Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
3ARALIK1993CUMA CUMHURİYET2 SAYFA
KÜLTÜR
Ancak genç avukat Tom Cruise hayranlannın katlanabileceği, yavan bir gerilim 'Şirket'
Güçlüolmanındayanılmazçekidliği
SUNGUÇAPAN
Ustûne sanki yapışmış olan
o "cici çocuk" imajını bir
tûrlü kınp yırtamasa da son on
yüdır genç kızlann gönlünde
_ taht kuran Tom Cnıise'ü, Ame-
rikan sinemasının aydın ve de-
neyimli yaratıalanndan
Sydney Pollack'ın yönetimin-
de. yan rollerdeki her zamanki
ustalıklanyla G«ne Hackman,
Ed Harris, Gary Busey, Wilford
Brimky, Holly Hınter, David
Strathairn gibi işinin ehli oyun-
cularla bir araya getiren gö-
zahcı ve yepyeni bir Hollywod
yapımı "Şirket". "Peiikan Dos-
yas", "Adatete Susayanlar-
Cinayet Zanuuu", "Möşteri",
"Şirket" gibi çok satan sürûkle-
yici romanlanyla best-seller lis-
telerine sürekli demir atan, se-
(rûven romanlannın yeni yüdızı
olarak kabul görcn, güneyli
Amerikan yazan, avukat ve
eski politikacı John Grisham'ın
esennden beyazperdeye uyarla-
nan fılmin birkaç kez yanlıp
bozulmuş senaryosu, Hollywo
od'un Robert Towne (China-
tovvn), David Rabe ve David
Rayfiei gibi işıni bilen, uyanık
senaristlerinin kaleminden
(pardon bilgisayanndaıı)
çıkma.
IHarvardlı yoksul
avukatın seriheni
Yoksul madenci çocuğu ol-
manın getirdiği hırsla dopdolu,
geleceği parlak, Harvard mezu-
nu genç avukat Mitch McDee-
re'in (Tom Cruise), Wall Street-
New York deneyiminden sonra
Memphis'in kaymak tabakası-
na kanşacağı. çok gûçlü bir hu-
kuk fırmasından gelen iş tekli-
fıyle bütün bütüne degişecek
zengin yaşamını ve bu mürefTeh
hayatın bedelini ödeyeceği teh-
likeli bir kovalamaca serüvenı-
ni hikaye ediyor "The Finn".
Şirket(The Firm) / Yönetmen: Sydney Pollack / Senaryo: David Rabe. Robert Towne, David Rayfıel
/ Kamera: John Seale / Müzik: Dave Grusin / Oyuncular: Tom Cruise, Gene Hackman, Jeanne
Tripplehorm, Ed Harris, Hal Holbrook, Wilford Brimley, Holly Hunter, David Strathairn, Gary
Busey, Steven Hill /1993 ABD (UIP) Beyoğlu Atlas, Osmanbey Gazi, Kadıköy Süreyya, Bakırköy
Renk, Aksaray Yıldız, Pendik Oscar, Maslak Mö venpick sinemalannda.
FBI, mafya ve herzaman "yj
ian kjrmaktansa esnedne" yo-
luna giderek çeşitli yollardan
amacına ulaşan hukuk fır-
masının sacayağını oluşturdu-
ğu. tam Hollyvvood usulü bir
komplo ve entrikanın labirent-
lerine sokulduğumuz fılmde,
uyuşturucu, cinayet. kadın tica-
reti, kumar, rüşvet, şantaj vb. iş
alanlannda, nerdeyse holdıng-
leşerek ayncalık ve dokunul-
mazlığa erişmiş "örgütlû, gizli
suç şebekesi mafya"nın kara
parasını aklayan bir hukuk şir-
ketıne girmiş olduğunu son-
radan irkilerek farkediy or genç,
idealist, taze avukatımız.
Yoksul kökenlı olduğundan
özellikle Fırma tarafından seçi-
lerek gencecik, güzel kansıyla
birükte gösterişli, görkemli,
acayıp lüks bir hayata doğru
kanatlanan "hırslı çocuk",
Mitch. mafyaya savaş açrnış,
her yere, herkese ulaşabilen
FBI ajanı Ed Harris'in gözünü
açıp uyandırmasıyla» yer ala-
cağı tarafı belirliyor.
IFBI'yla mafya
arasındaki tertih...
Firmadan gizlı dosya çalıyor.
FBI'a aktarmak ıçin. baa avu-
katlann başlanna baa efcraren-
giz olaylann geldiği firmayı
özel bir dedektife (harika bir
Gary Busey) sorusturtuyor.
Şartlı tahlıye ettırdıği ağabeyı-
nin (David Strathairn) arkadaşı
olan bu dedeküfin, dehşetli ve
şiddetli bir sahneyle. temize ha-
vale edilmesiyle yanm kalan
mücadelesıni. yeterince ışlenip
derinleşürilmemiş bir karakter
olan dedektifin, cingöz sekrete-
riyle (Hollv Hunter) surdürü-
yor. "1984'ün bü)ük biraderini"
çağnştınrcasına her delikten
gözıetleruyor duygusuna kapı-
lan. baro sınavından da zaferle
çıkan Mitch. kansının hıç de
memnun olmadığı yenı yaşantı-
sında giderek "o ilahi Amerikan
demokrasisinin varlığını kanıtla-
mak üzere ahtapotun koUarına
atümakta" hıç duraksamıyor
ve "üç sahneli. tehükeii bir sirki
yönetmeye" soyunuyor tüm
dünyayı peşine takarak
"Dünyadaki avukatlann tû-
mü de öMüriilmeli!" gıbisinden
mciler de >umurtla\an film,
"zenginlere zengin kalmaları ge-
rektiğini ögreterek" müştenlen-
ne, okkalı faturalar çıkaran,
mafyayla ışbırliğı ederek köşeyi
dönmüş güçlü fırmaya karşı,
Mitch"in zaferiyle ığreti bir
mutlu sona bağlanıyor tabiı ki.
Sarsıa ve çarpıcı bir FransızfilmiAKM'de: 'Kınk Kalp'
Bu filmi görün ve çocuklârdan öğrenin!
Tüm gösterildiği festivallerde
(Montreal, Toronto, Berlin vb.)
büyük ilgi toplayan, Jacques Fansten'-
in yaap yönettiğı "Kınk Kalp", Fran-
sa'nın ücra bir taşra kasabasında yaşa-
yan ve yetimhaneye gönderileceğı
korkusuyla annesinin ölümünü gizli
tutan bir ilkokul çocuğunun öyküsü.
Çocuk dünyasını ele alan fılmler arası-
nda şimdiden kendine özgü bir yeredi-
nen "Kmk Kalp", toplumun bir çocu-
ğu "kurtarmak" adına nasıl mahvetti-
ğmi vurguluyor. Yönetmen Fansten,
ikiyüzlü büyükler dünyasına karşı,
olağanüstü bir dayanışma içinde ke-
netlenen çocuklann sadakatiru
yansıtırken, yüreğe hitap eden, olduk-
ça dokunakh, kasvetli ve etkileyid bir
film ortaya koymuş. öksüz-yetim
Martin rolündeki küçük Syrvain Co-
pans'ın şaşırtıcı bir oyunculuk sergile-
diğifilmde,Martin'in annesinin fotoğ-
rafına baküğı sahnelere ya da cenaze
törenindeki yürek paralayıcı konuş-
malanna dayanmak biraz zor. Bu
fılmden bir hayü etkilenen Amerikalı-
lann, yakmda Amerikan versiyonunu
çekecekleri (!) haber verilen Kmk
Kalp, piyasayı tümden istila etmiş
Amerikan filmlerinin arasında, Avru-
pa "duyariüığıyla" parlayan, Fransız
işi, sarsıcı ve çarpıcı bir yapıt. Bu yılki
îstanbul Film Festivali'nin koşuş-
turmacası icinde bu filmi es geçrniş
tüm sinemaseverlere işte yenı bir fırsat:
"Kmk Kalp" AKM'nin Sinema Salo-
nu'nda cuma (bugün), cumartesi ve
pazargünleri 13.30,15.3Ove 18.30 se-
anslannda gösteriliyor.
Kınk Kalp (La Fracture du Myc
Senaryo, yönetmen: Jacques Faı
Kamera: Jean-Claude Saillier / Müzik:
Jean-Marie Senia / Oyuncular: Sylvain
Copans, Nicolas Parodi. Olivier
M ontiege. Domınıque Lavanant,
Jacques BonnafTe. Lucie Blossier
1990 Fransa (IFA), AKM Sinerna,
Salonu'nda. ^
Her öğesinin, "Box-Oflke"i
sağlam Hollyvvood megastan
Tom Cruise'e göre ayarlandığı
bu Sydney Pollack filminde bir
"Akbabanuı Üç Günü"nden al-
dığımız keyif mumla aranıyor.
Eski usul, peltemsı hatta "jöle
gibi bir film". Hantaka bir "he-
yecan-gerilinı" bulamacı, göste-
rişli bir karakterler resmi geçidı.
Gene Hackman. Ed Harris,
Gary Busey, Holly Hunter ya
da David Strathairn olmasa
pek de çekılmeyecek bir film.
Ilk yanda bir kez daha ağzı açık
ayran budalası gibi, perdedeki
Amerikan tarzı lüks yaşamın
debdebesine bakakalan seyirci,
neden sonra Amerikanvari
"gösteri sineması"nın çekım
alanından sıynlıp kurtanyor
kendini. Ve bir bakıma Faust
gibi paraya yaşamını satmış ta-
ze avukatın, uzunca tutubnuş
beylik serüveninin kofluğunun.
anlamsızlığının ve yekrîesaklı-
ğının iyice farkma vanyor, evle-
re şenük finale doğru.
ISydney PoUack'ın
düşûşü sürüyor
1yi cılalanmış, yağ gibi ka-
yan, heyecan ve geriHme daya-
nan, ancak hiç de ikna edıci ve
doyurucu olamayan bir "thril-
ler" denemesi "Şirket". Hiç bir
sürprize yer yok filmde; çok sı-
kıcı da değil; ne var ki bildik,
yavan ve düz bir cizgi ızliyor
film. Ikinci derece rollerle ya da
Jeanne Tripplehon, Holly Hun-
ter, Karina Lombard gibilerle
göz boyayan, ancak yeterince
derinleştirilmemiş karakterlerle
idare ettiğımiz filmde, bütün
oyuncular profesyonelce rolle-
rini kıvınyor. Tom Cruies. Ge-
ne Hackman'ın karşısında ezil-
memeyedikkat ediyor, Ed Har-
ris de hanka! Memur yönetmen
yaklaşımıyla hepsini bir güzel
toparlayıp paketlemiş ustaca
Sydney Pollack, kişiliğinı kat-
madan. Teknisyenliği ve özeni
göz dolduruyor, ama etkileye-
miyor ne yazık ki. Haybeden
bir "yıkiız filmi" ımzalamış.
Yine de, hamasi pilot mu-
habbetlenyle sarmalanmış o
apır "Top Gun"lardan radıkal
Vietnam eleştinsı "4 Temmuz'-
da Doğdu" gjbifilmlereatlayan,
boy fukarası Tom Cruise'ün
.ateşli hayranlannı tatmin ede-
bilir "Şirket". Gelgelelim, yak-
laşık 30 yıllık yönetmenliğinde
artık iyice inişe geçtiğinı örnek-
liyor Pollack'm. Robert Red-
ford, Paul Newman, Al Patino,
Dustin Hoffman gibi "baba"lar-
la sık sık çalışmış, Harace
McCoy uyarlaması. "Soo Ger-
çek-Adan da Vunırtar", "Bdun-
duğumuz Y ol", "Akbabamn Uç
Günö", "Yanbş Karar", "Toot-
skJe*
1
ya da "Out of Africa" gibi
nıtelikli fılmler ortaya koymuş
yönetmen Sydney Pollack'ın
"geniş mekanlam ferahfeza B-
rizmiyle birtakmı kapalı otu-
nmılann gergin tanayomı"
arasında gıdıp gelen sınemasın-
dan çıkagelen yeni bir hayalkı-
nklığı "The Fırm", o yerlerde
süriinen "Havana" rezaletin-
den sonra. Tom Cruise için tez-
gahlanmış "Şjrket" seyredilme-
se de olur bizce!
Yapay döllenmeyle yapılacak doğumda, bir yanlışlık sonucu spermler kanşırsa seyreyleyin neler olur?
Aylar öncesinden yapıma
S - - -ı.şirket Warner Bros"un da
gaz vermesiyle medyaya uçu-
rulmuş, zenci yıldız Whoopi
Goldberg'le beyaz jön Ted
Danson'un "büyûk aşkı"na yol
açan film de bu hafta vizyorida: "Made in Ame-
rica."
Bu kez konumuz genetik. Çeyrek yüzyıl kadar
önce dinamik, saf ama sorunlu jön rolleriyle
oyuncu olarak başladığı kariyerini kameranın
arkasına gecerek 1982'de hayli umut veren ilk
film denemesi "My Favorite Year"le yönetmen
olarak sürdüren Richard Benjamin'in imza-
ladığı "Made in Aaıerka", sperm bankası
aracılığıyla gerçekleştirilen, ancak spermlerin
kanştığı (!) bir yapay döllenme öyküsü çeşitle-
meşi güldürüsü.
Özellikle çocuklannı kadın başlanna, "ba-
basız büyüten amelere karşı" çıkan kimi politi-
kaalann ailevi değerlen yüceltme kampanya-
lanna. komedi araabğıyla Hollywood"un verdi-
ği cevap olarak değerlendırilen film. "Siyah ve
beyaz ırk arasındaki aşk beraberiiği yürüyebilir
miT" ya da "Çekirdek aiknin icinde temd yapı
taşı sayılacak baba, yer aknak zorunda mıdırT"
gibisinden ilginç çıkış noktalan ıçeren bir ro-
mantik güldürü denemesi.
AIex Hatey Kunta Kinte'lerin köklerini Afn-
1
ka folklorunda ararken bu yılki Nobel edebiyat
ödülünü kazanan zenci kadın yazar Tod Morri-
son, gerçekçi kitalannda hâlâ kölelik çanlannı
dinletip, demeclerinde de "ABD'deki smif müca-
delesi, kanayan öteki sorunlan bastvmak için si-
yah ırka yoğun bir şiddet uyguluyor" görüşünü
yayarken, büyük kent cangılındaki siyah kadını
da şarkılarda ve fılmlerde Tina Turner ya da
Whoopi Goldberg canlandınyor günümüzde.
"Yırtık" zenci bacımız bu kez erkeksiz de yapa-
bilen, bisiklet tutkunu, onuruna düşkün. dul bir
zenci hippi kızı. Yapay döllenme sonucunda
doğduğunu gizlediği akıllı, güzel, taş gibi dipdiri
kıa (Nia Long) günün birinde babasının kim ol-
duğuna yaman meraklanınca bilgisayar kayı-
tlanndan öğrenip keşfediyor, bir beyaan sperm-
lerinden oluştuğunu. Afnka kültürüne ilişkin ıl-
ginç kıtaplan, beyaz kokona müşterilerine, "Af-
rika Knüiçesi" adb dükkanında kakalayan an-
nesi için de tam bir sürprizdir bu. Sperm
kanşıklığırun ürünü kızla annesinin çevresinde
pervane olan, çapkın, beyaz araba satıası baba
Evet, siyahgüzeldir.
Made in Ameriea'da Ted Danson-VVhoopi Goldberg ve Wffl Smith.
GÜNDEMDEKİ FİLMLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ
••
•
•
•
•
•
• •
•••
•••
Kınk Kalp / Fracture du Myocarde / Jacques Fansten
Şirket / The Flrm / Sydney Pol lack
Amerikan Yapımı / Made İn America / Richard Benjamin
Yolcu / Başar Sabuncu
Günahkârlar / Guilty as Sin / Sidney Lumet
Mutluluk Sahili / WkJe Sargossa Sea / John Duigan
Sevginin Bağladıkları / Sleepless in Seattte / Nora Ephron
Kaçak / FugKive / Andrew Sarris
Fırlama Beyefendi / Distingulshed Gentleman / Jonathan Lynn
SHver/PhılipNoyce
Ihtiras Balığı / Passion Rsh / John Sayles
Kafka / Steven Soderberg
• * * * Başyapıt * * * Kaçırmayın * • Izlenebilır • Izlenmese de olur.
adayımız (Ceers adlı ünlü TV
dizisinden hatırlanacak. köşe-
gen surat Ted Danson), nerdey-
se ana-kızı birbirine düşürüyor.
Anası koca, kızı da baba sevgı-
siyle, birden zürriyet dûşkünü
kesilen Detroit'li iflah olnw zampara araba
satıcısına yakınlaşıyor. Parmaklannı aynen kızı
gibi çıtlatmaya merakh kovboy babamız da
onurlu dul kadına acayip kur yapmaya koyu-
lunca seyreyleyin neler oluyor...
merikanYaptmı
(Made in America) Yönetmen: Richard
Benjamin / Senaryo: Holly Goldberg
Sloan / Kamera: RalfBode / Müzik:
Marklsham / Oyuncular: VVhoopi Gold-
berg, Ted Danson, Nia Long, VVilliam
Smith, Jennifer Tilly, Paul Rodriguez,
Dave Bowe / 1993 ABD (WB), Beyoğlu
Emek, Şişli Kent, Kadıköy Kadıköy.
Fenerbahçe Pyramid, Erenköy Apollon,
Etiler Alkent, Aksaray Yıldız
sinemalannda.
Sperm bankasındaki kanşıklıktan kaynakla-
nan beylik bir motiften hareket eden yönetmen
Richard Benjamin, Amerikan sinemasının gele-
neksel romantik komedi kalıplanna uygun bı-
çimde, zenci ana-kızla, beyaz baba adayının
yakınlaşmasını mınl mınl anlatıyor. Malum ol-
duğu üzere sevgi herkesi değiştirivor. Alışılmış
komik efektlerle, hazır klişe gaglarla birtakım
gülünçlü durumlan peşpeşe dızerek hafıf ve se-
vimli bireğlencelik imzalıyor. Doludolu kahka-
halara yol açmasa da ağza yayılan bolca gülüm-
seme egzersizkri yaptıran filin, hoşça vakit ge-
çirmek için birebir. Ted Danson'un süslü püslü,
kovboy giysileri icindeki, maymun ya da fillerle
araba satışlannı arttırmaya yönelik birtakım
reklam kliplerinde boy gösterdiği, kimi şama-
talı, eğlendirici sahnelerinde çoğalan gülme kat-
sayısı, genelde fılmin tüm sathına pek yayılamı-
yor. Genetik ve spermler üstünc geliştirdiği fan-
tezisıyle herkese yönelik kotanlış, önemsiz ve
anında unutuluveren cinsten. oyalayıcı bir gu-
lümsemeler kokteyli "Amerikan Yapımı" Örice-
likle ve özellikle VVhoopi hayranlan ıçın.
At sergisi yapıldı
ALTAKAY
Komet'in Paris'ten İstanbul'a gelişi sırasmda açılacağını
öğrendiğim sergimn içeriği oldukça siyasi bir yapılanmayı
göstermekte: Ancak bu siyasi nitelik ironiyi ve sanatcının
icinde bulunduğu topluma olan sorumluluğunu anlatan
"başka bir siyaset". Bir oeşit vatandaşlık hakkı. Söz konusu
olan Galeri B.M.'de 25 Kasım'da acılan ve üç gün süren ser-
gınin ve Kenan Evren'in Aksanat Merkezi'nde açmış oldu-
ğu sergiye yanıt niteliğini taşıması ve her sanatcının kendi te-
killiginde hareket ederek, kollektif bütünlük düzenlemesi-
ni billurlaşürmasıdır.
Aynca K. Evren'in Aksanat Merkezi'nde acmış olduğu
serginin, "sanatseverler", yani sanatcıya değer verip, onun
eserlerini parayla satın alan çcvrelet tarafından ciddiye alı-
nması da düşündürücüdür. Emekli bir generalin resim yap-
ması hiç de kınanacak bir şey degil, üstelik de güzel, rahat-
latıa bir uğraş. Ancak, bu kışi kendisiru ressam olarak ele
alıp, bir kültür merkezinde yapügı şeyleri sergilemeye
kalkışıyorsa ve de bunlar para iİe ölçülecek değer olarak va-
rolduklannda, sanatcının doğal olarak, nereye gidıyoruz
çıglığı atmaya hakkı olduğunu sanıyorum. O zaman sanatın
ne olduğu, kimin sanatcı olduğu tartışmalannın ötesinde
Türkiye tarihi ıçinde yen olan 12 Eylül asken harekatıru ger-
çekleştıren Kenan Paşa'nın sanatcı kımlıgi ile ortaya
çıkmasının bir soru uyandırdığını söylemeden geçemeyiz
herhalde.
Üstelik bu Paşa bir zamanlar aydınlar ve sanatçılar için
olmasa da, onlan dolaysız olarak hedeflemese de. baalannı
hedefleyecek bir tarzda "Asmayalam da besleyelim mi?"
manügı ile hareket eden biriyse siyasi olmaktan çok. sanat
etikası için sanatçılann söyleyecek, ifade edecek bir tavırlan
olması da oldukça meşrudur.
Sanatçılar günümüzdeki toplumsal ve siyasi olaylan
tartacak ve bunlar üzerine tutumlannı belırtecek durum-
dadırlar. Ve hatta bütün bunlan, belkı de, tarihçilerden. sos-
yologlardan çok daha iyi ve kitksel boyutta gerçekleştiriyor-
lar. B.M'dekı sergı de bu tutumun bir ömeği. Sanatın fıldişi
kulesinde degil, ama tam da toplumun tüm zorluklan icinde
gerçekleştiğini gösteren, işte sanatçılann bu gibi sorunlara
verdiği önemde gözükmektedir.
Başka bir soruda Aksanat Merkezi ile ilgilidır. Kültür
Merkezi olarak fstanbul gibi bir megopolde hizmet vermeyi
planlayan Aksanat nıçin Kenan Evren'in sergisini bu kendi
mekanında gerçekleştirmiştir? Bir provakasyon mudur bu?
Yoksa kendi kendine bir başka iştevi mi gercekleştirmek is-
temiştir Yani sanat ortamında bir tartışma yaratmak. An-
cak böyle bir niyet cıddıye alınacak gibi bir şey değıl: Yani
sanatçılann bu sergiye tepki göstereceğini önceden sezip,
Evren'in sergisini açrnak yanılsaması. Bu sadece bir kurgu-
dan ibarettir. Adam Smith'in "görünmez el"ini anımsatan
bu yaklaşım, yani kendi çıkan için bir şeyler üretirken aynı
zamanda farkında bile olmadan başkalanna yarar sağla-
mak, ancak çok paronayak zihniyeUerin ürünü olabilir.
Bu çerçeve icinde düşünürsek, Galeri B.M'deki kollektif
sergi tam bir üretim işlevini yerine getirmektedir. Serginin
önemı ve sorumluluğunun ciddi "hafıfliği" Nietzsche'ııin
dans eden ayaklannın ciddi hafifliğidir. Bu anlamda top-
lumsal olduğu kadar. sanat etikası bakırrundan da ciddi bir
düzenlemeyi beklemektedir. K. Evren'in "Anne Sevgisi"
tablosunu göz önünde bulundurursak, gerçek bir sanat sev-
gisi bu serginin içeriğıni oluşturmaktadır.
Adam Yayınlan'ndanyenikitaplay
KGItür Servisi -Adam Yaymlan, Memet Fuat'ın derledıği
Türk yazınından seçılmış "Eleştin Yazılan"',
"Denemeler", Mehmet H.Doğan'ın eleştırel deneme
yazılannın yeraldığı "Yazıdan Bakmak", Ilhan Berk'in •
"Dün Dağlarda Dolaşüm Evde Yoktum'", Ataol ',
:
,
;
:
Behramoğlu'nun "Sev güimsin", Hüseyin Haydar'ın
"Sudan Gövde" adlı şiir kitaplannı, Melih Cevdet
Anday'ın çevinsıyle Turgenyev"in "Babalar ve Oğullar"
ile Gogol'un "ölü Canlar", Erdal Alova. Dilek Aksu.
Kemal Atakay, Nesrin Kasap'ın C.M.Bowra'nın
"Yaraücı Deney"adlı kitaplan yajimladı. tngiliz
eleştirmeni C.M.Bowra kitabında şiir alanında Kavafis,
Apollinaire, Mayakovski, Pasternak, Eliot, Lorca ve
Alberti gibi ustalann yaratıa deneylerini inceliyor.
Böylece simgecılıkle başlayan modernist şiir akımının
çeşitli ülkelerdekı ortak ve değişik özellikleri kapsamb bir
yöntemle değerlendirmiş oluyor.
Asım BevrcVye Saygı kitabı
Kültür Servisi-Yön Yayıncılık'tan Atilla Birkiye'nin
hazırladığı "Asım Bezirci"ye Saygı-Ağlatmaym Beni
Derdım Büyüktür" adlı kitap çıktı. Kitapta Rıfat Ilgaz,
Memet Fuat. Onat Kutlar. Hilmi Yavuz, Ilhan Selçuk,
Oktay Akbal. ServerTanilli. Selim İleri, Ataol Behraoğlu.
Ergin Koparan, Atilla Birkiye, Feridun Andaç ve Semih
Gürnüş'ün yazılan yeralıyor. Kijapta aynca eserleri.
çevirileri, derlemeleri, basıma hazırladığı eserleri, Asım
Bezirci ile ilgili yaymlan ve yazdığı dergi ve gazetelenn
isimlerini içeren bir kaynakça da bulunuyor.
Avanos'ta Tiyatro
NEVŞEHİR (A.A)- Kocaeli Bölge Tiyatro Topluluğu.
"Kahraman Bakka! Süpermarkete Karşı" ve " Yıldızcı
Kral ve Akıllı Soy tan'adlı oyunlan 10 aralık cuma günü
Nevşehırin Avanosilçesindesergileyecek. Ferhan
Şensoy'un yazdığı üç bölümlük "Kahraman Bakkal
Süpermarkete KarşT'saat 20.00"de, Türel Ezici'nın yazdığı
çocuk oyunu"Yıldıza Kral ve Akıllı Soytan" ise saat
15.00'te sergilenecek. Her iki oyunu da Burhan Akşin
sahneye koyuyor. Oyunlar, Belediye Düğün Salonu'nda
izlenebilir.
Doğadan insantığa mesaj
ANKARA (AA) - Genç ressam Banu Atik'in "Doğadan
İnsanlığa Mesajlar" adlı 3. kişisel resim sergisi, 10 aralık
cuma günü Akbank Farabi Sanat Galerisi'nde açılıyor.
Genç sanatcı, eserlerinde fantastik mekanlar ıcensine
yerleştirdiği kadın formlu ağaçlan, gerçeküstü cahşmalar
ile doğanın .ı v'm zamanda bir mesaj aracı olabileceği
temasını işL. ur. Sergisinde yer alan bazı eserlerinde Yunus
Emre'nin bâı ış ve seygı mesajlannın, bazı eserlennde de
nefret gibi hi»lerin görülebıleceğıni söyleyen sanatcı, kadın
ve cinsellik kavramlannın her zaman olduğu gibi bu
sergide de yer alacağını kaydetti. Sanatcı 3. kişisel resim
sergisinde ılk kez, çevre konusuna degıneceğjne de dıkkati
çekti. 16 yağlıboya çabşmasmdan oluşan sergi. 28 aralığa
kadar görülebilir.