Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyef7 0 . B S A Y I 2 4 7 8 7 S A N A T K U L T U R M A G A Z I N T E L E V İ Z Y O N 29TEMMUZ1993PERŞEMBE
ÇaLışmalan yapılan banka ile organ bekleyen ümitsiz hastalarm kurtulma üıtimali yükseltilecek
Dondurtdmuşorganbankas
ATLANTA (AA) - Farzedelim ki
doktalar bir hastanın tüm kanını
cn soı damlaağına kadar abyor,
boşalan damarlara "antifnz" dol-
durulıyor ve bir hayat kurtarmak
için vıcut ısısı kalp durana kadar
dûşürüüyor...
Ya ca dondurulmuş çeşitli organ-
lann sıklandığ bir banka, böbrek,
karacijer ve daha nice "yedek par-
çalar" ile organ bekleyen ümıtsiz
hastaknn kurtulma ihtımakni çok
yükseliyor.
Bu aanda calışan "buzbiyoiogla-
n". gebcek on yıl ıçınde bu hayallen
gerçekeşurme peşindeler.
"Cnohfe Inc.'dan (Soğukyaşam
Şirketi' Dr. Kelvin Brockbanİc. kalp
kapakaklannı dondurup saklayan
bir kummun yetkilisi. "organ b'uz-
hanelci'nın organ nakillerinde
karşılaulan en önemli sorun olan
"vakitsLzlik engeü'nı" ortadan kaidı-
racağın müjdeliyor...
Geçen hafta ABD'nın Atlanta
kentince toplanan "Uluslararası
Cyrobiy'olojı Derneğı"nin 400 üye-
si, bu aanın geleceğini tartıştılar.
Hekimler şimdiden, "oldukça ba-
sit organlar" olarak nıtelenen kalp
kapakçıklanyla kemık ıbklenni
dondurup saklıyorlar.
Ancak, daha büyük çaplı organ-
lar, öldürülmeksizin dondurulamı-
yor. Öyle kı ömeğin vücudun eksi
6.5 derecede soğutulabildiği baa
kalp ameliyatlannda. müdahale
aşamasında başvurulan dondurma
yönterrunde kan, tehbkeb biçımde
yoğunluk kazanıyor.
Kanın vücuttan olduğu gıbi Çika-
nlarak herhangi bir ameliyata girile-
bılmesı, gelecek açısından ciddı şekıl-
de üzerinde durulan bir olanak.
Çünkü kan, amelıyatlarda cerrahın
görüş imkânmı önemli ölçüde daral-
tan bir unsur.
Parlak bir deney
Yakm bir larihte köpekler üzenn-
de yapılan bir "doodurma deneyi",
araştırmalann geleceğı açısından ıl-
gjnçti. Pennsylvania "AİIeghenv"
Hastanesi'nden Dr. Mike Taylor, 7.
dereceye kadar soğuttuğu 11 köpe-
Kekimler
şimdiden oldukça
basit organlar olarak
nitelenen kalp
kapakçıklanyla
kemik iliklerini
dondurup
saklıyorlar.
ğin kanını "boşaltarak" yerine şeker
ve bedenın baa doğal kimyasal
maddelerini ıçeren bir "koruyucu"-
yu köpeklerin damarlanna zerketti.
Köpeklerin kalplen ve "beyin fonk-
sivonlarının durmasına" karşın kan-
la değıştinlen venı madde, hücrelere
oksijen akımının kesilmesine mey-
dan vermedi ve hayvanlan soğuğa
karşı korudu.
Birkaç saat sonra köpeklerin "KI-
ülma işkmTne geçıldi. alınan kan
geri verildi ve hayvanlar uyandınldı.
Uç köpek, bazı komplikasyonlar
yüzünden birkaç gün sonra öldü.
Ancak geri kalan 8 köpek hiçbıryan
etki belirüsı vermeden tam dört ay
yaşadı.
Dr. Taylor, travmatolojı uzman-
lannın deneye ılgi gösterdiklenni
belirliyor ve "Köklü bir denev oldu-
ğundan şüphe yok, önemli olan bazı
amelnaüar için kanın hücrelere za-
rar verilmeden vücuttan alınabilme-
si" dıyor.
Biyolojik antifnz
Organ nakli ile hayat kunanlma-
sında bütün meselenin, müdahale
esnasında bünyeye zarar vermeye-
cek bir mükemmel don önleyici "bi-
yolojik antifriz"in icadına bağlı ol-
duğu belirtiliyor.
Dondurulan kalp kapakçılanyla
kemik iliğinin korunmasında kulla-
rulan koruvucu maddeler, buz kns-
tallennin büyük organlan besleyen
damarlan zedelemesine engel ola-
mıyor.
Cambridge'deki bir doku banka-
sının yöneüası ve Uluslararası Cy-
robiyolojı Derneği'nın eski Başkanı
Dr. David Pegg, vücut anüfnzı ıçın.
"Otomobilinizdeki antifriz nasıl
çalışıvorsa. biyolojik antifrizin de
böyîe işlevi olacaktır" diyor.
Belh başlı organlann dondurula-
bılmesı, organ nakillerinde bir kişi-
nın ölümü ardından organı alıp kul-
lanabilmek için sadece birkaç saat-
lık kısa bir süre zaman tanıyarak
hastalara büyük umut ufuklan aça-
cak.
Soğuk organ bankalannın kurul-
ması doktorlan uygun verici arayışı-
nın çok kısıtlı zamanından kurtanr-
ken, tam doku uyumu için yeterli za-
man bulunacak, bulunamadığında.
hastalann yenı organa uyumsuzlu-
ğundan kaynaklanan etkileri berta-
raf etmek için kulknmak zorunda
kalabildikleri muazzam miktarlar-
daki "anti-doku-reddi" ilaçlannın
kullanımını ortadan kaldıracak.
Eski Mısırlılann mumyaJayarak
saklama yöntemi bu kez organlar
için tıbbın çağdaş olanaklan
kullanılarak yinelenecek.
Beş yıl önce önerilen proje şimdi yeni fîkirlerle gündeme getirilerek geliştiriliyor
Ege'nintarihi, Rayaköyü'ndeyenidenyazılmalı
OKTAY EKİNCİ
Bodrumlu Gönüllüler Derneğı"-
nin çağnbsı olarak geçenlerde Tür-
kıye'ye gelen Abdi Ipekçi Banş ve
Dostluk Ödülü kurucusu Dr. And-
reas Poüdoras başkanlığındakı Yu-
nanlı heyetin Fethiye'yegiderek Ka-
yaköyü'nü de zıyaret etmelen,
1988'de gündeme getirdiğimiz bir
projenin yeniden ilgi toplamasına
neden oldu. Kısaca "Banş ve Dost-
luk Köyü" olarak tanımlanan bu
proje, Anadolu Rum kiiltürünün
zengin bınkiminı yansıtan Kaya-
köyü'nün, tıpkı geçmişte olduğu
gıbi. Türk ve Rum halklan arasın-
daki hoşgörü ve dayanışmayı yeni-
den güçlendirecek bir "uygarhk
merkezi" oiarak yaşatılmasıru ön-
görüyor. Çünkü Kayaköyü salt mı-
marhk kültürü açısından değil.
halklar arasındaki sevgi bağlanrun
ne denli yüksek bir uygarlık yarata-
bileceğinin de "tarihsel tanığı" ola-
rak eşi bulunmaz bır "ortak miras"
niteliğı taşıyor...
unanlı
politikacı ve bilim
:
adamlannın
Fethiye'yi ziyaretleri
ile yeniden gündeme
gelen proje,
Kayaköyü'nün "Ege
uygarlıklan araştırma
merkezi" olmasını
öngörüyor.
1922'lere kadar bu köyde, agırlık-
lı olarak Rumlaryaşamışlar. Köyün
verimli ovasını oluşturan "Kaya Çu-
kunı"nun çevresindeki yamaçlarda
ise Kınah. Belen, Kecililer gibi eski
Türk köylen bulunuyor. Nadir Na-
di, Sami Karaören, ÖzerOlgun (Fet-
hiye Belediye Başkanı), çocukluk yı-
Ilannda bu bereketli çukurun dost-
luk dolu kültürünü yaşayan "Ka-
yalı" aydmlanmızdan. Kayaköyü,
o yıllarda. öylesine aydın bir "kent"
olarak gelişmiş ki, yörenın ilk gaze-
telerinden "Karya" da yıllarca bura-
da yayımlanmış.
Bölgeye 14. yüzyılda gelen ünlü
İtalyan gezgin Sanudo'nun notlan-
na göre Türkler ve Rumlar, Kaya-
çukuru'nda 13. yüzyıldan itibaren
ortaklaşa üretip, ortaklaşa tüketme-
ye başbyorlar. Farklı dil, din ve kül-
türleri olan bu iki halkm tarihsel
dostluklan öylesine güçlü gelenek-
lerle pekişiyor ki, zamanla tam bir
"yazgı biriiğf' ne giriyorlar.
Ömeğin, 1878'de, Rumca adı
"Makri" olan Fethiye'nın "zalim"
kaymakarnına karşı Türkler ve
Rumlar birbkte karşı çıkıyorlar: ve
yerine "Rum dostu" bır Osmanb pa-
şası olan Hact Halil'in. "ortak aday-
lan" olarak İstanbul'dan atanması-
nı sağlıyorlar.
1922'deki mübadelede Kaya-
köyü'nü terkederek Yunanıstan"a
göçmek zorunda kalan Rum toplu-
luğun, yıllar sonra Atma yakınlann-
da "Neo Levissi" adh bır mahalle
oluşturduklan biliniyor.
Levissi, Kayaköyü'nün eski.
Ramca adı. Tanhçı Dilek Yarcan'ın
araştırmalanna göre, bu adın ıçin-
deki "çifts
w
(ss)sesı, Anadolu Rum-
casının tıpık özelhği Tehnessos,
Karmylessos.. gibi yerleşme adla-
nntla da aynı "çift s" sesı. yine Ana-
dolu kımliğini taşıyan Rum kültü-
rünü yansıtıyor. Kavaköylüler, Atı-
Kayaköyü'nün tarihi kiliseleri Fener Patrikhanesi tarafından restore edilmek isteniyor. (Fotoğraf: ORAL GÖNENÇ)
na'daki yeni yerleşmelerine de "Neo
(yeni) Levisa" adını vererek. kültü-
rel kımliklerini korumanın da ka-
rarhlığı içinde olduklannı gösteri-
yorlar. Aynca, yine Neolevissililer.
1950'L yıllarda Hagios Georgıos adlı
bir dernek kurmuşlar. Bu dernek.
ıki üç >ılda bır Fethıye'ye ve Kaya-
köyü'ne geziler düzenleyerek, Levis-
si ve Makri'nin anılannı yaşatmaya
çahşıyor. Öte yandan Fethıye'deki
düğünlerde ise, eski dostluklan anı-
msatan türküler, hala özlem duygu-
lanyla söyleniyor:
"Atina'nın urganı/Gümüştendir
yorgam,
Çocuklan sorarsan/Balıklarm
kurbanı..."
...Ve, dostluk köyü projesi
1988 yazında Muğla'da toplanan
Türk-Yunan Dostluk Derneği, Mı-
marlar Odası ve yerel yönetım tem-
silcilen, yıllar önce sakinlennin ter-
ketmesiyle >ıkıma ve yok oluşa bı-
rakılan bu görkemli kentte incele-
meler yaptılar. Aynı >ıl, baa fırma-
lann Kayaköyü'nü devletten kırala-
yıp, "turistik tatil kö>ü" yapmak
amaayla bakanhğa başvurduklan
ortaya çıktı. Bu tarih hazinesının. sı-
radan bır "rant tesisine" kurban
edılmemesı ıçın kollan sıvayan mi-
marlar, arkeologlar, yazarlar ve
aydınlar, Kayaköyü'nün "geçmişi-
ne yakışır" bır projeyle venıden uy-
garlığa hızmet etmesı için "Barış ve
Dostluk Köyü" kampanyasını baş-
latülar.
1988'in ekim ayında Kayaköyü
ve Muğla'daduzenlenen forumlara,
Prof. Dr. Ekrem Akurgal'ın çağırdı-
ğı, Gırit Üniversitesi'nden Prof. Ta-
les Argyropoulos ve Selanik Cnıver-
sitesı'nden Prof. Georg Lavas gibi.
Yunanlı bilim adamlan da katıldı-
lar. Forumun sonucunda tartı-
şmalara katılan herkesin ortak im-
zasıvla, "Kayaköyü Türk Yunan
Banş ve Dostluk Köyü" projesinin :
—
temel ılkeleri ilan edıldi. Buna göre; Beş yil geçti...
• Kayaköyü. Anadolu kültür
mozaiğinın zengin bir ifadesi olarak
geçmışin tanıküğını geleceğe "kay-
nak" olarak aktarmalıydı;
• Bu eşsız kaynak, yine burada
kurulacak bir "Ege Lygariıklan
Araştmna Merkezi" ile, uluslararası
kültür, bilim ve sanat çevrelerine
açılarak, halklar arasındaki banş ve
dayanışmanın "tarihsel sûrekliliği-
ni" sağlamalıydı...
Bu projenin ve projedeki "anafik-
rin", T.C. Bayındırlık Bakanbğı'nın
29.11.1988 gün ve 19663 sayüı yazısı
ile bizzat resmi kurumlarca da "uy-
(İzmir
Muğla»
,—
L
Fethiye
Korfezı
\ /
KIZILADA
A K D E
^ ( K a ş , Kalkan, A
N^ONLÜKBAŞ.y ***"» KU^EY
•—
v
-^y
Paçarız
3urnu '
>t—
\
\
NIZ
^FETHİYE V
v x
l m e s $ o s
/
\JL \BELCEĞİZ
KAYAKÛYÜ^ ^ T V
(Levissi) t ^ J > ^ ^
İ^%*/OLUDENIZ
^U3eştaş Limanı 1
ms ^ J ^ E M I L E R * ^ ^
^ • ^ S ^ ^ A D A S I FARALYA^"
/ I f'
;
y BH8HI
Dökûkbaşı Bumu
gun görfilmüş" olmasmdan bu yana
beşyılgeçivor.
Bodnımîu Gönüllüler'in Yunanb
konuklanndan. tarihçi DimitriosSi-
opulus ve Devlet Bakanı Vironus Po-
lidoras, Dernek Müdürü Saynur
Gelendost'tan "onur üyeliği" berat-
lannı abrlarken şunlan söylüyorlar:
"Biz bu projeyi daha önce duymadık;
ancak hayata geçirilmesi için görev
ahnaya hazınz. Ege'nin tarihini bir-
likte yeniden yazaum..." Heyet Baş-
kanı Dr. Polîdoras ise Kayaköyü'-
nün etkileyıci "mahzun" görüntüsü
karşısında şunlan ekliyor: "Batı
Trakya'daki sıkıntılann çözümü, iki
halkın Akdeniz sıcaklığında yüzyıl-
lardır yeşerttiği dostluk hareketinin
geuştirUmesJyle gerçekteşecek..."
Bu gebşmeler içerisinde, şimdibk
belki de en umut verici adırnlan da
İstanbul'daki Fener Patnkhanesi
aüyor. Yine, Yunanlı konuklann
Bodrum. Muğla ve Fethiye'yi ziya-
retleri sırasında gelen bir mesaja
göre. Fener Patriği Bartolemos, Ka-
yaköyü'ndeki kiliselerden birini res-
tore etmek üzere proje hazırlatmış
ve Fethiye Belediyesi'ne de başvur-
muş durumda.
Ne var ki bu girişim olumlu ol-
makla birbkte, sadece kibsenin tek
başına restorasyonu, "Banş ve
Dostluk Köyü" imajı için elbette ye-
terlı değil. Hatta, köydekı zengin si-
vil miman külturü vansıtan taş ev-
ler. taş sokaklar, meydancıklar ve
genelde tüm kent dokusu "metnık"
ve "yıkık" olarak beklerken, bir tek
kilisenin canlandınlması, Kaya-
köyü'ndekı "sivil toplum uygarlığıy-
la" çeüşen bir "dinsel merkez" ünajı-
nı da güçlendirebilır.
Bu nedenle. bir v andan Fener Pat-
rikhanesi'nin iyi niyetb' girişimini el-
bette desteklemek, ama öbür yan-
dan Kayaköyü'nü "bütünüyle" ele
abnıp. evrensel kültüre Anadolu'-
nun bir armağanı olarak yeniden
kazandırmak gerekıyor.
YasaJdunım
Kayaköyü halen 1. Derece Kent-
şel ve Arkeolojik SİT Alanı. Yani,
İzmir 2 No.lu Koruma Kurulu'nun
bilgisi ve onayı olmadan, hiçbir fir-
ma burayı "sıradan" bir tatil köyüne
çeviremez. Ayjıca. Çevre Bakan-
hğı'na bağlı Özel Çevre Koruma
Bölgesi içinde kabyor. Böylece, ya-
sai olarak, öncelikle Kültür Bakan-
bğı'mn ve Çevre Bakanbğı'nın "hi-
mayesinde" bulunuyor.
Öte yandan her iki bakanbgımı-
zm da UNESCO'nun "Kültürel Ge-
lişmenin Dünya On YUı" programını
yaşama geçirmek gibi Türk hükü-
metınce de onaylanmış uluslararası
bir yükümlülüğü bulunuyor.
Bu programın önemli başbklann-
dan biri ise "tüm kültürleri eşsaygın-
ukta gören ve kültürlerarasındaki ta-
rihsel bağları sürekli kılacak resto-
rasyon projelerinin" 2000 yıbna dek
uygulanmaya konubnası. Böylece
insanlığın. dünya banşının güvence-
leri olan ortak uygarlık birikimlerini
21. yüzyıla taşıyabilmesi.
Kayaköyü için beş yıldır savunu-
lan uöşünceler, işte bu evrensel yü-
kümlülük için de anlamb bir olanak
sağbyor. Abdı İpekçi Banş ve Dost-
luk Ödüllen'nın de, bundan böyle
Kayaköyü'ndekı "uygarlık merke-
zinde" vapılacak törenlerle verilme-
si, bu projenin belkı de en güzel et-
kinliğını oluşturacak.
Yağile
kanser
arasındaki
bağlantı
MEDICAL TRIBUNE
Daha önce savunulduğu gjbi
çok yağb besınlergöğüs
kanserinin başbca nedenı
oknayabibr. Sorunun,
Amenkab kadınlann her türlü
besinden çok fazla yeme ve
bunu yakacak beden
hareketlennden kaçınma
eğİUmlennden kaynaklandığı
sanıhyor. Buna karşın. göğüs
kansennin daha az görüldüğü
Japon kadınlan çok kalori
abp bunu gündelık işlerle
yakıyor. Bu nedenle
araştırmaalar çözümü, daha
az yağ yerine. daha az kalori
abnmasında buluyor.
Yağ oranı düşük besinlerle
beslenen kadınlarda göğüs
kanserine daha az
rastlanmakla birbkte. tek tek
incelenen kadınlarda yağ ile
kanser arasında bır bağlantı
kurulamadı. Bu nedenle yağ
ile kanser arasında kesin bir
ibşkı olduğu henüz
söylenemıyor. Araştırmaalar,
kadınlann beslenmelenne
özen göstermelerinı ve
alkolden kaçınmalannı
önenyor Alkolün sağbğı
olumsuz etkilediğı yolundaki
kanıtlar son derece kesin
olduğundan, kadınlann
günde bır kadeh ıçkiyı
aşmalan hastabk risİcini
arttınyor.
TV, çocukta
konuşma
bozukluğuna
yol açıyor
Haber Merkezi -
Araştırmalar, her beş
çocuktan birisinin. televizyon,
müzik seti ve videolardan
çıkan sesler nedeniyle
konuşma sorunlanyla
karşılaştığıru, bu oranın
giderek artüğmı ortaya
koyuyor. Sürekb dinlenen
yüksek desibelde ses, dibn
gebşmesini engelleyerek daha
sonra eğitimsel ve sosyal
sorunlann doğmasına yol
açıyor. Televizyonu kapatıp
çocuklarla konuşarak ya da
oynayarak gecirilecek bir
saatlik sürenin, onlann dil
gebşimine son derece büyük
katkılan olacaktır.
Yapılan biraraştırmada, 1000
çocuğa önce 9 ayhkken sonra
2 yaşındayken uygulanan
testler sonucunda,
çevrelerinde sürekb gürültü
olan çocuklann, konuşmayı
daha geçöğrendikleri
görüldü. Dunımdan aşın
etkılenenlerin ışiıme özürlü
olabilecekleri düşünülmesine
karşın, bu çocuklar sadece
kendilerini dış dünyaya
kapatmışlar.
Konuşma bozukluğu olan
çocuklann sıradışı dinleme
abşkanlıklan olup
olmadığının saptanması için
uygulanan testlerde ise,
bunlann büyük bir
bölümünün ınsan sesine tepki
göstermediği görüldü.
Taj-Mahal
çöküyor
Haber Merkezi - Dünyanın en
görkemb yapıtlanndan biri
olan Taj Mahal'in çatlama ve
çöküşü, Hindistan
hükümetıni bu konuda önlem
almaya zorladı.
Agra'dakı 350 yılbk anıt
mezann temeb
ıncelendiğinde, 7cm. kadar
bir çökme olduğu görüldü.
Daha önce yapılan
incelemeler temelde herhangi
bir bozukluğu ortaya
koymamışü. Uzmanlar
çökmenin ne zaman
başladığını ve sürme
olasılığının olup olmadığını
araştınyor.
Taj Mahal'in içler aası
durumuna ilk kez parmak
basan Roorke Ünıversitesi
uzmanlan, tonoz, kubbe ve
duvarlarda da çatlamalar
görüldüğünü belirtiyor. Masif
birduvardanyükselen beyaz
mermer yapının temelinın,
belki de yeni yeni oturmuş
olduğu varsayımına karşın
incelemeler sürüyor.
Geçenlerde raporu
değerlendirmek için yapıyı
görmeye giden Tunzm
Bakanı, Taj Mahal'in kirblik
ve bakımsızbktan acınacak
bir görünümde olduğunu
belirtiyor.