Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 26EYLÜL1993PAZAR
8 PAZAR YAZILARI
Darbe
ayakta
alkışlandı
MOSKOVA
HAKAN
AKSAY
Moskova'-
da bir darbe
yapıldı. Ana-
yasa çiğnen-
di. Bunu dar-
beciler bile
kabul ettiler:
"Ama böyle
gerekiyonhT dediler.
Neredeyse bütün dünya darbecüere des-
tek verdi. Kimler yoktu ki destek verenlerin
arasmda: ABD (başta) ve İsveç, Utvanya
ve Kazakistan, Romanya ve Çek Cumhuri-
yeti, Japonya ve Türkiye...
Devletler ne zaman başka devlettere des-
tek verirler? Onlann hakh olduklanna
inandıklan zaman mı? Böyle düsünmek
için herhalde saf olmak gerek.
İnsanlar ne zaman başka insanlara des-
tek verirler? Onlann hakh olduklanna
inandıklan zaman mı? Evet, öyle olmah.
En azından ahlaki ilkeler bunu gerektiri-
yor.
Ama insan bazen başkasını. onun hakh
olup olmadığına bakmaksızın da destekle-
yebılir. Ömegin, emnnde çalışüğı patronu-
nu. seçimlerde kendısıne oy vereceğine
inandığı yandaşını, birlikte yasalan çiğne-
diği suç ortağını vb. ıkircimsiz desteklemesi
olasıdır.
Üstelik, böyle bir destek verirken bazen
en az haksız olan kişi kadar adaletsiz davra-
nabilir insan: vicdansız. ahlaksız ve yasadışı
adımlar atabilir. Bir başka durumda asla
başvurmayacağı yöntemleri kullanabilir.
Bunun adı çifte standarttır. Çifte stan-
dart yaşamı kolaylaşürmaya yarar.
Rusya'da bir darbe yapıldı. Anayasa çiğ-
nendi. Genç demokrası darbe aldı. Çarlar-
dan ve genel sekreterlerden gelen "yasa iyi-
dir, ama benim karanm daha iyktir" anlayışı
pekişti. Ne var ki "demokrasi şampiyoo-
buı", kafalanndaki "ince hesaptar" yüzün-
den anti demokrasıye karşı çıkamadılar.
Pek çoğu susup beklemesini bile becereme-
di. Getecekte bir gün, gökten zembille Rus-
ya'ya inmesi beklenen demokrasi adına,
bugünkü darbe ayakta alkışlandı.
Ağaçlar arasmda kaybolup ormanı göre-
meyenler için belirtelim: Burada sorun,
Yeltsin - Hasbulatov sorunu değildir; İva-
nov veya Petrov olsaydı da bir şey değişme-
yecekti. Sorun, yalnızca darbeden zarar gö-
rcnlerin savunulması sorununa da indirge-
nemez. Onlann ne derece demokrat olduk-
lan da kuşkuludur.
"Uygar dünya"nın asıl çıkarlan, Rusya
gibi dev bir nükleer devletin yalnızca de-
mokratik yöntemlen kullanarak yaşamayı
ögrenmesindedir.
Adam öldürmek suçtur: katil akrabamız
da olsa. Rüşvet almak suçtur; alan bizim
parüden de olsa. Darbe yapmak suçtur; ya-
pan bizim umutlanmızı bağladığımız bir li-
der de olsa. Öldürülen, rüşveti veren ve dar-
beden zarar gören kişileri sevmeyebiliriz.
Bu, suçu suç olmaktan çıkarmaz.
Politikanın kurdu olmak olasıdır; artılan
ve eksileri ıyi hesaplayarak tavır almak be-
cendir, yannki gelışmeyi bugünden görerek
ihtiyatlı davranmak akıHıükUr. Bunlann
hepsi doğru. Ama bir başka gerçek daha
vardır:
Politika, ahlaktan bağımsız olmamalıdır.
Polhika ile ahlak arasmda sımsıkı bir iliş-
ki kurulmadıkça. hem ülke içinde hem de
uluslararası alanda daha nice ikiyûzlü tavı-
rlarla karşılaşacağız bakabm...
m w
Once
ıklar
STOCKHOLM
GÜRHAN
UÇKAN
ÇOCl
Yo-yo neydi,
arumsıyor mu-
sunuz? Ortasına
sicim sanlı
küçük yuvarlak,
tekerlek gibi bir
şey. İpe sarar,
parmağımıza
dolar ve tekerleği yere atardık. Tekerlek
döne döne gider ve sıcimıni geri sara sara
elimize dönerdi. Biz bununla oynadığırnı-
zda, kola vardı, ama McDonald yoktu. Üs-
telik azgın sermaye kancayı çocuklara tak-
mamıştı henüz.
' Şimdiki çocuklann şansı yok! Şöyle bir
onar yıllık aralarla her şey, yeniden getirili-
yor ve yeni bir nesile satıhyor. lsveç'te şu
anda varsa yoksa yo-yo! Iki yanı, Coca
Cola ve sülalesinin içeceklerinin amblemle-
riyle dolu yo-yolar, hemen.her çocuğun
elinde. Çok kısa bir sûre içinde, McDo-
nald'da komple bir mönü ısmarlayanlara
verilerek başlatılan salgın, burnunun ucun-
dan ötesini göremeyen okul müdürlerinin
aymazlığı sonucu okullara yayıldı.
Sermaye, evlerin duvarlannı kaplannı
kıra kıra içeri giriyor. Alın şu ünlü dınozor-
lu fılmi! Jurassic Park, ilginç bir konuyu işli-
yor olabilir, güzel. Ama hamburgercide ne
işi var? Gidin yine aynı Amerikan hambur-
gercisine,_ karşınıza dinozor özel mönüsü
çıkıyor. Uzerinde fılmin amblemi olan bar-
dağı da "armağan ediyorlar". Oyuncakçı
dükkanlan plastik dinozorlarla doldu. Ga-
zete ve dergi standlannda, alelacele oluştu-
rulmuş dinozorlu çizgi romanlar yer alıyor.
Çocuklar kendi gözleriyle gördükleri ka-
danyla yetiniyorlar. Sürüden ayn düşme
korkusu. en büyük sorunlan. Konuyu biraz
daha geniş açıdan görenler. bir avuç dev ku-
ruluşun, günümüzün küçük nesillerini dile-
diğince yönlendirdiğıni rahatlıkla görebili-
yorlar. Sadık ve sessiz birer tüketici olarak
büyûyen, her şeyin süperi, megası peşinde
koşan küçük insanlar ilerde, küçük mutlu-
luklarla yetinen, ensesine vuruldu mu ağzı-
ndan lokması alınan büyüklerin neslini
oluştururlar.
Korkanm, çocuklanmıza sürüden kop-
mayı öğretme uğraşında hızla yenik düşü-
yoruz. Nereden başlanırsa kardır demenin
zamanı geldi de geçiyor...
Londra'dasaııatıııegzozu: TiyatroYaz aylan, ilkbahardan ve sonbahar-
dan o kadar da ayırt edilemez buralarda.
Bahardan yaza, sonbahara çaktırmadan
geçişleryaşanır.
Yapraklar önce yeşerir, sonra bozanr
elbette, ama Akdeniz'e özgü bir yaz
kayıpür. Sadece iklim açısından da değil.
Sosyal yaşantı olarak da. Örneğın, kültür
ve sanat sezonu hiç kesilmez. Yazın yeni
oyunlar sahneye çıkar. yeni filmler viz-
yona girer. Yaz kış dondurma tüketilen
bir yerde, yazın anlamı da kayıp. Meteo-
rolojik bir oyunbozanlık...
Ve sözümona yaz geldi diye. hele tiyatro
sezonu hiç bitmez Londra'da. •K.entin
West End (Batı Ucu) denilen yöresinde
öbeklenen tiyatrolar için yaz aylan, turist-
lerin akını demek.
Temmuz ayında 25 yeni oyun başladı.
Ağustosta 15, eylülde de 14 yeni oyun.
Geçen ay sadece West End'de 40 tiyatro
açık, 4 tıyatro kapalıydı. Seyirciye sunulan
36 eserden 8"i ciddi oyun, 6'sı komedi, 15'ı
müzikal, 2"si gerilim oyunuydu. Aynca 6
klasik eser de sahneye çıkıyordu. Buna bir
de opera ve baleyi eklemek gerek. Ope-
ranın da bir orijinal diliyle sunulanı var.
bir de ingilız dihyle sunulanı. West End
dışında kalan tiyatrolar da var. Aynca de-
neysel sahneler ve bazı publarda da sahne
LONDRA
EDİP EMİL
ÖYMEN
"alınıyor".
Her gece sadece VVest End'de şöyle böy-
le 40 bin kişi tiyatroda. En ciddi ve klasik
operadan. en deneysel sahneye kadar,
Shakespeare'den Güney Afrika'daki
ırkalığı yeren siyasal slogancılığa kadar
her tür ve biçim sahnede. Ve otobüsler do-
lusu ınsanın istif şcklinde yığıldığı ünlü
müzikaller.
Önünde geceden bilet kuyruğuna gjri-
len, gündüzlen sabırla akşam gişe açılsm
diye beklenilen ünlü müzıkaller. Bunca
müşteriyi doyuran bir kaç yüz lokanta,
pub, brasserie de tiyatro sanayiinden na-
sipleniyor.
Tiyatro, Londra için sadece bir turistik
geçim kaynağı değil, bir sanat egzozu.
Tıpkı resim galerileri, müzeler, sanat ku-
rumjan, sinemalar, sinematekler gibi.
Londra'da yere resım çizerek etrafına me-
raklı toplayan ressamlara rastlanmaz aslı-
nda, çünkü burası Fransa ya da İtalya de-
ğildir. ama sahnede her türlü resim, plas-
tik sanatın her türlüsü, en sansürsüz dille,
en sansürsüz biçimle boy gösterir. En po-
püler ticari tiyatrolardan, en ciddi ödenek-
lı tıyatrolara kadar. Birde yazın, yağmur,
soğuk, kar, tıpi, dolu olmazsa açık hava ti-
yatrosu var tabii. Orada geceleri ürpere-
rek Shakespeare seyretmek. Hem oyunun
gücünden hem bazan 10 dereceye kadar
düşen ısıdan...
Resmi ıstatistik: Bu yılın ilk 6 ayında sa-
dece West End'deki tiyatrolara gıden se-
yircı sayısı 5 milyon...
n o r i d a
eyaletinde,
ç Tampa'da buhman hay^anat
bahcesi Busch Gardens'de bircok türden hayvan özel bakıma alınmış durumda. Florida'nın en büyük
hayvanat bahçesine önceki gün yeni bir üye katıldı. Adı Kovboy Chris. Henüz yeni doğmuşbir zürafa
yavrusu. Şimdilik annesinin şişkin göbeğininden sarkan gölgeden başka bir gereksinimi yok gibi.
Siberpunkkültürüesiyor
"Savaş sonrası", "modernizm
sonrası" derken olan oldu ışte,
"insan sonrası" kültür arz-ı en-
dam etti. "Cyberpunk" (siber-
punk) diye adlandınlan bu yeni
kültür edebiyattan sınemaya,
modadan müziğe kadar her
alanda haün sayılır biçimde es-
meye başladı.
Yeni yeni ortaya çıkmakta
olan fenomenleri, yaşandıklan
dönernde tanhsel perspektif
eksikliği nedeniyle sınırlandın-
lıp sınıflandırarak açıklamak
zordur. Siberpunk kültürünün
de ne olup ne olmadığı, sınırla-
nnın nerede başlayıp nerede
bittiğı tam belli değil. Buna kar-
şılık siberpunk kültürüne ait
görünümlere işaret etmek. on-
lan tanımlamak mümkün.
Siberpunk kültürü. belkı ıs-
minden de tahmın edilebileceğı
gibi bilgısayar tutkunu gençler,
özellikle de bilgisayan merkczi
bilgı bankalanna kaçak olarak
girmek için kullanan "hacker"-
lardan kaynaklanıyor. "Info-
matkm vvants to be free" (Bilgı
sınır istemiyor) parolasını şıar
edinen bu gençler, en çetin bil-
gisayar güvenlik kodlannı kira-
rak merkezı bılgisayar sislemle-
rinin en mahrem bölümlerine
gırebilmeleriyle tanınıyorlar.
Hackerlar. aşamayacaklan gü-
venlik kodu. giremeyecekleri
bılgisayar sistemı olmadığını,
isterlerse bilgisayar merkezle-
rinde yapacaklan operasyon-
larla en güçlü bankalan bile if-
lasa sürükİeyebilecekleriru ıd-
dia ediyorlar. Bu çevrelerde do-
laşan efsanevi rivayetlcrden
biri, 14 yaşındaki bir gencin, bir
telekomünikasyon şirketınm
bilgisayar sistemine girip, şirke-
te bağlı bir uydunun uzaydaki
yörüngesini -pek de farkmda
KOPENHAG
FERRUH
YILMAZ
olmadan- değiştirmesi.
Sıberpunkçulara göre bılgı-
sayarlann gelişmesi ve güçleri-
nin artması, bilginin merkezi-
leşmesinden çok. kendi gerilla
usulleri sayesinde bilginin
adem-i merkezıleşmesine, her-
kese mal olabilecek konuma
gelmesine yol açıyor. Çünkü ar-
tık bilgi çelık kapılar ardındakı
dosyalarda saklı kalmıyor, ge-
nlla usullerini öğrenen herkesın
ve dolayısıyla kamunun malı
oluyor. Kişısel bılgisayarlann
gücünün artması, bu bilgisa-
yarlann operasyon kabiliyetle-
rini de arttırdığından. birazak
güçlü bir bilgisiyara sahip her-
kes, örneğin Amerikan savun-
ma sırlanna bile ulaşabiliyor.
Siberpunk kavramı. ilk ola-
rak Amerikan medyası tarafin-
dan kullanılmasına rağmen
Amerikalı bilım-kurgu yazan
VVilliam Gibson bu kültürün
babası kabul edilıyor. Kendisi-
ni kesinlikle siberpunkçu ola-
rak görmeyen, hatta daha iki yıl
öncesine kadar romanlannı bil-
gisayarda değil daktıloda yazan
Gibson, romanlannda ınsanla-
nn makineye dönüştüğü bir ge-
leceği anlatıyor
"Bilgi suıır istemiyor" diyen
siberpunkçulann sloganlann-
dan biri de "Change your body"
yani "vücudunu dönüştür." Si-
berpunkçulann en büyük rüya-
sı. vücutlanna ve özellikle de
beyinlerine küçük chipsler yer-
leştirebilmek. Yolda otomobili
Felipe de dört dörtlüklider değil, ama...
Güzel olan her şey gibi tatil de
bitti. Yeniden Madrid. Nerede
kalmıştık? Yeniden bir koşturma-
ca. Günü yakalamaya çahşmak.
Zamanın peşinde koşmak, za-
manın önünde koşmak. Geleceği
görebilmek ve o yönde koşmak.
Yoksa ah vah etmek boşuna sonra.
Doğru koşmak.
Madrid'deyim. Ama tatilin tadı
bitmedi henüz. Gönlüm Türkiye'-
de kaldı. Yavaş yavaş Türkiye
gündeminden tspanya gündemine
geçecek düşünceler. Gerçi konular
hemen hemen aynı.
lnsanoğlu aynı dertlerin, sorun-
lann icine sıkışmış kalmış. Pa-
halılık, işsizlik, yolsuzluk ve tüm
bunlara çözüm vaat eden politi-
kaalar.
Türkiye'de SHP'nın kurultaymı
izleme ayncahğım oldu. SHP dört
maşı mamur bir lider anyor. De-
mek ki bir liderin dört başı olur-
muş. Bu başlar nelerdir bilmiyo-
rum, ama dört başının dördü de
mamur bir lider olamaz. O zaman
o başka bir şe olur.
İspanya'da 20 yıldır Sosyalist
Parti'nin lideri olan Başbakan FeK-
pe Gonzalez'in dört başı da mamur
mu? Elbette ki hayır. Ama şu ger-
çek ki Felpe'nin İHrkştirici' başı ma-
mur. Bır lider için öncelikle önemlı
olan da bu. Sosyalist partınin içinde
yenilikçiler var. ilencıler var, sol sos-
yaüstler var, komünıst partisinden
gelenler var liberaller bile var. Ama
tüm bu gruplan bir arada topkyabi-
len, tüm bu gruplann üstünde bır
ALİ
KIŞLAK
Felipe var. Yani şu sıkça sözünü etti-
ğirruz çokseslilik. gerçekten olası. Bi-
raz hoşgörü ile bu çok renkliliğı
yakalarruş İspanyollar. Bizim neyi-
miz eksik Allah aşkına?
SHP'nın lidennin kaç başı mamur
bdmiyorum: ama belki de adaylann
'en çok başı mamur' olanı idi.
Adaylann "birleştirici" başından
daha çok "ideolojik'* başına önem
verildi gibıme geliyor. "Ben partiyi
daha soia çekeceğim" iddiasındaydı
hderler. Parti ciklet mi ki, bir lider
tutsun. sola ya da sağa çeksin partı-
yi? Örgüt nerede. üyeler nerede?
Üyeler yoksa çocuklann cikletle
oynadığı gibi oynar elbette partiyle
lider. Partiyi sola ya da sağa çeken
lider değil, örgüt olmalı. Partınin
programı olmalı. Partınin içindeki
gruplardan hangısı toplumun ge-
reksinimleri doğrultusunda ve de
yine toplumun desteğiyle çözümler
üretirse parti de o yöne çekilir.
SHP, liderini seçti artık. Kaç başı
mamur, zaman gösterecek İspan-
ya'da sosyalistlerin mart ayında
kurultaylan var. Felipe Gonzalez,
halkın anlayabileceği bır dilde. so-
runlar ve önerilen çözümler çer-
çevesinde partınin yeniden tanı-
mlanması için bir komite kuruyor.
İspanya'da da Yenilikçiler var. İle-
riciler var, sol sosyalistler var. sol
sosyalistler ve ılericiler. adı üstünde
partinin sol ucundaki gruplar. Ye-
nilikçiler ise daha "ılımir ya da libe-
ral'.
Yenilikçiler. 'değişim', "dönü-
şüm' ıstiyorlar. Türkiye'de sol. sol-
layarak bir değişim dönüşüm ister-
ken. İspanya'da Yenilikçiler sağ-
layarak soldan sağa bir değişim dö-
nüşüm istiyorlar. Felipe Gonzalez
de ağırhğıru açıkça Yenilikçilerden
yana koymuş. Dünya nereye doğru
gidiyor? Bu gıdişle bır yerlere çar-
pacak diye çok korkuyorum. Tann
sonumuzu hayra çıkarsm. Tann. lı-
derlenmizin başlannı mamur eyle-
sin!
bozulan posthuman insan, ka-
fasındaki özel sürücüye, oto-
mobille ilgili her türlü bilginin
yüklü olduğu bir chips takıyor
ve anında dünyanın en iyi oto
tamircisine dönüşüyor.
Bu aslında çok uzak bir düş
değil. Tıp bilimi şimdiden kalbe
pacemaker. kulağa ışitmeyi
güçlendiria aletler takabiliyor.
Şu sıralarda denenmekte olan
bir sistem, körlerin gözüne takı-
lacak iki küçük kamcradan ge-
lecek görüntülen elektronik bir
şekilde beyine ulaştırmayı ve
böylece görmeyi saglamayı he-
defliyor.
Bu bağlamda yeni bilgisayar
oyunu Virtual Reality'nin im-
kanlanndan da sözetmek gere-
kiyor. Virtual Realıty, göze
takılan iki küçük monitör ve
özel bir eldivenden oluşan bir
oyun. Eldivendeki fıberoptik
kablolar, elin hareketlenni mo-
nitörlerde oluşan üç boyutlu
görüntüye yansıtıyor. Böylelik-
le kişi önündeki kurmaca dün-
yaya giriyor ve örneğın oyun-
daki kurmaca fıgürle neredeyse
fızıksel ilişkiye girebıliyor. Belki
görünür gelecekte olmasa bile
yaratılacak bu başka boyutta
iki -veya daha fazla- kişinin se-
vişmesi bile mümkün olacak. O
zaman beyin, vücudun sını-
rlanndan çıkıp "özgürteşecek".
vücut ruhun sığındığı bir tapı-
nağa dönüşecek.
Bu oyunun ilk adımlan şim-
diden atıldı bile. Paris, New
York gibi metropollerde kuru-
lan "elektronik cafe'ierde, du-
varlara yerleştınlen dev ekran-
lar sayesinde dünyanın değişik
metropollenndeki bu tür cafe-
lerle görüntülü ilişkiye geçerek
bilgi değış tokuşu yapmak,
oyun oynamak şimdiden müm-
kün.
Siberpunk bır dünya tasav-
vur edildiğı şekliyle şimdilik bir
rüya. ancak bugün vanlan tek-
nik düzeyde bile imkansız ol-
mayan bır rüya. Siberpunkçu-
lar bu rüyayı şimdilik müzik,
edebıyat, fılm gibi alanlarda dı-
şavurarak yaşıyorlar. Örneğin
Kopenhag Film Festivali sıra-
sında gösterilen ve vücudunu
düşgücüyle tanka dönüştürüp
Tokyo'nun altını üstüne getiren
bir "posthuman" kahramanın
anlatıldığı "Body Hanuner 2"
fılminın bıletleri "daha satışa su-
nulmadan bitti. Technopop'a
benzeyen siberpunk müzik
gruplannın video klipleri tele-
vizyon kanallanndaki yerlerini
aldılar.
Evet, bilgi stnırlandınlmak
istemiyor. Bilginin sınırsızlığı,
ruhun sınırsızlığıyla bırleşınce
ortaya siberpunk gelecek çıkı-
yor. Kimbilir bu gelecek belki
sandığımız kadar uzak değildir.
Mogadişu'da Farah Aidid yanlısı bir gösterici ABD'ye tepkisini bu ülkenin bayrağını parçalayarak gösterdi.
Somali'deBMhelikopteri düşürüldü
D^ Haberler Servisi - Somali'nin baş-
kenti Mogadişu'da bir ABD Blackhawk
helikopteri, Somali Ulusal İttifak lideri
Gencral Muhammed Farah Aidid yanlıla-
nnca fırlatıldığı ılen sürülen güdümlü bir
füzeyle düşüriildü. Helikopterde bulunan
üç ABD askeri ölürken iki asker de yara-
landı.
4 mayıstan bu yana Somalili gerillalar
ile BM birlikleri arasında çıkan çatışmada
ilk defa bir helikopterin düşürüldüğü kay-
dedildi.
Görgü tanıklan, silahlı Somab'lilerin
düşen helikopterde yanan ABD'li bir as-
kenncesedini Mogadışudaki biralışveriş
merkezinde dolaştırdıklannı söylediler.
BM Askeri Sözcüsü Binbaşı David
Stockwell. BM'nin Mogadişu ümanında
devriye görevı yapmakta olan helikopte-
rin pilotunun. ısabet aldıktan sonra heb-
kopteri caddeye ındırmeyi başardığını
söyledi.
Helikopterin iniş yapttktan sonra alev
aldığı ve tamamen yandığı belirtildi.
Helikopterin düşürülmesinden sonra
bölgeye gönderilen ABD, Pakistan ve
Malezya askerleri ile silahlı Somalili kişiler
arasında çıkan çatışmada üç ABD ve üç
Pakistan askerinin yaralandığı bildırildı.
Görgü laruklannın bildırdığine göre
BM helıkopterlerinin de yer aldığı çatış-
mada 3'ü küçük kız çocuğu olmak üzere 5
Somalili öldü. 56 kişi de yaralandı.
ABD helikoptennin düşürülmesinden
sonra BM birliklerinin hava harekatı baş-
latmasından endişe duyan Somalilerin
bölgeyi terk ettikleri bildirildi.
ABD Dışişleri Bakanlığı. Somali'ye gi-
decek vatandaşlanna bu ülkeye yapacak-
lan seyahati ertemeleri uyansında bulun-
du.
Somali'deki ABDdtplomatik temsilcılı-
ği de Mogadışu'dakı bütün ABD vatan-
daşlannın derhal ülkeden aynlmalannı
önerdi.
GÜRCtSTAN
Camsahurdia
9
dan
hükümete destek• Devrik devlet başkanı yandaşlanndan Suhumi'yi savunmalarmı
istedi. Şevardnadze, yoğun sokak çatışmalannın yaşandığı
Suhumi'yi dün bir helikopterle terk etti.
Dtş Haberler Servisi - Gürcistan'ın dev-
rik devlet başkanı Zviad Gamsahurdia.
devrilmesinden 20 ay sonra ülkesine geri
dönerek. Gürcü halkını Suhumi'yi sa-
vunmaya çağırdı Gürcistan Devlet Baş-
kanı Eduard Şevardnadze, yoğun sokak
çatışmalannın yaşandığı Abhazya'nın
başkenti Suhumi'yi terk etti.
Gamsahurdia'nın basın sözcüsünün
bildirdiğıne göre önceki akşam ülkenin
batısındakı Zugdıdi kentine giden Gam-
sahurdia taraftarlanna seslenerek "Şe-
vardnadze'nin kana susamış cuntası istifa
etmelidir" dedı.
Gamsahurdia, bınlerce taraftanna ses-
lendiği konuşmasında aynca "Gürcü hal-
kı Abhazya'nın aynlmasına izin vermeme-
lidir" uyansında bulundu.
Gamsahurdia'nın ülkeye döndüğünü
uzun bir süre reddeden Gürcistan hükü-
met yetkililerinin devrik devlet başkanına
karşı nasıl bir tutum izleyecekleri konu-
sunda kararsız olduklan belirtiliyor.
Tifhs'teki bazı gözlemciler, Gamsahur-
dia'nın. Şevardnadze'nin çok ağır bir
baskı altmda olduğu bir sırada Gürcis-
tan'a dönmekle kazançlı çıkmayı amaçla-
dığını ileri sürüyorlar.
Yaklaşık bir haftadır Suhumi'deki ça-
tışmalan yöneten Şevardnadze'nin bir
helikopter ile Karadeniz kıyısındaki kenti
terkettiği bildirildi. Ancak Gürcistan
Devlet Başkanı'nın kentten neden aynl-
dığı v'e nereye gittiği konusunda bir bilgi
verilmedi.
İnterfax, Gürcistan'dan aynlmak için
savaşan Abhazya'nın başkenti Suhumi'-
deki ana yol ile demiryolu merkezinin
Abhaz birüklerinin denetiminde olduğu-
nu belirtti.
Çaüşmalann Oçamçira çevresine doğ-
ru hızla yayıldığıru büdiren Interfax,
Gürcü birliklerinin Abhaz kuşatması al-
tındaki Suhumi'ye ulaşmak amaayla
koridor açmaya çahşüklannı haber verdi.
Bu arada Suhumi'deki Abhaz kuşat-
masını yarmaya çalışan Gürcü birlikleri-
nin ağır kayıplar verdiği bildirildi. 16
eylülde meydan gelen çatışmada 246
Gürcü askeri ölürken geçen hafta içinde
düşürülen iki yolcu uçağında bulunan
126 sivil ölmüş ve bir haftadır süren çatış-
malarda içinde shillerin de bulunduğu
2500 kişi yaralanmıştı.
SuhumiMen tahliye başladı
Rusya'nın arabuluculuğuyla Gürcis-
tan ve Abhazya yönetimi temsilcileri ara-
sında önceki gün vanlan anlaşmaya
uygun olarak Karadeniz donanmasına
an beş savaş gemisinın Suhumi'yi terk et-
mek isteyen sivillerin tahliye işlemine baş-
landı.