27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
r SAYFA CUMHURİYET 5ARALIK1993PAZAR OLAYLAR VE GORUŞLER Erkek yorumu, kadın yorumu!.. Atatürk'ün önderliğinde yaratılan Türk Devrimi'nin temellerinden biri olan 'Tüze (Hukuk) bevrimi", şeriatın, "Dünyevi Ahkâm" alanının akıla yasalara göre düzenlenmesiydi. Böylece çağın getirdiği değjşiklilderden doğan toplum gereksinimini gideremeyen yasa, derhal kaldınhp yerine yenisi konur. MERİÇ VELİDEDEOĞLU K asım ayının ilk haftasın- da vapılan "Din ŞûrasT- nda. gazetelerden öğ- rendiğimize göre ele alınan konulardan biri de "yorum" olmuş. Bu pek doğal da çarpıcı olan Sayın Doç. Hayri Kırbaşoğlu'nun "İslaram erkek yorumıT'ndan söz etmesidir. Bu, bir bakıma. İslamın da öteki kitaplı iki din gibı cınsiyet eşitsızhği temeline oturduğunun vurgulanışıdır. İslam kaynaklannca doğru bulunup savu- nulan bu eşitsizlığin, böyle bir şûrada "yorum" aracılığı ıle de olsa ortaya konması elbette bir yeniliktir. Ne var ki, konunun yorum yoluyla dile gelirilişinde gözden kaçan bir nokta var. Çünkü artık yorum. "yo- nımbilim'" olarak dilimizeçevırdiğimiz u Hermeneutique"in konusudur. Ge- çen yüzyılın son dönemlerinde oluşan yorumbilimin amaa kısaca şöyle be- lirtilir: Yazılı belgeleri tam aniayabil- mek için, metnın içerdijâ düşünceyı, anlamı çözümleyerek ortaya koyan yorumlar yapmak. böylece metinlerde "şifre" gibı belirtilmiş görüşleri. içan- lamlan "deşifre" ederek anlışıhrduru- ma getirmek... Yorumu yapanın ön- yargı ile taraf tutup. metindeki bir düşünceyi savunması >a da o yönde ağırlığını koyması. yorumbilimce söz konusu olamaz; bövle bir yorum ke- sinlıkle vadsınır. Demek ki gerçek bir yorumun. yorum yapanın cinsiyetiyle ilgisı yoktur. Oysa, gerek eskı çağlarda, gerek sonraki yüzyıllarda yapılan dınsel yo- Dini Ahkâm", "Dünyevi Ahkâm". "Dini Ahkâm" yani dinsel yaşamı dü- zenleyen hükümler de"itikat"\e"iba- det" olarak bölümlenir. "İtikat" ınanç hükümlennı içerirkı bunlardininözü- dür. Tann'nın birliğine. Pe\gamber'ın elçiliğine inanmak gibı. "îbadet" ku- rallan da: Taharet (temizlik). namaz, oruç. hacvezekâtgibı konulandüzen- ler. Şenatın ikınci bölümii olan "Diime- vi Ahkâm" ise: "Münakehât, Muame- rumlann bu ilkelenn doğrultusunda gerçekleştirildiklennden söz edilemez. Çünkü bu yorumlann tek amacı me- lât. Lkubât" ile "Ferâiz"den oluşur tindeki düşünceyı. görüşü, dinin değiş- Bunlann kapsadığı alanlar kısaca şoy- mezlerine (dogmalanna) destek sağla- le belirtilir: Münakehât: Evlenme ve mak için kullanmaktır. Yani yorumun aıle kurumuyla ılgılı hükümleri içerır varacağı sonuç önceden bellidir. Muamelât: Mal. borç. alacak ve da\a Dinsel yorumun bu nıteliğini gözar- ıle ıhşkıli hükümleri kapsar. Ukubât: dı etmeksizin. bir süredir Türk ka- Cezahükümlenniiçinealır. Miraslail- büyükmuoyunun büyük bir bölümünce ortaya konan "Kuran'ın yeniden yo- rumlanması, içtihat kapılarınuı açılma- sı" isteklerine bakalım. Çünkü ka- muoyu. Din Şûrası'nda bu konulann enıne boyuna tartışılacağı beklentısi gili tüm bu\ ruklar. \ aptınmlar da ayn bir bölüm olan Feraiz'i oluşturur. Şimdi İslam şeriatının (dola\ısı\la hukukunun) kaşnaklannı da kısaca anımsatalım. Bılındıği gibi. birinci kaynak Kuran'dır. 114 sure \e 6660 içindeydi. Dahası, laiklik üzerinde de ayetten oluşan bu kutsal kitap. 23 vıl görüşler orlaya konup bır "uzlaşma"- süreyle Tann tarafından. Peygam- ber"e bildirilmişti. Sure'leri oluşturandan söz edilmesi, yıne beklentiler ara- sındaydı. Ne var ki. ne şûra oturumla- nnda. ne de sonuç bıldinsinde bu konulara gereken boyulta yer verildi. Bu da beklentı içinde bulunan kesim- de bir düş kınklığı yarattı. Ovsa şûra, kendi ızlencesinin çerçe- vesi içinde çalışmalannı sürdürüp. öte- ki İslam ülkelerindeki yaptınmlann laik Türkiye'de de geçerli olabilmesı için, aşama aşama uygulanacak bir programı belirleyerek istediği sonuca varmıştır. Bunda şûra yönünden bır terslik yoktur; terslik kamuoyunun. aydın kesimin beklentisindedir. İşte bu tersliği ortaya koyabilmek için, Is- lamla ilgili kimi tanımlan ve ilkelen kısaca anımsatmak gerekıyor. İslam şeriatı insanlann. daha doğru- su kul'lann hem dinsel, hem dünyasal yaşamını düzenler. Dolayısıyla şenatı oluşturan hükümler iki alana aynlır: ayet'lerin inme (nüzul) sırası. süresinın toplumun gereksınimlerine (ihtivaçla- nna) göre olduğu ileri sürülür. Bu ka- nıyı. kimi avetlenn gereksinimı karşı- lamadığından ">ahy" kaynağınca gerı çekilerek geçersız kılınması ve yerlen- ne \enilerinin indirilmesı. haklı çıka- nr. Bu olgunun altını çizmek gerekır Demek ki hüküm getıren ayetlcr za- manla gereksinimı karşılayamaz du- ruma düşerlerse. toplumun gereksini- mini giderecek yeni hükümlerin geıı- rilmesi \ah> kavnağınca da u\gulan- mış^ır. Ote yandan, uzmanlann belırlediğı- ne göre. 6660 a\etın ancak 500*ü gün- lük yaşamın düzenlenmesinı sağla\an: ibadet. münakehât (evlenme). mua- melât (borç v.ö) ve ukubât (ceza) ile ılgılıdir. Bu sa\ı. Kuran'ın >üzde on üçünü oluşturur. Ancak daha başka bir belirleme de vardır. Yine uzmanla- ra göre bu 500 ayet içinde çağdaş hu- kuk anlavışına göre düzenlenmış hükümler 80 ile lOOarasındadır Bu sa>ı. bır va da birkac kabileden oluşan bir toplumun düzeninı sağla- makta belki \eterli olabılirdi. Ama daha pe\gamber zamanında başlayan bü\üme. pek çok gereksinimi de gün- deme getiriyordu. "\'ah>" sona erdiğı- negörebugereksinımlen karşılavacak kurallan. Peygamber. sözlenvle ve tu- tumuvla ortaya koymava başladı. Bbvlece İslam şeriatının (a>nı zaman- da hukukunun) ikınci kav nağı sayılan. Pe>gamber"ın sözlenni (Hadis'len) ve dav ranışlannı içeren "Sünnet" oluştu. Ama bılındıği gibi. daha Halife Ömerzamanında Irak. Surıvealınmış. Mısır'a varılmıştı. Ele geçirilen bu ül- kelerde toplum düzenı. vüzvıllardır. gereksınıme göre değışcn akılcı \asa- larla sağlanıvordu. Bu durum karşı- sında Arap \öneticiler. Pevgamber'in hemen ölümünden sonra belirmeye baslavan "İcma"yolunu kurumlaştır- mayayöneldıler. islamşenat vehuku- kunun uçüncü kaynağı olan •'İcrna". \enlen bir hüküm üzennde "ittifak" etme. bırleşme demekli. Elbette bu ye- nı hükmün davanağı Kuran ve Sün- net'ti. Dola>ısı>la yeni hükmün geçer- lığı ıçın bu iki kavnaktan kanıtlar (delıller) bıılunmalıvdı. Kanıtlan bu- lııp çıkarmak ıçın büşük bir uğraşı. (bü\ük bir "ceht") gerckirdı ki. böyle bir çalışmayla \anlan sonuca "İçti- hat", bu "cehd"ı gösteren uzmanlara da "Müçtehid" dendı. Dördüncü \e son kavnak olan "Kı- yas"a gelınce: bu kaynağın anlamı: Bılınen bır ola> hakkındaki hükmün nedenını. benzer olayda da kı\asla\a- rak kullanmaktır. Görüleceği gibı Sünnet de içinde ol- mak uzere sonradan oluşturulan kay- naklar. toplumsal düzenin. günlük yaşamın zamanla değışen. çoğalan ge- reksınımlerinı karşılamaya yönelikti. Şeriatın "inanç ve İbadet" alanlan için "İçtihat" ya da "Kı>as" yolu kapalıy- dı. Demek ki. yalnızca "Dünyevi Ah- kâm"la ilgili alanlarda içtihat aeçerliy- di. Ne var ki onbmncı yüzyılda içti- hat'a son verilmış. yaygın deyışle. "iç- tihat kapıları" kapanmıştı. Bundan sonraki yüzyıllar boyunca beliren ge- reksınımlere yanıt arandığında ister istemez "Taki»e" ya da "Hile-i Şer'- iye"ye başvuruluyordu. İşte Atatürk'ün önderliğinde yaratı- lan Türk Devrimi'nin temellerinden bın olan "Tüze (Hukuk) Devrimi", şe- riatın. "Dünyevi Ahkâm" alanının akılcı yasalara göre düzenlenmesiydi. Böylece çağın getirdiği değişiklikler- den doğan toplum gereksinimini gide- remeyen yasa. derhal kaldınhp yerine yenısı konur. Böyle birdeğışikliği yap- mak ıçın şeriatla yönetılen toplumlar- ca baş\urulan. Takiyye'ler, Hile-ı Şer'- ıye'ler ve de İçtihat'lar, 67 yıldan bu yana Türk toplumu için söz konusu değildır. Bu durumda toplumumuzun, özel- likle aydın kesimin "İçtihat kapılan"- nın açılmasından yana istek belirtme- sı. laik Türkıye için değil. olsa olsa Suudi Arabistan, İran gibi şeriatla yö- netilen ülkelerin halklan içindirr "Yorum" konusunda da aynı aynmı gözden uzak tutamayız İslama getıril- mesi ıstenen "yeni yorum", laik Türki- ye yönünden, "Dini Ahkâm"ın ibadet kesimıyle. ahlak. gelenek, hoşgörü. sevgi gibı ınsansal ılışkilerin. cinsel eşiılık. banş gjbi konulann çağa dö- nük bir anlayışla ele alınmasıru içer- melidir. Bu aynm dikkate alınmadan ıste- nen bır yorum. 67 yıldır uygulanan ve yürürlükte olan laik yasalanmızı ya görmezden gelmek ya da bunlan şeri- atçılara onaylatmak için yollar ara- maktır. Bilmem söylenmesi gerekir mi. bu da "laik > aşama", "lâyık" ol- mamakla eş anlamlıdır. ARADABIR YAVUZ GÖR Emekli Elçi Kurbağa ve Oküz...La Fontaine'in öykülerinden biri de, "Öküz kadar bü- yümek isteyen bir kurbağa'öan söz eder... öküz kadar büyüyebilmek için, şişin şişin şışinen kurbağa efendi, sonundapatlamış... ' Kıbrıs la ortak savunma planları yapıyoruz." "PKK yı bağnmıza basıyoruz." "Terorizmi destekliyoruz." "Bir Balkan Konferansı toplayalım. Türkiye'yi çağır- mayalım.'' "PKK'yı baskı altına alanlan kınıyoruz." "Soykırımına sıvanmış Sırplan destekliyoruz." "Makedonya Cumhuriyeti'ni tanımıyoruz?" "Hikmet Çetin ile aynı toplantıya katılmak. bana yakış- maz." Bu "Cinnet Mönü"sünün altında, Kıbrıs'ı Enosis ede- ceğiz, Ege Denizini alacağız, Aya Yorgi'nin kutsaması ile Konstatinopolis'e geri döneceğiz, türünden "Tatlılar" bölümü vardır ki. yiyen bir pişman, yemeyen bin... PASOK'un geçenlerdeki seçimlerden sonra, içeride beceremediği işlerı, geçmiş ve gelecek beceriksizliğini örtüp, Yunan halkını, -herhangi maddi bir özveri gerek- tirmeyen- Türk düşmanlığı feneri altında uyutmaya ça- baladığı izlenmektedir. Doğu Akdenız ve Ege Bolgesi'nde. bu tür "hezeyan- lar" evvelce de görülmüştü. Mussolini'nin beslediğı "Büyük Şair" Gabriele D'Annunzie, "Bütün Ege'yı ala- cağız. Roma Imparatorluğu'nu yeniden kuracağız" gibi- sinden, uyaklı, muyaklı, fiyakalı şiirleryazıp, bol bol liret- ler kazanıyordu. 1930'lu yıllarda... Amma, "güdümlü" bir şairdi o ve de yazdığına, kendisi de inanmıyordu, herhalde... Devlet adamı pozu takınmadığı gibi, eninde sonunda. bu sıyah gömlekli adamların, Italya'yı ne fela- ketlere götürebileceğini de bir aydın olarak görmüş olması kabildir. Sonunda, italya, eski, çok eski bir büyük devletin mi- rasçısı olduğu için, aklını başına devşirip, savaşı orta yerde bıraktı ve yangından ne kurtarılabilirse kurtarıp, demokrasi yoluna girdi. Yakın geçmiş Italyası ile bugünkü Yunan tutumu ara- sında birçok benzerlikler vardır. Mussolini, La Fontaine'in öyküsündeki yaratık gibi, şi- şindi, şişindi. Ve de edebiyat derslerinde dalga geçmiş olacak ki, sonu, ancak bir ağaca çengelle asıldığı zaman görebildi. Bu PASOK ihtiyarlarında da aynı belirtiler gö- rünüyor. Italyadakıler "faşist"idilerdebunlarne?Ken- disini ve partisini sola yatık diye Yunan halkına yutturup, iş başına geçer geçmez, serüvene sıvanmak ve tehlikeli virajlarda dolaştırmak ülkeyi. Benzerliği gördünüz mü? Onlar, siyah gömlekli idiler, bunların gömleğinin için- deki de o renk. Dış politikalarmı bildikleri -ya da bilemedikleri- gibi yürütmekte elbettv özgürdürler. Bu yolda gitmeyi sür- dürmeleri de bir yerde, bizim için avantajdır. Çünkü, daha şimdiden, devlet adamlarının içine düşebilecekle- ri en ağır ve olumsuz konuma gelmişlerdir: Alay konusu olmaya!.. Papandreu ve Pangalos gibi yardakçıları, Batı bası- nında "fcan*afur"oldular, artık... Ciddiyetten upuzak, inandırıcılıktan ırak, ulusal biyolo- jilerinin sınırlarını zonk zonk zorlayan bir şişinme devi- nimde, işi gücü bırakıp, La Fontaine'i okumalarını öğüt- lerim, kendilerine.. Önünde, sanki bütün evreni titretecekmiş gibi adımlar atan, eteklikli Efzonların nöbettuttuğu Yunan hükümeti- nin başmdakilerin. ciddi bir doktor muayenesinden geç- melerj gerektiğini düşünüyoruz. Büyük olasılıkla, "6e- yinProstatı"tanısı (teşhisi) konulacaktır. "Bu acayip yeni hastalık"da "nereden çıktı?"diye so- rulursa. "bu yazıya, bu kadar da bir katkımız bulunsun dedik"yanıtını veririz, efendim... BAKIRKÖY 2. SULH HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN DosyaNo:1993 687 Davaa Fadıme Biçicı tarafından açılan vasi tayini davası sebe- biyle: Elaağ Merkez. Yenımahalle. C. 21 04. S. 13, K. 259"da nüfusa ka- yıtlı Durmuş ve Fadımeden olma 1969 doğumluVedat Biçicı ile 1971 doğumlu Levent Bıçıcı've aynı >erde nüfusa kayıtlı Hasan ve Hav- veli'den olma 1945 doğumlu, haîen Gaziosmanpaşa Cad Ergenekon Sk No: 2. D: 7. Güngören adresinde ıkamet eden annelen Fadime Biçia. mahkememizce verilen 1993 687-920 sayılı ve 25.11.1993 ta- nhli karar ile vası tayin edılmıştır. İürazı olanlann dosyamıza müracaat etmelen. aksi lakdırde kesin- leşecejnhususuilanolunur. 25.11 1993 Basın: 12514 PENCERE Patriorun Göigesi Hep duyardım adını; ama, asıl adını değil, henVes "Patriot" diye bilirdi. Patriyotaşağı.. Patriyotyukarı... Meraklandım: - Kim bu Patriyot?.. Bilmeyişim sanki çok büyük bir eksiklik ya da cahillik- miş gibi tepki gösterdiler: - Patriyot'u tanımıyor musun? Utanır gibi olmuştum... Patriyot lakabıyla maruf Hayati Tüzün 1952 tevkifatın- dandı; polisin gözünde kuşkulu, sakıncalı, tehlikeli, nam-ı diğer komünist; ama, ne tatlı bir kişiliği vardı. Ne zaman tanıştık? Anımsamıyorum; ya meyhanede, ya cenazede olmalı. Az konuştuğundan hemen ilgimi çekti. Beride, geride. gölgede durmasını bilen biriydi, kendisini kanıtlamak ve öne çıkmak için ter ter tepinen- lerden değildi. Kimi insan vardır, "merhaba"bastıktan sonrakırkyıl- lıktanış gibi olursun: artık bir yerde "Paf/7of"dediklerin- de sanki hısım akrabanın adı geçıyormuş gibi gülümsü- yordum; kendisi aramızda olmasa da göigesi üstümüze vururdu. • Gölgemle tanıştığım günü anımsıyorum. Güneyin sıcak bir kasabasında, bir yaz ikindisi yolda zıplayıp hoplarken onu gördüm. Çocuktum. Birden ayrımsadım ki güneş ensemi yakıyor, gölgem önüme düşmuş benımle birlikte koşuyor. Duruldum, gölgeme bakmaya başladım, ben olma- sam onun da olmayacağını düşündüm; yere vurmadığı zaman da, gölgemın. benle birlikte olduğunu, bedenim- degizlendiğini duyumsadım. Yüzümü güneşe döndüm.. Gölgem arkama düşmüştü. Onu görmüyordum; ama, vardı Zaman geçtikçe kimi ınsanın toplumdaki varlığını göl- gesiyle sürdürdüğünü anladım; Patriot onlardan biriydi, günlük yaşamın dağdağasında, güncelliğin gürültüsün- de benliğini duyurmasa da. göigesi hep üstümüze vu- ranlardandı Sen nerede olursan ol, orada, uzakta, ya- kında. bir yerde Patriot vardı; değer yargılarıyla, düşürv celeriyle, kişılığıyle durduğu noktada duruyordu. Tarihin başladığı günden bu yana, adaletsız düzenle- rin haksızlığını vurgulayan kişiler yaşamıştır; kimisi ün- lüdür, kimisi ünsüz; yenilgilerin ve yengilerin çetelesini hiç tutmadan yolunda yürüyen ve ayakta durmasını bi- lenlerin kütüğünde Patriyot'un adı geçecek... • Patriot Hayati, 1917 ile 1923arasındakalmışnicesay- gın devrimcimızden birisidir. Bır gemıci "lodos"u bilir, "poyraz"\, "karayel"\. "yıldız"\ tanır; ama, bütün rüzgâr- lar birden esmeye başlarsa, dümeni hangisine göre tu- tacak, yelkeni açmak için hangisini yeğleyecektir? Deniz dalgalı ve köpüklü, fırtına sert ve acımasızdır. Patriot, insanlığın çağlar ötesinde kavuşabıleceği bir düzeni bugünden benimseyen nice kişi gibı yaşamında hırpalandı; ama. her şeyı efendi gibi sineyeçekti; öldüğü zaman bir "dönek" ya da "hamamböceği" değil, bir "eskitüfekti".. Adam gibi yaşadı. adam gibi öldü. öldü; ama. göigesi duruyor. Patriot'un üstümüze vuran göigesi, vicdanımızın yar- gıcı gibi bilincimizin kürsüsüne oturmuştur; yaşadığımız çağı ancak onun ölçüleriyle yargılayabiliriz. 17. GUNDE İKINCİ BASIM ERBtLTUŞALP'INKıTAPUJtt > Eylul Imparatorluğu 90000 > Zehir Yüklü Bulutlar "Halepçe'den Hakkâri'ye" > Bin İnsan . Ben Tarihim Bay Başkan • Önce Çocuklar Öldü > Paşa ile General . Evreninki mi? Özalınki mi? . "PPK" Plastlk Papatya Kokusu 70000 • isteklerinızin tutarı kadar posta ya da damga pulu gön- derıniz. BİLGİ YAYINEVİ : Mesrutjyet Caddesi. No: 46 A P6420 Yenisehir / ANKARA Tel : (0-312) 431 81 22 - 434 49 99 Faks : (0-312) 431 77 58 plastik jjepatya kokusu BİLGİ YAY1|«E 40000 50000 60000 38000 70000 75000 TEŞEKKÜR Başarılı bir ameliyatla annem Sabiha Karagöz'ü sağlığına kavuşturan İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Ort. ve Trav. Anabilim Dalı öğretim görevlileri Doç. Dr. NEJAT GÜNE Y, Op.Dr. Ajlan KASABALIGİL, Dr.SefaÖZEL, Dr. Erman MEÜK YAN, Anest. Uzm. Dr. Vahit BAYKAL'a; Ameliyat sonrası yakın ilgilerini esirgemeyen servis hemşire ve görevlilerine, aynca Sonel Mandacı'ya teşekkür ederim. Ecz. ASUMAN ÇAKIROĞLU İLAN T.C. KADIKÖY İKİNÇİ ŞULH HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN I993 75Vevnet Ekotaş Sılesi Gül Apt. D 45 K. II Erenkö> adresinde ikamet eden mahcure İlhan Dervişoğlu (Artan)'nun rahatsızlığı nedeni ile vesavet allına alınmasına \e kendisine a\nı adreste oluran kızı Nur- han Dervişoğlunun vasi tavın edılmesıne karar verildi. İlanolunur. 10.6.I993 Basın: I2537 İLAN T.C. SARIYER l. ASLİYE HLKUK MAHKEMESİ'NDEN 1993 505 Mahkememizden verilen 1993 505 esas I993 470 karar sayılı 12.10 1993 tarihli ılamı ile Giresun. Görele. Dikmen Kö>ü,C: 045 S: 50. K: 20"de nüfusa kayıtlı Mustafa ile Ha\a'dan olma 1971 doğumlu davacı Şerifc Esa'nın ısmınin Şenfe Selma Esa olarak tashihen kayıt ve tesciline karar verilmiştir. İlanolunur 27.10.1993 Basın: 132(XX) KARAMAN TEKEL SUMA FABRİKASI MÜDLRLÜĞC'NDEN 1- Fabrikamız stoklannda bulunan 823 ton çuvallı kuru ûzüm Nevşehir İçki Fabrikası'na naklettirilecektir. 2- Yükleme. boşaltma TekePe an olmak üzere, işin muhanunen bedeh KDV hariç 185 175 000.-(Yüzseksenbeşmılyonyüzyetrnişbes- bın)TL dır. 3- İhale 30 12.1993 tanhinde saat 10.00'da fabrikamızda yapıla- caktır. Naklıye şartnamesı. fabrikamızda görülebılır veya 20.000.- TL. ücret karşılığında temin edilebilir. 4- Tekel 2886 sayılı kanun kapsamında olmadığından ihaleyi ya- pıp vapmarnakta veva dilediğine >apmakta veya kısmen yapmakta serbesttir İlanolunur Basın 49102
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle