15 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 17MART1992SAU 18 HABERLER BULMACA SOLDANSAGA: 1 2 3 1/ özbekistan'ın baskenti. 2/ Ver- me, ödeme... Bir parçanın agır ve .görkemli çalınaca- ğ\ıu anlatan miizik terimi. 3/ Uzun kış gecelerinde dost ve akrabalaıla birlik- te yenilen ak$am yemeğine ve o gece yapılan eğlenceye verilen ad. 4/ Bir tür hafif ve kaba ayakkabı. 5/ Orto- dokslarda tahta pa- n o üzerine yapılan her türlü din- scl resme verilen ad... Kâgu oyun- larında ortaya para koyma. 6/ As- ker... Bir tartı birimi... Bir nota. 7/ Mikroskop camı... Kırık kemikleri bir arada tutmak amacıyla kulla- rulan tahta gibi düz nesne. 8/ Da- gan en yüksek yeri. 9/ Dttşman top- raklanna birdenbire ve topluca ya- pılan baskın... Tütün dizmek, ku- rutmak ve işlemek için kulJanıIan üstü kapaJı sergi. VUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Gürcistan'm başkenti... Akım şiddeti birimi kiloamperin simgesi. 2/ Tanntanımaz... Bal, yoğurt gibi şcyler koymaya ya- rar tahta kova. 3/ Yan makinesinin kâğıt takılan hareketli bö- lttmü... Katısıksız. 4/ Felsefede duyularla algılanabiJen her şey. 5/ Bir toplulukta çaüşan insanlann her biri. 6/ Baharh bir bit- ki... Gidüen yol üzerinde olmayan. 7/ îstatistikte uzun süreli egilime verilen ad... Deriden sızan sıvı. 8/ Alınmış bir şeyi ge- ri verme. 9/ Küçük körfez... Kadın giysilerinin etek ucu, kol gibi yerierine verev kesilmis kumaştan yapılan süs. HAVA DURUMU Tûrkiye'de Adana Adıyaman Afyon Amasya Ankara Antalya Artvin Avdın Ağn Balıkesir Bılecik Bıngöl Bitlis Bolu Burdur Bursa 5 6 1 4 2 8 2 4 -10 5 4 -4 -3 1 4 6 10 14 7 12 5 15 12 10 1 11 10 6 5 6 10 12 vağmurlu yağmurlu yagmurlu yağmurlu yağmurlu yağmurlu yağmurlu vağmurlu çok bulutlu yağmurlu vağmurlu çok bulutlu çok bulutlu yağmurlu vağmurlu yağmurlu Çankjn 2 5 yağmurlu Çorum 3 10 vağmurlu Penizli 5 10 yağmurlu Piyarbakır 4 12 yağmurlu Edırne yağmurlu Elaağ 3 10 yağmurlu Erzincan 2 7 yağmurlu Erzunım -19 -2 karlı Eskişehir 1 4 yağmurlu Gaaantep S 13 yağmurlu Giresun 6 15 >ağmuriu Gümüşhane -5 6 çok bulutlu Hakkâri -5 5 çok bulutlu Hatay 9 16 yağmurlu Izmır 7 12 yağmurlu işparta 3 9 yağmurlu Icel Çanakkale 5 10 vağmurlu lstanbul 8 15 yağmurlu Şırnak Kars Kastamonu Kaysen Kırklareli Kırşehır Kocaelı Konya Kütahya Malatya Manısa K.Maraş Mardirı Muğla Muş Nevsehir Nığde Ordu Rıze Sakarya Samsun Siın Sinop Sıvas Tekırdağ Tokat Trabzon Tunceli Ş.Urfa Uşak Van Yozgat Zonguldak Aksarav Bayburt Karaman Kınkkak Batman -10 1 2 3 2 4 1 1 .4 2 6 4 4 4 -6 1 2 5 7 5 6 2 4 2 3 3 7 2 6 2 -7 2 7 2 -9 3 2 0 0 6 8 8 8 7 5 7 10 12 14 10 9 3 5 6 16 15 9 15 10 10 6 7 10 15 9 14 7 6 7 10 7 3 9 5 12 çok bulutlu yağmurlu yağmurlu yağmurlu yağmurlu yağmurlu yağmurlu vağmurlu yağmurlu vağmurlu yağmurlu çok bulutlu yağmurlu çok bulutlu yağmurlu yağmurlu yağmurlu çok bulutlu yağmurlu yağmurlu çok bulutlu yağmurlu yağmurlu yağmurlu yağmurlu çok bulutlu yağmurlu yağmurlu yağmurlu çok buJutlu yağmurlu yağmurlu yağmurlu çok bulutlu yağmurlu yağmurlu çok bulutlu -6 5 çok bulutlu vağmurlu Bartın 3 8 vağmurlu Sıcaklık azalacak Devlet Bakanlığı Meteoroloji Genei M üdüriüğu'nden alınan bilgiye göre, bütûn bölgelerimiz parçalı ve çok bulutlu, Marmara, Ege, Akdeniz, İç Anadolu, Batı ve Orta Karadeniz ile Doğu ve Güneydoğu Anadolu'nun batısı yağışlı geçecek. Yağışlar genellikle yağmur ve yer yer sağanak, Batı Karadeniz'in iç kesimi, İç Ege, İç Anadolu'nun kuzeyinde karla kanşık yağmur ve kar şektinde olacak. Hava sıcaklığı batı bölgelerinüzde hissedilir derecede olmak üzere azalırken, doğuda önemli bir değişiklik olmayacak.Rüzgâr güney ve batı, yurdun kuzeybatı kesimlerinde kuzey ve doğu yönlerden orta kuvvette, batı bölgelerimizde kuvvetli olarak esecek. Denizlerimizde rüzgâr Doğu Karadeniz"de kıble ve keşişleme, Batı Karadeniz ile Marmara'da yıldız ve poyraz, Ege'deyıldızve karayel,Akdeniz'de kıble ve lodostan 3-5, yer yer 6, Batı Karadeniz ile Marmara'da zaman zaman 7-8 kuvvetinde saatte 10-21, yer yer 27, Batı Karadeniz ile Marmara'da zaman zaman 33-40deniz mili hızla esecek. St Petersburg Moskova Tetoriz T . T . T . T 1 ( HAVA aCAKLJÖ)| 1 Dünyada Amsterdam Atına Amman Bruksel Berlin Barcdona Beterad Bağdat Bonn Budapeste Cenevre Cezayir 7 p. bulutlu 14 yağmurlu 17 p. bulutlu 6 p. bulutlu 5 p. bulutlu 19 az bulutlu 15 çok bulutlu 18 az bulutlu 7 p. bulutlu 8 p. bulutlu 9 vağmurlu 19 az bulutlu Frankfurt £. bulutlu Zünh Helsınki Kahire Kopenhag Köln Londra Madnd Mûnıh Moskova Mılano O&lo Paris Prag Roma Rjyad St.PetersburK Sofya Şam • Varşova Vıyana 3 19 4 7 13 20 6 3 21 4 13 5 16 29 2 10 16 3 3 çok bulutlu p. bulutlu çok bulutlu p. bulutlu çok bulutlu az bulutlu p. bulutlu karb çok bulutlu çok bulutlu p. bulutlu p. bulutlu çok bulutlu az bulutlu kartı yağmurlu p. bulutlu p. bulutlu çok bulutlu 8 yağmurlu KULİS • (Baştarafi I. Sayfada) tahsis edilen vergi gelirlerinde kesinti yapılmaması ve îller Bankası kanalıyia yerel yönetimlerin aldıklan borçlann silinmesi için gösterdiği çabalar anlaülmışu. Yiğit Bey'in bu istekleri koalisyon hükümeti zamanında gerçekleştirilmiş, Bakanlar Kurulu belediyelerin önce uzun vadeli borçlannı silmiş, sonra da asıl sorun olan kısa vadeli borçlannı 15 yıla yaymayı kararlaştırmışü. llJer Bankası'na ödenmesi gereken ve 376 milyar lira olan kısa vadeli borçlann tutan, faiz yükü de eklendiğinde 500 miiyara yaklaşıyordu. Belediye başkanlan bu kararaçok sevinmişlerdi, ancak ortada bir sorun vardı. Bu para nereden ödenecekti Düşünüldü ve Toplu Konut İdaresi'ne taşınıldı! BakanJar Kurulu'nda, paranın Gülöksûz'ün emrinde bulunan Geliştirme ve Destekleme Fonu'ndan (GDF) ödenmesi kararlaştınldı. Yazıda daha sonra, bir haftadan fazla süre geçmesine karşm Gülöksüz'ün bu paranın GDF'den ödenmesi için gerekli emri imzalamadığı belirtiliyordu... "Bunda kızacak ne var" diyeceksiniz. Buraya İcadar pek bir sorun yok... Ancak Gülöksûz'ün bu tutumunun, karann kendisinedanışılmadan, bir emnvaki üslubuyla alınmasından kaynaklandığı belirtiliyordu. Yiğit Bey'i gücendiren ilk neden buydu... İkinci neden de, yazıda "belediyelerin kısa vadeli borçlannın silinmesinekarşı bir tavıriçindeolduğu" gibi bir hava sezılmesi ve kendisine sorulmadan kaleme alınmasıydı. Son noktada haksız sayılmazdı. Bıraz rötariı olsa da kendisine sorduk: -Yaada belirtildiği gibi, belediyelerin kısa vadeli borçlannın affina karşı değilim. Kaldı ki, hükümetin kararlannı uygulamakla sorumlu birkamu görevlisi olarak karşı olmam da söz konusu olamaz. -Hükümetin kararlan doğrultusunda ve Bakanlar Kurulu'ncabelirlenmişkurallarçerçevesindefonaktanmını yapmıak zorundavım. Evet, TK.İ hiç hesapta yokken, belediyelerin kısa vadeli borçlan için yanm trilyon liralık bir "ek yükle" karşı karşıyaydı. Bu. aynı zamanda şu anlama geliyordu: Kaynak sağlamak için Toplu Konut İdaresi'ne başvurmuş yüzlerce belediye vardı. Bunlann çoğunun projesi incelenmiş ve uygun görülerek Yüksek Planlama Kurulu"nun onayına sunulmuştu. TKİ'nin İller Bankası'na kısa vadeli borçlan ödemesi, bütün prosedürü ve teknik incelemesi tamamlanmış pu projelerin rafa kaldınlması demekti. Ancak karar, siyasi ıradenin bir tezahürüydü ve Gülöksüz itiraz edecek bir "konumda" değildi. Tabii bu, siyasi ıradenin tezahürüne başka itirazlar yöneltilmesine de engel değildi. örneğin, halen TBMM Genel Kumlu'nun gündeminde "Kamu Kuruluşlannın Birbirlerine Olan Borçlannm Tahkimi Hakkında Yasa Tasansı" vardı ve neden belediyelerin söz konusu borçlannın da bu tasan çerçevesinde "tahkim" edilmesi düşünülmüyordu Çünkü, Bakanlar Kumlu'nun hazırladığı tasanda, belediyelerin İller Bankası'na olan borçlannın da tasfiye kapsamında tutulması öngörülmüştü. Ancak görünmez bir el, tasan TBMM Plan ve Bütce Komisvonu'nda görüşülürken bu maddevi çıkarmıştı. Gülöksüz, hükümetin önerdiği çözümün TBMM'de de kabul görmesi halinde sorunun, hem de en akıla yoldan, çözüleceğini söylüyordu. Yani. sorunun siyasi iradenin öngördüğü şekildeçözülmesini öneriyordu. Yoksa "kişisel bir tavır" söz konusu değildi. Ancak, siyasi irade "dün dündür, bugün bugündür'" deyip Gülöksüz'den bu parayı (hoş haii hazırda para da yok ya!) ödemesirü isterse yapacak tek şey kalıyordu: Önce GDF'de bu kadar paranın birikmesini beklemek. Sonra da, İller Bankası'na aktarma yapılabilmesi için, GDFkaynaklannın yöneltileceği alanian belirleyen fasıllara hükümetin yeni bir "fasır' eklemesiyle işi hukuka uygun halegetirmek.. Evet, önceki "Kuüs"teyayımlanan bilgiler, eksik olsa da. doğruydu. Ancak, o yazıda yapılan yorum Yiğit Bey'i biraz ktzdırmıştı. Kızdığı yalruz biz değildik kuşkusuz. BeUci, kızdıklan arasında sevdiği bizdik... GENÇLER! DR. HAYDAR DÜMEN ARTJK HER15GÜNDEBÎR SÎZÎNLE OLACAK Dr. Haydar Dûmen gençlere heı 15 gûnde bdr değişen konıalarla biı dizi konferanslar verecek. ÎDa 17 Martta..Saat 17.00de ka Çelik'in dia gösterisi eşliğinde... Kenterler Tiyatrosu'ncja... Konusu. "CINSELLIK ve GÜÇ" Gtençler! Bu konferanslara mutldka kaülın, cinselliğiniz ve sagrüğıruzla ilgili oevapsız sorunuz kalmasın... Bûtûn konfeıanslarda giriş üaetsizdir. 1 Tamamen ücretsiz olan bu _ , # ] konferanslar ALO BlLGtnin B İ L G l j katkılanyla gerçekleştirılrûektedır. Tölekpınap ve Görmeç S ürt'in Tülekpınar ve Şırnak'ın Görmeç köylerinde 2 Şubat 1992 günü düşen çığlarla bu iki köyümüz ve bu köyJerde konuşlandmlmışaskeri birliklere ait binalaryıkılmıştır. Bu iki köyümüzde toplam 180civannda yurttaş, subay, astsubay, erbaş ve erimizin ölümüne neden olan çığlar ulusumuza onulmaz acılar vermiştir. 5.2.1992 tarilündede Tunceli-Erzincan karayoluçığ nedeniyle trafığe kapanmıştır. Aynca Doğu ve Güneydoğ^ı Anadolu'da son günlerde tekil çığ olaylan mal ve can kayıplanna neden olmaktadır. Büyük can ve mal kayıplanna neden olan çığlar, sel basİcınlan, su taşkınlan, orman yangınlan, toprak kaymalan gibi doğal yıkımdır. Diğer doğal yıkımlar gibi çığlann oluşumunu bütünüyle önlemek olanaklı değildir. Ancak çığın zararlı etkisini azaltmak mümkündür. Yüksek dağlık arazi deyişiyle, değişken veçeşitli topoğrafya, bakı. yarnaçeğimi, ulaşım güçlüğü. altyapı, eğitim ve öğrenim noksanlığı, ülke geneünden düşük gelir düzeyinde insanlann yaşadığı kırsal yöreler tanımianmaktadır. Dağlık yüksek yörelerde toprak erozyonu. toprak kaymalan, sel ve çığ zararlan diğer yörelerden çok daha etkindir. Ormanlann kar yağışında etkisi az olmasına karşınçığoluşmamasına etkisi fazladır. Yüksek dağlık bölgeleri verimli ormanlarda kaplı yörelerde çığ kesinlikle oluşmaz. Orman sınınmn uzenndekı alanın yamaç uzunluğu ve bitki örtüsü çığın oluşumunda ve zararlanna etkendir. Çığla savaş, çığın oluşmasını önleme ve zararlı etkisini azaltmaya yönelik önlemler bütünüdür. Etken savaşım' çığın oluşmasını sağlamak için alınacak önlemleri içerir. Yüksek dağlık >örelerde orman yetiştirmeye uygun alanlann tamamında yeni ormanlaryetişürmek, mevcut ormanlan korumak, geliştirmek, genişletmek, iyileştirmek ve bakımını yapmak gerekir. Orman yetiştirme olanağı oJmayan yüksek dağlık yörelerde de meralan korumak, geliştinmek, iyileştirmek, bilimsel verilere uygun olarak işletmek, hayvancıiığı gelişurmek gerekir. Orman üstü yörelerde de aynca mekanik önlemler almak gerekir. örneğin çığ teraslan, çığ tuzaklan, tel örgüler, örmeçıtler. rüzgâr perdeleri vb.'lerigibi önlemlerçığ oluşumunu ve zararlı etkisini azaltıcı etkenlerdir. Emek-yoğun olarak yapılması zorunlu olan çığlarla etken savaşım önlemleri yüksek dağlık yöre insanlannı işlendirici yatınmlardır. Çığlarla edilgen savaşım iseçığ yatağında alınacak önlemleri içermektedir. Çığın yönünün saptınlması ve parçalanması amacıyla yapılacak yapı ve tesislerin inşaatlan çığla edilgen savaşımı oluşturur. Çığın hızını azaltıcı önlemler. süzücü barajlar. çelik kablolu ağ'ar, toprak setler, taş duvarlar oluşur. Çığ mahmuzlan, çığ ramparalan, çığ saptırma duvarlan ve çığ tünelleri çığdan özel olarak korunması gerekli yapılarla kara ve demiryolu bölümlerinı korumak için yapılması gerekli yatınmlardır. Dağlık yüksek bölgelerde yerleşim yerleri. İcara ve demiryolu güzergâhlannın saptanması ve kamuya ait yapılann yer seçiminde çığ tehlikesinı dikkatle incelemek zorunludur. Çığlarla etken ve edilgen savaşım için alınacak önlemJere harcanacak kaynaklann birgün yeni Görmeç ve TüJekpınar facialannı önlemeye yönelik olduğunu unutmamak gerekir. Ülkemizdeerozyon, sel taşkmı, su baskını, toprak İcayması ve çığiara karşı savaşım Orman Bakanlığı'nın görevidir. Yaygın, etkili, büyük can ve mal kayıplanna neden olan önemli ve çok yönlü bu sorunlann çözümünde Orman Bakanlığı kuruluşlan, kırk yıldan beri özlenen ve gereken düzeydedeolmasa bile başanlı, özverili çalişmalannı yürütmektedir. Bu çalışmalann yasal ve yönetsel çerçevesi oluşturulmamıştır. Orman Bakanlığı kuruluşlan. diğer iigili kuruluşlardan gereken ilgi, yardım ve desteği görmemektedir. Orman Bakanlığı işgörenleri arasında bu konularda uzmanlaşmış teknokrat kadro, bu soranlann çözümünde önemli gizil güçtür. Yeter ki gerekli kaynak esirgenmesin, işi bilenler işe yöneltilsin. bu karmaşık sorunlann çözümüne ilişkin çahşmalan topyekûn yurt savunması olarak anlamak ve uygulamak gerekir. Şener Yomralıoğlu Orman Yük.Müh. Size kaülmıyopum Gazetemizin Tartışma sayfasmda iki gündür ramazan davııluyla iigili olarak çıkan Sayın Ahmet Sönmez ve Sayın İlker Kutlu"nun görüşlerine katılmıyorum. Tabii ki mecburdeğilsiniz her gecegeç saatte rjencerenin altında kıyasıya çalınan, dönüp dolaşıp gelip bir daha ça'.ınan davulun sesiyle uykunuzdan uyanmaya. Kıyasıya çalmadan geçmeleri sağlanabilir. Her iki Sayın Tartışmacıya katılmadığım yer ise davul çalmayı ilkei. oruç tutmama. uyku uyuma ve insan haklanna aykın bir olay oiarak görmeleri. Yüzyıllardır sürdürülen bu geleneği nostaljik yanıyla görmelerini ve yılda bir ay olsun buna katlanmalannı diliyon'm. Sayın Ahmet Sönmez'e diyeceğim ise, bir ay süreyle gece yansı davul zoruyla uyandınlsanız bile. bayram sabahı sayın davulcu vatandaş, kapınıza bahşiş için geldiğinde, bu vatandaşa hiçbir şey yapmayın. Bence, onun da ekmeğini bu yoldan kazandığını düşünerek gerekli bahşişini verin. Saygılanmla. Rahime Çavlan İstanbul BÎR ZAMANLAR Kadm ana - Ağzı vardiliyok, nedir o bilbakalım? Damat - İçgüvevsi! Cemal Nadir Akbaba/4.2.1924 Yapmvekalıcı cözümlep Geçenlerde bir grup arkadaşımla AKM'de bale izlemeye gittik ve çıkışta baleyi eleştirirken izlenimlerimizi, görmek istediklerimizi dile getirip bu konuda ilgililerin dikkatini çekmeye karar verdik. Alışılagelmiş repertuar seçimlerinden. dekorundan, kostümüne. sahne düzenine kadar seyrine alıştığımız Devlet Opera ve Balesi'ni çevreleyen sınırlar ne zaman kalkacak? Örneğin, neden Fındıkkıran? Basında verilen demecJerin uygulamada işlerlik kazandığı günleri görmek daha ne kadar uzaklıkta.. Bir bale sever ve izleyici olarak, Devlet Opera ve Balesi sınırlan içinde araştıran, deneyen, kendini yenileyen bir topluluk beklıyoruz. Zaman zaman gündeme gelip gazetelerden takip ettiğimiz Devlet Balesi sorunlan basına malzeme olmaktan öteye gidemiyor kanısındayız. Dansçılanmızın boy boy resimlerini boyalı basında görmek yerine, elde etükleri başanlan. yarışmalarda aldıklan dereceleri sanat sayfalanndan takip etmek istiyoruz. AKM salonlannda özgün veçağdaş yapıtlar izlemek. bir anlamda dünyayı takip etmek Türk izieyicisıninde hakkı. Kültür ve sanatın artık bir bütün olduğu düşünülürse. bize sunulan eserlenn kendini aşmaktan. kaliteden çok uzak olduğunu ısrarla söyleme gereğini duyuyoruz. Aynı zamanda genc AKM nın uluslararası işlevini de vurgulayarak fuayedeki koltuklardan, tuvaletlere ve çoğu zaman aksayan tekniğine kadar, değerli sanatçılanmıza ve biz seyircilere layık, gerekli özenin gösterildiğini görmek istiyoruz; bizlerin her zaman daha iyisini beklediğimiz unutulmasın lütfen. Ve elestirilerimizin yapıcı olmasını diliyoruz. Umitederizki Kültür Bakanımız Sayın Fikri Sağlar, yapıcı ve kalıcı çözümlerle AKM salonlan dışında kalan ve kaDteye hasret olan biz izleyicileri de sevindirir. Muzaffer Bayraktar İstanbul Cumhuriyet için Bukavgadan kupumyaraakh Cumhuriyet gazetesinin sahipleri, gazeteçalışanlan veokurlanyla bir bütün olduğu, kurumlaştığı bir gerçekken özellikle okuru hiçe sayılarak vardınlan nokta sanıyorum o karan alanian da üzmektedir. Okumayarak, okutmayarak gazetemizi yıprattıklannda, 68 yıldır İcoruduğu ilkelerine bağlılık yitirildiğinde Türk basınında yeri doldurulmayacak bir boşluk oluşacağı gerçektir. Savım abartılı değildir, gerçeğin böyle olduğunu bu süreci başlatanlar da bilmektedir. Gazetelerden aynlanlar, "Gazeteözdüşüncesinden uzaklaşıyor" diyerek okurlann büyük bir bölümünü yanlanna çektiler. Çoğunluğun yanlannda olmalannı da hakülıklanna gerekçe gösteriyorlar. Benim gibi düşünen okurlar ise sapma görmüyorlar ve gazetenin yaşatılmasına katkıda bulunuyorlar. 1968 yıhndan beri gazetemin okumyum. Bu süre içinde 1971 yıbnda gerçekten bir sapma dönemi yaşadık. Ben de bir süre gazeteyi almadım. Hareket başanya ulaştı veyineeski çizgisinedöndü. Bugünkü kavganın biriktidar kavgası olduğu açıkça ortaya çıktı. Ancak bundan "kurum" yara aimıştır. Dileğim bu yaranm çabucak iyileştirilmesi, okur sayısırun eski gûnlerine ulaşması ve daha ileri sayılara varmasıdır. Metin Kılmçer ÖğretmenjGönen Okumamak demokrasiye ters Yaklaşık son 3 aydır, her merhabalaştığım dostuma, Cumhuriyet'teki değişikliklere ilişkin olarak yönelttiğim sorulara karşm aldığım yanıt, "Artık Cumhuriyet'i okumadıklan" biçiminde olmaktadır. Birsonraki sorum ise "Şimdi ne okuyorsunuz ya da okunacak bir gazete bulabildiniz mi?'' olmakta, elbetteki aldığım yanıt da kocaman bir "hiç" olmaktadır. Üstelik düşünen insan olma savında bulunan bireylerin bir yazarlar grubuna böylesine tutkun olup gazeteyi dışlamalan anlaşıbr gibi değil. Genel olarak gazetenin sütunlan belirli gruplann tekelinde değildir; yazarlann gitmesi, gazetenin yaşamasına engel değildir ve olamaz da. Bilindiği gibi değişimin kendisidir. Gazete, ilkelerinden ödün vermediğı sürece (ki bunlar, "ciddi, sansasyondan kaçınan, güvenilir, Türk okur-yazarlannın bilgi-haber-yorum gereksinimini karşılayan çağdaş gazete olma" Cumhuriyet, 1.3.1992)değisikJiklere ve bunlarayönelik tepkilere karşm kuşkusuz yaşayacaktır. Üstelik boyalı basının TV benzeri görüntülerine tutsaklar ordusuna katılmaya yönelen eski Cumhuriyet okurlan, bu gazetelerden ne denti doyum sağlıyorlar^bu da pek anlaşıhr gibi değil. Amiyane deyimle balın üstüne sirke nasıl gider? (Bu yönelmeyi 12 Eylül sonrası ANAP'a yönelen eski CHP'lilerin durumuna benzetiyorum.) Üniversitedeki doktora çalışmalanmın yam sıra kamu sektöründe görev yapmaktayım. Dolayısıyla çevremde değişik dünya görüşlerini paylaşan kişiler bulunmakta ve ben demokrat kişiüğimden kaynaklanan bir tutumla herkesle merhabalaşıp gereğinde de tartışmaktayım. Bu ilişkiler çerçevesindegazetemi başkalan ile paylaşmaktayım. Örneğin, radikal İslamcı bir iş arkadaşım düzenli olarak Cumhuriyet'i alır ve her zaman, "Eğer bir haberin gerçekliğini öğrenmek istiyorsaruz Cumhuriyet'e bakmalısınız" der. Onun gözünde Cumhuriyet'in saygınlığı diğer bütün gazetelerden çok yukanlardadır. Elbetteki bu kişi bir ölçek değildir, ama bir örnektir. Bu bağlamda, öncelikle belirtmeliyim ki son günlerdeki değişim süretini ilgi ile izlediğim Cumhuriyet'e ilişkin düşüncelerimi üetmek için Sayın Hasan Cemarin aynlışı ve ardından "Yeni Bir Dönemeç" başlıklı yazı bir neden oluşturdu. Bilindiği gibi günümüzde savaşlar militer olmaktan önce, ekonomik boyutlar içerrnektedir. Dünya gerçekten de hızlı bir değişim sürecine girmiştir. Örneğin, ülkemiz kamuoyunda 10 yıl önce geçerli olan değer yargılan bütünüyle değişmiş, yerinilesi kavramlar, bugün bir bakıma övünülesi boyutlara ulaşmıştır. Bugün kara para kazananlar kınanmıyor, tersine fırsatlan değerlendirebilmeyeteneği olan kişilerolarak görülüyor. Artık toprak reformu tartışılmıyor, sosyal adalet ilkeleri gözardı ediliyor, Yerli Mallar Haftası geçiştiriliyor, dostluk-dayanışma ve yardımseverlik gibi geleneklerimiz unutuluyor, en önemüsi de okuma alışkanüklan bırakıhyor. Bilindiği gibi yeterince okuma alışkanlığı gelişmemiş toplumlarda, TV'nin varlıği olumsuz bir işlev görmekte, TV dizilerine tutsak olan toplum dolayısıyla gazeteleri okumak için değil, bakmak için almaktadır. (Oysa gelişmiş ülkelerde, gazeteler okumak içindir, üstelik sayfa sayısı çok, fotoğrafı daha azdır.) Yoksa gerçekte bir yazar grubunun aynlması ile birgazetenin dışlanması arasında nasıl bir bağlantı kurulabilir? Bugün gazetede yine öncekilere eşdeğerde yazarlar vardır vegelecekte de oîacaktır. Eğer bu kişiler düşünsel aynlık yerine, sıradan bir doğa olayı olan ölüm nedeni ile gazeteden aynlsalardı, o zaman ne olacaktı? (örneğin; Abdi Ipekçi öldürüldü diye okurlan Milliyet'idışlasalardı...) Olaya bir başka açıdan bakarsak SHP mi daha bir sosyal demokrat parti, yoksa DSP mi gibi bir değerlendirmenin nasıl ki sosyal demokrat harekette tnrtakım olumsuzluklan yaşanmaktaysa gazetedeki yazarlann düşünsel ya da çıkarsal nedenlerle ayn düşmeleri bir dönem için gazetenin tirajını düşürebilir, ama yine de uzun dönemde gazetenin gerçek okurlannca yaşatılacaği kanısındayım. Başandilcklerimle... Selma Erdal
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle