Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 13 ŞUBAT1992 PERŞEMBE
HABERLER
Üçyıllık
emeklilik
lAA(Ankara)-Türk-İş
Genel Başkanı Şevket
YıJaıaz, 1 Mart 1995'e
kadar 20 >ılını dolduran
ka«Jınlarıle25yılınu
do Iduran erkekleri n emekli
olabilmelerini öngören yasa
ta&arısının, TBMM Plan ve
Bü tçe Komısyonu* nda
kabuJ edilmesiyle ilgili
olarak "Daha önce
Meclis'te kabul edilen
yasanın değiştinlmesi
milletvekillerineyakışmaz"
dedi.
Kaynaşma
yemeği
• ANKA (Ankara)-ANAP
Teşkilat Başkanı Ersin
Taranoğlu, yönetim ile yeni
seçilen milletvekillerinin
kaynaşmasını sağlamak
amacıylabıryemek verdi.
Zenger Paşa Konağı'nda
bir araya gelen 30
milletvekili, Meclis ve genel
merkezin çalışmalanna
ilişkın önerilerini ve
hükiimeteyönelik
eleştinlerinı dile getirdi.
ANAP grubuna yeni
katılan milleivekillerinin
görüşlenni almayı ve parti
yönetimiyle kaynaşmalannı
amaçlayanyemekte. Meclis
çalışmalanna işicrlik
kazandınlması, iç tüzük
değişikliğininbiran önce
gerçekleştirılmesi.
milletvekillerinin halkla
ilişkisini geliştırecek yeni
düzenlemeler yapılması
istendi.
Ecevlt Berfiırtle
• AA (Bertin) • DSP
Genel Başkanı BUlent
Ecevit, Türk Tanıtım
Derneği ve Avrupa Türk
Televizyonu'nun davetlisi
olarak Berlin'e geldi. Ecevit,
Beriin Havaalanı'nda
yaptığı açıklamada,
amacının, Berlin'de yaşayan
yurttaşlann Almanya
sorunlan, Türkiye sorunlan
ve dünya sorunlarıyla ilgili
görüşlenni öğrenmek
olduğunu belirtti. YaJun
geçmişte Azerbaycan ve
Orta Asya'daki Türki
cumhuriyetlere ziyaretlerde
bulunduğunu hatırlatan
Ecevit, buralardaki
izlenimlerini ve Türkiye'nin
bugünkü sorunlarıyla ilgili
görüşlerini Berliny'de
yaşayan Türk yurttaşlara
aktaracağını belirtti.
"Yeni TbplunT
çıkıyor
• İSTANBUL (AA) -
"Yeni Toplum" adlı kültür-
sanat ve fikir dergisi, mart
ayında piyasaya çıkacak.
Şakir öztel'in sahibi olduğu
ve editörlüğünü mühendis,
fizikçi ve felsefeci Durmuş
Hocaoğlu'nun yaptığı dergi,
iki ayda bir yayımlanacak.
Sorumlu Yaa Işleri
Müdürlüğü Mehmet
Karagül tarafından
yürütülecek derginin yayın
kuruiu, Erhan Afyoncu, Ali
Akyıldız, Beşir Ayvazoğlu,
Hanefi Bostan, Fikret
Gezgin, MustaİFa KaçaJin,
Ali Karaca, llyas
Kılıçarslan, Rıfat Orak ve
Kurban Yılmaz'dan
ohısuyor.
Levprecht
8dliyBu6
• AA (Ankara) -
Türkiye'de temaslarda
bulunan Avrupa .Konseyi
İnsan Haklan Direktörü
Peter Levprecht, Ankara
Adliyesi'ni ziyaret etti.
Ankara Cumhuriyet
Başsavcısı M. Fadıl İnan ile
bir süre görüşen Levprecht,
daha sonra Başsavcı İnan
ile birlikteağırceza
mahkemelerindeki
duruşmalara girdi.
Levprecht, gazetecilerin
"Türk yargı sistemi
konusundaki görüşleriniz
nelerdir" sorusunu ise
"Türkiye'ye insan haklan
konusunda genel anlamda
konuşmak için geldim.
