25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 2 29TEMMUZ1993 PERŞEMBE Türkiye'nin ilk balon fuan bugün Conrad Istanbul'da açılıyor Balon pakeüeme servisihizmetinizde Balloonshow 93 kapsamında balonun dekorasyonda kullanımı tanıtılacak. Ekim ayında "Balonla Dekorasyon Eğitim Seminerleri" düzenlenecek. DtLEK GtRGİN CAN Balon, herkesın hayatının belli bir dönemınde önemli olmuştur mutlaka. hiç değilse çocukken. Pat- layacak diye biraz da ürkerek kaç balon şişinvermışızdır kımbüır. Uçan bir balonun odarruzın tavanı- na ap zıp vuruşunu izlemışizdir. Ba- zen de kaçıp gökyüzüne uzanıveren bir balonun arkasından gözyaşı dökmüşüzdür Ama balonlar yalnız çocuklann degil. yetişkinlerin de yü- züne mutlu bir tebessüm yerleştire- bilme ayncahğına sahiptır İşte bu sevgili balonlar, şimdılerde bir de- korasyon aracı olarak da kullanıh- yor. Tabıi bu noktada. balonlann zaten uzun süredir düğünlerde, yılbaşı eğlencelennde salon süsle- mek için kullanıldığı gelebilir akla. Ancak aruk balonlar, bunu kendine iş edinenler. son derece özel dizay- nlar haarlayanlar. balonlann sihirli dünyasını herkes için aralayanlar tarafından-geniş kullanım olanak- lanyla sunuluyor. Celebration Organizasyon Rek- lam ve Pazarlama Şirketi, bir yıla yakın süredir akla gelebilecek her alanda, doğumgünlerinde, evlilik yı- ldönümlerinde, düğünlerde, temel atma törenlennde. açılışlarda, mağazalarda balon dızaynlan ger- çekleştiriyor. Aynca çiçekten şam- panyaya, çikolatadan gömleğe tüm hediyeler için "balon paketleme ser- visi" hizmeü sunuyor. Bu şirketin ıkı ortağı Arzum Kılıç ve Özden Nar, yurtdışındayken tanık olduk- lan balon kullanımını Türkiye'de de yaymak istemişler. Ikı yıldır Anka- ra'da faahyet gösteren ve bir anlam- da kardeş kuruluşlan olan Erkan Nar'ın Crovvn Balloons şirketi aracıhğıyla sağladıklan balonlan. çeşıtli kuruluşlann tanıtımında. sürpriz hazırlamaktan hoşlanan- lann törenlerinde kullanmaya baş- lamışlar. Türkiye'de balonun deko- rasyon alanında kullanımı, do- layısıyla balon çeşidi pek olmadığı- ndan yurtdışından balon getirtmeyı tercih etmişler. Arzum Kıhç ve Özden Nar, yaptıklan işi "balonizm", kendileri- ni de "balonist" olarak tanımhyor- lar. Ve balonlann canlı varhklar ol- duğunu düşünüyorlar. "Onlar da bizim gjbi hava koşullanndan etki- lenir. Soğukta üşür ve büzülür. Sı- cakta genleşirler" diyorlar. Çeşitli desenlere sahip balonlann yanısıra yürüyen balonlan da sık sık kullanı- yorlar. Bunlar. hava akımıyla hare- ket edıyor ve peşinızden geüveriyor- lar. Kısa boylulann hareket kapasi- tesi daha fazla. Dekorasyonda kul- lanılan balonlann ıçlerinin görün- memesi gerekiyor. Ama bunun yanısıra tamamen şeffaf balonlar da kullanılabiliyor. Aynca, boyun kısımlannın ince ve uzun olması ge- rekiyor. Önceki düzenlemeler Herhangi bir tören ıçın Celebra- tion'a başvuranlara önce kataloglar ve daha önce yapılan düzenlemele- rin fotoğraflan gösteriliyor. Kulla- nılacak balonlar da kaialoglardaki yüzlerce çeşit arasından seçıliyor. Sonra. isıekler ve öneriler ışığında yapılacak dizayn belirleniyor. Kılıç ve Nar için bu noktadan sonra en önemli olan, hazırlıklar tamamlan- dığmda davetlilerin yüzünde beliren mutluluk ifadesi. Kararlaştınlan di- zaynın yanına bir sürpriz eklemek- den de çok zevk alıyorlar. Amaçlan- nı "çocukluk arulanmızdan uçup gelen balonlarla yaratıcıkğm sınır- sızlığını birleştırerek güzeÛıkler ya- ratmak" olarak Özetliyorlar. Balonlan şişirmekte kullandıklan gazın tehlıkesiz olduğunu da özel- likle vurguluyorlar. Helyum gazının yanıcı ve patlayıa hiçbir kımyevi özelliği olrnadığını, bu nedenle de tanzimlerinin yüzde yüz emniyetli olduğunu belirtiyorlar. Bu arada balonizmi yaymak ve balonist yeüştirmek üzere ekim ayı- nda "Balonla Dekorasyon Eğitim Seminerleri" düzenlemeyi karar- laştırmışlar. "Birçok insan balonla dekorasyon denemeleri yapıyor. Ama bunlar, balonlan iplerle birbi- nne bağlamaktan öteye gidemiyor. Oysa egitimini alsalar çok daha gü- zeî dizaynlar ortaya çıkacak" diyor- lar. Celebration Organizasyon'un Crown Balloons, Conrad İstanbul ve Birleşık Oksijen Sanayi'nin işbir- liğıyle düzenlediği, Türkiye'nin ilk balon fuan da 29 Temmuz-2 Ağus- tos tarihleri arasında Conrad İstan- bul'da gerçekleştinlecek. 'Balloons- how 93" kapsamında çeşıtli gösteri- ler yapılacak ve balonun dekoras- yonda kullanımı tanıulacak. Tehli- kesiz balon gazının rutelikleri de gösterilecek. Balonistler için bu fuar, bambaşka bir iletişim araa olan balonizmin merhabası. Kahve kalbin düşmanımı? MI-I)K:ALTRIBI'M: Gündebeşfincandanfazla kahve içenlenn kalp hastalıklanna yakalanma nski, hiç ıçmeyenlenn vans kadar. Iskoçya'da yapılanaraşurmanın vardığı sonucun daha önce elde edilen bulgularla çelişmesı, deneklenn %8O-90"ınınkahve içenlerden olusmasından kaynaklanıyor olabüir. Kahvenin olumsuzetkifcrini ortaya koyandaha öncekiaraştırmalann çogu, kahveyi kaynatarak içen iskandinav ülkelerine odakJanıyordu. Ortayaş grubundan 10.000 kadar denek üzerinde yapılan son araşürma sonucunda, günde beş fhcandan çok kahveıçenlerarasında kalp hastalığına yakalanma oranı % 19 ıken, hiç içmeyenlerde bu orarun %27 olduğu görüldü. Bu aradacayın da kalbi koruyucubir etkısi olduğu sanümıyor. Boston Cniversitesi'nde kahveve kalphastalıklan ilişkısi üzerinde uzmanlaşmış Dr.Samuel Shapiro'ya göre ise, Iskoçya'daki bu araşürma çok sağhksızsürdürülmüş. Rastgele toplanan kalp hastahkh denekkre ne kadar kahve içtikleri sorulmuş. Deneklerde neyin nezaman olduğu belirlenmemiş; kahvemi önceiçilmiş. yoksa kalp hastalığı daha önceden mi varmışbilınmiyor. Belkı dedeneklerin birbölümü. kalp hastalığı olduğundnkahveveçay ahşkanlıgından vazgeçmış. Bu nedenle araşürma sırasında kahve içmeyen ancak kalbinden rahatsız olan deneklerden eldeedilen sonuçlar güvenilir sayılmıyor. İskoçya'daki araştırmayısürdüren uzmanlardan bıri de sonuçlann sağhklı olmadığı görüşüne kaûhyor. Bu nedenlekahvenin kalp hastalıklanna karşı koruyucu etkisinden sözetmek yardış olur. Gümüş takılar turistik oldu tZMİR (AA) - Gümüş takılara yabancı turistlerin büyük ilgi gösterdıği bildırildi. "Karat" altın, gümüş vedeğerli taşlar ithalat ve ıhracatçısı Necmi Çahşkan. iç piyasada fazlaca talebi bulunmayan gümüş takılara son yülarda yabancı turistlerin büyük ilgi gösterdiğini söyledi. Ülkemizi ziyaret eden turistlerin, özellikle eski modellerden esinlenerek imaledilmiş yeni gümüş takılan aradıklannı kaydeden Çahşkan, "Ancak turistler ülkemızden ayrdıp buranın mistik havasından kurtulunca, eski modeller gözönünde bulundurularak hazırlanmış takılar kendileri için çekiciliğinı yitıriyor. Sürekli kullanabilecekleri modern çizgüer taşıyan takılar isüyorlar" dedi. Çahşkan, Türk insanının yatınm amaçh olarak altını seçtiğini, gümüşü ıse daha çok 'taİa' olarak aldığını anlatarak şunlan söyledi: "Son yıllarda gümüş takılar turizme endeksli halegeldi. Çünkü pazarladığımız gümüş takılann yüzde 90'ını turistlere saüyoruz. Ancak, ülkemizde kaliteli ve modern çizgılerle dizayn edilmiş ürünler ortaya çıkarabilecek düzeyde bir işçilik olduğu söylenemez. Kuyumculuk, bizde hala usta-çırak ilişkisiyle yürüyor. Örneğin gümüş.takı işlemeciliğinde İtalya ve Tayland önde gelen ülkeler arasında. Türkiye'dekı imalat ve organizasyon da bir ölçüde Tayland'a benzemekle birlikte, üretim kapasıtemiz bu ülkenin çok gerisinde. Ancak bu konuda sahip olduğumuz potansiyelin akıllıca değerlendınhnesi, kalite ve dizayna önem vehlmesı halinde, Tayland'a ait olan Avrupa pazannı ele geçirebilınz." Çağdaş şehircilik örneğini yansıtan ızgara planı ile ormanın içine kurulmuş tipik bir Orta Asya kenti Alma Ata kaldınmlanna yansıyan hüzünle cinsellik BURÇAKEVREN Kimi kentler vardır ki, sizi daha karşıdan selamlar, hemencecik kollannı açarak tüm sevimliliğini ve içtenliğinı dışa vunır. Ama kimi kentler vardır ki daha ilk bakışta onun- la ilişki kuramayacağıruzı. zorunlu bir bır- likteliğe girişeceğinızi duyumsayıverirsiniz. Kazakistan'ın başkenti Alma Ata ya da yeni adıyla Almaü, ıkincı türden kentler arasında. Sevimsız değil ama sarmıyor, ku- caklamıyor sizi. Caddelerinde şamatacı bir turist güruhunun ardından yürürken betim- lenmesi o denli zor bir duyguya kapılıveri- yorsunuz. Yabana kenüerdekı yalruzhğını- za tedırginlık, onun da ötesınde insan bakı- şlanndan yansıyan soğukluk yapışıverip kahyor. Alma Ata, Türklerin anayurdu, İpek yo- lunun kavşağı, Orta Asya'nın en görkemli kenti, işte bu tür duygularla karşıhyor sizi. Dış görünüşlen oldukça albenili ve de gör- kemli bınalan ile caddelere vansıyan yok- sulluk arasındaki çelişkiyi bir yana bırakı- rsaruz, Hipodamos; ızgara planh şehircıliğin belki de en iyi şekilde uygulandığı bir kentle karşılaşıyorsunuz. Yeşillık her yere egemen Sanki önce kent kurulup, sonra ağaçlandın- lmamış da, sonradan ormanın içine yerleştı- rilmış gibı. Ağaçlar, ağaçlar.ağaçlar... Altı katlı Alma Ata Oteli'nin penceresinden bıle tek bir ev görünmüyor. Görünen yalnızca ağaçlar. Tüm evler ağaçlann ardma gizlen- miş. Otobüs ya da oldukça köhnemiş tram- vaylardan ınen insanlar, sankı bir yerlere ye- tişirmişçesine koşar adımlarla yürüyerek, bır anda ağaçlann arasına giriverip kaybo- luyorlar. Âa.azak mutfağı oldukça zengin. Bir kuş sütü eksik. Ama onun yerine at sütünden yapılmış, ekşi ayran tadında ve görünümünde kımız var. Oldukça geniş bir düzlüğe kurulan Alma Ata'da yüzlerce cadde olmasına karşılık, so- kağa benzer bir şey yok. Yok olan bir başka şey de. çarşı-pazar. Bir süre sonra bu insan- lann ne yiyıp ne içtiğjnı, gereksinmelerini nerelerden karşıladığını merak ediyorsu- nuz. Ama ağaçlann arasına gizlenmiş evle- rin alt katlanna bakınca, bakkal ile market kanşırru bir şeylen görür gibı oluyorsunuz. İçleri ıse keümenin tam anlamıyla tam takır. Kuyruğun olduğu reyonda ıse et ile sütün satıldığıru hemencecik tahmin ediveriyorsu- nuz. Alma Ata'da mağaza-market yok ama, magazin dedıklen bizim büfelerin ol- dukça yoksulu kulübeler var. Başlıca mal- lan ise birkaç ABD sigarası ile ucuz içkıler. Görkemle yoksulluğun en belirginleştiği yerler ise oteUer. Dıştan oldukça albenili ba- rok üslubu ile bezenmiş otellerin içi içler aası. Abartmayalım ama neredeyse bizim tarihe kanşan Sirkeci otelleri gibi. Gerçi odalann içinde buzdolabı var ama, eskî mo- del. Çalışmaya başlayınca, neredeyse ya- tağınız bile sarsıhyor. Uyumanız ise ola- naksız gibi bir şey. Tabiı uyuyamamanıza yauuzca buzdolabının sesi neden olmuyor. Gecenin bir saatınde telefonunuzdan garip bir ses, kadın isteyip ıstemedığinizi soruveri- yor. Hatta daha da ılen gıderek, yine gece- nin bir vaktinde kapınızçalınıvenyor. Hava karardıktan sonra, ortahğa çıkıveren kadm tacirleriyle, kaldınm yosmalannın pazarh- klanna hedef oluvenyorsunuz. Alma Ata'nın geceleri her ne kadar kaldınm pazarhklanna sahne oluyorsa, gündüzleri de o kadar yeni iş sahalan açmak için dünyanın dört bir tarafından özgür ama bakir, görkemli ama yoksul kentte, kısa vadede bol kar elde etmek isteyen James Bond çantalı iş adamlanna rastbyorsunuz. Alma Ata'nın en görkemli vapılarmdan biri de Dostluk Oteli. Bizim Pera Palas'ın biraz yıpraımış benzeri. Dışı görenleri, içi ise kalaıdan yakıyor. (Fotoğraf Burçak Evren) Mahalli giysileri içinde Alma Atalı müzisyenler. TC Ziraat Bankası \ önetim Kunılu Başkanı Şerif Coşkun Ulusoy, folklorcularla birlikte. Herkes bir işin peşinde. Bu arada, Türk iş- dan nefıs yemekler yapıyorlar. Tatmamak adamlanndan çok. iş bitiria Türk üplerinı de görmekte gecikmiyorsunuz. Hepsi gele- ceğini Alma Ata'ya bağlamış gibi. Kazak- lann övünç kaynaklanndan biri de mutfak- lan. Gerçekten de şofralannda bir kuş sütü eksik. Ama at sütü başköşede. Ekşi ayran tadında ve görünümündeki kımızın alkol değeri oldukça düşük olduğundan mideniz- den başka bir zaran yok gibi. Hemen tüm yemeklerinde at eti var. Atm her bir yanın- elde değil. Ama ikinci lokmadan sonra bi- zim sur dışında kaçak kesilen bakımsız atlar anımsandığında iştah açıcı değil. Kazaklann Türklere oldukça sevimli bir yaklaşımı var. Türkiye deyince. hemencecik kardeşlik ile karşuık veriyorlar. Bu sıcaklı- kta devletimizin bursuyla Türkiye'de eğitim gören öğrencilerin de büyük payı var. Bağımsızüıktan sonra hissedilir bır sarsıntı- ya giren Alma Ata'nın en büyük sorunu ise devlet denü güçlü olan mafya. Poliste kuru- lan özel bır birlik bile onunla başedemiyor- muş. Başetmesini isteyenler kadar, etme- mesini tercih edenler de var. Nedeni ise poli- sin mafyanın yerini alarak, soygunu ve ha- raa. bu kez yasal olarak yapmaya yelten- mesi. Tanışma olanağını bulduğumuz gen- çelerin bü>aik bir kısmı Ruslardan nefret ediyor. Onlardan ne kaldıysa değiştinnek istiyor. Şimdiki değişim ise yalnızca isimler- de kalmış. Köklü bir değişim için ne güçleri ne de örgütleri var. İlerde belki diyorlar... Cehennem azabı yaşadığunız gıriş-çıkı- şlardan sonra kendimizi uçağa attığımizda Alma Ata'dan yalnızca birkaç görüntü ge- çiyor gözlerimizin önünden. Arabesk-Gro- tesk görünümlü Kore Restoran'da şarkı söyleyen kızın sesiyle bütünleşen fıziği ile, Tau Turgen pikniğinde otantik bir çalgıyı çalan yaşlı kadının unutubnaz yüzü. Belki de Alma Ata biraz cinsellik, birâz da hüzün demekti. Batı yakasının 175 bin tirajlı, tuhaf dergisi: Wired Haber Merkezi - 1960-70"lı yıllar- da Rolling-Stones'un >aptığının ay- nısmı 199O'lı yıllarda yapmak 'cy- berculture'e düştü. Amerikan dergi piyasasının son yıllardakı en başanlı dergisı olan 'Wıred', San-Francis- co'da iki ayda bir yayımlanıyor. Dergı. bılgı bankası, elektronık bıl- dirişim, yüksek tarumlı televızyon, telefbn ve bilgisayar gibı yuksek tek- nolojı ürünü araçlardan yararlana- rak yayın yaşamını sürdüriiyor. Derginin ilk iki baskısında şu ko- nular yer alıyor; bilgi abşverişini dü- zenleyen yasalann olmadığı bir ül- kede dijital bilgi ahşverişini kapsa- yan verilerin şifrelenmesıyle ilgile- nen uzmanlarla Amenkan yönetimı arasındaki kavga, devlet otoritesine karşı gelmek arilamına da gelen pa- rabolik antenlerinin geniş pazanyla ilgiü Hindistan'da yapılan bir rö- portaj, özel haberleşmeyi bozup bal- talayan hücresel telefon 'hackers"- lan, 'potansıyel düşmam" ılen süre- rek asker beslemeyi sürdüren Penta- gon... Wired, bilgisayardan daha iyi yararlanmak için şakalar ile bir mantık hiciv türü olan cansıkıcı ma- kaleler yayımhyor. Bolgrafik Derginin sayfalan, ashnda iki dö- nem arasında kararsız kalan bu kül- türü yansıtmaktadır. Bol miktarda grafik kullanan derginin mizanpajı da sofıstikedır. Wired, bütçesinin önemli kısmını çılgın grafiklere harcıyor. ve yazarlanna, yaratıcı- lanna. üriinlerine güveniyor. Dergı. tam anlamıyla kablolu hale gelmiş. Zira, çalışanlar, zamanlannın büyük kısmında okuyuculardan gelen elektronik mesajlara yarut veriyorlar. Wired projesi 1991'in ocaİc ayında ortaya çıklı. O tanhte 41 yaşında olan Louis Rossetto. Amsterdam'da kurduğu Electric World'ü kapatmıştı. o kış. arkadaşı Jane Metcalfe ile birhkte Amenka'- da yeni bır dergi üzerinde düşünme- ye başlarlar. Ülke, o yıl Körfez sava- şıyla meşguldür ve reklam piyasası da durgundur. Büyük basın grupla- n, sivri bir yayın orgaru çıkarmayı düşünen iki kafadan acemi bulur- lar. Bunun üzerine Rossetto taktik değjştinneye karar venr. 6 hafta için. küçük bir ekiple. VVired'in ilk prototıpini ortaya çıkanr Rossetto, prototıpini. medyaya tahsis edilen bır salonda göriicüye çıkanr. Wired ile ilgilenen ilk kişi, Massachusetts Institute of Tecnology'de Medya la- boratuvanndan sonımlu Nicholas Negroponte olur ve ilk sorusunu so- rar: "Kaç paraya ihtiyacınız var?" Bunun üzenne, Rossetto, farklı se- naryolar içinde 3 yıllık bir yatınm planı çıkanr. Piyasaya çıkışından 4 ay sonra, sonuç tahminlerin ötesındeydı. ABD için yüksek fiyatına rağmen, genç bir kitleye seslenmesini büdi ve tirajı 175 bıne oturdu. Wired sözcü- ğü, 'garip-tuhaf anlamına gelen Weird sözcüğünden türetilmiş.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle