25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
&AYFA CUMHURİYET 1HAZİRAN1993SAÜ OLAYLAR VE GORUŞLER Balkanizasyon...Son aşamada, işe ABD'nin ve yeni Başkan Clinton'm el koyacağı sanldı. Önceleri olumlu sinyaller veren Beyaz Saray, son günleroeipin ucunu Avrupa'ya bıraktığını açıkladı. YAVUZ GÖR Emekli Elçi 1 9. yüzyıhn sonlanna doğru, grubunda, Amavutluk da kendi köşe- kullaıilrnay/a başlanılan sinde idi. "BalLanizasyon" terimı, Os- Özetle, Balkan''Kulübü", yukanda manlegemenliği altında kal- adı geçen 6 devletten ibaretli. Sınırlar. mış >a da bu egemenlikten amaçlar, sorunlar belirli idi. Farkülık- yeni cıkmış bulunan Balkan ıa r a karşın ticaret, kültür, turizm. üLkelerini ve alklannı birbirine dü- ulaşürraa, vize kolaylıklan. spor vb. şürmek, bölmek ve ortaya çıkacak bu alanlarda iyi kötü bir işbirüği ortamı kaostan yarananmak amacıyla Rus- vardı.Budengevesükûnetinenönemli ya, Avusturya-Macaristan, Ingiltere, öğelerinden biri de Yugoslavya idi. Fransa, AJmanya vb. ülkelenn izlediği Aramızda belirgin herhangi bir sorun politika türüne vcrilmiş bir addır. bulunmayan bu devletin, bizim açımı- Balkanlar'dı karşılıkh ulusal kinler zdan büyük önemi vardı. yaratmak yolunda kanlı başanlara xito Yugoslavyası, Bulgaristan ve ulaşmış bu poktikanın, adı geçen "bü- Yunanistan'ın, kendi ülkelerindeki yûk" devletlere. sonuç itibanyla, ne çı- azınlıklarauygulamaya çalıştıklan 'şo- karlar saglamş olduğu tartışma ko- venist' politikalann karşısında idi ve bu açıdan da bizimle uyum halinde idi. Yugoslavya'nın ve bu ûlke ile olan i>i ilişkilerimizin bize sağladığı çok önetnli avantajlar vardı: Türkiye'yi, Orta ve Batı Avrupa'ya bağlayan tek otoyolun, E-5 ya da gûn- cel adı ile TEM (Trans European Mo- torway) yaklaşık 900 kilometrelik bö- lümü Yugoslav arazisinden geçiyor- du. Türkler, TIR kamyonlanmız, tu- rist taşıyan otobüsler, bu ülkeden vi- nusu edilebilir Kesin olan bir şey var- sa, o da, bu denli bencil ve çıkarcı bir politikanın, onu güdenler için tarihsel bir yûz karası olma niteliğidir. İşbirliği ortamlı dönem Balkan ülkeıerirun son yüz yıl içinde geçirdikleri savaşlan, sarsıntılan bir yana bırakarak yakın zamanlara bir göz atahm: örneğin 197O'li yıllann başında Tûrkiye ile Yunanistan NATO; Ro- manya ile Bulgaristan Varşova Pakü üyesi, Yugoslavya Bağlantısız Ülkeler zesiz, serbestçe gidip geliyorlardı Av- rupa'ya. Aynı olumlu tablo, demiryol- lan için de geçerli idi. Yugoslavlar, Tito'nun kendilerine bıraktıgı kalıü (mirası), har vurup har- man savururcasına, dar görüşlü milli- yetçilik masasında oynadıklan kanb kumarda kaybettiler. Batı'run da ateşe köriikle gitmesi ve Balkanizasyon polıdkasırun hortla- ması sonunda. önce Slovenya ve Hır- vatistan birlikten aynldı. Arkadan. Makedonya ve Bosna geldi... Ortada kalan Sırbistan-Karadağ ünitesı de dahil, bu türeme devletçiklerin hiçbiri- sinin. eski ekonomik altyapırun sağla- dığı olanaklardan yararlanmalan ola- nağı kalmadığından, ekonomik ve do- layısıyla sosyal bunahmlar, karabasan gibi çöktü üzerlerine. Sonunda, ortaya "Bosna faciası" çıkü. Boşnaklar, Hırvat ve Sırplar, so- runlan kendi aralannda akılcı ve ba- nşçı bir çözüme ulaştırmak becerisini gösteremediler. Denetimden çıkan aşı- n milüyetçilik, belki de din ve mezhep gayreti, insanhk namına utanç verici gelişmelereyolaçtı. Sırplann. örneği az görülmüş bir vahşilikle. Boşnaklara ve Hırvatlara saldırmalan izlendi. Bir yıldır sürüp giden bu kanlı serüvende, insan hak- lan şampiyonluğunu hiç kimseye kaptırmamak savında olan ve kendi çıkarlan gerektirdiğinde, Körfez sa- vaşında olduğu gibi, adeta arslan kesi- len Batı'nın ve onun güdümündeki, başta UNO olmak üzere öbür tüm uluslararası örgütlerin tutumu, bellek- lerden silinmemesi gereken bir (ıtanç tablosu oluşturmaktadır. Son aşamada, işe ABD'nin ve yeni Başkan Clinton'ın el koyacağı sanıldı. Önceleri olumlu sinyaller veren Beyaz Saray, son günlerde ipin ucunu Av- rupa'ya bıraktığını açıkladı Amen- kan Dışişleri Bakanhğı Sözcüsü Ric- hard Boucher. durumu şöylece özetle- di: "Bosna. Avrupa'nın göbeğinde bir yerdir. Bu yüzden bu sorun bir Ameri- kan sorunu değildır. Daha çok bir Av- rupa sorunudur." Sözcii bu açıklamayı yaparken, uyanık bir gazeteci çıkıp. "Kuveyt çö- lü Kalifomiya'da mı?" diye sormalıy- dı.. Başkan Clinton'ın ilk aylan Beyaz Saray'da... Şimdiye kadar gelen sin- yaller, bir kararsızlık semptomu göste- riyor. Sırplann çıkarlannı ön plana getiren bu tutumdan sadece ABD'yi sorumlu tutmak da duruma tam açık- lık getirmez. Balkanizasyonun eski şampiyonla- nndan Rusya da bu konuda kollan sıvamışür. Rus Dışişleri Bakanı Kozi- rev'in son VVashington ziyaretinde. ABD Dışişleri Bakanı Christopher ile yaptığı görüşmelerden, her iki ülkenin Vance-Owen planını bir yana iterek Bosnalı Sırplann kan dökerek ele ge- çirdikleri topraklan ellerinde tutmaya devam etmeleri hususunda anlaştıkla- n anlamı çıkmaktadır. Adı geçen Vance-Owen planı, "Bos- na Sancağı"nı, yamah bohça gibi on ayn kesime ayıran, uygulanması ola- nak dışı, bir açıdan da "geliştirilmiş yeni tür Balkanizasyon yöntemleri"- nin ürünü, ütopik bir gırişimdi. Mayıs ayı sonunda görünüm böy- leyken, ortaya bir de Amerikan, Rus, Fransız, İngiliz ve İspanyol planı çıktı. Aynntılan belli değil daha. Barut fıçısı Batıh diplomatlar, pipo ve sıgarala- nnı tüttürerek konuşmaya devam edi- yorlar Birleşmış MiîletlerMn askerleri. mavi bayraklanyla bu kanlı Balkan trajedisınde, galeri seyircisi. Toplar, havan mermileri, bazukalar her gün can alıyor. Boşnaklann Müslüman olmalan nedeniyle Türkiye'nin gösterdiği du- yarlılığa karşın hiçbir İslam ülkesinin bu konuda kılını kıpırdatmaya niyeti olmadığı açıkça görülüyor. Yakın tarihın sık sık kullanılan bir deyimiyle, Balkanlar yine "barut fi- çısf'na dönüştü... Bu bölgenin felaket- leriyle ilgisi olmayan, ama çıkan bulu- nan güçler. bencil tutumlannda de- vam edecekler. Ve büyük olasılıkla, si- lah kullanarak kazanmak yöntemle- rine göz yumuldukça, bugün Bosna'- da olup bitenler ve oldu bittiler, ileride Makedonya'da ya da Kosova'da da ortaya çıkacak. Olacak şey değil, ama "Balkan işle- rini" çözmek, sadece Balkan halklan- na bırakılabilse ve bu halklar, geçmiş ve güncel, duygusal ve şovenist nıh ya- pılannı bir yana bırakarak banşçı ve yapıa bir anlaşma alaranda birlikte hora oynasalar... Tıpkı 1908'de oldu- ğu gibi... Bu pembe rüya bile, "Balka- nizasyon" güçleri için dayanılmaz bir karabasan olurdu. PENCERE Bugün BaypamL ARADABIR Doç.Dr. SUZAN ERBAŞ Hacettepe Üniv., Eğitim Fakülîesi Gelin, Türkçe Öğretmeni 01un... Herhangi bir dalda yüksekoğrenim gördünüz mü? Türk diliyle eğitim yapan herhangi bir üniversiteyi bitir- miş iseniz, gelin ortaokullarda, liselerde öğretmenliğe başlayın. Yabancılara Türkçe öğretmek de tam size gö- redir. Kendi mesleğinizde uzun zamandan beri iş ara- mışsanız ve artık iş bulma umudunuzu yitirmişseniz, gelin Türkçe öğretmenliğine başlayın. Maaşı az, ama iş saati de az! Haftada ancak üç dört yarım gün çalışıp ko- lay yoldan cep harçlığınızı çıkarmak istiyorsanız, gelin Türkçe öğretmeni olun! Niye başınızı sallayıp hayır diyorsunuz? Siz, çocukla- ra ve gençlere eğitim ve öğretim açısından nasıl yakla- şıldığını bilmiyor musunuz? Fark etmez! Kendi anne- babanız ve öğretmenlerinizden ne öğrenmişseniz aynı- sını uygularsınız. Bu hiç de zor olmasa gerek! Yeni eği- tim yöntemleri gibi yeni yaklaşımlar.. ancak çocukları şımartmak, başımıza çıkartmak içindır! Dil bilginiz mi yetersiz? Inandırıcı değil! Türkçe ana di- liniz, üniversiteyi bitirinceye kadar 15yıllıkbir süreç için- de dilbilgisi dersi aldınız. Artık dilbilgisi konusundatam yetişmiş sayılırsınız. Hatta uzmanlaşmışsınız da denile- bilir. Edebiyatta okulda zayıf mıydınız? önemi yok! Ak- şam okuyup, ertesi gün okulda anlatırsınız. Okutacağmız bir ders kitabı bilmiyor musunuz? Önemli değil. Kitap zaten seçilmiş, size sadece okutma- sı kaldı. Gördüğünüz gibi sizin Türkçe öğretmeni olmanız için birengelyokdenilebilir. Buna karşın siz kendinizi yeter- li görmüyorsunuz ve haklısınız. Herhangi bir dalda yük- seköğrenimi tamamlayanlar Türkçe öğretmenliği yapa- maz. Türkçe öğretmenliği yapabilmek için geniş bir dilbilgisi ve edebiyat eğitiminın yanındaöğretmenükfor- masyonuyla birlikte bu dalların derin kültürüne de sahip olunması gerekmektedir. Bu nedenlerle, Milli Eğitim Bakanlığı sizi Türkçe öğretmeni olarak atayamaz! Ama ingilizce eğitim yapan bir yüksek öğretim kuru- munun herhangi bir bölümünü bitirmişseniz, İngilizce öğretmenliği yapabilirsiniz. Bütün yaşamınız boyunca salt yabancı dil hazırlık sınıfında ingilizce dilbilgisi dersi almışsanız bile bu, son öğretmenlik atamaları için yeter- lidir. Çünkü, çoğunlukla dağarcıkları ancak kısıtlı mes- leksel terimleri kapsayan, İngilizce dılle eğitim yapan üniversitelerin mezunlarının, ingilizce konuşma yetene- ğine bakılmaksızın, yazılı anlatımlardaki anlaşılmazlık- lara ve yanlışlıklara göz yumularak, Milli Eğitim Bakanlı- ğı atamaları hemen yapmaktadır. Dikkat edin, ana dilini iyi bilen ve tumüyle egemen olan bir yüksekokul mezunu, Türkçe öğretmenliğine başvuramaz bile, ama bugün çok daha düşük düzeyde İngilizce bilenler ingilizce öğretmenliğine başvurdukla- rında atanmaktadırlar. Başka alanlara bakıldığında; güzel sanatlar fakültele- rinden üstün yetenekli ve yaratıcı güce sahip olan res- samlar, heykeltıraşlar, grafıkerler, kemancılar, şan bölümü mezunu sanatçıların yanında; olimpiyatlarda al- tın madalyalar kazanan güreşçiler, sayısız kez milli for- ma giyen sporcular okullara kendi dallarında öğretmen olarak atanamazlar Bu. kendi alanlarında üstün başarı- lı ve yetenekli olan insanlara tanınmayan öğretmenlik hakkı, bir dili kendi mesleksel eğitiminin yanında ancak ktsıtlı bir ölçüde öğrenenlere nasıl verilebiliyor? Bu ders yılının ortasında atanan İngilizce öğretmenle- rinin bir eğitim-öğretim yılında yüz binden fazla öğrenci- ye ders verdiklerine göre yukanda açıklanmaya çalışı- lan özelliklere sahip ve yeterlilikleri tartışılır olan öğret- menlerimize ve özellikle de çocuklarımıza yazık değil mi? OKURLARDAN Özelradyolar Ozel radyolann kapanması üzerinden iki ay geçmesine rağmen hukümet ve muhalefet sanki söz birlıği etmişler gibi hiçbir işlem yapmamak için ne var ne yoksa sergilemekteler. Vatandaş bu radyolann açılmasını istiyormuş, sabırsızmış, hepsi lafı güzaf. Herkes gider Mersin'e milletin vekilleri tersine. Özel radyo sahipleri bakular kimsenin bir şey yapacağı yok, •'Bizler de sonçare illegal yayına geçiyoruz" dediler. Vay sen misin bunu diyen, Sayın Ulaştırma Bakanı YaşarTopçu hemen fırladı, "Ne demek! Burası Patagonya mı, nasıl açarlar radyolan" diye. Doğru, burası Türkiye Cumhuriyeti, yani Patagonya değil; ama mantalite Patagonık olunca işin hem rengi hem de şekli değişiyor, özel radyolar kapanıyor ve bir türlü açılamıyor. Va mı bunun başka izahı?.. MeteApak Kıaltoprak /İstanbul TARTIŞMA 1. Futbol Ligi kaç takımla oynansın? H eryılsezon bitimine yakın olduğu gibi bu yılda söylentiler. kavgalar zamanında başladı." 1. Futbol Ligi 19 takımla oynansın, dûşme kaldınlsın" gibi istekler spor kamuoyunun gûndeminde birinci sıraya yeriesti. Tûrkjye'de herkesin ve de özellikle Anadolu takırnlannın bilıpde bilmezden geldiği gerceği kimse menfaatleri yüzünden açıklayamadı. özellikle İstanbul büyüklerinin bıyık altından güldükleri bu gerçeğin Türk futbolunu geriye götürdüğü konusunda bütün kamuoyu aynı fıkirde olmasına rağmen kimse cesaret edip bu konunun üzerine gidemedi. MenfaatlerTürk futboluna çalım attı, Türk futbolunu yerlerdesüründürdü. Herkesin bıldiğı gerçek şu: "Türkiye 1. Futbol Ligi ashnda 3 takım arasında oynanıyor." Trabzon dahil, geriye kalan takımlar ligin fıgüranlan. Yıllardır, sezon başlarken şampiyonluğun 3 favorisi Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş... Butakımlardışında hiçbir takım gerçek anlamda şampiyonluk parolasıyla yeşil sahalara adım atamıyor. Trabzonspor, lig yemeğine tad katan bir sos gibi... Geçmişin hayaliyle yaşıyor, şampiyon olamıyor ve kanımca olması da olanaİcsız. Sezon başhyor ve küçük takımlar lig arenasında sırayla İstanbul büyüklerinin önüne atılıyoryem olarak. Bütçeleri küçük, seyirci az, hasılatlar komik, deyim yerindeyse hayalleri bile 3 İstanbul güzeline ulaşamıyor. Böylece rekabet olmuyor. lig zevk vermiyor, başı sonu belli, taşrada oturan İstanbul takımı âşıklannın, eüerine İstanbul takımlannın bayraklanru alıp kendi küçük caddelerinde, dar sokaklannda tur attıklan garip bir manzara çıkıyor ortaya... Bu insanlar, tabii ki İstanbul'un 3 büyüklerini destekliyorlar. Çünkü medya İstanbul egemenliği alünda küçük takımlara yaşam hakkı tanımıyor. 1. Lig küçükleriyle ilgili haberlere yer vermiyor. Nedeni, izleyici yok, okuyucu yok. Taşradaki adam zaten canından bezmiş. özel yaşamında başanya susamış, yaşamdaki başansızlığını istanbul büyüklerinin başansıyla örtmeye çalışıyor. Tuttugu takımın şampiyon olmasını çevreye karşı kazandığı bir zafer olarak görüyor. Ligin 3 takımla oynanması hem futbolun İstanbul ve Ankara'dakj efendilerini rahatlatacak, hem de her hafta iddialı maçlar olacak. Hakemlerin İstanbul takımlan lehıne düdük çalmaktan dudaklannın yorulmaması da cabası... 3 takımh lig ekonomik olacak. Statlarda da pazarlar kunılabilir artık... Tüm maçlar İstanbul'da oynanacak... Şu halimizle San Marino'yu yenemiyoruz. Yeni ligimizle artık yeneriz herhalde değil mi? Değil mi Türkiye'yi İstanbul ve biraz da Ankara'dan ibaret sayan efendilerimiz? Av.CevdetFlorat 1993 yilınöa 10 >ılını öoldururken. >urtıçınden ve yurtdışmdan tüm sanatçılara açılarak uluslararası boyJt kazanan b j yarışmanın amacı Yunus Emre'nın ınsan sevgısı kardeşlık. flostiuk ve dayanışma anlayışı ışıgında resım sanatının tHjgünunu sergılemelrtır. SEIMJ TAftİHİ/YElri Seçıien esener, 5 Ekım 1993 gûnü Istanbul'da açılacak ılk sergryı a eyecek bır dız yurtıçı sergı ile ırleyıcılere Sünu'acaktır. SEÇİCİ KURUL 1. Prof. Erol ETİ MarTiara Umversıtesı Guzel Sana'Jar Fakuf.esı Dekanı 2. Hamit KINAYTÜRK Sanat Yazan SANAT ÇEVRESI Dergısı Sahıbı 3. Prof. Belkıs MUTLU Mımar Sınan Unıversıtesı Resım ve Heykel Müzesı Mudürj 4. Prof. Dr. Butont ÖZER Mımar Sınan Unıversıtesı Rektor Yardımcısı 5. Prof. Or. isınail TUNAU İstanbul Unıversıtesı. Avrupa Topiuluğj SosyoKûltûrel Bölumü Öğretim Uyesi 6. ihsan YÛCEÖZSOY Küıtur Bakanlıgı Gûze' Sanatıar Genel Müdurlüğu Başyardımcısı 7. Ayşe OAĞISTANU Esbank T A Ş Re«lam ve Halkıa llışkıler Mûdurû Bir dostuma dedim ki: - Bayram güzel şey... Güldü: - Sen onu bir de kurbanlık koça sor!.. Aklıma Bosna'da yaşayanlar geldi, Solingen'de yakı- lanlar, Mercimek köyünde yakınanlar, Bingöl'de ağıt yakanlar bayramda kan kusup kızılcık hoşafı içtik mi di- yecekler? Yalnız onlar mı? insanlığın binbir hali var; ama, bay- ram herkese aynı günde geliyor... Bedeninin görünmeyen bir yerinde yarası olan kişiye komşusu her gün sorarmış: - Yaran nasıl? Komşu bir gün bile "yaran nerededir?" diye sorma- mış, sakınmış, incelikli davranmış... Kimin yarası nerede, kim bilir? Insan yaralana yaralana yaşıyor; hiçbir bayram yara- ları iyileştiremez. • Kurban Bayramı, tarım toplumunda daha doğal yaşa- nabiliyordu; o günler geride kaldı... Sanayileşme.. Kentleşme.. Betonlaşma... Çölde, bozkırda, tarlada, kumda, derede, bahçede, bir ağaç altında kurban kesip kanını toprağa akıtmak ya- şam koşullarına az çok denk gibi görünüyor. Peki, metropolde göğe yükselen beton apartmanda yaşayan Müslüman ne yapacak? Koyunu asansör aralığında mı kesecek? Beton ya da asfalt, kanı içmeyecek... Köylülükten kentliliğe dönüşen bir toplumda Kurban Bayramı nitelik değiştiriyor. Istanbul'da 10 kişiden 1'i kurban kesmeye kalkışsa, 1 milyon koyun bir günde boğazlanacak. Bir milyon kasap gerekli; bir milyon da koyun... Keçi, sığır, manda, deve de kurala elbet ters düşmez. Bayramda kurban kesmek, özgür, yani köle olmayan, yerleşik ve varsıl her Müslümana "vacip" sayılır. Allah- ın kulu mahalle arasında on katlı apartmanda oturuyor ve dar sokakta otomobilden geçilmiyorsa ne yapmalı? Büyük kentte iş güçleşiyor; minarede hoparlör, asan- sör aralığında kurban.. • ispanya Kraliçesi Sofia, SultanahmetCamisi'ni gezer- ken Başimam Emrullah Hatipoğlu'na elini uzattı. Imam Efendi elini kaçırdı. Kraliçe, Süleymaniye Camisi'ne de gitti. Bu kez caminin Başimamı Süleyman Mollaibrahi- moğlu Kraliçe'nin elini sıktı. Peki, Islamda kadın eli sık- mamak diye bir kural var mı? imam Hatipoğlu: "Ben" demiş "islamın kurallannı uyguladım, Hazreti Muhammet de yaşamında bunu tatbik etmişti. Bu işin bir başka tatbikatı olmaz." Yokcanım.. Hazreti Muhammet yaşamında çatal bıçak kullanma- mıştı, imam Efendi yemeği elle mi yiyor? • Bugün bayram.. Kan kusup kızılcık hoşafı içtim demek zamanıdır, dar- gınlıkların silinmesi günüdür. Eski İslam bitgesi demiş ki: "- Bilmiş olun, gül bulunan yerde diken, şarap bulu- nan yerde sarhoşluk, define bulunan toprakta yılan, inci bulunan suda tlmsaha rastlanır. Dünyadaki tatlı yaşa- mın ardında ecel pusuda bekler, Cennet'e giden yolun üstünde Şeytan nöbet tutar. Sevincin yani sıra kederin olması doğaldır." . Neredeyse Marksist diya- lektik gibi. değil mi?..Evrenin yasalarını kim bir kenara itipdeyaşayabilir? 1_ Her bırı 60 000 000 TL oımak uzere 5 aflet Başarı Ödjlû ve Yunus Emre Şıldı venlecekfr Odül alan eserler satın aiınmış gıbı ışlem görecekt - Sergılenmek uzere seçılen eseder bırer sertıfıka ıe belgelenecektır 2. Satın Alma Aynca bazı eserter. sanatçıtann katılma formunda Delırleyeceklerı bede uzennden satın alınaDılır YAJHSMA 1. Seçıc Kurul'da görev alanlar 0u yarışmaya katılamazlar. 2. Yarışmaya göndertlen eserienn daha once htçbtr yarışmaya katılmamış. ödüı almamış ve basılmamış olması gerekmektedir 3. Her sanatçı en çok ıkı esenyte yarışmaya kat laOılır 4. Konu serbesttır 5. Yarışmaya katılacak eserler tual uzenne yaglıboya ve akrıhk teknıgı ile yantlmış olacaktır. 6. Resımlenn uzun kenarlan 1 25 metreden büyük olmamalıdır ve restmier sergilenmeye hazır bıçımde teslım edıTielıdır. 7. Eserlenn arka yuzune ıhştırılecek etıkette sanatçının adı ve soyadı, dogun y«n ve yıl'. ev ve ış adresı. telefon numarası. esenn boyutlannı fıyat nı, Konusunu belırten açıklamatar butunrralıdır Ayıca adı soyadı yazılı zarf ıçınrje saratçının kısa özgeçmışını belıtmesı gerekır 8. Yar'şmaya katılacak sanatçılar esertennı A. 17 A|jstos 1993 Salı, saat 17.00ye kaclar Cınnah Caddesı 102. Çankaya 05690 Ankara aüresındek ESBANK BAŞKENT ŞUBESI'ne B. 17 Agustos 1993 Salı. saat 17 00 ye kadar Mıllı Kutüphane Caddesı 14/F. Konak ızmır adresmdekı ESBANK SANAT GALERISıne C. 17 Agustos 1993 Salı, saat 17 OO'ye kadar Fomara Meydam Fevzı Çakmak Caddesı 29. 16050 Bursa adresmdekı ESBANK BURSA ŞUBESI'ne 0. 17 Agustos 1993 Salı, saat 17.00 ye kadar Koprubaşı Yalbı Sokak 11 26010 Eskışehır adresındek ESBANK ESKIŞEHIR ŞUBESI ne E. 17 Agustos 1993 Salı saat 17 OO'ye kadar Reşatbey Manallesı Tunar Cema Berıker Bulvarı. Adana Ticaret Mevkezı 9. 01010 ACana ac'esındekı ESBANK ADANA ŞUBESi'ne F. 20 Agustos 1993 Cuma. saat 17 00 ye kadar Ist nial Caddesı OdaMe ıs Merkez. Kat 12 T epebaşı 80050 İstanbul adresındekı ESBANK REKLAM VE HALKLA ILIŞKILER MUDURLUĞÛ'ne getırerek, makbuz karşıiıgı tesıım edecektır Oıieyen sanatçılar eserterını. turn masraflar kerdılerıne aıt olmak uzere kargoy'a. en geç 20 Agjstos 1993 tanhınde uiaşmak koşuluyla ESBANK REKLAM VE HALKLA ILIŞKILER MUDURL'JâU'ne gonderebıiırler 9. Sergılenen ancak satm almmayan res mlern sahıplenne eseierını teslırr ettıklerı merkezlerden hangı tar'hierde aiabılecekler, bır duyunj ile bılC'nlecektır 10. Sergıenmeyecek eserlerın 20-27 Eylül 1993 tanhlen arasmda teslım edıldıkler merkezlerden alınmas- gerekmektedır 11. Odul alan veya sat'n alınan esefierın sahıplen basrna yayma ve çoğaltma haklarını Esbank a devretmış sayılırlar 12. Yanşmaya eser veren sanatçılar yarışma esasıarını ve Seçıcı Kuoıl karartarını onceden kabullenmış sayıiırtar Esbank var smaya ılgı gosteren sanatçılara başarılar dıler Yanfnuı S*fcnt*ryaw: ESBANK REKLAM VE HALKLA ILIŞKILER MUDÜRLÜĞÛ Istıkial Caddesı Odakule İş Merkezı Kat 12 T epebaşı 80050 Istanbul/TURKIYE İLAN T.C ELBtSTAN 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ EsasNo: 1991/112 Karar No: 1993/194 Davacı Miyase Asıl laraf ından davalı Eşi Ahmet Asıl aleyhine şiddetli geçimsizlik nedeniyle mahkememize açılan boşanma davasının yapılan açık yargüama- ları sonucunda; Ekinözü ilçesi, Alişar köyu cilt no: 017/01, sayfa no: 24, kütuk sı- ra no: 13'te nüf usa kayıtlı Mehmet ve Emine'den olraa, 7.8.1955 do- ğumlu Davacı Meyse Asıl ile aynı yerde nufusa kayıtlı, Memet ve Gülbahar'dan olma, 6.9.1950 do- ğumlu davalı Ahmet Asıl'ın M.K!nun 134. maddesi gereğince şiddetli geçimsizlik nedeniyle bo- şanmalarına ve tarafların müşte- rek çocukları 1985 doğumlu Ab- dullah ile 1987 doğumlu Gulba- har'ın velayetlerinin davalı baba- ya verilmesine karar verilmiş olup 29.4.1993 tarihinde 1993/194 sa- yısı ile verilen bu karar davalı Ah- met Asıl'ın açık adresi tespit edi- lemediğinden ilanen tebliğ yolu- na gidilmiş olmakla; Özeti yazılı bulunan ve mahke- memizce verilen 29.4.1993 tarih, 1993/194 sayılı boşanma kararı- nın davalı olan ve yukarıda açık kimlıği yazılı olan Ahmet Asıl'a ilanen tebliğine, ilan tarihinin teb- liğ tarihi sayılacağına, ilan tari- hinden itibaren 15 gun sonra ka- rann kesinleşmiş sayılacağı husu- su ilanen tebliğ olunur. Basın: 48797 KIRALIK Bakırköy'de DenizOtobüsü'ne yakın, bekâra ya da işyerine Tel.:561 17 72 DEVRİMŞEHİDİ ÖĞRETMEN KUBİLAY Kemal Üstün 4. bası 20.000 lıra (KDV içinde) Çağdaş Yayınları Turkocağı Cad. 39-41 Cağaioğlu-lstanbul Ödemeli gonderilmez.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle