Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
"•8ŞUBAT1992SALI CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
IJGVIMEprojesineson verîliyorÖNDER BALOĞLU <Eskişehir)-
Lise Mezunlanna Meslek Edin-
dirme Projesi'ni (LİMME) iptal
ettiklerini açıklayan Milli Eği-
tim Bakanı Köksal Toptan,
proje kapsamındaki öğrencile-
rin Anadolu Üniversitesi'nin
açık öğretim programlarına
alınması için yasal imkân da ol-
madığını söyledi.
Toptan, üniversiteler ömıündeki yığıl-
manın önüne geçebilmek için de Açık-
öğretim Fakültesi'nin kapasitesinin
genişletileceğini ve bu amaçla Anadolu
Universitesi'ne her lürlü desteğin verile-
ceğini söyledi. Toptan, Anadolu Üni-
versitcsi'nde İşitme Engelli Çocuklar
Eğitim Merkezi ile Zihinsel Engelli Ço-
cuklar Eğitim Merkezi'nde de inceleme-
lerde bulunarak yetkililerden bilgi aldı.
Milli Eğitim Bakanı Köksal Toptan
bakanhk üst düzey yetkilileri ileve
Anadolu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr.
Yılmaz Büyükerşen ve üniversitenin uz-
man öğretim üyelerinin katılımı ile dün
başlayan toplantı, bugün üniversite için-
deki inçelemelerle tamamlandı. Toplan-
tıda, LİMME projesi, Asya'daki Türk
devletlerine eğitim yardımı. üniversitele-
rin önündeki yığılmalar. engellilerin eği-
timi gibi konular ele alındı. İki ayrı bö-
lüm halinde ve yaklaşık 7 saat süren
toplantıda beliren görüşleri değerlendi-
ren Milli Eğitim Bakanı Köksal Toptan
şunlan söyledi:
"Toplantı sırasında Anadolu Üniver-
sitesi'nin uzmanlan LİMME uygulama-
sının yararlı olmadığı görüşünü dile ge-
tirdiler. Bakanhk olarak biz de aynı
görüşteyiz. milli eğitim sistemi dışındaki
bir uygulamanın giderek daha büyük
sorunlar yaratacağına inanıyoruz. O ne-
denle, LİMME projesini gelecek yıldan
itibaren uygulamadan kaldıracağız. An-
cak halk eğitim merkezlerinde geliştiril-
miş ve çeşitlendırilmiş kurslar.yoğunlaş-
tırılacak. Halen LİMME'yedevameden
ya da mezun olanların yasal düzen için-
de de üniversite seçme sınavlanna gir-
meden Açıköğretim Fakültesi'ne kayıt-
ları mümkün değil. Bu gençlerimiz.
kendilerine sağlanan ek puanlarla
ÖSYM kanalıyla Açıköğretim Fakül-
tesi'ne girebilecekler. LİMME projesi-
nin başlatılmasında iş vaadi veren özel
sektör temsilcilerine ve o günkü yöneti-
cilere de verdikleri sözleri hatırlatmak
istiyorum."
Milli Eğitim Bakanı Köksal Toptan,
Asya'daki Türki cumhuriyetlere eğitim
yardımı yapılması konusunda da Ana-
dolu Üniversitesi'nin deneyim ve ola-
naklanndan yararlanmayı amaçladıkla-
nnı, bu ayın sonunda bu ülkelere yapa-
cağı geziye Rektör Prof. Dr. Yılmaz
Büyükerşen'i de da\ H ettiğini belirterek
"Asya'daki Türk cumhuriyetlerinin eği-
tim sorununun çözümüne katkıda bu-
lunmak amaçıyla Milli Eğitim Bakanlığı
ve Anadolu Üniversitesi ortak program-
lar geliştirecek. Ay sonunda bu ülkelere
yapacağımız gezi sırasında da bazı ön
programlar götürüp deneme imkânlan
bulacağız" dedi. Toptan, Anadolu Üni-
versitesi'nin Türk eğiüminde çok önemli
bir yere sahip olduğunu ve Açıköğretim
Fakültesi vasıtasıyla üniversite önünde-
ki yığılmanın kısmen önlendiğini söyle-
di.
Milli Eğitim Bakanı Köksaî Toptan
bu konuda da yapılan toplantıda pren-
sip olarak Açıköğretim Fakültesi'nin
kapasitesinin genişletilmesi karanna va-
rıldığını belirtti.
Sakatların ancak yüzde 2.7'sine eği-
tim hizmeti verilebildiğini belirten Milli
Eğitim Bakanı Köksal Toptan, Anado-
lu Üniversitesi'nde işitme ve zihinsel
engelli çocukların eğitimi konusunda
önemli aşamalar kaydedildiğine de dik-
kat çekerek bu konuda üniversiteye her
türlü desteğin verileceğini sözlerine ekle-
di.
Liseliler
ezberden
yakınıyor
AA (İzmir) - Lise düzeyinde yapı-
lan bir araştırma, Türkiye'de li-
se eğitiminde çağdaş araç-gereç
ve yöntemlerden gereğince ya-
rarlanılmadığını, öğrencilerin
"pasif ezber" yöntemiyle eği-
timden yakındıklarını ortaya
koydu.
Çağdaş Araştırma Merkezinin
(ÇAM) yetkilisi Doç. Dr. Tamer Ürüm,
öğrencilerin yüzde 42'sinin Öğretimde
otomasyonun uygulandığı, öğretim ay-
gıtlan, bilgisayar ve robotlann bulundu-
ğu bir yöntemle eğitim görmek istedikle-
rini belirtti. Doç. Dr. Urüm, öğretmen-
lerin ise çağdaş eğitim teknolojilerinden
yararlanmada enformasyon, organizas-
yon ve motivasyon yönünden büyük
sbrunlarla karşı karşıya bulunduklann-
dan ezber yöntemini uygulamak zorun-
da kaldıklannın saptandığını söyledi.
Öğrencilerin bu dönemde edinmek is-
tedikleri meslekler arasında mühendisli-
ğin birinci sırada olduğu, bunu tıp dok-
torluğu ile işletmecilik ve ekonomistliğin
izlediğini belirten Ürüm, öğrencilerin
yüzde 27'sinin dersi öğrenınekle birlikte,
konuyu kürne çalışması biçiminde işle-
meyi yeğlediklerini, yüzde 23'ünün ise
öğretimin üretimle birlikte olmasını iste-
diklerini kaydetti.
MEMUR MAAŞLARI BANKAMATtĞE TAKILDI • Maaş.lannı bankaların otomatik para çekme makinelerinden alan
memurlar, bu ay da paralarını bankalardan çekememcnin sıkmtısını yaşadı. Dün otomatik para makinelerinin önünde uzun
kuyruklar oluşturan memurlar, maaşlarını alabilmek için saatlerce beklemek zorunda kaldı. Memur maaşlan yılbaşından
bu yana kamu bankalarına yatınlarak bu bankaların otomatik para makinelerinden ödeniyor. Maliye yetkilileri, maaş öde-
melerinde ortaya çıkabilecek aksaklıklan goz onune alarak, ilgili kamu kuruluşlarının maaş tutarlarını ödemeden 2 giın önce
bankaya yatırmaları uygulaması getirildiğini belintiler. Ancak, bu a> ödeme gununun hafta sonu ertesine denk gelraesi, bu
önlemin geçeriiliğini ortadan kaldırdı. Kamu bankalarının bir bolumüniin hafta sonu çalışmaması nedeniyle maaşlann, besap-
lara işlenemediği ve fcirtakım aksaklıUar gorulduğu bildirildi. Memurlar, makinelerin sık sok bozulmasından ve her şubede
makine bulunmamasından yakınarak, "Biz bu yeni uygulamadan büyük kolaylık beklerken türlü eziyetlerle karşılaştık.
Eğer bu durum böyle sürerse tekrar eski uygulamaya dönülsüıT dediler. (Fotoğraf: UĞUR GÜNYÜZ)
AkBAINKT.A.Ş. İDARE MECLÎSl'NDEN
Hissedarlar Olağan
Umumi Heyet
Toplantısı'na Davet
Gündemi aşagıda yazılı, Bankamız Kırkdördüncü hesap devresine ait 1991
yılı Olağan Umumi Heyet Toplantısı 18 Mart 1992.tarihine rastlayan Çarşamba
günü saat 15.00'de tstanbul'da Umum Müdiirlük, Fındıklı binasında yapılacaktır.
I- Esas Mukavelenamemizin 66 ve 67'ncı maddeleri mucibince pay defterine
kayıtlı Sayın Ortaklarımızın toplantı gününden en geç bir hafta evvel tstanbul'da
Umum Müdürlük, Fındıklı binasında bulunan Genel Muhasebe Müdürlüğümüze
müracaatla gerekli işlemleri yapmak ve giriş kanı almak suretıyle toplantıya
ıştirak edebilecekleri veya şahsen gelmeleri mümkün olmayanların;
AKBANK T.A.Ş.
İdare MecÛsi Reisliğine
İSTANBUL
Akbank Türk Anonim Şirketi'nin 18 Mart 1992 taribindeyapılacak olan
Olağan Umumi Heyet Toplantısı'nagelemeyeceğimden beni temsile Bankamız
Ortaklanndan. ~ temsilci tayin ettim. Adıgeçene malik
olduğum bisse senetlerime göre düzenlenecek giriş kartımn verihnesini rica
ederim,
ORTAĞIS İMZASI
İSİM'
ADRES :. ~
şeklinde bir selahiyetname ile vekilleri marifetiyle kendilerini temsil
ettirebilecekleri,
II- 3182 no.lu Bankalar Kanunu'nun 18. maddesının 2 fıkrası, gereğince
sermayenın % 1 ve.daha fazlasına sahip olan ortaklar ile Yönetim Kurulu
Başkan ve Üyeleri'nin,, Denetçiler ve bırınci derecede ımza yetkisine sahip
olanların vekil olarak oy kullanamayacaklan, bunların dışında kalan kimselerın
vekil olarak kullanabilecekleri azamı oy sayısının toplam oy sayısının % l'ini
aşamayacağı,
III- Bilonço ile Kâr ve Zarar hesabı ve kazancın tahsis şekli hakkındaki
malumatı havi yıllık rapor ve denetçı raporlarımn, toplantıdan onbeş gün evvel
Istanbul'da Genel Muhasebe Mudurlüğumüz ile Ankara ve Adana Şubelerimızde
T. Ticaret Kanunu'nun 362. maddesı gereğince Sayın Ortaklârımızın tetkikine
amade bulundurulacağı,
ilan olunur.
G Ü N D E M :
1- Başkanlık Divanı'nın teşkıli ve Genel Kurul tutanağının imzası için yetki verilmes.;
2- İdare Meclisi, Murakıplar ve Bağımsız Denetim Kuruluşu Raporlarımn okunması,
3- 1991 yılı Bılançosu ile Kâr ve Zarar hesabının tetkık edılıp tasdıki ve bu muamele ve
hesaplardan dolayı İdare Meclisi ıle Murakıpların ıbralan.
4- 1991 yılı kârı hakkında karar ıttıhazı,
5- Araolık faaliyetlerinın denellenmesi için yapılan Bağımsız Dcneıim Kurulu seçiminin
onaylanması
6- İdare Meclisi Azalan'nın Türk Ticaret Kanunu'nun 334 ve 335'nci maddeleri şumulüne
gıren hususlarda mezun kılınmaları hakkında İdare Meclisi'ne yetkı verilmesi
AKBANK
İstanbul Boğazı'nın römorkörcüleri:
GemileriBoğaz'dan
Allah geçiriyor
VEDATYENERER(İstanbul)- İstanbul Boğazı'ndagemi ka-
zalarının ardı arkası kesilmezkenyöneticilerin yıllardır ka-
lıplaşmış cümlelerle kaza nedenlerini açıklamaları trafığe
kahcı bir çözümle yanaşılmadığı düşüncesini doğuruyor.
Boğaz'da görev yapan kılavuz kap- [e edecek yetkili yok. Saat 17.00'den
tanlar ile telsizcilerin yarattığı tehli-
kelerin ardından gemilere ilk yardım
amacıyla gelen römorkörlerin du-
rumları da iç açıcı gözükmüyor.
DDY'ye bağlı olan Haydarpaşa Li-
manı'nda görevli, kaptan ehliyeti ol-
mayan, dok kaptanlığını idare eden
yöneticiler de gercek sorunlara ilişkin
konuşmaktan kaçınıyorlar. İstan-
bul Boğazı'nda gemilere hizmet ver-
mesi gereken römorkörlerin durum-
larını da isimlerinin açıklanmasını is-
temeyen çalışanlar şöyle sıralıyorlar.
— Limanlarda römorkör sayısı ye-
tersiz. Çekici güçleri çok zayıf açık
deniz römorkları liman işlerinde kul-
lanıhyor, mesela söndürenler. Rö-
mork kaptanlarının eğitimleri çok
düşük. Akıntıya karşı orta büyüklük-
te bir gemiyi bile çekecek güçte rö-
morkör yoktur. Gemilere eşlik eden
römorkörlerin aslında gemilere bağ-
lı gitmesi gerekir. İstanbul'daki tüm
römorkörleri toplasanız, 200 bin ton-
luk bir gemiyi akıntıya karşı çekme-
ye yetmez. Her şey göstermelik. Ge-
mileri 'Allah' geçiriyor.
— Şehir Hatları vapurlannın düze-
ne girmesi gerekiyor.
— Türkiye 1974'te Denizde Can
Güvenliğini Koruma Uluslararası
Anlaşması SOLAS'a imza attı. Belli
kurtarma bölgeleri ilan etti. Bu ne-
denle, Yunanistan'la savaşa ramak
kaldı. Ama bir tek kurtarma botu sa-
tın almadı. SAR adı verilen arama ve
kurtarma botu Türkiye'de yok. Sa-
hil güvenlik, "Biz bu işi yapanz" de-
yip işin içinden çıktı. Ama her sefe-
rinde Türk karasularında verilen
SOS'a Yunan kurtarma botları yeti-
şiyor. Atlantik'te batmakta olan ko-
ca tankerlerden tüm personel kurta-
rılırken biz İstanbul Boğazı'nda in-
san öldürüyoruz. Kurtarma botu ola-
rak kullanılan ve tek olan Alemdar,
Tophane'den Ortaköy'e birkaç saatte
varıyor. O da eğer bir iş için Çanak-
kale ya da Gemlik'e gönderil-
memişse.
— Römork kaptanları, bölge mü-
dürlüklerindeki kıyı kaptanlığı sına-
vma girerek kaptan oluyorlar. Çekir-
dekten yetişiyorlar. Ama denizcilik
tabirlerini ve yabancı dil bilmiyorlar.
Römork kaptanlığı konusunda bir
bilgiye sahip değiller.
— Batmakta olan gemiye müdaha-
sonra hiç yok. Liman başkanlığı de-
vamlı olarak işleri kendi üstünden
başkasına atar. Denizcilikten anlayan
hiç kimseyi bulamazsınız. Yetkilile-
rin çoğu başka branşlardan insanlar-
dır ve devamlı değişirler. Denetleme
memurlan da işi biraz biliyorlar ama
onlara da yetki verilmemiş. Canları
istediği zaman yetkililer, canlan iste-
mediği zaman yetkili değiller.
— İstanbul'da liman başkanlığı di-
ye bir otorite yok. Kimse gemilerle il-
gilenmez.
— Haydarpaşa Darıca ve Bandır-
ma ümanlarının yanı sıra Türkiye'-
deki limanların pek çoğu DDY'ye ait-
tir, başındakiler de demiryollannın
denizle hiç ilgisi olmayan insanları-
dır.
— İstanbul Limanı'ndan kalkan ge-
milerin pek çoğu tam personel kalk-
mıyor. İstanbul Liman Başkanlığı
bunları, kalkış sırasında gemiye çıkıp
kontrol etmesi gerekirken böyle bir
işlem yapılmıyor.
— Limana yük boşaltacak olan
yaklaşık 2000 tonluk bir gemi, liman
başkanhğındaki kayıtlarda 499 ton
olarak gözükür. Bu şekilde yüzlerce
gemi var. 500 tonun altındaki gemi-
ler liman hizmetlerinden ve vergiden
muaftır. Düşük ehliyetli personel kul-
lanabilirler. Dolayısıyla masraf azdır.
Eğer gemi belli tonajların üzerinde ise
ehliyetli ve tam kadro personel çalış-
tırması gerekir. Bunun yanında tüm
hizmetlerin bedelini ve vergisini öder.
Eksik kadrolu gemi Boğaz'da patla-
maya hazır bomba gibi dolaşıyor.
— İstanbul Liman Başkanlığı geçen
gemilerde atıklan suya pompalama-
dan önce aynştıran aletin (seperatör)
kontrolünü yapmazlar. Birçoğunda
ya .yoktur ya da bozuktur.
— Ahırkapı gemi parkı Allah'a
emanet. Hiçbir gemiye çöp hizmeti
verilmez, zaten öyle bir mecburiyet de
yoktur. Gemiler çöplerini suya bıra-
kırlar dev tankerler tüm sintinelerini"
(yağ karışımı atıklarını) devamlı ola-
rak denize pompalarlar.
— Acenteler, Boğaz'ın en sıkışık
yerlerinde gemilere malzeme vermek
için gemileri yavaşlatıyorlar. Sürati
zaman zaman 1 mile kadar duşürü-
lüyor. Boğaz trafiği bakımından çok
tehlikeli.
GUMJN
NOTLARI
OSMAN ULAGAV
1992 Kalmadı, 1993 Verelim mi?
B
aşbakan Demirel, Amerika ge-
zisinde Hasan Cemal'in eko-
nominin durumuna ilişkin
sorusunu yanıtlarken, "Buyıl
bizden önceki iktidardan devraldığımız
yükler, taahhütler var, onun için 1992
bir geçiş yılıdır, 1993 daha iyi olacak"
demiş.
Busözbence çok önemli. 1992yılının
daha henüz başlanndayız, ama hükü-
metin tavrında çok kesin bir değişiklik
olmadığı takdirde yılın sonunun nasıl
geleceğini tahmin etmek mümkün. Yıl
sonuna doğru enflasyonun bırakın he-
deflenen yüzde 40'ları, yüzde 50lerde
tutulmasının bile çok zor olacağı anla-
şılınca, kuşkusuz binbir tane mazeret
aranacak, belki yönetim içinden kur-
banlar verilecek ve umutlar bir kez
daha "gelecek yıl"a kalacak. Sayın De-
mirel'in bunu şimdiden gördüğü ve
"1993 daha iyi olacak" demeye başla-
dığı an'.aşılıyor.
Bunları yazmak için erken değil mi?
Bu soru sorulabılir tabii. Sorulması-
na sorulabılir de cevabı da oldukça
açık. DYP-SHP hükümeti bugüne kadar
izlediği tavrı sürdürür, şu ya da bu ge-
rekçeyle çeşitli kesimlere bir şeyler
'vermeye' devam ederse entlasyonla
mücadelede hedefe varılamaz. Bu ha-
va değişmediği sürece bütçenin gelir
hedefleri tutmaz, harcama hedefleri
aşılır, zaten tartışmalı varsayımlara gö-
re yapılan kamu kesimi borçlanma
programına uyulamaz Bu koşullar al-
tında Merkez Bankası'nın para progra-
mı da zorlanır ve ipin ucu kaçar. Kamu
borçlanması cephesinde hedefler tut-
mayınca enflasyonla mücadele senar-
yosu çöker.
Demirel'e Amerika'da, istikrar prog-
ramında zaman faktörü üzerinde hayli
soru sorulmuşsa bundan sorulmuştur.
Enflasyonla mücadele konusunda IMF
ve Dünya Bankası'nın yakından izlediği
zengin bir deneyim birikimî var. "Bir
yandan ekonomiyi canlandıracağız, di-
ğer yandan enflasyonu önleyeceğiz,
atıl kapasiteleri harekete geçirerek
enflasyonu düşüreceğiz " sloganlarıyla
yola çıkıp popülist politikalar izleyen ve
kamu açığını denetim altına alamayan
yönetimlerin hemen hiçbiri enflasyonla
mücadelede başarılı olamamış, bu tür
yaklaşımlarla zaman yitiren yönetim ler
sonra bunun acısını çekmiş.
Her kesime bir şeyler "vermeye" de-
ğil, her kesimden bir şeyler 'almaya'
dönük olması gereken ciddi istikrar
programlarının bir politika faturası ol-
duğu kesin. işte tam bu nedenle yeni
bir iktidar, popülaritesinin henüz aşın-
madığı başlangıç döneminde, devral-
dığı mirası inandırıcı bir biçimde ortaya
koyarak ve bir "toplumsaluzlaşma"or-
tamı yaratarak ciddi bir istikrar progra-
mı uygulama şansına sahip. Bu şansın
kullanılmaması halinde zaman genel-
likle iktidarın aleyhine işliyor, "enflas-
yonla mücadeleyi bunlar da ciddiye
almayacak" izlenimi yaygınlaşıyor. Ay-
lar geçip ilk yıl için saptanan enflasyon
hedefinin tutmayacağı anlaşılınca artık
iktidarın bu şansı kullanma olanağı da
kalmıyor.
Kırk katıp mır
kırk satır mı?
Demirel hükümetinin bu şansı kaçır-
ma noktasına geldiği, en azından bu
noktaya yaklaştığı kaygısını taşıyorum.
Sanıyorum, IMF ve Dünya Bankası da
bu kaygıyı taşıyor, ama belki şimdilik
bu şekilde telatfuz etmek istemıyor.
Sayın Demirel'in bu tür sorularla sı-
kıştırıldığında nasıl cevap vereceğini
de kestirebiliyorum. "Benim tek soru-
num enflasyon değil, halka yaptığım bir
sürü vaat var, bunları kısmen de olsa
gerçekleştirerek halkın iktidara yakınlı-
ğını sağlamalıyım" diyecektir. "Türki-
ye terör belasından kurtulamamış,
demokratik meşruiyet kavramını he-
nüz yerine oturtamamış bir ülke, böyle
bir ülkede ben katı bir istikrar progra-
mının faturasını göze alamam" diyebi-
lecektir. "Yıllardır ezilen kesimlere ben
de başlangıçta bir şeyler veremezsem
oniarın moraliniayakta tutamam"â\ye-
bilecektir. Ve buna benzer gerekçeler-
le durumu idare etmeye çaiışıp enflas-
yonda sonuç almayı 1993'e erteleyebi-
lecektir.
Bütün bunlar Sayın Demirel'in konu-
mundaki bir politikacı için anlaşılabilir
tercihlerdir ya da zaman kazanmaya
dönük tercihsizliklerdir. Ancak, bunla-
rın sonucunda yıl sonunda enflasyonun
pek düşmediği, belirlenen hedeflerin
çok üzerinde kaldığı görüldüğünde
acaba Sayın Demirel ve hükümeti gene
puan yitirmeyecek midir? Tıpkı 1983'te
Sayın Özal'ın yaptığı gibi, enflasyonu
yüzde 10lara, hatta altına indireceği
vaadiyle iktidara gelen bir hükümetin
bir yıllık icraatı sonunda belki de yüzde
60larda bir enflasyonla baş başa kal-
ması onu zor durumda bırakmayacak
mıdır?
Hükümetin önünde iki seçenek var
gibi görünüyor.
Birincisi, tüm politik risklerini göze
alarak ciddi bir istikrar programı uygu-
lamasını başlatmak ve halktan bu
amaçla destek istemek.
tkincisi, enflasyonda daha gerçekçi
yeni hedefler saptayarak bunları açık-
lamak ve hiç olmazsa bu yeni hedefleri
tutmaya yönelik önlemleri almak.
Gelinen aşamada tercihsizlik, bana
en kötü tercih gibi görünüyor. Bilmem
yanılıyor muyum?
TV şikâyet şampiyonu
• AA (Ankara)- TSE (standarda uygunluk) ve TSEK (standart kalite belgesi)
belgeli ürünlerle ilgili olarak geçen yıl Tüketicinin Korunması Müdürlüğû'ne
yapılan şikâyetleren fazla televizyon üzerinde yoğunlaştı. Türk Standartlar
Enstitüsü (TSE) Genel Müdürlüğündenalınanbilgileregöre, 1991 yılındaTSE
belgeli ürünlerle ilgili olarak Tüketicinin Korunması Müdürlüğû'ne yapılan
toplam 3.350 şikâyetin 835'i televizyonlardan kaynaklandı. Aynı dönemde
kurulaşa buzdolabından 316, çamaşır makinesinden 315, fırın-ocaktan 175,
sobalardan da 125 şikâyet geldi.
Açıklama
• Haber Merkezi- Gazetemizin 11.2.1992 tarihli sayısının 3. sayfasında yer alan
"Okul Müdürü Hakkında Soruşturma" başlıklı haberle ilgili olarak TuğrulTozan
bir açıklama gönderdi. Tozan'ın açıklaması şöyle: "Haberde bahsi geçen muhtelif
inşaat malzemelerinin, okul inşaatından çahnarak, Tatlusu'daki yazJığıma
götürüldüğü haberi tamamen asılsız olup sadece yazlık inşaatımda kalıp olarak
kullanılmak üzere birkaç adet kalas. Bandırma Kültür Eğitim Vakfı yönetiminin
bilgisi ve izni dahilinde alınmıştır. Bu konuda hakkımda herhangi bir soruşturma
açılmamıştır. Habere konu olan olay. işine son verilen okul müstahdemlerinden
biri tarafından lamamen asılsız olarak şahsımı karalamaya yönelik yapılmış bir
iftiradır."
AFA
ELISABETH
BADINTER
Annelik Sevgisi
17. Yüzyıldan Günümüze
Bir Duygunun Tarihi
Çeviren:
Kâmuran Çelik
AFA
Yayınları
ELISABETH
BADINTER
Biri Ötekidir
Kadınla Erkek Arasındaki
Yeni İlişkiler
yada
iVndrojin Devrim
Çeviren:
ŞinnTekeli
AFA
Konferans: Cinslerin Eşitliği, Benzerlikler veya
Farklılıklar - Hangi Modeller Eşitliği Sağlar?
Konferanstan önce Elisabeth Badinter kitaplarını
imzayacaktır.
Yer: İstanbul Fransız Kültür Markezi, Taksim
18. Şubat 1992, saat: 19.00'da