Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 22 OCAK1994 CUMARTESİ
12 DUNYADAN
îtalyan siyasetindeblıkdeğişimiHıristiyan Demokratlann isimlerini 'İtalyan Halk Partisi'ne dönüştürerek İtalya'yı kasıp
kavuran değişim rüzganna katılmalan, ülkedeki temiz toplum arayışının ciddiyetini gösteriyor
S
eçimlere iki ay kala, Hıristiyan Demokrat
Parti İtalya'yı peşinde sürükleyen politik
değişim rüzganna ayak uydurma karan
aldı. Partisıne yeni liderler kazandıran ve yeni
bir isim veren parti, son iki yıl içinde ortaya çı-
kan skandallarla yıpranan politik gücünü yeni-
den toparlamaya çalışıyor.
İkinci Dünya Savaşı'ndan bugûne îtalyan po-
litikasım başanlı bir şekilde kontrol etmeyi ba-
şaran Hıristiyan Demokrat Parti, ismini İtalyan
Halk Partisi olarak değjştirdi. Kırmızı bir zemin
üzerine beyaz haç ve özgürlük anlamına gelen
Latince "Ltfwras"kelimesinden oluşan kalkan
şeklindeki parti ambleminde ise bir değişikük
yapılmadı. Bir zamanlann militan
Katolik ve anti-komünist ruhunu
yansıtan amblem aynen korunuyor.
Değişikliklerin uygulamaya ko-
nulabilmesi için önûmüzdeki cumar-
tesi günü parti kongresince onaylan-
ması gerekiyor. Geçtiğimiz sah günü
ise değişiklikleri onaylamayan, sayılan
küçümsenemeyecek kadar fazla bir mu-
haüf grup partiden aynlarak Hıristiyan
Demokrat Merkez Parti isimli bir parti
kurdu.
Yeni ismiyle Îtalyan Halk Partisi sekreteri
Mino Martinazzoü. eğer partinın amacı savaş-
tan itibaren İtalyan politikasına hakim olan Ka-
tolik merkezden bir şeyler kurtarmaya çalışmak
ise, değişimin zorunlu olduğunu savunuyor. Bu
haita açıklanan parti programına göre, partinin
hedefleri arasında, ekonomik belir-
sizliklere rağmen çalışma ve hayat
standartlanru korumak liste başında
geüyor.
Partinin yapılan son toplanüsında,
yakın zamana kadar İtalyan politi-
İcasında önemli rol oynayan Giulio
Andreotti, Amaldo Foriani gibi Hıristi-
yan Demokratlann bulunmaması dik-
kat cekti. İtalya'da Hıristiyan Demokrat
politikacılann çoğu çeşitü suçlar nedeniy-
le gözaltında tutuluyor.
Hıristiyan Demokrat Parti'nin temelleri,
1942 yılında Roma'da gizli olarak yapılan bir
toplantıda, Vatikan'ın savaş sırasında Mussolı-
ni'nin Faşistlerinden kurtardığı ateşli bir Kato-
lik olan Alcide De Gasperi tarafından atıldı. İtal-
ya'da 8 kez kabine kuran De Gasperi, Avrupa'-
nın diğer Katolik liderleriyle birlikte Faşist ve
Nazi rüzgarlannın Hıristiyan değerlerini yok et-
tiği savaş sonrası Avrupa'sında bu değerleri
yeniden kazandırmayı amaçlayan politik hare-
İcetlen başlattı.
Ancak Hıristiyan Demokratlann savaş son-
rası İtalya'daki hakimiyeti skandallarla sonuç-
landı. Geçtiğimiz ay içinde büyük kenUerin hü-
kümetleri için yapılan seçimlerle Hıristiyan De-
mokrat adaylar sahneden sılindi.
Roman Katolik Kilısesi'neağır birdarbeindi-
ren yenilgiden sonra, Papa Il.Jan Paul, İtalyan
siyaset sahnesi hakkında alışılmadık bir açıİcla-
ma yaparak İtalyan Katoliklerini birleşik bir si-
yasal gücü desteklemeye ve son skandallar yü-
zünden Hıristiyan Demokratlann 50 yıllık ikti-
dannın tümünü bırden lekelememeye çağırdı.
John Tagliabue
NATO'nun
kuşkuhı kaderi
ABD 'nin savunma bakanlığı eskiyetkilileri ocak-
tayapılan NA TO zirvesini değerlendirerek, örgû-
tün 2000 'liyıllardaki konumunu ve işlevlerini Los
Angeles Times'e değerlendirdiler
Zbigniev Brzezinski-Carter yönetimi-
nin ulusal gtheniik damşmaıu:Her şey
yolunda gıderse, Kuzey Atlantik
Antlaşması Örgütü (NATO) genişle-
yecek -Doğu Avrupa ülkeleri de NA-
TO"nun bir parçası olacak ve
umanm Ukrayna ile Balük cumhuri-
yetleri de örgütle yakın ilışkiler kura-
caklar. NATO, Rusya'yla da ilişki
kuracak. Bununla birlikte, eğer kala-
balıklaşmaya devam ederse, NATO
birçözülme sürecine girecek. Alman-
ya"nın Rusya ve Orta Avrupa ülkele-
riyleflörtü tehlikeli birgüvenlik vaİcumu yaratabilir.
James Schlesinger-Nixon yönetimi
savunma bakanı: NATO'nun eski
Sovyet uydusu ülkeleri de içine ala-
rak genışleyeceğini sanıyorum. öne-
mini koruyacak bir Atlantik İtti-
fakı'nı biçimlendireceği kanısında-
yım. Ancak, askeri alandaki özgül iş-
levlerinın ne olacağı noktası henüz
belirgin değil. AvrupaJı üyeler Doğu
ve Güneydoğu Avrupa'daki istikrar-
sızlığı sınırlamalan gerektiğı inancı-
na gittikçe daha fazla yaklaşıyor ola-
bilirler. Bu yüzden de Bosna'nın ge-
leceğiyle gıtgıde daha fazla ügUenebilırler ama ABD bunun
dışındakalacaktır. _. , _ , _ . . . .
Richard Perle-Reagan yonetunımn
savunma bakan yarduncısı: NATO'-
nun yeni hedefini tanımlamayı başa-
ramayacak olursak, 2000 yılına ka-
dar varlığını koruması bile mümkün
olmayacakür. Polonya, Çek Cum-
huriyeti ve Macaristan'ı tam üyeliğe
kabul etmeme karan, bence
kaçınlmış bir firsat oldu. NATO'-
nun hedefini genişletmenın bir başka
yolu da, geleneğın dışına çıkabilmek-
tir. Körfezin önemi düşünüldüğün-
de, NATO'nun sorumluluğun bir
bölümü alması, bölgede güvenliği sağlayacakür. Ama olay-
lann bu yönde gelişmediğini gözlemüyorum.
Paul Nitze-Reagan yönetiminin sa-
vunma bakan vekiii: Sanınm, büyük
öiçüde değışmemış bir durumda. Bü-
yüyüp büyümeyeceğıni bılmiyorum.
Önemli olan bu değil. Önemli olan
ABD'nin şu anda tek süpergüç oldu-
ğu ve eğer güç kullanılacaksa, bunun
güç kullanabilecek bir NATO gibi
bir örgüt aracıüğıyla kullanılması ge-
rektiğidir. Eğer bu zorunluluklara
uyulmazsa başaramayız.
THE GUARDIAN
Mormonlann yeni
hedefî: G. Amerika
•w- spanyollann Güney Amerika'yı elegeçirmeleriyle birlik-
I te bölgede Katolik Kilisesi egemenliğini sürdürmeye
i başladı. Ne var ki, zaman içinde Katolik kihsesı, hantal
ve bürokratik bir yapıya dönüştü. Dolayısıyla Protestanlık
gibi başka mezhepler Katolik Kilisesinin zayıflamasından
yararlanarak, ınsanlan kendi saflanna çekme yanşına girdi.
Mormonlann bu yanşta çok başanlı bir yol izlediği göriilü-
yor. Sayıca az olmalanna karşın, Mormonlar daha kararlı,
daha tutarlı yöntemlere başvurarak dini propagandalannı
sürdürüyor.
Dünya kamuoyu Mormonlan her zaman kuşku ile karşıla-
dı. Mormonlara dini çevrelerde bile sıcak bakılmıyor. En
önemlisi Papa John Paul II, Mormon tarikatının varlığını ta-
nımıyor. Güney Amerika'da solcu gerillalar da saldınlanyla
Mormonlann dini propagandalannı engelliyor. Gerillalar,
Mormon kiliselerine sürekli bombah saldınlar düzenlerken,
Bolıvya ve Peru'da beş Mormon misyoneri suikaste kurban
ediliyor. Solculann Mormonlan hedef alması çeşitli nedenle-
re dayanıyor. Bu nedenlerin başında Mormon Kiliselerinin
zenginliği, ABD ile özdeştirilmesi ve önü alınamaz bir hızla
taraftar kazanması geliyor.
1990 yılında bir Mayıs akşamı Mormonlara unutamıya-
caklan bir darbe indıriüyor. Güney Amerika'da Mormonla-
nn kutsal kitabındaki öğretileri yerliler arasında yaymak üze-
re görevlendinlen iki mısyoner, kımlikleri tespit edilemeyen
kişilerce hunharca katlediliyor. Katıllenn solcu gerillalar ol-
duğu sanılıyor. Merkezi ABD'nin Utah eyaletinde Salt Lake
City'de bulunan Mormon tarikatının liderleri olay karşısında
büyük bir şok yaşıyorlar. İki din adamını kaybetmenin yol
açtığı üzüntü ve aanın yanı sıra, propaganda için ayırdıkJan
milyonlarca dolar tutanndaki yatınmın tehlikeye düştüğünü
görüyorlar. Bunun üzerine Mormon liderler hedeflerini yeni-
den gözden geçirmek zorunda kalıyor.
Gerillalann Mormonlara yönelttiği bu saldınlann Kuzey
Amerika'nın Güney'i baskı altına alma korkusundan kay-
naklandığı ıleri sürülüyor:
Bölgedekı şiddet hareketlerinin kültürler arası savaşın
farklı bir tezahürü olduğu beiirtiliyor. Mormon tarikatma
bağlı din adamlan, Kızıldenlilerin geleneksel inanışlannı bı-
rakmalan, büyülerini yakmalan kısaca "Kızılderililiklerini"
terketmeleri doğrultusunda vaazlar veriyor.
Etnik kıyıma Bach'h protesto
Ünlü îngiliz Kemana Nigel Kennedy. Southwark Katedrali'nde
geçtiğimiz gün verdiği konserde, Bach'ın "Chaconne"unu
başanlı bir şekilde yorumladı. Konserin ardından yapılan
toplantıda Bosna'dagercek!eştinlme>e«ja)ı^ainetnık temızlik
harekatının durdunılması ve banşın sağlanmasına yönelık
çözümler tartışıldı. Toplantıya toplumun çeşitli kesimlerinden
ınsanlar katıldı. Sanatçılann vedin adamlannın çoğunluğu
oluşturduğu izleyiciler, Saraybosna'daki çatışmalan durdurma
konusunda ızlenen politıkalan eleştirdiler
1£ THB DVDEPENDENT
Etnik azınlıklarhızla artıyor
İngiltere'de 1991 nüfus sayımından yola çıkarak yapılan araştırmaya
göre siyah ve Asyab azınlık nüfusu bir kuşak içinde ikiye katlanacak
Etnik kökene yönelik sorulan ıçeren ilk
nüfus sayımı olan 1991 verilerine dayana-
rak yapılan bir araştırmaya göre, Ingil-
tere'nin sayısı şu anda 2.7 milyon olan si-
yah ve Asyalı nüfusunun bir kuşak içinde
iki kaüna çıkması bekleniyor.
Ne ki, Manchester Üniversitesi'nce
yürütülen araşürmada aynca etnik azınlık
nüfusunun toplam nüfusa orarunın yüzde
onu aşması hiçbir zaman beklenmiyor.
Etnik azınlık miktannın iki katına çı-
kacağına ilişkin beklentı, her bir gruptakı
yaş profillerine dayanıyor. Buna göre, be-
yaz çoğunluğa göre azınlık gruplannda 20
yaş altı grubunun çok fazla oluşu.
Araştırmacılar Dr.Roger Ballard ile Vi-
rinder Singh Kalra. etnik azınlıklarda do-
ğum ve ölüm oranlannın eşitlenmesınin
daha uzun yıllar alacağı için nüfuslannın
daha uzun yıllar hızla artacağını belirtiyor-
lar. Araştırmacılann yorumlan şöyle:
u
Azınlıklardaiu hızlı nüfus arttşı tahminin-
den tedirgin olacak kişiler, Katolik İrlan-
dalılar'daki arttşm yeni azınlıkJann kat kat
üstünde olduğu gerçeğini anımsamalaruu is-
tiyonız."
Araştırmaya göre ıç ve dış göç nedeniyle
büyük bir nüfus artışı beklenmiyor. Yeni
gelen azınlıklar beyazlardan soyutlanmış
çaresiz rehineler olmaktan çok. İrlandalı ve
Yahudi haleflerinin modelıni izleyerek
kendi varhklannı kendi anlayışlanyla oluş-
turan gruplar. Araştırma ev sahipliğı, eği-
tim ve istihdam düzeyi açısından, etnik
azınlık topluluklannın bazı kesimlerinin
beyaz nüfusun önüne geçtiğini ortaya ko-
yuyor. Araştırmacılar. "Azuılık nüfusunun
en azından bazı kesimleri- ırkçı ayrun konu-
sunda çaltşan naif kuramcılarm zannettiği
gibi kesinlikle topiumun en alt kesimlerinde
olmaktan uzaklar" dıyorlar.
Çok şaşırtıa bir sonuç da, en hareketlı
grubun, beyaz nüfusta yüzde 5 olan pro-
fesyonel istihdam orarunın yüzde 13'e
ulaşüğı Çinliler oldugunun ortaya çıkışı
oldu. Siyahlar dışında diğer tüm azınlık
gruplar da benzer bir eğilim gösteriyorlar.
Bununla birlikte, araşürma raponı, en ba-
şansız olduğu kabul edilen siyah halkın bile
çoğu sosyo-ekonomik alanlarda beyaz nü-
fus ortalamasına yakın olduğunu belirtiyor.
Fransa'da 'şanson'nulliyetçiüği
Parlamentonun oybirliğiylegeçirdiğiyasayagöre, Fransa'dakiradyolar,
yaptıklan müzikyayınınınyüzde 40 'ını Fransızyapıtlarına ayıracak
Meclis yekvücut
olarak, yani oybir-
liğiyle kamusal ile-
tişim araçlan ka-
nunu çerçevesinde
garip bir metin ka-
bul etti: Bundan
böyle, müzik
yayını yapmakla
yükümlü radyo
kanallan, yayı-
nladıklan parça-
lann yüzde 40'ını
Fransız parçalan-
na ayırmak zorun-
da.
Böylece Fransız
milletvekilleri,
radyo endüstrisi
ve şarkıalann
yardımıyla
"Fransız şanson-
lan"nı yaşatmak amacıyla radyo dalgalan-
na bir koruma hattı çekmiş oldular. Arük
İngilizce dinlemek isteyen "hain vatandaş'
yasalarla karşı karşıya. Yüzde 40'bk zo-
runlu kotayla Fransız devleti, kültürel tü-
ketimin öğretmeni olarak ortaya çıkıyor.
Buna karşılık, şarkılann kalitesı konusun-
da hiçbir kısıtlama yok!
Bu fikir ilk olarak 1991'de Kültür Ba-
kanı olan Jack Langdan çıktı. Ancak,
radyoculann karşı çıkışıyla başansızlığa
uğradı. Bu arada radyolar, hem Radyo
Yayıncılan Sendikası ile hem de Odyovizü-
el Yüksek Konseyi (OYK) ile telif haklan
konusunda antlaşmalar yaptılar. Ama
OYK jandarma görevini yerine getirecek
güce sahip olmadığından. anlaşmalara pek
EDITH PIAF- L nutulmaz sesi ve yorumuyla Fransız şanson'unun Diva'sı idi.
de uyulmadı. Yürürlüğe geçinlen bu yaşa,
beraberinde bir çok sorunu da getirdi. İlk
olarak, bu yazılı metin, milletvekiJlerinden
başka hiç kimseyi memnun edemedi.
"Fransız milliyetçiliği açtsından kuşkulu
ama siyasaJ açıdan verimli" diye tanımJıyor
bir hükümet yetkılısi. Sonunda metin tartı-
şmalar, düzeltmelerin ardından da olsa
onaylanıyor.
Bir radyo sahibi. "Bu, ayrım yanlısı, ke-
sinlikle kabul edilebiliriikten uzak bir me-
tin" diyor.
Ama sorunun temeli "kota" kavramı-
ndan kaynaklanıyor. Böyle bir kota getir-
mek, bir güvensizliğin beürtisi:
Yani Fransız şarkıcılanran halkın is-
tekleri, beklentileri düzeyinde olmadı-
klannı kabul et-
mek anlamına ge-
liyor.
Bu metni onay-
layan Gillcs Paire,
"Sadece bazı du-
rumiarda koruyu-
culuk amaçlandı.
Tüm üretici topiu-
luklar Fransız var-
yetesine yatınm
yapıyorlar" diye
savunuyor kendi-
sini.
Korunması ge-
reken durumlar
ne aalama geli-
yor? Koruma,
dinleyiciyi zorla-
yacak ve otoriter
bir tutumla müzi-
ğin korunması
anlamına mı geliyor. Bu konuda taraflar
tartışmaya kendi açılanndan verdikleri ba-
zı rakkamlarla katılıyorlar. Bazılan
Fransız şarkılannın 1991'de yüzde 7,
1992'de ise yüzde 17 gibi düşük bir eranda
yayınlandığını ilen sürüyorlar. Başkalan
da, 1991'de Fransızca 45"liklenn çok sat-
masının yayınla satın alma arasında bire
bir ilişki olmadığını kanıtladığını belirti-
yorlar.
RTL'nin patronu Philippe Labro, "Rad-
yolardan, Fransızca şarkıiarın iyilerinin
yayınlanmasını Lsteyebilirler, ama bu hiçbir
zaman zorlamayla olmamalı. İnsanlara, is-
tediklerini dinleme özgürlüğünii vermemiz
gerek" diyor
Le Point
POLITIKA VE OTESI
MEHMEDKEMAL
Drtann Bitmez Erdemi.
Doların başını alıp şahfandığı, 20 bin iiralara çıktığı sa-
atlerde gazeteciler Başbakan'a soruyorlar:
"Piyasadaki son gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsu-
nuz?"
"Her şey kontrol altındadır" diyor Başbakan, "Herşey
kontrol altında dengelerini buluyor. Merkez Bankası iş
başında..."
Her şeyin dolara bağımlı olduğu bir ülkede tahterevaj-
li gibi dolar iner çıkar hiç şaşırmamalı. Zaten bilenler
arasında bir şaşkınlık yok! 1980 yılının 24 Ocagı'ndan
beri hep inerek bu rakamlara gelmedik mi? Anımsarım,
24 Ocak Kararları'nın alındı, alınacağı günlerdeydi. An-
kara'dan Istanbul'ageliyordum. Uçaktaellerinde James
Bond çantalı iki genç işadamı konuşuyorlardı. Çok bü-
yük bir devalüasyona gidilecek, paranın değeri iki katı
düşecek, hiç beklemeden parayı malaçevirmek gereki-
yor.
Gerçekten de birkaç gün içinde öyle oldu. 35 liralarda
seyreden dolar birden 70-75 İiralara çıkıverdi. İki genç
işadamı haberi iyi yerinden almışlardı, parayı mala ya-
tırmışlardı. Müthiş bir pahalılık geliyordu, parayı ya dö-
vize yatırmalıydı, ya mala...
1980'lerin başında 35 lira olan dolar (dikkat buyurul-
sun 35 lira), bugün Istanbul borsalarında 20 bin iiraya
nrmanmaktadır. İner, çıkar, rotasını çizmiş gidiyor. Ama
hiçbir zaman aşağı inmeyecektir, hep çıkacaktır. Benim
doları tanıdığım yıllarda bir dolar üç lira bile değildi. Sa-
nınm 264 kuruştu. Bu rakamı da yanlış görmüyorsunuz
(264 kuruş). Uzmanları söylüyorlar, önûmüzdeki hazi-
randa 25 bin olacak. Karadeniz balığı gibi biraz erken
davrandı, karaya erken vurdu.
Bu enflasyon döneminde kâğıt 5 binlikler çıktığında
nasıl şaşırmıştık. Sonra 10 binler, 20 binler, 50 binler 100
binler, 250 binler, 500 binler piyasayı doldurmadı mı? Ne
var bunda? Şimdi milyonlara hazırlanın!
Bir söylentiye göre milyonlar da Almanya mı, başka
ülkede mi hazırlanmış, sahtesini yaptıklan anlaşılınca
basmayı durdurmuşlar, önlem alıyorlarmış. Zaten tanı-
dığım kimi işadamları var, Türk Lirası kullanmıyorlar,
ceplerindeki hep dolaK.. Böyle ortahalli bir işadamı dos-
tumuzla, geçende, bir iki tek atacaktık. Hemen Beyoğlu'-
ndaki bankalardan birine daldı, dolar bozdurdu. Şaşırdı-
ğımı görünce de, "Vallahi Türk parası taşıyamıyorum,
bir tomar oluyor. Dolar taşıyorum, bozduruyorum."
Bozdurdu, geldi.
"Çankaya'dan Ekonomiye Bakış" adlı kitabın yazarı
Prof. Ahmet Kılıçbay Köşk'ten çağırılıyor. "Türk Ekono-
misi", "Türkiye de Piyasa Ekonomisi" "Türkiye'de Eko-
nominin Anatomisi" adlarındaki üç kitabının da Köşk
tarafından okunduğunu, kabul ederse danışmanlığa
atanacağı söyleniyor. Kılıçbay daveti kabul ediyor, da-
nışman oluyor.
Doların şaha kalktığı, Türk parasının yerle bir edildiği
gün, Cumhurbaşkanı, Başbakan, Milli Savunma Bakanı,
Genelkurmay Başkanı ve ilgililer Harp Okulu'nu gezi-
yorlar. Derken yolları kitaplığa düşüyor. Raflarda birçok
kitap var. Demirel'in gözü birisine takılıyor. Bu kitap
Prof. Ahmet Kılıçbay'ın "Türk Ekonomisi "dir. Kitabı
ekonomi profesörü Tansu Çiller'e gösteriyor:
"Bu kitap çok önemli, edinmek lazım. Ben daha göza-
tamadım. Ama tavsiye ederim " diyor.
Prof. Ahmet Kılıçbay'ın yazdığına göre kıtapları Evren
okumuş. Okuduktan sonra da danışmanlığa getirmeyi
düşünmüş. Sayın profesör bize bu kitaplarından "Çan-
kaya 'dan Ekonomiye Bakış " adını taşıyanını 1989'da lüt-
fetmişti. Şimdi ben kitaba yeniden göz atıyorum. Atma
fırsatı bulamayanlara ben tavsiye ederim.
Bu ekonominin gereği dolar durmadan artacaktır, enf-
lasyonun durmasını, doların düşmesini hayal edenler
yanılırlar.
BULMACA
1 2 3SOLDAN SAĞA:
1/ Bir sigorta sözleşmesi-
nin sigorta şirketı için
doğurabıleceğı zaran ya 2
da riski hesaplayarak,
uygun sigorta primini he-
saplayan kişi... Bir nota.
2/ Ölen kimsenın vücu-
du... Kısa çızme. 3/ Para-
mızı simgeleyen harfler... 6
Agız kısmı >ay\an bakır
tas. 4/ Uvgur hükümdar-
lanna verilen san...
Küçük mağara. 5/ De-
neylere ve tanıtlamalara
dayanan bilimlerin genel adı
rinci kabuğundan ayırmak ya da
bulgur dövmek için kullanılân di-
bek. 6/ Göreceli. 7/ İlkel benlik...
Yeraltı suyunu taşıyan geçirimlı
katman. 8/ Taş kırmakta kullanı-
lân büyük çekiç... Düz ve açık su
kıyısı. 9/ Bir nota... Anayurdu
Amerika olan bir çeşit ceviz.
YUKARIDAN AŞAĞIYA
1/ Otomobillenn soğutma sistemı-
ne kaülan ve endiğinde suyun donma noktasını düşüren mad-
de. 2/ Mezopotamya'da kurulmuş eski kralhk... Antik Yunan
mimarlığının üç bıçemınden bin. 3/ Uzaklık işareti... Küçük er-
kek kardeş... Kuzu sesi. 4/ Halk dılinde soğuk algınhğına veri-
len ad... Doğu Anadolu'da bir ırmak. 5/ Tatlı sularda yaşayan
beyaz etli bir balık. 6/ Motorun eskiyen ya da aksayan parçala-
nnı değiştirerek ya da onararak motoru yeni duruma getirme
îşlemi. 7/ Tavlada bir sayı... Gecımsizlik. 8/ Olgunlaşmak üzere
olan tahıl... Gözde sanya çalar kestane rengi. 9/ Olgunlaşınca
kendiliğinden çatlayıp açılmayan kuru meyve... Doğu Ana-
dolu'da bir göl.
İLAN
EZİNE KADASTRO MAHKEMESİ'NDEN
1979 151Esas
Davacılar Hatice Reyhan Sakızlı ve arkadaşlan ile davalılar
Fatma Saime Altan ve arkadaşlan arasında el atmanın önlenmesi
davasının yapıbn açık yargılamasında;
Ezine Uçesi Geyikli Odunluk İskelesi mevkiinde 1980,1981, 1997,
1998, 1999, 2000, 2001, 2002, 2003, 2004, 2005, 2006, 2007, 2013,
2014. 2015, 2016. 2017 parsel sayılı taşmmazlarda dahili davalılar
Mehmet Aras ve Kaam Bayar adma çıkartılan tebligatlar tebliğ edi-
lememış ve yapılan adres araşürmasında da adresleri tespit edileme-
diğınden ılanen tebliğ yapılmasına karar verilmiş olup, duruşmanın
2.2.1994 günü saat 10.00'da Ezine Adliyesı duruşma salonunda yapı-
lacağı tebligat yerine kaim olmak üzere ilanen tebliğ olunur.
Basın: 45464
ÎLAN
SAMSUN1. ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
1993 690
Davacı Kafıye Selen tarafından davalı Yunus Selen aleyhine
açılmış bulunan boşanma davasuıın yapılan yargılaması sonunda:
Kahramanmaraş ili Kesmeli köyü kütük 57'de nüfusa kayıtlı
Mehmet oğlu Yunus Selen ile Cemal kızı Kafıye Selen'in şiddetli ge-
çımsizlik nedeni ile boşanmalanna dair verilen 30 12.1993 tarih ve
1993 690 esas, 1993,732 karar sayılı ilamın davalı Yunus Selen'e ka-
rar tebliğıne kaim olmak Ü2ere ılan olunur.
Basın: 45427