Burada. diğer uîkelerde
gezdiğim yerlerden pek
farklı olmayan yerler
gördûm" diye
cevaplandırdı.
Aykor, BM'de
öye oldu
• ANKA (Ankara) - Devlet
Bakanhğı Kadın Statüsü ve
Sorunlan Genel Müdürü
Gül Aykor, Birleşmiş
Milletler Kadınlara Karşı
Her Türlü Aynmcılığın
Kaldinlmasına İlişkın
Sözleşme Komitesi
üyeliğineseçildi. Dışişleri
Bakanhğı Sözcüsü Filız
Dinçmen'in verdiği bilgiye
göre Gül Aykor, komite
üyeliğine geçen hafta
yapılan seçimler sonucunda
66 oy alarak getirildi.
12 Eylül öncesinde yalnızca ekonomik mücadele değil, politik mücadele de yürüten DİSK, "işcilerin üretimden gelen gûcünü", protesto niteliğiodeki üre-
timi durdurma eylemleriyle devreye sokuyordu. İstanbul Üniversitesi ve Kanramanmaraş katliamını protesto eylemi,en yaygın örnekJerdi.
25 yıllık tarihin 11 yılı var olma mücadelesiyle geçti
Kapatılamayan DİSKCAN KOZANOĞLU (tstanbul) - DİSK bugün 25. kuruluş yıldönümünü kutlu-
yor. 12 Eylül'ün ardından tam 11 yılını sendikal faaliyetlerden uzakta, ak-
lanma çabalarıyla geçiren DİSK, her şeye değil ama çok şeye yeniden baş-
larken hem geleceğe hem geride kalan 25 yıla bakıyor. 1967'den 1992'ye ve
ötesine.
1965 genel seçimlerinde
Türkiye İşçı Partısi, Meclis'te
grup kurmasını sağlayacak
düzeyde oy topladı ve 13 Şu-
bat I967'de Türkiye Devrimci
İşçi Sendikalan Konfederas-
yonu (DİSK) kuruldu. TİP ile
DİSK arasında organik bir
bağ yoktu, ama TİP'in başan-
sı da, DİSK'in kuruluşu da
aynı toplumsal süreçten des-
tek almıştı: 60'lann hareketli
ortamı.
1967'ye kadar. Seyfi Demir-
soy'un deyışiyle "Ankara'da
bir Türk-İş var"dı. Ancak
Türk-İş'ın içinde de daha ra-
dikal bir sendikacılık anlayışı-
nı benımseyenler, sınıf sendi-
kacılığı yapmak isteyenler
vardı. 1967'deki Paşabahçe
greviyle iyice belirginleşen
yaklaşjm farkı, bu grupla
Türk-Iş'in yollarını ayırdı.
Türkiye Maden İşçileri Şendi-
kası, Lastik-İş, Basın-İş ve
Gıda-İş sendikalan birleşerek
DİSK'i kurdular. Kurucu
üyeler Kemal Türkler, Rıza
Kuas, İbrahım Güzelce, Meh-
met Alpdündar ve DİSK'in
şimdiki genel başkanı Kemal
Nebioğlu idi
Bir de DİSK var
Gençlik hareketlerinin Türki-
ye gündeminde önemli yer tut-
tuğu bir dönemde kurulan
DİSK, bir anda çığ gibi büyü-
medi, ama işçi talepleri konu-
sundaki çıkışlarıyla hem ör-
gütleme potanâiyelini geniş-
letti hem "Yalnızca Türk-fş
yok, bir de DİSK var" dedirt-
ti.
Yollann yürümekle aşın-
madığı yıllardı ve yollarda
yoğun bir yürüyüş trafıği var-
dı. Yalnızca öğrenciler değil,
Türk-İş üyesi işçiler, sendika-
cılar da yürüyordu. DİSK, bu
ortamda bije, farklı ve en azın-
dan Türk-İş'in merkez eğili-
mine göre daha radikal tavır-
larıyla dikkat çekti. Sendika-
lar Yasası'nda DİSK'in
önünü kesebilecek nitelikte
değişikler yapılması gündeme
getirilince, 1970'te 15-16 Ha-
ziran Olaylan patlak verdı.
İşyeri işgallerinin ve yürüyüş-
lerin ardından, DİSK yöneti-
cilerinın kontrolünden çıka-
rak işçilerin İstanbul sokakla-
rında polis ve askerlerle
çatışmalanna kadar uzanan
15-16 Haziran Olaylan, sana-
yi çalışarriannın bu konfede-
rasyona yakınlaşmalannı sağ-
larken sıkıyönetimi de birlikte
getirdi. Dokuz ay sonra da 12
Mart Muhtırası venldi.
DİSK giçlenlyor
12 Mart mahkemelerinin
sanıklan arasında, beklenece-
ği gibi DİSK yöneticileri de
vardı. Ancak DİSK, 12 Mart
dönemini ezilerek deği], güçle-
nerek tamamladı. 1973 genel
seçimlerini izleyen polıtizas-
yon sürecinde, yalnızca eko-
nomik mücadele değil. politik
mücadelede de yürütme ilkesi-
ni benimseyen DİSK. üye sa-
yısını ve bünyesindeki sendika
sayısını hızla arttırdı. Birçok
işkolunda, Türk-îş'e bağlı
sendikalann alternatıfini
oluşturdu ve Türk-İş'e bağlı
sendikalan kendi çatısı altına
çekti. Bunlardan biri, genel
başkanlığını Abdullah Baş-
türk'ün yaptığı Genel-İş Sen-
dıkası'ydı.
Genel-Jş'in 1976'daki bu
karan, DİSK'in 1977 aralık
ayında yapılan genel kurulu-
nu da etkiledi. Kimilerine gö-
re sosyal demokratlar, kimile-
rine göre Sovyetler'e sempa-
tiyle bakmayanlar kazandı:
Genel başkanlığa, bu görevi
1967'den beri sürdüren Kemal
Türkler'in yerine Abdullah
Baştürk seçildi.
ÜrattMtcn leten göç
Genel kurul sonucu, DİSK
içindeki kanatlann bir arada
var olma ilkelerıni zedeleme-
di, ancak Türkiye aynı dö-
nemde bir arada var olmak
istemeyen gruplann çatışma-
lanna sahne pluyordu. 16
Mart 1978'de İstanbul Üni-
versitesi Hukuk Fakültesi'n-
deki derslerinden çıkan öğ-
rencilerin uğradığı bombalı
saldın, DİSK'in en önemli
protesto eylemlerinden biriyle
karşılandı. Dört gün sonra
Türkiye çapında "faşızme ih-
tar eylemi" yapıldı, DİSK
üyesi işçiler yanm günlüğüne
üretımi durdurdular.
DİSK'in bu eyleminde, on
ay öncesinden. 32 kişinin ölü-
müyle sonuçlanan unutulmaz
1 Mayıs 1977'den kalan bir
acının da etkısi vardı. İster
Taksım Meydanfndaki gibi
nereden geldiklen belli olma-
sın, ister Beyazıt Meydanı'n-
daki gibi nereden geldiklen
apaçık ortada olsun, kurşun-
lar ve bombalar, kont'ederas-
vonun demokratik mücadele
platformu olarak tanımladığı
alanı tahnp ediyordu!
Faşizme ihtar eylemi gibi
DGM'leri protesto eylemi de,
Kahramanmaraş katliamını
protesto eylemi de, DİSK yö-
neticilerinin tanımlamasıyla
"işçi sınıfının üretimden gelen
güçlerini kullandıklan" ey-
lemler olarak konfederasyo-
nun tarihine geçti.
Gnvter, grevter
Üretimden gelen gücün en
yaygın kullanılış biçimi ise
grevlerdi. Özellikle 1978-1979
dönemi, grev sayısının doruğa
ulaştığı bir dönem oldu. Ma-
den-İş Sendikası önderliğin-
deki MESS greyi ya da Ma-
den-İş grevi, DİSK tarihinin
en çok tartışılan greviydi.
Çünkü bu kez, her zamanki
itirazların, hükümet ve işve-
renlerden gelen itirazlann öte-
sinde, solun bazı kesimlerin-
den, hatta konfederasyon
içindeki bazı isimlerden de yo-
ğun eleştiriler geldi. MESS
grevi kitaplara konu oldu;
sendika yöneticilerine işveren-
lerle şike yaptıkları suçlaması-
nı yöneltenler bile çıktı. An-
cak DİSK. bu krizi de atlattı.
Demokrasi mitiogieri
Aynı dönemde Türkiye, ya-
şadığı krizi atlatamıyordu. Sı-
lahlı eylemler yaygmlaşır,
öldürme olaylan olağanlaşır-
ken DİSK, işçileri, demokra-
siye sahip çıkmaya çağınyor-
dû. 1980'e girilirken DİSK üst
üste "demokrasi mitingleri"
düzenliyordu. Ancak demok-
rasiye de insanlara da sahip
çıkmak zorlaşmıştı. 22 Tem-
muz 1980'de, Kemal Türkler
evinin önünde öldürüldü. Elli
gün sonra 12 Eylül geldi,
DİSK'in on bir yıllık aklanma
mücadelesi başladı.
12 Eylül'ü izleyen günlerde,
DİSK'e bağlı sendikacı, yöne-
tici, ücretli personel ve işyeri
temsilcilerınden yaklaşık iki
bin kişı gözaltına alındı. İş-
kenceli sorgulann ardından
1473 kişi sanık sandalyesine
oturtuldu. Bunlardan 78'inın
idamı istendi.
"Bu davada yalnızca özgür
sendikacılık ve sosyal haklar
suçlanmamaktadır. Bu dava-
da, aynı zamanda tüm kurum
ve kurallanyla demokrasi de
suçlanmaktadır. Demokrası-
nin özgürlükçülük, eşitlikçi-
lik, çoğulculuk ve katılımcılık
ilkeleri de suçlanmaktadır. Bu
nedenle bu dava siyasi içerikli
bir davadır." Abdullah Baş-
türk'ün, savunmasında, de-
mokrasıyi yargılayan bir dava
olarak nıtelediği DİSK dava-
sında karar aşamasına ancak
beş yılda gelindi. 261 kişı,
TCK'nın 141. maddesi çerçe-
vesinde toplam 2053 yıl 5 ay
20 günlük hapis cezasına çap-
tırıldı. DİSK. karan Askeri
Yargıtay"da temyizettı.
Helsinki Yurttaşlar Komitesi ateşkes önerdi
Güneydoğu'da kutuplaşma arttı
CUMHURİYET (Ankara) -
Helsinki Yurttaşlar Komite-
si tarafından Kürt sorunu
üzerinde görüşmeler yapmak
üzere Türkiye'ye gelen ulus-
]ararası heyet, toplumda ar-
tan kutuplaşmanın diyalog
kurulmasını zorlaştırarak bir
iç savaş tehlikesini arttırdığı
uyansında bulundu.
Heyet üyeleri, yaptıklan basın
toplantısında, Kürt önderlerine
ve devlete "ateşkes" sağlamala-
rını tavsiye ederek Türkiye'nin
insan haklan konusunda ulus-
lararası saygınlık kazanması için
"self determinasyon (halkların
kendi geleceklerini saptama
hakkını)" tanıması gerektiğini
açıkladılar.
Helsinki Yurttaşlar Meclisi-
nin iki başkanından biri olan
Mary Kaldor, amaçlarınm her
iki taraf arasında "diyalog" ku-
rulmasına yönelik çalışmalarda
bulunanıara destek sağlamak ol-
duğunu belirtti. Türkiye'de Kürt
kökenli parlamenterler ve aydın-
larla da goruştuğünü kaydeden
Kaldor, şöyle konuştu:
"Benim izlenimim kutuplaş-
Helsinki Yurttaşlar Meclisi'nin Türkiye'ye gönderdiği heyet, Ankara, tstanbul ve Diyarbakır-
daki incelemelerinden sonra bir basın toplantısı düzenledi. (Fotoğraf:FARUK ALTINTAŞ)
manııf arttığı doğrultusundadır.
Görüştüğum Kürt onderleri
önümüzdeki dönemde şiddet ey-
lemlerinin daha da artarak bir
iç savaşa yol açabileceğini söy-
lediler. Oysa Diyarbakır Valisi
hiçbir problem olmadığını söy-
lüyor. Böylesine zıt görüşlerin
olması endişe vericidir!'
Heyet üyelerinden Uluslarara-
sı Hukuk Profesörü Richard
Falk ise Türkiye'de sorunlara
şiddet dışındaki yollardan de-
mokratik çözüm arayanlarla
birlikte çalışmak için geldikleri-
ni söyledi. Falk, şöyle dedi:
"Uluslararası hukuk, demok-
rasi mücadelesinde önemli bir
yer tutar. Eğer Türkiye'de hükü-
met demokrasiye bağlıysa insan
haklanna ilişkın olarak huku-
kun üstünlüğünü sağlamaya da
bağlı olmalıdır. tnsan haklannın
temel standartlanndan biri de
bütün halklann self determinas-
yon hakkıdır. Türkiye, Kürtler
için self determinasyon hakkını
vermedikçe uluslararası saygın-
lık açısından demokratik bir
devlete gösterilen saygıdan yok-
sun kalacaktırf'
Helsinki Yurttaşlar Meclisi
Türkiye Girişimciler Komitesi
üyesi İaciser Belge de komitenin
altı komisyon kurmak üzere ça-
bşmalar sUrdurdüğunü bildirdi.
1991 yazında, 141 ve 142.
maddeler Anti-Terör Yasası
uyannca yürürlükten kaldın-
lınca, Askeri Yargıtay'ın ke-
sin karanna gerek kalmaksı-
zın 261 kişi beraat etti ve
DİSK yeniden faaliyete geçme
hakkını kazandı. Yıllar bo-
yunca televizyonda. gazeteler-
de, resmi açıklamalarda hep
"kapatılan DİSK" olarak anı-
lan konfederasyon, böylece
sendikacılık tarihine "kapatı-
lamayan DİSK" olarak geçti.
Yasaklarla yitirilen on yıllık
dönemde kayyımlar dışında
hiç kimsenin girmediği Mer-
ter'deki genel merkez binasına
kavuştuklannda, her şeyin bı-
çak gibi kesiliverdıği anı yaka-
ladılar. DİSK yöneticileri,
ortalıkta yıllann tozu, duvar-
larda 1980 takvimleri, masa-
larda 1980'de mutluluklar
dileyen kül tablalan vardı. Ve
bu hüznün ötesinde, genel
merkez binasına gırebilmeleri
de özel bir izinle sağlanmıştı.
Anti-Terör Yasası, DİSK da-
vasını düşürmüştü, ama yasa-
ya eklenen özel bir maddeyle
konfederasyonun mal varlığı-
nı geri alması engellenmişti.
Baştürk'ün kaybı
Genel Başkan Abdullah
Baştürk. onca mücadeleden
sonra eğilmeden, bükülmeden
aklandıkları gibi mal varlığını
da aynı kararlılıkla geri ala-
cakları umudundaydı. Tüm
olasılıklar göz önünde bulun-
durularak gelecek için proje-
ler geliştirilmesini istiyordu.
İşçi sağlığı merkezinden işçi
radyosu "Radyo Emek"e ka-
dar... Ancak Baştürk. DİSK'-
in yeniden doğuş sürecinde.
projelerinin eşığinde. 21 Ara-
lık 1991 günü DİSK'e ve ha-
yata vedaetti.
19 Ocak 1992 günü yapılan
genel kurulda. genel başkanlı-
ğa DİSK'in kurucu üyelerin-
den Kemal Nebioğlu seçıldı.
Hemen ardından. DİSK'e
bağlı sendikalar kendi genel
kurullarını toplamaya gırıştı-
ler. 16 nısana kadar tüm sen-
dikalann genel kurulları ta-
mamlanmış olacak ve asıl
mücadele de o zaman başla\a-
cak: îşvcrleri düzeyinde \enı-
den örgütlenme mücadelesi.
OZGURCE
TURKER ALKAN
Eyvah, Çocuklar Büyüdü!"Biz zekiyiz, onlar aptal. Biz iyfyiz, onlar kötü. Biz gü-
zeliz, onlar çirkin. Bizcesuruz, onlar korkak. Bizüstünüz,
onlar aşağılık." Irkçılık, bu varsayımlara dayanır ve son
günlerde gene Avrupa sahnesinde boy göstermeye
başladı.
Yapılan bir kamuoyu yoklamasına göre, Almanların
yüzde yirmi yedisi "üstün ırk"tan geldiklerine inanıyor.
Dil sorunuyla karşılaşan Almanya'daki çocuklarımızın
büyük bir kısmı "geri zekâlılar"a ayrılan okullara gitmek
zorunda kalınca, doğrusu bizim Almanya'daki imajımız
tam neo-Nazilerin istediği gibi bir şey oluyor.
İşte bu sırada yapılan bir araştırmada, Londra'daki Türk
çocuklarının İngilizce ve matematık sınavlarında İngiliz
çocuklarından daha yüksek puan aldığının ortaya çıkması
sevındınci bir olay. Sadece ulusal egomuz için değil, ırk-
çılığın yükseldiği bir dönemde, ırkçılığın temel varsayım-
larından birisinin bir kez daha yalanlanması açısından
önemli.
Gerçi İngilizlerin ilk kez başına gelmiyor bu. Nijerya,
İngiltere'nin yönetimindeyken, İngiliz eğitmenler zenci ço-
cukların matematıkte yeteneksiz olduğunu söyler durur-
lardı. Nijerya bağımsızhğını kazandıktan sonra yapılan bir
araştırmada, zenci çocukların matematik yeteneği konu-
sunda İngiliz çocuk-
lardan daha üstün ol-
duğu görüldü.
Amerika'da, zenci
çocuklann, müzik ve
sporda yetenekli olsa-
lar da, üstün zekâ is-
teyen işlerde pek be-
Nereye gidiyor bu cin
gibi çocuklar? Haydi
diyelim bir kısmı
bankalardan kredi alıp
eri odemeyenler arasına
cerikli oimadıklan ka- karışıyor. Bir diğer kısmı
nısı yaygındı. ..,.• •
r y y
polıtıkacı olup
muhalefette söylediğini
iktidarda unutmakla
meşguldür. Ya gerisine
ne oluyor?..
Geçen yıl, Harlem'-
deki bir ortaokula ilk
kez atanan zenci bir
satranç ustası, kısa
zamanda iyi bir sat-
ranç takımı oluşturdu.
Tümüyle zenci çocuk-
lardan oluşan bu takım geçen yıl Amerika'da yaptığı bir
tek maçı bile kaybetmeden şampiyonluğa yürüdü. Daha
önce on yıl süreyle satranç şampiyonu olan takım, zen-
gın beyaz çocukların gittığı bir ortaokuldan çıkıyordu.
Etnik önyargının ve ulusal bağnazlığın suratına indiri-
len her darbe beni mutlu ediyor. Bu darbe ne kadar uzak-
taki bir ülkede ve ne kadar önemsiz bir konuda otursa
olsun...
•
İngiltere'deki çocuklarımızın zaferi, ulusal futbol takı-
mımızın Londra'da İngilizlere attığı bir gol kadar yankı
uyandırmadı, ama olsun. Haberi veren birgazetemiz "Ço-
cuklanmız cin gibi" diye manşet atmış.
İyi de, daha sonra ne oluyor bu cinlere? Büyüklerimiz
için de "cin gibi" diyebilir miyiz?
Küçücük memuriyetine can simidi gibi sarılan ve ami-
ri tarafından fark edilmeden bir günû daha atlatmaya ça-
lışan yetişkınler... Kocasından dayak yemeden geçirdiği
günü kâr sayan kadınlar... Kitap okumayı ortaçağdan kal-
ma kötü ve yararsız bir alışkanlık sayan gençler... Film
yıldızı olmaktan öte amacı olmayan kızlar... İnsan katlet-
mekle bir yere varabileceklerini sanan teröristler... Gün-
lerce uyumadan direksiyon sallamayı marifet belleyen
kamyon sürücüleri... Umutsuzluk içinde kıvranıp duran
milyonlarca işsiz...
Nereye gidiyor bu cin gibi çocuklar? Haydi diyelim bir
kısmı bankalardan kredi alıp geri odemeyenler arasına
karışıyor. Bir diğer kısmı politikacı olup muhalefette söy-
lediğini iktidarda unutmakla meşguldür. Ya gerisine ne
oluyor?..
Cin gibi çocukları alıp böylesine sıradan yetişkinlere dö-
nüştürmeyi nasıl becerebiliyoruz dersiniz?
Türk Ocakları, sertlik ve idam istedi
Milliyetçi sağdan
i harp' alarmı
İç Poiitika Servisi - Türk Ocakları tarafından Cum-
hurbaşkanjL, Başbakan ve MGK üyekrine sunıı-
Ian 24 sayfahk "bölücü tehdit" ile ilgili raporda,
"Alınması gereken tüm tedbirler alınmadığı ve-
ya savsaklandığı, geçmişte görülen tavizler zin-
ciri devam ettiği takdirde çok kanlı bir iç harp
kaçınılmaz olur" denildi.
Bunun önüne geçilmesi için
sıkıyönetim ilanı ve ıdamla-
nn infazı gibi sert uygulama-
lara gidilmesı önerildi.
AA'nın haberine göre ara-
lannda ö*ğretim üyeleri. bü-
rokratlar ve yazarların da
bulunduğu 60 kişilik bir ko-
misyonun 1990 yılında hazır-
ladığı, yaklaşık 250 sayfahk
bir rapordan yararlanılarak
oluşturulan metinde "insan
haklan bahanesi altında
Türk milletini parçalama ga-
yesinin 1965'ten itibaren ale-
niyet kazandığı" iddia edildi.
Raporda. terörle mücadele
konusunda alınması önerilen
önlemler özetle şöyle:
" Gerek görüld üğünde sıkıyö-
netime gitrr.ckten çekınilme-
meli. En büyük cezayı alanla-
nn dahi bir gün kurtulacağı
ümidı ortadan kaldırılmalı.
Bunun için idam hükümleri
ınfaz edilir hale getirilmeli.
Bölgedekı memurlara sılah
eğitimı yaptırılmalı, herkese
görevine uygun silah verilme-
lidir.
Resmi Türk tezinin daha ge-
nış ölçüde kabul görmesı için
yoğun bir propaganda ve ya-
yın kampanyası gecikmeden
başlatılmalıdır. "
Rapoıla ilgili olarak Cum-
hurıyet'ın sorulannı yanıtla-
yan Türk Ocakları Genel
Sekreterı Alemdar Yalçın,
aslında kendılerinın "sevgi ve
kardeşlik mesajlan" verdik-
lerini. fakat AA'nın, "terö-
rıstlere karşı sert olunması"
ile ilgili bölümleri seçmesi ne-
deniyle "yanlış bir görünûm
çıktığını" söyledi.
Raporun hazırlanması için
"her kesimden" uzmanlara
başvurduklannı belirten Yal-
çın. bu kişilerin adlannı "te-
röristlere hedef göstermemek
için" vermedi. Yalçın sözleri-
ni şöyle sürdürdü:
"AA'nın haberine göre
tüm basın organları bizi an-
yor. Sanki biz, Başbakan Sü-
leyman Demirel'in sözünü
ettiği "Türk Savunma Cemi-
yetleri' ile ilgiliymişiz gibi bir
hava doğmuş. Kesinlikle
böyle bir şey yok. Türk Ocak-
lan hiçbir şekilde siyasetle il-
gilenmez, kültüre! bir kuru-
luştur."
Halen 40 ilde şubesi bulu-
nan Türk Ocaklan'nın top-
lam 6 bin üyesinin önemli bir
kısmını üniversite öğretim
üyelerinin oluşturduğunu
söyleyen Yalçın şunlan ekle-
di: "Oyelerimizin yaş ortala-
ması 35'tir. Bu da bizim genç-
likle ilgili olmadığımızı göste-
rir."
1986 mayıs ayında üçüncü
kez faaliyete geçen Türk
Ocakları, Türk milliyetçileri-
nin önde gelen düşünce üre-
tim merkezlerinden biri.
Toplantılanna mülki ve aske-
n erkanın yakın ilgi gösterdi-
ği Türk Ocaklan'na çok sayı-
da DYP ve ANAP'lı milletve-
kılıyle her kademeden politi-
kacı ve bürokratlar da üye.