Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
3 ARALIK1993CUMA • * • • CUMHURİYET SAYFA
HABERLEREN DEVAMI 17
Mumcu'ya bir ödül dalıa
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rostı) - Bombalı saldın sonucu
yaşaırunı yitiren gazetemiz yazan
Uğur Mumcu'ya verilmesi İçarar-
laştınlan Rüştü Koray Ödiilii.
yann düzenlenecek bir törenle eşi
Güldal Mumcu'ya sunulacak.
Mülkiyeüler Birliği Vakfı Yö-
nelim Kurulu. bu vıl Rüştü
Koray Ödülü'nün, "Ülkede te-
miz loplum oluştunılmasına ey-
lem. vapıt ve dikşûnceleriyle katkı-
da bulunmuş" kişılere verilmesini
kararlaştırdı. Adalet BakanıSey-
li Oktay. Danıştav 5. Daıre
Başkanı Nuri Alan. Prof. Dr.
Taner Timur, gazeteci-yazar
Emin Çölaşan. Mülkiyeliler
Birliği Genel Başkanı Prof. Dr.
Alpaslan Işıldı ve Mülkiyeliler
Birliği Vakfı 2. Başkanı Salih Er-
den oluşan jürinin. ödülü
Mumcu'ya verme gerekçesinde.
her şeyin hızla kirlendiği bir dö-
nem yaşandığına dikkat çekildi.
"Doğa kirleniyor. çevre kirle-
aiyor ve nihayet toplum kirleni-
yor. Bu. çok geniş boyutlu evrensel
eğilime karşı direnmeyi başaran-
lar, çok önemli bir tarihsel görevi
yerine getirmekteler. Böyleleri
uçurumlarda açan ender ciçekler
gibidirier. Onlar, insanlığın onuru.
yüzünün akıdıriar" denilen
jürinin gerekçeli karannda. şu
görüşlere yer \erildi: "Uğur
Mumcu, ülkemizin ve halkımızın
kendi bağnnda yetiştirerek
insanlığa armağan ettiği bu ender
değerlerden biridir. O. köşe dön-
meciliğin kol gezdiği. çıkar
ugruna her tiirlü değerin haraç
mezat satışa çıkanldığı günümüz
koşullannda, sanki onur ve
dzverinin sarmaş dolaş olduğu ku-
vayı Milliye günierinden gfiniimü-
ze akıp gelmiş bir zaman gezgini
gibidir. O, geçmişin kıvılcımlannı
bugüne taşımış, yarının
aydınlığının müjdecisi olmuşnır.
Lğur Mumcu için haksızlıkla-
ra, yolsuzluklara karşı savaşım
vermek. kaçınılmaz bir görev ol-
manın ötesinde. nefes almak gibi
doğal bir gereksinimdi. Koşullar
IK olursa olsun inandığını yap-
mak, günümüzde. olağan dışı sa\ ı-
lan insanlara özgii bir tutumdur.
Mumcu, haksızlığın üzerine
yürürken veya bir haklılığı
savunurken karşılığında ne
sağlayacağına dair hiçbir besap
yapmamıştır. Kendisine hiçbir
avaotaj sağlaması mümkün ol-
mayan insanlara ve fikirlere des-
tek olmak; buna karşılık. herkesin
önünde bel kırdığı kişılere \e
hetnen herkesin tarttşmasız kabul
ettiği görüşlere cepheden sal-
dırmak. onun için sıradan bir dav-
rantştı. Bir koyup üç alma
meraklısı
L
çağ atlamış' kişilerin,
onun yaptıklarından bir anlam çı-
karmalan mümkün değüdir.
Hiçbir zaman ahşılagelmiş
kalıplaruı ve önyargiların esiri ol-
madı. Arastırdığı bir konuda
YVashington ve Bonn kadar Mos-
kova veya Sofy a da onun dikkat ve
gözlem alanına aynı ağuiık ve
olasılıkla girmekteydi. Bugün
artık bilgece bir özdeyiş olarak be-
nimsenmiş olan ünlii ifadesiyle,
"Bilgisiz fıkir sahibi olmak" ah-
şkanlığından kendilerini kurtara-
mamış otanlar, onun egemen mo-
daya ters düşen bulgulan karşısı-
nda şaşkına dönerler ve kurtuluşu
zavallıca karalamalarda bulmav a
çalışırlardı.
Uğur Mumcu, asla kişiliklerle
ve dolavısıyla sonuçlarla uğraş-
mak gibi bir çıkmaza saplanıp
kalmamtstır. Sonuçlar, onun için
gerçek sorunların önemini
sergileme yolunda yararlandığı
göstergelerden ibaret kaldılar.
Asıl uğraşı, sorunların kayna-
ğındaki temel nedenler üzerinde
yoğunlaşmıştı. Bu nedenledir ki.
onun deyişiyle 'alaturka kapita-
lizm' başlıca hedefı oldu ve "Hani
alternatif diye soranlara. 27
Şubat 1985 tarihli yazısında kendi
inandığı 'seçeneğin yalnızca
ekonomik değıl. siyasal nitelikte
olduğunu anlatmaya çahşıyoruz'
diye yanıt veriyor ve ekliyordu:
Günümüzün seçeneği demokra-
tik yanı ağır basan bir sosyalist
programdır. Bu bakımdan
Friedman modeline karşı
oluşacak seçenek. demokrasi öz-
lemlen ile eş anlama gelmektedir.
Onun böv lesine bir erken sonla
karşılaşması olasılığı, dostlannın
sürekli korkusuydu; kendisi içinse.
pırıltılı zekasının birbiri ardından
ürettiği şakaların konularından
biriydi. Acaba, son derece
disiplinti ve voğun bir çalışma
temposu sürdürmüş olması ve
birbirinden önemli yapıtlannı bu
kadar kısa bir siire içine sığ-
dırması. önünde fazla bir zamanın
olmadığını bilmesinden mi kay-
naklanıyordu? Günlerini, geceleri-
ni asla gevşemeyen bir sonımlu-
lukla kullanması, acaba bu yüzden
miv di? L ğur Mumcu'nun bedenini
paramparça etmiş olanlar, ger-
çekte bir matadonın yalnızca
kırmızı pelerinini boynuzlayabil-
miş azgın boğanın zavallılığı için-
dedirler. Uğur Mumcu. düşüncele-
riyle. tertemiz duygulanyla ve
inançlarıvla gene meydanın orta
yerindedir ve dimdik ayaktadır.
Nadir Nadi'nin deyişiyle, "Uğur
Mumcu'nun yazılan bugün
günceldır. Bunlar. yannki kuşak-
Tar hesabına kuşkusuz birer ibret
alınması gereken tarih dersi
verinegeçecektir."
Uğur Mumcu. asla ara verme-
diği dersleriyle ülkemizde temiz
toplum oluşrurulması yönündeki
katkılannı sıirdürmekledir."
Yol- Iş dava açacak
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - Hükümelin. zorunlu ta-
sarruf ödeneklerini 1994 nisa-
nında geri ödemek için. kesintı-
lere yapılan devlet ve ış\eren
katkısı faizlerini vermeme koşulu
getirmesi, tepkilere neden oldu.
Türk-tş Yönetim Kurulu. ke-
sintilerin nisan ayında öden-
memesi durumunda. diğer işçi
konfederasyonlanyla ortak po-
litikalar üretme karan aldı. Tür-
kiye Yol-İş Sendikası. Zorunlu
Tasarruf Fonu"nda biriken pa-
ranın ödenmemesi halinde dava
açma karan aldı.
CHP Genel Başkan
Yardımcısı Adnan Keskin de zo-
runlu tasarruf geri ödemelerinin
yasalar çerçevesinde yapılmasını
istedi.
Hak-!ş Konfederasyonu'nun
ardından. Türk-İş de zorunlu ta-
sarruf kesintilennin geri ödenme-
mesine karşı çıktı. Türk-İş Yöne-
tim Kurulu. çalışanlann tasarruf-
lannı kendi adlanna yatınlan iş-
veren payı ile birlikte geri alma-
lan gerektiğini vurguladı. Yöne-
tim Kurulunun \aptığı açıkta-
mada, "Hükümet, işverenleri ta-
sarnıfa teşvik için, onlardan yüzde
6 kesmemektedir. Kanunun ama-
cı, çahşan adına işverenin para
yatırmasıdır. Bu paraların ne-
malanyla birlikte yakılacaği teh-
didiyle çalışanlann para çek-
memesi için baskı yolları aramak,
tefecilere bile vakıştınlmayacak
bir davrantstır" denildi. Açıkla-
mada. çalışanlann fondaki bıri-
kimlerinın geri ödenmemesi du-
rumunda. Türk-İş"in "diğer işçi
konfederasyonları ve memur ku-
ruluşları ile ortak politikalar üre-
terek uygulamaya koyacağı" vur-
gulandı.
Yol-İş Sendikası Genel Baş-
kan Yardımcısı Fikret Bann da
ücretli çalışanlann birikimleri
üzerinde 'çirkin oyuniar oynan-
dığını' ifade ederek "Nisan 94'te
fonda biriken paramız ödenmezse.
Yol-İş üyesi 194 bin işçi dava aça-
caktır" dedi.
Malıye Bakanı İsmet Arrila-
nın. çaİışanlann isterlerse para-
lannı alarak sistemden çekilebı-
leceklerine ilişkin açıklamasını
eleştiren Bann. "Bu tür yakla-
şjmlar ülkemizi yönetenlerin bile
yasalan ve sonuçta hukuku nasıl
yorumladıklanmn bir gösterge-
sidir. AyrKa bu tavır. devlete olan
güvenin sarsılmasına da neden ola-
cak bir tavudır" dedi.
CHP Genel Başkan Yardım-
cısı Adnan Keskin de dün düzen-
lediği basın toplantısında. hükü-
metin zorunlu tasarruflann geri
odenmesine ılışkin olarak öngör-
düğü yeni düzenlemeleri eleştirdi.
Hükümetin. kendi iradeleri
dışında çalışanlardan kestiği bin-
kimlen "anlamsızlaştırarak" iade
etmeve çalıştığını anlatan Kes-
kin. gen ödemelerin yasalar çer-
çevesinde vapılmasını istedi.
OLAYLARIN
ARDENDAKİ
GERÇEK
• Başiarafi 1. Sayfada
da derlenip toparlanmış gibi
görünen ekonomik düzenin
çivisi çok kısa sürede çıktı.
1973 ve 1979'da patlayan iki
petrol krizine karşı hiçbir cid-
di önlem alınamamıştı; Türki-
yedolu dizgin askeri darbeye
doğru yuvarlanırken kaderin
cilvesi yine aynı doğrultuyu
gösteriyordu.
12 Eylül askeri yönetimin-
de zor gücüyle ekonomiyi
derleyip toparlamak görevi
yine "ara rejim'in siyasal ik-
tidarına düştü. Bu süreçte
dengelenen göstergeler, se-
çim sath-ı maili'ne girildikten
kısa bir süre sonra yine dağıl-
dılar. 1983te genel seçim
yapılmıştı, 10 yıl geçti. Bugün
yalnız TÜSİAD başkanı değil,
Yüksek Istişare Konseyi Baş-
kanı Rahmi Koç da alarm zil-
lerini çalarak, "Ekonominin
kötüye gittiği her ülkede radi-
kal akımlann daha güçlenip
tehlikeli boyutlara vardığını
görmekteyiz dedikten sonra
partiler arasında uzlaşma
çağrısı yapıyor.
Ne var ki bu kez geçmiş yıl-
lardan daha değişik bir du-
rum sözkonusudur.
"24 Ocak + 12 Eylül Mo-
deli"nin artık Türkiye'de bir
daha hiçbir bunalıma yol aç-
mayacağı görüşü çoktan beri
muhalefet kabul etmez bir
ağırlıkLa savunuluyordu. Bu
iddia çökmüştür. Şimdi eko-
nomideki çöküşü kurtarmak
için cankurtaran olarak
"özelleştirme" ileri sürülü-
yor. Ancak kamuoyunda ge-
rek vergi reformuyla, gerek
özelleştirmeyle işlerin düze-
lebileceğine inanç var mıdır?
Kırk yıldan beri sert ekono-
mik önlemler ve acı reçete-
lerle düzelip doğrulur gibi
olan ekonominin kısa bir sü-
re sonra yeniden bunalıma
girmesi, dengelerini yitirme-
si ve yine başlanılan yere
dönülmesi, halk kesimindeki
bütün umutları, inançları ve
iyimserlikleri silipsüpürmüş-
tür.
Belki de demokrasi ve re-
jim için en büyük tehlike. top-
lumdaki bu umutsuzluktan
kaynaklanıyor.
• • •
TURKIYEDE DÜNYADA
Meteorotojı Genel Mudurluğu nden ahran bılgrye gcre butun bölgelerımz pa-
calı ve çok butuTtü Marmara nın batısı .kelüyı EgeGısında katan'üm yurtyagışı.
geçecek Vağtşlar yer yer etkılı ve surefc olıratt uzeregenellıtcieyağmur ç ke-
s merdeveDoÇuAnadolu dakar akarts*vekarşekttndeoiaca^ Havasıcaklığı
azalnaya devam edecek Oen.z enmızde ruzgar Batı Karadenız ile Gur>«y
Ege de y'dızvekaraye Dogu Karademz MeBaö Akdenız degunbatısı ve oöos
Uarmara da yıldız ve poyrazdan 3-5 kuvvetınde saatte 10-21 denız mılı hızla
esecek Van Golu nde hava kar yağıslı gececek
Adana
Atyon
Ağn
Ankara
Antalya
Aydın
Bursa
Çanakkale
D yarbakır
Edırne
Erzurum
Eskreehır
btanbul
Izmır
Kars
Konya
Sarrsur
Trabzon
ZonguıdaK
K -3"
K 4
Y 17
B 9 '
Y B
B 8 '
Y 6 '
B 5 '
K-KT-22
K 4 ' ı
Y 7
B '2
K 3
K 5
Y 13
Y 13 '
Amsterdam
Amman
Atına
Bagdat
Bonn
Bruksei
Cenevre
Cezayır
Frankfurt
Lefroşa
Petersburg
Londra
Madnd
Mlano
Moskova
Vunıh
Oslo
Pans
Prag
Rıyad
Roma
Vtyana
K 2
B20
B 10
B 20
B 2
K 0
K 2
Y 15
B 2
Y 18
B -4
Y 5
B 12
Y 7
S -3
B 2
B -4
K 0
B -4
A 27
v 18
B -2
j Yağmurlu Bulutlu Sısli Guneşlı Karh
TÜSIAD'dan partilere uzlaşma uyarısı
• Baştarafi 1. Sayfada
anlatabiliyor. Takdir ve sempati
topluyor. Hem ekonomi profesö-
rü hem doktor" ıfadesini kul-
landı. Dış ticaret. bütçe. KİT
açıklan, özelleştiımenin aciliye-
ti ve vergi gelirleri konusunda
sorunlara çeşitli kereler dikkat
çektiklerini anlatan Koc. şu gö-
rüşleri dile getirdi:
"Eylülden bu yana problemler
daha ağırlaşmıştır. Sorunlar da-
ha ciddi bir hal almıştır. V'akit
aleyhimize işlemektedir. Temen-
nimiz siyasi partilerimizin bir
süre için çekişmeleri bir yana bı-
rakıp, memleketin ana sorunla-
rının üzerine asgari müşterekler-
de mutabık kalarak gitmeleridir.
Memleketin ekonomik durumu-
nun daha da bozulması, iktidar
kadar, muhalefette bulunan par-
tiler ve dolayısıyla memleketimi-
zi büyük sıkıntılara sokacaktır.
Zira; bozuk bir ekonomik düzeni
devralacak muhalefet partileri
de yıpranmaya tabi olacaklar,
aynı sıkmtıian daha büyük bo-
yutta çekeceklerdir.
Ekonominin kötüye gittiği her
ülkede radikal akımlann daha
da güçlenip tehlikeli boyutlara
vardığını görmekteyiz. İşte bu
iki nedenle söz sahibi siyasi par-
tilerimizin bir arava gelerek, git-
gide büyüyen problemlere bir an
evvel bir çozüm getirmelerini ha-
raret ve endişe ile tavsiye ve rica
ediyonız."
1
Meclisin gündeminde vergi
reformlan ve gümrük bırliğine
uyum nedeniyle yoğun bir
program bulunduğunu kayde-
den Koç. "Meclis kendisinden
beklenen vazifeleri zamanında
yerine getirememektedir. Bu da,
sorunların çözümünde sıkıntı y a-
ratmaktadır" görüşünü savun-
du. Ankara'dan gelen "yabancı
bir bankacı dostunun" bürokra-
sinin çalışmadığını. bürokratla-
nn inisiyatif kullanmadıklannı.
problemlen çözme yerine yuka-
rı ittiklerini belirledığini anla-
tan Koç. "Bu vaziyette Başba-
kanımız ne kadar yetenekli olur-
sa olsun, gerekli yardım ve deste-
ği görmez ise, memleketi düze çı-
karması mümkün degildir" dedi.
Çiller'i ABD ve Meksika'daki
temaslanndan dolayı kutlayan
Rahmı Koç. terör konusunda
da şunlan söyledi:
"Memleketimizin bir numa-
ralı sonınu, teröriin, Avrupalı
dostlarımızın da nihayet anla-
maları ve tedbir almaları ile bun-
dan böv le gerileme istidadı gös-
tereceğini, kış sartlarının da
buna yardım edeceğini ümit edi-
yonız. Silahlı kuvvetlerimiz ve
emniyet teşkilatımız bu konuda
çok müsbet çalışmalar yapmıs-
lardır. Bu iki müessesenin gelişi-
güzel ve işin inceliğini ve derinli-
ğini bilmeden tenkit edilmeleri,
sadece şevklerini kırmakta ve
eminim ki onları üzmektedir.
Çünkü yapılan itibarıyla tenkit-
lere cevap verme durumunda dc-
ğildirler."
PTT'nin. TEKın. Hava
Meydanlan"nın yönetiminden
yakınan Rahmi Koç. özelleştır-
menin partiler üstü bir anlayışla
ele alınarak vakit geçırilmeden
gerçekleştirilmesini. vergi ıda-
resınin etkınliğinin artınlması-
nı. devlet mekanizmasının akıl-
cı çalışır hale getirilmesini ve
"yüksek maaşlı, daha kaliteli,
daha az personel istihdam edil-
mesini" önerdi. Koç. gümrük
birliği sürecıne ilişkin görüşlen-
ni anlatırken de. "Gümrük birli-
ği Türkiye'nin bir taahhüdüdür.
Ancak bunun yanında gümrük
birliğinin Türk ekonomisi üze-
rindeki menfi tesirlerini telafî
edecek hakları da vardır. Türki-
ye. son kozunu kullanmadan
önce bu haklannı çok iy i miiza-
kere etmelidir" dedi.
Koç. uluslararası ratıng ku-
ruluşlarının Türkiye'nin kredi-
bilitesini düşürebilecekleri uva-
nsını dile getirdi.
"Hedeflerde yanılıyoruz'
TÜSİAD Başkanı Halis Ko-
mili. toplantıda yaptığı konuş-
mada, hükümetin büyüme.
kamu açıklan ve enflasyon he-
deflerinde sürekli yanıldığını
vurgula>arak. "Rakamlar diz-
ginlerin elden ne ölçüde çıktığını
ve yapılan programların anlamını
ve inandıncılığını ne kadar yitir-
diğini açıkça gözler önüne seri-
yor" dedi. Hedeflencn bü-
NÜmeyle gerçekleşen büyüme-
nin birbirinden çok saptığı dö-
nemlerde sadece iç dengeler ve
bütçe açığı dengeleri değil. dış
dengelenn de bozulduğunu söy-
Başbakan Tansu Çiller. dün T l SIADın Sheraton Oteli'nde verdiği öğle yemeğine katılarak
Türkiye'nin sorunlanna ilişkin bir konuşma yaptı. Çiller, \emek öncesi de işadamı Rahmi Koç ile
bir süre sohbet etti. (Fotoğraf: A A)
SHPden özelleştirmeye tepki
TL REY KÖSE
ANKARA - Koalisyon ortaklan arasındaki
laiklik bunalımı aşılamazken. "özelleştinne'*
konusundaki görüş aynlıklan yeniden gündeme
geldi. Başbakan Tansu Çiller'ın bütçe yasa ta-
sansına koydurduğu "tahville borçlandınlan
KİIlerin hisse senediyle alacaklılara devrini"
öngören gizli özelleştirme formülüne SHPliler
sert tepki gösterdiler.
SHP Ankara Mılletvekıli Vlümtaz Soysal ile
ANAP'lılar tasannın bu haliyle genel kuruldan
geçmesi durumunda. Anayasa Mahkemesi'ne
başvuracaklannı söylediler" SHP PTT'nin "T"-
sinin yasa ile özelleştırilmesi gırişıminı de "enine
boyuna" tartışacak. Koalisyon ortaklan arası-
nda özelleştirme konusundaki görüş aynlıklan
sıkıntı yaratıyor. Başbakan Tansu Çiller. PTT'-
nin "T"sinin özelleştinlmesine ilişkin KHK'nın
Anayasa Mahkemesi'nde iptal edilmesı üzerine.
bütçe yasa tasansının 41 maddesine bir hüküm
koydurdu. Bu düzenleme KİT'lenn "kamu pay-
ları karşılık gösterilerek iç ve dış piyasalarda his-
se senedine dönüşebilir tahvil ihraç ehnesine" ola-
nak sağlıvor. Bütçe Plan Komisvonu'nda bu
hükmün çıkanlması istemi reddedilirken. SHP'-
liler dÜ7enlemeve tepki gösterdiler. SHP Ankara
Milletvekili Mümtaz Soysal. "Bu, söz konusuola-
maz. Biz genel kurulda değişiklik yapılması için
elimi/den geleni \apanz. Sonuç alamazsak.
Anayasa Makemesi'ne başvururuz. tptal edilir"
dedi ANAP'lılar da genel kurulda bu düzenle-
menın kabul edilmesı durumunda. Anayasa
Mahkemesf ne gıdeceklerini bildirdiler.
Bu arada. PTT'nin "T'sinin özelleştirilmesi
için yeni biryetkı yasası hazırlanmasından \azge-
çilerek 3 maddelik bir yasa önerisı hazırlandı.
L'laştırma Bakanı Mehmet Köstepen bu önen-
>i Devlet Bakanı Başbakan Yardımcısı Murat
Karayalçın'a ilettiğini sövlerken Karayalçın. "ge-
len metni incelediklerini" bildirdi. Hazırlanan me-
tinde "PTT ikiye ay rılarak Posta Telgraf Genel
Müdürlüğü ve Telekomünikasyon Genel Müdürlü-
ğü kurulması. Telekomünikasyon Genel Müdürlü-
ğü'nün Kamu Ortaklığı'na devredilmesi ve böylece
v üzde 49*unun özelleştirilerek satılabilmesi" öngö-
rülüyor.
Metinde kablolu televizyon. ankesörlü tele-
fonlar gibi birimlerin özel sektör tarafından "li-
sans bedeli" karşılığında işletılmesi öneriliyor.
Ingiltere'de özeUeştirme
EDİPEMİLÖVMEN
İngiltere'de özelleştirme, Margaret Thatcher'ın
başbakanlığı döneminde (1979-90) hükümetin
kararlılıkla izlediği en etkili ve iz bırakan si\ aseri
oldu. Devlet. hantallıklanyla ünlü kamu iktisadi
kuruluşları kadar, iyi işieyen kamu kunıluşla-
nndaki hisselerini de belli bir orta ve uzun v adeli
program çerçevesinde elden çıkarttı. Hisseler,
halka açıldı. fşlem, sermayenin tabana yayılması,
popüler kapitalizm uygulaması olarak göriildü.
Büyük kısmı y a dariimüözelleştirilen
kuruluşlann. benzer ya da aynı alanlarda faaliyet
gösteren diğer kunıluşlarla rekabetini sağlamak
üzere yeni yasalar çıkartıldı ve rakip kuruluşlar
da piyasaya çıktı. Ancak özelleştirme, tek başına
bir girişimolarak kalmadı. Van yasa ve
uygulamalarla desteklendi. Örneğin sıkı para
polirikası uygulandı, bütçe açığını önleyki
önlemler alındı, vergi yasalan değiştirildi. Bu
dönemde ulusal havavolu. uçak sanayii. elektrik,
gaz ve su idareleri, hatta bürokrasinin bir bölümü
özelleştirildi. Lygulamada en güncel örnek,
Telefon İdaresi'nin (British Telecom = BT)
özelleştirilmesi oldu. Halen BT ile, onunla
rekabet etmek üzere kurulmuş olan Mercury
Communkrations, telekomünikasyon piyasasını
paylaşmayaçalışı
yorlar. Thatcher döneminde başlatılan ve popüler
olan özelleştirme siy aserini. ana muhalefet İşçi
Partisi de benimsemek zorunda kaldı. Her ne
kadar her özelleştirilen kuruluşta verim ve
karlılık doğru orantilı olarak artmadıysa bile, on
v ıl içinde 4 milyona v akın kişi hisse sahibi oldu.
işçi Partisi, seçim bildirgelerinde özelleştirme
sjyasetini sürdüreceğini ilan etmek zorunda kaldı.
Thatcher sonrası dönemde de özelleştirmeden
v azgeçilmedi. Son örneği demiry ollarının
özelleştirilmesi.
Demiry olu İdaresi (British Rail) 135 bin
çalışanı ile geçen yıl 222 milyon Dolar zarar etti.
Hem de bütçeden 3 milyar Dolar ödenek aldığı
halde... Ancak, \ asalaşma aşamasına \ aklaşan
bu girişim, bundan öncekilere bakışla kamuo-
yunda tepki topluyor. Başlıca nedeni,
demiry ollarının gerçek bir kamu hizmeti olarak
görülmesi. Nitekim.sağlık hbmetinin bir
kısmının özelleştirilmesi de av nı şekilde tepki gör-
müştü. Demiryolu taşımacılığına girecek özel
şirketlerin. kar gerirmeyecek hatlan kapatacak
olmaları. çok geniş bir demiry olu şebekesi olan
İngiltereMe halkın bu kamu hizmetinden mahrum
kalacak olması muhalefetin en önemli nedeni.
Buna ek olarak, devletin, hatlan sarması, ancak
ray ları ve sinjalizasyonu sarnıaması da özel
sektöre cazip gelmiyor.
leyen Komili. "Bütçe hedefleri
rutmaz ve bu nedenle büyüme he-
defleri, enflasyon hedefleri ve cari
dengeyle ölçülen dış denge hedef-
leri tutmaz ise, dış borç stokunun
hızla artmasından başka geçici
çözüm yoktur" dedi. 1993
yılında tahminen 8 milyar do-
larlık bir dış borç stokuna eklen-
diğıni söyleyen Komili. son 3
yılda bu rakamlann 1-5-8 şek-
İinde arttığına dikkat çekti. Hü-
kümetin Türk lirasını müdaha-
lelerle "piyasanın gittiği yönün
tersine çekmeye çalışmasmı"
clcştircn Komili. "çıkış yolunun
bütçe açığını tasamıflar ve vergi
reformu ile ortadan kaldırmak,
borç stokunu da özeueştirme ile
yönetilebilir düzeye indirmek'*
olduğunu söyledi.
"Şiddetli kriz mi
bekliyoruz?"
TÜSİAD'ın uzun süredir
ekonominin yeniden yapılan-
ması için orta vadelı bir istikrar
paketinın yürürlüğe konmasını
savunduğunu söyleyen Komili.
bunun için kapsamlı bir vergi
reformuyla vergi gelirlerinin ar-
tınlması gerektiğini kaydetti.
"Önlem almak için şiddetli bir
krizle yüzyüze gelmeyi mi bekli-
yoruz?" "diye soran Komili.
özelleştirmenin de tek başına
ekonominin sorunlannı çözrne-
yeceğini. bu nedenle mutlaka
kapsamlı bir ekonomik dönü-
şüm programının parçası ola-
rak ele alınması gerektiğini söy-
ledi.
Komili. Türkiye'nin günde-
minde terör ve ekonominin bu-
lunduğunu söyleyerek. her iki
sorunun da "ertelenemeyeceği-
nT vej
."cesaretli" adımİar ge-
rektıraıgını sozlenne ekledı.
İstikrar programı
Komili. önceki akşam TÜ-
SİAD'ın Sheraton Oteli'nde
verdiği kokteylde Cumhuriyet'-
in sorulannı yanıtlarken. hükü-
metten "kısa ve orta v adeli bir
istikrar programı" istediklerini
söyledi. Hükümetin bugüne ka-
dar böyle bir çalışma gerçekleş-
tıremedığinı vurgulavan Komi-
li. "Yeterince zaman kaybedildi.
Ekonomik komıların artık ülke
gündeminin birinci sırasına gir-
mesi gerekli. Özelleştirme sade-
ce bütçe açığı kapatmaya dayalı
olmamalıdır. Kesinlikle olma-
malıdır. Özelleştirme ekonomi-
nin düzlüğe çıkması için yapı-
lması alınması gereken bir dizi
önlemin bir parçasıdır" dedi.
Komili. vergi yasa tasansının
da her gazetede farklı işlendiği-
ni belirterek. "Uygulamaya ko-
nulması gereken paketin önemli
bir unsuru vergi rcformudur.
Şimdi tasarıyı tetkik ettiriyoruz.
O nedenle, hemen değertendirme
yapmak istemiyoruz" dedi.
Eczacıbaşrnın
değerlendirmesi
TÜSİAD eski Başkanı Bü-
lent Eczacıbaşı da Cumhuri-
yet'ın sorulannı yanıtlarken.
"değerlendirmelerinin kişisel"
olduğunu söyledi. Eczacıbaşt.
özelleştirmenin bir paket çerçe-
vesinde ele alınması gerektiğini
belirtti ve şunlan söyledi:
"Eskiden özelleştirmeye siya-
si açıdan bakılıyordu. Ama artık
onlar geride kaldı. Tüm dünyada
geride kaldı. Bizim de özelleştir-
meve. bütçe açığını kapatacak
bir can simidi gibi bakmamız ke-
sinlikle yanlış olur. Böyle bir
yaklaşım seziliyor. Oysa özelleş-
tirmenin bir poİitika olarak gün-
deme gelmesi gerekli. Bu politi-
kayı göremjyoruz."
Konutta yemek
Öte yandan Başbakan Tansu
Çiller. TÜSİAD Başkanı Halis
Komili. Rahmi Koç. Yavuz
Canevi ve İngiltere'deki özelleş-
tirme deneyimini anlatmak
üzere Türkiye'ye gelen heyete
Başbakanlık Konutu'nda ge-
çen salı akşamı yemek verdi.
Yemeğe Başbakan Yardımcısı
Murat Karayalçın da katıldı.
Çiller ve Karayalçın'ın. İngiliz
uzmanlardan. özelleştirme de-
neyimlerini ayrıntılı bir biçimde
an'latmalannı istedikleri öğre-
nildi. Komili de. İngiltere'de
1980'lerin başında yaşanan tar-
tışmalann bugün Türkiye'de
yaşandığını anımsattı.
ÇOK KAPILI
ODA
Asım Bezirci
3. bası 30.000 (KDVıçınde)
Çiller:Özelleştirmeyi
ANAP ve SHP geciktiriyor
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - Başbakan Tansu Çiller.
özelleştirme programındaki ge-
dkmelerin ANAP'ın engelle-
meleri ve koalisyon ortağı SHP
ile uzlaşma arayışlan nedeniyle
geciktiğini söyledi.
İcraatlannın ülke geneline yö-
nelik olduğunu ifade eden Çiller.
"Hiçbir bölgeye ayncalıklı mua-
mele yapılmayacaktır. Taviz ver-
mem"dedi.
Çiller. dün Ankara'da topla-
nan Türk Sanayici ve İşadamlan
Derneğı (TÜSİAD) Yüksek İştı-
are Konseyi üyeleriyle öğle yeme-
ğinde biraraya geldi. TÜSİAD
üv elerine "Size bir sır vereyim mi"
diyen Çiller. şunlan söyledi:
"Biliyorum. sıkıntılı bir dönem-
den geçiyoruz. Bakan olduğum
dönemde. böyle sıkıntılar olduğu
zamanlarda Nobel ödülü almış ki-
tapları okurdum. Yaşlı insanlann
aşk hikayelerinin ele alındığı ki-
taplar ya da ırk çatışmasının işlen-
diği, \1a\ı gözlü kız' bunlardan
birkaçı. Bunları okur. rahatlardık.
Şimdi ise sıkıldığımız zamanlarda
başka ülkelerin ekonomilerine
bakarak rahatlıvorum"
Çiller. salonda gülüşmelere yol
açan bu sözlerinin ardından. çı-
kardıklan yasa ve kararnamale-
rin iptal edilmesi nedeniyle za-
man kaybettiklenni söyledi ve
"Ancak bunları mutlaka çıkarta-
cağım" dedi. Çiller. özelleştirme-
nin gecikmesınde muhalefet par-
tilerinin yanısıra, koalisyon or-
tağı SHP'nin de etkili olduğunu
belirterek. şöyle konuştu:
"Muhalefet, Yetki Vasası'na
dayanarak çıkarılan kararna-
meleri bizi engellemek için iptal et-
rirdi. Muhalefet yapmış olmak
için yapıyor bunlan. Sigorta ve
banka kanunlannda reform niteli-
ğinde düzenlemeler içeren karar-
nameler iptal edildi. Yazık değil
mi bunlara? Bunu çıkarmak kolay
değil. Geceyanlanna kadar çah-
şarak çıkardık bunlan. Hızımızı
kesmeye çalışıyoriar. Aynca, koa-
lisyon ortağunız ile de bu konular-
da uzlaşmamız gerekiyor. Bu uz-
laşma da, bazen bazen aşın zaman
kaybına neden oluyor. Ancak bu
uzlaşma ülkenin yarannadır."
Ayrıcalık yok
Teröründış bağlantısının kesil-
mesi ve finans kaynaklannın ku-
rutulması için girişimlerin sürdü-
ğünü anlatan Çiller, Türkiye'nin
hiçbir bölgesine ayncalıklı dav-
ranılmasına izin vermeyeceğini
sövledi. Çiller. "Asla taviz >er-
mem. l ygulamalanmız ülke
sathındadır. Bölgeye, etnik köke-
ne vönelik ayncalıklara izin ver-
mem. Yerel yönetimlere ilişkin dü-
zenlemeleri de o bölgeye mahsus
gibi ele almam" diye konuştu. Çil-
ler. "Bu Güneydoğu değil, ülke
meselesidir. Aksi takdirde. o böl-
gedeki insanlan ya ayncalıklı va-
tandaş ya ikinci sınıf vatandaş ya-
parsımz. " dedi. TÜSİAD Yük-
sek İstişare Kurulu üyeleri. öğle-
den sonra da Cumhurbaşkanı
Süleyman Demirel tarafından ka-
bul edildi. Demırel kabul sırası-
nda vaptığı konuşmada, Türk
ekonomisinin başta gelen so-
rununun kamu açıklan olduğunu
vurguladı.
Özelleştirme konusundakı ça-
balann sürdürüldüğünü kay-
deden Demirel. "Halkın devlete
giderek daha az tabi olmasının
sağlanması gerekir. Böylelikle
devletin ileride sadece altyapı
yatınmlanna yönelmesi imkanı
ortav a çıkacaktır" dedi
Seslerin kaybolduğu tiyatro
BERATGÜNÇIKAN
Ses. topuğunda başlıyor.
"Nasıl ki güneş her gün hem yeni-
dir hem eski. oyunumuz da yeni
baştan söyler her söyleneni. Ger-
çekle düş arası bir zaman... Kim
mi bu özgürlüğe koşan iki insan?
İki çocuğu bir başka tannnın..."
Önce diyaframına, oradan da
beynine ulaşıp kendisine hakim
olan bu sesın etkisinde sahnenin
bir ucundan diğerine koşuyor.
Ses onun şimdi. Dilediğince kul-
lanıyor. sevınce. umuda.
umarsızlığa. bezginliğe, korkuya.
çığlığa dönüştürüyor. Kendi ses-
sızliğinde. dünyanın bütün sesle-
nni topluyor... O. Remziye Ekşi.
Sessiz Tiyatro'iiun biroyuncusu.
Cevat Fehmi Başkut'un. "Buzlar
Çözülmeden" oyunundan uyar-
lanan. "Buzlar Çözülse de Çözül-
mese de"nin kasabalısı. Beş vaşı-
nda yakalandığı menenjite işıtme
yetisinı kaptıran Ekşi'v le. sağır ve
dilsizlerin dünyasına giriyoruz...
Hastalık öncesi yakaladığı. sö-
ze aktardığı sesleri anımsamıyor
Remziye Ekşi. O vıllardan kalan
bir ses yok anılannda. Bugün
kırkyedi yaşında. Beşiktaş Sağır
\e Dilsizler Okulu'na kadar aıle-
siyle. sınırlı da olsa. kendi diliyle
anlaşabiliyor. İşaret dilinı okulda
öğreniyor ve bu dil sayesinde
iletişiminin sınırlannı geliştiriyor
Evleniyor. Sivami. ilk doğu-
mu. ılk oğlu kör. Anlamakta. ka-
bullenmekte zorlanıyor. İkinci
kez hamıle kaldığında. Jokuz ay
boyunca hep o korkuyu. "Bu da
sakaı doğarsa'yı içinde taşıyor.
Çıkmıvor korktuğu. üçüncü
oğlunu. Enis'i doğuruşor. 1986-
da. ikinci eşı Mustafa Ekşi'vle
tanışıyor. Taşkızak Tersanesi'-
nde işçi olan Mustafa da sağır ve
dilsiz. Birlikte katılıyorlar Sessiz
Tivatroya. Mustafa. delijandar-
ma çavuşu rolünde. Kendisinı
konusan ve duyan insanlardan
farklı görmüvor Remzıve Ekşi.
Avnı kaygılan duvuvor. çocuk-
lannın geleceğini garanıi altına
almak. Aynı şeylere öfkeleniyor.
haksızlık. dedikodu. Aynı şeylere
gülüyor, yani komik olan herşe-
ye. Akşamlan o ev işlerini yapı-
yor. Mustafa televizyon seyredi-
yor. hemen hemen her evlilık
gibi. Yine her evlilikte olduğu
gibi tartışıyorlar. İşte fark bura-
da. o hep baskın çıkıyor.
Zıli çaldığında ışığı yanıp sö-
nen dernek binasında Remziye ve
Mustafa Ekşi'ye Sahır Çorakçı
da eşlik ediyor. İTÜ'den emeklı
Çorakçı. koyu Beşiktaşlı. Beşik-
taş'ın her maçında. sessiz çığlıkla-
n bulunduğu ortamı tıtretivor. O
da işitememeyi ve konuşama-
mayı diğer insanlardan farklılık
olarak algılamıyor. Kendilerini
ifade etmekteifaret dili ya da yazı
da yetersiz kalırsa
0
O zaman kısa
süreli de olsa çaresizlik ve öfke se-
linin içinde buluyorlar kendileri-
ni. Mustafa. bu öfkeyi. "Laf an-
latmakta zorlanmanın çaresizli-
ği" diye özetliyor.
Sağır \e dilsizler. devletten ve
insanlardan neyi umuyor. neyi
bekliyorlar? Remziye Ekşi. devle-
tin. sanatla ilgilenen sağır ve dil-
sizlere destek venmesini istiyor.
Demek İkinci Başkanı Ünal
Öner ise bir arkadaşıyla. yolda.
işaretlerle konuşurken karşıdan
gelenlerin ya da yanlanndan ge-
çenlerin alaycı gülümsemelerin-
den yakınıyor. "Bu normal bir-
şey. her ülkede yaşanıyor. Oysa
bizde bir eksiklik gibi görülü-
vor." Hastaneve gıttiklerinde.
doktorlar. daha dertlerini anlat-
maya vakıt bulamadan. kendile-
rince koyduklan tanıya uvgun
ilaç veriyorlar. Ha. bir de haber-
ler var... Neden her televizyon
kanalı. haberleri verirken onlar
için alt yazı vermeyi düşünmüvor
ki'' Sağır ve dilsizler ama konuşan
ve duyandan farklı görmüyorlar
kendıİeri. İçinde yaşadıklan dün-
ya herkesin dünyasıyla aynı.
Umutlanvedüşleri.öfkelerivese-
vinçlerıde...
Özürlüler için bir ışık
• Baştarafi 1. Sayfada
Özürlüleri temsil eden kuruluş-
lar ise "Sonınlaruı çözümü için
vaat değil, somut adımlar bekli-
yoruz" diyorlar.
Türkiye Sakatlar Konfederas-
yonu'ndan vapılan açıklamada.
Türkiye'nin savaş görmüş Al-
manya'dan bile daha çok özürlü
yurttaşa sahip olduğu vurgu-
landı. Bedensel Engellilerle Da-
yanışma Derneğı Yönetim Kuru-
lu Başkanı Kemal Demirel ise ge-
lişmiş ülkelerde özürlülere her
türlü sosyal güvence sağlanırken
Türkiye'de özürlü haklanna kısı-
tlamalargetirildiğıni söyledi. De-
mirel. "Devlet yok. Devletinaran-
masına devam ediliyor ama bu
aravışlara ülkenin bulunduğu or-
taırida cevap alınacağı da sanıl-
mıvor. Yasalar var, kendini yaşa-
tamıvor. Kanun var, bunu hazırla-
yan ne yazdığını ve ne işe ya-
radığını bibniyor ve bir masaldır
yaşam sürüyor" dedi.
İşsizlik sorunu
Dünya Özürlüler Günü nede-
niyle Türkiye Sakatlar Konfede-
rasyonu tarafından yapıian açı-
klamada özürlülenn en başta ge-
len sorununun işsizlik olduğu
vurgulandı.
Bedensel Engellilerle Dayanı-
şma Derneği Yönetim Kurulu
Başkanı Kemal Demirel. Türki-
ye'de bulunan 7 milyonun üze-
rindeki özürlü kitlesinin, gerek
kanunlardan gerek devletin ilgj-
sizliğindcn gerekse yerel yöne-
timlerin özürlüleri dikkate alma-
yan çalışmalanndan ötürü bü-
yük bir çıkmaz içinde olduğunu
söyledi. Demirel. özürlülenn ya-
şadığı sorunlardan devlet kadar.
yollan yapan. ulaşımı sağlayan.
miman ve çevre düzenlemesini
gerçekleştiren yerel yönetimlerin
de suçlu olduğunu belirtirti.
Ortopedik Özürlüler Federas-
yonu Başkanı Şükrü Poyraz da
bir bildiri yayımlayarak demok-
ratik bütünlüklü ve kapsamlı bir
özürlüler yasası çıkanlmasını is-
tedi. Özürlüler için özel ayncalı-
klar istenmediği belirten Poyraz.
yayımladığı bildıride şu görüşlere
yer verdi:
"Herkesle eşit haklara ve ola-
naklara sahip olmak isriyoruz. Bu
temelde demokratik bütünlüklü ve
kapsamlı bir özürlüler yasasuıın
ivedflikle çıkanlmasını isiiyonız."
Etkinlikler
Dünya Özürlüler Günü nede-
niyle bugün Başbakan Tansu Çil-
ler himayesinde. TBMM'de.
özürlülerin sorunlanna bakış
açısının değerlendirileceği bir
oturum düzenlenecek. Oturuma
siyasi parti temsilcileri ve Türkiye
Sakatlar Konfederasyonu'na
bağlı federasyonlann temsilcileri
katılacaklar. Saat 14.00'te Selim
Sım Tarcan Kapalı Spor Salo-
nu'nda da Cem Karaca, Edip .\k-
bayram ve Akrep Nalan'ın katıla-
cağı bir müzik şöleni düzenlene-
cek. Şölen sonrasında ise 'Özür-
lüler için bir ışık da sen yak" slo-
ganıyla. üç bin özürlü tarafından
meşalelerle bir yürüyüş gerçek-
leştirilecek. Etkinlikler hafta bo-
yunca sürdürülecek.