Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 3ARALIK1993CUMA
roAMDOSYASI
Erdal Eren, kemik grafotolojisi alınmadan darağacına gönderildi
1 ay 17günlükyargdamaylaidaııı
• Korsan gösteri sırasında gözaltma alınan Eren
iki gün sonra tutuklanarak Mamak Askeri Cezaevi
A Blok arka "tecrit'e kondu.
İlk andan itibaren Eren'e/idamlık' gözüyle
bakılmaya başlanmıştı. Üç gün sonra ise idam
cezasını içeren iddianame hazırdı.
• Yargıtay. Eren'in dosyasındaki, olay sırasında 18
yaşında olup olmadığı gibi kuşkulann giderilmesi
için karan bozdu. Ancak Yargıtay'ın bozma
karanna Askeri Yargıtay Başsavcılığı itirazetti. Bu
sırada Türkiye'de çok önemli bir gelişme oldu ve 12
Eylül askeri darbesi gerçekleştirildi...
• 12 Aralık 1980 cuma günü Milli Güvenlik
Konseyi saat I4.00'tetoplandı. Gündemlerinin 5.
maddesi, Erdal Eren'in idamına ilişkin kanundu.
Ve bu maddeye konseyin tüm üyeleri 'evef dedi.
Konsey Başkanı Kenan Evren'in bu konudaki son
sözü 'Allah taksiratını afTetsin' oldu.
YA YINA HAZIRLA YANLAR:
DENtZ TEZTEL -AYŞE YTLDIRIM
EMİNE ALGAN
12 Eylül sonrasında 49 kışi
asıldı. Ve bu kışilerden dos-
yası en tartışmalı olanı Erdal
Eren'di. Eren'in dosyasında
bir çok eksiklik vardı; delıller,
tanıklar yeterh değildı. Dos-
yanın en lartışmah yanı ise
"suç tarihinde Eren'in 18
yaşını doldunıp, doldur-
m«lığın
yd]. Türk Ceza Ya-
sası'na göre "Olay tarihinde
18 yaşından küçfik olanlar ası-
lamaz"dı. Ancak dönem "ola-
ğanüstür>
vdü! Ve bu dönemde
Eren'in yargılandığı mahke-
me, Askeri Yargıtay Daıreler
Kurulu ve MGK içın ne bu
yasanın ne de dosyadaki
eksıkliklerin önemi vardı...
2 Şubat 1980 günü Ankara
Hoşdere Caddesi'nde, daha
önce polis tarafından öldürü-
len bir genç için korsan göste-
ri düzenlendi. Güvenlik kuv-
vetlennın bu gösteriyi dağı-
tmak istemesi ûzerine çıkan
çatışmada inzibat eri Zekeri-
ya Onge öldü. Ve Erdal Eren
bu olaydan hemen sonra gö-
zaltında. İkı gün sonra Eren
tutuklanarak Mamak Asken
Cezaevi A Blok arka "tecrif'e
kondu. İlk andan itibaren
Eren'e "idamlık" gözüyle
bakılmaya başlanmıştı.
Eren'in yargılanması "jet
hızıyla'' yapıldı. Olaydan üç
gün sonra 5 şubatta ise idam
cezasını ıçeren iddianame ha-
zırdı. Erdal Eren, 13 şubatta
ilk duruşmaya çıktı. Ve tam
bir av 17 gün süren "yargıla-
ma"nın ardından 19 Mart
1980 günü Albay Turan Fırat-
gil, İİhami Uğur Yılmaz, Vu-
ral Özenirler'den oluşan An-
kara Sıkıyötim 1 Numaralı
Asken Mahkemesi karannı
açıkladı. İdam!
Karar. Askeri Yargıtay 3.
Dairesi'nce 15 Temmuz 1980
günü usulden bozuldu.
Yargıtay, bozma karannın
gerekçesinde şu görüşlere yer
veriyordu:
"Samğm 18 yaşında olup ol-
madığının kesinlikle sap-
tanması için kemik grafotolo-
jLsinin belirlenmesi. Doğum
yerinden niifus idaresinin mü-
hürlü te im/alı resmi yazısı au-
nmamıştır. çelişkili bir telgraf
yazısı bulunmaktadır. Bu telg-
raftaki bilgüerle niifus cüz-
danındaki bilgiler birbirini tut-
muyor. Maktüldeki mermi gi-
riş deliğinde bulunan yanık izi
raesafe saptamada dikkate alı-
nmamıştır."
Yargıtay, bu eksikliklerin
gjderilmesini istiyordu. Ancak
Yargıtay'ın bozma karanna
Askeri Yargıtay Başsavcılığı
itıraz etti. Bu sırada Türkiye'de
çok önemh bir gelişme oldu ve
12 Eylül askeri darbesi gerçek-
leştirildi.
Artık Erdal Eren için zaman
daha hızlı işlemeye başladı. 20
Ekım 1980 günü Askeri Yargı-
tay Genel Kurulu, Yargıtay 3.
Dairenin bozma karannı boz-
du. Askeri Yargıtay 3. Dairesı.
4 Kasım 1980 günü dosyayı
yeniden inceledi ve TCY'nm
cezalarda indırim öngören 59.
maddesinin uygulanmamasını
hatalı bularak müebbet hapis
cezası verilmesini istedı. An-
cak Askeri Yargıtay Daireler
Kurulu bu karan da geri çevir-
di ve Asken Mahkeme'nin
verdiği karann doğruluğunda
ısrar ederek idam karanru 20
kasım günü onadı. Eren'in
avukatlan bu karara itıraz etti-
ler ama kabul edılmedı.
BaşkanOrgeneral Kenan Ev-
ren, üyeler Orgeneral Nurertin
Ersin, Orgeneral Tahsin Şahin-
kaya Orgeneral Sedat Celasun.
Oramiral Nejat Tümer'den
oluşan Millı Güvenlik Konse-
yi saat 14.00'te toplandı.
Gündemin 5. maddesi, Er-
dal Eren'in idamına ilişkin ka-
nundu. Ve sıra 5. maddeye gel-
diğınde konseyin tüm üyeleri
u
evet" dedi. Konsey Başkanı
Kenan Evren'in bu konudaki
son sözü "Allah taksiratını af-
fetsin" oldu.
Konseyin bu karan aynı
gün. 12 Aralık 1980 tarihli
17188 sayılı Mükerrer Resmi
Gazete'de yayınlandı.
13 Aralık 1980 günü sabaha
karşı Mamak'takı dört metre-
karelık "ölüm hücresi"nden
çıkanldı Erdal Eren. Son iste-
ğıni sordular, "sigara" dedi.
Avukatlanna bir mektup ver-
mek ıstediğıni söyledi. "tamam
ver" dedi görevliler. Külodu-
nun icinde sakladığı mek-
tuplan çıkardı. Sonra bir mek-
tup daha yazdı. Sigarasını içti.
İdam hükmünü yüzüne oku-
dular. Gömlek giydirdiler. ke-
lepçelemek ıstedıler. karşı çık-
tı. "Kendi ipimi kendim çeke-
rim" dedi.
Eren'in avukatı:
ÖÖlen değtt, aile
cezalamhnhyov
Erdal Eren'in avukatı İsmail Sami Çakmak. hiç-
bır mahkemenin "adil bir idam cezası" veremeyece-
ğini söylüyor.
"İdam çağdışı bir cezadır. Devletin öç alması, ta-
ammüden can almasıdır" dıyen İsmail Samı Çak-
mak'ın idama ilişkin görüşlen şöyle:
"12 Eylül sonrası dönemde bir yandan olağanüstü
mahkemelerde, olağanüstü koşullarda harü harıl
idam cezalan verilirken, devletin başında bulunan Ke-
nan Evren'e de 'Asmayalım da besleyelım mi?".
'Çoktandır idam olmuyor", 'Bazı kışilerin asılması
gerek' türünden fetvalar verdirtiliyordu.
O zihniyetin ülkeyi nasıl bir çıkmaza soktuğu bu-
gün ortadadır. Acınası dunım tüm açıklığıvia ortada
iken bu kez, bazı bakanlann, DGM savcılannm aynı
türden teraneleri gündeme gelmeye başladı. Bakanla-
ra, DG.V1 savcısına 12 Eylül dönemi idam cezalarının
hepsinin infaz edilmediği yakındırtıiıyor.
O dönem ve sonrasında verilen ve bazılan infaz edi-
len idam cezalarının, insan hakları, ana>asa. hukuk
ve yasalar, usul hükümleri gözardı edilerek, çiğnenip
ihlal edilerek verilen kararlar olduğu bilinen bir ger-
çektir. O kararlarla devlet açıkça öç aldı. Ama ya-
şam şunu gösterdi ki; bu kararları vermek ve infaz et-
mek çözüm değildir. Amaçladıkları sonuçlara ulaşa-
mavacaklannı bilim söyleyegeldi, yaşam da ispatladı.
İdam cezalanna, infazlara, anayasa >e imzamız
olan uluslararası belgeler açısından bakıldığında da
şu gerçekler açık bir biçimde göriilmektedir:
Anayasa ile tanınmış olan temel hak ve özgürlük-
ler. idam cezası ile ihlal edilmektedir. Kişinin, temel
hak ve özgürlüklerine dokunulamaz. V aşanıa hakkı
kişinin en temel ve dokunulmaz hakkıdır. Yaşamın
kendisinin yok edilmesi, belirtilen temel hak ve özgtir-
lüklerin tûmünün sadece kağıt üzerinde var olduğu
sonucunu ortaya koymaktadır.
İnsan]ık onurundan en ufak bir nasibi abntş bir hu-
kukçunun. idam cezasına en azından şu yaklaşvnla
bakması gerektiği düşüncesindeyim; 'adli hata \apı-
lmaz" diye bir kural yoktur. Her cezada olduğu gibi
idam karannda da adli hata yapılır. İdam cezasında
adli hatanın düzeltilebibnesi olanağı ise yoktur.
Bu ceza, 'cezalann kişisellıği' ilkesine aykırıdır.
Kişi öldükten sonra hiçbirşey hissetmez. Ana-babası,
ailesi, yakmları, çevresi ve en önemlisi toplum bu ceza
ile cezalandınimış olur. İdam cezalan hiçbir zaman
suçlan azaltıcı veya caydıncı bir etki yapmamıştır,
yapamaz da. İdam cezası; bilerek. isteyerek. önceden
öngörerek bir cinayet işlemektir.
Devletin görevi. idam ile otorite sağlamaya yönel-
mek olmamalıdır. Oeviet anayasal görevini yerine ge-
tirerek, kişinin insanca yaşaması için gerekli her rürlü
tedbiri almak. özgürlüklerin önünü açmaktır.
İnsan onuruyla bağdaşmayan çığuikanlıkları ya-
panların, tarihin çöplüğiinde de çok az yerleri kaldı.
TURGUT KAZAIV
PKK'nın
vebali
12 Eylül'ün
İstanbul Barosu Başkanı
Turgut Kazan, idam cezası-
nın özellikle polıtik suçlarda
çözüm olmadığını söyleyerek
"Bu suçlarda, beğenseniz de
beğenmeseniz de idam ceza-
larının caydıncı ohnayacağı
genel olarak kabul edilen bir
gerçek" dıye konuştu.
Gen dönüşü ohnayan
idam cezasının birçok yara-
lara yol açlığinı belirten Ka-
zan. şunlan söyledi:
"Şu anda Türkiye'yi alın;
zaten karşılaşırsanız insanları
öldürmüyor musunuz? Peki
her karşılaşmada >e çattşma-
da öldürüleceğini bile bile in-
sanlar birer-ikiser, beşer-
onar, dağa çıkmıyor mu? Şim-
di bir de bunu idam cezasıyla
önleyebileceğinizi nasıl düşü-
nürsünüz?"
İdam tartışmalannın. te-
rörle mücadeledeki ba-
şansızlık nedeniyle gündeme
geldığını savunan Turgut
Kazan, "Birşeyi başaramı-
yorsunuz, kendinizde kusur
arayacağınıza başka gerekçe-
lere sığınmay a çalışıyorsunuz.
'Yanlış mı yapıyoruz?" diye
düşünmek yerine 'yetkıleri-
mız az diyorsunuz" dedi.
'Şiddetle çözülmez'
Türkiye'de banş. güvenlik
sağlanamayınca 12 Mart'ta
da 12 Eylül'de de hep aynı
yönteme başvurulduğunu
söyleyen Kazan. " O zaman
'daha az adam öldurdük.
daha çok öldürseydık' deme-
ye başlanıyor. Oysa her şid-
det. huzuru alıp götürüyor eli-
mizden" diye konuştu.
"Türkiye Cumhuriyeri.
PKK ile kadar sıcak biçimde
karşı karşıya kalmışsa onun
en biiyük vebali 12 Eylül zul-
münün kahramanlarmın üs-
tündedir. Yani Kenan Evren
ve takımının üsründedir" di-
yen Turgut Kazan. bu şıddeti
Türkıye'ye armağan edenle-
nn. aynı şiddetle sorunu çö-
zebileceğini düşünmeye baş-
Iadıklannı sövledi
İdampolitik araçolarak kullanüdf
Erîuğrul Kürkçü, yakalandığında 'kimseye göstermeden kurşuna dizileceğinV düşünmüş.
Türkiye'de "Kızıldere Katliamı"
olarak bılınen olay 30 Mart 1972
günü gerçekleştirildi. Üç İngiliz'i
kaçıran 68 kuşağının önde gelen li-
derlerinin Kızıldere Köyü'nde
kaldığı ev güvenlik kuvvetlerince
sanldı. Ve bu eve bugün hâlâ tartışı-
lan bir operasyon düzenlendi. Ope-
rasyon sonunda Türkiye Halk Kur-
tulüş Partisi - 6ephesi (THKP/C)
üyeleri Mahir Çayan, Sinan Kazım
Özüdogru. Hüdai Ankan. Ertan Sa-
ruhan, Saffet Alp, Sabahattin Kurt,
Nihat Yıbnaz, Ahmet Atasoy ile Tür-
kiye Halk Kurtuluş Ordusu
(THKO) üyeleri Cihan Alptekin ve
Omer Ayna öldürüldüler. Bu operas-
yondan samanlığa saklanan
THKP,C üyesı Ertugnıl Kürkçü te-
sadüf eseri sağ kurtuldu.
Kürkçü. idam cezası ıstemiyle
yargılandı. Ancak 1974'te çıkanlan
afla bırlikte cezası 30 yıla dönüştü-
rüldü. İnfaz yasasında yapılan deği-
şıklikler sonunda da 14 yıl cezaevin-
de kalan Kürkçü. 1986 yılında öz-
gürlüğüne kavuştu "İdam hakkında
ne düşünüyorsunuz?" sorumuza,
Kürkçü ilk anda "İdam hakkında dü-
şünmek istemiyonım" yanıtını ven-
yor. "Eskiden beni çok yakından ilgi-
lendirdiği için düşünmekten kaçına-
madığım bir şeydi'" dıyen Kürkçü
sözlerini şöyle sürdürüyor:
"Şimdi ise. şu an için acilen idam
dunımum yok, ama başkalan için
böyle bir dunım var. Doğrusu, poliri-
kayla uğraşmış biri olarak, bir devrim
iddiası taşımış olan ve taşıyan birisi
olarak insanların bu mücadelede. bir-
birierini öldürebileceklerini ve ölebile-
ceklerini anladım. Tarih böyle yapılı-
yor ve böyle dcvam ediyor. Fakat. bir
ceza olarak tasarlayarak. tek bir bi-
reyden bütün bir toplum adına ya da
bütün bir sınıf adına y a da de\ let adına
ya da bir kişinin intikamını bunlar
aracıhğıyla almanın bütünüyle an-
lamsc bir şey olduğunu epeydir düşü- Kürkçü konu üzerinde çok fazla
nüyorum. Şimdi bana burüniiyle bir düşünülmeden Doğu ve Güneydo-
politik araç olarak değersiz geliyor. ğu'daki geüşmeler üzenne günübirlik
İkincisi ise tek bir bireyin
diyelim ki işlediği cinayet- T~\
ten doiayı ondan zarar gö- / yenizlerin asıldığı gün, ilk defa bana gazete
S S u S İ a S " V- verdiler. Veonlannidamedndigmi
çekte iikei öldürmede var okudum. Ben aynı şeylerle karşılaşsam ne
olan öç aima duygusunu yaparım" diyedüşündüm.
bile tamim etmekten uzak,
duygularla hareket cdıldiği görüşün-
de Türkıye'nın batısında yaşayan
bazı ınsanlann idamı dcstekleyebile-
ceğini söyleyenKürkçü şöyle dıyor
mekanik. soğuk ve suç işlediği var
sayılan, iddia edilen insanın da ders al-
masına imkan olmay an bir cezalandı-
rma şekli olduğunu düşünüyorum."
"Türkiye'de bir an için insanları asa-
rak belki bir dehşet havası esebilir.
Ama bunun uyandıracağı reaksiyonun
ne olacağından da ben kimse-
nin çok'emin olamayacağını
düşünüyorum. Vieseİa hangi
\icdan tatmin olacak? Belki
çocuğu öldürülen öğretmen,
çocuğu öldürülen aile 'oh
canıma deysın' diyebilir.
Ama bugün Türkiye'de bu ki-
şilerin hepsinin say ısı resmi rakamlara
göre 5 bin. Peki geri kalan 35 milyon,
ya da 40 milyon için ne gibi bir anlamı
ve ne gibi bir değeri var? Ve esas olarak
da Kürtler için ne gibi bir anlamı var?
Şeyh Sait'in asılmasından etkilenmiş
olsalardı bugün burada olmazdık.'1
ErtuğrulKürkçü ilk yakalandığı-
nda "Kimseye göstermeden kurşuna'
dizileceğini'* daha sonra ise gelişme-
ler nedeniyle "siyaseten idam edile-
meyeceğini''düşünmüş. 1972 yılında
yakalandığını, 1973 yılında yargıla-
maya başlandığını anımsatan Kürk-
çü, o dönemde askeri darbenin etki-
sinin azaldığını vurguluyor.
O günlerle ilgili olarak şunlan
anlatıyor:
"Denizler'in asıldığı gün, ilk defa
bana gazete verdiler. Ve onların idam
edildiğini okudum. 'Ben aynı şeylerle
karşılaşsam ne yapanm' diye düşün-
düm. O zaman sansür ve sıkıyönerim
yasaklanna rağmen Denizler'in son
sözieri vardı gazetelerde. Tüm anri
propaganda çabalarına rağmen on-
ların tutumu olduğu gibi kamooyuna
yansımtştı. Bir süre sonra onlar gibi
yapabilırim' diye düşündüm. Ama
doğrusu o yanm gün oldukça kötü
geçtidiyebiiırim."
Kürkçü 12 Eylül sonrasında idam
edilenler arasında hiç PKK'lı bu-
lunmadığına dıkkat çekerek şu görü-
şü savunuyor:
"Ben doğrusu bunda bir polirika
olduğunu o zaman da düşünüyordum,
şimdi de düşünüyorum. Kitlesel idam-
lann caydıncı olmaktan çok kışkırtKi
olacağmı ve tipkı Şeyh Sait gibi bin yıl
sürecek etkilerk beraber bir efsane
haline geleceğini, özellikle böyle bir
aşiretler toplumunda asılan her bir
kişi için sadece bir aşiret değil aşiretler
konfederasyonunun yanıp yakıla-
cağını düşünüyorlardı.
Bence bunun için yapmadılar. Tür-
kiye'de idamlar devam ediyordu ve
mahkemeler de idam kararlarını ver-
mişlerdi. Dolayısıyla ben devletin Kürt
politikası açısından idamı rasyonel
bulmadığını düşünüyorum."
Emekli hakim Osman Kaynak
Idam, mahkemenin
takdirine bağlı
İdam konusundagörüşlerinebaşvurduğumuz emekli
Hakim Albay Osman Kaynak. düşüncelerini yazılı olarak
bildirdi. İstanbul Sıkıyönetim Komutanlığı Askeri
Mahkemesi'nde 1 yıl8aygörevyapan Kaynak'ıngörüşleri
şövle:
ölümcezalanna uygulanırlık kazandınlması yönündeki
görüşlere. genellıkle terör suçlannın yaygınlık kazandığı
dönemlerde rastlanır. Öldürme. kıyım olaylannın artması
toplumun tepkisini ve bu tepkinin bir baskı niteliğine
dönüşmesını gerektirir.
Ölüm cezasını gerektiren siyasal suçlar ülkeden ülkeye ve
dönemden döneme farklılık gösterir. Çok çarpıcı bir örnek
vermek gerekirse. Yassıada Yüksek Adalet Divanı tarafından
Celal Bayar ve arkadaşlan hakkında ölüm cezası venlmesınin
de. bunlardan Adnan Menderes ve ıkı arkadaşı hakkında da
cezanın yerine getinlmesınde uygulanan Türk Ceza
Yasası'nın 146. maddesi bugün dc \ ürürlüktedir. Ancak.
bugün hiçbir mahkemenin bu karan verebileceğini
sanmıyorum.Sözünüettiğım karar veuygulama toplumsa!
bir yara oluşturmuş. cezalandınlan kişiler bir süre sonra
haklanna kavuşmuşlar. idam edılenlerın saygınlıklan veniden
kabul edilmiştır.
Deniz Gezmiş ve arkadaşlan hakkındakı uygulama
konusunda da benzer görüşler öne sürülmektedir.
Önemli bir konu da. mahkemece ölüm cezası verilirken
TCY'nin 59 maddesine göre takdıre dayalı indirim yapılıp
yapılmamasıdır. Bu u\ gulama tamamen hakimin takdirine
bağlıdır. Örneğın. bir mahkeme. sanığın duruşmadaki iyi
durumunu gözönünealarak bu madde uyannca cezayı yaşam
süresincehapseçevirebilir. Başka bir mahkeme bunu uygun
görmeyebilir. Aynı suçlan işleyen kişilerden biri idam
edılırken başka bin hakkında hapıs cezası uygulanmış
olabilir. Her ne kadar uygulama farklılıklan hapis cezasını
gerektiren suçlarda da ortaya çıkabılırse de, buradaki farklılık
bir insanın yaşamına son venlmesıy le ilgilidir. Bu farklüıklar
adalet duygusunu dennden etkiler.
Kişisel görüşüme göre, ölüm cezası yasalanmızdan
tamamen çıkanlmalı veya çok ağır ve vahim sonuçlar
doğuran baa suçlarla sınırlı tutulmalıdir. Buna karşılık ölüm
cezası yerine hiçbir biçimde cezaevinden salıverilme olanağı
bulunmaksızın yaşam süresınce hapis cezası uygulanmalıdır.
Bu, ölüm cezasından daha etkili vecaydıncıdır.
Bir yandan çağdaş hukuku bütün kurumlany la, ölçütleriyle
egemen kılmaya çalışırken. diğer yandan işlenen suçlan
cezasız bırakmak. hafifcezalarla geçiştirmek büyük bir hata
olur. Sorununçözümü. duygusallığa kapılmadan,
sağukkanlılıkla düşünmekten ve ceza infaz kurumlanmızı
çağdaş ve etkili duruma getirmekten geçmektedir.