02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 25ŞUBAT1992SAU 14 GORUŞLER BURASI TÜRKİYE HALUK ŞAHİN Taşra Ne Yana Düşer Usta? G uler Ilerı olayında benı en çok, zorakı mustafı bakanın ıstıfa konuşmasında soyledığı şu sozler duşundurdu "Taşralı olduğum ıçın benı hor gorduler, bakan olmamı ıçlerıne sındıremedı- ler " Tastamam değılse bıle, uç aşağı beş yukan buna benzer sozler Bır zamanlar oldukça yaygın olarak kullanılan "taşra- lı" nıtelemesıne uzun zamandır rastlamıyordum Bunun açıklaması olarak da "Tum ulkede yaşanan kulturel ho- mojenızasyon sonucu artık taşra-merkez ayrımı bır an- lam ıfade etmemeye başladı" turunden tezler gelıştınyor- dum Meğer oyle değılmış En azından, Guler İlerı boyle du- şünuyormuş Sosyolojik olarak Türkiye'nin son 40 v ılı taşradan yana çalıştı. Osmanhnın fena halde ihmal ettiği Anadolu ayaklarının üzerine kalktı. Cumhurıyet oncesı donemde "taşralı" kavramınm bü- yuk bır onem taşıdığını bılıypruz O zaman taşranın tanı- mını yapmak da kolaymış İstanbul merkez, onun dışın- da kalan her yer taşraymış Cumhunyetle bırlıkte başkent Ankara'ya taşınınca taşra kavramı da bıraz bulanıklaşmış Hem istanbul dışı, hem de başkent dışı taşra olmuş boylece Bu ıkı başlılığa rağmen 196O'lı yıllara kadar "taşra" kavramı belırleyıcı bır kavramdı "Taşralı" deyınce akla belırlı bır tur ınsan gelırdı Merkez-taşra ayrımı kesındı Merkez aydınlık. taşra karanlık, merkez bolluk, taşra kıtlık, merkez uygarlık, taşra genlık demektı Elektnğı olmayan, doğru durust radyo dınlenemeyen, gazetelenn bır ıkı gun gecıkmevje geldığı. doktoru. hastanesı, lısesı bulunmayan, eğlencesı kahvehane ve memur lokallenn- de kumar oynamaktan ıbaret olan taşradan İstanbul'a ya da Ankara'ya gelmek. jaşam duzeyı açısından çağ atla- mak anlamına gelırdı Bu donemde taş- ralı, kabalığı konuş- masından gıyımıne, kahve ıçışınden otu- ruşuna kadar her yanına sınmış ınsan demektı Merkezde taşralılar horlanır, yaptıklarına gulunür- du Taşralı da bunu ^ _ _ bıldığı ıçın merkezlıler arasında kendısını fevkalade ra- hatsız hıssederdı 1950'den sonra su tersıne akmaya başladı Demokrat Partı'nın zafenne "taşranın rovanşı" gozüyle bakanların tümuyle yanıldıklan soylenemez Taşra Ankara'ya dol- du ılkın, sonra adım adım İstanbulu da ele geçırdı Suleyman Demırel, Turkıye'nın hınterlandını metro- pollere açan bu ruzgârla en yukseklere çıkan ılk "taşralı" polıtıkacı oldu Merkezdekıler epey bır sure ona da gul- duler hatırlayacaksınız Ama artık pek gulen olmuyor Turgut Özal da "taşralı" polıtıkacı tıpının doruğa çıkmış bır başka orneğıdır Boyle bır zamanda Guler İlen'nın "taşralı olduğu ıçın horlandığını" soylemesı ınandırıcı olabılır mı 9 ••• Sosyolojik olarak Turkıye'nın son 40 yılı taşradan ya- na çalıştı Osmanhnın fena halde ıhmal ettığı Anadolu ayaklarının uzenne kalktı Şu gerçeğı kımse yadsımaya kalkmasın Buyuk metropollerde ne \arsa artık hemen hepsı taşra kentlennde de var Elektnk, telefon, çok ka- nallı televızyon. lıse. ıçme suyu, gazete, deterjan, dok- tor Ha pardon. kalabalık, gurultu, hav a kırlıhğı, su ke- sılmesı gıbı şeyler harıç tabu Artık kuçuk bır kasabadan buyuk kente gelmek çağ at- lamak anlamını taşımıyor Hatta, taşrayı terk etmek an- lamını da taşımıyor Istanbul'da çevrenıze bır bakının hele Kım taşralı, kım yerlı 0 60-30 YIL ÖNCE CUMHURİYET 1932: Orman kongresi Ankara 24 (Telefonla) - Orman mektebının bazı muallımlenle yakın vılayetler orman mudürlen ve amanjman grup müdurlennden murekkep bır kongre, Zıraat Vekâletı tarafından 9 nısanda Ankara'da ıçtımaa davet edılmıştır Bu ıçtımada amanjman mahyesı, orman ışletme ışlen, orman kanun ve talımatları görüşulecektır Tesısat ve ışletme ışlen ıçın Tevfık Alı, amanjman ıçın amanjman şefı Hasan, talımatnameler ıçın Reşat Beyler bırer rapor ıhzanna memur edılmışlerdır 1962: Ankara'da durum sakin Ankara bugün sakın bır gün geçırmış, ancak gerek Genel Kurmay ve gerekse Ankara'dakı bırlıklerde alarm halı devam etmıştır Dığer taraftan çarşamba günkü ayaklanma teşebbüsunun tahkıkatı yurûtulmektedır Bu tahkıkat sırasında ortaya onemlı bırtakım gızlı hesaplann çıkacağı tahmm edılmekte ve hadısede aşın sağcılann başlıca rolü olduğu, bu bakımdan soruşturmalar dennleştınldıkçe gınşılen hazırlıklar ve tertıplenn ortaya çıkacağı anlaşılmaktadır TARÎHTE BUGÜN UÜUTAZARIKA \ PHıLıPS'm BOĞAZ'DA BUZLAR.. 19S4'TE BU6ÜN, TUA/A / V p KAKAPENİZ'E PÖtCÜLMÜŞ OLAN İeiLİ- UFAKLJ SUZ P*RÇALJM, OSADAN İLBZLİ- YEREK İSTANBUL BOĞAZt'NA Gl&DÎ VE ÇEVREDEfCİ y/IŞAMt ETKILEPÎ.. G'O£^£K ÖNEMLİ BOYUTLARA ULAÇAN SUZLAR, ŞEHİZ HATtARl GEMlLSeıNİU Ç/IL/ÇU4- S/AJ/ EAJG6LLEPİĞİ GİBİ, KARADE+İİZ'E AÇllACAK OLAN ''TEABZON* VE "T/&4AN* yOLCU GEM/CE/e/fV/A/ OE SEFEZLERJNİ EXTELEMEL££J*JE A/BpSA/ OLDU» İSTANBUL BOĞAZI'NDA OLAGAM OtŞf g/g DURUM rARAmM_BUZLA&, MART AYI oeiALA&NA PEGlM R VA& ü Şehipcilik Bakanlıgı'na doğru... Prof. Dr. MEHMET ÇUBUK Dünya Şehircilik Günü Türkiye Daimi KomitesH. Bşk. H ızla gelışmekte olan ulke- mızde, ıçıne gırılen sureçte belırlı ozeilıkte değışım ya- ratan gelışmeler doğmuş bulunmaktadır Son sekız yıldır yerel yonetımlere sağlanan yetkıler ve kay- naklar (her ne kadar sıyası hedeflı bır aksama buyuk kentlerde yaşanmış ol- sa bıle) kentlerın duzenleme faalıyetle- nnde kendını hıssettırmış bulunmak- tadır Yaşam kalitesi kavramı Son donemlere kadar buyuk muda- haleler, kentlerın fizıksel kabuklarını ve kenthlerın de gunluk yaşam çevre- lerını değıştırmeye doğru ıtıldıklerını gostermektedır Metropollerde kent yonetıcılen buyuk kentsel projeler lanse etmektedırler Batılı ulkelerde, ulkenın ekonomık gehşmesı halkın ya- şam şeklının değışmesıne ve yenı bır yaşam sanatının yaratılmasına neden olmuştur Ülkemızde buyuk kentlerde ekonomık gelışmenın ve yaşam stan- dardının yukselmesının doğal sonucu ve çağın gereğı, bu surecın ıçıne gır- mıştır Boylece ozellıkle ve oncelıkle metro- polıten kentlenmızde yenı kentsel du- zenlemelerde ılk kez yaşam çevresı ve yaşam kalitesi endışelerı belırmeye başlamıştır Buyuk kentlenmızın gıde- rek daha çok "koy-kent" gorunumu taşıdıkları, yaşam kalıtesının gıderek kaybolduğu şekhnde gözlemlemeler, yakınmalar, soylenmeler yazılmaya başlanmıştır Kuşkusuz kentı başka turlu algıîayan herkes bundan ıstırap duymaya başlamıştır Henuz gerçek anlamda yaşam çe\- resı ve yaşam kalıtesının ıyıleştmlme- sıne donük esaslar tartışılmamış, be- lırlenmemış ve gunluk yaşam çevresı- nın sosyal esasları ve ekolojık denge- sızlıklenn aza ındırgenmesıne yonelık yaptırımlar da getırılmemıştır Butun bunlar kentsel yaşam çevresı- nın ve yaşam kalıtesının kazandırıl- ması ıçın yenı bazı fırsatların yaratıl- masını gerekh ve zorunlu kılmakta, dolayısıyla hazırlanmakta olan Şehır- cılık Yasasf nın ele alacağı ve yaptırım getıreceğı temel konulardan bırısı ol- maktadır Boyle bır ele alış, yerleşmelerın sos- yal yaşamının canlandırılmasına, ıslah edılmesıne, kentsel peyzajlann yaratıl- ması koşullarının elde edılmesıne, be- lırlı ve gerekh kentsel standartların ve onlemlenn getırılmesıne de yol açma- lıdır Yeni kurulacak 'şehircilik bakanlıgı'na duzenleme, koruma, konut, mimari, şehircilik ve çevre konularında organizasyon ve işbirliğini sağlayacak yetkiler tanınmalıdır. Şehircilik Yasası'nda kenthlerın ış- levsel ısteklerının tatmın edılmesı, do- natım ve yapılann yaratılması kadar yaşatılması, yapılanmada belırlı este- tık kahtenın elde edılmesı meşgulıyetı yerel yonetımlere bır zorunluluk ola- rak getırılmelı, keza toplumun daha beşerı olması, gehşmesı, daha nıtelık- sel boyutta yapılaşmanın sağlanması surecı zorunlu kılınmalıdır Kentte ortak mûlk Yanı Şehircilik Yasası'nda. hem ya- şam kalitesi kavramı hem de standart- lara, normlara bağlanmış, yapılar ve çevrelen dışında gunluk yaşam me- kânlannın hepsını ıçeren ve savunul- ması gereken bır ortak mulk olarak yaşam çevresı kavramını da getırmesı ve bunun gereğı koşullann yaratılması soz konusu olmaktadır Çunku bugunku gelışım şekhyle, yaşam çevresıne ve yerleşme kalıtesıne kışısel koşullarla getırılen aykınlık ve zorlamalara karşı bu ortak mulkun korunması, gereğı gıbı sağlanama- makta ya da hıç yapılamamaktadır Elbette bu bır serı ıdarı mudahaleler dızısını de gerekh ve zorunlu kılacak- tır Kentsel sfflerin korunması Yaşam kalitesi \e >aşam çevresının gelıştırılmesınde kuşkusuz, beşerı ol- çeğın sağlanması -doğal ve kentsel sıtlenn korunması- mevcut kultur mırasının rehabılıte edılmesı ve kent- sel olçekte restorasyon yoluyla değere konması -kentsel arazı elde edılmesın- de esasların belırlenmesı, olanakların gelıştırılmesı, mımarlığın kamu yara- nna bır faalıyet olduğunun ılan edıl- mesı (tıpkı Fransa'dakı gıbı), mıma- nyle ılgıh (eğıtım-uygulama) yasal du- zenleme yapılması- yaşam çevresı ve yaşam kalıtesını elde etmede yarar- lanılacak olan bır "kentsel duzenleme fonu" yaratılması gıbı esaslann getı- rılmesı ve sağlanması da gerekh ol- maktadır Boylece yenı kurulacak şehircilik bakanhğına duzenleme, koruma, ko- nut, mımarı, şehırcıhk ve çevre konu- larında organizasyon ve ışbırlığını sağlayacak yetkıler tanınmahdır Nıhayet kentlerde "şehırcılık"- "kentsel tasarım" ve "mımarhk" ev- lem bıçım ve alanları da yenıden ve doğru bıçımde tanımlanmahdır Fa- kat en onemlısı, butun bunların sağ- lanmasında (yaşam çevresı ve yaşam kalıtesının yaratılmasında). devletın en genış bıçımde ve anlamda, yerel yo- netımlere ve kışılere karşı mudahale bıçımlerının belırlenmesı olmaktadır FERRUHDOĞAN —SORUN ORTADA - Terorü ve Enflasyonu Onlemek Için ZÜLFÜ DİCLELİ U lkemızın en onemlı ıkı soru- nunun "terorızm" ıle "enflas- yon" olduğu uzennde hemen herkes hemfikır Guncel polı- tıka en başta bu ıkı sorun çevresınde odaklanıyor Ama şu soru uzennde pek durulmuyor Bu ıkı sc-run arasın- da ortak bır yan var mı 9 Her ıkısı de acaba ortak bır pa>dava sahıp mı9 Ben, ulkemız tarıhı bo>unca her alan- da yaratıcılığın sureklı engellenmış ol- masının ve hâlâ da engellenmekte ol- masının, bıı ıkı sorunun boylesı tır- manmasının ardında yatan temel et- ken olduğunu duşunuyorum Sorunlar her zaman değışıme ayak u>duramamaktan çıkar Son ıkı-uç yuzyıldır ulkemızın sorunlan. en başta değışıme ayak uyduramamanın so- runlandır Değışıme ayak uydurama- mak değışımı goğuslevememek, onu etkıleyememek, kışıde olduğu gıbı toplumda da stres kavnağıdlır Ve stres, onu yonetme yeteneğıne sahıp değılsenız, yıkıcı, tahrıp edıcı olur Değışıme ayak uydurabılmek, an- cak eskısınden farklı duşunmekle, eş- yaya farklı bakmakla, olay, olgu ve sureçlere farklı bır bakış açısıyla yaklaşmakla, yanı yaratıcıhİda olanaklıdır İşte bızım hemen hemen butun toplumsal ve polıtık >apı ve mekanızmalarımız Osmanh'dan, belkı de daha eskısınden berı, farklı duşunmeyı, farklı alternatıfler onermeyı engelledığı, aykırı olmaya en ufak bır hoşgoru gostermedığı ıçın bızde yaratıcılık soz konusu olmadı ve olmuyor Muhalefet, yanı merkezı gucu sınır- lama, merkezı otorıteden farklı alter- natıfler gehştırme, yerleşık bılgıden farklı bılgı uretme çabası bızde hıçbır zaman hoş gorulmedı, teşvık^dılmedı, meşru sayılmadı Her muhalefet hare- ketı, her muhalıf, farklı duşunce, ay- rımsız "bolucu", "yıkıcı" damgası yedı, en ıyı durumda, bır sure ıçın kat- lanılması zorunlu bır fitne merkezı olarak kabul edıldı Bunun ardında yatan, yalnızca polı- tık yapımıza değıl, aynı zamanda sos- yal yaşamımıza da yuzlerce yıldır egemen olan. kışılıklerımıze kadar ış- lemış bır "sınısızm"dır, kımselere gu- venememe, kımselere sırtını doneme- me, herkesı duşman ya da potansıyel duşman kabul e\me farklılığı hıçbır şekılde hoş gormeme. tersıne aykırıhğı hemen bır ofkelenme. hıddetlenme nedenı sayma. aıle ve ko> yaşamından devlet yonetımıne kadar her duzeyde bızım ulusal ozellığımız haîıne gelmıştır O nedenle, bızde vasatlık, sıradanlık muteberdır, parlak zekâlar, ustun ye- tenekler hıçbır zaman bır değer sayıl- maz, tersıne bır rahatsızlık unsuru olarak gorulur Terörü ve enflasyonu önlemenin, politik yaşamı veekonomiyi rasyonelleştirme ve modernleştirmenin birinci ön koşulu; her v erde, her düzeyde gerçek muhalefeti, farklı düşünmeyi güçlendirmek gibi görünüyor. Sıranın dışına çıkanı, sıradan olma- yanı hızaya sokmak üzerıne kurulmuş çok yaygın ve guçlu hukukı ve toplum- sal bır mekanızma oluşturmuşuzdur Bu sınık davranışsal öruntu, devletı, devlet kurumlarını, merkezı otorıteyı olduğu gıbı muhalefet partılerını, he- men hemen butun toplumsal orgutlen- melerı belırlemıştır Kendı ıçınde fark- lı goruşe, yenı yaklaşıma, yaratıcıhğa açık, mevcut katı bılgıye alternatıf eleştırel bılgıye hoşgoruyle yaklaşan bır polıtık ya da toplumsal orgüte, bu ulke daha hâlâ sahıp değıl Kurumla- nmızın tek ustalığı, hâlâ kendı ıçınde guç bela filızlenen zekâ panltılannı her yontemı kullanarak söndurmekte, mensuplannı hızaya sokmakta, sıra- danlığı surdurmededır Ama şımdı, geçmış on yıllardan çok farklı yenı bır on yıla yenı bır yuzyıla, hatta yenı bır çağa adım atarİcen. dış dunya. dış dınamıkler, dış faktörler (yalnız ulke dışı anlamında değıl. yapı- lar-kurumlar dışı anlamında) o kadar hızlı, ongorulemez ve bellı kalıplara sığdırılamaz şekılde değışıyor kı, değı- şım oylesıne çok boyutlu. renklı, çok faktorlu hale gelıyor kı onunla baş et- mek, onu yaşayabılmek, ona partner- lık edebılmek, buyuk bır yaratıcılık ıstıyor Bu ıse sınısızmın tam karşıtı olan bır şeyı, sınergızmı, bılınçlı, oz- gur, yaratıcı, sorumlu, karşılıklı dıya- log ve etkıleşım ıçındekı bırey ve yapı- ların enerjılerının sentezını gerektın- yor Koşullann üzerımıze uzenmıze ge- len hızlı değışımını goğusleyecek yete- nekte olmayan sınık yapılarımız, her şeye olduğu gıbı yenı çağın gerçeklık- lenne de yalnızca ofke ve hıddetle ya- nıt verıyor, karşılıklı şıddet ve teror (bunun ekonomıdekı ıkız kardeşı yağ- ma. vurgun. vergı kaçırma. hortumla- ma oluyor) dışında rasyonel bır yon- tem bır turlu ortaya çıkmıyor Öfke, hıddet ve şıddet voğun stres anlannda nasıl kışıde kalp krızıne yol açıyorsa öfke ve şıddete dayalı top- lumsal ve polıtık yapılar da yoğun de- ğışım koşullarında aynı kadere mahkûm gıbı gorunüyor Sovyetler Bırlığf nın başına gelenler bunun açık bır orneğı O nedenle, teroru ve enflasyonu on- lemenın, polıtık yaşamı ve ekonomıyı rasyonelleştırme ve modernleştırme- nın bırıncı on koşulu, her yerde. her duzeyde gerçek muhalefeti, farklı du- şunmeyı, yaratıcılığı meşrulaştırmak, bıreysel yeteneğı. sorumluluğu destek- lemek, gerçek bırçoğulculuğu, guçlen- dırmek gıbı gorunüyor Turkı>e'yı sı- radanlıktan kurtarmanın, yaratıcılı- ğın ulkesı halıne getırmenın anahtan, farklı duşunenı, eşyaya farklı bakanı. farklı olanı hoş gormeyı, bır enerjı kaynağı kabul etmeyı ozumsemektır Bunun yolu da her turlu sınık sıyası ortodoksıden uzak, çoğulcu. sınerjık yapı ve piatformlardan geçıyor ^IDEĞİŞEN £^DÜNYA HÜSEYIN BAŞ Banş Görüşmelepi O rtadoğu banş goriışmelen kör topal surûp gı- derken İsraıl, goruşmelenn yüzü suyu hürmetı- ne, gostenş kabıhnden de olsa, ne ışgal altındaki Fılıstın ve Arap topraklanna ılelebet yerleşme gınşımlennden, ne de eskı mahalle kabadayıhğından vazgeçmeye zerrece nıyetlı görünmuyor ABD ve Batı'nın Ortadoğu'da uyguladığı çıfte stan- dart ıse gözlen tırmalıyor Bu artık kımsenın saklısı değıl Merak edılen, bu konuda ışı nerelere kadar göturecekle- n Guvenlık Konseyı desteklı NVashıngton'un Saddam konusunda gosterdığı ınanılmaz ataklığın, soz konusu İsraıl olunca, çoğu lafta kalan bır ıkı tatlı sert uyan bır yana bırakılırsa. zerresı ortada yok Bana kurşunlar sana sevdalar Eskı şarkı surüp gıdı- yor Oysa Saddam ışı bıtınce sıra Arap-İsraıl sorununa ge- lecek, Korfez olayında karşı konulmaz gucunu ele gune kabul ettıren Bırleşmış Mılletler, bu kez, kararlannı I967'den bu yana hıçe saymakta dırenen IsraıPı, tıpkı Saddam gıbı dıze getırecektı Iş, Korfez sorunundakı ba- şanlan goz onune alınarak aynı taşerona havale edılmış- tı Ama gehn gorun kı Korfez savaşının dehşet saçan ta- şeronu bu kez ışı nedense ağırdan alıyordu Saddam'ın aksıne, ışgalcıye bu kez korku ve tehdıt ye- nne tavız ustune tav ız v ermekle ışe başlanmıştı Bırleşmış Mılletler, Sıyonızmı 'ırçılık'la eş duzeyde goren kararın- dan anlı şanlı bır bıçımde vazgeçtı Başta Bağımsız Dev- letlerTopluluğu olmak uzere, aralarında Turkıye'nın de bulunduğuçeşıtlı ulkeler. barışmasasınaoturmayılutfen kabul ettığı ıçın bu ulkeyle kesılmış bulunan dıplomatık ılışkılerını >enıden kurdular Iraklı çocuklaramamagon- derılmesını bın zorlukla kabul eden ABD, sadece banş masasının bıçımı, hangı sandal>eye kımın, nasıl oturaca- ğı ya da masaya oturacakların oluşumundakı anlamsız huysuzluklanndan. ıpe un serme oyunlarından vazgeç- mesı ıçın Tel-Avıv'e Nuh'u Nebı'den bu yana comertçe açtığı kesenın ağzını daha da açtı Açtı da ne oldu 9 Korfez savaşıyla kıyaslandığında kaplumbağadan da- ha yavaş seyreden Washıngton goruşmelerı, sonunda fare doğurdu Bunu ızleyen Madrıd toplantısı da farklı olmadı "Esasa" yıne gırılemedı Şımdı, 24 şubatta Washıngton'da sürecek banş gprüş- melen, teroru cezalandırmak bahanesıyle de olsa, İsraıf uçaklannın Lubnan'a saldırdığı bu ortamda yapılıyor Yahudı devletı gonlunce olduruyor. yakıp yıkıyor Batı. bır ıkı sozde protestonun otesınde elı kolu bağlı duruyor Saddam'a kok sokturen Guvenlık Konseyf nın gıkı çık- mıyor Banş goruşmelerıne katılacak Fılıstın heyetının danışmanlarını tutukluvor. dahası, ışgalı altındaki Fılıs" tın ve Arap topraklanna ılelebet çoreklenmek ıçın bu topraklarda ABD ve Batı'nın sozde uyarılarına aldırma- dan venı yerleşım merkezlerı kurmayı bütun hızıyla sür- duruyor Barış bunun neresınde 9 "» İsraıl, esasa gırmek bır yana, 'esasa', yanı ışgalı altın-, dakı topraklardan çekılmeye yanaşmayacağını. barış sü- recınde bıle bu topraklarda yenı yerleşım merkezlerı ku- rarak en açık bıçımıyle kanıtlıyor ABD ve Batı kor Ayağını suruyen Şamır hukumetı, Batı Şena veGazze şendınde kolonızasyonu, artan bır hızla surduruyor Ku- dus'un doğusu dahıl olmak uzere bu topraklarda sayılan 230 bıne ulaşan Yahudı kolonlan ıkı yılda ıkı katına ulaş- mış durumda Fılıstın ve Arap topraklarının %60'ına,^ suların da hemen tumune el konulmuş fşgalcı kolonlanvî her turlu ekonomık yardım. subvansıyon ve kolayhklar- yapıhrken topraklann asıl sahıplen Fılıstınlıler ve Arap-! lar, tarım dahıl ekonomık çokuntü ıçınde bırakılıyor.^ Yerh halk 'getto'larda, 'bantustan'larda ulke yaşamının' dışına ıtılmeye mahkûm edılmekıstenıyor \ Fılıstınlıler ve Araplar, yaratılan tüm olumsuz koşulla- ra karşın pyun bozanhk yapmamak, dahası Batı desteklı ABD ve İsraıl'ın oyunlarını dunyanın gozune tum çıp-| laklığıyla sokabılmek amacıyla bır kez daha Washıng-{ ton'un yolunu tuttular } Esasın. dunyanın gozunun ıçıne baka baka, nasıl hasır» altı edıleceğını. esasa gehnmesını onlemek ıçın hangı yenı j ayak oyunlarına başvurulup havanda su dovuleceğıni * hep bırlıkte goreceğız j Bağımsız Devletler Topluluğu'nun konuyla ılgıh ına-« nılmaz kayıtsızhğı da cabası ' •KURLARDAN Çağdaş Kültür Politikası Eğıüma olmak nedenıyle eğıtım-kultür bagıntısında gorebddığım ızledığım, daha onemlısı yaşadığım göruntulen aktarmak ıstıyorum Oncelıkle belırteyım, çağdaş kultür kavramı, gençlere hıçbır anlam ıfade etmıyor Bılımsel duşunme geleneğını yerleştıremedığımızden. bu kavramla ılgıh şu yargıda tartışmasız bırleşıyorlar "Baünın teknolojısını alalım, ama onlann yaşam bıçımını, gıyım-kuşamını, değer yargılannı kendımıze ornek almayahm Almakzorunda kalsak bıle, mıllı külturumuze uyarlavarak alalım Geleneklenmızı koruyalım, kendımıze ozgu bır kultur oluşturakm" Bu anlayışın, soyut, gerçekhkten uzak bır anlayış olduğu. sınırlann. duvarlann kalktığı bu çağda ne denh yadsınamazsa. sorgulamayan, eleştırmeyen, akıla ve bağımsız duşunemeyen. bıreysel kımhğını oluşturamayan, yaraücılıktan uzak gençlenn oluşmasında, mıllı eğıüm pobtıkamran payı da o denh vadsınamaz Yoğun bır bılgı yukleme ışlevı yürûrlukteyken genç. bılgı uretmeye ne guç ne de zaman bulabıhyor Pıyasadakı arz-talep ıhşkısıne bağh olarak, zaten buna gerek bıle duymuyor Kûlturel kımhğı oluşmuş bır bıreyın saygmhğmı kaç lcışı onemsıyor kı9 Işe, kavramlann ışlevsız anlamını yıkarak başlayan Kultur Bakanımızın, bu köktena yaklaşımının, pohtık kulturçeşıtlıhğı gosteren y onetıcı kadro ıçınde de surdurmesı dıleğını taşımak ıstıyoruz AYFERKAYBAKİ Ankara Halk Kütüphaneleri Turkıye ae 85ü dolayında behrh gunler dışında Halk Kutuphanesı var Halkın çok az ılgı gosterdığı bu kutuphanelerde, oğrencıler odev kaynaklannı anyor, yuzeysel yararlanıyorlar Fotokopı makınesı varsa odevıyle ılgıh sayfanın fotokopısı çekılıyor, ozetleraranıyor Kolaycıhk çoğunlukla kutuphane gorevhlennın de ışıne gelıyor II ve ılçelerde, hele daha kuçuk beledıyehk koy ve kasabalarda, bır ıkı gorevlı. dar olanaklann zorluklannda gıderek tembelleşıyor, gun geçınyor Kentlerde, ılçelerde kutuphane mudur ve memurlan unutulmuş gıbıler Burokrası onlan, kışısel çabalan yoksa zor haürlıyor aranmıyor, sorunlanna ügı gostenlmıyor ve okumaya oncehk veren bırkaç oğretmenm oğrencılen yonlendınnesı dışında bırkaç kıtapsever ya da araştırmacı oyahyor Kutuphanelenn bağh olduğu Kütüphaneler Genel Mudurlüğu ve Kultur Bakanlığı. en cok ızlenen, basına sık sık hedefolan, ulkenın kukurtemehnı koruyup >»elışünnesı ıstenen sorumlular olarak bu kadrjlan harekete gev.remıyor Kuçuk başanlar. vuzeysel bırkaç gelışme ovgulen ortu oluyor ve veünılıyor SFf t\1 SABtT PÜLTF' 4
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle