Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
22 OCAK1994 CUMARTESİ CUMHURİYET2 SAYFA
KULTUR
Sanatçılann Kültür Bakanhğı'ndan beklentileri neler?
'Sorunlanmıza sahipçıkılsın'ASU MARO / PELİN ÖZER
. _ _ _ , ültür Bakaıu Fikri Sağ-
W^r iar'm Atatürk Kültür
MS Merkezi'nde verdiği
M^k yeni yıl resepsiyonunda
M ^ ^ _ çeşitfi dallardan birçok
^ ^ ^ ^ ^ ^ sanatçı bir araya geldi.
• • • • • • Başbakan Yardıması
ve SHP Genei Başkanı Murat Kara-
»alcın ıle tstanbul Büyükşehır Beledi-
ye Başkanı Nurettin Sözen'in de
katıldıklan kokteyl, yerel seçimlerin
gündemde olması nedeniyle sanattan
çok politika ağırlıklıydı.
Müjde Ar, Atıf Ytİmaz, Feride Çiçe-
koğlu, Ali Düşenkalkar, Zerrin Ozer,
Işık Yenersu, Kartal Tibet, Engin Cez-
zar, Gûlrİ2 Sururi, Zeliha Berksoy, Pe-
rihan Savaş, Yümaz Zafer. Ali Özgen-
türk, ZuUü Livaneti, Leman Sam, Erol
Evgjn, Melis Sökmen, Nil Burak, Gen-
co Erkal, Zafer Ergin gjbi isimlerin
göze çarptığı kokteylde; fotoğrafçılar
ve kameramanlar Nurettin Sözen,
Fikri Sağlar ve Murat Karayalçın'ın
peşinde koşarken, sanatçılann boy
boy fotoğraflannı çekmeyi de ihmal
etmediler.
Sanatçılar ayaküstü ve anlık da olsa
sonınlannı ve isteklerini Bakan Sağ-
lar'a iletmeye cahşırken, Kültür Ba-
kanhğı ve politikası da tartışılan bir
konu oldu kuşkusuz. Bız de kokteylde
sık sık tartışılan bir konuyu gündeme
getirdik.
Kültür Bakanhğı'ndan sanatçılar ne
bekliyor? özlenen bir kültür ya-
şamının oluşmasında Kültür Bakan-
hğı'nın işlevi nc olabilir? Yaptığımız
küçük soruşturma bize sanatçılann
Kültür Bakanhğı'ndan çok çeşitli bek-
lentileri olduğunu gösterdi. Kimisi
çok yavaş işleyen bürokratik düzenin
köhnemişliğinden söz etti, kimisi sa-
natçıya hak ettıği değerin verilmesi ge-
rekhhğinden.
Bazısanatçılaryalnızca maddiyardım
isterken baalan, sanatın her dalına
aynı önem ve özenin gösterilmesini,
Türk sanatına sahip çıkılmasını istedi.
Sonuç olarak ortaya çıkan tablo bize
sanatçılann Kültür Bakanlığı'ndan
pek çok beklentileri olduğunu kanı-
tladı:
Dışa
açılmayı
sağlamaiı
ALİ ÖZGEN-
TÜRK: Uluslararası
fcstivallere Türkiye'nin
kaülmasını sağlamak,
bunun savaşını ver-
mek.
Sadecepara
ATIF Y1LMAZ: Para. o kadar.
insanlarave kültüre
de sahip çıkılmalı
HAYATİASILYAZICI: Türkiye'nin bugün-
kü kültür erozyonunun nasıl önleneceği sorunu
\ ar. Artık iyi şeyler de yapıhyor, tarihi eserlere
sahip çıkılıyor, ama insanlara ve kültüre de sa-
hip çıkmak gerekiyor. Bu arabesk toplum tara-
ııda Kültür Bakanhğı da ne de olsa Bakanlar
Kunüu'na bağh bir bakanhk olduğu için eksik-
lerini biliyorum. Ama çok daha geniş anlamda
Türk toplumunun gerçek sanatına sahip
vikması laam. Başka ne isteyebiliriz ki?
Kültürüsahlpslz
bırakmasın
GENCAY GÜRÜN:
Kültür Bakanhğı'ndan
her zamanki beklen-
tim. yeni bir şey değil;
bütün sanatçılann Kül-
tür Bakanhğı'ndan
beklentisı, kültürün bir
ülkenin geleceğinin ga-
rantısi olduğunu bile-
rek sahipsiz bırakma-
ması. Kültürün ve sa-
natın her dalına aynı
önemı göstermesi.
Bakanlık kültüre
müdaltale etmemell
SABAHATTİN ÇETİN: Kültür Bakanlığı'-
ndan toplumun kültür hayatına müdahale et-
•nemesini bekliyorum. Türkıye toplumunun
kültür hayatını özerk kurumlar kanalıyla yön-
lendirebilmesini, devletin paralannı bu özerk
kurumlar aracıhğıyla kültür yapıtlanna aktar-
nasını bekliyorum. Artı, Türkiye toplumunun
•tatik yapısı içerisinde, kurulmuş yapı içerisinde
CUB ufuk açıa yasalan gündeme getirmesini
bekliyorum. Aynca Kültür Bakanhğı'ndan top-
iımun kültür hayatında özellikle görsel alanda
bu medyanın başını alıp gittiği dönemde, medya
kültürünün anayasal bir çerçeve içinde yeniden
düzenlenmesinı bekliyorum.
Bürokrasl
azaltılmalı
BEDRİ BAYKAM:
Her şeyden önemli bir
konu var, o da bürokra-
tik şartlann azaltılması.
Sanatta en basit harca-
mayı veya ödemeyi
yapmak için yirmi tane
ımza gereküği zaman,
olaylar dönmüyor.
İkincisi, eski dönemin,
hürokrasi içinde yer tutmuş. yerine yapışmış ki-
^ilerini görevlerinden alıp yeni kişileri göreve al-
ınak. onlara şans vermek, bürokratik şartlan
azaltarak olayı hızlandırmak. Bir başka nokta
tla, bir kurul oluşturulabilir. Bır fon oluşturula-
bilir, bu fon çeşitli şirketlerin. bankalann
kârlanndan yüzde x kesmekle yapılabilir, Bu fo-
nun nasıl kullanılacağı konusunda polemik çı-
Imaması için her branşın en önemli profesyo-
nelleri bir araya gelip projeleri kendileri değer-
lendirirler. Böylece, Kültür Bakanhğı "ona,
buna öncehk verdi" suçlamalanndan kendisi
kurtulur, fakat bu ışin dönmesıni sağlar. Türki-
>e'de kültür ve sanat tamamen özel sektöre dev-
redilemez. çünkü sanat kâr yapmaz. O zaman bu
tilkede opera olmazdı, bale. olmazdı, tiyatro
onda bire inerdi.
çok acllolarakaltyapı
PERİHAN SAVAŞ: Altyapının haarlanması
gerekiyor çok aciliyetle. Çünkü Türk si-
nemasmın buna çok ihtiyacı var. Belki senaryo
olarak. oyuncu olarak çok kalitcli. ama olanak-
lanmız yok.
Tiyatroyasası bir an
önceçıkmalı
HADİ ÇAMAN:
Türk Tiyatro yasasının
bir an önce çıkartı-
Imasını bekliyoruz biz
özel tiyatrocular olarak.
Bırakın özel tiyatrolan,
Devlet Tiyatrosu yasası
bıle çıkanlamadı daha.
Bir an önce çıkanlsın is-
tiyoruz; biz artık her ge-
lenin nabzına göre şer-
bet vermekten, ya da
her gelene göre strateji
çizmekten çok yorulduk. Aynca onlan da çok
yoruyoruz. Oysa bir yasamız olursa, birtakım
kurallara bağlanırsa birtakım şeyler, onlar da az
yorulacaklar. Yani hükümetlerin değil, devletin
korumasında olmak istiyoruz. Benim tek istedi-
ğim, ivedilikle beklediğim şey bu.
sanatcıya hak ettlğl
yerverllmell
DENİZ GÖKÇER: Sanatcıya hak ettiği yerin
verilmesini istiyorum.
Amatörlereşans
tanınmalı
TUNCER CÜCENOĞLU: Aslında birkaç
sorunumuz var, bunlardan en önemlisi bence,
bir oyun yazma yanşması açtılar geçen dönem.
On tane oyun ödül aldı ve bu sene bu on oyunun
çoğu oynanmakta. Bu yanşmayı sürekliliğe dö-
nüştürsünler ama, amatörlerle profesyonelleri
yan yana getirmeden yapsınlar bunu. Çünkü
amatörlerin şansı kınhyor. Profesyonellere
oyun siparişi verebilirler, amatörlere de oyun
yazma yanşmasına kaülmaimkânı tanırlar. Böy-
lece, Türk tiyatrosundaki esersayısı artabilir.
Altyapı
olusturulmalı
YILMAZ ZAFER: Sinemanın altyapısıru
oluşturacak teknik malzeme olanaklan, Tür-
kiye'deki tüm sinema emekçilerinin kullanabile-
ceği bir ortam yaratılması benim için çok ivedi.
Çünkü teknik malzeme eksikliği var sonuçta.
Bunlar çözûme ulaştığı zaman kişilerin şahsına
yönelik destek olmak yerine sinemanın birebir
kendine destek olunur. Küçücük Yeşilçam'da
üretiliyor bütün fılmler. Parası olan ancak fılm
yapabihyor. Aslında desteği geniş bir kitleye ya-
yarlarsa, çok faydalı olur.
Tellfhakları yasası
değlstlrllmell
SEMİH BALCIOG-
LU: Telif haklan ya-
sasının değiştirilmesi
lazımdı. Geçen dönem-
de birkaç toplantı
yapıldı fakat hala bir
sonuca vanlmadı. Tabii
ben önce kendi mesle-
ğim ve meslektaşlanm
açısmdan işi ele aiıyo-
rum. Bundan sonra
yapılacak olan bazı
otellerin duvarlanna ar-
kadaşlanmın karikatürlerinin konulmasını ıste-
miştik. Onun dışında da yapılara karikatürlü
ufak heykelcikler de istediğimizi söylemiştik.
Ama bunlara henüz bir çözüm gelmedi, yakın
bir gelecekte inşallah olur.
Bir konu daha var, o da bızler için çok önem-
li Bir futbol takımının Avrupa'da yapacağı
maçlan izlemek için giden seyircılerden konut
fonu alınmıyor. Ama karikatürcüler. yurtdışı-
ndaki sergilere, yanşmalara gittikleri zaman
maalesef çok kısıtlı olan bütçelerinden konut
fonu veriyorlar. Herhalde bunun kaldınlması
lazım.
Salon sorunu
temelden bitlrllmell
SALİH KALYON: Tiyatronun çözülmesi ge-
reken sorunu, salon sorunuydu başından beri.
Ama şu anda sevinçli olaylar yaşıyoruz. On beş
gün kadar önce Birim Tiyatro açıldı, Küçük
Sahne açıldı. Çok kolay bir sorun olduğu görül-
dü.Birkaç salon daha var.
Örneğin Şehir Tiyatrosu'nun Yeni Melek So-
kağı'ndaki Yeni Komedi Tiyatrosu boş duru-
yor, Yeni Melek Sineması öyle. Süreyya Sine-
ması alınabilir. Bunlann çok çabuk olabildiğini
bu Kültür Bakanhğı gösterdi. Biraz daha
hızlandınp bu sorunu temelden bir an önce bi-
tirmesini istiyoruz. Belki Kültür Bakanımtan
heykeli dikilir.
Sosyal haklarbir an
önce tanınmalı
ZERRİN ÖZER: Kültür Bakanhğı'ndan de-
ğil de Maliye Bakanhğı'ndan çözülmesini istedi-
ğim bir sorunum var. Sanatçılann bir an evvel
sosyal haklannın tanmması, erken emeklilik
gibi. Mağdur durumdaki sanatçılann maaşlara
bağlanması. Aynca dışan acılmalıyız. Mesela
Türkiye'yi temsilen konserler vermeliyiz dışan-
da. Bunlar olabilir.
Odalar
birliği
yasası
çıkmalı
GÖKSEL KOR-
TAY: En kısa zamanda
çözümlenmesini istedi-
ğimız sorunumuz, tiyat-
ro sanatçılannın ve di-
BB ğer sanat dallannm da
birleşerek hepsınin odalar oluşturması ve bir
odalar birliği halinde toplanarak haklanmızı
yasalar dahilinde daha iyi koruyabilmemiz. Biz
tiyatro oyunculan olarak beş yıldan beri oda
olma konusunda çalışmalanmız var. Bir yasa
tasansı hazırladık, Mechs'e sunduk fakat henüz
bir cevap alamadık. Bundan önceki Başba-
kanımız Demirel'le konuşmuştuk bu konuda.
Sayın Cindoruk'la, Sayın İnönü'yle konuşmuş-
tuk. Bize sözleri var bunun hemen çıkacağına
dair, ama tabii diğer yasalar öncelik alıyor her
zaman, bizim yasamız bir türlü çıkmadı. Bizim
Kültür Bakanımızdan ilk istediğimiz budur.
İnanıyonız ki hem haklanmızı, hem sorumlu-
luklanmızı bu yasa içinde daha kolayhkla bile-
bihriz ve koruyabiliriz.
Kültürümüzü
koruyalım
LEMAN SAM:
Kültür Bakanlığı'ndan
önce. söylemek istedi-
ğim bır şey var Kültür
Bakanlığı'ndan habire
bir şey istiyoruz ama.
Kültür Bakanlığı'nın
gücü ne durumda? Ben
önce devletten ıstiyo-
rum. Diyanet'e, şuraya
buraya değil. öncelikle
Milli Eğitim'e. Kül-
tür'e , bu tür ülkenin
geleceği konusunda önemli olan bakanhklara
lütfen insanlann inançlanyla ilgili konulara
k
4)irdıklanndan daha fazla para versinler. Önce
Bakanlığı'nın belli bır para birikimı ol-
ben ondan sonra isteyeyim. Ama birinci
olarak söylemem gerekirse, ülkemiz kültürünü.
bunu Türk olarak da bakmamak lazım, çok gü-
zel bir sentez var bizim ülkemizde geçmişten ge-
len. göç yollanyla gelen. varolan, Ege kültürün-
den... Bunlar çok güzel bir sentez oluşturmuş.
bunu iyi koruyalım diyorum. Çünkü dışanda
politikacılanyla değil, sanatçılanyla tanınıp se-
viliyorlar ülkeler.
SlyaslIktldaryasalar
konusundaduyarsız
AHMET GÜLHAN: Türk Tiyatrosu Çerçe-
ve Yasası, Türk Tiyatro Oyunculan Meslek
Odası Yasası, sosyal güvencesi olmayan sa-
natçılann korunacağı bir Sosyal Güvence Ya-
sası. Çok önemli, çok gerekli Çalışıyoruz, uğ-
raşıyoruz ama bazı şeyleri aşamıyoruz. Kültür
Bakanhğı da aynı duvarlıhkta. Yani bunun ne
kadar gerekli olduğunu biliyor ama nedense ya-
salar, ya da yasalarla meclıs bağlantılan. yasa-
larla siyasi partiler bağlantılannda bir kopuk-
luk. belki de birrahatsızhk var. bir türlü aşılamı-
yor. Fakat bu tiyatro sanatçılan adına değil.
Türkiye'nin geleceği adına. Türk insanının ge-
ieceği adına çok gerekli, bunu her fırsatta anlat-
maya çalışıyoruz, ama maalesef siyasi iktidar
aynı duyarlıhğı taşımıyor, çalışıyoruz.
Kültürgerçekyerine
oturmalı
DEVRİM ERBİL Kültür Bakanhğı'ndan
çözümlenmesini istediğim en acil sorun. kül-
türün gerçek ve evrensel değerler içinde yerine
oturması. Dileğirn Kültür Bakanlığı'nın bir ba-
kanlık ya da politik düzeyde bir olayın dışında
insanlann yaşamma ve sevgiye çok daha seve-
cen bir bakışı getirmesi doğrultusundadır.
Bakanı
duyarlıve
basarılı
buluyorum
MÜJDE AR: Ben
çok beğeniyorum Fikri
Sağlar'ı. Her konunun
üzerinde hassasiyetle
duruyor, imkâniar dahi-
linde her şeyi çok iyi
yapıyor. Hiç kimsenin
olmadığı kadar duyarlı
ve başanlı buluyorum.
Kişiliğininve sanatinınenözelyanlanyla Goya
Kültür Servisi - Dünyadaki
cn buyük Goya koleksıyonuna
sahip olan Madnd'deki Prado
Müzesi'nde büyüleyıci bir sergi
açıldı. Sergı, sanatçının zaman
öldürmek, ya da borçlannı öde-
ycbilmek için yaptığı ufak boy
^5 tablodan oluşuyor.
Tual ya da pano üzerine
yapılmış yağlıboya çalışmalar,
suluboya tablolar İspanyol re-
sim ustasının tüm dehasını
yansıtıyor. Hiçbır kurala uy-
mayan bu resimler, sanatçının
sazdığı bir mektuptan alınıp
sergiye isım olan "Kaprislere >e
yaratıcılığa"dayanıyor. Yapı-
tlar, 1771-1827 yıllan arasına,
ama özellikle de sanatçının ge-
çirdiği önemli hastalık dönemi-
ne ait. Bu hastalık, Goya'nın
sağır olmasma yol açmış ve sa-
natçıyı körlüğün eşiğine götür-
müştü.
Goya, pek çok ressamı etkile-
yen bu küçük tablolannı, eskiz-
lerini çok severek yapıyordu.
Onlan gerçekleştirirken, aynı
temadan yola çıkan bir seri re-
sim olarak tasarlıyordu. Böyle
ynpılmış \e tuhaf bir konuyu
"yamyam"ı işleVen iki çok
önemh' tablo, bu sergi için Be-
sançon Müzesi'nden alınmış.
Serginlenecek eserlerin seçimıni
gerçek leştiren uzman Gulict
NViLson-Bareau, "Bunlar son de-
rece görkemü, türünün olağa-
nûstü ömekleri olan anahtar
tablolar. Besancon Müzesi rnü-
dürii bunlan verdiği için çok
şanslıyız." diyor. Bu olağanüs-
tü tablolar, aynca tüyler ürper-
tici barbar görüntüler sunuyor-
lar. Sergide Goya'nın üç tane
de kendi portresi yer alıyor.
Agen MÜ7esi'nde yer alan 1783
tanhh bir tancsı, serginin giri-
şinde bulunuyor. 1824yıhndan,
ölene kadar Fransa'da sürgün
olarak yaşayan Goya, bir süre
Paris'te kaldıktan sonra Bor-
deaux'yayerleşti.
1828 yılındaki ölümünden
bir süre sonra, cesedinden geri-
ye kalanlar Ispanya'ya gönde-
rildi. Ama, bâşı çahnmış ola-
rak. Burada, fresklerini kendi-
sinin yaptığı ve yakın zamanda
restore cdilen San Antonio de
la Florida Kilisesi'ndeki törenle
yeniden gömüldü.
15 şubata kadar sürecek bu
sergide, sanatçının Fransa dö-
neminde verdiği en önemü eser-
ler, özellikle de "Corrida" adın-
daki 5Ox65cm boyutlannda
1824 haziranında Paris'te yapıl-
mış olanı sergileniyor. Goya'-
nın geniş hayal gücünü yansı-
tan bu eserde, boğa güreşinin
temel unsurkn bir araya getiril-
miş: Kocaman bir boğa ve kar-
şısında kamı yanlmış beyaz bir
at. Atm üzerinde mızrağını bo-
ğaya yöneltmiş bir pikador ve
kenarlarda yeni bir atağı des-
tekleyen bir grup matador.
1900 yıhnda Madrid'de
scrgılendiktcn sonra ortadan
yok olan bu tablo, Kaliforni-
ya'daki Gety Müzesi'nde bulu-
nuyor ve Avnıpa'da ikinci kez
görülebihyor. "Kapris ve Ya-
ratıcüık'Vrgısinde aynca iki
şaheserle daha karşılaşmak
mümkün: Birincisi.fildişiüzeri-
ne siyah fona yapılmış Goico-
echea ailesinin portreleri ve sa-
natçının eserlerinde görmeye
alışık olduğumuz korkunç gö-
rüntüler. Ve son olarak, "Mara-
gato" adlı haydutun bir rahip
tarafından yakalanmasını bir-
birini izleyen altı tablo halinde
anlatan bir tür çizgi röman.
DUŞUNCEYE SAYGI
MEMET FUAT
Aptallığın AnatomisJ
Hûseyin Batuhan'ın Bilim ve Şarlatanlık adlı kitabının
son bölümü "Aptallığın Anatomisi veya Inanmanın Pa-
tolojisi" adını taşıyor.
Yazarın aptallığı nasıl tanımladığına geçmeden önce
önsözünden bir bölümü yer yer okuyalım:
"Bilimin anatomisi yerine patolojisini inceliyorum.
(...) Bu kitapta en çok insanlann nelere inanmaması ge-
rektiğini vurguluyorum. (...) Kanımca insan yanılmalan-
nın en büyük kaynağı 'inanıverme' dediğim eğilim, yani
aslını faslını araştırmadan, bir fikrin çekiciliğine kapılıp
doğru diye kabul etme yatkınlığı. Genellikle bilgisiz in-
sanlar arasında inanma'n/n iyi bir şey, neredeyse bir
'erdem' olduğu gibiyanlış birkanı var. Din geleneğinin,
ama özeUikle din eğitiminın pekiştirdiği bu kanı her türlü
şarlatanlığm benimsenmesinde de rol oynuyor olsa ge-
rek. Nitekim, son zamanlarda dünyanın birçok ülkesin-
de, en çok da gene ABD 'de başgösteren arı-dincilik (fun-
damentalism) veya dine dönüş (revivalism) hareket-
leriyle çeşit çeşit şarlatanlık olayları arasında bir para-
lellik oluşu bu ülkelerde akıldan çok inanmaya prim ve-
ren bir manevihavanın estiğinigösteriyor. (...) Sağduyu
ve akıl için ise ana tavır inanmamak, başka bir deyişle
şüphe etmektir. Zira inanma tek başına bir fikir veya id-
dianın doğruluğunu garanti edemeyeceği için, daima
yanılma riskini taşır, oysa gerek sağduyu, gerekse akıl
insanoğlunun bu riski elden geldiğince azaltma çaba-
larının ürünü olan düşünme alışkanlıklarıdır. "(ss. 21-22)
Hüseyin Batuhan şarlatanların böylesine çok müşteri
bulmalarına zeki, bilgili kişiler olmalarının değil, sıra-
dan insanların nelerden hoşlandıklarını bilmelerinin yol
açtığını ileri sürüyor:
"Daha açık bir dille söylemek gerekirse, şarlatanlar
sıradan adamın (buna birçok üniversite bitirmiş olanlar
da dahil) ne kadar aptal olduğunu çok iyi biliyorlar. (...)
Bu tür kişiler, ne yazık ki, insanlann ezici çoğunluğunu
oluşturuyor." (s. 510)
Aziz Nesin, sanırım yetişme yıllarında iyi besleneme-
diğimız ıçın, içeriye dönük söylemişti bunu; Hüseyin Ba-
tuhan ise bütün insan/ara açtlıyor.Akla gelecek soruyu
da kendisi sormuş:
O zaman insanlann ezici çoğunluğu aptal, öyle mi?"
Yanıt:
''Evet, ne yazık ki öyle!''
Yalnız burada bir şeye dikkat etmeliyiz. Hüseyin Batu-
han'ın "aptal" sözcüğü için ozel bırtanımı var.
Türkçe Sözlük şöyle diyor
"Zekası hemen hiç gelişmemiş, zeka yoksunu."
Hüseyin Batuhan ise şöyle diyor:
"Aldanmaya ve aldatılmaya yatkın olma."
Kim ne derse inanıveren, olabilecek ya da olamaya-
cak her şeye inanma eğilimindeki insanlara "zeki"ö\ye-
bilir miyiz? Aslında iki tanım bir yerde birleşiyor, ama
yaklaşım yönleriyle vurguladıkları noktalar ayrı.
Neyse arkasını da okuyalım:
"Her gordüğüne, duyduğuna ve okuduğuna inanıve-
ren insan, ne kadar bilgili, hatta zeki olursa olsun, 'ap-
tal'd/r. Bilgi ve zekanın inanıverme eğiliminı kostekle-
mekte büyük rolü olduğu şüphe götürmez. Ama aldan-
maktan ve aldatılmaktan korunmak için bilgi ve zeka da
yeterli değil. Burada asıl önemli olan, insanın her gör-
düğu, duyduğu veya okuduğu şey karşısmda ilkin şüp; ,
heci bir tavır takınabilmesi, bunun için de hemen kendr- '
ne, Acaba bu doğru mu?' sorusunu sorabilmesi! Yanıl-
mak ve yanıltılmaktan korkma duygusundan kaynakla-
nan bu soruyu şöyle de dile getirebiliriz: 'Bu gördüğü-
me, duyduğuma veya okuduğuma inanmam için elimde
yeterli kanıt var mı?' Buna gore, aptallığın birinci kayna-
ğı 'inanıverme', bunun antidotu ise 'şüphecilik' oluyor.
Akıllı insan çok zeki ve bilgili olmayabilir, ancak 'şüphe-
ci' olması şart, zira herhangi bir konuda ileri sürulen bir
iddianın doğru olup olmadığını doğrudan doğruya ken-
disi saptama gücüne sahip değilse, o konuda en yetkili
kişi ve kaynaklara başvurmak gerektiğini bilir." (s. 511)
Bilim ve Şarlatanlık, bu ilginç konunun ötesinde, yaşa-
mımızda "sezgi'ye nasıl bir yaklaşımla, ne oranda yer
verilebileceğini anlamak isteyenlerin de mutlaka oku-
maları gereken bir kitap.
'Midas'ın Kulakları'sahneleniyor
KültürServisi - Ankara
Devlet Opera ve
Balesi'nde 26 ocak günü
Ferit Tüzünün
"Midas'ın Kulaklan"
adlı operası
sahneleniyor. Genç yaşta
yıtirdiğimiz besteci Ferit
Tüzün'ün tek operası
olan Midas'ın Kulaklan.
yeni uygulamasıyla ilk
kez 1977 yıhnda
sergilenmış, Tüzün kendi
yönettiği bu ilk temsilden
bir hafta sonra ölmüştü.
GüngörDilmen'in
mctnini yazdığı opera\ ı
şef Rengim Gökmen
>önetıyor. Rejisini
Cüneyt Gökçer'in
yaptığı esenn dekorlan
Refık Eren'e. kostümlen
Hale Eren'e. koregrafisı
Beyhan A.Murphy"\c.
ışık düzeni Vedat Hizel'e ait. Koroyu hazırlayan. Elcna
Puşkova. İki perdelik Midas'm Kulaklan operasında.
başlıca rolleri Murat Göksu, Murat Akar. Hakan
Tıraşoğlu, Sabri Karabudak, Yunus Emre Özorhon. Erdal
Şen, Ufuk Karakoç ve Oylun Erdayı paylaşıyor.
*Olüm'ünprömiyerinde
Eleştirmenler Birliği Ödülü verildi
ANKARA (AA) - Ünlü sinema o> uncu ve yazan NVoodv
Allen'ın aynı adlı eserinden tiyatroya uyarlanan "Ölüm"
oyununun prömiyen yapıldı. İrfan Şahinbaş Atölyc
Sahnesi'ndesergilenen oyun, seri cina>etlerin ardından
katili bulmak üzere birgrup insanın örgütlcnmcstni espnli
bir dille anlatıyor. Cüneyt Çahşkur'un rejisörlüğünü
yaptığı oyunda, Zühtü Erkan, Erdal Küçükkömürcü.
Zerrin Tekindor, Sabri Özmener, Zerrin Ekipmen, Can
Öztopçu, Recep San rol alıyor. Prömiyer sonrası" 1993
Tiyatro Eleştirmenler Birliği" ödülü dağıtıldı. Jürinin ikiye
böldüğü birincilik ödülü, Bursa Devlet Tiyatrosu ile Devlet
Tiyatrosu sanatçısı Erdal Küçükkömürcü arasında
paylaşıldı. Bursa Devlet Tiyatrosu "Halka kurduğu iyi
diyalog" ile ödüle layık görülürken, Erdal Küçükkömürcü
"Woyzeck" oyunundakı başansı ile en iyi erkek oyuncu
ödülünü aldı. Prömiyer ve ödül törenine Kültür Bakanhğı
Müsteşan Emre Kongar. Devlet Tiyatrolan Genel
Müdürü Yücel Erten ve çok sayıda izleyici katıldı.
Bursa'da konser
BURSA (AA) - Kültür Bakanlığı Bursa Devlet Klasik
Türk Müziği Korosu, 1994yılının ilk konserini yann
verecek. Ahmet Vefık Paşa Devlet Tiyatrosu'nda
gerçekleştirecek konserin ilk bölümünde, Şef Ümit Atalay
yönetimındeki koro, "uşşak" ve "hicaz" makamında
eserler seslendirecek.