafa Ke- mal Paşa'nın izniyle sahneye çıkan ilk Müslüman Türk ka- dınıydı. İlk başrol oynadığım 'Yarasa' operetinde partne- rimdi. Kızım Jeyan Mahfi Tö- züm de onunla pek çok oyunda oynadı. Birlikte oynadığımız oyunlardan baalan Möfettiş, Ahududu, Aynaroz Kadısı, Bir Kavuk Devrildi idi. Kendisiyle en son bir ay kadar önce bir toplantıda görüşmüştük. Çok mühim bir kaybımızdır. Feridun Karakaya: Bedia Muvahhit hakkında söylene- cekler kitaplara sığmaz. Ne diyeyim? Bir devir kapandı. Ben Bedia HanımTa oynama mutluluğuna eriştim. Bundan büyük bir zevk olamaz. Bunu ancak yaşayan bilir. Bir tarih gitti, tiyatronun birperdesi ka- pandı. Korkunç zekiydi. Son ana kadar zekâsını yitirmedi. Görmesi. duyması zayıfladı, ama zekâsı, esprileri azataıadı. Gözümde büyütüyorum san- mayın. Nasıl İsmail Düm- bölln'yle bir devir kapanmıştı, Vasfı Raa Zobu ve Bedia Mu- vahhit'le de öyle. Gönül isterdi ki, haklannda belgeseller ya- pılsın, geriye bir şeyler kalsın. Bir tek 'Hisse-i Şayia' vardır, onu verirler. Oysa öyle güzel komedilerde oynadı ki? Türk milletinin. sanat camiasının başı sağ olsun. Merkezi Brüksel'de Bülent Eczacıboşı EuropoHa Türkiye tetnsÛdsi İstanbul Haber Servisi - Tür- kiye. 1996 yıbnda, Avrupa'da "görücüye" çıkacak. Merkezi Belçika'nın bâşkenti Brüksel'de bulunan "Europalia Vakfı", 1969'dan bu yana gerçekleştiri- len ve seçilen bir ülkeyi her yö- nüyle tanıtmak amaayla dü- zenlediği "Europalia Tanrtım FestivaM"nin 1996'da yapılacak bölümünü Türkiye'ye ayırdı. Başta Belçika olmak üzere, tüm Avrupa Topluluğu ülkele- rinde gerçekleştirilecek olan festival. Belçika Kralı 2. Albert ve Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in himayesinde gerçek- leştirilecek. Festivalin Türkiye Yüksek Komiserliği'ne, Bülent Eczacıbaşı seçildi. 6(M)'e yakın etkinlik Festivalin ana sözlesmesi 31 ocak tarihinde. istanbul Atatürk Kültür Merkezi'nde, Dışişleri Bakanı Hikmet Çetin. Uluslararası Europalia Vakfı Başkanı Baron Jean Godeaux, Kültür Bakanı Fîkri Sağlar ile "Europalia "96 Türkiye"nin Belçika ve Türkiye Yüksek Ko- miseri Bülent Eczacıbaşı'nın da kaülacağı törenle imzalanacak. 1996 yılında, eylül-arabk aylan arasında yapılacak olan festival kapsamında, Belçika'nın yanı sıra Almanya. Fransa, Hollan- da ve Lüksemburg gibi ülkeler- de, Türkiye'ye yönelik 600'e yakın etkinlik düzenlenecek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle