15 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
S^UBAT 1992 SALI CUMHURİYET SAYFA KÜLTÜRSANAT 13 Jtnkara konser salonu • CUMHURİYET (Ankara) - UayındırlıkvelskânBakanıOnur JCumbaracıbaşı, Ankara'da yapılacak konser salonunun mimari projesinin yeniden yanşmaşa açılacağını söyledi. iVN AP hükümetı döneminde konser salonunun mimari projesi onaylanmış, amcak mimarlan temsil eden demokratik kitle örgütleri,jüri olnşturulmadan Bakan'ın tek başına karar verdiğini öne sürerek karara karşı çıkmışlardı. Kumbaracıbaşı yaptığı açıklamada, 1992 yılı içinde ihalenin yeniden açılacağını ve karann bağımsız bir jüri tarafından behrleneceğini açıkladı. Yeniprojede, Kültür Bakanlığı'nın istekleri doğrultusunda konser salonu binası içinde aynca bir koro salonu da yaptınlacak. Ankara Opera Binası arkasında inşası devam eden koro salonunun yapımı ıse durdurulacak. Hasan Hûseyin'i anma • UBA(tstanbul)- İstanbul Barosu Aile Varlık Dergisi'nin ortaklaşa etkinliklen çerçevesinde şair Hasan Hüseyin için anma toplantısı dûzenlendi. Şair Hasan Hüseyin K.orkmazgil'i ölümünün 8. yılında anmak üzere düzenlenen "8. ölüm yıldönümünde Hasan Hüseyin" konulu toplantı 22 şubat cumartesi günüsaat 16.00'dagerçekleştirilecek. .Lstanbul Barosu Aile Varlık Dergisi'nin ;ortak etkinlikleri kapsamındaki toplantı. tstanbul Barosu lokalinde lyapılacak. Toplantıda Ahmet Çetin, «Nevzat Çelik ve Enver Ercan, Hasan İHüseyin'in şair kimlıği üzerine Isöyleşecekler. Sabaha kadar sinema . • AA (Ankara) - Batılı ülkelerde lörneklen sıkça görülen "'sabaha kadar Isinema" uygulaması, şubat ayında Ankara'da gerçekleştirilecek. Ankara Uluslararası Film Festivali Genel Koordinatörü MahmutTali öngören, 4. Ankara Uluslararası Film Festivali kapsamında üç gece, sabaha kadar sinema filmi gösteriminin planlandığını söyledi. "Beyaz Geceler" adı altında düzenlenecek gösterilerin 29 şubat ile 6 ve 7 mart günlerinde Kavaklıdere ve Kızılırmak sinemalannda gerçekleştırileceğini belirten öngören, gece 24.00'te başlayacak fılmlenn sabaha kadar devam edeceğini ve iki ya da üç uzun fılmin bir arada izlenebileceğini kaydetti. Sokak Kızı İrma • Kültür Servisi-Gülnz Sururi Tiyatrosu'nun sahnelediği Sokak Kızı İrma Beyoğlu Karaca Tiyatro'da sahneleniyor.Alexandre Breffort'un yazdığı oyunu Nisa Serezli Türkçeleştirdi.Haldun Dormen'in yönettiği oyun cuma günü sat 2I.OO'de,cumartesi ve pazargünleri saat I5.OO ve I8.OO'de seyirci karşısma çıkıyor. Günen'in resimleri • Kültür Servisi-Etiler'deki Tanak Sanat Galerisi'nde Nur Günen'in resimlerinden oluşan sergi sürüyor. Sanatçının yapıtlan galeride 29 şubat gününe dek görülebilecek.(Nispetıye Cad.No:44/2 Etiler) Özdemir Altan sergisi • Kültür Servisi-Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi öğretim üyelerinden Özdemir Altan'ın 3O sanatçı ile birlikte gerçekleştirdiği 'Köpek Gezdirme Alanlan Yaygınlaştırma Projesi'nin dördüncüsü bugün Yapı Kredı Kazım Taşkent Sanat Galerisi ve Yapı Kredi Beyoğlu Sanat Galerisi'nde açılıyor. Prof.Altan'la birlikte sergide Kezban Arca Batıbeki,GüngörTaner,Mustafa Ata,Alaattin Aksoy,Tülin Onat, Hüsamettin Koçan.Tanju Demirci, Kadri özayten,Cevat DemirZekai Ormancı ve Nuyan İnanç'ın yapıtlanna yer veriliyor. Jagger veJaponya !• REUTER (Tokyo) - İngilız rock şarkıcısı Mick Jagger, 1967 yılında lngiltere'de uyuşturucu bulundurduğu için tutuklandığı gerekçesiyle önceki gün ikı haftalık bir ziyaret için gittiği Japonya'ya girebilmek için bir gece havaalanında kalmak zorunda kaldı. Rolling Stones topluluğunun ünlü solisti Mick Jagger, 1973 yılında da bir konser için Japonya'ya girmek istemiş, ancak Japon yetkililerin yine aynı nedenle engellemesıyle karşılaşınca konserini iptal etmek durumunda kalmıştı. Balkan Naci îslimyeli'nin 'Deli Gömleği' başlıklı sergisi 25 şubata dek Garanti Bankası Sanat Galerisi'nde 'Çiziyorum suya bilmediğim bir resmf AHU ANTMEN (tstanbul) - Atatürk Kültür Merkezi'nde açtığı 'İz' sergisinden kısa bir süre sonra Balkan Naci İslimyeli, bu kez Garanti Bankası Sanat Gale- risi'nde "deli gömlekleri"ni ser- giliyor. İslimyeli 'nin bu sergisindede mekân dü- zenlemesi önem kazanıyor. "Deli Göm- leği" başlıklı sergi, sanatçının akıl, delilik ve yaratı üzerine düşündükleri, bir an- lamda. "Deli Gömleği" sergisinin olu- şumu. sanatçının bir düşüne dayanıyor. adı "Caravaggio'nun Düşü". tşte Islim- yeli'nin bu düşünü anlattığı şiirinden bir bölüm: Ayaklanmın ıslandığını duyuyorum birden / Görüyorum durduğumu bir de- nizin yüzeyinde / Yavaşça yükselirken olduğum yerden / Çiziyorum suya bilme- diğim bir resmi / Bir sapanla elimde beli- riveren / Su ilk temasla sarsılıp yarıhyor / Çizgiyi gizli bir yara gibi kabulleniyor / Ve büyük dalgalarla ürüyor resim / su- yun unutkan yüzeyinde / Durulunca su, yorulunca ben / Görüyorum ince renk katlannın / Usulca yüze vurduğunu de- rinden / Ve son kıpırtılar da yatıştığında / Görüyorum çizdiğım resmi birden: / Su- ya bir sapanla resim çizen ben. - Kendinizi ifade etmenin yollan giderek değiştı galiba. Sanatınızdaki bu süreci, belli değişimleri, arayışlan anlatır mısınız? Son röportajlannızdan birinde ifadede 'kuralsızlık'tan söz etmiştiniz ör- neğin... Son üç yıldır yaptıklanmda çok radi- kal değişikliklerin olduğu söyleniyor. Ama dikkatli bir gözle benim yaptıklan- ma başından bu yana bakıldığında her sergide bir değişimin söz konusu olduğu görülür. Bu değişim belki dört sene öncesine ka- dar tuval içinde cereyan eden bir değişim- di, ama hepsinde mutlak bir arayış söz konusuydu. Ben sanatı bir arayış olarak görüyo- rum, metaforik bir otoportre arayışı. Yani insanın hem kendine ilişkin hem bulunduğu dünyadakı konumuna ilişkin evrensel bir arayış süreci olarak görüyo- rum insanın varlıgım. Tabii bu, insanın benliğiyle, tekniğiyle sınırlı bir şey değil. Nihayet sanatçı bir simgedir, onun içinde cereyan eden her şeyin izleyende de bir karşılığı vardır. Sanatçının görevi bu kanallan aç- maktır. Bir sanatçı kendini zorladığı ka- dar, yaratıyı, aklı, hâkim olan kurulu dü- Balkan Naci İslimyeli, "Deli Gömleği" sergisinde, deli gömlekleri arasında poz verdi... (Fotoğraf:İbrahim Günel) zenin kurallannı hem moral açıdan hem etik açıdan hem de plastik değerler açısı- ndan sorguladığı oranda karşısında da birtakım kanallaraçar. Dolayısıyla kopukluk gibi görünen şey, sanatçı ile seyirci arasında aslında bir ıletışim sonucuna vanr, ama tabii ki bu, izleyiciden de ciddi bir yaklaşım bek- liyor. O zorlanma riskine, hazır kodlan reddedebilme riskine seyircinin de biraz girmesilazım. Sanat kavramı bir arayış sürecidir. Bu arayış içinde yer yer kendinizle çelişiyor gibi görünseniz bile ben baktığım zaman bugüne kadar uzanan bir çizgiye, omur- gasını görüyorum yaptıklarımın. Ben değişıklikleri sanatın çok gerekli unsurlanndan biri olarak görüyorum. Ve bu yenilenme de her sergimde sürü- yor. Biz biraz makul bir toplumuz; sanatın görevi de toplumu sarsmak... Bizde kül- türel ortamın karakterini sinema, edebi- yat gibi kitle sanatlan belirliyor. Halbuki resim çok daha bireysel, çok daha sofisti- ke bir sanat. Resmin Türkiye'de bir üvey evlat muamelesi gördüğünü söylemek zorundayım. - Bu 'üvey evlat' muamelesi kişilerin çaba göstermekten kaçınmasından mı ileri geliyor? Bir tür tembellik yani. Izle- yici, sanatçının yaratı sancısına katıl- mak. o sancıda kendi payına düşeni pay- laşmak istemiyor. Evet, bir konformizm var. Resim sana- tı hazır dillerle çahşmaz, bir dil teklif eder size. İzleyici işte o zaman lisanını bilmediği biriyle karşı karşıya gelmiş gibi bir ür- kekliğe kapılıyor. Tabii orta sınıfın be- ğenilerine de sanatçı cevap vermek zo- runda değil. Aslında büyük bir ilgi de var. Her şeyi sanatçıya soruyorlar... Sanki resmin kendi ifadesi dışında ikinci birdili var da sen de onu fonetik olarak ifade ediyorsun gibi. Bir tür güvensizlik var. Sanat herkese ait bir şeydir. Şu yapılanlar içinde ne var- sa her insanın içinde de o vardır. önemli olan o kata inip inmediği, kendisiyle te- ması... - Deli gömleklerine geçebilir miyiz? Nasıl başladı deli gömlekleri? Sana : aklın kalıplannı, sınırlannı zor- lamaktır . Bu sınırlan zorlamak da bir anlamda delilik riskiyle yüzleşmek demektir, yani aklın ötesine. Dediğim gibi, biz çok ma- kul bir toplumuz, bunun ötesindeki zor- lamalara, tansiyonlara hiç talip değiliz. Bu sergi, çözümleme olarak dört yıl ön- cesine dayanıyor. Islam Eserleri Müzesi'nde açtığım 'Sır' adlı sergide günlüklenmı tabletler üzeri- ne yazıp zemine yaymıştım. Sanat vasıtasıyla kurulmak istenen ile- tişimin aslında hazır ve geçerli dillerden çok farklı olduğunu göstermekti amacım. Bu sergide de aynı şey sürüyor. Deli gömlekleri üzerine benim akıl, delilik ve yaratı üzerine notlanm var. Sanatçı ola- rak akıl sınırlannı zorlama eforunu ve sorumluluğunu kendime yükledim oto- portrelerle. Bir başkasının fotoğrafını koya- mazdım yaptıklarıma. Bu bir boyut kattı sergiye. Iletişim, zaman, mesaj, kodlar arası bir paradoks. İzleyici payını alsın, o dilin sancısını çeksin, hazır verilenle yetinme- sin ve sorgulasın o dili. - Siz şiir de yazıyorsunuz; her serginizin bir "şiiri' var... Sanatlar bizde çok kategonk olarak aynlıyor. Halbuki çağdaş sanat bunlann hepsini toparlayabilecek bir şey. "Pure sanat" kavramı... Ben ressamım, boyay- la uğraşınm değil; ben sanatçıyım, bey- nimle uğraşınm. - Serginizde, tek tek resimlerden çok 'bütünün' gectiği alana önem veriyorsu- nuz. Mekânın işlerinizle beraberlik taşı- masını istiyorsunuz... Geçen günlerde gerçekleştirilen bir söyleşide Beral Mad- ra, mekân düzenlemesi yapan sanatçılan halkın değil, aydınların anlamadığını söyleyerek aslında eski Türk evlerinden gelen bir alışkanhkla buna hiç yabancı olmamamız gerektiğini söyledi. Siz ne düşünüyorsunuz bu konuda? Evet, katılıyorum... Bizim ulus olarak bütün fantezilerimiz kapalı mekânlarda. Bireysel mekân tutkusu, bizim toplumda hakıkaten geçerli. Hele kadınlann bütün düşlen bu mekânlar içinde cereyan eder değil mi? Bir de halkın bir bekâreti var bu konuda. Halk sizin yaptıgınızı kendine ilişkin bir eleştiri gibi görmüyor. Aydınlar ve sa- natçılarda böyle bir şey de var. Yani siz yeni bir şeyler yapmakla onlann korku- İannı sorguluyorsunuz. Onlan sorgulu- yorsunuz. Ama halkın sanatla rekabeti söz konusu değil. - Doğu duyarlığı, Batı tekniği... Doğu'- nun etkisi sürüyor mu? Ben Doğu'nun lırizminden yaptığım işlerde hiç vazgeçmem. Ama bu lirizmi akılla dengeleyen bir tutnm da hep sür- müştür. Ben kendimi bir Batılı gibi his- setmiyorum. Ben bir sentezim. Türkiye'- nin konumu da odur zaten. İlginç bir şey çıkacaksa ne Doğulu gibi olur ne da Batı- lı gibi. Kültürlerarası, zamanlararası ka- nşımlar... Post-modern ifade biçimi de zaten bunlan kapsıyor. Geçen yıl yitirdiğimiz ressam Hakkı Anb'nın sergisi Tem Sanat Galerisi'nde tnsan vücııduna tutkun ressamGÜLSEREN GENÇ (lstanbul) - Türk resim sanatında Modern döne- min başlangıcı sayılan " D Grubu" üyelerinden Hakkı Anlı, yaşa- mınm 35 yılını Fransa'da geçirmiş, çağdaş resmin peşinde gerçek bir sanatçı olarak varolmuş, bir dönem epeyce ünlenmiş, Batılı ga- lerilerin dikkatlerini çeken bir sanatçı olmuştur. Tem Sanat Oaierısı nüe Hakkı AnJı'nın temelde güçlü desene dayanan 20'ye yakın resmi sergileniyor. Geçen yıl, Türkiye'ye dönüşünden iki yıl sonra vefat eden bu büyük sanatçının resimleri, kendisine her zaman sadık kalmış olan Tem Galerisi tarafından ye- niden sergileniyor. 1906 doğumlu Hakkı Anlı, akademi yı- llannda Namık Ismail'in öğrencisi, Fik- ret Mualla ve Farelnissa Zeid'in atölye arkadaşı olmuştur. Her zaman öncü bir tavır gösteren Hakkı Anlı, daha 40'h yı- Uara gelinmeden "D Grubu"nun 11. ser- gisinde daha seçici ve zevkli bir davra- nışla Picasso ve Metzinger'den etkilene- rek yaptığı resimlerini sergilemişti. Son- ralan resim anlayışını daha da geliştire- rek, inşaacı bir tasayla geniş renk lekele- rine yönelmiştir. 1940'lardan başlayarak her yıl 3 aylığı- na Pı ris'e gidip gelen Hakkı Anh, yap- mak istediklerini ancak Paris'te gerçek- leştırebıleceğıni anlayarak 1955'te bu kente göç etmiş, yerleşmiştir. Yurtdışın- da kaldığı süre içinde Hans Hartung, Michel Poliakoff, Pissler, Ossip Zadkine ve Archipenko gibi birçok ünlü sanatçı ile birlikte sergilere katılmış ve onlarla aynı düzeyde kabul edilmiştir. Doğadan aldığı, ancak biçimlerin bozulmasına da- yanan kendine özgü resim anlayışıyla ürettiği resimleri o dönemde renkçi bir yaklaşım içindeydi. Sonraları bir dönem kübist ve soyut resimler yapan Hakkı Anlı, insana ve insan vücuduna olan düş- künlüğünü son yıllarda tekrar figüre döndüğü yapıtlannda görselleştirmiş, sık sık yinelediği kadın fıgürlerini, herhangi bir öykülemeye dönüştürmeden, ışıkh fon üzerinde tuval boşluğunu dolduran nesne olarak kullanmıştır. Boşluk içinde, yığmacı bir tutumla, üs- tüste oluşturduğu figürler bir açıdan renk lekeleriyle çalıştığı ilk dönemine dö- nüş gibidir. Tem Sanat Galerisi'ndeki bu son sergi- de sanatçının aynı anlayışla ürettiği çoğu küçük ebatta 20'ye yakın resim var. He- men hepsinde temelde güçlü desene da- yanan, üstüste yığılmış, iç içe girmiş, boş- luk içinde geniş renk lekeleriyle kütleleş- tirilmiş kadın fıgürleri var. Hakkı Anlı, bugüne dek Türkiye'de pek dikkate alınmamış, adından sık söz edilmemiş bir sanatçımız. Oysa dünya çapında ünlü ressamlarla sergiler açmış, kendi deyişiyle "altın yıllar" yaşamış na- dir ressamlanmızdan biridir. Bugün bu büyük sanatçının defalarca hak ettiği ilgiyi dünya çapında görmeme- sinin nedenlerinin başında, kühür politi- kalanmızın yetersiz oluşu gelir şüphesiz. Devletimiz, böylesine yıldızı parlamış sanatçılanmıza sahip çıkabilmeli, on- lann kendi yeteneklenyle başardıklan- ndan Türkiye olarak kârlı çıkmamızı sağ- lamayı başarmalıdır. Bugün bir Hartung, bir Poliakoff, bir Archipenko yanına vanlmayacak kadar ünlenmiş, prim yapmışlarsa ve bunlann yanında Hakkı Anlı anımsanmıyorsa yazık sanatçılanmıza, yazık Hakkı Anlf- ya! Bilinçli insanlanmız, hiç değilse sizler bu önemli sanatçımızı görmeye zaman ayınn! Frankfurt Müzesi'nde her sanatçıya bir mekân NECMt SÖNMEZ (Frankfurt) - Frankfurt'un merkezinde üç- gen bir arsa üzerine post-modern bir mimari ile inşa edilen Frankfurt Modern Sanat Müzesi, gerek koleksiyonunda- ki seçkin çağdaş sanat yapıtlanyla gerekse yeni müzecilik anlayışı ile dikkati çekiyor. The British Couıeil ve Pozitif Sunar REGGAE ŞIIRDANS «ootoo» o*o«o*o ooıtıoo ootttoo o«o*o*o tooıooı The British Council Frankfurt kentine bir modern sa- nat müzesi kazandırmak için 1970'- ten itibaren çalışmaya başlayan Frankfurt Belediyesi, 1982'de gere- ken arsayı tespit edip planlamalan- nı tamamlayınca, müze mimarisi için uluslararası bir yanşma açıyor. Avusturyalı ünlü müze mimari Hans Hollein'ın post-modernist bir karakter taşıyan projesi yanşmayı kazandıktan sonra 1987'de inşaat aşamasına geçildi. Haziran ayı so- nunda görkemli bir kutlama ile zi- yarete açılan Frankfurt Modern Sanat Müzesi (MMK), uluslararası sergi organizatörü J.C. Ammann tarafından yönetiliyof. Bu genç müzenin koleksiyonunda yer alan başdöndürücü yapıtlar, '60 ve '70'li yıllann liste başı sanatçılan- na ait. "Her sanatçı için bir mekân" fikrinden yola çıkan müze yönetimi, Beuys, Warhol Stella, De Maria, Boltanski gibi sanatçılar için özel odalar, mekânlar düzenlemiş. Sa- natçılara ait bu bölümlerde, küçük çaplı bir retrospektif fikrinden yola çıkılarak, sanatçının en yeni çalış- malannın yanında eski dönemlerine ait anahtar yapıtlar da sergileniyor. Müze koleksiyonu, yüzde yetmişe yaklaşan bir oranla 'güncel sanat' eserlerini sergiliyor. Troçkel, Tur- rell, Ruff, Marris, Walter gibi ünleri yavaş yavaş parlayan genç sanatçı- lar, sergi mekânlannın en önemli bölümlerine yerleştirilmiş. Müze mimannın, doğal ışığı yapıtlara yansıtmak için gösterdiği çaba, dı- şanda ısı 35 dereceyi bulurken içeri- de 14 derece civannda gezinen kli- ma aletleriyle birleşince bu müzeyi gezerken sonsuz derecede heyecan- lanabiliyor ve çağdaş sanatı daha yakınınızda duyumsayabiliyorsu- nuz. Koleksiyonda temsil edilen 40'a yakın sanatçının yapıtlan bugün maddi değeri bir yana, erişilemeye- cek olmalanyla dikkati çekiyor. Darmstadtlı milyarder çağdaş sanat koleksiyoncusu K. Ströher, Avrupa kıtasındaki en kapsamlı Amerikan sanatı koleksiyonuna sahipti. Ko- leksiyoner, 1977'de ölünce, Frank- furt Belediyesi, bugün miktannı acıklamadığı bir rakamla, bu kolek- siyonun yüzde yetmişini satın aldı. INTON KWES1JOHNSO & THE DENNIS BOVELL DUB BAND İSTANBUL TAXIM Nightpark (Ayaku) 21 ŞUBAT CUMA SAAT 21:00 ANKARA Hacettepe Üniversitesi M Salonu 22 ŞUBAT C.TESİ SAAT 19:00 Cumhuriyet •VESTEL Q 0 Ototıuzuyon: POZlTtF 144 33 94 Bılet Satı; Yerlen İstanbul Vakkorama Takam ISI 28 88, Vzkkonma Suadiye 360 90 90. Ekspres Musıc (Etiler) 163 86 II. Pozıtıf 144 33 94 Ankara Network Musıc & Au*o (Tunalı Hitnu) 168 43 26. Taylan Elektronık (Atakule) 139 32 79. Dost "Musıc Cefiter" 125 00 05. TRT kimliğimi kaybettim. Hükümsüzdür. OKAN İPEK Sürücü belgemi kaybettim. Hükümsüzdür. 12.2.1992 EMtNE Ç1VGA Sahibinden SATILIK DAİRE Acıbadem'de kaloril'erli, hidroforlu, 100 m' ueuncu kat daire. Acıbadem Basın Sitcsı C Blok D. 9 (Saal. !(). V>-15..10 arası) Fci 339 36 24 Ataç'ı anma Kııltür yozlaşması yaşamyor* Kültür Servisi • Dün aksam, Karaca Ti- yatro'da gerçekleştirilen Türkiye Yazarlar Sendikası ve lstanbul Büyük Şehir Bele- diyesi Kültür Daire Baskanlıgı'mn ortak- lasa düzenlediği, "Ustalara Saygı" baş- lıklı gecede, yazar, eleştirmen ve deneme ustası Nurullah Ataç anıldı. Gecenin acış konuşmasını yapan TYS Başkanı Oktay Akbal, bunca zamandan beri yapılan gecelere, gereken ilgiyi göre- mediklerini ve bir kültür yozlaşmasının ve umursamazlığının yaşandığını belirte- rek "Aslında bu olayı kendi sendikamız üyelerinde de görüyorum. 50 yıldır yazar- lık yapıyorum, bu olay bir çeşit değer bil- memezliktir, bundan büyük üzüntü du- yuyorum. Daha sonra anma gecesine katılan lah- sin Yücel ve Doğan Hızlan, Ataç'ın ede- bi kişiliği hakkında, Atilla Birkiye dene- meciliği üzerine konuştular. Emre Kon- gar, Türkiye'nin sosyal yapısı içerisinde- ki savasımlanna deginirken Atatürk'ün kurduğu Türk Dil Kurumu'nun yıkıhşı- nı ve bu paraklde Ataç 1 ! Marksist düşü- nürlerin ve aydınlann, aynı zamanda din- cilerin ve Osmanlının devamından yana olanlann sevmediğini, unutturulmak is- tendiğini anlattı. Daha sonra Prof. Dr. Bedia Aksu ve Necati Cumalı, Ataç'la olan anılarını anlattüar. G. Saray Lisesi eski öğretmeni ve Türkiye uzmanı Etienne Manac'h şatosunda öldü Kültür Servisi - Mitterrand'ın Çin ve Türkiye danışmanı, Galatasaray Lisesi es- ki öğretmenlerinden Etienne Manac*h, önceki gün Fransa'daki şatosunda öldü. 1939-1943 yülan arasında tstanbul'da Galatasaray Lisesi'nde öğretmenlik yapan Manac"h'ın öğrencüeri arasında llter Türkmen ve Tbran Güneş de bulunuyor. ilk kez General de Gaulle tarafından özel görevle Çin'e yollanan Manac*h, bu ülke- de büyükelçi olarak da görev yapmıştı. Valery Giscarde d'Estaing döneminde 68 yaşında emekü olan Etienne Manac'h, daha sonra Fransa'nın batısında Bretag- ne*deki şatosuna yerleşmişti. Manac'h şimdiki Cumhurbaşkanı François Mitter- rand'a Türkiye ve Çin konusunda danış- tnanlik yapıyordu. Yurtdışındaki Fransız- lar Derneği ile Legion d'Honneur Derne- ği'nin şeref başkanı ve commandeur rüt- besi sahibi. Mao ve Nehru'nun şahsi dos- tu olan Etienne Manac'h'ın Çin tarihini konu edinen bin sayfalık bir kitabı bulu- nuyor. Türkiye'yi sık sık ziyaret eden Ma- nac'h yazları Burgazada, kışları da Aya- spaşa'da otururdu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle