25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyel70. YESAYI24816 S A N A T K U L T U R M A G A Z I N T E L E V I Z Y O N 5MUIK1MSPUM HFV virüsü taşıyan kişileri toplumdan tecrit etmenin, hastalıkla mücadelede önemli bir olumsuzluk olduğu belirtildi AIDS'lilere karşı daha anlayışlı davranmalıyız GÜNDÜZ tMŞÎR Elim acıyor Maskeli yabancılar tğne için daha ıyi bir giriş yeri bul- maya çalışırken siz Bana soruy orsunuz, acıyor mu? Başım acı veriyor Başucumdaki lambayı yaküğınızda Elimi daha iyı görebilmek için. Şoruyorsunuz. aa veriyor mu? Öğrenmek istediğinız, başımdaki acımı? Yoksa maskenızin verdiği acı mı? Elim acıyor Maskeli bayanlar Yatağımın etrafında koşturup Iğnelerinızden bahsediy orsunuz yalnızca Ve terkedıyorsunuz birlikte odamı O zaman elim acıyor. Bu dizeler, AIDS sonucu ya- şamıru yıu'ren Yeni Zelandalı gaze- teci Tom McLean'e aıt. Okuyan kı- şiye bir haykınş. bir çığlık izlenimı veren bu dizeler, belkı de tüm AIDS'lı hastalann ortak birçağnsı. AIDS'in ortaya çıkmasından günümüze kadar yaşanan tecrübe- ler, bu hastalığa yakalanmış kişilere karşı, klasik haklar \e sorumluluk- lar bağlamının da ötesinde daha ge- nış bir anlayış gerektiriyor. AIDS"li hastalara psikolojık yaklaşımda nelere dikkat edilmeli ve tıbbı etik üzerine düşünceler konulu bir çalışma yapan dişhekımı Arm Yüzbaşıoğlu Namal. AIDS'in yalnı- zca tıbbı bir sorun olarak algılana- mayacağına dikkatı çekıyor. Namal, AIDS'ın psikososyal yönü gözlemlendiğınde ınsanlann kendüerini güvenlikte hıssetme duy- gulannda parçalanma olduğunu ve korkunun ön plana çıktığını belirte- rek şunlan söylüyor "AIDS konusunda tabular hâlâ ayaktadır. Kurakhşı cinseUik kabul edilen olgular -homoseksüellik, bisek- süellik. kayıtlı >a da kaçak çaltşarak yapılan paralı seks- karşısında toplu- mun önyargıları değişmemiştir. Top- lumda artmay a yönelik HIV/AIDS"-- li kişileri tecrit eğilimi. hastalıkla mu- cadelede önemli bir olumsu/luktur. HIV pozitif sonucun. diğer bildirimi zorunlu hastahklarla kolavlıkla kı- R'ulaşmasından korkulduğu için ya da diğer hastalann muayenehaneden uzaklaşacakları endişesi taşıyarak AIDS'li kişiyi reddetmenin doğru olmadığı belirtildi. Hekimin çabalannın toplumun eğitilmesine de yönelik olması gerektiği savunuldu. yaslanamavacağı unutulmamalıdır. Diğer infeksiyon hastalıklarında in- fekte oluş ile hastalık tablosunun or- taya çıkışı arasındaki sürenin sınıriı oluşu, haftalar, en geç aylar sonunda hastanın yaşamını yitirmiş ya da te- davi ile sağlığına ka\uştunilmuş ol- ması. HIV infekshonunu. bu hastalı- klardan derin çizgilerle ayırmak- tadır." Hastalığın etkeninin tanınması, bulaşma yollannm ve korunmanın nasıl olacağının bilinmesinın hasta- nın tedavısinde biiyük değer taşıdı- ğını vurgulayan Ann Yüzbaşıoğlu Namal. sözlenni şöyle sürduruyor "Serbest çalışan hekim. hastayı reddetmede daha özgûrdür, kurumda çalışan hekim yükümlüdür, anlaşma- lı hekim şu sınırlara kadar sorumlu- dur gibi kalıplann dışına çıkılarak konunun değerlendiribnesi çok önemlidir. Hekime her hastayı po- tansiyel tehlike kabul ederek gereken önlemleri almak önerilmektedir. Bu- laşmasından korkmak ya da diğer hastalann muayenehaneden uzakla- şacakları endişesi hastav ı reddetmek için haklı bir neden teşkil etmez. Aşı ve kurtancı bir tedavinin hastava su- nulamadığı bir olguda hekim, bütün çabalann toplumun eğitilmesine yö- nelik olması gerektiğinin bilinciyle da>ranmalıdır. Toplum. medyanın sansasyonel >aklaşımına karşın göz- lerini hekimlere dikmiştir. Hekim AIDS konusunda sosyal şeffaflığuı sağlanmasına öncülük etmelidir. Bu kişilerin toplumda gereken kabulii görmedikleri takdirde sağlık dunım- ları olumsuz etkilenecektir." Ann Yüzbaşıoğlu Namal, AIDS'ten etkılenen toplumlann ge- çırdıklerı deneyler ışığında şekille- nen deontolojik kurallan ise şöyle özctliyor: -Bulaşma tehlikesı ya da diğer hastalann uzaklaşacaklan endişesi. hekimm AIDS'li hastasını ret nede- ni olamaz Ancak hekim-hasta ara- sında tıbbı-kışisel ilişki bütünü için- de ret nedeni doğabilir. -Hekim, haklı bir ncden ol- maksızın hastanın tedavı isteğini geri çeviriyorsa. bu, mesleki disipli- nin ihlali anlamını taşır ve gerektıre- ceği sonuçlar gündeme gelir. -Hasta-hekim arasındaki tedavi sözleşmesınin bir yönünü de, heki- min hastayı aydınlatması sorumlu- luğu oluşturur. Hekım. AIDS teşhisinin söz ko- nusu olduğu hastaya iyileşmeyi de- ğil. ancak hastalığı dizginlemeyi vaat edebilmektedir. Hastaya gere- ken psikolojik desteği sağlamak amaayla özel bilgilendirme durumu da hekimin sorumluluğunun bir parçasını oluşturur. Hekım hastası- na açık, anlaşılır tarzda söz konusu olanın bulaşıcı bir hastalık olduğu- nu, bulaşma yollannın neler oldu- ğunu açıklamahdır. İlişkiye gırdiği kişinin bilgilendirilmesı gerektiği. kondom kullanımı ve kondomun sınıriı güvenliği kendisine açıklan- malıdır. Kan. sperm, organ bağışlayama- yacağı söylenmelidir. Aydınlalma- da ikinci ağırlık noktasını tedavi sü- recıne yönelik çalışmalar oluşturur. Burada hastanın sağlık durumunun daha olumsuzlaşmaması için ya- şamında yapması gereken değişik- liklerden söz edılir. Hastalığın seyri konusunda hastanın bilgilendinl- mesi de yennde bir davranış ola- caktır. Hastalığın mümkün olduğunca erken bir evresinde beynin zarar gö- rebıleceği konusuna da dikkat çekil- melidır. Böylece hasta kalan zamanını is- teğince değerlendirir ve gerektiği za- man bakımının üstlcnileccgi ortamı hazırlamaya çalışır. -Aşısı ve etkin tedavisi bulunama- yan bu ölümcül hastalıkta hekım hastasının tedavide aktif yer alma duygusuna anlayışla yaklaşmalıdır. Hastalıkla mücadeleyi seçenlenn çoğu kezen iyı şansa sahıpolduklan kabul edilen bir gerçektir. -Hekım. hastasının izni olmadığı müddetçe sırnnı herkese ksrrşı sak- lamakla yükümlüdür. Bulaşma tehlıkesıni önlemede sır hakkını ihlal. başvurulacak en son çare olmalıdır. -Hasta bilgilendıril- meden ve nzası alınmadan yapıla- cak HIV testi kişi haklanna tecavüz sayılmaktadır. AIDS'e karşı önlem: Öpüşürken dudak ve dişeüerinizi kanatmayın ADANA (Cumhurivet Güney Ille- ri Bürosu) - AIDS"in en vavgın bu- laşma yollannın başında cinsel ılışki yer alırken. öpüşmenın tek başına hastalığın geçmesınde etken olma- dığı, yıne de dikkat edılmesı gerekti- ği belirtiliyor. Uzmanlar. dudaklan ve dışetlennı kanatacak şekılde öpüşmekten kaçınılmasını önen- yorlar. Adana Sağlık Müdürlüğü AIDS Danışmanı Dr Ercan Gül, "AIDS hastalığmın solunum ve sindirim sis- temi yoluyla veya el sıkışma. öpüşme gibi gündelik ilişkiler sırasında bulaş- tığını gösteren bir kanıt yoktur. An- cak dudak ve dişetlerini kanatacak şekilde öpüşmekten kaçınılmalıdır" dıyor. Alınan tüm önlemlere karşın 10 yılı aşkın süredir AIDS'in tüm dün- yada hızla yayıldığını kaydeden Dr. Gül, "1992 yılında 4.7 milyonu ka- dın, 7.1 milyonu erkck, 1.1 milyonu çocuk olmak uzere dünyada toplam 12.9 milyon insanın. HI\ adı >erilen AIDS virüsü ile enfekte olduğu bildi- ribniştir. Bunlann beşte biri olan 2.6 milyon kişide hastalık belirtileri gö- rûlmüş ve 2.5 milyon kadarı ölmüş- tür" dıye konuştu. Virüs vücuda gır- dikten 4-12 yıl sonra hastalık belırti- lennin ortaya çıkabildiğini. sağlıkh görünen bir kişinin yıllar boyu bu virüsü başkalanna bulaştırabildıği- ni bildıren Dr. Ercan Gül. AIDS vi- rüsünün kanda. spermde. vagina ve Balıkçı bannaklan yat limanı oluyor ÖZCAN ÖZGÜR ML'ĞLA -. Her geçen yıl biraz daha gelişen yat turizmının en bü- yük eksiklıklennden binsı olan yat limanlan sorununa "balıkçı ban- naklan" ile çözüm getinliyor. Ulaştırma Bakanlığı. DLH Genel Müdürlüğü'ne "123 balıkçı ban- nağının yeniden düzenlenerek >at tu- rizmi hizmetine de alınması için" tali- mat verirken, genel müdürlük ise Muğla'dan başlayarak. yöredekı 10 balıkçı bannağını temizleyip düzen- lemeye başladı. Çevreciler balıkçı bannaklannın yat limanlanna dö- nüştürülmesine karşı çıkıyorlar. laştırma Bakanlığı'nın Turizm Bakanlığı desteğiyle hazırladığı projeye çevreciler karşı çıkıyor. Yetkililenn verdiği bilgiye göre. Ulaşürma Bakanlığı'nın projesı ile hem atıl durumdaki balıkçı bannak- lannın iyıleştırilip hareketlendınl- mesı, hem de birbirine yakın yat li- manlan )araülması amaçlanıyor. Projeye en büyük desteğın yat gezi- lerine meraklı yabancı turistlenn ta- leplenni karşılamakta sıkıntı çeken Tunzm Bakanlığı tarafından venl- diği belirtiliyor. Sözkonusu projenin kjsa zaman- da hayata geçirilebilmesı için Tu- rizm ve Ulaştırma Bakanlıklan bü- rokratlannın ışbirlığine girdikleri ve Ulaştırma Bakanlığı'nın "balıkçı bannaklannm temizliği ve düzenle- mesi için" DLH Genel Müdürlüğü'- ne talimat verdiği belirtildi Genel müdürlüğun de "balıkçı barınak- Iaımın yap-işlet-devret modeli ile iha- lesi için" hazırlıklara başladığı öğre- nıldi. Güney Ege'de balıkçı bannak- lannın, bulunduklan yerlerde ekolo- jik dengenin ve doğal peyzajın ko- runmasında önemli yeri olduğuna dikkat çeken çevreciler, balıkçı ban- naklannın yat limanı olarak kullanı- lmasına karşı çıktılar. Bannaklann su ürünlen kooperatıflerının amacı dışında ve bu kooperatıflerden baş- ka kışi ve kuruluşlarca kullanı- lmasının sakıncalar getıreceğini be- lirten Bodrum Gönulluleri Derneği Genel Sekreten Saynur G«lendost, tepkısini şöyle dıle getırdr "Geçen yıl Bodrum-Torba'da bir balıkçı bannağı ihaleve çıkartdarak bir firmaya verilmek istenmişti. O za- man yöre balıkçıları ile birlikte buna karşı çıktık \e balıkçı bannağı yöre- deki su ürünleri kooperatifine verildi. Eğer firma. bannağı almış olsaydı. orada yat turizmi yapacaktı ve güze- lim Torba Koyu tahrip olacaktı. Bü- yük bir > anlışlık y apılmadan bu pro- jeden vazgeçilmeli." Proje yöre balıkçılannın tepkileri- ne neden oluyor. Gökova-Akyaka Balıkçılar Kooperatifı Başkanı Birol Caner. "Balıkçı bannaklannın DLH tarafından temizlenip. düzen- lenmesi güzel \e gecikmiş bir olay. Ancak bu barınaklarda yat turizmi yapılırsa, ortaya çıkacak kirlilik balıkçüığı olumsuz yönde etkileye- cektir" dedi. Bu arada Muğla kıyılanndaki 10 balıkçı bannağının DLH tarafmdan temizlığine başlandı. Datça'daki 3 balıkçı bannağı ile Gökova Balıkçı bannağının temızlenmesi ile baş- lanılan temızleme cahşmalanna Bod- rum'da 5, Marmans-Bozburun'da 1 ve Milas-Güllük'tede 1 olmak üzere 7 balıkçı bannağının daha temizlen- mesiyle devam edılecek. Muğla Tanm İl Müdürlüğü yetkililerinin verdiği bilgiye göre. Datça'daki 3 balıkçı bannağından sonra Gökova Balıkçı bannağının da temizlık ve dennleştırme çalışmalan önemli öl- çüde tamamlanmış bulunuyor. rahım salgısmda bulunduğunu vur- gulayarak. HIV vırüsünün bulaşma yollannı şöyle sıraladı: "Birinci bulaşma volu. HIV virüsü taşnan kişilerle korunmadan cinsel ilişki kurulmasıdır. Bu bulaşma, er- kekten kadına, kadından erkeğe >e erkekten erkeğe olabilmektedir. Cin- sel ilişkide koruyucu kılıf kullanılma- sı bulaşma riskini önemli ölçüde azal- tır. Cinsel eş say ısı çoğaldıkça hasta- , lığın bulaşma olasılığı da artacaktır. ' Bu da. eşlerin birbirlerine sadık kal- malarıyla azaltılabilir. İkinci bulaşma volu. virüs taşıyan kan ve kan ürünlerinin vücuda veril- mesidir. Hastalara \erilen ithal ve \erli kan ve kan ürünleri Elisa testine tabi tutulmalı, virüs taştdığı belirle- nenler mutlaka imha edilmelidir. En- jektörler, jiletler bir defa kullanılıp atümalı. diğer aletler sterilize edilme- Hdir. Üçüncü bulaşma şekli ise AIDS et- keni taşıv an anneden bebeğe. doğum öncesi veya doğum sırasında olmak- tadır. HIV ile enfekte olduğu bilinen ya da şüphe edilen kadına, hamile kalmaması yönünde eğitim verilmeli- dir. Bu arada hastalığın sivrisinek, bö- cek sokması, viyecek, su, tuvalet. yüzme havuzu, ter, gözyaşı, yeme- içme gereçlerinin paylaşunı, telefon. kullanılmış giysilerle bulaştığına iliş- kin herhangi bir kanıt bulunmamak- tadır." Yüzyıllara meydan okuyan dev heykeller Tablolar, heykeller, hat yazılan gibi eserler geçmişten bir sesleniştir günümİKe. Toplumlan, dinleri ve bunlann degişimını, gelışimini gösteren bir ışık. Ne yazık ki bu kadar önemli olmalanna rağmen sanat eserleri zamana karşı koyamıyor. En iyi koşullarda - bile korunsalar, zedeleniyorlar hatta. yok olma tehlikesiyle bile karşı karşıya gelebilıyorlar. Burada bize düşen görev ise onlan gelecek kuşaklara en ıyi biçimde teslim etmek. Todaiji tapınağındaki iki gardiyan heykeli, yapıldıklan yıl olan 1203'ten bu yana ilk restorasyonlannı geçiriyorlar. Fotoğrafta biri görülen gardiyan odaiji tapınağındaki gardiyan heykelleri yapıldıklan yıl olan 1203'ten bu yana ilk restorasyonlannı geçiriyorlar. fıgürleri 8 metre yüksekliğinde. Japon ağaç oymacılığının bilinen en iyi örneklerinden kabul ediliyor. Ebatlan büyük olduğu için değil, figürlerdeki canlılıktan, sanatçının eserlerine kazandırdığı devinimden' geliyor bu en güzel örnek atfı. Aradan geçen 800 yıl dev heykelleri iyicehırpalamış. Restorasyon sırasında o çağa aıt pek çok özelliğın korunmasına özen gösteriliyor. Gardiyanlar mobil bir vinçle tapınaktan çıkartılıp, bahçeye bu iş için özel olarak kurulan bir stüdyoya taşınmış. Kiyoto Ulusal Hazıneler Enstitüsü'nden gelen 15 eksper burada gardiyan heykellerini parçalanna ayırmış. Parçalama işlemi çok büyük bir titizliklegerçekleştirilmiş: Her bir parça numaralanıp fotoğrafı çekilmiş. Parçalar bütünden çıkanlırken çekilen bu fotoğraflar. birleştirme işlemi sırasında y anlış yapılmasını önleyecek. Restorasyon sırasında akrilik reçinesi kullanılmış. Yeniden boyanan yerlerin de tonlarının aynı olması için çok büyük özen göstenlmiş. Restorasyonun toplam süresi beşyıl. Biraz uzun bir zaman ama, gardiyanlar eski yerlerine döndüklerinde, yüzyillar boyunca yine sapasağlam orada kalacaklar. Sakarlar ülkesi îngiltere LONDRA (AA) - Sakar bir ırk olduklan ıddıa edilen Ingılızlerin, olur olmaz kazalardan yararlanarak hastaneleri doldurduklan açıklandı. İngiltere Tıcaret Bakanlığı'nın yaptığı geniş kapsamlı bırarâştırmada, İngiltere'de bir yıl içinde sakarlık yüzünden hastaneyedüşenlenn sayıstnın 10 bını aştığı ortaya çıktı. Yataklanna y attıktan sonra. aşk yaparken vey a uv urken yere düşerek ciddi şekilde yaralananlann sayısının 3.300 olduğu belirtılen ilgınç araştırmada. terliklerini giymek ısterken dengesıni kaybederek düşen ve y aralanan sakarlann on bınleri bulduğu açıklandı. _Ajaştırmada^ üzlerce erkeğin pantolon fermuanm acele ile çekerken hastanelık olduklan. ağızlannda kalem çığncrken boğulma tehlıkesi geçirenlenn, kaza ile para yutanlann. cimnastık yaparken sakatlananlann sayılannın bir hayli arttığını ortaya çıkardı. Bu konuda bir açıklama yaparak sakarlara uv anda bulunan "Kazalan önleme Derneği" sözcüsü. "Evlerde mevdana geien kazalann gün geçtikçe arttığı görülüyor. Insanlar evlerine girdikleri zaman kendüerini kazalardan uzak göriiy orlar. Halbuki, ev imiz de en az sokaklar kadar tehlikelidir. Her zaman tedbirli olmamız gerekir" dedi. Birbuçuk milyon Alman, ilaç bağımlısı BONN (AA) - Almanya'da vapılan bir araştırma.yaklaşık 1 4 milyon kişinin ilaç tıryakısi olduğunu ortaya koydu. Hastalık Sigortalan Birlıği tarafından gerçekleştirilen araştırmada. 40 yaşından sonra ilacadüşkünlüğün büy ük ölçüde arttığı belirlenirken. kadınlann bu yaştan sonra erkeklere göre ılaca üç kat daha bağımlı hale geldıklen saptandı İlaca bağımlılığın. daha çok uykusuzluk. korku vedepresyon gibi rahatsızlıklann sonucunda ortaya çıktığı belirlenen araştırmada. uyku verici ve teskın edıcı ilaçlann en çok kullanılan ılaçlar sıralamasında ilk sırada yer aldığı ortaya çıktı. Çocuklarençok 3-5yaşarasında korkuyor İZMİR (ANKA) - Çocvklarda 3 ile 5 yaşlannın "korku yaşı" olduğu bildirildi. Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Pskiyatrisi bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Ayşen Baykara, çocuklarda 3-6 yaşın anne ve babalarca cınsellıkle ılgili ilk bilgilerin venlmesi gerektiği yaşlar olduğu ve bu yaşın "korku yaşı'"yla çakıştığını belirtti. Anne ve babalann 3-6 yaş grubundaki çocuklanna yaklaşırken ve "gece korkusu"nu yaşayan çocuklannı yataklanna alırken yanlış cinsel mesaj vermekten kaçtnmalan gereğine işaret eden Prof. Dr. Baykara. konuya ilişkin açıklamasında. "Çocuklarbu yaşta son derece dikkatlklirler. Aıme-babanın ayn yatmasından, babanın gece porno fîlm sey retmesinden bile farklı sonuçlar çıkarabilirler" görüşüne yer verdi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle