Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet7inLSAYl2470t S A N A T K U L T U R M A G A Z I N T E L E V I Z Y O N 1HA2İRAN1993MU
1989'da yapılan Uluslararası Halk Oyunlan Festivali'nde ülkemize ikincilik kazandıran ekibin yolluk bedeli hâlâ ödenmedi
Dijon fatihleri hararahpeşindeDİLEKGİRGftVCAN
Kars-Kafkas Halk Danslan Top-
luluğu'nun kurucusu ve yöneticisi
Adli Ayter'in, 1990 yılında Dışişleri
Bakanlığı, Kültür ve Turizm Ba-
kanlığı ve Başbakanlık Tanıtma
Fonu Genel Sekreterliği'ne açtığı
dava sürûyor. Dava konusu, 1989
yılında ekibiyle Tûrkiye'yi yurtdışı-
nda temsil eden Adli Ayter'e ülkeye
dönüşünde ödeneceği belirtilen, an-
cak ödenmeyen hararah. Adli Ay-
ter, bu harcırahı alacağına duyduğu
inançtan dolayı, Türkiye yi temsil
etme adına iş yaşamının birikimi
olan 2 kilo altını, 1989 yılının bede-
liyle 78 milyon liraya bozdurmuş ve
ekibini yurtdışına götürmüştü.
28 Ağustos-3 Eylül 1989 tarihleri
arasında Fransa'nın Dijon kentınde
yapılan Uluslararası Halk Oyunlan
Fesü'vali'ne katılan ve Türkiye'ye
dünya ıkinciliği ödûlünü kazandı-
ran Kars-Kafkas Halk Oyunlan
Topluluğu'nun ödenmeyen yurtdışı
yolluk karşıhğı ile otobüs ve yol gi-
dcrleri 57 milyon olarak saptanmış
dava açtığı mahkeme tarafından. 4
Şubat 1992 tarihli karara göre 25
milyon lira tutannda da bir faiz ala-
cağı var Adli Ayter'in.
1975, 1977 ve 1982 yıllannda Di-
jon Uluslararası Halk Oyunlan Fes-
tivali'nde ûç kez altın madalya kaza-
nan Kars-Kafkas Halk Oyunlan
Topluluğu'nun, Festival Komitesi'-
nden davet almasıyla başlamış Adli
Ayter'i, iki bakanhğa ve Başbakan-
bk Tanıtma Fonu Genel Sekreterli-
ği'ne karşı davacı olmaya sürükle-
yen olaylar zinciri.
1989 yılında, Kültür Bakanlığı
Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü'-
nce Türkiye genelinde açılan ve halk
oyunlan topluluklannın denetlen-
mesini amaçlayan sınav sonucunda,
"Yurtdışında Türkiye')! temsil ede-
bilir" onayı alan Kars-Kafkas Halk
Oyunlan Topîuluğu, Dijon'dan o
yılki festivalde Türkiye'yi temsil
etme teklifi ahnca, bu daveti sevinçle
kabul eder. Türkiye'nin temsili söz
konusu olduğu için. ekibin, Kültür
Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı ve
İçişleri BakanüğYnın prosedürüne
göre hazırlıklanm tamamlaması ge-
rekir. Dijon Uluslararası Halk
Oyunlan Festivali'nin komitesi, da-
vetlerini resmi bir yazıyla Paris Bü-
yükelçibği'ne bildirir. Oradan da
Dışişleri Bakanlığı Kültür Dairesi'-
ne intikal ettirilir. Ve Kars-Kafkas
Halk Oyunlan Ekibi'ne görevli ol-
Xeseşitlidönemlerdeülkemizi
yurtdışında temsil eden Kafkas Halk
Danslan Topîuluğu, şimdi mahkeme ve
bakanlık kapılannda geleneksel olmayan
garip bir dansı oynuyor.
duklan bildirilir. Bunun üzerine
ekip, Kültür Bakanlığı Güzel Sanat-
lar Genel Müdürlüğü'ne dosyasıyla
birlikte müracaat eder. Ancak bir
cevap alamaz.
"Zira. 1989 yılı içinde Türkiye ge-
nelinde yapılan denetlemelerde
yurtdışına devlet göreviyle gitmeye
Tu-bil Derneği hak kazanmış. Di-
jon'a da onlan göndermeyi plan-
lamışlar. Bizim bundan haberimiz
yok tabii. Festival Komitesi'nin
bana yolladığı resmi evrakı imza-
layıp mukavele imzalamışum. Bunu
bozma imkânı da yoktu. Dolayıayla
Kültür Bakanlığı ile Dışişleri Ba-
kanlığı arasında bir kargaşa oldu.
Sonra da bize. yurtdışına gidemeye-
ceğimiz söylendı. Bu arada Tu-bil
Derneği, Festival Komitesi'ne bir
yazı göndererek bizim ekibimizi ka-
ralamış. 'Bunlar Azeridir, Kaf-
kasür, devlet görevine gönderile-
mezler" demişler. Daha önceki ba-
şanlı çalışmalanmızla bizi tanıyan
komite de bu yazıyı aynen bize yol-
ladı. Çok kınbp üzüldük tabii. Ben
sizi birTürk vatandaşınaşikâyetede-
bilirim, ama başkalanna edemem.
Kol kınlır, yen içinde kalır. Bu bizim
geleneksel düşüncemizdir. Ben de
bu yazının fotokopisini parlamen-
terlere, o dönemki Turizm Bakanı
İlham Aküzüm'e. Dışişleri Bakanı
Mesut Yılmaz'a yolladım. Azeri,
Kafkas kökenli 8-10 milyon va-
tandaşın incinen duygulannın telafi-
sini istedim. Dışişleri Bakanlığı da
bizim grubumuz dışında kimsenin
yurtdışına gidemeyeceğini bildirdi."
Adli Ayter, kendisinden istenen
maliyet raporunu Başbakanlık
Tanıtma Fonu'na, Kültür Bakan-
hğı'na, Dışişleri Kültür Dairesi'ne
bildirir. Başbakanlık Tanıtma Fo-
nu'ndan tahsisat çıkar, ancak bir
türlü ödenmez. Zaman daralır. Di-
jon'daki festivale dört gün kalır. Dı-
şişleri Bakanlığı, Adli Ayter'e, yola
çıkmalannı, paranın ya arkalann-
dan yollanacağını ya da dönüşte ve-
rileceğini bildirir. Kendilerine bu pa-
ranın daha sonra ödeneceğine dair
bir belge verilir. Bu arada Kültür
Bakanlığj'nın kendi fonundan 16
milyon lira para verilir Adli Ayter'e.
Bu para ancak otobüs kiralamaya
ve konut fonuna yeter. Adli Ayter,
Kapalıçarşı'ya gider. birikimi olan 2
kilo alünı bozdurur. karşıbğında 78
milyon lira alır. "Devlet güvencesi
altında Türk bayrağını Dijon'a gö-
türmenin gururunu yaşıyor"dur. O
günkü hareketinın karşılığı olarak
daha sonra evini ve arabasını da sat-
mak zorunda kalacağını bilmiyor-
dur daha.
Ekip bir başka problemi de Fran-
sa vizesi almak isterken yaşar.
Fransız Konsolosluğu, "yurtdışına
işçi kaçınyorlar" ihban nedeniyle
vize vermek istemez. Adli Ayter,
Festival Komitesi'ne telefon edip
durumu bildirir. Komitenin girişi-
miyle Fransa'nın Çahşma Bakanı,
Fransız Konsolosluğu'na telefon
eder, "Sanat topluluğunun eleman-
lannı işçi olarak kabul ediyorum"
der. Böylece son anda Fransa vizesi
alınır. Türkiye'yi temsilen giden
ekip turist kisvesiyle yurtdışına
çıkar.
Ekip, son anda festivale yetişir. 57
topluluğun kauldığı festivalde, ikin-
cilik ödülünü alır. Adli Ayter şöyle
anlaüyor: Aslında hakkımız altm
madalyaydı. Ancak oradaki Türk
yetkibler gümüşe razı olmamıa.
yanşmacılardan biri olan Kuzey
Kıbns Türk Cumhuriyeti'ne de bir
bronz verilmesinin sağlanacağmı.
böylece de diplomatik bir başan ka-
zanılacağmı söylediler. Bulgar ekibi
birinci oldu."
Kars-Kafkas Halk Oyunlan Eki-
bi, başanlı gecen yurtdışı gezilerinin
ardından Türkiye'ye döner, harcı-
rahım almak üzere Başbakanlık
Tanıtma Fonu'nun kapısını çalar.
Aldıklan cevap, paranın Kültür Ba-
kanlığı Güzel Sanatlar Müdürlüğü
tarafından ahndığı yolundadır.
Kuşlann
sessizliği
NATIONAL
GEOGRAPHIC
Şafağın binlerce tür ötücü kuşun
nagmeleriyle müjdelendiği
gûnler geride kaldı.
Artık bir çok göçmen kuşun
inleyen ezgisi kuşlann yaşadığı
ortamlann giderek yok
olduğunu ve buna bağlı olarak
bilinen kuş türlerinin gün
geçtikçe azaldığını insanlara
duyuruyor. Her bir göç
mevsimiyle birlikte, daha çok
orman ycrle bir edilmekte,
yağmacılar meydanı boş bulup
çevreyi katietmekte ve insanlar
evrenin görünûmünü
bozmaktadır. Bozulanherdenge
kimilerin yaşamını da
beraberinde götürerek kimi
güzellikleri yıkmaktadır. Ağlara
takılan bir kuşun belki de son
çırpıruşlan yanna bırakacağımız
doğanın ashnda küçük, ama
anlamlı bir görûntüsünü
oluşturmaktadır. Yaşam, kuş ve
doğal.
Ilerde belki de hiçbir paraya
saünalamayacağımız
vazgeçilmez değerlerden
yalnızca bir kaçı. Kimi zaman
kafeslerde tutsak etmeğe
çahşüğımız bu güzellik, kimi
zaman da kuşlann doğal
yaşamında bir ölümcül tuzak
olarak yine insan eb'yle insan
katliamımn bir parçası
olabiliyor. Şimdiük bu bedeli
gökkuşağmm türn renlderini
içeren küçücük bir kuş ödüyor.
Yayann...(Fotoğraf:SCOTT
GOLDSMİTH)
Semavi
Eyice'nin
koleksiyonu
Antik Dekor'da
Haber Merkezi - Prof.Dr.Semavi
Eyioe, özel koleksiyonunda yer
alan ve birer tarihi belge niteliği de
taşıyan birbirinden güzel
fotoğraflanyla Antik Dekor
dergisinin son sayısında kendi
îstanbul'unu tanıüyor. E>ice
jazısında. "Başta İstanbul obnak
üzere Osmanh devleti smırlan
içinde, geçen yüzyılın
ortalanndan, yaklaşık Kınm
Savaşı yıllanndan itibaren çeşitli
foto ustalan tarafından çekılmiş,
büyük boy ve gerçekten birer tarihi
belge değerinde pek çok resim var-
cır. Bu eski fotoğraflann önemli
hr özelhği de, onlann uzun süreli
pozlarla cam negatiflere
pkilmeleri, bu yüzden deçok
iüçük aynntılann bile
£grandisman yapılmaya uygun
clmalandır...
Kendi özel arşivimde bulunan eski
htoğraflardan baası hakkında
•\azdigun bu yazj, fotoğraflann,
İstanbul'un eski tarihi ve bilhassa
jaşantısı hakkında ne büyük
«kğerde olduklannı, sanınm
sçıkça göstermektedir" diyor.
Fotoğraflarda görülen yerlerin
hıgünkü durumundan da söz
eüldiği yazıda fotoğraflan çeken
ıstalarlailgili bilgilerde bulmak
mümkün.
Dergideki bir başka İstanbul yazısı
ise Çelik Gülersoy'a ait.
Yaşamının yarım asnnı akıl hastanesinde geçiren Jimmy Laing kitap yazdı
Akıl hastasına 'akıl kitabı' ödülüHaber Merkezi - Yaşamının elli
yıbnı akıl hastanelerinde geçiren
Jimmy Laing'in "Fifty Years in the
System - Sistem İçinde Elli Yıl" isim-
li kitabı. halkın, akıl sağlıgı konu-
sunda bilinçlendirilmesindeki katkı-
lanndan ötürü, Yıhn Akıl Kitabı
Ödülü'ne değer görüldü.
"Birkaç laf etmem istendi, ben de
itaat ediyorum" diyordu Jimmy
ödülünü alırken. "Bana söylenenleri
yapmayı öğrendim yıllar boyu."
Jimmy, Fifty Years'in the System
isimli kitabmda, İskoçya'daki akıl
hastanelerinde geçirdiği elü yılı an-
laüyor; yanm yüzyıl boyunca, yanlış
hiçbir şey yapmadığı halde kilit ar-
kasında İcapalı kalan, kendisine hiç-
bir zaman doğru dürüst bir teşhis
konmayan, öylece terk edilen bir in-
sanın dramını...
Jimmy'nin öyküsü savaştan önce
başlar. Babası askerdeyken, annesi,
bakılacak bir düzine çocuğun içinde,
bu hiperaktif çocukla başa çıkamaz.
Dokuz yaşındayken bir bakımevine
yollamr Jimmy.
Savaş gelir geçer, annesi başka bir
adam bulur. Kimse Jimmy'nin yok-
luğunu fark etmez. O>sa gittiği okul-
dan bir akıl hastanesine yol-
lanmıştır.
Yaşamının bundan sonrasına acı-
lar damgasını vuracaktır. Ama onu
en çok etkileyen, çektiği fiziksel acı-
lar değildir. Jimmy, hastalan >atışü-
rmak için kullanılan ilaçlardan deh-
şete düşer. "Hastaneye iik gittiğimde
her çeşit insanla karşılaştım. Papa,
krallar ve düzinelerce İsa. Yeni ben-
liklerinden mutluydular."
Altmışlann ortalannda yatıştıncı-
lar piyasaya çıkar. "Herkesin ya-
şamını altüst etti. Artık İsa filan de-
ğüdiler, 24 saat boyunca, öylece otu-
rup anlamsız şeyler mınldanır ol-
muşlardı."
Sık sık kaçma girişiminde bulu-
nur. Otostopla Cornvvall'a gider, iş
ve kalacak yer bulur, artık kaçmayı
başardığından emindir. Bir gün pofi-
sin, kaldığı pansiyonun yamnda bi-
rilerini sorguya çektiğini görür.
Kendisi hakkında konuştuklannı
sanarak, Iskoçya'ya, hastaneye geri
döner.
"Kaçtığım her seferinde, birileri-
nin çıkıp, 'başarabilir, artık onu ra-
hat bırakalım' demesini bekledim.
Kimse söylemedi, yasal olmadığı sü-
rece geri dönmem kaçınılmazdı. Ku-
rum, beni çcken manyetik bir güç gi-
biydi. Kâğıda imza atılmadan gerçek
anlamda özgürlüğüme kavuşmam
mümkün değildı."
Hastaneye geri götürüldüğü her
seferinde önce banyoya sokulur,
sonra yatağa göndenlır ve üç gün
boyunca pijamalannı çıkarmasına
izin verilmez. Sık sık müshil hap-
lanyla cezalandınlır.
Yeimişlerin ortalannda kaçtığı-
//a astaneye ilk
gittiğimde her çeşit
insanla karşılaştım.
Papa, krallarve
düzinelerce İsa. Yeni
benliklerinden
mutluydular.
nda annesine gjder. Annesinin sevgi-
lisi Jock McNab. onu e\den kovar.
Yolda gördüğü ilk polise "Jock
McNab'ı öldüreceğim" der Jimmy.
Elinde ruh hastabklan raporu taşı-
yan birisi için hiç de iyi değildir bu.
Çocuklara tecavüz eden kimselerin,
seri cinayetler işleyenlerin gönderil-
diği, kacışın mümkün olmadığı bir
hast^ıeye, Carstairs'e yollamr.
Jimmy, burada sisteme uymuş in-
san rolünü oynar. Doktorlara. duy-
mak istediklerini söyler. Bütün bu
yıllar boyunca, kimse Jimmy'ye so-
rununun ne olduğunu söylemez.
Yabuzca, "gözalünda tutul-
masının" yerinde olduğu bildirilir.
"Bir seferinde doktor, 'Aman Al-
lahım. Büyük bir yanlışlık yapıbruş"
dedi, ama hiçbir caba göstermedi, 10
yıl daha içeride kaldım" diyor
Jimmy.
Jimmy de yanm yüzyıl boyunca
sonınun ne olduğunu sormaz. Ya-
şadığı kurumlar, kaderine boyun ey-
meyi öğretmiştir. Yine hastaneden
kaçtığı birgece, yolda karşılaştığı bir
adamın yatacak yer teklifıni kabul
eder. "Gece uyandığımda beni öpüp
kokladığını gördüm. Tecavüze izin
verdim."
Kunımlar, kendisi hakkında ka-
rarlar verme gücünü elinden alır. ya-
şamını rutine sokar. Peki Jimmy'yi
gerçekten kurumsallaştırmayı başa-
rabilirler mi? "Yoo. yoo hayır.
Aklımı kaçırmamayı başardım.
Nasıl, bilmiyorum" diyor Jimmy.
Jimmy'de kendine aamanın en
ufak bir parçası bile yok. Yaşadığı
en kötü şey sorulduğunda şunlan
söylüyor Jimmy: "Her yeni güne ta-
nıicbk ediyordum. Hastaneye yaşb
insanlar gelince çok kötü oluyor-
dum. Hemşireler, 60 yıl boyunca,
sevginin göstergesi olarak parmakta
taşınan nikâh yüzüğünüçıkanrlardı.
Sonra başka özel eşyalar toplanırdı.
Çektirdikleri acının farkında değil-
lerdi. Sanınm en korkuncu buydu."
Neyse ki bunlar Jimmy'nin başına
gebnez. Daha aydın bir yöneüm ta-
rafından 1987'de serbest bı-
rakıldığmda, yaşamla bağlan
kopmamıştır. Kitabı, Carstaırs'den
sonra gittiği hastanede tanıştığı
kansının önerisi üzerine yazar.
"Basılacağını ve bunca insanı etkile-
yeceğini hiç düşünmemiştim."
Jimmy. şimdi, üyeleri kendisini
hor görmüş olan psikiyatri kuru-
munca ziyafetlere davet ediliyor.
Glasgovv Oniversitesi'ne akıl hasta-
bklan konusunda söyleşi yapmaya
çağnbvor.
Jimmy ise kansının her şeyden
daha önemü olduğunu söylüyor.
"Onsuz, yaşamım kimbibr nerede
son bulurdu. Çok şanslıyım." "Ge-
çen gün kitap imzalarken, 75 ya-
şında bir adam geldi yanıma ve gu-
rurla şunlan söyledi: 'Sistemde 50 yıl
ha?
Bu hiçbir şe\ değjl. Ben 60 yıl
yaşadım." Gördünüz. yalnızdeğilim.
Daha binlerce Jimmv Laing var."
Nice renkli
bayramlara
Cumhuriye!
Yapaygöz
üretimine
başlandı
Haber Merkezi - Japon Hitachi
Grubu ile Dublın Trinity
College'ın Avrupa
laboratuvannda çalışan
araştırmacılar. hacim ve biçım
olarak insan gözüne benzeyen
yapay bir görüş sistemi
geliştirdıler. "Dublın Gözü"nü
üreten bilim adamlan, sinir
sistemini bilgisayarla
kaviıaştıran optoelektronik
teknikleri kullandılar.
Araştırmacılar, geliştirdikleri
sistemin. elektronık tabanb bir
tür beyin \aratmaya dönük iki
teknığı sinesinde banndıran ilk
cihaz olduğunu sö> lüyorlar.
Hızlı algılama
Trinity College fizik
profesörlennden J. Hegarty ile
Dublin Hıtachı
laboratuvanndan Paul
Horan'ın geliştirdikleri bu
sistem. objelenn. robotlann
elektronik görüş
sistemlennden çok daha hızb
bir şekılde algılanmasmı
olanakh kıbyor. Örneğin.
duruş ve hareketleri nasıl
olursa olsun iki maketi
birbirinden a>ırt edebiliyor.
Işıközü vayan bilgisayarlann
kullanılması, sistemin temeb'ni
oluşturuyor. Zira hareket
halindeki objelenn analizini
kolayca hızlandırmak için tek
yol budur. Otomatık aracılann
yönlendırilmesini olanaklı
kılan elekromk görüşün veya
robotlann kullanıldığı
işletmelerde bu tür donanımın
kullanılmasının, bu gözün
uygulama alanlanndan birini
oluşturacağı bibm
adamlannca kaydediliyor.
2000yilinın
arabalan
Haber Merkezi - Bıbm
adamlan, ilk arabanın
bulunuşundan lOOyıbaşkın
bir süre sonra. yeniden
otomotivin temelıne inerek
yeni bir özel taşıma aracının
oluşturulması yolunda yoğun
bircaba içinde. "Yetkin
Tekerlekler" adı verilen proje
Rolls Royce. British
Aerospace ve Dunlop gibi,
mühendislik \e otomotiv
alanlannda saygınlığı olan
firmalarca destekleniyor.
Uluslararası bir ekip ise tümü
elektrikle çabşan. hava
kirlibğine yol açmayan son
derece kullanışlı biraraç
geliştiriyor. Prototip çizimleri
bu hafta Brüksel'de ilgililere
sunulacak olan araan tasanmı
geleneksel çizgilere dayanıyor
\eyakıtsızçalışıyor.
TV dizisinden ilham
Projenın tohumlan.
Binningham Üniversitesi
Otomotiv Mühendisbği
Bölümü Başkanı Prof. Jim
Randle tarafından gelecekçi
akımda bir televizyon
dizisinden yola çıkılarak atıldı.
Daha önceJaguar'ın
mühendislik bölümü
yöneticiliğini üstlenmiş olan
Randle, saatte 340 km. yapan
Jaguar XJ220 modelinin de
yaratıcısı olarak tanınıyor.
Pille çahşacak, ancak aküyü
sürekli şarj edecek bir gaz
türbini olacak. yan elektrik
yan yakıtla çalışan "kırma" bir
araç düşünülürken ekip, daha
gelişmış. kımjasal tepkimeyle
elektrik üreten "yakıt hücreli"
bir araç üzerinde çabşmaya
başladı. 150\ıIdırbilinmekle
birlikte. buteknoloji
kullanışsız ve hantal
bulunduğundan pek ilgi
görmedi.