Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 25ŞUBAT1992SAU
14 GORUŞLER
BURASI
TÜRKİYE
HALUK ŞAHİN
Taşra Ne Yana Düşer Usta?
G
uler Ilerı olayında benı en çok, zorakı mustafı
bakanın ıstıfa konuşmasında soyledığı şu sozler
duşundurdu "Taşralı olduğum ıçın benı hor
gorduler, bakan olmamı ıçlerıne sındıremedı-
ler " Tastamam değılse bıle, uç aşağı beş yukan buna
benzer sozler
Bır zamanlar oldukça yaygın olarak kullanılan "taşra-
lı" nıtelemesıne uzun zamandır rastlamıyordum Bunun
açıklaması olarak da "Tum ulkede yaşanan kulturel ho-
mojenızasyon sonucu artık taşra-merkez ayrımı bır an-
lam ıfade etmemeye başladı" turunden tezler gelıştınyor-
dum
Meğer oyle değılmış En azından, Guler İlerı boyle du-
şünuyormuş
Sosyolojik olarak
Türkiye'nin son 40 v ılı
taşradan yana çalıştı.
Osmanhnın fena halde
ihmal ettiği Anadolu
ayaklarının üzerine
kalktı.
Cumhurıyet oncesı donemde "taşralı" kavramınm bü-
yuk bır onem taşıdığını bılıypruz O zaman taşranın tanı-
mını yapmak da kolaymış İstanbul merkez, onun dışın-
da kalan her yer taşraymış
Cumhunyetle bırlıkte başkent Ankara'ya taşınınca
taşra kavramı da bıraz bulanıklaşmış Hem istanbul dışı,
hem de başkent dışı taşra olmuş boylece
Bu ıkı başlılığa rağmen 196O'lı yıllara kadar "taşra"
kavramı belırleyıcı bır kavramdı "Taşralı" deyınce akla
belırlı bır tur ınsan gelırdı Merkez-taşra ayrımı kesındı
Merkez aydınlık. taşra karanlık, merkez bolluk, taşra
kıtlık, merkez uygarlık, taşra genlık demektı Elektnğı
olmayan, doğru durust radyo dınlenemeyen, gazetelenn
bır ıkı gun gecıkmevje geldığı. doktoru. hastanesı, lısesı
bulunmayan, eğlencesı kahvehane ve memur lokallenn-
de kumar oynamaktan ıbaret olan taşradan İstanbul'a ya
da Ankara'ya gelmek. jaşam duzeyı açısından çağ atla-
mak anlamına gelırdı
Bu donemde taş-
ralı, kabalığı konuş-
masından gıyımıne,
kahve ıçışınden otu-
ruşuna kadar her
yanına sınmış ınsan
demektı Merkezde
taşralılar horlanır,
yaptıklarına gulunür-
du Taşralı da bunu ^ _ _
bıldığı ıçın merkezlıler arasında kendısını fevkalade ra-
hatsız hıssederdı
1950'den sonra su tersıne akmaya başladı Demokrat
Partı'nın zafenne "taşranın rovanşı" gozüyle bakanların
tümuyle yanıldıklan soylenemez Taşra Ankara'ya dol-
du ılkın, sonra adım adım İstanbulu da ele geçırdı
Suleyman Demırel, Turkıye'nın hınterlandını metro-
pollere açan bu ruzgârla en yukseklere çıkan ılk "taşralı"
polıtıkacı oldu Merkezdekıler epey bır sure ona da gul-
duler hatırlayacaksınız Ama artık pek gulen olmuyor
Turgut Özal da "taşralı" polıtıkacı tıpının doruğa çıkmış
bır başka orneğıdır
Boyle bır zamanda Guler İlen'nın "taşralı olduğu ıçın
horlandığını" soylemesı ınandırıcı olabılır mı
9
•••
Sosyolojik olarak Turkıye'nın son 40 yılı taşradan ya-
na çalıştı Osmanhnın fena halde ıhmal ettığı Anadolu
ayaklarının uzenne kalktı Şu gerçeğı kımse yadsımaya
kalkmasın Buyuk metropollerde ne \arsa artık hemen
hepsı taşra kentlennde de var Elektnk, telefon, çok ka-
nallı televızyon. lıse. ıçme suyu, gazete, deterjan, dok-
tor Ha pardon. kalabalık, gurultu, hav a kırlıhğı, su ke-
sılmesı gıbı şeyler harıç tabu
Artık kuçuk bır kasabadan buyuk kente gelmek çağ at-
lamak anlamını taşımıyor Hatta, taşrayı terk etmek an-
lamını da taşımıyor Istanbul'da çevrenıze bır bakının
hele Kım taşralı, kım yerlı
0
60-30 YIL ÖNCE CUMHURİYET
1932: Orman kongresi
Ankara 24 (Telefonla) -
Orman mektebının bazı
muallımlenle yakın vılayetler
orman mudürlen ve
amanjman grup
müdurlennden murekkep bır
kongre, Zıraat Vekâletı tarafından
9 nısanda Ankara'da ıçtımaa davet edılmıştır Bu ıçtımada
amanjman mahyesı, orman ışletme ışlen, orman kanun ve
talımatları görüşulecektır
Tesısat ve ışletme ışlen ıçın Tevfık Alı, amanjman ıçın
amanjman şefı Hasan, talımatnameler ıçın Reşat Beyler
bırer rapor ıhzanna memur edılmışlerdır
1962: Ankara'da durum sakin
Ankara bugün sakın bır gün geçırmış, ancak gerek
Genel Kurmay ve gerekse Ankara'dakı bırlıklerde alarm
halı devam etmıştır Dığer taraftan çarşamba günkü
ayaklanma teşebbüsunun tahkıkatı yurûtulmektedır Bu
tahkıkat sırasında ortaya onemlı bırtakım gızlı hesaplann
çıkacağı tahmm edılmekte ve hadısede aşın sağcılann
başlıca rolü olduğu, bu bakımdan soruşturmalar
dennleştınldıkçe gınşılen hazırlıklar ve tertıplenn ortaya
çıkacağı anlaşılmaktadır
TARÎHTE BUGÜN UÜUTAZARIKA \
PHıLıPS'm
BOĞAZ'DA BUZLAR..
19S4'TE BU6ÜN, TUA/A / V p
KAKAPENİZ'E PÖtCÜLMÜŞ OLAN İeiLİ-
UFAKLJ SUZ P*RÇALJM, OSADAN İLBZLİ-
YEREK İSTANBUL BOĞAZt'NA Gl&DÎ VE
ÇEVREDEfCİ y/IŞAMt ETKILEPÎ.. G'O£^£K
ÖNEMLİ BOYUTLARA ULAÇAN SUZLAR,
ŞEHİZ HATtARl GEMlLSeıNİU Ç/IL/ÇU4-
S/AJ/ EAJG6LLEPİĞİ GİBİ, KARADE+İİZ'E
AÇllACAK OLAN ''TEABZON* VE "T/&4AN*
yOLCU GEM/CE/e/fV/A/ OE SEFEZLERJNİ
EXTELEMEL££J*JE A/BpSA/ OLDU»
İSTANBUL BOĞAZI'NDA OLAGAM OtŞf
g/g DURUM rARAmM_BUZLA&, MART
AYI oeiALA&NA PEGlM R VA&
ü
Şehipcilik Bakanlıgı'na doğru...
Prof. Dr. MEHMET ÇUBUK Dünya Şehircilik Günü Türkiye Daimi KomitesH. Bşk.
H
ızla gelışmekte olan ulke-
mızde, ıçıne gırılen sureçte
belırlı ozeilıkte değışım ya-
ratan gelışmeler doğmuş
bulunmaktadır Son sekız yıldır yerel
yonetımlere sağlanan yetkıler ve kay-
naklar (her ne kadar sıyası hedeflı bır
aksama buyuk kentlerde yaşanmış ol-
sa bıle) kentlerın duzenleme faalıyetle-
nnde kendını hıssettırmış bulunmak-
tadır
Yaşam kalitesi kavramı
Son donemlere kadar buyuk muda-
haleler, kentlerın fizıksel kabuklarını
ve kenthlerın de gunluk yaşam çevre-
lerını değıştırmeye doğru ıtıldıklerını
gostermektedır Metropollerde kent
yonetıcılen buyuk kentsel projeler
lanse etmektedırler Batılı ulkelerde,
ulkenın ekonomık gehşmesı halkın ya-
şam şeklının değışmesıne ve yenı bır
yaşam sanatının yaratılmasına neden
olmuştur Ülkemızde buyuk kentlerde
ekonomık gelışmenın ve yaşam stan-
dardının yukselmesının doğal sonucu
ve çağın gereğı, bu surecın ıçıne gır-
mıştır
Boylece ozellıkle ve oncelıkle metro-
polıten kentlenmızde yenı kentsel du-
zenlemelerde ılk kez yaşam çevresı ve
yaşam kalitesi endışelerı belırmeye
başlamıştır Buyuk kentlenmızın gıde-
rek daha çok "koy-kent" gorunumu
taşıdıkları, yaşam kalıtesının gıderek
kaybolduğu şekhnde gözlemlemeler,
yakınmalar, soylenmeler yazılmaya
başlanmıştır Kuşkusuz kentı başka
turlu algıîayan herkes bundan ıstırap
duymaya başlamıştır
Henuz gerçek anlamda yaşam çe\-
resı ve yaşam kalıtesının ıyıleştmlme-
sıne donük esaslar tartışılmamış, be-
lırlenmemış ve gunluk yaşam çevresı-
nın sosyal esasları ve ekolojık denge-
sızlıklenn aza ındırgenmesıne yonelık
yaptırımlar da getırılmemıştır
Butun bunlar kentsel yaşam çevresı-
nın ve yaşam kalıtesının kazandırıl-
ması ıçın yenı bazı fırsatların yaratıl-
masını gerekh ve zorunlu kılmakta,
dolayısıyla hazırlanmakta olan Şehır-
cılık Yasasf nın ele alacağı ve yaptırım
getıreceğı temel konulardan bırısı ol-
maktadır
Boyle bır ele alış, yerleşmelerın sos-
yal yaşamının canlandırılmasına, ıslah
edılmesıne, kentsel peyzajlann yaratıl-
ması koşullarının elde edılmesıne, be-
lırlı ve gerekh kentsel standartların ve
onlemlenn getırılmesıne de yol açma-
lıdır
Yeni kurulacak
'şehircilik bakanlıgı'na
duzenleme, koruma,
konut, mimari,
şehircilik ve çevre
konularında
organizasyon ve
işbirliğini sağlayacak
yetkiler tanınmalıdır.
Şehircilik Yasası'nda kenthlerın ış-
levsel ısteklerının tatmın edılmesı, do-
natım ve yapılann yaratılması kadar
yaşatılması, yapılanmada belırlı este-
tık kahtenın elde edılmesı meşgulıyetı
yerel yonetımlere bır zorunluluk ola-
rak getırılmelı, keza toplumun daha
beşerı olması, gehşmesı, daha nıtelık-
sel boyutta yapılaşmanın sağlanması
surecı zorunlu kılınmalıdır
Kentte ortak mûlk
Yanı Şehircilik Yasası'nda. hem ya-
şam kalitesi kavramı hem de standart-
lara, normlara bağlanmış, yapılar ve
çevrelen dışında gunluk yaşam me-
kânlannın hepsını ıçeren ve savunul-
ması gereken bır ortak mulk olarak
yaşam çevresı kavramını da getırmesı
ve bunun gereğı koşullann yaratılması
soz konusu olmaktadır Çunku
bugunku gelışım şekhyle, yaşam
çevresıne ve yerleşme kalıtesıne kışısel
koşullarla getırılen aykınlık ve
zorlamalara karşı bu ortak mulkun
korunması, gereğı gıbı sağlanama-
makta ya da hıç yapılamamaktadır
Elbette bu bır serı ıdarı mudahaleler
dızısını de gerekh ve zorunlu kılacak-
tır
Kentsel sfflerin korunması
Yaşam kalitesi \e >aşam çevresının
gelıştırılmesınde kuşkusuz, beşerı ol-
çeğın sağlanması -doğal ve kentsel
sıtlenn korunması- mevcut kultur
mırasının rehabılıte edılmesı ve kent-
sel olçekte restorasyon yoluyla değere
konması -kentsel arazı elde edılmesın-
de esasların belırlenmesı, olanakların
gelıştırılmesı, mımarlığın kamu yara-
nna bır faalıyet olduğunun ılan edıl-
mesı (tıpkı Fransa'dakı gıbı), mıma-
nyle ılgıh (eğıtım-uygulama) yasal du-
zenleme yapılması- yaşam çevresı ve
yaşam kalıtesını elde etmede yarar-
lanılacak olan bır "kentsel duzenleme
fonu" yaratılması gıbı esaslann getı-
rılmesı ve sağlanması da gerekh ol-
maktadır
Boylece yenı kurulacak şehircilik
bakanhğına duzenleme, koruma, ko-
nut, mımarı, şehırcıhk ve çevre konu-
larında organizasyon ve ışbırlığını
sağlayacak yetkıler tanınmahdır
Nıhayet kentlerde "şehırcılık"-
"kentsel tasarım" ve "mımarhk" ev-
lem bıçım ve alanları da yenıden ve
doğru bıçımde tanımlanmahdır Fa-
kat en onemlısı, butun bunların sağ-
lanmasında (yaşam çevresı ve yaşam
kalıtesının yaratılmasında). devletın
en genış bıçımde ve anlamda, yerel yo-
netımlere ve kışılere karşı mudahale
bıçımlerının belırlenmesı olmaktadır
FERRUHDOĞAN
—SORUN ORTADA -
Terorü ve Enflasyonu Onlemek Için
ZÜLFÜ DİCLELİ
U
lkemızın en onemlı ıkı soru-
nunun "terorızm" ıle "enflas-
yon" olduğu uzennde hemen
herkes hemfikır Guncel polı-
tıka en başta bu ıkı sorun çevresınde
odaklanıyor Ama şu soru uzennde
pek durulmuyor Bu ıkı sc-run arasın-
da ortak bır yan var mı
9
Her ıkısı de
acaba ortak bır pa>dava sahıp mı9
Ben, ulkemız tarıhı bo>unca her alan-
da yaratıcılığın sureklı engellenmış ol-
masının ve hâlâ da engellenmekte ol-
masının, bıı ıkı sorunun boylesı tır-
manmasının ardında yatan temel et-
ken olduğunu duşunuyorum
Sorunlar her zaman değışıme ayak
u>duramamaktan çıkar Son ıkı-uç
yuzyıldır ulkemızın sorunlan. en başta
değışıme ayak uyduramamanın so-
runlandır Değışıme ayak uydurama-
mak değışımı goğuslevememek, onu
etkıleyememek, kışıde olduğu gıbı
toplumda da stres kavnağıdlır Ve
stres, onu yonetme yeteneğıne sahıp
değılsenız, yıkıcı, tahrıp edıcı olur
Değışıme ayak uydurabılmek, an-
cak eskısınden farklı duşunmekle, eş-
yaya farklı bakmakla, olay, olgu ve
sureçlere farklı bır bakış açısıyla
yaklaşmakla, yanı yaratıcıhİda
olanaklıdır İşte bızım hemen hemen
butun toplumsal ve polıtık >apı ve
mekanızmalarımız Osmanh'dan,
belkı de daha eskısınden berı, farklı
duşunmeyı, farklı alternatıfler
onermeyı engelledığı, aykırı olmaya
en ufak bır hoşgoru gostermedığı ıçın
bızde yaratıcılık soz konusu olmadı ve
olmuyor
Muhalefet, yanı merkezı gucu sınır-
lama, merkezı otorıteden farklı alter-
natıfler gehştırme, yerleşık bılgıden
farklı bılgı uretme çabası bızde hıçbır
zaman hoş gorulmedı, teşvık^dılmedı,
meşru sayılmadı Her muhalefet hare-
ketı, her muhalıf, farklı duşunce, ay-
rımsız "bolucu", "yıkıcı" damgası
yedı, en ıyı durumda, bır sure ıçın kat-
lanılması zorunlu bır fitne merkezı
olarak kabul edıldı
Bunun ardında yatan, yalnızca polı-
tık yapımıza değıl, aynı zamanda sos-
yal yaşamımıza da yuzlerce yıldır
egemen olan. kışılıklerımıze kadar ış-
lemış bır "sınısızm"dır, kımselere gu-
venememe, kımselere sırtını doneme-
me, herkesı duşman ya da potansıyel
duşman kabul e\me farklılığı hıçbır
şekılde hoş gormeme. tersıne aykırıhğı
hemen bır ofkelenme. hıddetlenme
nedenı sayma. aıle ve ko> yaşamından
devlet yonetımıne kadar her duzeyde
bızım ulusal ozellığımız haîıne
gelmıştır
O nedenle, bızde vasatlık, sıradanlık
muteberdır, parlak zekâlar, ustun ye-
tenekler hıçbır zaman bır değer sayıl-
maz, tersıne bır rahatsızlık unsuru
olarak gorulur
Terörü ve enflasyonu
önlemenin, politik yaşamı
veekonomiyi
rasyonelleştirme ve
modernleştirmenin birinci
ön koşulu; her v erde, her
düzeyde gerçek muhalefeti,
farklı düşünmeyi
güçlendirmek gibi
görünüyor.
Sıranın dışına çıkanı, sıradan olma-
yanı hızaya sokmak üzerıne kurulmuş
çok yaygın ve guçlu hukukı ve toplum-
sal bır mekanızma oluşturmuşuzdur
Bu sınık davranışsal öruntu, devletı,
devlet kurumlarını, merkezı otorıteyı
olduğu gıbı muhalefet partılerını, he-
men hemen butun toplumsal orgutlen-
melerı belırlemıştır Kendı ıçınde fark-
lı goruşe, yenı yaklaşıma, yaratıcıhğa
açık, mevcut katı bılgıye alternatıf
eleştırel bılgıye hoşgoruyle yaklaşan
bır polıtık ya da toplumsal orgüte, bu
ulke daha hâlâ sahıp değıl Kurumla-
nmızın tek ustalığı, hâlâ kendı ıçınde
guç bela filızlenen zekâ panltılannı
her yontemı kullanarak söndurmekte,
mensuplannı hızaya sokmakta, sıra-
danlığı surdurmededır
Ama şımdı, geçmış on yıllardan çok
farklı yenı bır on yıla yenı bır yuzyıla,
hatta yenı bır çağa adım atarİcen. dış
dunya. dış dınamıkler, dış faktörler
(yalnız ulke dışı anlamında değıl. yapı-
lar-kurumlar dışı anlamında) o kadar
hızlı, ongorulemez ve bellı kalıplara
sığdırılamaz şekılde değışıyor kı, değı-
şım oylesıne çok boyutlu. renklı, çok
faktorlu hale gelıyor kı onunla baş et-
mek, onu yaşayabılmek, ona partner-
lık edebılmek, buyuk bır yaratıcılık
ıstıyor Bu ıse sınısızmın tam karşıtı
olan bır şeyı, sınergızmı, bılınçlı, oz-
gur, yaratıcı, sorumlu, karşılıklı dıya-
log ve etkıleşım ıçındekı bırey ve yapı-
ların enerjılerının sentezını gerektın-
yor
Koşullann üzerımıze uzenmıze ge-
len hızlı değışımını goğusleyecek yete-
nekte olmayan sınık yapılarımız, her
şeye olduğu gıbı yenı çağın gerçeklık-
lenne de yalnızca ofke ve hıddetle ya-
nıt verıyor, karşılıklı şıddet ve teror
(bunun ekonomıdekı ıkız kardeşı yağ-
ma. vurgun. vergı kaçırma. hortumla-
ma oluyor) dışında rasyonel bır yon-
tem bır turlu ortaya çıkmıyor
Öfke, hıddet ve şıddet voğun stres
anlannda nasıl kışıde kalp krızıne yol
açıyorsa öfke ve şıddete dayalı top-
lumsal ve polıtık yapılar da yoğun de-
ğışım koşullarında aynı kadere
mahkûm gıbı gorunüyor Sovyetler
Bırlığf nın başına gelenler bunun açık
bır orneğı
O nedenle, teroru ve enflasyonu on-
lemenın, polıtık yaşamı ve ekonomıyı
rasyonelleştırme ve modernleştırme-
nın bırıncı on koşulu, her yerde. her
duzeyde gerçek muhalefeti, farklı du-
şunmeyı, yaratıcılığı meşrulaştırmak,
bıreysel yeteneğı. sorumluluğu destek-
lemek, gerçek bırçoğulculuğu, guçlen-
dırmek gıbı gorunüyor Turkı>e'yı sı-
radanlıktan kurtarmanın, yaratıcılı-
ğın ulkesı halıne getırmenın anahtan,
farklı duşunenı, eşyaya farklı bakanı.
farklı olanı hoş gormeyı, bır enerjı
kaynağı kabul etmeyı ozumsemektır
Bunun yolu da her turlu sınık sıyası
ortodoksıden uzak, çoğulcu. sınerjık
yapı ve piatformlardan geçıyor
^IDEĞİŞEN
£^DÜNYA
HÜSEYIN BAŞ
Banş Görüşmelepi
O
rtadoğu banş goriışmelen kör topal surûp gı-
derken İsraıl, goruşmelenn yüzü suyu hürmetı-
ne, gostenş kabıhnden de olsa, ne ışgal altındaki
Fılıstın ve Arap topraklanna ılelebet yerleşme
gınşımlennden, ne de eskı mahalle kabadayıhğından
vazgeçmeye zerrece nıyetlı görünmuyor
ABD ve Batı'nın Ortadoğu'da uyguladığı çıfte stan-
dart ıse gözlen tırmalıyor Bu artık kımsenın saklısı değıl
Merak edılen, bu konuda ışı nerelere kadar göturecekle-
n
Guvenlık Konseyı desteklı NVashıngton'un Saddam
konusunda gosterdığı ınanılmaz ataklığın, soz konusu
İsraıl olunca, çoğu lafta kalan bır ıkı tatlı sert uyan bır
yana bırakılırsa. zerresı ortada yok
Bana kurşunlar sana sevdalar Eskı şarkı surüp gıdı-
yor
Oysa Saddam ışı bıtınce sıra Arap-İsraıl sorununa ge-
lecek, Korfez olayında karşı konulmaz gucunu ele gune
kabul ettıren Bırleşmış Mılletler, bu kez, kararlannı
I967'den bu yana hıçe saymakta dırenen IsraıPı, tıpkı
Saddam gıbı dıze getırecektı Iş, Korfez sorunundakı ba-
şanlan goz onune alınarak aynı taşerona havale edılmış-
tı Ama gehn gorun kı Korfez savaşının dehşet saçan ta-
şeronu bu kez ışı nedense ağırdan alıyordu
Saddam'ın aksıne, ışgalcıye bu kez korku ve tehdıt ye-
nne tavız ustune tav ız v ermekle ışe başlanmıştı Bırleşmış
Mılletler, Sıyonızmı 'ırçılık'la eş duzeyde goren kararın-
dan anlı şanlı bır bıçımde vazgeçtı Başta Bağımsız Dev-
letlerTopluluğu olmak uzere, aralarında Turkıye'nın de
bulunduğuçeşıtlı ulkeler. barışmasasınaoturmayılutfen
kabul ettığı ıçın bu ulkeyle kesılmış bulunan dıplomatık
ılışkılerını >enıden kurdular Iraklı çocuklaramamagon-
derılmesını bın zorlukla kabul eden ABD, sadece banş
masasının bıçımı, hangı sandal>eye kımın, nasıl oturaca-
ğı ya da masaya oturacakların oluşumundakı anlamsız
huysuzluklanndan. ıpe un serme oyunlarından vazgeç-
mesı ıçın Tel-Avıv'e Nuh'u Nebı'den bu yana comertçe
açtığı kesenın ağzını daha da açtı
Açtı da ne oldu
9
Korfez savaşıyla kıyaslandığında kaplumbağadan da-
ha yavaş seyreden Washıngton goruşmelerı, sonunda
fare doğurdu Bunu ızleyen Madrıd toplantısı da farklı
olmadı "Esasa" yıne gırılemedı
Şımdı, 24 şubatta Washıngton'da sürecek banş gprüş-
melen, teroru cezalandırmak bahanesıyle de olsa, İsraıf
uçaklannın Lubnan'a saldırdığı bu ortamda yapılıyor
Yahudı devletı gonlunce olduruyor. yakıp yıkıyor Batı.
bır ıkı sozde protestonun otesınde elı kolu bağlı duruyor
Saddam'a kok sokturen Guvenlık Konseyf nın gıkı çık-
mıyor Banş goruşmelerıne katılacak Fılıstın heyetının
danışmanlarını tutukluvor. dahası, ışgalı altındaki Fılıs"
tın ve Arap topraklanna ılelebet çoreklenmek ıçın bu
topraklarda ABD ve Batı'nın sozde uyarılarına aldırma-
dan venı yerleşım merkezlerı kurmayı bütun hızıyla sür-
duruyor
Barış bunun neresınde
9
"»
İsraıl, esasa gırmek bır yana, 'esasa', yanı ışgalı altın-,
dakı topraklardan çekılmeye yanaşmayacağını. barış sü-
recınde bıle bu topraklarda yenı yerleşım merkezlerı ku-
rarak en açık bıçımıyle kanıtlıyor ABD ve Batı kor
Ayağını suruyen Şamır hukumetı, Batı Şena veGazze
şendınde kolonızasyonu, artan bır hızla surduruyor Ku-
dus'un doğusu dahıl olmak uzere bu topraklarda sayılan
230 bıne ulaşan Yahudı kolonlan ıkı yılda ıkı katına ulaş-
mış durumda Fılıstın ve Arap topraklarının %60'ına,^
suların da hemen tumune el konulmuş fşgalcı kolonlanvî
her turlu ekonomık yardım. subvansıyon ve kolayhklar-
yapıhrken topraklann asıl sahıplen Fılıstınlıler ve Arap-!
lar, tarım dahıl ekonomık çokuntü ıçınde bırakılıyor.^
Yerh halk 'getto'larda, 'bantustan'larda ulke yaşamının'
dışına ıtılmeye mahkûm edılmekıstenıyor \
Fılıstınlıler ve Araplar, yaratılan tüm olumsuz koşulla-
ra karşın pyun bozanhk yapmamak, dahası Batı desteklı
ABD ve İsraıl'ın oyunlarını dunyanın gozune tum çıp-|
laklığıyla sokabılmek amacıyla bır kez daha Washıng-{
ton'un yolunu tuttular }
Esasın. dunyanın gozunun ıçıne baka baka, nasıl hasır»
altı edıleceğını. esasa gehnmesını onlemek ıçın hangı yenı j
ayak oyunlarına başvurulup havanda su dovuleceğıni *
hep bırlıkte goreceğız j
Bağımsız Devletler Topluluğu'nun konuyla ılgıh ına-«
nılmaz kayıtsızhğı da cabası '
•KURLARDAN
Çağdaş Kültür Politikası
Eğıüma olmak nedenıyle
eğıtım-kultür bagıntısında
gorebddığım ızledığım, daha
onemlısı yaşadığım
göruntulen aktarmak
ıstıyorum
Oncelıkle belırteyım, çağdaş
kultür kavramı, gençlere
hıçbır anlam ıfade etmıyor
Bılımsel duşunme geleneğını
yerleştıremedığımızden. bu
kavramla ılgıh şu yargıda
tartışmasız bırleşıyorlar
"Baünın teknolojısını alalım,
ama onlann yaşam bıçımını,
gıyım-kuşamını, değer
yargılannı kendımıze ornek
almayahm Almakzorunda
kalsak bıle, mıllı külturumuze
uyarlavarak alalım
Geleneklenmızı koruyalım,
kendımıze ozgu bır kultur
oluşturakm"
Bu anlayışın, soyut,
gerçekhkten uzak bır anlayış
olduğu. sınırlann. duvarlann
kalktığı bu çağda ne denh
yadsınamazsa.
sorgulamayan, eleştırmeyen,
akıla ve bağımsız
duşunemeyen. bıreysel
kımhğını oluşturamayan,
yaraücılıktan uzak gençlenn
oluşmasında, mıllı eğıüm
pobtıkamran payı da o denh
vadsınamaz
Yoğun bır bılgı yukleme ışlevı
yürûrlukteyken genç. bılgı
uretmeye ne guç ne de zaman
bulabıhyor Pıyasadakı
arz-talep ıhşkısıne bağh
olarak, zaten buna gerek bıle
duymuyor Kûlturel kımhğı
oluşmuş bır bıreyın
saygmhğmı kaç lcışı
onemsıyor kı9
Işe, kavramlann ışlevsız
anlamını yıkarak başlayan
Kultur Bakanımızın, bu
köktena yaklaşımının, pohtık
kulturçeşıtlıhğı gosteren
y onetıcı kadro ıçınde de
surdurmesı dıleğını taşımak
ıstıyoruz
AYFERKAYBAKİ
Ankara
Halk Kütüphaneleri
Turkıye ae 85ü dolayında behrh gunler dışında
Halk Kutuphanesı var
Halkın çok az ılgı gosterdığı
bu kutuphanelerde,
oğrencıler odev kaynaklannı
anyor, yuzeysel
yararlanıyorlar Fotokopı
makınesı varsa odevıyle ılgıh
sayfanın fotokopısı çekılıyor,
ozetleraranıyor Kolaycıhk
çoğunlukla kutuphane
gorevhlennın de ışıne gelıyor
II ve ılçelerde, hele daha
kuçuk beledıyehk koy ve
kasabalarda, bır ıkı gorevlı.
dar olanaklann zorluklannda
gıderek tembelleşıyor, gun
geçınyor Kentlerde, ılçelerde
kutuphane mudur ve
memurlan unutulmuş gıbıler
Burokrası onlan, kışısel
çabalan yoksa zor haürlıyor
aranmıyor, sorunlanna ügı
gostenlmıyor ve okumaya
oncehk veren bırkaç
oğretmenm oğrencılen
yonlendınnesı dışında bırkaç
kıtapsever ya da araştırmacı
oyahyor
Kutuphanelenn bağh olduğu
Kütüphaneler Genel
Mudurlüğu ve Kultur
Bakanlığı. en cok ızlenen,
basına sık sık hedefolan,
ulkenın kukurtemehnı
koruyup >»elışünnesı ıstenen
sorumlular olarak bu
kadrjlan harekete
gev.remıyor Kuçuk başanlar.
vuzeysel bırkaç gelışme
ovgulen ortu oluyor ve
veünılıyor
SFf t\1 SABtT PÜLTF' 4