Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET2 1HAZİRAN1993SAU
KÜLTÜR
Yönetmenliğinin 5O.yılinı kutlayan 83 yaşındaki Akira Kurosawa'nın son fılmi 'Madadayo'
İçten, derinve sıcakbir Kurosawa...
MEHMETBASUTÇU
Yaşam bir saklambaç
oyunu mudur? Belki de.
Yoksa bir düş müdü.-?
Bir oyunsa eğer, kuşku-
suz saklambaç oyunu-
dur. Çocuklar, daha
kûçûk yaşta, her şey he-
nûz büınçalündayken bi-
le çok iyi kavramışlardır
bu gerçeği. Sözümona
saklandıklan derme çat-
ma sğınakta izlenrun er
geç bulunacagmı, bulun-
masa bile bir sûre sonra
tıpış tıpış kendilikJenn-
den çıkmak zorunda ka-
lacaklannı çok iyi bilirler.
önemli olan, oyunun
kıvamını iyi tutturup sak-
lambacın keyfıni- çıkar-
mak değil midir? Bunun
yolu da ne çok iyi ne de
çok kötü saklanmaktan
geçer. Hemen bulunmak.
hiç buhınamamak kadar
tatsızdır... "Daha hazn-
JpgiKnı" diye bağırarak
saman öbeklen arasında
kendısine en kuytu köşe-
yi arayan kûçûk çocuk.
aynı zamanda dûşler kur-
maktadır. O saman çöp-
lerinin arasından gördü-
ğü ve hemen büyüsüne
kapüdığı günbatımının ger-
cek ûstü davet kâr renklerk
sûsledığı genış ufuk. onu
yepyeni bu-yaşama. gizem
yüklü bir düş dünyasına
çağırmaktadır...
Saklambaç oyununu
bir anda unutuveren ço- - J W ^
cuk, geçici yuvasından
çıkarak. güneşin o
sımacak kollanyla ken-
disini çağtrdığı sonsuzluğa doğry yü-
rûr. Onu izleyen kamera yavaş yavaş
doğanın gerçek dekorundan uzak-
laşıp, yapay bir tablonun düşsel deko-
runa dalar gider. Ancak bu kayış çok
yumuşak bir devamhhk içerdiğinden
gercekle düş sanki birbirine kenetleri-
miştir...
Akira Kurosawa'run Cannes'da ya-
nşma dışı sunulan son Fılmi "Daha
Hazır Değüiro" (Madadayo), bu güzel
görüntülerin derinüğinde noktalan-
maktadır. Aslında olmayan bir nokta-
dır bu. Perdede son sözcüğüne de yer
' yoktur zaten. Her şey alabildiğine
açıktır.
Japon sinemasının seksen üç yaşın-
daki ustası Akira Kurosawa neye ha-
zır değildir acaba? Hiç düşünmeden,
"sinemayı bırakmaya hazır değildir"
yanıtını verebiliriz.
Halbuki, "Xönetmenliğe başlama-
sının eUinci yüını kutlayan ve,"Mada-
dayo" ile otuzuncu filmini imzalayan
Kurosavva, vasiyeüni acaba sinema
aracüığıyla mı yazmaktadır" sorusu,
ilk olarak dillerin ucuna gclen soru-
dur. Ancak, vereceğimiz yamtm ne an-
lamı olabilir ki! Önemli olan. Kuro»
sawa'nın, sanat yaşamının en başanh
dönemlerini besleyen yaraücı ana da-
marlardan güç alan sağla^m bir film
gerçekleştirmiş olmasıdır.
Akira Kurosawa'nın filmi, adıru,
saklambaç oynayan çocuklann "ol-
madı"sından alır gerçi ama, fılmin
kahramanı, çocukluğunu anımsayan
yaşh bir yazardır; üniversitedeki kür-
süsûnden emekliye ayrümışür. "Daha
Hazır DeğUim" gerçek bir kışinin,
1889-1971 yıllan arasında yaşamış
olan ünlü Japon yazar Hyakkeo Uc-
hida'nın özyaşamından esinknmiştir.
Zehir gibi bir mizahı konuşmasına ka-
tık eden, zekâsıyla çevresindekilerin
gözlerini kamaştıran Uchida, ülkesinde
de adı sık sık basına yansımış bir ede-
biyat adamıdır. Japon Sanat Ku-
rumu'na (Japan Art Society) kabul
"İi ü k ü i
nı, tkinci Dünya Savaşı sırasında likte. yangından kurtarabildikleri bir-
emekh olduğunda, tarn altmış yaşın- kaç parça eşyayı toparlayıp, küçücük,
dadır. Ancak, kendisini ihtiyar olarak eskı bir kulubeye yerleşirler... Yoksul-
görmeye başlamıştır bile. Geriye kalan luk ve zor yaşam koşullanna karşın
zamanını kitap yazmaya ayırmak iste- mutludur yazar; mevsimler mesvimle-
mektedir. Onu çok seven öğrencileri ri izler, o da çahşmalannı sürdürür...
her doğum gününde bir tören düzen- öğrencileri hiç yahıız bırakmazlar Uc-
hida'yı. Sıcak, saygıh
dostluklan de-
vamhdır; her konuda
içtenliklidir. Profesö-
rün yeni bir ev yap-
masına yardıma olur-
lar... Doğum günü
toplanülan ise artık
gelenekseUeşmiştir...
Bu güzel tabloyu, so-
kağm karşısındaki ar-
saya, Uchida'nın
güneşini kesmek pa-
hasına, yüksek bir ev
inşa etmeyi kafasma
koyan zengin ve gör-
güsüz bir adam bozar.
Ancak, profesörü se-
ven mal sahibi, top-
FBm, 1889-1971 arasmda yaşayan ünlüJ apon yazar Hyakken Udüda'mn öryaşammd&n esüdemniş
lerler ve saklambaç oynayan çocuklar rağını o saygısız adama satmaktan
gibi sorarlar: "Mo-ü-kai"! (Kurt, ora- vazgececektir. Ne mutlu ki, dünyada
da nusın?) Gelen yanıt şöyledir: "Ma-
dada-yo"! (Daha Hazır Değüim). Bir
iyi ve namuslu insanlar da vardır!.
Bu arada, bahçesine sığınan sevimli
solukta litrelik bira bardağını midesi- bir sokak kedisine bağlanır yaşh ya-
ne boşaltan yaşh profesör, böylece zar. "Nora" adını verdiği bu güzel
edildiğinde, "İstemiyorum, çünkü is- ölüme henüz hazır ohnadığını vurgu- hayvan bir gün geÜp ortadan kaybol-
diyerek üye ohnayı red- lamaktadır... duğunda. Uchida derin bir bunahma
Savaş yıllandır. Bir gün Uchida'- düşecektir. Neredeyse yemeden içme-
lann evine bomba düşer. Kansıyla bir- den kesihniş, bir hayalete dönmüştür.
temiyorum
detmiştir...
"Daha Hazır DeğüinTin kahrama-
Öğrencileri seferber
olurlar, ilanlar veriür,
sokaklar tararur, ama
Nora bulunamaz. Yaşh
adamın başka bir kediye
bağlanabihnesi de güç
olacaktır... Aradan
yıllar geçmiş, yetmiş ye-
dinci doğum günü gehp
catmıştır. Doktoru bira
bardağını gjderek kü-
çültmektedir.Yine" Ma-
dada-Yo" diye yanıtlar
beylik soruyu sevgüi
profesör... Ancak, ye-
mek sonunda birden fe-
nalaşıverir. Aynı gece,
evinde, hasta yatağında
yatarken gördüğü düş-
te, çocukluğuna dön-
müştür yine ve sak-
landığı saman yığını
içinden çıkarak, yukan-
da sözünü ettiğim ren-
garenk göğün içinde
kaybolur...
Akira Kurosawa, an-
laşılacağı gibi, sıcak bir
safhğın çagnsına zaman
zaman hayır demeyen
bu senaryoyu, bilinen
ustahğıyla, yahn ve du-
yarh br sinema şölenine
dönüştürmeyı başarmış.
Genelde sabit açılardan
bakmayı yeğleyen te-
laşsız kamerası, yer yer
yumuşak devinimlerle,
sanki dans etmekten çe-
kinmez; yönetmen, ıçe-
riğe son derece saygıh,
gösterişe kacmayan du-
yarh ve tutarh bir sine-
ma dili sergiler böyle-
ce... Her yaşamm bıti-
minde, yepyeni bir serü-
venin daha başlaya-
cağını mı muştulamak-
tadır bize Kurosavva? Galiba, *'Yeter
ki, düş kurmasını bihn; yaşamın ve do-
ğanın temel değerlerine saygıh olun"
diye ekler sonra da... Başka bir açıdan
bakacak olursak, uzun ve dopdolu bir
ömriin bile, dünyanın ve insanın gjze-
mini çözmeye yeterli olamayacağı,
saptamasını da getirir...
Yedi Samuray (1954), DodesTtaden
(1970), Dersou Ouzala (1975), ve Ka-
gemusha (Altm Pahniye, Cannes 1980)
gibi başyapıtlann yönetmeni Kuro-
sawa'nın, üç yıl önce "Düşler" adh fil-
miyle ne kadar büyük bir düş kmkhğı
yarattığını içim burkularak anımsa-
dun. Gahba, seksen yaşını doldurma-
nın geurdiği geçici bir bunalım döne-
minin ürünüydü o film... 44
Düşler"de
de çocukluğun yumuşacık anılanna,
sımsıcak düşkrine dönmeyi denemişti
Kurosawa. Doğayla uyum içinde ya-
şamak. insanı insan yapan temel de-
ğerlere sahip çıkmak, doğayı ve çevre-
yi korumak gibi genel temalan işler-
ken, yine yahn olmak istemişti. An-
cak, ıddıasız bir doğruluktan çok, saf
inançlann tuzağına düşerek inan-
dınahğa ulaşamamışü. Yaşamının
seksenli yıllannı dolu dolu yaşamaya
hazır değildi gahba o zamanlar... Bu-
gün ise, üç yıl öncesinin göreh başan-
sızhğmı ehnin tersiyle silip atıveren
Akira Kurosawa, Cannes'da, yeni bir
sinemasal gençhk buhnayı başarmış
usta bir yönetmen olarak alkışlanıyor.
..Daha nıce yıllara Bay Kurosawa!
Charles Dickens'm enerjisini ve esprili kişiliğini yansıtan 1271 mektubu kitap olarak yayınlandı
Yalnızlığayernkdüşendoyumsuz yazar
Kûttür Servtâ - Elizabeth dö-
nemının ünlü yazarlanndan.
mıştı. Mektuplann en uzun ve
UV.U..U,, ^ ^ u , ^ , » . , 0 ^ . aynnulıolanlan,düşmüşkadın-
hatta tüm tngüiz edebiyaürun lann banndığı bir evi yöneten
en tanınmış romancılanndan Dickens'm halk sağhğıyla ügili
Charles Dkkens'ın bitmek tü-
kenmek bilmeyen enerjisini ve
esprili kişiliğini yansıtan 1271
adet mektubu, İngiltere'de ki-
tap olarak yayunlandı. Yazann
tam olgunluk dönemine rastla-
yan üç yılük bir süre içinde (Her
güne birden fazla mektup düşü-
yor!) yazdığı mektuplardan
oluşan cilt özenli*ve kapsamh
bir çabşmanın ürünü.
Bir keresinde "Hızh yürüye-
mezsem ve daha uzaklara gide-
ickens, her biri
birerminyatür roman gibi
olan mektuplan üç yıl
içinde yazmış. •
mezsem, patlar ve mahvolu-
nım" diyen Dickens'm akıcı,
canh, hınzır bir dille yazdığı
mektuplan aynı zamanda, ya-
zann calışma enerjisi ve organi-
zasyon yeteneğinin de kanıtı.
Dickens, her biri birer minyatür
roman gibi yaalmış 1271 mek-
tubu sığdırdığj üc yıl içinde,
"Bleak House" (Kasvetli Ev)
romanmı tamamladı; "Hard
Tiroes" (Güç Zamanlar) röma-
nırun tümünü yazdı ve "little
Dorrit" (Küçük Dorrit)'i yaz-
maya başladı. Aynı dönemde
Dickens, aynca sık sık katkıda
da bulunduğu "Household
Words" adh derginin editöriü-
ğünü yaparken ilk amatör ti-
yatro çalışmalanna da başla-
düşünce ve kaygılanru yansıü-
yor. Dickens'm yazafhk kari-
yerini bir özet gibi tümüyle
kapsayan mektuplar, yazann
romanlanndaki engjn düşgü-
cünün ürününü, zengin tiple-
melerin izlerini sürme olanağı
da venyor. Yaratma sürecinin
o sihirli kimyasal dönüşümün-
den geçmeden önce, küçük ya-
şanülar ve aynnülar işlenme-
miş halleriyle mektuplarda or-
taya konuluyor. Dickens'm
gün batarken bir ço-
cuk işci, yaşh ve sol-
gun beyaz bir atla ya-
şadığı suskun bir an,
daha sonradan Kas-
vetli Ev'in bir bölü-
münde belirivenyor.
Fakat Dicköhs'ın
mektuplannda orta-
ya çıkan gerçek ya-
şam-kurgu arasında-
ki bağ, her zaman bu kadar do-
laysız değil. 20 >ıl aradan sonra,
kendisine tekrar yazmaya baş-
layan büyük gençlik aşkı Maria
BeadneD'a yazdığı yanıtlar, hiç
eksihnemiş gençlik heyecanını
ve espri anlayışını gösteriyor.
Yeniden karşûaştıklannda, ar-
Uk şişman, aptal ve alkol ba-
ğımlısı olan Beadnell, bundan
sonra Dickens için uzakta ka-
lan bir anı oluyor.
yine Dickens'm editörlüğü-
nü yaptıgı dergide, kendisinden
daha aşağı bir pozisyonda bu-
lunan Mrs. Gaskellla dergiye
katkısı hakkında süregiden
kavgalann yer aldığı mektup-
lar, 19. yüzyıl süreli yayinlar
tarihindeki en komik pasajl^n
Charles Dickens'm Mrs. GaskelTla yazışmalan 19. yüzyıl süreli yayınlar tarihindeki en komik pasajlan oluştunıyor.
oluşturuyor. Editörlüğünü
yaptığı bir dergide verilen ye-
mek tarifıni yeniden yazmaya
kalkacak kadar ileriye giden
yazann, büro işleri hakkında
yazdığı aynntıh, uzun ye totali-
ter mektuplar, titizliğini de or-
tava kovuvor. Fakat kitabın
sonlanna doğru, özellikle
1885'te yazılmış mektuplarda,
serüiğı bile komik bir yön taşı-
yan bu ciddi adamm, kederi ve
gergin yaşamının izleri hissedi-
Uyor. Gazetelerde kendisini
modası geçmiş. popüler yazar
olarak karalayan eleştirmenler-
le başa çıkabilen, bu saçmalık-
lann dehasını etkilemeyeceği-
ni bilen Dickens, sonunda
yalnızhk ve keder duygusuna
yenik düşüyor. "Özledığim tek
bir muüuluk ve yaşamım bo-
yunca edinemediğim bir arka-
daş" sözleriyle iyice belirginle-
şen hüzün, yaşamının sonuna
doğru gençliğinin umutlan kül
olmuş yazann doyumsuzluğu-
nu daha da keskinleştiriyor.
"'Yolculuk. başından beri hep
ileri doğruydu.Ya devam etme-
liyiz, ya da burada yerimiz
yok."
'TekstiMVSergisi
Kültür Senia- "Tekstil 93" sergisi 7 haziranda Marmara
Oteli Sergi Salonu'nda açılıyor. Marmara Üniversitesi
Atatürk Eğitim Fakültesi Resim İş Egitimi Bölümü Tekstil
Anasanat Dalı son smıf öğrencilerinin açtığı sergide
öğretim üveleri Engin Akdoğan, Reyhan Kaya, Ertuğrul
Ergin, Hamdi Ünal ve Semra Ekizoğlu v önetiminde yapılan
yıl içi çalışmalanndan örnekler sunuluyor. Hande
Altuncer, Pelin Berk, Yesim Damcı Çevik, Hacer
Göçükoğlu, Gökşen Gökgezer, Nurgûl Kaya, Cihan Ofuz
ve Pınar Olguner'm yapıüanrun yer aldığı sergı 14 hazirana
dek görülebilir.
'Cinselüğin Farkh Boyutlan'
Kültür Senrisi- Ümit Saym'ın "CinseUiğin Farkh
Boyutlan" adh inceleme kitabı Yol Yayınlan'nda çıku.
Kitap "CinseUiğin farkh boyutlan". "Cinsel devrim asıl
şimdilerde başhyor", "PC kası ve cinseUik", "Şu pelvisteki
hortlak-G noktası", "Orgazmın psikolojisi-Bir garip
ikilem". "Yeni bir orgazm anlayışma doğru". "Cinsel haz
nesneleri", "Afrodizyaklar", "Cinsellikte yaşanan
gariplikler", "Beyin kimyasındacinselhği yakalayanlar",
"Hiperseksüel kadınlar", "Lezbi> enler", "21. yüzyıhn
cinsel çılgınlığı:Sadomazohizm". "Kadınlarda cinselligin
sınıfsal panoraması" ve "Açık evlihk" başhklannı taşıyan
bölümlerden oluşuyor. Tıp doktoru ve farmakoloji
uzmanı olan Ümit Sayın özellikle nörobihm ve
nörofarmakoloji alanlan ile ilgileniyor. Kitap Saym'ın
Kadınca dergisinde köşe yazılan halinde yayımlanan
cinselhk konusundaki makalelerinden oluşuyor.
Bader Kınay resim sergisi
ANKARA (UBA)- Bader Kınay'm resim sergisi 10
haziranda Emlakbank Sanat Galerisi'nde açıhyor.
1937'de Antakya'da doğan sanatçı 1962 yılında Antakya
Kız Teknik Yüksek Öğretmen Okulu Resim Bölümü'nden
mezun oldu. Çeşitli okullarda resim öğretmenligi yapan
Kınay. 1987>ıhnda"sanattayeterlilik"aldı. 1992'de
Antalya Güzel Sanatlar Galerisi'nde kişisel suluboya
sergjleri ve mavıs 1993'te Gazi Üniversitesi Meslekı Eğitim
Fakültesi'nde "Saip Tunay'ı anma sergisi"ne kaülan
sanatçı halen Gazı Üniversitesi Mesleki Yaygm Eğitim
Fakültesi'nde öğretim elemaru ve resim sanat dalı başkanı
olarak görevini sürdüriiyor. Bader Kınay'ın resim sergisi
26 hazirana dek görülebilir.
Büyük lekelerle doğa atmosferi
ANKARA (UBA)- Bahattin Odabaşı veTunca Bokesay'ın
karma sergisi 12 haziranda Desti Sanat Galerisi'nde
açılıyor. 1947 yıhnda doğan Odabaşı. İstanbul Atatürk
Eğitim Enstitüsü Resim Bölümü'nden mezun oldu. İlhami
Demirci, Selahattin Taran, Malik Aksel ve Süleyman Saim
Tekcan'dan resim ve grafık dersleri alan sanatçı 2O'ye
yakın özel, karma ve grup sergilerine katıldı. halen
Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi Resim
Ana Sanat Dalı Bölümü'nde yardıma doçent olarak
görevini sürdüren Odabaşı'nın yapıtlarınınbir kısmı özel
ve tüzel koleksıyonlarda bulunuyor. Birçok karma
sergilere kaülan ve kendine özgü yorumu ile cesurca büyük
lekelerle doğanın »tmosferini vurgulayan Tunca Bokesay
ise 1942 yıhnda Ankara'da doğdu. ODTÜ mezunu olan
sanatçı suluboya resim çahşmalannı genellikle doğa
karşısında oluşturuyor. Sergi 1 temmuza dek görülebilir.
Yazar Irving Howe öldû
Kültûr Servia-Amerikan sol aydmlannın önde gelen
isimlerinden >azar-eleşürmenlrring Howe geçen günlerde
72 yaşında öldü. Gençlik yıllannda Troçki'den etkilenen
Howe, 1954 yıhnda 'Diyorlar' isimli bir dergi yayımlamaya
başladı. Howe derginin cizgjsini 'Ihmh sol' diye
tanımhyordu. Dergide gerek Amerikan kapitalizmini
gerekse Sovyetler Birliği ve Küba'yı eleşürmekten geri
kahnayan Howe. bu arada kendi sosyalizm düşüncesinden
de hiç ödün vermemişti. 1976 yılında yazdığı en ünlü eseri
'The WorldOfOur Fathers' (Babalanmızındünyalan)
adh kitabı çeşitli ödüller alan yazann, edebiyat dünyasırun
önemh isimleri üzerine de araştırmalan bulunuyor.
Troçki'nin biy ografısini de yazan Hovve'un 1982yıhnda
bir de otobiyografisi yayımlanmıştı.
AIDSle mücadele içingala
Kültür Servisi-Fransız sanat dünyası her geçen hafta yeni
bir A1DS haberiyle karşılaşıyor. Bu durumu engellemek
amacıyla yoğun bir seferberlik başlatan sanat çevreleri,
geliri hastahğa karşı mücadele eden'Aides" örgütüne
bırakılacak özel bir bale galası düzenlediler. Fransa'nın
önde gelen bale sanatçılannın katılacağı gece 13
Haziran'da Palais Garnier'de gercekleştirilecek. Galada
Nureyev'in de iki koregrafisı yer alacak. Bilet fıyatlannın
400 bin ile 2,5 milyon arasındadeğjşuği geceden
toplanacak para Fransa'da açüacak bir kafeterya için
oluşturulan fona aktanlacak. Kafeteryanın hastahğa
yakalanacaklara sosyal hizmetler vermesi amaçlanıyor.
i
Hz.tsa'Yahudikarşın
PARİS (AA) - Sinema ve tiyatro sanatçısı Robert
Houssein'in sahneye koyduğu dev "Hazreti İsa" oyunu
New York'ta Yahudi karşıtı öğeler taşıdığı gerekçesiyle
kaldınldı. Daha önce Fransa'da büyük ilgi gören oyun,
New York'ta 2-13 haziran arasında oynanacakü. New
York Yahudi Topluluğu, Yahudilerin oyunda olumsuz bir
role sahip olduklannı ifade ederek oyunun durduruknasını
sağladı. Oyunun Amerika'da bu şekilde sahneden
kalkrnası. Fransa'da da ilgi uyandırdı. Robert Houssein
Hz. İsa'nın olduğu gibi devam etmesi için mücadele
edeceğini ve Amerika'nın özgürlükler ülkesi olduğuna
inanmaya devam etmek istediğini söylüyor.
'Aşıklar ve Halkoyunlan Şenüği'
BURSA (AA) - Bayburt Sosyal ve Kültürel Yardımlaşma
Derneği'nce Bursa'da ilk kez "Aşıklar ve Halkoyunlan
Şenliği" düzenlenecek. Atatürk Spor Salonu'nda 6 haziran
pazar günü yapüacak şenhğe, 9 aşık katılacak. Şenlikte
atışacak aşıİclar, koşma, güzelleme, ağıt. destan, hiciv türü
eserler söyleyip çalacaklar. Gecede Türkiye birincisi
Bayburt Halk Oyunlan Ekibi de çeşitli gösterilerde
bulunacak.
Türkiye'deyayıncıhğın tarihçesi
Kütür Servisi-Aylık edebiyat ve sanat dergisi Varhk'ın haziran
sayısmda "Yazardan Okura Uzanan Köprir. Yaymalar"
başhğı altında yayıncıhk dünyası, gelişimi ve sorunlan
irdeleniyor. Dergide ilk yazı olarak yer alan Alpay
Kabacab'nın yazısmda ise Türkiye'de yayıncıhğın tarihçesi
inceleniyor. Türkiye'de yayıncıhk ve yayınevleriyle ilgüi üç
sorudan oluşan panele ise Behiç Ak, Ali Akay, Mehmet Ali
Kdıçbay, Oruç Aruoba, Mustafa Kutiu, Ahmet Oktay, bber
Ortaylı, Taha Paria, Haluk Şahin ve Şirin Tekeli katıknış...
Mustafa Zıyalan da "Ulysses'i Reddeden Yayıncılardan
Nasıl Kurtulacağız?" başhkh yazı ile yayınalığın bir başka
yönünü ele ahyor. Dergide aynca TomrisUyar'ın
"Tanışma Anlan", Ahmet Cemal'in "Anadolu
Üniversitesi ya da Sevgi Yöntemi", Nurullah Can'ın
Sabahattin Kudret Aksal'ın şiiri üzerine bir yazısı, 50. şiir
yıhnı kutlayan Şükran Kurdakul'la bir söyleşi yer ahyor.
Şıir ve öykülerin de bulunduğu dergi her ay olduğu gibi bu
ay da bir kitap eki veriyor.