Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 15 OCAK1994 CUMARTESİ
OLAYLAR VEGORUSLER
Korkuve güç
Aydın kişı, korkusunu kendı kendısıyle tarüşabılmelı, kendi
gücünün kendısı ve başkalan ıçın değerini anlayabümeb ve kısa
vadeh, benmerkezcı çıkar ilişkılen içınde kendine güçlü görünene
körü körüne sığınıp bağımlı olmak yenne, güçlü görünenin
gücünün gerçeklik derecesını ve nıteliğjni sorgulayıp
araşürabılmelıdır.
Prof. Dr. GÜNSEL KOPTAGEL-ÎLAL
G
uçlu-guçsuz ıkılemı ın-
san yaşamında. davra-
nışlan kararlaştıran, ılış-
kılen btçımlendıren
onemlı bır rol o>nar
Bırbınne zıt bu ıkı du-
rum aslında sıkı bır bağımlılık ıhşkısı
ıçındedır Onları bırleştıren, bırbınne
bağımlı kılan onak duygu korkudur
Güçsuz kışı, kendı gızılgucunu (potansı-
yel gucunü) bılınçleyıp ışleve sokama-
maktan doğan \ar oluşkorkusu içınde
güçluye sığınır, onun varhğını gereksı-
nır Guçlü ıse guçlu konumunu yıtırme
korkusu ıçındedır bu konumunu surdu-
rebılmek, guçluluğunu hıssedebılmek
ıçın guçsuzun varhğını gereksınmekte-
dır
Temehnde korkunun yattığı bağımlı-
bk ıhşkısını doğumdan sonrakı gelışımı
sırasında her canlı yaşamıştır Bedensel
ve ruhsal olgunlaşması ılerledıkçe, kendı
dışındakı gerçek dunyayı ve onun ıçın-
dekı nesnelen algılayıp onlarla karşıhkh
etkıleşım ılışkısıne gırerken, kendı gucu-
nu de algılayıp kulanmayı oğrejıecek,
boylece benmerkezci ve bağımlı Tconu-
mundan sıynlıp gerçek dunya içınde bır
bırey olarak yaşamaya başlayacaktır
Bıreyleşme, kışının kendı varoluşuna
egemen olması, kendı gucunu doğru de-
ğerlendınp hak ve ozgurluklennı yeterh
bır dengeleme ıle ışleve koymayı, bu ara-
da korkulanyla kendı çapında, baş ede-
bılmeyı oğrenmesı yolundakı temel
basamaktır Bıreyleşme, gelişım surecı-
nın doğal bır sonucudur. ancak bu süreç
ıç ya da dış etkenlerle bozuiabılır O za-
man, korku egemenlığe geçerek. kışının
bağımsızlaşmasını engefieyıp, davranış
ve duşuncelennı etkısı altına alır Kor-
kuyla baş etmenın en bınncı yolu, korku
veren şeyı tanımaktır Bılmedığımız, bıze
yabancı olan her şey, ılkın korku venr,
ama. ayru zamanda merakımızı da
uyandınr Merakımızı olumlu bıçımde
kiıllanarak, bıze korku veren şeyı gerçek
vuzuyle tanıyabıldığımızde, onunla, dd-
ha doğrusu onun bızde uyandırdığı kor-
kuyla, kolayca baş edebıleceğımız orta-
ya çıkar Tersı durumda bıze korku
veren olaydan şu ya da bu bıçımde sıynl-
mış olsak bıle, ıçımızdekı korkuyu ço-
zumlemedığımızde, bastınhp kalmış
olan bu korku, yenı korkular doğurur.
bağımlılıklanmızı arttınr ve sonunda
korkudan korkar oluruz
Korku, her ne kadar kaçınmaya, gı-
dermeye çahştığımız bır şey ıse de, guçlü
ıle guçsuz arasındakı ılışkının dayanağı
olması nedenıyle, sıklıkla guç aracı ola-
rak kullanılmakta ve bu amaçla korku
uretılmektedır Karşılıklı anlayışa,
olumlu, yaratıcı bır ahşvenşe dayanma-
yan, bırbınnın hak ve ozgurluklenne
saygılı olmayan her turden ılışkı, ıkı ta-
rafta da huzursuzluğa, guvensızlık duy-
gulannayolaçar Bundan doğan korku-
nun harekete geçırdığı sa\ unma tepkıle-
nnde, yıne-guçlu-guçsuz ıhşkısı yaratıl-
' maya çalışılarak bu amaca yonehk bır
araç olarak kullanılmak uzere korku
üretıhr Bu ıhşkıde korku. kımı zaman
ıletışım aracı olarak da kullanıhr
Korku ve demokrasi
Korkunun güç aracı olarak kullanıl-
ması, gunluk yaşamımızın olağan uygu-
lamalanndandır ve bunu yalnız guçluler
değıl. guçsuzler de yapar Örneğın. ço-
cuklar genelhkle, korku yoluyla eğıtılır-
ler En aydın duşüncelı ana-babalar ve
eğıtıcıler bıle, zaman zaman ozellıkle
otontelennın sarsıldığını hıssettıklenn-
de, korkutma yoluna başvuruvenrler
Enşkıne gore zayıf konumda olan çocuk
da ısteklennı yaptırabılmek ıçın korku-
ya sığınarak, onu bu yoldan bır araç ola-
rak kullanır Bu ornekler, sadece enşkın-
lerle çocuklar arasındakı ılışkıyle sınırlı
değıldır Günluk yaşamda erışkınler
arası. gerek eş ıhşkısı gerekse başka ılış-
kılerde olsun, bu yolda çok ornek v ardır
Guçlu ıle guçsuz arasındakı korkuya da-
yalı ılışkı, toplum gruplan arasında ol-
duğu gıbı pohtıkada da bulunmakta ve
guç aracı olarak korku uretılerek, kulla-
nılmaktadır
lnsanlararası ıhşkılen en ıyı duzenle-
yen yaşam bıçımı olarak kabul edılen
demokrasıde, kuramda, yonetılenlerle
yonetenlenn bırbırlennı dolaysız olarak
tanımalan. bırbırlenyle konuşup anlaş-
malan temel koşuldur Asıl guç yonetı-
lenlerde olacak, ancak onlar da bu guçle-
nnı sağduyu ve duyunç (vıcdan) ıle
kullanarak. yanı, neyın herkes ıçın en ıyı-
sı olduğunu duşunerek, yonetenlenn ey-
lemlennı surekh ızleyecek, denetleyecek-
lerdır Ne var kı, uygulamada bu durum
pek kolay gerçekleşememıştır Demok-
rasi kuramının mımarlanndan Jean-
Jacques Rousseau, zamanında. bu konu-
dakı kaygılannı belırtmış, toplumdakı
guç sahıbı gruplann etkısıyle, demokra-
sının mtehğının değışebıleceğını soyle-
mıştır Nıtekım, onun sadık oğrencısı
Robepserreın yoneümınde Fransa'da
uygulanan demokrasi. Rousseau'nun
modelınden epey farklı olmuş. korku-
nun egemenlığı halınde belırmıştır Ben-
zen ornekler dunya tanhınde yınelenıp
durmuştur Bugun bıle, demokrasıyı be-
nımsemış olduklannı one suren ulkele-
nn bırçoğunda. yonetıcıler ve guçlu
gruplar. guçlu konumlannın sarsıldığını
hıssettıklennde, şu >a da bu yoldan kor-
kutucu eylemlere sanhnaktadırlar
Aydınlarve korku
Güçlu ıle guçsuz arasındakı çekışme,
bır yerde doğal bır olaydır, ancak top-
lumsal uygarlaşma surecı içınde. ınsan
toplumlannda, bu çekışmenın nıtelığını
değıştınp bastıncı, sındıncı olmak yenne
venmlı. yaratıcı bır ılışkı halıne donuş-
turme çabalan yuzyıllar boyunca sur-
muştur Aydın olma sorunu hâlâ gun-
demdedır ve ozelhkle bızım toplumu-
muz ıçın daha da onemlı bır konu
durumuna gelmıştır Aydın olmada te-
mel koşulun. bırey leşmeyı oğrenmek ve
bırevler arası karşıbklı venmlı bır ıletı-
şım ıhşkısmı kurup. bunu topluma yaya-
rak korkuyla avdınca baş edebılmeyı
becermek olduğunu anımsdmada yarar
v ardır Aydın kışı, korkusunu İcendı
kendısıyle tartışabılmelı, kendı gucunun
kendısı ve başkalan ıçın değennı anlaya-
bılmelı ve kısa vadeh, benmerkezcı çıkar
ılışkılen içınde kendine guçlu gorunene
koru korune sığınıp bağımlı olmak yen-
ne, guçlu gorunenın gucunun gerçeklik
derecesını ve nıtelığını sorgulayıp araştı-
rabılmelıdır Unutmamalıdır kı, güçlu
kendını güçlu hıssedebılmek. tumguçlu-
luk duvgusunu doyasıya tadabılmek ıçın
guçsuzler yaratır, guçsuz ıse guçluye sığı-
nıp onunla bırleşerek, kıyısından koşe-
sınden kendını guçlu hıssetme>e çalışır
Oysa, ne onunkı. ne de otekınınkı gerçek
guçlulüktür Kişi, ancak düşıince. duygu
ve karariarında bağımsızlıgını elde erti-
ğinde, bireyleserek özgürieşir ve bu birej-
sel gucunu herkes için olumlu olabilecek
bir evleme donüşturduğunde güçlu olur.
Demokrasi kuramı bireysel özgürlüğün
değerini tanımış. bireye seçme hakkı vere-
rek, bire>sel gucun desteğine davanmıştır.
tnsan. korkulannı kendı kendısıyle
tartışıp çozumleyeceğı yerde onlara sı-
ğınmayı surdurduğunde, bu basünlmış
korkular yenı korkular uretecek ve o,
bağımhlıktan kurtulamayacakür Ba-
ğımlılıktan aldığı guç onun gucu değıl-
dır, yalancı ve geçıa bır guçluluktur
Sığındığı guçlu kışıye sağladığı yarar bıt-
tığınde ıtılecek, daha da guçsuz kalarak
yalıtlanacaktır (tecnt edılecektır) Kor-
kuyla baş etmek. oğrenılmesı gereken bır
sureçtır ve bunun ıçın, korkuyu guç araa
olarak kullanmak ya da ona sığınmak
yenne, korkumuzu gıdermedekı yurek-
sızlığımızı yenmek ve bunu bırbınmıze
oğretmek zorundayız
Aydın kışının en onemh özellığı ve gö-
revı, karanlıklan aydınlatmak olmalıdır
Bunun ıçın de, ehndekı en etkılı olanak,
korku uretmek yenne merak durtusunu
olumlu kullanarak, hem kendısını hem
de karşısındakı olaylan sorgulayıp araş-
tırarak gerçeğı, doğruyu bulmaktır
Aydın uretme gorevını ustlenmış eğıtım
kurumlannın, ozellıkle unıversıtelenn,
korkuya sığınmış. koru korune bağımlı
kışıler değıl. sorgulayıp araşürarak ger-
çeğı bulmaya çalışan, "çiçek çelenkleri-
nin tersine de bakan", çok boyutlu duşu-
nup gorebılen kışıler yetıştırmeye ozen
gostermesı gereğı artık ertelenemez bı-
çımde onem kazanmaktadır Bunu ya-
pabılmek ıçın de, once, onlan eğıten ve
yoneten kışılenn kendı korkulanyla baş
etmevı başanp. kısa enmh çozumler ye-
nne. herkes ıçın yararlı, uzun enmlı ço-
zumlen arayıp. bulup, sunmalan gere-
kır
ARADABIR
MUHSİNE HELtMOĞLU YAVUZ
Halkbilimci- Yazar
Requiem
Sevgılı Nadir Nadl'nın Mozarl'a, nıçın 'Dostum Mo-
zart' dedığını gıderek çok daha ıyı anlıyorum Çunku
onun muzığını dınleyen ınsanlar, Mozart'a ve bırbırlerı-
ne karşı ancak dostiuk duyabılırler
1993 yılı bıterken, Bılkent Unıversıtesı Uluslararası
Akademık Sınfonıetta Orkestrası, Kultur Bakanlığı Çok-
seslı Korosu eşlığınde Mozart'ın Requıem'ını seslen-
dırdı Dınletının (konserın) gorkemı karşısında, dınleyen
herkes gıbı ben de Sevgılı Yaşar Kemal'ın deyışıyle, 7a/
u ebkem' kalakaldım ve herhalde hıçbır 'rıtueV ınsanı bu
denlı etkıleyemez dıye duşundum
Bu guzel sanat olayınm, baştan sona kadar yaratıcısı
olmanın coşkusuyla, ızlencenın (programın) başında
dınletıye değgın bazı açıklamalar yapan Ersln Hoca
(Onay), konuşmasının sonunda şu sozlere yer verdı
"Eser (Requıem), Mozart ve Sussmayrıkılısınm, msanlı-
ğa armağanı ve bır muzık mucızesıdır Yoksullar mezar-
lığmdakı yerı bıle bılınmeyen Mozart ıçın, belkı de yapı-
lacak hıçbır toren, bu eserın yuzyıllar boyunca her çalı-
nışında, msanlığa verdığı tesellının yerını tutmayacak,
onun ruhunusonsuza dek huzura kavuşturmayacaktır "
Bu vargı cumlesınden, en az konser kadar etkılendım
Çunku Mozart konusunda ınsan olarak benı hep utandı-
ran, hıç anlayamadığım ve hıç anlayamayacağım bır
şey var Boylesıne olağanustu bır yaratıcı, nasıl olur da
omrunun son gunlerını, buyuk bır yoksulluk ve yalnızlık
içınde geçırır Dahası ortaya, onun eserını çalıp, kendı
eserıymış gıbı tanıtan, bır Kont VValsegg çıkar Ah ınsa-
noglu Sen, en yuce değerlerle, en alçak davranışlar
arasında gıdıp gelen bu dev sarkacın, korkunç rıtmıne
nasıl dayanıyorsun Bır yanda Mozartlar'ın var, bıryan-
da Kont Walseggler'ın
Tum bu çelıskılerı, nasıl sırtında taşıyabılıyorsun ve
dahası, nasıl hala umutsuzluğa kapılmadan, turunu sür-
durmek ıçın, ureyıp çoğalmaya devam edebılıyorsun
Yaşarken değennı bılmedığımız, daha doğrusu değe-
rini çok ıyı anladığımız ıçın cehennem azabı yaşattığı-
mız, yurt ozlemı içınde yapayalnız olumlere terk ettığı-
mız sanatçılarımızı, onları yıtırdıkten sonra yuceltmek,
ınsanoğlunun bır buyuk bencıllığınden ve gunah çıkar-
masından başka nedır kı Yaratıcısına acı verıyoruz,
ama o guzel yaratılardan kendımız buyuk bır estetık haz
duyuyoruz Bır başka deyışle. ınsanlığın yuz akı olan, bu
olağanustu varlıkların, ınsan acılarının en yoğununu ya-
şayarak ortaya koydukları yaratılarına, buyuk bır coş-
kuyla sahıp çıkıyor ve onlara, artık hıçbır zaman duya-
mayacakları duyup da mutlu olamayacakları ovguler
sıralıyor, alkışlar sunuyoruz
Evet Hıçbır ovgu onların ruhunu sonsuza değın hu-
zura kavuşturmayacaktır
OKURLARDAN
ve iyi örnek...
Ozellıkle son 10 yılda kulturumuzde meydana gelen aşın
yozlaşma. arabesk çılgınlığı karşısında radyo ve TV
yayınlannı oldukça kısıtlı bır şekılde ızleyebılen
ınsanlardanım Özel TV ve radyolarla ılgılı anayasal
duzenlemeye karşın ışleyışlen ıle ılgılı kanunı duzenlemelenn
yapılmamış olması da «anınm bu yayın kuruluşlannın
dıledıklen gıbı ve tabu sevıyesı de oldukçaduşuk yayın
yapmalanna neden olmaktadır
Yorumculann kufurlu, sevıyesız konuşmalan, kullanılan
dıhn Turkçe'y e ancak benzey en bırdıl oluşu, muzık-eğlence
ve yanşma programlannda çoğu kez rastladığımız bay ağı ve
aşağılay ıcı ve ozellıkle çocuklann korunmasına yonelık
hıçbır gayretın gostenlmedığı zararlı yayınlar bu ızleme
kısıtlıhğımın en onemlı nedenlendır
Tum bu olumsuzluklann yanında bellı bır süredır
radyolanmızda hıç reklam ve anons vermeyen surekh bır
klasık Batı muzığı yayınını tesadufen keşfetmış olmam
benım ıçın çolde bır v ahaya rastlamak gıbı oldu FM 95
kanalından yapılan bu yayını surdurenlere gonul dolusu
sevgıler Çok nadır de olsa karşılaştığımız bu gıbı olumlu
davranışlar bızı içınde bulunduğumuz y ılgınlıktan kurtaran,
yenıden umıtle hayata, topluma ve ınsanlara bakmamızı
sağlayan çabalardır En denn saygılanmla
Dr. Ünal Kuzgun
DUŞUNUYORUM 0YLE YSE VURUN
İlhanSelçuk
22 bası40 000(KDVıgnde)
Çağdaş Ya\mlan TurkocagıCad 39-41 Cağaloğtu-htanbul
TARTIŞMA
Önüm arkam sağım solum sobe!
adyovetelevızyon
ıstasyonlannın
ıdaresının ozerk
kamu tuzel kışılığı
hdlınde. kanunla
:nleneceğını
ongoren 1%1 Anavasası'nın
121 maddesı "(h)er turlü rad>o
telvizjon ya\ımlan(nın)
tarafsızlık esaslarına gore
vapıl(masını)"da hukme
bdğhyordu Bıhndığıgıbıddha
sonra "tarafsn"lığa
donuşturulen "ozerklik" bır
yana. 1982Ana>asasıda 133
maddesındeaym hukmu
korumuş, hatta buna Tûrk
Devleti'nın varhk ve
bağjmsızlığı. ulkenın ve mılletın
bolunmez butunluğu,
toplumun huzuru, genel ahlâk,
Cumhunyet'ın temel nıtelıklen
gıbı bırtakım olçutler de
eklenmek suretıyleTRPnın
yönetım ve denetımı ıle
yonetım organlannm
oluşturulmasında ve her turlu
radyo ve televıyon yayınlannda
"tarafsızlık ilkesi"nın
gozetılmesını esas almışur
Anay asalarda yer alma
gerekçelen çok tartışılan bu
maddenın mantığı, rady o ve
televızyon y ayıncılığının oteden
ben bır "kamu hizmeti" olarak
kabul edıhnesınde aranmalıdır
"Kamu hizmeti" kav ramını.
tanhsel sureç içınde ve
sosyolojık açıdan ele alacak
olursak. bunu, toplumda
"ortak *e genel" bır ıhtıyacın
belırmesı, bunun "sürekli"lık
taşıması yanı gıdenlmekle
tukenmemesı. hergun
yenılenmesı ve tatmın
edılmemesı halınde de bır
huzursuzluk doğacağı
ıhtımahnın bulunması
durumunda, dev letm, y a o
zamana kadar var olan ya da
buışıçınozelyasayla
kurulacak bır "idare"
aracılığıy la bır faalıv ete
gınşmesı şeklınde
tanımlayabılınz
Gorulduğu gıbı bu tanım uç
unsuruıçermektedır 1) "Ortak
vegenelihtiyaç",2,(
"Sureklilik" v e 3) "Tatminsizlik
halinde toplumda huzursuzluk"
ıhtımah Kamu hizmeti kanunla
kurulduğu için de, bu uç urtsurun
> asama tarafından
değerlendirilerek takdir edilmesi
gerekir.
Kamu hızmetını kuran yasal
duzenleme. bunun "tekel"
şeklınde, sadece gorev lı 'İdare"
tarafından yurutulebıleceğını
ongorebılecegı gıbı, "ruhsat",
yanı ızın ve "imthaz" yoluyla,
ozel hukuk gerçek ve tuzel
kışılennın de ay ru tur faalıyette
bulunabılmelenne olanak
verebılır
Yukanda say ılan unsurlan
ıçeren bır faalıyet doğrudan
doğruya "idare" tarafından
yurutulduğu takdırde, buna. y a
hıçbır başka sıfat eklemeden
Laik Müslüman...
- w - aiklik
• ilkesi'mn
I Atatürk
I Türkivesi
-^""•™ vazgeçıl-
mez oluşu, İslam dınının,
" Allah tarafından konan,
konınan kozmik-ilahi ve
evrensel bir realite" olarak
kabul edilmesi ve etürılmey e
çalışılmasındandır
"Allah insanbğa, 'kuşkusuz,
çelışmesız açık. kesın. detayh'
bir kitap gondermiştir"
ınancında olanlar ıçın, ınsanın
Kuran'a uyması ve onu
uygulaması yeterlıdır Kulun,
Kuran"da ele alınmış konulara
ılışkın olarak. ınsan urunu olan
hıçbır duzene, orneğın hukuk
sıstemıne gereksınımı yoktur
olamaz Aksı halde kul. hem
dın dışına çıkmış, hem de
Kuran'ı parçalamış olur
"Kitabın kutsallığını,
dokunulmazlığını, bir varoluş
garantisi kabul etmek", kul ıçın
yeterh ve zorunludur
Laıklık ılkesının anlam ve
kapsamının ulkemızdekı
farkhhğı ıle onemı. Kuran'ın
"evrensel bir realite" olduğu
savından ve bu savın, ınanç
ozgurluğunu aşarak. mutlak ve
toplumsal doğru olarak kabul
ettınlmeye çalişılmasından
kaynaklanmaktadır
Oy sa ay dınlanma çağının ılk
kıv ılcımlany la.Tannveonun
yeryuzundekı temsılcılen
karşısında ozgurleşen ınsan
ıçın, "v aroluş garantisi" \ e
"evrensel realite" ancak usun,
bıhmın kılavuzluğunda.
ıpoteksız duşunebılmekle
başlamıştır Yurdumuzdabu
başlangıcın tanhı. Atatürk
Cumhuriyeti'nın tesal v e ılan
edıldığı tanhtır
Laık dev lette dın kavram ve
kurumu. devletm dışında.
bıreyın yaşam alanı ıçındedır
Laık dev letın dın v e v ıcdan
hurnyetıne getırdığı tek sınır,
kamu duzenının dınsel esaslara
day andınlmamasıdır
Kamuduzenını kurmak,
sınınnı çızmek ve korumak.
devletın onde gelen varhk
nedenıdır Dev let tuzel
kışıhğımn laık olabılmesı.
dev let hızmetındekı gerçek
kışılenn de laık olmasını
zorunlu kılar
Laık sıstemiçınde bıreyın bır
dının kulu olmak ozgurluğu,
devlet organlannda gorevlı
yurttaşlar ıçın (cumhurbaşkanı
v e başbakan da dahıl) ancak.
ozel y aşamlan ıçın soz konusu
olabılır İslam dını dışındakı
dığer dınlerde çelışkı arz
etmeyen bu durum. Kuran"a
gore bırçehşkıdır. dahası
olanaksızdır Çunku Kuran'da
"kamu hizmeti" denıhr ya da bu
durum "organik" unsur olarak
anlatılır
Buna karşılık, aynı unsurlan
ıçermek koşuluylaaynı turden
faalıyetler ozel hukuk "gerçek"
\ey a "tüzel" kışılen tarafından
\ urutuluyor ıse buna da
"maddi" \a da Fransızca
tenmıy le "virtüel" kamu
hizmeti denıhr
Ancak. "virtüel kamu hizmeti"
soz konusu olduğunda her
etkınlığın ıçenk denetımının de
ay nı olamay acağı bır gerçek tır
Nıtekım ozel okullarda
personehn atanmasında bıle
gorulen ıdarenın yetkılen toplu
taşımacılıkta hıç soz konusu
değıldır Aynı şekılde
radyo-televızyon
yayıncılığında da personel
atamalan ya da programlann
ıçenğı ancak hukukun genel
ılkelen ıle sınırlı bır denetıme
bağh tutulabıhr. bunun
otesınde ıse scrbest da\ ranış
ozgurluğu esastır
Asıl konumuz olan seçım
bır "İslam Devleti"\ardır
Laık kamu duzenı içınde.
oncehkle bıreyı ve sonra devletı
korumak amacı. Tannsal
kaynaklı kıtdplarla değıl.
ınsanın duşunsel urunu olan
anay asalarla ve yasalarla
gerçekleşır
Hem Kuran"a ınanmak ve hem
de Kuran'da var olan hukuk
yenne, Roma Hukuku kaynaklı
Batı Hukuk Sistenü'nı
uygulamak ve bu anlamda laik
Müslüman olabılmek. Kuran'a
göre olanaksızdır Çunku,
"Kuran'ın bir kısmını kabul edip
bir kısmını reddetmek, Kuran'ı
parçalamak anlamındadır"
(HıcrSuresı. 90-94)
Laıklık ılkesımn Atatürk
Turkıyesı ıçın. Batı'dan farklı
ve onemlı oluşu. Kuran'ın
ozunden ve mantığından
kaynaklanmaktadır
İslamıyet'te kul, bır smav alaru
olan duny dda. Tannsal
buyruklara uymak. ınanmak ve
asla kuşku duymamak
zorundadır
Tanrı-Meryem-İsa uçgenındekı
Batı toplumu ıçın laıklık
yalnızca, Isa'dan sonra ortaya
çıkan ve kurumlaşan kılısenın,
"dünya işi"nden uzak tutulması
anlamındadır
Batı'da laıkhk, dının değıl,
kılısenın Tannsalhğa
v asaklanna gelınce, bunlann
TRT veya dığer kamusal
kuruluşjarıçın "kesin
tarafsızlık" ılkesıne muılaka
uygun olması gereğı
tdrtışıldmaz bıle Fdkatdynışey
orneğın basın alanında da
uygulanamaz Gerek basın
gerekse duşuncelen açıklama
ozgurluklerı buna engeldır O
halde yanlış olan Yüksek Seçim
Kurulu'nun yururlukte
bulunan yasdlduzenlemelere
gore \ aptığı uygulama değıl
Seçim \ asakları Kanunu'nun
kcndısıdır
Bu noktada. arkasına guçlu bır
sermav e v e tclev ızy on gıbı son
derece etkılı bır medyayı almış
olan sıyasal partılerle
bunlardan y oksun olanlar
arasındakı eşıtlık ve haksız
rekabetı onleme sorunu
karşımıza çıkmaktadır kı bu da
asıl devletın ve onun,
tarafsızhğıyla bu dengesızhğı
onleme gorevını ustlenmış
TRT'sının
vukumluluğundedır Amao
TRT kı, > ay ınlannın nıtelığıy le
artık ozel televızyonlar
karşısında hep kan kaybedıp
tdrdfsızlığa her zaman sıyasdl
ıktıdar lehıne ıhlal edebılerek.
bu ışın ustesınden sadece
sakldmbaç o> unundakı ebe
gıbı "önüm arkam sağım solum
sobe" demekle gelebıleceğı
husnukuruntusu içınde
olmuştur İktıdarvemuhalefet
partılen ıse. sırayla hep
kamusal teleuzyonun tarafsız
davranmadığından yakınırlar
ama bu ışe kesın bırçozum
bulmaya da hıç yanaşmazlar
Sdhı TRT gerçekten tarafsız mı
v e değılse ne olur0
Hıç
Prof.Dr.İlhanÖzav
İ.Ü.HukukFakültesı
İdare Hukuku Öğretım
Üyesı
day dndınlan gucunun. dev let
ışlennden uzaklaştınlmasıdır
İslamıyet karşısında laıklık
ılkesını, Batı anlamıyla kabul
etmek ve uv gulamak Kuran'ın
açık ve kesın buyruğu
karşısında olanaksızdır Laık
Hınstıv an olunabıhnırse de.
"laik Müslüman" olunamaz
Yurttaşlanmızın buyuk bır
çoğunluğu. "inançlara bağlı
olmak" anlamıyla
Muslumandır Ancak,
toplumun ortak ozelhgı,
"Dünvada mekan, ahirette
iman" ozdeyışının v urguladığı
gıbı. dunya ışını dunyada ve
ınsanın ozgur ıradesıyle
halletmek kararhhğında
oluşudur
İşte bu kararhhk ve yaşam
bıçımı, Atatürk Turkıyesı'm ve
çağdaşlaşma ulkusunden odun
vermeyen ulkemızınsanını.
dığer İslam ulkelennden ve
ınsanlanndan ayırmaktadır
Tann'yı ve dını polıtık malzeme
yapabılmekde.'iaiklik
ilkesi"nın hoşgorusu
sayesındedır
Laık olmak, dınlen, ınançlan
yadsımakdemek değıldır Laık
olmak, olumlu bıhmın ışığında
ozgurce yurumektır
Av. Hulusi Metin
İstanbul
PENCERE
"Ver Kurtul"a
Rtmi y
> K ' f, • ••
Adam nasıl çağrılır7
?
Adam adamına gore çağrılır
- Şey bır dakıka bakar mısınız?
Yada
- Beyefendı1
- Buyrun
- Bır maruzatım var
Adam çağırmanın yontemlerı içınde en harbısı
- Lan Allahsızi
Kımı çevrede sevgı sozcuklerı değışıktır, kufurleşme
bır tur muhabbet ıçenğı kazanır
- Ulan hergele' Gel buraya bakayım, senı ozlemı-
şım
Evde kımın kımı nasıl çağıracağı küçukten belletılır,
çunku ağaç yaş ıken eğılır
- Altani
- Hııı
- Hııı denmez oğlum ayıptır, bırısı senı çağırdığı za-
man "efendım" dıye yanıtlayacaksın
Gunluk yaşamda kımın kımı nasıl çağıracağı sorunu
kendılığınden çozulur, lokantadakı kuralı herkes bılıyor
- Garson1
Eskıden karı kocaevın içınde bıle bırbırını "öey"yada
"Aıan/m"dıyeçağırdı
- Nızamettın Bey, yoğurtçu geçıyor, adama seslenır
mısın?
Pekı, evlatlık nasıl çağrılır''
- Kız baksana buraya'
llkel seslenme bıçımı
- Hışt hışt.
•
Bruksel dekı NATO toplantısında ABD Cumhurbaşka-
nı Blll Clinton, Turkıye Cumhurıyetı Başbakanı Tansu
Çlller'ı elıyle yanına çağırmış
Kaba adam1
Işaretı nasıl yaptı'' "Gel bana, gel bana" dercesıne
elını mı salladı, yoksa sağ elının ışaret parmağını kıvırıp
"gel buraya' mı dedı7
Medyamızda her turlu ayrıntı
var, bu ayrıntı yok'
Bır kez ınsan bır kadını yanına çağırmaz, kabalıktır,
kadının yanına gıdılır, sonra hıç kımse elle çağrılmaz,
nezaketsızlıktır ınsan adıyla çağrılır
Haydı devletler arası ılışkılerdekı kuralları bıryanabı-
raktık, adam adama, ınsan ınsana, erkek kadına davra-
nışların bır gorgusu yok mu
?
•
Ama bızım medya dıyor kı
- Bıll ıle Tansu o kadar yakınlar kı adam bızımkını
elıyle "gelbana"dıyeçağırabılıyor
Vallamı
1
?
Yoksa Bıll bızımkını elıyle melıyle çağırmadı da Bruk-
sel'e gıden Hısselı Şayıalar Kumpanyası mı uyduru-
yor? Ben kafayı bu ışe taktım, açıyorum, kapıyorum,
çevırıyorum, donduruyorum, ıçıme sındıremıyorum
Pekı, Bıll elıyle ışaret ederek bızım başbakanı çağırın-
ca Tansu Hanım ne yapmış''
Koşakoşagıtmış
Ben uydurmuyorum, medya yazıyor, soyluyor, sonra
el ele mı tutuşmuşlar
1
? Bırı otekının belıne mı sarılmış
1
?
TarıhtekJ "Baltacı ıle Katenna " oykusunun yenı bır uyar-
laması mı sahneye konuyormuş'' Allah sızı ınandırsın,
medya bunları yazarken hop oturup hop kalkıyor, ben
onların yalancısıyım
Sozde bız erkek mıllet" ıdık, nereden nereye geldık''
Yoksa "verkurtul"a\\\m\ olduk^
ORHANBURİAN
DENEMELER
ELEŞTİRİLER
Vedat Gunyol'un yayına hazırladığı bu yapıtta genç yaşta
ölen usta denemecı Bunan'ın yazılanndan onemlı bır
seçkıyı okuyacaksınız.
75.000 TL
Kucukpamokkap
IpeiSokoğıNall
80060 Tobm Ist
Tel 243 ji X 243 20 23 • ^ab 244 5 33
Ode'Tielı gonıieremıyoruz lutfen eden kadar posla pulu gondennız
ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI
İSTANBUL ŞUBESİ'NDEN DUYURU
51 1994 tarıhlı Cumhunyet Gazetesı'nde ılan edılmış
olan 29 Şube Olağan Genel Kurulumuz, gereklı prosedur-
lerın tamamlanması surecı ıçerısınde, EMO Merkez Yone-
tmının anlaşılmaz bır tutumla, uzenne duşen yukümıuluk-
lerı zamanında yerın getırmemesı nedenıyle Şışlı llçe
Seçım Kurulu tarafından ıptal edilmıştır
Yenı Genel Kurulu tarıhımız basın yoluyla duyurulacak-
tr
Elektrık Muhendıslerı Odası adına tiım uyelerımızden
ozur dıler, genel kurulumuza katılımınızı beklerız.
YÖNETİM KURULU
Nefes
• Alevi Kimli^i ve Seçimler
• Noel Raba - A\evlana.
• Tenviz Toplumun Yolu...
• Günümüzde Alevilik
Prof. Çetin Yetkin, Cemal Şener, Reha Çamuroğlu,
Esat Korkmaz, Thomas Michel, Rıza Zelyut...
3. SfiYI GfiZETE BfiYILERINDE
tLAN
T.C.
ÜSKÜDAR 4. SULH HUKUK
H A K İ M L İ Ğ İ ' N D E N
1993 528
Davacı Koray Pazarlama hhalat ve thracat A Ş vekıh tarafın-
dan davalılar Suleymanoğlu Mustafa, Suleymanoğlu Sahh. Suley-
manoğlu îsmaıl aleyhıne mahkememıze açılan ızaleı şüyu davasının
japılan duruşmasında venlen ara karan gereğınce
Davah, Suleymanoğlu Mustafa, Süleymanoğlu Salıh ve Suleyma-
noğlu tsmaıl'e Ömerlı koyü bıla no, ömerlı, Omranıye adresıne çı-
kartılan teblıgatlann bıld teblığ ıade edıldığı bunun uzenne Üsküdar
Emnıyet Amırhğı'ne yanlan yaaya venlen cevapta adı geçenler bulu-
namadığından ılanen tebhğıne karar venlmış olmakla, davalılann
duruşma gunu olan 27 1 1994gunusaat9 45'temahkememızdehazır
bulunmalan veya kendılenm bır vekılle temsıl ettırmelen, aksı takdır-
de duruşmanın gıyaplannda >apılıp, davanın bıtınleceğı teblıgat yen-
ne kaım olmak uzere ılanen teblığ olunur 7 1 1994
Basın 360